FÂSIKLARDAN UZAKLAŞ!
Hacı Bayrâm-i Velî Hazretleri Edirne'den ayrılırken
kendisinden NASİHAT İSTEYEN Sultân I. Murâd Hân'a şöyle demiştir:
Tebeân içinde herkesin yerini tanı, ileri gelenlere ikrâmda
bulun! İlim sâhiplerine hürmet et! Yaşlılara saygı, gençlere sevgi göster!
Halka yaklaş, fâsıklardan uzaklaş, iyilerle düşüp kalk! Hiç kimseyi
küçümseme ve hafife alma! İnsanlığında kusûr etme, sırrını hiç kimseye
açma, iyice yakınlık peydâ etmedikçe, kimsenin arkadaşlığına güvenme!
Cimri ve alçak insanlarla arkadaşlık kurma! Kötü olduğunu bildiğin hiçbir
şeye ülfet etme! Seninle başkaları arasında bir toplantı akdedilir veyâ
insanlarla aranızda bâzı meseleler görüşülürse, yâhût onlar bu
meselelerde senin bildiğinin aksini iddiâ ederlerse, onlara hemen
muhâlefet etme! Sana bir şey sorulursa, ona herkesin bildiği şekilde
cevap ver! Sonra bu meselede şu veyâ bu şekilde görüş ve delîllerin
de bulunduğunu söyle! Senin bu tür açıklamalarını dinleyen halk, hem
senin değerini, hem de başka türlü düşüncelerin değerini tanımış olur.
Sana "Bu görüş kimindir?" diye sorarlarsa "Fâkihlerin bir kısmınındır" de!
Onlar, verdiği cevâbı benimserler ve onu sürekli olarak yaparlarsa, senin
kadrini daha iyi bilirler ve mevkine daha çok hürmet ederler! Seni
ziyârete gelenlere ilimden bir şey öğret, böylece daha çok faydalansınlar.
Herkes öğrettiğin şeyi belleyip tatbik etsin. Onlara umûmî şeyleri öğret,
ince meseleleri açma. Onlara güven ver, ahbâblık kur. Zirâ dostluk
ilme devâmı sağlar. Bazân da onlara yemek ikrâm et. İhtiyaçlarını temin
et. Onların değer ve itibarlarını iyi tanı ve kusurlarını görme. Halka
yumuşak muamele et, müsâmaha göster. Hiçbir kimseye karşı bıkkınlık
gösterme, onlardan biri imişsin gibi davran."
Hacı Bayram-ı Veli & Akşemseddîn Hazretleri
- MBurak
- Kıdemli Üye
- Mesajlar: 415
- Kayıt: 12 Ağu 2007, 02:00
FÂSIKLARDAN UZAKLAŞ!
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/brk.jpg[/img]
- MBurak
- Kıdemli Üye
- Mesajlar: 415
- Kayıt: 12 Ağu 2007, 02:00
Hacı Bayram-ı Veli & Akşemseddîn Hazretleri
Hacı Bayram-ı Veli & Akşemseddîn Hazretleri
İstanbulun Manevi Fatihi olan Akşemseddin Hazretleri Osmancıkta müderris iken Hacı Bayram-ı Velinin evliyalık derecesini duymuş ve ona talebe olmak üzere Ankaraya gelmişti. Fakat, Hacı Bayramın dükkan dükkan dolaşıp para topladığını görünce, yanına varıp hikmetini sormadan
Evliya para mı toplar, buralara boşuna gelmişim.
diyerek oradan ayrılır. Zeynüddîn hafi Hazretlerine talebe olmak üzere Mısıra doğru yola çıkar. Halebe vardığı bir gece rüyâ görür. Rüyâsında, boynuna bir zincir takılmış ve zorla Ankarada Hacı Bayram-ı Velinin eşiğine bırakılmıştı. Zincirin ucu ise Hacı Bayramın elindeydi. Bu rüyâ üzerine, Akşemseddin yaptığı hatayı anlayarak derhal Ankaraya geri döndü. Şehriye vardığında Hacı Bayram-ı Velinin talebeleriyle ekin biçmeye gittiğini öğrendi. Tarlaya gitti. Fakat Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri ona hiç iltifat etmediler. Akşemseddin, diğer taleblerle birlikte ekin biçmeye başladı. Yemek vakti geldiğinde, insanların ve orada bulunan köpeklerin yiyecekleri ayrıldı. Hacı Bayram-ı Veli, talebeleriyle yemek yemeye başladı. Yine Akşemseddine hiç iltifat etmeyip, yemeğe çağırmadı.
Akşemseddin yaptığı hatayı bildiği için, kendi kendine;
Ey nefsim! Sen, Allahın büyük bir veli kulunu beğenmezsen, işte böyle yüzüne bile bakmazlar. Senin lâyık olduğun yer burasıdır diyerek, köpeklerin yanına yaklaşıp, onlarla beraber yemeye başladı.
Hacı Bayram-ı Veli hazretleri, Akşemseddinin bu tevauzuna dayanamayarak;
Köse! Kalbimize çabuk girdin, yanımıza gel!buyurup iltifat etti, kendi sofrasına oturttu. Sonra ona; Zincirle zorla gelen misafiri işte böyle ağırlarlar diyerek onun gördüğü rüyâyı keramet göstererek anladığını bildirdi.
Akşemseddin bundan sonra hocasının yanından hiç ayrılmadı. Sohbetlerini kaçırmayarak, kalplere şifa olan nasihatlerini zevkle dinlemeye başladı. Hacı Bayram-ı Velinin teveccühleri altında, kısa zamanda bütün talebe arkadaşlarının önüne geçti ve nefsini terbiye etmekte herkesten ileri gitti.
Akşmseddine icazet verdiğinde, bazıları:
Efendim! Sizde yıllarca okuyan talebelere hilafet vermediğiniz halde, bu yeni gelen Akşemseddin i kısa zamanda hilafet ile şereflendirdiniz? dediler.
Hacı Bayram-ı Veli de;
"Bu öyle bir kösedir ki;bizden her ne görüp duydu ise hemen inandı. Gördüklerinin ve işittiklerinin hikmetini ise bizzat kendisi anladı. Fakat yanımda yıllardır çalışan talebeler, gördüklerinin ve duyduklarının hikmetini anlayamayıp bana sorarlar. Ona hilafet vermemizin sebebi işte budur. diye cevap verdi.
İstanbulun Manevi Fatihi olan Akşemseddin Hazretleri Osmancıkta müderris iken Hacı Bayram-ı Velinin evliyalık derecesini duymuş ve ona talebe olmak üzere Ankaraya gelmişti. Fakat, Hacı Bayramın dükkan dükkan dolaşıp para topladığını görünce, yanına varıp hikmetini sormadan
Evliya para mı toplar, buralara boşuna gelmişim.
diyerek oradan ayrılır. Zeynüddîn hafi Hazretlerine talebe olmak üzere Mısıra doğru yola çıkar. Halebe vardığı bir gece rüyâ görür. Rüyâsında, boynuna bir zincir takılmış ve zorla Ankarada Hacı Bayram-ı Velinin eşiğine bırakılmıştı. Zincirin ucu ise Hacı Bayramın elindeydi. Bu rüyâ üzerine, Akşemseddin yaptığı hatayı anlayarak derhal Ankaraya geri döndü. Şehriye vardığında Hacı Bayram-ı Velinin talebeleriyle ekin biçmeye gittiğini öğrendi. Tarlaya gitti. Fakat Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri ona hiç iltifat etmediler. Akşemseddin, diğer taleblerle birlikte ekin biçmeye başladı. Yemek vakti geldiğinde, insanların ve orada bulunan köpeklerin yiyecekleri ayrıldı. Hacı Bayram-ı Veli, talebeleriyle yemek yemeye başladı. Yine Akşemseddine hiç iltifat etmeyip, yemeğe çağırmadı.
Akşemseddin yaptığı hatayı bildiği için, kendi kendine;
Ey nefsim! Sen, Allahın büyük bir veli kulunu beğenmezsen, işte böyle yüzüne bile bakmazlar. Senin lâyık olduğun yer burasıdır diyerek, köpeklerin yanına yaklaşıp, onlarla beraber yemeye başladı.
Hacı Bayram-ı Veli hazretleri, Akşemseddinin bu tevauzuna dayanamayarak;
Köse! Kalbimize çabuk girdin, yanımıza gel!buyurup iltifat etti, kendi sofrasına oturttu. Sonra ona; Zincirle zorla gelen misafiri işte böyle ağırlarlar diyerek onun gördüğü rüyâyı keramet göstererek anladığını bildirdi.
Akşemseddin bundan sonra hocasının yanından hiç ayrılmadı. Sohbetlerini kaçırmayarak, kalplere şifa olan nasihatlerini zevkle dinlemeye başladı. Hacı Bayram-ı Velinin teveccühleri altında, kısa zamanda bütün talebe arkadaşlarının önüne geçti ve nefsini terbiye etmekte herkesten ileri gitti.
Akşmseddine icazet verdiğinde, bazıları:
Efendim! Sizde yıllarca okuyan talebelere hilafet vermediğiniz halde, bu yeni gelen Akşemseddin i kısa zamanda hilafet ile şereflendirdiniz? dediler.
Hacı Bayram-ı Veli de;
"Bu öyle bir kösedir ki;bizden her ne görüp duydu ise hemen inandı. Gördüklerinin ve işittiklerinin hikmetini ise bizzat kendisi anladı. Fakat yanımda yıllardır çalışan talebeler, gördüklerinin ve duyduklarının hikmetini anlayamayıp bana sorarlar. Ona hilafet vermemizin sebebi işte budur. diye cevap verdi.
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/brk.jpg[/img]
- nafile
- Aktif Üye
- Mesajlar: 169
- Kayıt: 02 Kas 2008, 02:00