42. SALÂVÂT-I ŞERÎFE : ŞEYHÜL HAZİN HAZRETLERİN’İN SALÂVATI

GAYÂTÜ’L-HAYRÂT

TÜRKÇESİ:

1)

Allahumme salli adde mesâkîli zerreyâti’l-vücûdi bi’d-devâmi

Ve adde ma kad ehâta bihi ilmuke yâ Allâmi

Mimmâ kâne ve mâ kad yekûnu ebede’l-âbidîne

Alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihi ve sahbihi ve cemi’il enbiyâi aleyhimu’s-selâmi

 

Allahumme salli adde mesâkîli zerreyâti’l-vücûdi bi’d-devâmi

Ve adde ma kad ehâta bihi ilmuke yâ Allâmi

Mimmâ kâne ve mâ kad yekûnu ebede’l-âbidîne

Alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihi ve sahbihi ve cemi’il enbiyâi aleyhimu’s-selâmi

 

2)

Ve salli RABBi adde mesâkîli mâ kad hasale bi’t-temâmi

Min darbi zerreyâti’l-vucûdi fî nefsihâ bi’d-devâmi

Ve mislihi âlâfi ulufi elfi merreten yâ Kerîmu

Alâ Rasûlike’l-Mustafa Muhammedin Seyyidi’l-enâmi

                          

Ve salli RABBi adde mesâkîli mâ kad hasale bi’t-temâmi

Min darbi zerreyâti’l-vucûdi fî nefsihâ bi’d-devâmi

Ve mislihi âlâfi ulufi elfi merreten yâ Kerîmu

Alâ Rasûlike’l-Mustafa Muhammedin Seyyidi’l-enâmi

 

3)

Ve salli Rabbi adde mesâkili ma takdiru entucîdehu mine’l-a’demi

Fi’l-kevni ve lâ mekâni’ hatte mâ ba’de’l-haşri yevme’l-kıyâmi

Ve adde mâ yahsilu min darbihâ fi nefsiha dâimen yâ Alîmu

Alâ menillezî ihtertehu alâ kullu’l-halâiki ve rafa’tehu ilâ ağle’l-makâmi .
                           

Ve salli Rabbi adde mesâkili ma takdiru entucîdehu mine’l-a’demi

Fi’l-kevni ve lâ mekâni’ hatte mâ ba’de’l-haşri yevme’l-kıyâmi

Ve adde mâ yahsilu min darbihâ fi nefsiha dâimen yâ Alîmu

Alâ menillezî ihtertehu alâ kullu’l-halâiki ve rafa’tehu ilâ ağle’l-makâmi .
                           

4)

Ve salli Rabbi adde’l-evâmiri ve’n-nevâhî ve’l-âyâti ve’l-ahkâmi

Ve addemâ veka’a fi’l-kulûbi mine’l-havâtiri ve’l-vesvâsi ve’l-ilhâmi

Ve adde’l-harekâti ve’s-sekenâti ve’l-enfâsi ve elvâni’l-halâiki

Alâ menillezî faddaltehu ve karrabtehu ve nezzelte aleyhi ahsene’l-kelâmi

                            

Ve salli Rabbi adde’l-evâmiri ve’n-nevâhî ve’l-âyâti ve’l-ahkâmi

Ve addemâ veka’a fi’l-kulûbi mine’l-havâtiri ve’l-vesvâsi ve’l-ilhâmi

Ve adde’l-harekâti ve’s-sekenâti ve’l-enfâsi ve elvâni’l-halâiki

Alâ menillezî faddaltehu ve karrabtehu ve nezzelte aleyhi ahsene’l-kelâmi                           

 

5)

Ve salli Rabbi adde efradi cuziyyâti envâi’l-ervâhi ve’l-ecsâmi Ve adde mâ halaktehu

Ve kevventehu fi haze’d-dâri ve fi dâri’s-selâmi

Ve adde mevcûdâti’l-kevneyni ve mâ fîhâ mine’l-hakâiki ve’d-dekâik

Alâ menillezi levlâhu lemâ halakte’l-halka vele’l-eflâke’l-azâmi  

Ve salli Rabbi adde efradi cuziyyâti envâi’l-ervâhi ve’l-ecsâmi Ve adde mâ halaktehu

Ve kevventehu fi haze’d-dâri ve fi dâri’s-selâmi

Ve adde mevcûdâti’l-kevneyni ve mâ fîhâ mine’l-hakâiki ve’d-dekâik

Alâ menillezi levlâhu lemâ halakte’l-halka vele’l-eflâke’l-azâmi  

 

6)

Ve salli Rabbi adde mesâkîli zerreyâti dâirati’l-imkâni

Min tâhti’s-serâ ilâ a’le’l-arşi vemâ kad yekûnu fi’l-cinâni

Ve adde mâ hasale min darbihâ fî nefsihâ bi adedihâ yâ Muhîtu

Alâ Habîbike’l-Muhtâr Muhammedî’n-nebiyyî âhiri’z-zamâni

                              

Ve salli Rabbi adde mesâkîli zerreyâti dâirati’l-imkâni

Min tâhti’s-serâ ilâ a’le’l-arşi vemâ kad yekûnu fi’l-cinâni

Ve adde mâ hasale min darbihâ fî nefsihâ bi adedihâ yâ Muhîtu

Alâ Habîbike’l-Muhtâr Muhammedî’n-nebiyyî âhiri’z-zamâni

 

7)

Ve salli RABBi adde mâ keşeftehu likulûbi’l-Ârifîne fi’l-kevni velâ mekâni

Ve adde mâ tealleka’t bihi’s-seb’u’s-sıfâti bi’l-‘îcâdi ve’l-imkâni

Ve adde mâ yahsilu min darbi’l-madrûbi fi’l-madrûbi fi kullu tarfeti’l-aynî

Alâ men’illezî rafa’tehu ilâ bisati’l-kudreti hattâ raâke bi’l-‘iyâni .
                             

Ve salli RABBi adde mâ keşeftehu likulûbi’l-Ârifîne fi’l-kevni velâ mekâni

Ve adde mâ tealleka’t bihi’s-seb’u’s-sıfâti bi’l-‘îcâdi ve’l-imkâni

Ve adde mâ yahsilu min darbi’l-madrûbi fi’l-madrûbi fi kullu tarfeti’l-aynî

Alâ men’illezî rafa’tehu ilâ bisati’l-kudreti hattâ raâke bi’l-‘iyâni .
                             

8)

Ve salli Rabbi adde mâ fi’l-arşi ve’l-kursiyyi ve’s-sidreti ve’l-cinâni

Mine’l-melâiketi ve’l-hûri ve’l-kusûri ve’t-tuyûri ve’l-vildâni

Ve adde vezni mesâkilihim bimâ fîhim kezâ mâ’a’s-sebi’t-tıbâki

Alâ menillezî karrabtehu kâbe kavseyni ve kellemtehu bi ebleği’l-beyâni .
                            

Ve salli Rabbi adde mâ fi’l-arşi ve’l-kursiyyi ve’s-sidreti ve’l-cinâni

Mine’l-melâiketi ve’l-hûri ve’l-kusûri ve’t-tuyûri ve’l-vildâni

Ve adde vezni mesâkilihim bimâ fîhim kezâ mâ’a’s-sebi’t-tıbâki

Alâ menillezî karrabtehu kâbe kavseyni ve kellemtehu bi ebleği’l-beyâni .
                            

9)

Ve salli Rabbi adde mâ’fi’l-ardı mine’l-insi ve’l-cinni ve’l-envâi’l-hayevâni

Ve adde mâ’fi’l-enhâri ve’l-uyûni ve’l-buhûri kezâ mea mâ fi’n-nîrâni

Ve adde vezni mesâkîlihim bimâ fîhim mea adde eczâ’ i cem’i’l-halâiki

Alâ menillezî isteğraka fi cemâlîke ve hatabeke bi efsahi’l-lisâni .
                            

Ve salli Rabbi adde mâ’fi’l-ardı mine’l-insi ve’l-cinni ve’l-envâi’l-hayevâni

Ve adde mâ’fi’l-enhâri ve’l-uyûni ve’l-buhûri kezâ mea mâ fi’n-nîrâni

Ve adde vezni mesâkîlihim bimâ fîhim mea adde eczâ’ i cem’i’l-halâiki

Alâ menillezî isteğraka fi cemâlîke ve hatabeke bi efsahi’l-lisâni .
                            


10)

Ve salli Rabbi adde mâ fi’l-levhi’l-mahfûzi kezâ mea mâ fi’l-Kur’ânî

Mine’l-âyâti ve’l-lugâti ve’l-hurûfi ve’l-elfâzi ve’l-meânî

Ve adde eczâi cuz’iyyâti’l-ekvâni ve mâ fîhâ mine’l-‘iberi ve’l-esrâri

Alâ nûri’l-kevneyni sırru’l-vucûdi Muhammedin seyyidi ehli’l-cinâni  

Ve salli Rabbi adde mâ fi’l-levhi’l-mahfûzi kezâ mea mâ fi’l-Kur’ânî

Mine’l-âyâti ve’l-lugâti ve’l-hurûfi ve’l-elfâzi ve’l-meânî

Ve adde eczâi cuz’iyyâti’l-ekvâni ve mâ fîhâ mine’l-‘iberi ve’l-esrâri

Alâ nûri’l-kevneyni sırru’l-vucûdi Muhammedin seyyidi ehli’l-cinâni  

 

11)

Ve salli Rabbi adde mesâkîli cemi’i mâ zekertu fi’l-ebyâti bi’l-mekâli

Mea adde mâ kad hasale min darbi’l-mecmû’i fi’l-mecmu’i bi’d-devmi ve’l-kemâli

Alâ ruhi’l-vucûdi şemsi’d-duhâ Muhammedin Ve’l-enbiyâ-i cemi’an

Ve Ebi Bekri’s-sıddîk ve ‘Umera ve ‘Usmâne ve Alîyyi ve’s-sahâbeti ve’l-âli

Ve salli Rabbi adde mesâkîli cemi’i mâ zekertu fi’l-ebyâti bi’l-mekâli

Mea adde mâ kad hasale min darbi’l-mecmû’i fi’l-mecmu’i bi’d-devmi ve’l-kemâli

Alâ ruhi’l-vucûdi şemsi’d-duhâ Muhammedin Ve’l-enbiyâ-i cemi’an

Ve Ebi Bekri’s-sıddîk ve ‘Umera ve ‘Usmâne ve Alîyyi ve’s-sahâbeti ve’l-âli

 

12)

Ve salli Rabbi adde mesâkîli kullu mâ halaktehu fî hâze’l-kevni ve fi’lkevni’l-bekâi

Alâ nûri’l-hudâ Muhammedini’l-meb’ûsi rahmeten li’l-âlemîne hatemi’l-enbiyâi

Ve şeffi’hu ilâhi fi’l-hakîri’l-fakîri’l-musemmâ bi ismihi’l-Hazînî

Ve finâ ve fi cemi’il muznibîne kemâ şeffe’tehu fî ehli’l-‘ibâi .
                                

Ve salli Rabbi adde mesâkîli kullu mâ halaktehu fî hâze’l-kevni ve fi’lkevni’l-bekâi

Alâ nûri’l-hudâ Muhammedini’l-meb’ûsi rahmeten li’l-âlemîne hatemi’l-enbiyâi

Ve şeffi’hu ilâhi fi’l-hakîri’l-fakîri’l-musemmâ bi ismihi’l-Hazînî

Ve finâ ve fi cemi’il muznibîne kemâ şeffe’tehu fî ehli’l-‘ibâi .
                                

 

Salavâtullahi ve cemi’i’l-halki bi’d-devâmi Adde mâ kad ehâta bihi ilmuke yâ Allâmi!

Alâ Seyyidinâ Muhammedini’l-meb’ûsi rahmeten li’l-âlemîne ve âlihi ve sahbihi ve’l-enbiyâi aleyhimi’s-selâmi 

Salavâtullahi ve cemi’i’l-halki bi’d-devâmi Adde mâ kad ehâta bihi ilmuke yâ Allâmi!

Alâ Seyyidinâ Muhammedini’l-meb’ûsi rahmeten li’l-âlemîne ve âlihi ve sahbihi ve’l-enbiyâi aleyhimi’s-selâmi 

  

MÂNÂSI:

1 -Ey ALLAH’ım!

– Mevcûd zerrelerin ağırlığı ve devâmınca
– Ey Alîm, ilmiyin kuşattığınca
– Ebediyete kadar olacaklar ve olanlarca
– Efendimiz MUHAMMED (sav)’e-âline-ashabına cemîi’l-enbiyâya salât getir… 

2 -Yâ RABBİ!
– Tam olarak meydana gelen (kemâlât) lerin sayısınca
– Mevcûdâtın zerreleri ve devâmları sayısınca
– Ey Kerîm; bir milyar mislince
– Peygamberin MUHAMMED MUSTAFA (sav)ya bütün varlıkların Efendisine salât et. 

3 -Yâ RABBİ!
– Takdir edip yoktan vucûda getirdiğin ve getireceğin şeyler sayısınca
– Kâinâtta ve Lâ mekânda kıyâmete kadar …. hatta haşırdan sonra bile…
– Ey Alîm; dâimâ meydana gelecek şeyler ve bir katı sayısınca
– Bütün varlıklara Peygamber olarak seçip, en yüce makama yükselttiğin Zât’a salât et. 

4 -Yâ RABBİ!
– Emirler, nehiyler, âyetler, hükümler sayısınca
– Kalbde meydana gelen düşünceler, ilhâmlar, vesveseler sayısınca…
– Hareketler, sükûnetler, nefes alıp vermeler ve mahlûkatın renkleri sayısınca…
– Üstün kıldığın, kendine yaklaştırdığın ve en güzel sözü indirdiğin Zât’a salât et… 

5 -Yâ RABBİ!
– Ferdler, parçalar, envâi çeşit ruhlar ve bedenler sayısınca…
– Bu âlemde ve selâmet yurdunda yarattıklarıyın ve var ettikleriyin sayısınca…
– İki âlemdeki varlıklar ve içlerindeki hakikatler ve incelikler sayısınca…
– “O, olmasaydı halkı ve büyük felekleri yaratmazdım!”buyurduğun Zât’a salât et… 

6 -Yâ RABBİ!
– İmkan dâiresindeki bütün zerreler sayısınca…
– Yerlerin altından yüce ARŞ’a kadar ve Cennetinde olacaklar sayısınca…
– Ey Mûhit; onların (yukardakilerin) kendileri ve kat kat fazlası sayısınca…
– Âhir zaman Peygamberi olarak seçtiğin Sevgilin MUHAMMED (sav)’e salât et… 

7 -Yâ RABBİ!
– Âriflerin kalplerine kâinâtta ve Lâ Mekân da keşfettirdikleriyin sayısınca…
– Yaratma ve icâbla alâkalı yedi sıfatın taâllûk ettiği şeyler sayısınca…
– Göz açıp kapayıncaya kadar meydana gelecek şeylerin kat ve kat adedince…
– Kudret Makamına ulaştırdığın ve Seni ayân-beyân gören Zât’a salât-ü-selâm et… 

8 -Yâ RABBİ!
– ARŞ’da, Kürsî’de, Sidre’de ve Cennet’te olan,
– Melekler, Hurîler, Saraylar, Kuşlar ve Vildânların (ağırlığınca) ve içlerindekilerin sayısınca…
– Ve kezâ yedi tabakâ (yedi kat semâ) ağırlığınca…
– Kâbe Kavseyn’e yaklaştırıp en belâğâtlı sözle konuştuğun Zât’a salât et… 

9 -Yâ RABBİ!
– Yeryüzünde bulunan insan, cin ve her çeşit hayvan sayısınca…
– Ve nehirlerde, kaynaklarda, denizlerde, niranda (narlar-nurlarda) olan şeyler sayısınca…
– Bunların ve içlerindekilerin ağırlıklarıyla beraber onların ve onların her zerresi ve bütün varlıkların da sayısınca…
– Senin Cemâline gark olan (dalan) ve Sana en güzel hitâbda bulunan Zât’a salât et… 

10 -Yâ RABBİ!
– Levh-i Mahfuz’da bulunan ve kezâ Kur’ân’da bulunan,
– Âyetler, lugâtlar, harfler, lâfızlar ve mânâlar sayısınca…
– Kâinâtın en küçük zerresi ve onun içindeki (taşıdığı-gösterdiği) ibâre, ibret ve sırları sayısınca…
– İki âlemin nuru, varlığın sırrı ve Cennet ehlinin Efendisi olan Zât’a salât et… 

11- Yâ RABBİ!
– Beyitlerde sözlü olarak zikrettiğim (söylediğim) şeyler sayısınca…
– Ve bunların kat kat fazlasıyla, devâmları ve kemâlleri sayısınca…
– Varlığın ruhu, kuşluk vaktinin (Duhâ) güneşi,
– Hazreti MUHAMMED (sav)’e ve tüm peygamberlere… Ebu Bekir’e, Ömer’e, Osman’a ve Alî’ye… Ashabına ve Ailesine de salât et… 

12- Yâ RABBİ!
– Bu âlemde ve Beka âleminde yarattıklarıyın sayısınca…
– Hidâyet nuru ve âlemlere rahmet olarak gönderdiğin, Peygamberlerin sonuncusu MUHAMMED (sav)’e salât et…
– O’nu bu fakîr ve hâkir, HÂZÎN ismiyle müsemmâ olana (isimlendirilene) şefâatçi kıl.
– Bize ve bütün günâhkârlara, abâ ehline şefâatçi kıldığın gibi şefâatçi kıl YÂ RABBİ! 

 

ALLAH’ın ve bütün mahlûkatın salât ve selâmı; devâmla ve ilminin kuşattığı şeyler sayısınca, Efendimiz Rahmetenlil âlemin olarak gönderilen MUHAMMED (salallallahu aleyhi ve sellem)’e, âline, ashabına ve bütün peygamberlere olsun! Âmin! 

 

 

ŞEYH MUHAMMED EL-HAZÎN

(1231-1309m.)

Şeyh Muhammed el-Hazîn Hz. (ks.), Osmanlı Devleti’nin son döneminde, Anadolu’da yetişen büyük evliyâdan biridir.

Neseb bakımından Şeriftir.

Yani Hz. Hasan (ra)’ın soyundan gelmektedir.

Bilindiği üzere;

Hz. Hasan (ra)’ın soyundan gelenlere «şerif»,

Hz. Hüseyin (ra)’in soyundan gelenlere ise «seyyid» denir.

Kısaca Şeyhü’l-Hazîn olarak anılan bu büyük velî, h. 1231/m. 1816 yılında Siirt’in Fersaf köyünde dünyaya geldi.

Onun için Şeyh Muhammed el-Fersâfî unvanıyla da bilinmektedir.

İlk tahsilini babasının talebe yetiştirdiği aile medresesinde yaptı.

Daha sekiz yaşındayken Kur’ân-ı Kerim’i hıfzetti.

 

Yüksek ilimleri tahsil etmek üzere babası Şeyh Musa Efendi Hazretleri Onu Siirt’e götürdü.

Devrin en büyük ilim merkezlerinden olan Hamid Ağa Medresesine Onu kaydetti.

Bu Üniversitenin baş müderrisi, Molla Halil Efendi Hazretleri idi.

Bu zat, Hz. Ömer’in otuzuncu göbek torunlarındandır.

Hayatında yüzlerce talebe yetiştirip mezun etmiş ve çok kıymetli eserler bırakmıştır.

Bursalı merhum Mehmed Tahir Efendi, Osmanlı Müellifleri adlı eserinde bu şöhretli âlimin hayatı ve eserleri hakkında bilgi vermektedir.

 

Molla Halil el-Ömerî Hazretleri, kendisine emanet edilen Muhammed’i çok sevdi ve ona daima iltifatta bulundu.

İlk başlarda Onu, maiyetindeki âlimlerden birinin ders halkasına tayin etti ise de çok geçmeden huzuruna çağırarak bizzat halkasına katılmasını emretti.

Ondan sonra Muhammed el-Fersâfî tam on dört yıl boyunca bu üstadın rahle-i tedrisinde ilim tahsil etti.

Bu müddet içerisinde hocasının derin sevgisini kazandı ve hususi sohbetlerinde de bulundu.

Molla Halil Efendi Hazretleri (rahmetullahi aleyh), bazen talebesi Muhammed el-Fersafî’yi çağırır, saçını ona tıraş ettirir, bu vesile ile de kendisine dua ederdi.

 

Muhammed el-Fersafî, Siirt’de Hamid Ağa Medresesinden büyük bir muvaffakiyetle mezun olduktan sonra Mardin’e giderek burada Kasım Padişah Medresesinde iki yıl daha ilim tahsil etti ve yüksek icazetle mezun oldu.

Zahir ilimlerde kazandığı bu üstün derecelerden sonra tasavvuf yoluna girmek üzere Irak’a gitti.

Bağdad’da bir müddet, Şeyh Mahmud el-Behdini, Şeyh Haydar es-Sohrani ve Şeyh Abbas El-Bağdadi’nin manevi terbiyesinde pişti.

Sonra tekrar memleketine dönerek Şeyh Salih Sibkî Hazretlerini ziyaret etti.

Onun işareti üzerine, uzaktan akrabası ve medrese arkadaşı olan Hakkarili Seyyid Tâhâ (ks.) Hazretlerine müracaat ederek onun tavsiyelerini aldı.

 

Seyyid Tâhâ Hazretleri, Şeyh Muhammed el-Fersafî’den yaşça büyüktü.

Onun için Şeyh Muhammed Ona derin bir saygı gösterir, nasihatlerini dinlerdi.

Gıyabında, «Amcamız, büyük üstadımız» diye kendisinden bahsederdi.

Seyyid Tâhâ Hazretleri, Muhammed el-Fersafî’ye:

«Sevgili yeğenim, senin kalbinin anahtarı Halepçe’de, Şeyh Osman Efendi Hazretlerinin elindedir», buyurdu.

Bunun üzerine Muhammed el-Fersafî, Halepçe’ye giderek Şeyh Osman Tavilî (ks) Hazretlerinin manevi terbiyesine girdi.

Şeyh Osman Hazretleri, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî (ks), Hazretlerinin halifelerindendir.

Muhammed el-Fersafî burada bir müddet seyrü sülûk ile olgunlaştıktan sonra tasavvuf icazetnamesini de aldı ve üstadı tarafından irşâd vazifesiyle görevlendirildi.

 

Böylece zahir ve batın ilimlerde kemale eren Şeyh Muhammed el-Fersafî, 1844 yılında, Irak’tan dönerek doğduğu Fersaf köyüne gelip yerleşti.

Burada irşâd ve tedris hayatına başladı.

Kurduğu medresede yüzlerce talebe yetiştirdi.

İnsanlara daima zühd ve takva yolunu gösterdi.

Çok geçmeden bölgenin âlimleri Ona büyük bir hürmet duymaya başladılar.

Onu ziyaret ederek ilminden istifade etmeye çalıştılar.

 

Bunların başında vaktiyle ona ders veren Molla Halil Efendi Hazretlerinin çocukları ve yakınları gelmektedir.

Bunlardan, Molla Ömer Efendi ve Zokaydalı Molla Abdülkahhâr Efendi en meşhurlarıdır.

Ayrıca Nuvinli Şeyh İbrahim Efendi, Halid bin Velid (ra)’in soyundan gelen Siirtli Şeyh Abdullah Efendi, Siirtli Mahmud Cemaleddin Efendi, Siirtli Şeyh Hattâb Efendi, Zadolu Şeyh Muhammed Efendi, Huvitli Şeyh Abdullah Efendi, İskambolu Şeyh Derviş Efendi, Fersaflı Şeyh Abdülhakim Efendi ve Verkânisli Şeyh Fethullâh Efendi gibi şahsiyetler, onun yanında tasavvuf terbiyesi aldılar.

Bu zatlardan Fersaflı Şeyh Abdülhakim Efendi, Zokaydalı Şeyh Abdülkahhâr ve Verkanisli Şeyh Fethullah Efendi Hazretleri, daha sonra Üstadları Şeyh Muhammed Fersafî’nin işareti üzerine Seyda-yi Tâğî Hazretlerine giderek seyrü sülûk terbiyesini Onun yanında tamamlamışlardır.

 

İsimleri geçen bu zatlardan Verkanisli Şeyh Fethullah Efendi, Hz. Ömeri (ra)’in soyundan gelmektedir ve Hocası Fersaflı Şeyh Muhammed el-Hazîn’in kayın biraderidir.

Fersaflı Şeyh Abdülhakim Efendi ise Onun yeğenidir.

 

Milâdî 1258 de Bağdad’ın Moğollar tarafından istila edilmesi üzerine Şeyh Muhammed’in ataları gelip Siirt’in Fersaf köyüne yerleşmişlerdir.

Burası, Siirt’in bugünkü Tillo (Aydınlar) ilçesinin bir mahallesi gibidir.

Aynı tarihlerde Abbasi saray erkânından bazı şahsiyetler de Moğol zulmünden kurtulup hicret ederek buraya yerleşmişlerdir.

Siirt eşrafından bu meşhur aile, bilindiği üzere Hz. Abbas’ın soyundan gelmektedir.

İsmail Fakirullah Hazretleri bu ailenin son büyüklerindendir.

Osmanlı son devrinin büyük evliyâ ve ulemâsından, (Marifetnâme’nin müellifi) Erzurumlu İbrahim Hakkı Efendi Hazretleri, bu zâtın yanında yetişmiştir.

 

Şeyh Muhammed el-Fersafî Hazretleri,

Asırlar boyu bir ilim ve irfan merkezi haline gelen bu muhitte doğup büyümüştür.

II.Sultan Mahmud Hân, Sultan Abdülmecid Hân ve II. Abdülhamid Hân dönemlerini idrak etmiştir.

Onun, on iki oğlu da birer âlim olarak yine bu muhitte yetişmişlerdir.

 

Şeyh Muhammed, bir gün derin bir cezbeye kapılarak söylediği kudsî kasidede «Ya Hazinî» diye muhatap olduğu ilham üzerine o günden sonra Şeyhü’l-Hazin olarak tanınmaya başlamıştır.

Muhitinde ve adının zikredildiği kitaplarda Şeyh Muhammed el-Fersâfî, ayrıca Şeyh Muhammed el-Hazin diye anılmaktadır.

İlâhi aşka dair kasidelerinden başka Onun Hz. Peygamber (sav)’e «GAYÂTÜ’L-HAYRÂT» adı altında manzum olarak yazıp hediye ettiği ön üç kıta salevâtı şerifeleri vardır.

Bu salevât, doğuda geniş bir muhitte namazlardan sonra okunmaktadır.

 

Doğduğu Fersaf köyünde, h. 1309/m. 1892 yılında vefat eden Şeyh Muhammed el-Hazîn, köyün yukarısında önceden gösterdiği yere defnedilmiştir.

Henüz hayattayken burayı işaret ederek :

«Beni buraya defin ediniz, Çünkü Halid bin Velîd Hazretleri Siirt’i fethettiği sırada çadırını buraya kurmuştur» der idi.

Nitekim, vefatından bir yıl sonra, üzerine yapılan türbenin inşaatı sırasında temel hafriyatında kıvırcık saçlı bir şehid ile ona ait yay ve oklar bulunmuştur.

 

Birçok kerametleri olan Şeyh Muhammed el-Hazîn’in soyundan birçok değerli âlim yetişmiştir.

Başta oğullarından Şeyh Fahreddin, Şeyh Muhiddin, Şeyh Abdullah, Şeyh Şerafeddin ve Şeyh Alâaddin Efendiler olmak üzere bütün çocukları ve günümüzde yaşayan torunları onun ilim ve irfanına layıkıyla veraset etmişlerdir.

Bunlardan bilhassa, Şeyh Zeynelabidin, Şeyh Muhammed Musa Kâzım ve Şeyh Takyeddin Efendiler, insanlara daima zühd ve takvâ yolunu göstermiş, birçok talebe yetiştirmiş ve ehl-i Sünnet velcemaat itikadı anlatmaya çalışmışlardır.

 

Şeyh Muhammed el-Hazîn Hazretlerinin mahdumlarından Şeyh Şerafeddin Efendi Hazretleri, birinci dünya harbi sırasında maiyetindeki üç bin kişilik milis mücahit kuvvetlerle Ruslara karşı verdiği cihadda büyük bir üstünlük göstermiştir. Bu sayede Rusların Bitlis’i geçmeleri engellenmiştir.

Risale-i Nur enstitüsü