11. HADÎS (91. HADÎS)
رَسُولُ اللّهِ صَلَّىالّلهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمُ قَالَ : إِنَّ اللّهَ تَبَارَكَ وَ تَعَلَى أَذْنَبَ عَبْدِي قَالَ مَنْ عَادَى لِي وَلِيًّا فَقَدْ آذَنْتُهُ بِالْحَرْبِ وَمَا تَقَرَّبَ إِلَيَّ عَبْدِي بِشَيْءٍ أَحَبَّ إِلَيَّ مِمَّا أقْتَرَضْتُ عَلَيْهِ وَمَا يَزَالُ عَبْدِي يَتَقَرَّبُ إِلَيَّ بِالنَّوَافِلِ حَتَّى أُحِيُّهُ الَّذِي يُبْصِرُ بِهِ وَ يَدَهُ الَّتِي يَبْطِشُ بِهَا وَ رِجْلَهُ الَّتِي يَمْشِي بِهَا وَإِنْ سَأَلَنِي لَأُعْطِيَنَّهُ وَلَءِنْ إِسْتَعَاذَنِي لَأُعِيذَنَّهُ وَمَا تَرَدَّدْتُ عَنْ شَيْءٍ أَنَا فَاعِلُهُ تَرَدُّدِي عَنْ نَفْسِ الْمُِْمِنِ يَكْرَهُ الْ مَوْتَ وَ أَنَا أَكْرَهُ مَسَاءَتَهُ
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurur:
“Yüce Allah şöyle buyurdu:
“Kim Benim bir velîme düşmanlık ederse, Ben ona mutlaka savaş açarım.
Kulum, üzerine farz kıldığım şeylerden daha iyi bir yolla Bana yaklaşamaz.
Kulum nâfilelerle de Bana yaklaşmaya devâm eder,
Nihâyet Ben onu severim.
Onu sevince de işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum;
Benden bir şey isterse veririm,
Bana sığınırsa onu korurum.
Yapmak durumunda olduğum hiçbir hususta, ölümden hoşlanmayan mü’minin rûhunu alma zamanındaki tereddüdüm kadar tereddüt göstermem, ve aslında Ben onu üzmekten hoşlanmam!”
(Buhârî, Rikak, 38)
12. HADÎS (92. HADÎS)
رَسُولُ اللّهِ صَلَّىالّلهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمُ قَالَ : يُجَاءُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ بِصُحُفٍ مُخَتَّمَةٍ فَتُنْصَبُ بَيْنَ يَدَيِ اللّهِ تَعَالَى فَيَقُولُ عَزَّ وَ جَلَّ لِلْمَلَاءِكَةِ أَلْقُوا هٰذَا وَاقْيَلُوا هٰذَا فَتَقُولُ الْمَلَاءِكَةُ وَ عِزَّتِكَ مَا رَأَيْنَا إِلَّا خَيْرًا فَيَقُولُ تَعَالَى وَهُوَ أَعْلَمُ إِنَّ هٰذَا كَانَ لِغَيْرِي وَلَا لأَقْبَلُ الْيَوْمَ مِنَ الْأَعْمَالِ إِلَّا مَا ابْتُغِيَ بِهِ وَجْهِي
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
“Kıyâmet gününde bir takım mühürlü sayfalar getirilecek ve Yüce Allah’ın önüne konacak.
Azîz ve Celîl olan Allah meleklere:
“Bunları atınız ve bunları kabûl ediniz!” buyuracak.
Melekler:
“Yâ Rabbî! Senin izzetine yemîn ederiz ki, biz bunlarda iyilikten başka bir şey görmüyoruz!” diyecekler.
Her şeyi en iyi bilen Yüce Allah şöyle buyuracak:
“Bunlar Benden başkası için yapılmış şeylerdir.
Ben bugün, ancak Benim vechim (zâtım) için yapılan amelleri kabûl ederim!”
(Dârekutnî Sünen’inde Enes b. Mâlik’ten tahrîc etti)
13. HADÎS (93. HADÎS)
رَسُولُ اللّهِ صَلَّىالّلهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمُ قَالَ : يَقُولُ اللّهُ عَزَّ وَ جَلَّ يَا دُنْيَا اخْدِمِي مَنْ خَدَمَنِي وَاتْعِبِي يَا دُنْيَا مَنْ خَدَمَكَ
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
“Azîz ve Celîl olan Allah şöyle buyurur:
“Ey dünyâ! Bana hizmet edene hizmet et; sana hizmet edene ise zahmet ver, ey dünyâ!”
(Abdü’l-Hak Rekâik’ında Abdullah b. Mes’ud (radiyallahu anhu)’den tahrîc etti.)
14. HADÎS (94. HADÎS)
قَالُ اللّهُ عَزَّ وَ جَلَّ : إِنَّ ‘َبْدًا أَصْحَحْتُ لَهُ جِسْمَهُ وَوَسَّعْتُ عَلَيْهِ فِي الْمَعِيشَةِ يَمْضِي عَلَيْهِ خَمْسَةُ أَعْوَامٍ لَايَفِرُّ إِلَيَّ لَمَحْرُومٌ
Azîz ve Celîl olan Allah şöyle buyurur:
“Kendisine beden sağlığı ve geçim rahatlığı verdiğim ve beş yıl boyunca Bana yönelmeyen kul mutlaka mahrum olacaktır!”
(Ebû Bekr b. Ebî Şeybe Ebû Saîd el-Hudrî (radiyallahu anhu)’den tahrîc etti.)
15. HADÎS (95. HADÎS)
رَسُولُ اللّهِ صَلَّىالّلهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمُ قَالَ : إِنَّ اللّهَ سَيُخَلِّصُ رَجُلًا مِنْ أُمَّتِي عَلَى رُؤُوسِ الْخَلَاءِقِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فَيَنْشِرُعَلَيْهِ بَسْعَةً وَتِسْعِينَ سِجِلَّا كُلُّ سِجِلً مِسْلَ مَدِّ الْبَصَرِ ثُمَّ يَقُولُ أَتُنْكِرُ مِنْ هٰذَا شَيْءًا أَظَلَمَكَ كَتَبَتِي الْحَافِظُونَ قَيَقُولُ لَا يَا رَبِّ أَفَلَكَ عُذْرٌ قَيَقُولُ لَا يَا رَبِّ قَيَقُولُ اللّهُ عَزَّ وَ جَلَّ بَلَى إِنَّ لَكَ عِنْدَنَا حَسَنةً وَإِنَّهُ لَا ظُلِمَ عَلَيْكَ الْيَوْمَ فَتُخْرَجُ بِطَاقَةٌ فِيهَا أَشْهَدُ لَا إِلٰهَ إِلَّا اللّهُ وَ أَشْهَدُ أَنَّ مَحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ وَيَقُولُ احْضُرْ وَزْنَكَ قَيَقُولُ يَا رَبِّ مَا هٰذِهِ الْبِطَاقَةُ مَعَ هٰذِهِ السِّجِلَّاتِ فَقَالَ فَإِنَّكَ لَا تُظْلَمُ قَالَ فَتُوضَعُ السِّجِلَّاتِ وَثَقُلَتْ الْبِطَاقَةُ فَلَا يَثْقُلُ مَعَ إِسْمِ اللّهِ شَيْءٌ
..
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
“Allah ümmetimden bir kişiyi mahlûkatın önünde ayıracak ve onun aleyhinde olan, göz alabildiğince uzun 99 dosyayı açacak.
Sonra:
“Bunlardan harhangi bir şeyi inkâr ediyor musun?
Yazıcı meleklerim sana bir haksızlıkta bulunmuşlar mı?” buyuracak.
O kişi:
“Hayır Yâ Rabbî!” diyecek.
Allah:
“Herhangi bir mazeretin var mı?” buyuracak.
Adam:
“Hayır Yâ Rabbî!” diyecek.
Allah:
“Evet, bizim yanımızda senin iyi bir amelin var.
Ve bugün sana haksızlık yapılmayacaktır!” buyuracak.
Derken, üzerinde:
“Allah’tan başka ilâh olmadığına şehâdet ederim ve yine şehâdet ederim ki, Muhammed O’nun kulu ve elçisidir.” yazılı bir kağıt parçası çıkarılacak. Bunun üzerine
Allah:
“Kendi tartında hazır bulun!” buyuracak.
Adam soracak:
“Yâ Rabbî, bu kağıt parçasının bunca dosya yanında ne hükmü olabilir?”
“Sen aslâ haksızlığa maruz kalmayacaksın!” buyuracak.
Hz. Peygamber devâmla şöyle dedi:
“Sonra dosyalar bir kefeye, kağıt parçası da bir kefeye konacak, dosyalar havaya kalkacak ve kağıt parçası ağır çekecektir.
Hiçbir şey, Allah’ın isminin yanında ağır basamaz!”
(Tirmizî, Îmân, 17)