
اللّٰهُمَّ أنْتَ رَبِّي ، لاَ إلٰهَ إِلاَّّ أنْتَ خَتَقْتَنِي وَ أنَا عَبْدُكَ ، وَ أنَا عَلَى عَهْدِكَ وَ وَعْدِكَ مَا اسْتَطَعْتُ أعُوذُ نِكَ مِنْ شَرِّ مَا صَنَعَتُ ، أبُوءُ لَكَ بِنِعْمَتِكَ عَلَيَّ ، وَ أبُوءُ بِذَنْبِي ، فَاغْفِرْ لِي إنَّهُ لاَيَغْفِرُ الذُّنُوبَ إلاَّ أنْتَ .
: Allahümme ente Rabbî, lâ ilâhe illâ ente halaktenî ve enâ abdüke, ve enâ alâ ahdike ve va’dike me’steta’tü eûzü bike min şerri mâ sana’tü, ebû leke bini’metike aleyye, ve ebû bizenbî, fagfir lî innehu lâ yegfiru’z- zünûbe illâ ente :
“Allah’ım! Sen benim Rabb’imsin! Senden başka ilâh yoktur, beni Sen yarattın, ben Senin kulunum, gücüm yettiği kadar ahdim ve va’dim üzereyim. Yaptıklarımın şerrinden Sana sığınırım! Üzerimdeki nimetini kabul ve itiraf ederim, günahlarımı da kabul ve itiraf ederim, beni bağışla, Senden başka günahları bağışlayacak yoktur!” demesidir. Kim sabaha çıktığında bunu yakînen inanarak okursa ve o gün ölürse, cennete girer. Akşama çıktığında bu istiğfarı yakînen inanarak okursa ve o gece ölürse, cennete girer.”
(Şeddad b. Evs (ra)’dan; Buharî, 80/2)