EL KÂDİR c.c.

          
EL KÂDİRU                   EL KADÎRU                     EL MUKTEDİRU

 

El Kadîru : Her hususta mutlak kudret (güc, tâkat, varlık, ehliyet, kabiliyet, becerebilme, zenginlik, ALLAH Tealâ’ya mahsus ezelî ve ebedî ve şu anda bütün kâinâtta tasarruf etme sıfatı) sahibi ve kudretin asıl kaynağı.

El Kâdiru : Kudreti (gücü) ve iktidarı olan (işi yapabilen, gücü yeten). Gücünü Zâtından alan… Mutlak kudret sahibi ALLAH-U ZÜ’L-CELÂL.

El Muktediru : Külli şeyi halkeden mutlak gücü yeten iktidârı olan ALLAH-U ZÜ’L-CELÂL.

İlâhî kudretin; mutlak sahibi oluşu, kullanabilişi ve kullanışı bildirir.
Kadr, Kudret (gücü yetmek, ölçü ile yapmak, plânlamak, kıymetini bilmek, rızkını daraltmak)kökünden bir sıfattır.

El Kâdir ismi, Kur’ân-ı Kerîm’de kudret 103 yerde ALLAH-U ZÜ’L-CELÂL’e nisbet edilmektedir. 74 yerde isim 29 yerde fiil şeklindedir. El Kâdir ismi ise 45 âyette geçmekte ve 99 esmâ listesinde olmayıp Kur’ân-ı Kerîm’de geçmektedir. El Muktedir ismi ise 4 âyette geçmektedir. Bu üç ismin Kavî, Cebbâr, Azîz, Kahhâr isimleriyle mânâ ilişkisi vardır.

Kudret kelimesi; bir işe güc yetirip işlemeyi esas alan kuvvet, istitâat, tâkat, vüs’ gibi kelimelerle anlam tamlaması yakınlığı olan ve Muhammedî Tasavvufta çok önemli bir terimdir. Kudret, maddî-mânevî bir fiilin işlenebilmesi için lâzım ve lâyık olan maddî-mânevî imkan ve vasıtaların bulunması esasıdır. Kudret olsun ki güc yetirebilmekten (istitâat) bahsedilebilsin. Fıkıhta da kudreti (yetenek ve olanak donanımı) olmayana teklif olmayıp sorumluluk yoktur. Kör’e, görmekten dolayı teklif ve sorumluluk olamayacağı gibi.

          ” ALLAH her şahsı (nefsi) ancak gücünün yettiği ölçüde mükellef kılar…” ( Bakara 2/286 )

Elbette Hitabullah, duyma gücü (mânevî, nefsin nakle ve Muradullaha imânı) ve uyma gücü (maddî, bedenle Emrullaha uygun ameli) olana olup bir bütündür. Ve kulluk imtihanı ise bu bütünün yaşayış kemâlidir.

Kudret ( kadr ), ALLAH-U ZÜ’L-CELÂL’e nisbet edildiğinde, aklın bilebileceği veya bilemeyeceği tüm maddî-mânevî kılış ve oluşların mutlak Zâtullah’a mahsus ve Ahadiyyet bilinemezliğiyle perdeli oluşudur. Kudretin karşılığı kul için “acz” dir.

Kudret, Kur’ân-ı Kerîm’de 103 âyette ALLAH-U ZÜ’L-CELÂL’e nisbet edilmiştir. ALLAH-U ZÜ’L-CELÂL’in kudretini; “takdir” sigasıyla geçen âyetlerde takdiri; mahlükatına sınırlı-sorumlu kudret vermesi veya Şe’enullah’ta “şey”lerini Muradullah hikmeti gereği belli miktar, biçim,ve içerikte var (kûn feyekûn) etmesi şeklinde anlayabilmekteyiz. Bizler aslında ALLAH-U ZÜ’L-CELÂL’in kılış ve oluş tavrı, tarzı, sitili olan Sünnetullah’ın güc yetirme, plân, proje, takdir etme ve uygulamasının nicelik, nitelik ve nasıllığının peşinde asla değiliz. Biz nefsimizin ve RABB’ımızın sıfatlarını bildirdiği (şer’î) üzere bilip, anlayıp kulluk imtihanını başararak yaşamak ve hesaba gitmek istiyoruz. Akılları, kudreti sonsuz Kudretullhın kahhârî seyrine dâvet ediyoruz. Mümkini mevcûd kılabilme kudreti ve sonsuz alternatiflerden birisini bir zamanda tecellî ettirebilme iradesi, mutlak bilici olan El Alîm’in ezelî hakkıdır.

        Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “ALLAH’ım! Sen’den, Senin ilim ve kudretinden hayır beklerim. Senin büyük lütfûndan taleb ederim. Sen Kâdirsin, benim gücüm yetmez; Sen bilirsin, ben bilmem, Sen bütün gizlilikleri bilensin.” buyurmuştur. (Buhârî,Teheccüd, 25, Tevhid, 10;Tirmizî, Vitr,18; Ebu Dâvud, Vitr, 31)

Kadera : Bir şeye güc yetirip kâdir olmak. Bir şeyi diğer bir şeyle kıyaslamak. Bir şeyi plânlamak ve hazırlamak. ALLAH-U ZÜ’L-CELÂL’i tâzimetmek. Takdir ve hükmetmek. bakıp tedbir etmek.
Kaddera : Takdir ve hükmetmek. Muktedir kılmak.
İktedera : Gücü yetmek.
Tekaddera : Hazırlanmak. Mukadder olmak.
İstakdera : ALLAH-U ZÜ’L-CELÂL’den hayır takdiri istemek.
Kadr : Mikdar, meblag. Kadr. Şeref. Hürmet. Vekar. Takat.
Kader : Kader. Kaza. Hüküm. Hükm-ü İlâhî. Bir şeyin eşiti.
Kudret : Kudret. Takat. Kuvvet.