Hacc Duaları

    Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Beytullah’ı gördüğü zaman şöyle dua etmişti :
 
اللّٰهُمَّ أنْتَ السَّلاَمُ وَمِنْكَ السَّلاَمُ حَيِّنَا رَبَّنَا بِالسَّلاَمُ ، اللّٰهُمَّ زِدْ هَذَا الْبَيْتَ تَشْرِفاً وَتَعْظِيماً وَتَكْرِيماً وَمَهَابَةً ، وَزِدْ مَنْ حَجَّهُ أوْ اعْتَمَرَهُ تَكْرِيماً وَ تَشْرِفاً وَتَعْظِيماً وَبِرًّا
 
Allahümme entesselâmü ve minkesselâmü, Allahümmezid hâze’l-beyte teşrifen ve ta’zimen ve tekrimen ve mehâbeten, ve zid men haccehu ev i’temerahu tekrimen ve teşrifen ve ta’zimen ve birren :
 
“Allah’ım! Selâm Sensin! Selâm Sendendir. Rabbimiz! Bizi Selâmla!
Allah’ım! Şu evini daha çok şereflendir; ona daha çok saygı ve heybet duyulmasını, onun daha çok üstün tutulmasını sağla! Onu hac yahut umre yapma niyetiyle ziyaret edenlerin de şereflerini, tazimlerini, saygılarını ve iyiliklerini artır!”
 
(İ.Şâfiîi I-339; Beyhakî V-73)
 
 
    Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Beytullah’ta Rükn-i Yemânî ile Hacerü’l- Esved arasında şöyle dua etmişti :
 
رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّار
 
: Rabbenâ Âtinâ fi’d-dünyâ haseneten ve fi’l-âhireti haseneten vefinâ azâbe’n- nâr :
 
Rabbimiz! Bize dünyada bir iyilik, âhirette bir iyilik ver! Bizi cehennem azabından koru!”
 
(İ.Şâfiîi II-44; Ebu Davud, 1892; Abdürrezzak, musannef-8963)
 
 
    Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Beytullah’ta Safa Tepesine çıktığında şöyle dua etmişti :
 
اَ إلٰهَ إِلاَّّ اللّٰهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِكَ لَهُ ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ وَهًوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِير ، لاَ إلٰهَ إِلاَّّ اللّٰهُ وَحْدَهُ ، أنْجَزَ وَعْدَهُ ، وَنَصَرَ عَبْدَهُ ، وَهَزَمَ الاحْزَابَ وَحْدَهُ
 
: Eşhedü en lâ ilâhe illallahu vahdehu lâ şerike lehu, lehu’l- mülkü, velehu’l- hamdü, ve hüve alâ külli şey’in kadîrun, lâ ilâhe illallahu vahdehu, enceze va’dehu, ve nasara abdehu, vehezeme’l-ahzâbe vahdehu :
 
“Tek Allah’tan başka ilâh yok! O’nun ortağı yok! Mülk O’nundur. Hamd O’na mahsustur. O’nun her şeye gücü yeter. Tek Allah’tan başka ilâh yok! O Allah sözünü tutmuş kuluna yardım etmiş ve güçlü toplulukları tek başına hezimete uğratmıştır.”
 
(Nesâî, V-236; Dârakutnî II-254)
 
 
    İmam Ali (keremullahi veche)’den rivayetle  Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : benimle benden önceki peygamberlerin Arafat’ta (Vakfede) çoğunlukla yaptıkları dua şudur :
 
لاَ إلٰهَ إِلاَّّ اللّٰهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِكَ لَهُ ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ وَهًوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِير ، اللّٰهُمَّ اجْعَلْ فِي فَلْبِي نُوراً ، وَ فِي صَدْرِي نُوراً ، وَ فِي سَمْعِي نُوراً ، وَ فِي بَصَرِي نُوراً ، اللّٰهُمَّ اشْرَحْ لِي صَدْرِي ، وَيَسِّرْ لِي أمْرِي ، وَ أَعُوذَ بِكَ مِنَ شَرِّ مَا يَلِجُ فِي اللَّيْل ، وَشَرِّ ما يَلِجُ فِي النَّهَارِ ، وَشَرِّ ماتَهُبُّ بِهِ الرِّيَاحُ ، وَشَرِّ بَوَاءِقالدَّهْر
 
: Lâ ilâhe illallahu vahdehu lâ şerike lehu, lehu’l- mülkü, velehu’l- hamdü, ve hüve alâ külli şey’in kadîrun, Allahümme ec’al fî kalbî nuren, ve fî sadrî nuren, ve fî sem’î nuren, ve fî basarî nuren, Allahümme’şrah lî sadrî, ve yessir lî emrî, ve eûzü bike min şerri mâ yelicü fi’l- leyli, ve şerri mâ yelicü fi’n- nehâri, ve şerri mâ tehübbü bihi’r- riyâhu, ve şerri bevâikâ’d- dehr :
 
Tek Allah’tan başka ilâh yok!
O’nun ortağı yok! Mülk O’nundur.
Hamd O’na mahsustur.
O’nun her şeye gücü yeter.
Allah’ım! Kalbimde bir nûr, göğsümde bir nûr, kulağımda bir nûr, gözümde bir nûr yarat!
Allah’ım! Göğsüme genişlik ver!
İşimi kolaylaştır!
Kalb vesvesesinden, işerin dağınıklığından ve kabir azabından Sana sığınırım.
Allah’ım! Gece ve gündüz içinde bulunan bütün kötü şeylerin şerrinden, rüzgârların getirdiği âfetlerin ve zamanın musibetlerinin şerlerinden Sana sığınırım!”
 
( Beyhakî V-117)
 
 
    Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Kurban koçunu yatırıp kıbleye çevirince  şöyle dua etmiş ve sonra kesmiştir :
 
وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذِي فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ حَنِيفاً ، وَما أنَا مِنَ الْمُشْرِكِينَ إنَّ صَلاَ تِي وَنُسُكِي وَمَمَاتِي لِلَّه رَبَّ الْعَالَمِينَ ، لاَشَرِيكَ لَهُ ، وَبِذَالِكَ أُمِرْتُ وَأنَا أوَّلُ الْمُسْلِمِينَ ، اللّٰهُمَّ مِنْكَ وَلَكَ ، عَنْ مُحَمَّدٍ وَأُمَّتِهِ ، بِسْمِ اللّهِ ، ,َاللّهُ أكْبَرُ
 
: Veccehtü vechiyellezî fâtıra’s-semâvâti ve’l- arda hanîfen, ve mâ enâ mine’l-müşrikîne inne salâtî ve nusukî ve memâtîllahi rabbe’l-âlemîne, lâ şerike lehu, ve bizâlike ümirtü ve enâ evvelü’l-müslimîne, Allahümme minke ve leke, an Muhammedin ve ümmetihi, bismillahi, allahu ekberü :
 
 “Yüzümü bütün samimiyetimle gökleri ve yeri yaratana çevirdim. Ben müşriklerden değilim! Kıldığım namaz, kestiğim kurban, hayatım-ölümüm âlemlerin Rabbi olan ve ortağı bulunmayan Allah’ındır. Zaten bununla emr olundum. Ben Müslümanların ilkiyim. Allah’ım! Muhammed ve ümmeti adına Sen’den Sana Allah’ın adıyla!.. Allah en büyüktür!”
 
(Ebu Davud, 3895; ibn Mâce, 3121)