Ve şahit olana ve şahit olunana (görene ve görülene) (andolsun).
Adem Uğur
(O günde) tanıklık edene ve edilene andolsun ki,
Ahmet Tekin
Muhammed’e, peygamberlere, meleklere, Kur’ân’ı bilen ve tebliğ eden, çözüm getiren, güvenilir, örnek önderlere, müslümanlara zulmeden zâlimlerin aleyhinde şahitlik yapanlara, denetlenen ümmetlere ve insanlara, delilleri, şâhitleri ortaya konarak, uğradıkları zulmün hesabı sorulacak olan mü’minlere yemin ederim.
Ali Bulaç
Şahid olana (görene) ve şahit olunana (görülene).
Ali Fikri Yavuz
Cumaya ve arefe gününe ki,
Elmalılı Sadeleştirilmiş
o şahitlik edecek ve şahitlik edilecek olana yemin olsun ki,
Diyanet Vakfı
(1-7) Burçlara sahip gökyüzüne, geleceği bildirilmiş olan güne, (o günde) tanıklık edene ve edilene andolsun ki, ateşle dolu hendeğe atılanlar (yakılarak) öldürüldü. Onlar (yakanlar) da başlarına oturmuşlar, müminlere yapmakta oldukları işkenceyi seyrediyorlardı.
Hasan Basri Çantay
şâhidle meşhûde ki,
Muhammed Esed
>ve O (her şeye) tanıklık eden ile (O'nun tarafından) tanıklık edileni!