XXXIII– AYIRMA!

Meded Allah sana sundum elümi
Bizi güzel Muhammed’den ayurma
Gayrı kime arz edeyüm hâlümi
Bizi güzel Muhammed’den ayurma
 
Meded Allah sana sundum elimi
Bizi güzel Muhammed’den ayırma!
Gayrı kime arz edeyim hâlimi
Bizi güzel Muhammed’den ayırma!
 
 
Gerçi kim günâhum bahrine daldum
İllâ ki âcizem bî-çâre kaldum
Sâilem kapuna yalvara geldüm
Bizi güzel Muhammed’den ayurma
 
Gerçi ben ki günâhın denizine daldım
İllâ ki âcizim çâresiz kaldım
Dilenciyim kapına yalvarmaya geldim
Bizi güzel Muhammed’den ayırma!
 
 
Ey keremler kânı Ganî Celîl’üm
İbrâhim’e dedün dostum Hâlil’üm
Zâhirde bâtında oldur delilüm
Bizi güzel Muhammed’den ayurma
 
Ey keremler kaynağı Ganî Celîl’im!
İbrâhim’e dedin: “dostum Hâlil’im!”
Zâhirde bâtında odur delilim
Bizi güzel Muhammed’den ayırma!
 
 
Göster cemâlüni bize görelüm
Ayagı tozına yüzler sürelüm
Kabûl it cânumuz kurbân virelüm
Bizi güzel Muhammed’den ayurma
 
Göster cemâlini bize görelim
Ayağı tozuna yüzler sürelim
Kabûl et cânımız kurbân verelim
Bizi güzel Muhammed’den ayırma!
 
 
Gerçi kim katunda karadur yüzüm
İllâ ki fazluna bağludur özüm
Cümle yârânlara budur niyâzum
Bizi güzel Muhammed’den ayurma
 
Gerçi Senin katında karadır yüzüm
Ancak ki fazlına bağlıdır özüm
Cümle yârânlara budur niyâzım
Bizi güzel Muhammed’den ayırma!
 
 
Ol gün İsrâfil’ün surı urıcak
Silkinüp topragın kalkup durıcak
Bölük bölük dîvânına varıcak
Bizi güzel Muhammed’den ayurma
 
O gün gelip İsrâfil’in Sûru üfürülünce
Silkinip toprağın kalkıp durunca
Bölük bölük dîvânına varınca
Bizi güzel Muhammed’den ayırma!
 
 
Pîrimün himmeti yoldan ırmasun
Meleklerün gelüp haber sormasun
Sırâtı-mizânı gözüm görmesün
Bizi güzel Muhammed’den ayurma
 
Pîrimin himmeti beni yoldan çıkmaktan korusun!
Meleklerin gelip haber sormasın
Sırâtı-mizânı gözüm görmesin
Bizi güzel Muhammed’den ayırma!
 
 
Âsîler azâb ile gamlarında
Mü’minler safâ ile demlerinde
Hazîre-i Kudüs makamlarında
Bizi güzel Muhammed’den ayurma
 
Âsîler azâb ile gamlarında
Mü’minler safâ ile demlerinde
Kudsî bekleme diyârı olan cennet bahçesi mezar makamlarında
Bizi güzel Muhammed’den ayırma!
 
 
N’ola bizi ganî kılsan fa’kîrken
Tutîler kumrular ötüp şâd iken
Er Rahmânü Sûresini okurken
Bizi güzel Muhammed’den ayurma
 
Ne olur ki bizi zengin kılsan yokluktan
Tutîler kumrular ötüp şâd iken
Er Rahmân Sûresini okurken
Bizi güzel Muhammed’den ayırma!
 
 
Fürkân’ı okıyup açdugı vaktın
Şarâben tahûrâ içdügi vaktın
İzzet hicâbını geçdügi vaktın
Bizi güzel Muhammed’den ayurma
 
Fürkân Sûresini okuyup açtığı vakitte
Şarâben tahûrâ içtiği vakitte
İzzet perdesini geçtiği vakitte
Bizi güzel Muhammed’den ayırma!
 
عَالِيَهُمْ ثِيَابُ سُندُسٍ خُضْرٌ وَإِسْتَبْرَقٌ وَحُلُّوا أَسَاوِرَ مِن فِضَّةٍ وَسَقَاهُمْ رَبُّهُمْ شَرَابًا طَهُورًا
    “’Aliyehum siyabu sundusin hudrun ve istebrakun ve hullu esavire min fiddatin ve sekahum rabbuhum şeraben tahuren. : Üzerlerinde yeşil ipekten ince ve kalın elbiseler vardır; gümüş bilezikler takınmışlardır. Rableri onlara tertemiz bir içki içirir.” (İnsân 76/21)
 
 
Ebu Bekir Ömer Osmân Ali’nün
Burhânıdur anlar selâm yolınun
Hürmetine Mevlâm cümle velînün
Bizi güzel Muhammed’den ayurma
 
Ebu Bekir Ömer Osmân Ali’nin
Burhânıdır onlar selâm yolunun
Hürmetine Mevlâm cümle velînin
Bizi güzel Muhammed’den ayırma!
 
 
Enbiyâ evliyâçıkar köşkine
Mest olurlar anberine miskine
İmâm Hüseyin’ün kanı aşkına
Bizi güzel Muhammed’den ayurma
 
Enbiyâ evliyâ çıkar köşküne
Mest olurlar anberine miskine
İmâm Hüseyin’in kanı aşkına
Bizi güzel Muhammed’den ayırma!
 
 
Ümmî Sinân söyler sözi gümânsuz
N’iderler içinde cesedi cânsuz
Hûri-cennet gerekmez bize ansuz
Bizi güzel Muhammed’den ayurma
 
Ümmî Sinân söyler sözü şüphesiz
N’iderler içinde cesedi cânsız
Hûri-cennet gerekmez bize onsuz
Bizi güzel Muhammed’den ayırma!
 
 
Sâil : (Sual. den) Dilenci. * Fakir. * Soran. * İsteyen. * Akan, seyelan eden.
 
Kân : f. Bir şeyin menbaı. * Kuyu. Kaynak. * Mâden ocağı. * Bir keyfiyetin. (niteliğin) bol olarak bulunduğu kimse.
 
Hazîre : Etrafında duvar veya çit bulunan ağıl, bahçe. * Mezarlık.
 
Şarâben tahûrâ : Tertemiz şarab.