48. VASİYET

 
Muhiddin-i Arabî buyuruyor:
 
Her namazında ezan oku yahut müezzini dinle!
Onun okuduğu kelimeleri bitirince sen de tekrar et!
Ezan okurken sesini salıver çünkü, müezzine sesinin ulaştığı yerlerdeki kuru, yaş ne varsa hep şâhidlik edecek.
“Ezan okumakta ve birinci safta olanları insanlar bilseler, oraya geçmek için kur’adan başka çâre de kalmasa kur’a ile oraya geçmek isterler. Gençlikte ne olduğunu bilseler müsabaka ederler, sabah ve yatsı namazlarında verilen mükâfatı bilseler, sürüne sürüne camiye gelirler.”
Tenha bir yerde, insan ezan okuyup kamet getirerek namazını kılsa, dağlar gibi melek kafileleri ardında cemâat olurlar.
Ve onun duasına âmin derler.

İnsanlar gaflet etmesinler diye bu vasiyeti yazdım.
Çünkü, akıllı insan hayırlı ve faydalı şeyleri ihmal etmez.
Bu herkesin şahsi menfaatidir.
İnsanın kendi şahsına rahmeti başkasına rahmetinden daha büyüktür.
Nitekim kendi nefsine ezası, başkasına yaptığı ezâdan büyük olduğu gibi.
Meselâ, intihar edenin cezâsı katilin cezâsından büyüktür.
Peygamberlerden sonra, insanlar üzerinde en büyük hak, ana, baba hakkıdır.
Duada, nefsini ana, babasına takdim emrolunmuştur.
Nuh sûresinin son âyetinde buna işaret vardır.
 
 
 
Kur’a :  Ad çekmek ile sıra tesbiti yapmak. Talih denemek maksadı ile çekilen kapalı pusla veya fal açma.
 
İhmal : Ehemmiyet vermemek. Yapılması lâzım bir işi sonraya bırakma. Dikkatsizlik. Başlayıp bırakmak. Terk etmek.
 
Takdim : (Kıdem. den) Arzetmek. Sunmak. * Küçük bir kimseyi yaş, amel, mevki ve takva itibariyle büyük bir kimse ile tanıştırmak. * Öne geçirmek, bir şeyi başka bir şeyden önde tutmak. * Bir büyüğün önüne geçip bir şey vermek.