EL LATÎF c.c.

 
EL LATÎFÜ

Kur’ân-ı Kerîm’de 5 yerde Lâtîfu’l Hâbir (celle celâluhu) : En ince (lâtîf) sırlardan bile haberdâr olan diye geçer.

Lûtf (nâzik, kibâr, ince, ikrâm, ihsan, merhametli davranış, iyi muamele) kökünden sıfat isimdir. Letâfet (incelik, şeffaflık, hacimsizlik) kökünden de isim sıfattır.
Lûtfüyle verici (Yusuf 12/100; Şûrâ 42/19 bkz.) ve letâfetiyle bilici Latîfü’l-Habîr olan ALLAH-U ZÜ’L-CELÂL (En’âm 6/103; Hacc 22/63; Lokmân 31/16; Ahzâb 33/35, Mülk 67714 bkz.).

Şefkât ve nezâketle ( fiilî lütûfla) başlayıp, mutlak nüfuz ve incelikle (idrâkî letâfetle) tamamlanan “Latîf” sıfatı, “sır-rı sıfır” taşımaktadır ki kulun, iştirakî yaşayışına tecellîsi “ihsana eriş” işidir…

El Latîfü isminin; El Alîmü, El Habîru, El Berru, Er Rahmânü, Er Raûfü, El Kerîmü, El Bâtınü isimleriyle mânâ ilişkisi aşikârdır.

El Latîfü : Lâzım ve lâyıkı, vechiyle ve rıfk ile lûtfedici olan. Mâhiyeti insan idrakinin uluşamayacağı kadar lâtîf olan, kesif olmayan, görülmeyen. Letâfet (hoş, güzel, yumuşak, nâzik, ince duygulu) sahibi olan. Kullarına yumuşaklık ve lûtfüyle iyilik, merhamet ve ihsan edici olan ALLAH-U ZÜ’L-CELÂL.

Lâtif : Gizli sırlara vâkıf ve bilici.. İnce anlamlı söz. Sık olmayan ince. Sık olmayan seyrek. Mânâsı gizli kapalı olan söz. Zârif.
Letefe : ?Kibâr, nâzik, merhametli davranmak.
Letufe : İnce ve kibâr olmak. Şeffâf olmak. Ufak ve küçük olmak.
Eltafe : İyilik yapmak. İltifât etmek.
Lâtafe : İhsan etmek. Okşamak. Şaka yapmak.
Telattafe : Birişi güzellikle centilmence yapmak. İnce ve nezâketle davranmak. Yolunu bulup sırrını anlamak.
Lutf : Lütûf. ALLAH-U ZÜ’L-CELÂL’in muvaffak kılması, koruması. Saygı.


EL LÂTÎFÜ (celle celâluhu) ZEVKİ:

Mazharı olanlar letâfet (hoşluk, güzellik) nezâket (incelik-naziklik), nezâfet (temizlik-paklık) ve asâlet ehli olur. Kur’ân-ı Kerîm’in, kalbin, kâinâtın ve ” Kün fe yekun” un ince sırlarına müttâli’ olur.

Azîz kardeşim, cümleleri “olur” filân diye kesin hükümle anlatabilmek için bitirdim. Âcizâne görüşüm böyle demek istiyorum. ” Hüsn-i niyyet, samimîyyet, ciddîyyet ve Muhammedî gayretkeşlikle, olur İnşâallah!…” demek istiyorum!… Esas vurguladığımız husus ise Esmâü’l-Hüsnâ’yı bilerek, anlayarak, şuûrla ve yaşarak zikretmektir. Su içer gibi candan, her hücrede serinliğini ve lezzetini duyarcasına derunî ve enfüsî zikirler!…