
الْحَمْدُ لِلّهِ الَّذِي أحْيَانَا بَعْدَ ما أَمَاتَنَا وَإلَيْهِ النُّشُورُ .div>
: Elhamdülillahillezî ehyânâ ba’de mâ emâtenâ ve ileyhi’n- nuşûru :
“Bizi ölümüzden sonra dirilten Allah’a hamd olsun! O’nun huzurunda toplanacağız!”
(Buharî, 80/7, 8, 16; Tirmizî, 3413; Ebu Davûd, 5049; İbn Mâce, 3880; İ. Ahmed V-385,387)

“Allah’ım! Hamd Sana! Göklerin, yerin ve bunların içindekilerin nurusun Sen!Hamd Sana. Sen Hakk’sın. Va’adin haktır. Sözün gerçektir. Sana kavuşmak haktır. Cennet haktır. Cehennem haktır. Peygamberler haktır. Muhammed haktır. Kıyamet haktır.
Allah’ım! Sana teslim oldum. Sana inandım. Sana tevekkül ettim. Sana sığındım. Sana yöneldim. Davamı Sana açtım ve Senin hakemliğine baş vurdum. Yapmış olduğum ve yapacağım gizli-âşikâr bütün günahlarımı bağışla. İlâhım Sensin. Senden başka ilâh yoktur. Güç ve kuvvet ancak Aliyyü’l- Azîm olan Allah’a aittir.”
(Buharî, 19/1; Müslim 769; İ. Ahmed I-358)

اللّٰهُمَّ اغْفِرْ لٍي ، وَرْحَمْنِي ، وَأ تُبْ عَلَيَّ إِنَّنَكَ أَنْتَ ألرَّحِيمُ الْغَفُورُ.
: Allahümme’gfirî, ve’r- hamnî, ve etübaleyye inneke ente’r- rahîmü’l-gafûru :
“Allah’ım! Beni bağışla! Bana acı! Tevbemi kabul et! Şüphesiz tevbeleri kabul eden, acıyan, bağışlayan yalnız Sen’sin!”
(Aişe (ra)’dan; Hâkim, Fazlu’d- Duhâ)