5. VASİYET

 
Muhiddin-i Arabî buyuruyor:
 
İşlenilen günahın günah olduğuna inanmak ve onun bir kabahat olduğunu bilmek tâattir.
Daha günahı işlerken içine ibâdet karışıyor demektir.
Bu ibâdetin karışması affa sebebtir. Bir de o günaha istiğfar ve tevbe edilirse, tâat tarafı kuvvetleniyor günaha galebe ediyor. Günahı günah bilmek ve işlerken günah olduğuna inanmak işlemenin sonunda nedamete (için yanmasına) sebep olur.
İşte bu hâller günahları yıkayan en iyi hâllerdir.
ALLAH’ın affı ve rahmeti çok vâsi’dir.
“ALLAH’a doğru bir karış gidene ALLAH’ın rahmeti bir arşın gelir. Bir arşın gidene bir kulaç gelir. Yürüyerek gidene koşarak gelir” meâlinde Hadis-i Kudsî vardır.
ALLAH’tan bize gelen feyizler, Ahkâm-ı İlâhiye’ye imân ile mütenasibtir, imânın ne kadar kuvvetlenirse feyz o kadar fazlalaşır. . .
 
 
 
Tâat : İbadet etmek. ALLAH’ın (C.C.) emirlerini yerine getirmek. İtaat etmek.
 
Nedamet : (Nedm. den) Pişmanlık, nedâmet etmek.
 
Vâsi’ : (Vasia) Geniş, enli. Bol. Engin. Meydanlı. * Her ihtiyacı olana vergisi kâfi ve bol bol ihsan eden. İlmi cümle eşyayı muhit, rızkı bütün mahlukata şâmil ve rahmeti bütün şeyleri kaplamış olan ALLAH (C.C.)
 

Mütenasib : Uygun, aralarında muntazam bir nisbet bulunan, muvâfık, birbirine mensub ve müşâbih olan.