AŞK YOLCUSU...!
Gönderilme zamanı: 17 Ara 2011, 23:13
''BEN AŞK 'IN OĞLUYUM, AMA BENİM
VARLIĞIM BABAMDAN ÖNCEDİR. ''
Divan-ı Kebir ' den
Ben aşıkların başı olmak sevdasına kapıldım da
aşk yoluna düştüm.
Ben aşk ın oğluyum; ama benim varlığım babamdan öncedir.
Ağaçtan maksat nedir?
Meyvedir.
Öyleyse hangisi öndür, hangisi son?
Görünüşte tohum öndür, meyve son; ama mana bakımından
meyve öndür, asıldır.
Çünkü meyve hatırı için tohum ekilir.
Niyet meyvedir.
Zihne ilk damlayan, meyve aşkıdır; öyleyse meyve öndür, ilktir.
Bu anlamda, bir çağın genel insanlık ovasındaeşşiz bir meyve hedef
liyorsa, herkesten sonrada gelse bu meyve öndür amaçtır.
Kainatta herşeyin varlığı bir sebebe dayanır.
Herşey aşama aşama bir gelişme sürecine tabidir.
Asıl maksat ışıltılı bir geliş olunca, bu gelişi saplayan bütün ön hazırlıklar
gönle damlayan geliş arzusundan sonra düşünülen, planlanan şeylerdir.
Öyleys asıl amaç aşk olunca, meyve daldan da öncedir, kökten de.
Aşığın gönlüne yerleşmiş sevgilinin anlamı, sureti asıldır, özdür. Bu yolda
yaşanan, görülen herşey, önceden yaşanıp görülsede sevgilinin en sonra gelecek manası,
sureti asıl maksat olduğu için öndür.
Birinin gönlünde bir ışık belirdi ve bir sanat eseri meydana getirmeyi diledi.
Gönüldeki bu ışık, bu plan , sonradan bu eseri meydana getirmek için yaşanan süreçlerden
önce değil midir?
Amaç bu ışığı somutlaştırmak olunca, sonradan gelen herşey bu ışığın
hatırı için gelmiştir.
Bu anlamda, Kainatın Efendisi Hazreti MUHAMMED Sallallahu Aleyhi Vessellem
varlığın asıl meyvesidir, amacıdır, billurlaşmış özüdür; en sonda da gelse bütün peygamberlerin
imamadır.
Alem, on üçüncü asrın ilk yarısında geleceğe doğru akarken bir kervan
Belh' ten Anadoluya doğru yol aldı.
Kervanın yükü altın, gümüş , değerli mallar değil; gerçek insanlık değerlerini
ruhlara içirecek okyonus genişliğinde bir gönüldü...
Bu gönül ilahi bir maksadın tezahürüydü ki bütün, planlar şartlar bu tezahür için
derlen di toparlandı.
'' BEN AŞK KERVANI İÇİNDE SONSUZLUĞA DOĞRU YOL ALMAKTAYIM.''
Bir AŞK yolcususun önce dünya yollarından geçmelisin.
Dünya yolları sana ÇİLE yi , SABRI , MEŞAKKAT i öğretecek.
Avamla havasla beraberlik , türlü insanlık hallerini yaşatacak.
Padişahlarla , dilencilerle münasebet; TEVAZU, KİBİR duygularının
hadlerinden haber verecek.
Her fıtratta insanla aynı havayı solumak; varlığında gizli bin bir hassayı,
latifeyi ayan eyleyip geliştirecek.
Ariflerle, alimlerle, bilginlerle geçirdiğin günler, geceler; içindeki madenleri
güçlendirip saflaştıracak.
Dünya yollarını yürümeyen, hayat süreçlerinden geçmeyen hangi insan
sonsuzluğa yol bulabilir?
'' DÜNYADAKİ BÜTÜN ŞEHİRLERİ DOLAŞTIM.
AŞK ŞEHRİ GİBİ GÜZEL BİR ŞEHRİ BULAMADIM.''
Hadi inmeye çalış bakalım bunun anlamına....
Bütün dünya şehirlerini dolaşmazsan nasıl anlarsın aşk şehrini,
aşk şehrinin güzelliği nasıl pekişir nazarında ?
Hayat pıratiğinden geçmedikçe aşkın nazenin çehresi nasıl gözükür sana ?
Peygamberler, gördü, yaşadı, meşakkat çekti, kendilerine hakikat ufkunda
RABB' in yüce manası ayan oldu
Allah dostları, iz sürdü, teslim oldu, çile çekti ki gönülleri sonsuzluk ufkunda
sırlara, hakikatlara ayna oldu.
Samimi kullar, hayat yolculuğunun gerçeklerinden kaçmadılar ki kendilerine
manevi iklimin kokuları, renkleri bildirildi.
Ve gönül ufku yaşamakla derinleşti, zenginleşti...
Said Türkoğlu
VARLIĞIM BABAMDAN ÖNCEDİR. ''
Divan-ı Kebir ' den
Ben aşıkların başı olmak sevdasına kapıldım da
aşk yoluna düştüm.
Ben aşk ın oğluyum; ama benim varlığım babamdan öncedir.
Ağaçtan maksat nedir?
Meyvedir.
Öyleyse hangisi öndür, hangisi son?
Görünüşte tohum öndür, meyve son; ama mana bakımından
meyve öndür, asıldır.
Çünkü meyve hatırı için tohum ekilir.
Niyet meyvedir.
Zihne ilk damlayan, meyve aşkıdır; öyleyse meyve öndür, ilktir.
Bu anlamda, bir çağın genel insanlık ovasındaeşşiz bir meyve hedef
liyorsa, herkesten sonrada gelse bu meyve öndür amaçtır.
Kainatta herşeyin varlığı bir sebebe dayanır.
Herşey aşama aşama bir gelişme sürecine tabidir.
Asıl maksat ışıltılı bir geliş olunca, bu gelişi saplayan bütün ön hazırlıklar
gönle damlayan geliş arzusundan sonra düşünülen, planlanan şeylerdir.
Öyleys asıl amaç aşk olunca, meyve daldan da öncedir, kökten de.
Aşığın gönlüne yerleşmiş sevgilinin anlamı, sureti asıldır, özdür. Bu yolda
yaşanan, görülen herşey, önceden yaşanıp görülsede sevgilinin en sonra gelecek manası,
sureti asıl maksat olduğu için öndür.
Birinin gönlünde bir ışık belirdi ve bir sanat eseri meydana getirmeyi diledi.
Gönüldeki bu ışık, bu plan , sonradan bu eseri meydana getirmek için yaşanan süreçlerden
önce değil midir?
Amaç bu ışığı somutlaştırmak olunca, sonradan gelen herşey bu ışığın
hatırı için gelmiştir.
Bu anlamda, Kainatın Efendisi Hazreti MUHAMMED Sallallahu Aleyhi Vessellem
varlığın asıl meyvesidir, amacıdır, billurlaşmış özüdür; en sonda da gelse bütün peygamberlerin
imamadır.
Alem, on üçüncü asrın ilk yarısında geleceğe doğru akarken bir kervan
Belh' ten Anadoluya doğru yol aldı.
Kervanın yükü altın, gümüş , değerli mallar değil; gerçek insanlık değerlerini
ruhlara içirecek okyonus genişliğinde bir gönüldü...
Bu gönül ilahi bir maksadın tezahürüydü ki bütün, planlar şartlar bu tezahür için
derlen di toparlandı.
'' BEN AŞK KERVANI İÇİNDE SONSUZLUĞA DOĞRU YOL ALMAKTAYIM.''
Bir AŞK yolcususun önce dünya yollarından geçmelisin.
Dünya yolları sana ÇİLE yi , SABRI , MEŞAKKAT i öğretecek.
Avamla havasla beraberlik , türlü insanlık hallerini yaşatacak.
Padişahlarla , dilencilerle münasebet; TEVAZU, KİBİR duygularının
hadlerinden haber verecek.
Her fıtratta insanla aynı havayı solumak; varlığında gizli bin bir hassayı,
latifeyi ayan eyleyip geliştirecek.
Ariflerle, alimlerle, bilginlerle geçirdiğin günler, geceler; içindeki madenleri
güçlendirip saflaştıracak.
Dünya yollarını yürümeyen, hayat süreçlerinden geçmeyen hangi insan
sonsuzluğa yol bulabilir?
'' DÜNYADAKİ BÜTÜN ŞEHİRLERİ DOLAŞTIM.
AŞK ŞEHRİ GİBİ GÜZEL BİR ŞEHRİ BULAMADIM.''
Hadi inmeye çalış bakalım bunun anlamına....
Bütün dünya şehirlerini dolaşmazsan nasıl anlarsın aşk şehrini,
aşk şehrinin güzelliği nasıl pekişir nazarında ?
Hayat pıratiğinden geçmedikçe aşkın nazenin çehresi nasıl gözükür sana ?
Peygamberler, gördü, yaşadı, meşakkat çekti, kendilerine hakikat ufkunda
RABB' in yüce manası ayan oldu
Allah dostları, iz sürdü, teslim oldu, çile çekti ki gönülleri sonsuzluk ufkunda
sırlara, hakikatlara ayna oldu.
Samimi kullar, hayat yolculuğunun gerçeklerinden kaçmadılar ki kendilerine
manevi iklimin kokuları, renkleri bildirildi.
Ve gönül ufku yaşamakla derinleşti, zenginleşti...
Said Türkoğlu