
سُبْحَانَ رَبَّى الْعَظِيمِ
: Subhane Rabbiye’l-azîm :
“Yüce Rabbimi eksiklikten tenzih ederim!”
(Müslim, 772; Tirmizî, 262; Ebu Davûd, 871; İ. Ahmed V-382, 384, 394; İbn Mâce, 888)

سُبْحَانَكَ اللّٰهُمَّ رَبَّنًا ,َ وَ بِحَمْدِكَ ، اللّٰهُمَّ اغْفِرْ لِي
: Subhaneke Allahümme Rabbenâ, ve bihamdike, Allahümme’gfirlî! :
“Rabbımız olan Allah’ım!
Sana hamd ederek Seni her türlü eksikliklerden tenzih ederim!
Allah’ım! Beni bağışla!”
(Buharî, 10/123; Müslim, 484; Ebu Davûd, 877; Nesâî, II-190; İbni Mâce, 880; İ. Ahmed VI-43, 49, 100,190)

سُبُّوحٌسُبُّوحٌ قُدُّسٌ رَبُّ الْمَلَآإِكَةِ وَ الرُّوحُ
: Subbûhun Kuddûsun Rabbüü’l-melâiketi ver’-ruh :
“O Allah her türlü noksanlıktan münezzeh Subbûh, Kuddûs isimlerinin sahibi, meleklerin ve Rûh’un Rabbidir!”
(Müslim, 487; Ebu Davûd, 872; Nesâî, II-191; İ. Ahmed VI-35, 94, 115,148)

اللّٰهُمَّ لَكَ رَكَعْتُ ، وَ بِكَ آمَنْتُ ، وَ لَكَ أَسْلَمْتُ ، خَشَعَ لَكَ سَمْعِي وَ بَصَرِي وَ مُخِّي ,َ عَظْمِي وَ عَصَبِي
: Allahümme leke rek’atü, ve bike âmentü, ve leke eslemtü, haşe’a leke sem’î ve basarî ve muhhî, azmî ve a’sabî :
“Allah’ım! Sana rükû ettim, Sana inandım, Sana teslim oldum!
Kulağım, gözüm, beynim, sinirim hep Senin önünde eğildi!”
(Müslim, 771)

سَمِعَ اللّٰهُ لِمَنْ حَمِدَهُ ، اللّٰهُمَّ رَبَّنَا لَكَ الْحَمْدُ ، مِلْءَ السَّمَاوَاتِ ، وَ مِلْءَ االْأرْضِ ، وَ مِلْءَ مَا شِءْتَ مِنْ شَيْءٍ بَعْدُ ، أَهْلَ الثَّنَاءِ وَ الْمَجْدِ ، أَحَقُّ مَا قَالَ الْعَبْدُ : لاَ مَانِعَ لِمَا أَعْطَيْتَ ، وَ لاَ مُعْطِيَ لِمَا مَنَعْتَ ، وَ لاَ يَنْفَعُ ذَا الْجَدِّ مِنْكَ الْجَدُّ
: Semi’allahu limen hamideh, Allahümme Rabbenâ leek’l-hamdü, mil’e’s- semâvâti, ve mil’e’l-arz, ve mil’e mâ şi’te min şey’in ba’dü, ehle’s-senâi ve’l-mecdi, ehakku mâ kâle’l-abdü : lâ mâni’a limâ e’atayte, velâ mu’tıye limâ mena’te, velâ yenfeu ze’l- ceddi minke’l-ceddü :
“Allah kendisine hamd edeni dinler!
Ey Rabbimiz olan Allah’ım! Hamd yalnız Sanadır!
Gökler dolusu, yer dolusu, bunlardan öte ne yaratmayı diledinse hepsinin dolusu hamd Sana!..
Övgüye , yüceliğe lâyık olan Allah’ım!
Herhangi bir kulun dediği söz şudur :
Allah’ım! Senin verdiğine engel olacak yok, vermediğini verecek yok!
Senin rızan olmadan hiç kimseye bahtı yâr olmaz!”
(Müslim, 477, 478; Ebu Davûd, 847; Nesâî, III-198; İbni Mâce, 879)

سَمِعَ اللّٰهُ لِمَنْ حَمِدَهُ ، اللّٰهُمَّ رَبَّنَا لَكَ الْحَمْدُ ، مِلْءَ السَّمَاوَاتِ ، وَ مِلْءَ االْأرْضِ ، وَ مِلْءَ مَا شِءْتَ مِنْ شَيْءٍ بَعْدُ ، اللّٰهُمَّ طَهِّرْنِي بِالثَّلْجِ وَ الْبَرَدِ ، وَ الْمَاءِ الْبَارِدِ ، اللّٰهمَّ طَهِّرْنِي مِنَ الذُنُوبِ وَالْخَطَايَا كَمَا يُنَقَّى الثَّوْبُ الْأبْيَضُ مِنَ الْوَسَخِ
: Semi’allahu limen hamideh, Allahümme Rabbenâ leek’l-hamdü, mil’e’s- semâvâti, ve mil’e’l-arz, ve mil’e mâ şi’te min şey’in ba’dü,
Allahümme tahhirnî bi’s-selci ve’l-beredi, ve’l-mâe’l-bâridi, Allahümme tahhirnî mine’z-zünûbi ve’l-hatâyâ kemâ yünakkâ’s-sevbü’l-ebyadu mine’l-vesahi :
“Allah kendisine hamd edeni dinler!
Ey Rabbimiz olan Allah’ım! Hamd yalnız Sanadır!
Gökler dolusu, yer dolusu, bunlardan öte ne yaratmayı diledinse hepsinin dolusu hamd Sana!..
Allah’ım! Beni kar ile dolu ile ve soğuk su ile tertemiz eyle!
Allah’ım! Beni günahlardan ve hatalardan beyaz kumaş kirden nasıl arınırsa öylece temizle!”
(Abdullah b. Ebî Evfâ (ra)’dan; Müslim, 476)