XI- SIRR-I MÎM

Kalb içinde buldum ol evliyânun sırrıdur
Hamdüli’llâh çok şükür hem Mustafâ’nun sırrıdur
 
Kalbimin  içinde buldğum o şey ki evliyânın sırrıdır
Allah’a hamd olsun, çok şükür hem de temelinde-aslında Resûlullah Muhammed Mustafâ (sallallahu aleyhi ve sellem) sırrıdır.
 
 
Dersini hatm eyledün diyü işâret eyleyen
Oldur ol mahbûb-ı âlem cümlenün ol varıdur
 
Bana Kulluk Kemâlâtı dersini tamaladın diye işaret veren.
Âlemin sevgilisi cümlenin varlık sebebi Resûlullah Muhammed Mustafâ (sallallahu aleyhi ve sellem) sırrından haberdâr olan Hak Erendir O.
 
 
Zulmet-i nefsün azâbından beni şâd eyleyen
Cân u dilden evliyâya gönlümün ikrârıdur
 
Söylediklerim; beni, nefsimin cehâlet karanlığından kurtarıp şen-şâdüman eden Evliyâya Cân u gönülden bir ikrârıdır.
 
 
Kim bu sırra irmese insân gelür hayvân gider
Çûş idüp âb-ı revân bu zikrümün envârıdur
 
Evliyâya bu kadar değer verişime sebeb, Kim bu Muhammedî oluş sırrına ulaşamaz ise bu âleme insân gelir hayvân gider.
Zerrelerimden zikrimin nûrları olarak coşan bu sözlerim ebedi akan ilâhî aşk suyunun damlalarıdır.
 
 
Evliyânun himmeti kıldı fenâ ender fenâ
Tevhid-i zât-ı ilâhî gönlümün mi’mârıdur
 
Evliyâyanın mübârek ve mânevi yardımı beni fâni ouş sırrına ulaştırdı.
Bu sayede Tevhid-i Zât-ı İlâhî’ye şâhid oldum ve kalbimi yeniden imar etti ki mü’min oldum.
 
 
Hamdüli’llâh çok şükür toğdı sa’âdet şemsi mâh
Bir kula kılsa hidâyet dâimâ nusretidür
 
Allah’a hamd olsun ve çok şükür ki gönlüme muhamedî mutluluk güneşi-ayı doğdu.
Bu Rabb’ımızın bir kuluna hak ve hayırda hidâyet edişinin ancak O’nun lütuf ve yardımıyla oluşudur.
Evliyâya da bir sebebdir.
 
Küfr-i zulmet perdesinden kurtulaldan cânumuz
Der Sinân Ümmî şükür her dem dilün tekrârıdur.
 
Küfrün karanlık perdesinden canımız-ruhumuz kurtulalı beri, Sinân Ümmî’nin dilinin her an tekrarladığı söz: “Dâima şükürler olsun Rabb’ımıza!” demektir.
 
Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilün
 
 
Çûş : f. Coşmak, kaynamak. Taşmak. Deprenmek.
 
Âb-ı revân : ebedi akan ilâhî aşk suyu.
 
Nusret : (Nusrat) Yardım. Cenab-ı Hakkın yardımı, hususen ruhani muavenet. Zafer, galebe, fetih, üstünlük, başarı, düşmana gâlib olmak.
 
Himmet : Kalbin bütün kuvveti ile Cenab-ı Hakk’a ve sâir mukaddesata yönelmesi. Kalb isteği ile gösterilen ciddi gayret. * Allah indinde makbul ve mübârek bir kimsenin mânevi yardımı ile birisini koruması, yardım etmesi. * Tabiî şevk ve meyil ve heves. * Lütuf, yardım.