

Kayyim, kıyâm, kayyûm, kâim olan ve mahlükâtına geçici yaşamak kudretini lâzım ve lâyıkınca veren ve vermeye devam eden, varlığı bâkî olup fenâ erişemeyen ve dâim olan ALLAH-U ZÜ’L-CELÂL…
Kıyâm (doğrulup ayakta durmak, devâm ve sebat etmek, bir işin idaresini üzerine almak, gözetip korumak) kökünden mübâlâğa sıfatıdır. Kıyamdan türeyen Kayyum sıfatı, Kur’ân-ı Kerîm’de 5 âyette (İbrâhîm 14/14, Tâhâ 20/111, Rahmân 55/46, Bakara 2/255, Al-i imran 3/2 bkz.) ALLAH-U ZÜ’L-CELÂL’e nisbet edilmiştir. Kaim sıfatı ise Kur’ân-ı Kerîm’de 52 âyette (Ra’d 13/13, Al-i imran 3/18 bkz.) ALLAH-U ZÜ’L-CELÂL’e nisbet edilmiştir.
El Kayyûmü : Başlangıç, nihâyet ve yeniden oluş gibi hâllerden beri’ ve münezzeh olan. Ezelden ebede kaim (ayakta duran) ve dâim (devâmlı) ve hep var olan, bütün mahlûkat (varlık)’ın varlığı (kıyamı) kendisiyle kaim olan ve idâre eden. Mahlükâtını muradınca var edip, mevcûdiyyetlerini kendi sıfatları içinde kudretiyle tutan ve koruyan, zâtî varlığı âşikâr, ezelî, ebedî ve ortada olan ALLAH-U ZÜ’L-CELÂL…
El Kâimü : Varlığı başka bir varlığa bağlı ve muhtaç olmayan, mahlûkata varlık veren. Ezel-ebed var olup, zâtî varlığıyla duran ALLAH-U ZÜ’L-CELÂL.
Kavmen, kavmeten, kıyamen, kâmeten : Ayak üzerinde kalmak. Kalkmak. Dikilmek. Devamlı, zâhir ve sabit olmak. Düzeltmek.
Ekâme : İkâmet etmek.
Kâveme : Dayanmak. Mukavemet etmek. Karşı durmak.
İstekame : Bir şey düzelmek. Doğrulmak. İstikâmet bulmak.
Kıvâm : Kıvam. Nizâm.
Kavm : Kavim, ayni kıvamda insanlar topluluğu.
Kıymet : Kıymet, değer, fiyat.