
Husbân, hisâb (saymak, hesab etmek, hesaba çekmek) masdarından sifat isim olup mahlükatının hesabını bilendir.
Haseb (asaletli ve şerefli olmak) masdarından sıfat isim olarak Aslen ve Zâten şerefi yücedir.
Hasb masdarının if’al kip çekimiyle Hasîb : yeten, kâfi gelendir.
Husbân kavramı Kur’ân-ı Kerîm’de 37 yerde ALLAH-U ZÜ’L-CELÂL’e nisbet edilmiştir. Bunlardan 3 âyette Hasîb ismi olarak (Nisâ 4/6,86; Âhzâb 33/39) geçmekte ve “kâfî gelendir” anlamındadır. Çokca geçen hisâb kelimesi ALLAH-U ZÜ’L-CELÂL’e nisbetinde “halkına kâfî gelmek, hesablarını bilip hesaba çekmek ve karşılığını vermek” anlamı içerir. Muhammedî Tasavvufta, hisab, haseb ve nesbin Habibî anlayış yaşayışı ve zincir zevki, şefâat şerefi ve şanıdır. Tüm özellik ve güzellikleri zâtına mahsus olan (İhlâs 112/1-4) ALLAHÜ ZÜ’LCELÂL’in kullarına kâfiliği, kula kemâlât kerâmetidir.
Hasîb ismiyle Kadîr, Ganî, Mugnî, Câmi’, Muhsî,Alîm, Habîr, Şehîd, alî, Celîl, Kerîm, Mâcid ve Mecîd isimlerinin anlam tamamlayıcılığı vardır.
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : ” Sizden biriniz arkadaşını mutlaka övmek istiyorsa: “filânın şöyle şöyle olduğunu zannediyorum, bununla birlikte herkesin iç yüzünü bilip onu hesaba çekecek olan ALLAh’tır, kimseyi ALLAH nezdinde tezkiye edemem” desin.” buyurmuştur. (Buharî, Edeb, 54,95;Müslim, Zühd, 65)
El Hasîbü : Karşılıksız bedavâ verip duran. Hayrın ve cömertliğin kaynağı olan. Hesab edici ve hesaba çekici olan yeterlilik sahibi. Herşeye ve herkese yeterli, kâfi olan. Mutlak hesaba çekici ve hesab görücü olan ALLAH-U ZÜ’L-CELÂL.
Hasabe : Saymak, hesabetmek, takdir etmek, ölçmek.
Hasibe : Zannetmek.
Hasube : Soylu, şerefli olmak.
İhtesebe : Sanmak, tahmin etmek, addetmek.
Hisab : Sayma, sayı.Kâfi, yeter. İnsan topluluğu