يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَعِينُواْ بِالصَّبْرِ وَالصَّلاَةِ إِنَّ اللّهَ مَعَ الصَّابِرِينَ
Ey iman edenler, sabır ve namazla yardım isteyin! Şüphe yok ki, Allah sabredenlerle beraberdir.
Yarın ve sonraki günlerde başımıza nelerin geleceğini bilmiyorum. Ama yeni bir dünyanın şekillenmekte olduğunu ve "Gazze'ye Özgürlük Filosu"nun bu sürece önemli bir katkı teşkil ettiğini, Cenâb-ı Hakk'ın bizi büyük bir devrimde enstrüman olarak kullandığını iliklerime kadar hissediyorum. Filistin'in meşru başbakanı İsmail Heniye'nin dediği gibi: "Gemiler Gazze limanına ulaşsa da ulaşmasa da kazandık."
Filistinli ve Müslüman kardeşlerimiz için bu sürece tüm inanların sadece ve sadece ALLAH RIZASI için dua etmesini rica ediyorum.
Cenab-ı HAKK şehidlerimizi yüce mertebelere eriştirsin inşaallah
ve bize de şehadetle nasiplendirsin!
Es-SELAMU ALEYKUM!!!
Dua Talebi-"Nuh'un gemileri"
- MBurak
- Kıdemli Üye
- Mesajlar: 415
- Kayıt: 12 Ağu 2007, 02:00
Dua Talebi-"Nuh'un gemileri"
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/brk.jpg[/img]
- hamdolsun
- Kıdemli Üye
- Mesajlar: 496
- Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00
israil içinde çakı bile olmayan bir filoya saldırabilirdi zaten...
ömrü korkmakla geçmiş lüğatımda sana düzecek küfür kalmadı...
ne diyor atalar sözüü küçük acılar konuşur vıdı vıdıı susmaz....
büyük acılar dilsizzz...lalü ebkemmm
sukutu kübramızla caaaaan kurban olduğumuz yarimiz sellallahi aleyhi vesselamizle sırrı sılamız bizlee birleee inşaAllahuuuuuuuuuuuuuuuuuuuu
ömrü korkmakla geçmiş lüğatımda sana düzecek küfür kalmadı...
ne diyor atalar sözüü küçük acılar konuşur vıdı vıdıı susmaz....
büyük acılar dilsizzz...lalü ebkemmm
sukutu kübramızla caaaaan kurban olduğumuz yarimiz sellallahi aleyhi vesselamizle sırrı sılamız bizlee birleee inşaAllahuuuuuuuuuuuuuuuuuuuu
- hamdolsun
- Kıdemli Üye
- Mesajlar: 496
- Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00
Bir şiir etkinliğindeyim Suriyeli şair Meryem Hayberk hanım şiirini okuyor tabi Arapça okuyor ve kimse bir şey anlamıyor. Bende Arapça bilmiyorum ama öyle çok şey anlıyor öyle sarsılıyorum ki, sıra sıra şairlerin okuduğu o aşk şiirleri arasında Meryem hanımın şiirinin içinde geçen sadece bir ismi anlamam bana yetiyor; Muhammed Durrah epey uzun titiz çevirmenimiz bunu Mehmet Dura diye çeviriyor ve şiirin kısaca neden bahsettiğini anlatıyor: bir çocuk varmış Mehmet Dura isminde okul yolunda öldürülmüş şiir onu anlatıyor diyor.
Arkamdaki dinleyici bayanlardan biri diyor ki; belli oda daha önce bu olayı hiç duymamış yada unutup gitmiş ay içim kalktı ne kadar acıklı diyor. Çeviricimizde mışlı-muşlu konuştuğuna göre ve adını Mehmet diye çevirdiğine göre oda bilmiyor. Şiir etkinliği sonunda Meryem hanımın yanına gidiyorum tebrik ediyorum okuduğu nüshayı rica ediyorum ve ister istemez düşünoyorum; Türkiyede kaç şair Muhammed Durreden bahsetti şiirlerinde, ben Bir Bünyamin Doğrueri ve Aydın Öztürkü hatırlıyorum başka da hiç rastlamadım.
Gelelim Muhammed Dürreye pardon hiç gitmeyelim Muhammed Dürreden, kim bu Muhammed Dürre? Unutmuş olamazsınız yoksa hiç mi bilmiyorsunuz?
Muhammed Dürre nasıl unutulur? Okula giderken çatışma ortasında kalıp, sevgili babasıyla duvar dibinde çöp bidonun arkasına saklanıp öldürmeyin öldürmeyin diye bağıran çocuk, babasının Yahudi askerlerinden onu koltuğunun altına sakladığı biz masumuz o sadece bir öğrenci diye bağırdığı çocuk, durun lanet olasıcalar kıymayın onlara diye meleklerin Yahudi askerlerine bağırdığı çocuk. Dakikalar sonra bedenlerinde bir yığın kurşunla babasının koltuğunun altında yere yığılan çocuk ve baba oğul bağıra bağıra ölen çocuk,
İşte insanlık benim için orda öldü. Ne zaman ki ana haberde bunu izledim ki o zamanlar ilk gençlik çağlarımı sürüyordum, işte o an koca dünya başıma yıkıldı. Lanet olsun dedim hayat bu insanlığın geldiği son nokta bu. Radikal birisi olmamama rağmen bu acıyla iki hafta Filistin puşisiyle gezdiğimi bilirim. Sonra dünya yine sessizliğe büründü. Kınayıcılar yine mesai yaptı bir akşam o kadar. Yahudi askerleri devam ettiler. Tecavüze artık bir şey diyen yok hadi dediler; biz 10 aylık çocukları da öldürelim, aaa ona da bir şey diyen yok ve en son 10 günlük Vaadı öldürdüler. 10 gün düşünün evladınız doğuyor; ikinci gün gözleri açılıyor, üçüncü gün sarılık oluyor, dördüncü gün sağlık ocağına götürüyrsunuz, beşinci gün avazı çıktığı kadar ağlıyor, altıncı gün ilk gülümsemesini veriyor, yedinci gün babası Vaad veriyor adını, sekizinci gün Vaadı annesi ninniyle uyutuyor; Uyusun da büyüsün, büyüsünde özgür bir ülke görsün diyor, dokuzuncu gün vaad eliyle babasının başparmağını sıkıyor, işte diyor; oğlum aslan gibi güçlü, onuncu gün sizin vaadınız varsa bizim de vaad edilmiş topraklarımız var diyor vahşi herifler ve vaad öldürülüyor Aslan vaad sarılığı daha geçmeden ölüyor. Oysa ki ne çok sevinmişti ailesi gözlerini açtığında; gözü açık gidiyor Vaad.
Şimdi 30 eylül Muhammed Dürrenin öldürülüş tarihi lütfen ama lütfen bunu çocuklarınıza anlatın, tüm dünya milletleri anlatsın, nasıl Japonlar evlatlarına Hiroşima ve Nagasakiyi gösteriyorlar, bizde kardeşlerimize, evlatlarımıza Vaadı M.Dürreyi gösterelim, anlatalım izletelim, bilinçletelim.
Tamam sokaklara çıkmayın, tamam saklayın hınçınızı ama nolur ara sıra kapanın odanıza tüm hücrelerinizle; kahrolsun A.B.D, kahrolsun Siyonistler, Kahrolsun tüm çocuk katilleri, diye bağırın inanın sizde rahatlayacaksınız kazan gibi kaynayan dünyada.
Şimdi gelelim benim asıl meramıma;
12 yaşındaki Filistinli Muhammed Dürrenin 30 Eylül 2002 tarihinde, babasının kollarında İsrail askerleri tarafından haince öldürülmesi, suriye tarafından Dünya çocuk günü olarak 1-10 Ekim tarihleri arasında kutlanmaya başlanmıştı.
1 Haziran tarihi, 21 ülkede olmak üzere, en yaygın Çocuk Günüdür. Türkiyede 23 Nisanın yanı sıra, her Ekim aynın ilk Pazartesi günü Dünya Çocuk Günü olarak kutlanmakta ayrıca 20 Kasım tarihinde ise Çocuk Hakları günü olarak kutlanmaktadır. Benim acizane tavsiyem tüm bu tarihlerden ve tuzukuruların çocuklarının günlerinden hariç-bu çocuklar o günleri ya hiç bilmiyorlar yada hiç kutlamadır-30 Eylül bir belirteç olsun. 30 Eylülü Dünyanın Mazlum ve Masum Çocuklarını Anma Anlama ve Anlatma Etkinliği olarak her sene sergiler, şiirler, sinemalar, tiyatrolar eşliğinde anımsayalım. Bakın tekrar ediyorum Tecavüz edilen kadınlardan geçtik, ölen babalardan geçtik, götürülen ve bir daha getirilmeyenlerden insanlardan geçtik yaşlılardan geçtik. Çocuklar ya hu! bizim çocuklarımız, dünyanın masum ve mazlum, tertemiz, pırıl pırıl, kirli yanaklı çocukları, onlardan bari geçmeyelim
Hiç düşündünüz mü; insanlar nedenbir ağaçta sen dik kampanyası yaparlar da bir çocukta sen yaşat kampanyası yapmazlar?
Arkamdaki dinleyici bayanlardan biri diyor ki; belli oda daha önce bu olayı hiç duymamış yada unutup gitmiş ay içim kalktı ne kadar acıklı diyor. Çeviricimizde mışlı-muşlu konuştuğuna göre ve adını Mehmet diye çevirdiğine göre oda bilmiyor. Şiir etkinliği sonunda Meryem hanımın yanına gidiyorum tebrik ediyorum okuduğu nüshayı rica ediyorum ve ister istemez düşünoyorum; Türkiyede kaç şair Muhammed Durreden bahsetti şiirlerinde, ben Bir Bünyamin Doğrueri ve Aydın Öztürkü hatırlıyorum başka da hiç rastlamadım.
Gelelim Muhammed Dürreye pardon hiç gitmeyelim Muhammed Dürreden, kim bu Muhammed Dürre? Unutmuş olamazsınız yoksa hiç mi bilmiyorsunuz?
Muhammed Dürre nasıl unutulur? Okula giderken çatışma ortasında kalıp, sevgili babasıyla duvar dibinde çöp bidonun arkasına saklanıp öldürmeyin öldürmeyin diye bağıran çocuk, babasının Yahudi askerlerinden onu koltuğunun altına sakladığı biz masumuz o sadece bir öğrenci diye bağırdığı çocuk, durun lanet olasıcalar kıymayın onlara diye meleklerin Yahudi askerlerine bağırdığı çocuk. Dakikalar sonra bedenlerinde bir yığın kurşunla babasının koltuğunun altında yere yığılan çocuk ve baba oğul bağıra bağıra ölen çocuk,
İşte insanlık benim için orda öldü. Ne zaman ki ana haberde bunu izledim ki o zamanlar ilk gençlik çağlarımı sürüyordum, işte o an koca dünya başıma yıkıldı. Lanet olsun dedim hayat bu insanlığın geldiği son nokta bu. Radikal birisi olmamama rağmen bu acıyla iki hafta Filistin puşisiyle gezdiğimi bilirim. Sonra dünya yine sessizliğe büründü. Kınayıcılar yine mesai yaptı bir akşam o kadar. Yahudi askerleri devam ettiler. Tecavüze artık bir şey diyen yok hadi dediler; biz 10 aylık çocukları da öldürelim, aaa ona da bir şey diyen yok ve en son 10 günlük Vaadı öldürdüler. 10 gün düşünün evladınız doğuyor; ikinci gün gözleri açılıyor, üçüncü gün sarılık oluyor, dördüncü gün sağlık ocağına götürüyrsunuz, beşinci gün avazı çıktığı kadar ağlıyor, altıncı gün ilk gülümsemesini veriyor, yedinci gün babası Vaad veriyor adını, sekizinci gün Vaadı annesi ninniyle uyutuyor; Uyusun da büyüsün, büyüsünde özgür bir ülke görsün diyor, dokuzuncu gün vaad eliyle babasının başparmağını sıkıyor, işte diyor; oğlum aslan gibi güçlü, onuncu gün sizin vaadınız varsa bizim de vaad edilmiş topraklarımız var diyor vahşi herifler ve vaad öldürülüyor Aslan vaad sarılığı daha geçmeden ölüyor. Oysa ki ne çok sevinmişti ailesi gözlerini açtığında; gözü açık gidiyor Vaad.
Şimdi 30 eylül Muhammed Dürrenin öldürülüş tarihi lütfen ama lütfen bunu çocuklarınıza anlatın, tüm dünya milletleri anlatsın, nasıl Japonlar evlatlarına Hiroşima ve Nagasakiyi gösteriyorlar, bizde kardeşlerimize, evlatlarımıza Vaadı M.Dürreyi gösterelim, anlatalım izletelim, bilinçletelim.
Tamam sokaklara çıkmayın, tamam saklayın hınçınızı ama nolur ara sıra kapanın odanıza tüm hücrelerinizle; kahrolsun A.B.D, kahrolsun Siyonistler, Kahrolsun tüm çocuk katilleri, diye bağırın inanın sizde rahatlayacaksınız kazan gibi kaynayan dünyada.
Şimdi gelelim benim asıl meramıma;
12 yaşındaki Filistinli Muhammed Dürrenin 30 Eylül 2002 tarihinde, babasının kollarında İsrail askerleri tarafından haince öldürülmesi, suriye tarafından Dünya çocuk günü olarak 1-10 Ekim tarihleri arasında kutlanmaya başlanmıştı.
1 Haziran tarihi, 21 ülkede olmak üzere, en yaygın Çocuk Günüdür. Türkiyede 23 Nisanın yanı sıra, her Ekim aynın ilk Pazartesi günü Dünya Çocuk Günü olarak kutlanmakta ayrıca 20 Kasım tarihinde ise Çocuk Hakları günü olarak kutlanmaktadır. Benim acizane tavsiyem tüm bu tarihlerden ve tuzukuruların çocuklarının günlerinden hariç-bu çocuklar o günleri ya hiç bilmiyorlar yada hiç kutlamadır-30 Eylül bir belirteç olsun. 30 Eylülü Dünyanın Mazlum ve Masum Çocuklarını Anma Anlama ve Anlatma Etkinliği olarak her sene sergiler, şiirler, sinemalar, tiyatrolar eşliğinde anımsayalım. Bakın tekrar ediyorum Tecavüz edilen kadınlardan geçtik, ölen babalardan geçtik, götürülen ve bir daha getirilmeyenlerden insanlardan geçtik yaşlılardan geçtik. Çocuklar ya hu! bizim çocuklarımız, dünyanın masum ve mazlum, tertemiz, pırıl pırıl, kirli yanaklı çocukları, onlardan bari geçmeyelim
Hiç düşündünüz mü; insanlar nedenbir ağaçta sen dik kampanyası yaparlar da bir çocukta sen yaşat kampanyası yapmazlar?