Dur yola gir karbândan kalma kim yağı basar
Hânumânun elde iken eylegil ana hisar
Her yöne koşup durma dur!
Dosdoğru yola giden Muhammedî Kervan’dan ayrılıp geri kalma ki düşmanın şeytanın baskınına uğrarsın âniden!
Henüz malın-mülkün ve imanın elinde iken etrafını surla çevir ve koru!
Korkaram ben kimseye kılmaz vefâ çarh-ı felek
Gaflet içinde bu ömrüm yayını bir gün yasar
Ben şahsen hep korkarım ki, bu âlemde insanın ham aklıyla kurduğu tasavvur talihi sonunda kimseye vefâ göstermedi!
İnsanı gaflet şaşkınlığı karanlığında bir ömür koşturur ve sonunda ömür yayını bir gün kırar!
Tevhid oku ise elde kalır!
Göz-Gez-Arpacık- Hedef nerde?
Kulluk imtihanı ve tevhide şehâdet nerde?
Bunda vü anda belâdan olmadı hergiz halâs
Her kim İblîsis’ün yolına ugrayıp ayak basar
Her kim ki İblîsis’n yoluna ugrayıp ayak bastı ise,
Bu âlemde de o âlemde de bu derdden asla kurtulup selâmete ulaşamadı.
Her ki gafletden uyanmaz kim nasîhat dinleye
Ol kişinün gözini yarın cehennem açısar
Her kim ki Erenler nasihatını dinlediği halde vurdumduymazlık gafletinden uyanmıyor ise artık o kimsenin gözünü ancak cehennem ateşi açar!
Halk içinde adumuz derviş ü sufî ehl-i dil
İlla meğer ehl-içinde olmışuz ki bî şümâr
Halk içinde adımız gönül ehli, derviş ve sufîdir.
Ancak gerçek Hakkehli Erenler içinde muhabbetsiz olmuşuz-bilinmekteyiz!
Ger inâyet olmaya ferd-i Çalap’dan âh u vâh
Akl u ruhânî çerîsin leşkeri nefsüm basar
Eğer bu özümdeki ah ve vahıma, bizzât Çalab Teâlâ’dan; inayet, yardım, lütuf ve meded olmazsa akıl ve ruhânî (nakil) askerlerimi nefsimin hevâ-heves askerleri basar ve hallederler!
Gör Sinân Ümmî cihân mâlın direnler hırsıla
Rızkını yir içer ancak artuğın lâ-büdd kusar
Bak-gör Sinân Ümmî!
Bu cihanın malını hırsla yoplayıp yığanlar sadece kendilerine Rabbülâlemin’in takdir ettiği rızıklarını yiyebilirler, fazlasını yeseler bile şüphesiz sonuda kusarlar ve yâr olmaz!
Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilün
Karbân : Kervan.
Hânumân : f. Ev-bark, ocak.
Yağı : Düşman.
Hisar : (Hasr. dan) Etrafını alma, kuşatma. * Kale. Etrafı istihkâmlı yer.
Çarh-ı felek : Mc: Tâlih, baht.
Hergiz : f. Aslâ, kat’iyyen. Hiçbir suretle.
Halâs : Kurtulma, kurtuluş. Selâmete ermek.
Bî şümâr : Hesapsız. f. Hesapsız, sayısız. * Sevgisiz, muhabbetsiz.
Lâ-büdd : Takatsiz, güçsüz. Sonunda.