Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) yemeğe besmele ile başlar ve sonunda hamd eder ve şu duayı okurdu:
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ حَمْداً كَثِيراً طَيِّبَاً مُبَارَكاً فِيهِ غَيْرَ مَكْفِيٍ وَلامُوَدَّعاً وَلاَ مُسْتَغْنىً عنْههُ رَبُّنَا.
: Elhamdülillahi hamden kesiran tayyiben mübâreken fîhi gayre mekfiyyin velâ mustagnen anhu Rabbuna :
“Ey Rabb’imiz!
En hoşundan-güzelinden, mübâreğinden, kifâyetince-gereği kadar olamasa da, hamd etme isteğinde israrlı, ve asla müstağni kalınamayan bir hamd ile sana çokça hamd ederiz!”
(Buharî, 70/54; Tirmizî, 3452; Ebu Davûd, 3849; İbni Mâce, 3284)
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) yemeğe besmele ile başlar ve sonunda hamd eder ve bâzen de şu duayı okurdu:
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِي أَطْعَمَ وَ سَقَى ، وَ سَوَّغَهُ وَ جَعَلَ لَهُ مَخْرَجاً
: Elhamdülillahillezî et’ame ve sekâ, ve sevvegahu ve ce’ale lehu mahracen :
“Yediren, içiren kolaylıkla boğazdan geçiren ve bir çıkış yolu yaratan Allah’a hamdolsun!”
(Ebu Davûd, 3851; İbn Hibbân 1351)
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu : “ Biriniz yemek yediğinde :
اللَّهُمَّ اللَّهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِيهِ وَ أطْعِمْنَا خَيْراً مِنْهُ
: Allahümme bârik lenâ fîhi ve et’ımnâ hayren minhu :
:Allah’ım! Onu bize bereketli kıl! En iyisini yedir!” desin.
(Tirmizî, Câmi)
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu : “ Biriniz süt içtiğinde :
اللَّهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِيهِ وَ زِدْنَا مِنْهُ
: Allahümme bârik lenâ fîhi ve zidnâ minhu :
: Allah’ım! Onu bize bereketli kıl ve ondan bize bol miktarda bağşla!” desin.”
(Tirmizî, 3451; Ebu Davud, 3730; İ. Ahmed, I-225; İbn Mâce, 3322)
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) yemekten sonra şöyle dua ederdi:
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ حَمْداً كَثِيراً طَيِّباً مُبَارَكاً فِيهِ ، غَيْرَ مَكْفِيٍ وَلا مُسْتَغْنىً عَنْهُ رَبَّنَاَ
: Elhamdülillahi hamden kesiran tayyiben mübâreken fîhi gayre mekfiyyin velâ mustagnen anhu Rabbuna :
“Muhtaç olmadan, devamlı, sayısız, bereketli, temiz (lâyık) hamd Sadece Rabb’ımız Allah’a mahsustur!”
(Buharî, 70/54; Tirmizî, 3456)
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) yemekten sonra çoğu kere şöyle dua ederdi:
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِي أَطْعَمَنَا وَ سَقَانَا وَ جَعَلَنَا مُسْلِمِينَ
: Elhamdülillahillezî et’amenâ ve sekânâ ve ce’alenâ müslimîn:
“Bizi yediren, içiren ve Müslümanlardan kılan Allah’a hamd olsun!”
(Tirmizî, 3457; Ebu Davûd, 3850; İbni Mâce, 3283; İbnü’s- Sünnî, 458 )
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) yemekten sonra şöyle de dua ederdi:
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِي كَفَاانَا وَآوَانَا
: Elhamdülillahillezî kefânâ ve âvânâ :
“Bize yeterli derecede rızık veren ve bizi muhafaza eden Allah’a hamd olsun!”
(Buharî, 70/54)
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : “Kim yemek yer de :
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِي أَطْعَمَنِي هَذَا مِنْ غَيْرِ حَوْلٍ مِنِّي وَلاَ قُوَّةٍ ، غَيْرَ اللّهُ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ
: Elhamdülillahillezî et’amenî hâzâ min gayri havlin minnî velâ kuvveti, gayrallahu leh umâ ekaddeme min zenbihi :
“Güç ve kuvvet harcamaksızın beni doyuran Allah’a hamd olsun!”
(Enes (ra)’dan; Tirmizî, 3458)
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) huzuruna yemek geldiğinde “ Bismillah” der başlar ve yemekten sonra şöyle de dua ederdi:
اللّٰهُمَّ أَطْعَمْتَ وَ سَقَيْتَ ، ,َ أغْنَيْتَ وَ أَقْنَيْتَ ، وَ هَدَيْتَ وَ أحْيَيْتَ ، فَلَكَ الْحَمْدُ عَلَى مَا أعْطَيْتَ
.
: Allahümme et’amte ve sekayte, egneyte ve ekneyte, ve hedeyte ve ahyeyte, fele’l-hamdü alâ mâ a’tayte :
“Allah’ım! Yedirdin, içirdin. Muhtaç etmedin, memnun ettin. Hidayet ettin. Dirilttin. Verdiğin nimetlerin mukabilinde Sana hamd olsun!”
(İ. Ahmed IV-62, V-334; İbnü’s- Sünnî, 466 )
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) yemek yediği ev halkı için dua ederdi işte Abdullah b. Büsr (ra)’nın evindeki duası:
اللّٰهُمَّ بَارِكْ لَهُمْ فِيمَا رَزَقْتَهُمْ ، ,َ اغْفِرْ لَهُمْ وَ ارْحَمْهُمْ
: Allahümme bârik lehum fîmâ razekehum, igfir lehum ve irhamhum :
“Allah’ım! Vermiş olduğun rızıkta onları bereketlendir! Onları affet! Onlara merhamet et!”
( Müslim, 2042)
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) yemek yediği ev halkı için dua ederdi işte Sa’d b. Ubâde (ra)’nın evindeki duası:
أفْطَرَ عِنْدَكُمُ الصَّاءِمُونَ ، وَأكَلَ طَعَامَكُمْ الأبْرَارُ ، وَصَلَّتْ عَليْكُمً المَلاَءِكَةُ
: İftara indekümü’s- sâimûne, ve ekele ta’âmukümü’l- ebrârü, ve sallet aleykümü’l- melâikeh :
“Oruç tutanlar, yanınızda iftar ettiler. Yemeğinizi iyi kişiler yediler. Melekler de sizin için Allah’a istiğfar ettiler!”
(Ebu Davûd, 3854; İ. Ahmed III-138; TahavîI-498, 499; Beyhakî, VII-287)