16. HABER (56. HADÎS)
قَالَ اللّهُ عَزَّ وَ جَلَّ: إِذَا نَزَلَ فِي الثُّلُثِ الْبَاقِي مِنَالَّيْلِ : أَنَا الْمَلِككُ مَنْ ذَا الَّذِي يَدْعُونِي فَأَسْتَجِيبَ لَهُ مَنْ ذَا الَّذِي يَسْأَلُنِي فَأُعْطِيَهُ مَنْ ذَا الَّذِي يَسْتَغْفِرُنِي فَأَغْفِرَ لَهُ
Gecenin son üçte birinde nüzûl ettiği vakit* Allah şöyle buyurur: “Ben mülk sahibiyim!
kim Bana seslenirse ona cevap veririm.
Kim Benden isterse ona veririm.
Kim Benden mağfiret dilerse onu bağışlarım!”
* Bu Hadîsin farklı rivâyetlerinde zikredildiğine göre, Allah gecenin muhtelif zamanlarında ve son üçte birinde dünyâ semâsına kadar
iner. Bkz. Müslim, Münafikîn. 168.
(Müslim b. Haccac’ın Sahîh’inden rivâyet ettim.)
(Müslim, Münafikîn, 168-172)
17. HABER (57. HADÎS)
قَالَ اللّهُ عَزَّ وَ جَلَّ: إِذَا تَحَدَّثَ عَبْدِي بِأَنْ يَعْمَلَ حَسَنَةً فَأَنَا أَكْتُبُهَا لَهُ حَسَنَةً مَا لَمْ يَعْمَلْ فَإِذَا عَمِلَهَا فَأَنَا أَكْتُبُهَا بِعَشْرَةِ أَمْثَالِهَا وَإِذَا تَحَدَّثَ بِأَنْ يَعْمَلَ سَبِّءَةً فَأَنَا أَغْفِرُهَا لَهُ مَا لَمْيَعْمَلْهَا فَإِذَا عَمِلَهَا فَأَنَا أَكْتُبُهَا لَهُ بِمِثْلِهَا
Azîz ve Celîl olan Allah buyuruyor:
“Kulum bir iyilik yapmayı düşündüğü vakit, yapmasa bile onun için bir iyilik yazarım; onu yaptığı vakit ise on katını yazarım.
Bir kötülük yapmağı düşündüğü vakit, onu yerine getirmediği sürece affederim; yaptığı vakit ise bir kötülük olarak yazarım.”
(Müslim b. Haccac’m Sahîh’inden rivâyet ettim.)
(Müslim, Îman, 205)
18. HABER (58. HADÎS)
قَالَ اللّهُ عَزَّ وَ جَلَّ : يَا ابْنَ آدَمَ خَلَقْتُكَ مِنْ أَجْلِي وَخَلَقْتُ الْأَشْيَاءَ مِنْ أَجْلِكَ فَلَا تَهْتِكْ مَا خَلَقْتُ مِنْ أَجْلِي لِمَا خَلَقْتُ مِنْ أَجْلِكَ
Azîz ve Celîl olan Allah buyurur:
“Ey Âdem oğlu!
Seni Kendim için, eşyâyı da senin için yarattım.
Kendim için yarattığım şeyi, senin için yarattığım şey uğruna helâk etme!”
(Er-Rabbaî’nin Cüz’ünden rivâyet ettim.)
19. HABER (59. HADÎS)
قَالَ اللّهُ عَزَّ وَ جَلَّ: يَا ابْنَ آدَمَ كَمَا لَا أُطَالِبُكَ بِعَمَلِ غَدٍ لَا تُطَالِبْنِي بِِرِزْقِ غَدٍ
Azîz ve Celîl olan Allah buyurur:
“Ey Âdem oğlu!
Ben senden yarının amelini istemediğim gibi, sen de Benden yarının rızkını isteme!”
(Er-Rabbaî’nin Mecmûa’sından rivâyet ettim.)
20. HABER (60. HADÎS)
قَالَ اللّهُ عَزَّ وَ جَلَّ يُخَاطِبُ أَهْلَ الْجَنَّةِ : سَلَامٌ عَلَيْكُمْ يَا مَعْشَرَ عِبَادِي الْمُسْلِمِينَ أَنْتُمْ الْمُسْلِمِينَ وَأَنَا السَّلَامُ دَارِي دَارُ السَّلَامِ وَسَأُلِيكُمِ وَجِهِي كَمَا سَمؤعْتُمْ كَلَامِي
Azîz ve Celîl olan Allah, cennet ehline hitab ederek şöyle buyuracak:
“Size selâm olsun ey Müslüman kullarımdan oluşan topluluk!
Sizler müslimlersiniz ve ben Selâm’ım!
Evim sulh (selâm) evidir.
Sözümü işittiğiniz gibi size yüzümü de göstereceğim!”
(En-Nakkâş’ın kendisinden rivâyet ettim.)