46. VASİYET

 
Muhiddin-i Arabî buyuruyor:
 
Esnemek şeytandandır.
Onu kes ve esnerken ses çıkarma!
O ses şeytan sesidir.
Namaz içinde aksırmak ta şeytandandır.
Amma namaz haricindeki aksırmak nimettir.
Binaenaleyh hamd lâzımdır.
Falcılık ve faydasız oyunlar, eşyanın hareketlerinden kötü mânalar çıkarmak, meselâ baykuş öttü, tavşan geçti. . . gibi şeyler, müslümanlıkla bağdaşmaz.
Câmi’ye tükürme!
Cami duvarına, kıbleye karşı da tükürme!
Kıbleye karşı ve kıbleye arka çevirerek abdest bozmak ta caiz değildir.
Yemek yemezden evvel ellerini yıka!
Yemek yedikten sonra hem ellerini hem de ağzını yıka! . .
Hizmetçilere ağır işler emretme!
Eğer yapılacak iş ağır ise, onlara yardım et!
Çünkü onlar da senin gibi insandır.
Yemeklerine, elbiselerine iyi bak!. .
Bir eve gelirsen üç defa izin iste!
Kapı arasından içeriye bakma!
Eğer izin çıkmazsa don ve darılma! . .
Yetmişbin Kelime-i Tevhid okumak sûretiyle nefsini Cehennemden azat ettir!
 
Şeyh Ebu Rebi derk :
“Bir sofrada yemek yiyecektik.
Benim de okunmuş yetmiş bin tehlil’im vardı.
Hiç bir yere de bağışlamamıştım.
Bizim soframızda genç, salih bir delikanlı da vardı.
Keşfi açıktı.
Elini yemeğe sundu ve ağlamağa başları.
Ne oldu dediler.
Dediki :  
“İşte cehennem, anamı da cehennemde görüyorum.”
Yemedi ve mütemadiyen ağlıyordu.”
Şeyh Ebu Rebi der ki:
“İçimden şöyle niyaz ettim.
“ALLAH’ım, biliyorsun ki benim okunmuş yetmiş bin tehlilim var. Bunu bu çocuğun annesinin Cehennemden kurtarılması için ruhuna bağışladım.”
Bunları hep gizli ve kalbimle söyledim.
Çocuk birden ağlamayı bıraktı.
Gülerek “El Hamdülillah anamı cehennemden çıkardılar” dedi ve bizimle yemek yemeye başladı.”
 Ebu Rebi der ki :
“Bu vakıa bana iki şeyi iıildirdi. Biri, bu yetmiş bin Tehlil’e dair rivâyet edilen Hadis-i Şerifin sahih olduğu, diğeri de o gencin keşfinin sahih olduğudur.”

Tehlil okumanın târifi:
Abdestli kıbleye müteveccih oturup:

25 Estagfirullah,
l kerre Fatiha-i şerife,
3 aded İhlâs-ı şerif,
3 adet selâvat-ı şerife.
Okuyup, Resûl-ü Ekrem Sâllâüahu aleyhi vesellem efendimizin Ruh-u şeriflerine hediye etmeli.
“LÂ İLÂHE İLLALLAH” hı dürüst okumalı.
“L” yi semâlara doğru çekmeli.
“İLÂHE” yi sağ taraftan alıp sol memenin altındaki kalbe “İLLALLAH” hı indirmeli.
Her yüz âdedinde bir kere “MUHAMMED ‘ EN  RESÛLULLAH” ve “İLÂHİ ENTE MAKSUDİ VE RIZAKE MATLUBİ” demeli.
ALLAH’ını maksadım sensin ve senin rızan da arzumdur.
Günde ne kadar çekersen onları belleyip yetmiş bin olunca bir hatim olmuştur.
Onu istediği yere bağışlar, isterse kendinde bırakır. . .

İki kişi arasındaki husumeti ve gerginliği ıslaha çalış!
“Düşmanlar barışmak isterlerse, sen de onlara yanaş!” emri var. Artık düşün gâvurlarla barışmayı emreden ALLAH, nıüslümanlar arasındaki dargınlıkları gidermek için çalışan ve müslümanlar arasını barıştıranları büyük mükâfatlarla taltif buyuracağı muhakkaktır değil mi?
Sakın ha; iki kişinin arasını bozma!
Bu hâl Dini yıkar.
Bedeninin sıhhatini ve boş zamanlarını ganimet bil!
Bunları ALLAH’ın razı olacağı işlerde kullan!
Bunlar gafletle boş yere harcanırsa aleyhine hüccet olur.
Âhirette hasmın ALLAH olmamasına dikkat et!
Eğer hasmın ALLAH olursa mahvolursun!

Her sabah yüz defa :
“SÜBHAN ALLAHÎ VE BİHAMDİHİ SUBHAN ALLAHİ’L- AZÎM” de! Günah bırakmaz…
 
 
 
Caiz : Mümkün, olur, olabilir. * Fık: Yapılması sahih ve mübah olan herhangi bir fiil veya akit.
 
Tehlil : İslâmiyetin tevhid akidesini hülâsa eden, ancak bir İlâh bulunduğunu, Onun da ancak ve ancak ALLAH (C.C.) olduğunu ifade eden “Lâilâhe illâllâh” sözünü tekrar etmek. (Bak: Tevhid)
 
Mütemadiyen : Devamlı surette.
 
Müteveccih : Yönelmiş, dönmüş. Bir yere doğru yola çıkan. * Birisine karşı iyi düşünce ve sevgisi olmak. İhsan ve iltifat üzere olmak. * Pir-i fâni olmak.
 
Husumet : Düşmanlık. Hasımlık. Kincilik. Zıddiyet. Çekişmek. Dâvacı olmak.
 
Hatim : Hitâma erdiren. Bitiren. * Mühür basan.
 
Taltif : İltifat etmek. Bir iyilik yaparak gönül almak. Yumuşatmak.
 
Hüccet : Senet. Vesika. Delil. Bir iddiânın doğruluğunu isbat için gösterilen resmi vesika. * Şâhid.