LXXXVI
Aceb oldu halim bu aşk elinden
Göremezem yolum bu aşk elinden
Aceb nasıl oldu benim hâlim bu aşk elinden!
Göremez oldum yolumu bu aşk elinden!
Bu kamu alemin tâcı iken uş
Ayaklara gilim bu aşk elinden
Bir zamanlar benlik Bazarında cümle halka görüntü için coşarken ve onların şakşakları içinde baş tâcı iken şimdi ben,
Ayaklar altında toprak oldum bu aşk elinden!
Aşk beni ezdirdi ince elekten eletti Erenlerine!
Gil : toprak, balçık, kil.
Garib bülbülleyin zarı kılıram
Akar gözden selim bu aşk elinden
Garib bülbüller gibi zâri zâri inlerim-çilerim!
Akar gözlerimden sînemin acı suyu sel hâlinde bu aşk elinden!
Gazel yapraklayın benzim sarardı
Kararıban ölem bu aşk elinden
Gazel yaprakları gibi betim benzim sarardı
Kararak öleyim ben bu aşk elinden!
Yarın mahşerde ben yırtam yakamı
Nice zara gelem bu aşk elinden
Yarın mahşerde ben yırtayım yakamı
Nice nice zâri zâri inleyim bu aşk elinden!
N’iderim ben yarin vaslından artık
Büküldü kad-bâlâm bu aşk elinden
Ne edeceğim ben Yâr’in vuslatından başkasını?
Büküldü selvi gibi boyum-bosum bu aşk elinden!
Kad : Boy bos.
Bâlâ : Yüksek, uzun.
Yunus sen Taptuk’una kıl dualar
Deme kim ne kılam bu aşk elinden
Ey Yunus sen Eren toprağı asla atan Hakk Dostu Taptuk’una çokça dualar et!
Deme ki : “Ne yapayım ben bu aşk elinden?”
LXXXVII
Ey gönlümün eğlencesi
Ayıt bana neyleyeyin
Aşkından oldum avare
Derdim kime söyleyeyin
Ey gönlümün eğlencesi Dost!
Söyle bana ne yapayım?
Aşkından başıboş-serseri avare oldum!
Ben derdimi kime söyleyeyim?
Mülk-i fenâdan geçeyin
Ol dost iline uçayın’
Dalayın aşk ummânına
Denizlerin boylayayın
Kulluk imtihanı için halk edilen ve Asla perde olan bu yalan dünya mülkünden el çekeyim!
Bu Fênâ Âleminden, O Dost iline-Darü’s-Selâma uçayım!
Dalayım Aşk Ummânına
Dost Denizlerin boylayayım-içinde gar olayım!
لَهُمْ دَارُ السَّلاَمِ عِندَ رَبِّهِمْ وَهُوَ وَلِيُّهُمْ بِمَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ

Aşkın od urdu canıma
Gelsin aşıklar yanıma
Dökeyin aşkın honunu
Âşıkları toylayayın
Dost, Aşkın ateşini yaktı içime- canıma!
Gelsin gerçek âşıklar ateşi göze alıp gelsinler yanıma!
Dökeyim aşkın kanını- canımdan kurban keseyim de
Hakk Âşıklar- toylayayım-zevk ziyafeti çekeyim!
Hon : Hun. Kan.
Girdim aşkının bağına
Baktım soluma sağıma
Türlü çiçekler deriben
Dost bağını yaylayayın
Girdim aşkının bağına
Baktım soluma sağıma
Türlü çiçekler dererek
Dost bağını yaylayayım!
Aşık olayın ol güne
Düşsün aleme gulgule
Hezâr-destân olubanı
Dost bağını yaylayayın
Âşık olayım o aşk gününe
Ana-baba günü olsun ortalık, düşsün âleme gulgule-velvele
Bülbül gibi destân düzerek o Dost Bağını yaylayayım!
Hezâr : Bülbül. Bin.
Gugule : Bağrışıp çağrışma. Şamata, gürültü. Velvele. * Ağız tarafı dar olan bir kabdan akan suyun çıkardığı ses.
Yırtam yakamı il ü şar
Dün günü kılam âh u zar
Değiben dertli başuna
Zârılıklar eyleyeyin
Yırtayım yakamı il il-şehir şehir
Dün günü durmadan âh ve zâr edip inleyeyim!
Değdikçe dert yâremin dertli başına
Zârilikler eyleyeyim-ağlayıp sızlayayım!
Yunus aydır erenlerin
Dirliğini dirilmedim
Gücüm yettiğince bâri
Soylarını soylayayın
Yunus der ki: “Erenlerin dirliğinde dirilmedim!”
Hiç olmazsa gücüm yettiğince soylarını-asaletlerini soylayayım-anlatayım!
Bâri : f. Hususu ile. Hele. Hiç olmazsa. Bir def’a.
LXXXVIII
İlâhi bir aşk ver bana
Kandalığım bilmeyeyin
Yavı kılayım ben beni
İsteyiben bulmayayın
İlâhî!
Bir aşk ver bana!
Nerede olduğumu bilmeyeyim!
Kayıp edeyim ben beni,
Bulmak isyeyip de bulamayayım!
Yavı : Kayıp, yitik.
Şöyle hayran eyle beni
Bilmeyeyin dünden günü
İsteyeyin daim seni
Ayrık nakşa kalmayayın
Öylesine hayran eyle ki beni
Bilmeyeyim dünü bu günü
İsteyeyim dâim Seni
Başka nakışa bakıp kalmayayım!
Al gider benden benliği
Doldur içime senliği
Dirliğinde öldür beni
Varıp anda ölmeyeyin
Al götür-gider benden “Benliği”
Doldur içime “Senliği”
İlâhî Düzen-Dirliğinde öldür beni
Ben varıp da onda-toprakta ölmeyeyim!
Gelirse gümânanım dile
Kim söve bana kim güle
Bârî yanayın derd ile
Hâlim dile gelmeyeyin
Eğer kendi zannım ve şüphem şehâdet diye dilime gelirse
Kimler söve-küfrede bana kimler güle hâlime!
Ben bârî yanayım derd ile
Hâlimi dile getirmeyeyim!
Güman : f. Zan. Tahmin. Sanmak. şüphe.
Uş yürürüm yana yana
Ciğerim gark oldu kana
Tup aşk eser etti cana
Nice zârı kılmayayın
Ben yürürüm yana yana
Ciğerim gark oldu kana
Bu aşk tümden eser bıraktı cana
Ben nasıl zâri kılıp ağlamayayım!
Tup : Hep, tümden.
Senin kokun duydu canım
Terkini urdu cihanın
Hergiz belirmez makaamın
Seni nerde isteyeyin
Ey Dost!
Senin kokun duydu canım
Cümle Cihanı terk etti!
Asla belli olmaz makamım, yerim-yurdum!
Ben Seni nerde isteyeyim-bulayım?
Nerede arayayım?
Bülbül olayın öteyin
Dost bahçesinden yatayın
Gül oluban açılayın
Ayrık dahı solmayayın
Bülbül olayım öteyim
Dost bahçesinden yatayım
Gül olup da açılayım
Sende ayrı olarak da solmayayım!
Mansur’layın dara beni
Ayan göster anda seni
Kurban kılayın bu canı
Aşka münkir olmayayın
Hallac-ı Mansur gibi dâr ağacına çektir beni!
Açık-seçik göster o hâlde Sen, Seni
Kurban edeyim bu canı
Aşkı inkar edenlerden olmayayım!
Aşkdurur derdin dermanı
Aşk yoluna kodum canı
Yunus Emre aydır bunu
Bir dem aşksız olmayayın
Hep Aşk olmuştur aşk derdinin dermanı
Aşk Yoluna koydum canı
Yunus Emre söyler bunu:
“Bir an aşksız olmayayım!”
LXXXIX
Gözüm seni görmek için elim sana ermek için
Bugün canım yolda kodum yarın seni bulmak için
Gözüm Seni görmek için, elim sana ermek için
Bugün bu âlemde canımı aşk yolunda koydum ki.
Yarın o âlemde Seni bulmak için!
Bugün canım yolda koyam yarın ivazın veresin
Arz eyleme uçmağını hiç arzum yok uçmak için
Bugün canım aşk yolunda koyayım,
Yarın bedelin veresin!
Bana Arz eyleme-teklif etme cennetini!
Hiç arzum yok cennet için!
Erenlerin cenneti Cemâlullahtır!
İvaz : Karşılık olarak verilen şey. Bedel.
.
Benim uçmak neme gerek hergiz gönlüm ona bakmaz
İşbu benim zârılığım değildürür bir bağ için
Benim cennet neyime gerek?
Asla gönlüm ona bakmaz!
İşbu benim bülbül gibi zâriliklerim, ağlayıp sızlamalarım
Kesinlikle bir cennette bir gül bağ için değildir!
Uçmak uçmağım dediğin mü’minleri yeltediğin
Vardır ola bir kaç hûri arzum yoktur koçmak için
“Cennetim! Cennetim!” dediğin
Mü’minleri heveslendirdiğin
Vardır orda bir kaç hûri
Benim ise hiç arzum yoktur onlara sarılmak için
Yeltemek : Meylettirmek.
Koçmak : kucaklamak, sarılmak.
Bunda dahı verdin bize ol hûriyi çift ü helâl
Ondan geçti arzum tamam arzum sana ermek için
Bu dünyada da verdin bize ol hûriyi çift ve helâl
Ben buradaki hurileri de gördüm de geçti arzum tamamen,
Benim tek arzum Sana ermek için yalvarmaktır!
Sûfilere ver sen onu bana seni gerek seni
Hâşâ ben terk edem seni şol bir evle çardak için
Çok isteyen ham Sûfîlere ver Sen onu!
Bana Seni gerek Seni!
Hâşâ ben nasıl terk edem seni?
Ş’ol bir cennet evindeki çardak için!..
Yunus hasretdürür sana hasretini göster ona
İşin zulüm değil ise dâd eylegil istedi çün
Yunus hep hasrettir Sana
Senin de hasretini göster ona !
İşin zulüm değil ise hâşâ!
İmdâd eyle gel istediği için!
Dâd etmek : İmdada yetişmek.
XC
Şöyle hayran eyle beni aşkın oduna yanayın
Her nereye bakar isem gördüğüm seni sanayın
Öyle hayran eyle ki beni,
Aşkıyın ateşine yanayım!
Her nereye bakar isem,
Gördüğümü her şeyi hep Sensin sanayım!
Hem beni okur Sübhân’ım eşiğine dün gün yönüm
Anda çıkar benim günüm bunda neye eğleneyin
Hem beni okur Sübhân’ım!
Zikrimi, fikrimi, şükrümü, sabrımı bilir!
O’nun eşiğine dâima yönüm-kıblem!
Benim esas günüm O’na döndüğüm gündür!
Ben bu dünyada neye eğleneyim?
وَاتَّقُواْ يَوْمًا تُرْجَعُونَ فِيهِ إِلَى اللّهِ ثُمَّ تُوَفَّى كُلُّ نَفْسٍ مَّا كَسَبَتْ وَهُمْ لاَ يُظْلَمُونَ

Yedi tamu dedikleri katlanmaya bir âhıma
Sekiz uçmak aldamaya bunda neye eğleneyin
Yedi cehennem dedikleri şeyler benim bir âhımın ateşine katlanamaya!
Sekiz cennet dahi beni aldatamaz iken ben bu âlemde neye eğleneyim?
Aldamak : Aldatmak, kandırmak, oyun etmek.
Yüz bin hûri gelir ise aldama bu canımı
Aşkın gönlüm yağmaladı senden nice usanayın
Yüz bin hûri de gelse bana, aldatamazlar bu canımı!
Ey Dost Senin Aşkın yağmaladı gönlümü!
Ben Senden nasıl usanabilirim?
Senin aşkın duydu canım terkini urdum cihanın
Hergiz bilinmez mekanın seni nerde arayayın
Ne zaman ki Senin aşkını duydu canım,
Aşkın gereğine uydum tümden terk ettim bu cihanı!
Asla bilinmez yerin yurdun!
Seni nerelerde arayayım ben?
Her dem söylenir haberin hergiz bulunmaz eserin
Götür yüzünden perdeyi didârına göyüneyin
Her an söylenir durur varlık haberin,
Asla bulunmaz eserin-izin!
Kaldır yüzünden perdeyi!
Cemâline göyüneyim-yanayım!
İlm-i hikmet okuyanlar aşktan ferâgattır bunlar
Mansûr oldum asın beni her dillerde söyleneyin
Bâtından ve ledünden habersiz zâhiren Hikmet İlmi okuyanlar!
Aşkın aslından boşalıp boş konuşmalardır bunlar!
Ben ise Hakikat-ı Mîm’de Mansûr oldum, “Ene’l-Hakk!” dedim haydi asın beni!
Asın ki beni, her zerrenin her dilinde söyleneyim Hakk olarak!!!
Hikmet : İnsanın, mevcudatın hakikatlerini bilip hayırlı işleri yapmak sıfatı. Hakîmlik. Eşyanın ahvâlinden, hârici ve bâtini keyfiyetlerinden bahseden ilim. (Buna İlm-i Hikmet deniyor) * Herkesin bilmediği gizli sebeb. Kâinattaki ve yaradılıştaki İlâhî gaye. * Ahlâka ve hakikata faydalı kısa söz. * Sır. * Bilinmeyen nokta. İlim, adâlet ve hilimin birleşmesinden doğan değerli sıfat. * Kuvve-i akliyenin vasat mertebesidir. Hakkı hak bilip imtisal etmek, batılı batıl bilip içtinab etmektir. * Allah’a itaat, fıkıh ve sâlih amel. * Akıl, söz ve hareketteki uygunluk. * Hak emre uymak. * Allah’ın yarattıklarında tefekkür. (Bak: Felsefe)
Ferâgat : Tok gözlülük. Hakkından vaz geçmek, bir şey istememek. Şahsî dâvasından vaz geçmek. * Boşalmak, hâlî olmak.
Yunus Emre’min bu sözü cana doldu âvâzesi
Kördür münkirlerin gözü ben nicesi göstereyin
Yunus Emre’min bu sözünün yüksek yüceliği tüm canlara doldu
Ancak kördür inkarcıların gönül gözü,
Ben nice nicesini göstersem de!
Avaze : f. Nam, şöhret, ün. Yüksek ses.