30.Gazel
- Gariban
- Moderatör
- Mesajlar: 2834
- Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00
30.Gazel
Amerika'dan bir arkadaşım web deki bir bloğuna göndermiş bu gazeli, burada anlatılan kişinin meditasyon esnasında vardıkları bir halde aklin kendinden geçerek kişinin söylediği sembolik kelimeler olsa gerek demekte. Budizm deki meditasyon el absorbe ediş ismini vermiş. Gazel, Cinostiklerden günümüze ulaşan 2.yy dan bize ulaşmış olduğu sanılan, Yunanca ve Aramice dilinde yazılmış, Hz. Süleymanın Gazelleri isimli nüshalardandır. 1909 yılında J.Rendel Harris tarafından bulunan Arami dilindeki 42 gazelden birisidir. Bunlar Hıristiyanlık mistisizminde olan kişiler tarafından elmas gibi kabul edilirken, kilise bu yazıtları kabul etmemektedir. Bu gazel bana kevser suresinin manalarına dair işaret olduğu hissini verdiğinden Türkçe'ye çevirdim. Arkadaşa'da İngilizce Kevser Suresi mealini gönderdim.
Selam Sevgi ve Muhammedi Kardeşlikle
GaribAN
Süleyman'ın 30.Gazeli
1.Rabbin yaşayan(Hayy olan) çeşmesinden kendiniz için su doldurun, çünkü o sizin için açıldı.
2.Ve gelin hepiniz susamış olanlar ve bir içecek alın, ve dinlenin (rahat edin, istirahat edin) Rabbin çeşmesinin yanında.
3.Çünkü o memnun edici ve ışıl ışıl , ve baki bir şekilde nefsi tazeler(canlandırır).
4.Onun suyu baldan daha tatlıdır ve arıların bal peteği onunla kıyaslanamaz.
5.Çünkü o Rabbin dudaklarından aktı ve Rabbin kalbinden isimlendi.
6.Ve o engin(namütenahi, hudutsuz, tükenmeyen) ve görünmez geldi, ve o ortaya çıkana kadar onlar onu bilmiyordu.
7.Mubarek ki onlar ondan içenlerdir ve onunla kendilerini tazeleyenlerdir(canlandıranlardır).
Şükürler olsun
Ode 30
1. Fill for yourselves water from the living fountain of the Lord, because it has been opened for you.
2. And come all you thirsty and take a drink, and rest beside the fountain of the Lord.
3. Because it is pleasing and sparkling, and perpetually refreshes the self.
4. For much sweeter is its water than honey, and the honeycomb of bees is not to be compared with it;
5. Because it flowed from the lips of the Lord, and it named from the heart of the Lord.
6. And it came boundless and invisible, and until it was set in the middle they knew it not.
7. Blessed are they who have drunk from it, and have refreshed themselves by it.
Hallelujah
- hamdolsun
- Kıdemli Üye
- Mesajlar: 496
- Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00
- gullale
- Özel Üye
- Mesajlar: 1362
- Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00
CAN kardeşim Barboros, BİZsiz görmekten, duymaktan, yürümekten, bilmekten HAZZ almayan GÜL gönlüne berakât ola...
Muhammed Mustafâ sallallâhu aleyhi ve sellem efendimizin Kevser havzında bir damla OLalım mahşerde susamış gönüllere nefes OLalım inşallah.
Damla'nın susuzluğu yok, nefesi yok. 2 hidrojen ile 1 oksijen CEM OLup ağızsızlıklarından ferahlık, ciğersizliklerinden nefes olmuşlar. Kendi VARlıklarını tebdîl eylemişlerdir ki RAHMET olup devrân-seyrân-cevlân eylemekteler hayrân İÇinde... Su'luğu da bilmezler ama hem Su'dur çatlamış dudaklara hem Nefes'tir yanmış ciğerlere.
BİZ DUYduk-UYduk EL-ELe Gönül-gönüle Rasûlullah sallâllahu aleyhi ve sellemin "BİZ BİR-İZ" İLEliğinde ve BİLEliğinde inşallah...
BİR-BİRimİZe basamak OLduk. BİR, BİR daha, BİR daha, gönüllerimiz semâvâti seb'a'yı tavaf kıla Nûr-u Nûn ÖZünde Nûr-u Mîm ile inşallah...
BİZ BİLelim, BİZ BULalım, BİZ OLalım BİZ YAŞAyalım el-BİRR de "kulli şey fâ'n" olalım.
Muhammed Mustafâ sallallâhu aleyhi ve sellem efendimizin Kevser havzında bir damla OLalım mahşerde susamış gönüllere nefes OLalım inşallah.
Damla'nın susuzluğu yok, nefesi yok. 2 hidrojen ile 1 oksijen CEM OLup ağızsızlıklarından ferahlık, ciğersizliklerinden nefes olmuşlar. Kendi VARlıklarını tebdîl eylemişlerdir ki RAHMET olup devrân-seyrân-cevlân eylemekteler hayrân İÇinde... Su'luğu da bilmezler ama hem Su'dur çatlamış dudaklara hem Nefes'tir yanmış ciğerlere.
BİZ DUYduk-UYduk EL-ELe Gönül-gönüle Rasûlullah sallâllahu aleyhi ve sellemin "BİZ BİR-İZ" İLEliğinde ve BİLEliğinde inşallah...
BİR-BİRimİZe basamak OLduk. BİR, BİR daha, BİR daha, gönüllerimiz semâvâti seb'a'yı tavaf kıla Nûr-u Nûn ÖZünde Nûr-u Mîm ile inşallah...
BİZ BİLelim, BİZ BULalım, BİZ OLalım BİZ YAŞAyalım el-BİRR de "kulli şey fâ'n" olalım.
- Gariban
- Moderatör
- Mesajlar: 2834
- Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00
Sevgili Hamdolsun kardeşim, sağ olasın Allah razı olsun, inşaallah bu çeviridende fayda bulursunuz.
Gullale abla sen Allah'tan razı ol, Allah'ta senden razı olsun tüm sözlerine inşaallah diyorum. Çok güzel dileklerde bulunmuşsun, her daim hasbi ve habibi hizmette BİZ ve BİR olarak inşaallah.
Selam ve sevgiyle
GaribAN
Gullale abla sen Allah'tan razı ol, Allah'ta senden razı olsun tüm sözlerine inşaallah diyorum. Çok güzel dileklerde bulunmuşsun, her daim hasbi ve habibi hizmette BİZ ve BİR olarak inşaallah.
Selam ve sevgiyle
GaribAN
BİZ DUYduk-UYduk EL-ELe Gönül-gönüle Rasûlullah sallâllahu aleyhi ve sellemin "BİZ BİR-İZ" İLEliğinde ve BİLEliğinde inşallah...
BİR-BİRimİZe basamak OLduk. BİR, BİR daha, BİR daha, gönüllerimiz semâvâti seb'a'yı tavaf kıla Nûr-u Nûn ÖZünde Nûr-u Mîm ile inşallah...
BİZ BİLelim, BİZ BULalım, BİZ OLalım BİZ YAŞAyalım el-BİRR de "kulli şey fâ'n" olalım.
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12885
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
Sevgili garib-ÂN ımız,
Hikmet: Aklın, İlm-i ALLAH ve Edeb-i Rasûlullah ile HAKKı-Gerçeği (soyut, öz, söz) BİLmesi, BULması, OLması ve HAYRı (somut, fiilen) YAŞAmasıdır.
----Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: "Hikmet müminin yitiğidir, onu nerede bulursa alır" uyurdu.
(Tirmizî, İlim 19; İbn Mâce, Zühd 15)
Süleyman (as) a ait olduğu söylenen ve Batılılarca kendi dinlerince yorumlanan Gazellerinden 30. Gazelin, BİZce ve Kurânca YORumu, HİKMET Bilişi ve İrfan Buluşunu arz edelim istedim..
SÜLEYMAN'IN 30.GAZELİ :
1.RABBin yaşayan (Hayy olan) çeşmesinden kendiniz için su doldurun, çünkü o sizin için açıldı
وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
---- Ve lekad halakne'l-insâne ve nalemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh (nefsuhu), ve nahnu akrebu ileyhi min habli'l-verîdi : Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha YAKINız. (Kaf 50/16)
Hızla DÖNenin Merkezindeki DÖNmeyen ve etrâfında DÖNülen gibi YAKÎN OL-AN RABBul-âlemin, her AN kesintisiz YENİDEN YARATIŞ-ŞeÂN ile HAYY-atın cÂN CeRRyÂN ve cÂN SUyu ASLen ve ZÂTen Ondandır..
Bu Zâhir-Şehâdet Âleminde VAR OL-uş'un Olmazsa Olmaz Kuralıdır ki RABBul-âlemin'le Olduğunu BİL, BUL, OL ve YAŞA!..
Dün, Bugün ve Yarın da böyledir bu
Sonsuz-ebedî HaYY-atta da böyledir ki Her HÂLde RABBul-âleminin KUL una EMRi ve Ezel-Ebed Çeşmesine ÇAĞRısı:
يَا أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ
---- Ya eyyetuhennefsu'l-mutmeinnetu : Ey, RABBine, itaat edip huzûra eren nefis! (Fecr 89/27)
ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً
---- İrci'iy ilâ RABBiki râdiyeten merdiyyeten: RABBine dönüver, sen râzı, O da senden râzı olarak. (Fecr 89/28)
2.Ve gelin hepiniz susamış olanlar ve bir içecek alın, ve dinlenin (rahat edin, istirahat edin) RABBin çeşmesinin yanında.
3.Çünkü o memnun edici ve ışıl ışıl , ve bâki bir şekilde nefsi tâzeler(canlandırır).
Gelin hepiniz ey SU samış OL-ANlar!
ASLınızın SU OL-duğunu (Kendinizi) BİLin!
Ve ASL-ınızı ÖZünüzder BUL-un!
----Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfül-Hâfâ II/343 (2532)
أَوَلَمْ يَرَ الَّذِينَ كَفَرُوا أَنَّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ كَانَتَا رَتْقًا فَفَتَقْنَاهُمَا وَجَعَلْنَا مِنَ الْمَاء كُلَّ شَيْءٍ حَيٍّ أَفَلَا يُؤْمِنُونَ
---- E ve lem yerallezîne keferû enne's-semâvâti ve'l-arda kânetâ retkan fe fetaknâhuma, ve cealnâ mine'l-mâi kulle şeyin hayy (hayyin), e fe lâ yuminûn(yuminûne) :O inkâr edenler görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik iken, biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı? (Enbiyâ 21/30)
وَاللَّهُ خَلَقَ كُلَّ دَابَّةٍ مِن مَّاء فَمِنْهُم مَّن يَمْشِي عَلَى بَطْنِهِ وَمِنْهُم مَّن يَمْشِي عَلَى رِجْلَيْنِ وَمِنْهُم مَّن يَمْشِي عَلَى أَرْبَعٍ يَخْلُقُ اللَّهُ مَا يَشَاء إِنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
---- Vallâhu halaka kulle dâbbetin min mâin, fe minhum men yemşî alâ batnih(batnihi) ve minhum men yemşî alâ ricleyn(ricleyni) ve minhum men yemşî alâ erba(erbain), yahlukullâhu mâ yeşâu, innellâhe alâ kulli şeyin kadîr(kadîrun) :ALLAH, her canlıyı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üzerinde yürümekte, kimi iki ayağı üzerinde yürümekte, kimi de dört (ayağı) üzerinde yürümektedir. ALLAH, dilediğini yaratır. Hiç şüphesiz ALLAH, her şeye güç yetirendir. (Nur 24/45)
Bu BİLişle (üsul) BULuş (Vuslat), Râdiyeten: Râzı OLmuş-Merdiyyeten- Râzı OLunmuş BİZ-BİRliğidir..
Bu Ebedî Daimiyyet çağrısına UY-AN Nefstir TAMML-ÂN-ÂN NeFS!
يَا أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ
---- Ya eyyetuhennefsu'l-mutmeinnetu: Ey, RABBine, itaat edip huzûra eren nefis! (Fecr 89/27)
Her ÂN Nesl-i CeDiD Kun feyekununu, İlim, İrâde, İdrakle İştirak eder. FENÂsı BEKÂ bulur..
MuhaMMeDî BİZ-liğe ulaşarak;
فَادْخُلِي فِي عِبَادِي
---- Fedhulî fî 'ibadî: Gir kullarımın içine! (Fecr 89/29)
Salihler Zümresi İÇ-ine katılır..
Ebediyyete dâhil olur..
وَادْخُلِي جَنَّتِي
---- Vedhulî cennetî: Gir cennetime! (Fecr 89/30)
Buradaki incelik CeNNetin içine değilde doğrudan CeNNete Giriştir.
Bunu AN-lamanın yolu ise;
Denize atılan TAŞ parçası KiMlik ve KiŞiliğini koruduğu için Denizin İÇ-inde denir.
Oysa Denize atılan BUZ parçası ise KiMlik ve KiŞiliğini koruyamadığı için Denize girer Yok gibi VARdır..
4.Onun suyu baldan daha tatlıdır ve arıların bal peteği onunla kıyaslanamaz.
5.Çünkü o RABBin dudaklarından aktı ve RABBin kalbinden isimlendi.
Çağrılan bu CeNNeT in Dâru's-Selâm Oluşuna dikkat et ki Fiil kökenli tek esmâ olan Es-Selâm Esmâsının Zuhûrudur..
6.Ve o engin(nâmütenâhi, hudutsuz, tükenmeyen) ve görünmez geldi, ve o ortaya çıkana kadar onlar onu bilmiyordu.
O Öyle Bir CeNNettir ki KurÂN-ı Kerîm'imizde İsimlendirilirken:
Cennet,
Me'va,
Adn,
Dâru'l- Huld: Ebedîlik Yurdu,
Firdevs; her şeyi kapsayan cennet bahçesi,
Dâru's-selâm; Esenlik Yurdu,
Dâru'l-mukâme; Ebedî Kalınacak Yer,
Naîm: Nimetlerle Dolu Cennetler diye ADlandırılmaktadır..
4 Âlemin Özü ve Özeti, 4 Irmak Olarak fışkırır ceNNette:
مَثَلُ الْجَنَّةِ الَّتِي وُعِدَ الْمُتَّقُونَ فِيهَا أَنْهَارٌ مِّن مَّاء غَيْرِ آسِنٍ وَأَنْهَارٌ مِن لَّبَنٍ لَّمْ يَتَغَيَّرْ طَعْمُهُ وَأَنْهَارٌ مِّنْ خَمْرٍ لَّذَّةٍ لِّلشَّارِبِينَ وَأَنْهَارٌ مِّنْ عَسَلٍ مُّصَفًّى وَلَهُمْ فِيهَا مِن كُلِّ الثَّمَرَاتِ وَمَغْفِرَةٌ مِّن رَّبِّهِمْ كَمَنْ هُوَ خَالِدٌ فِي النَّارِ وَسُقُوا مَاء حَمِيمًا فَقَطَّعَ أَمْعَاءهُمْ
---- Meselul cennetilletî vuide'l-muttekûn(muttekûne), fîhâ enhârun min mâin gayri âsin(âsinin), ve enhârun min lebenin lem yeteğayyer tamuh(tamuhu), ve enhârun min hamrin lezzetin li'ş-şâribîn(şâribîne), ve enhârun min aselin musaffâ(musaffen), ve lehum fîhâ min kulli's-semerâti ve mağfiretun min rabbihim, ke men huve hâlidun fî'n-nâri ve sukû mâen hamîmen fe kattaa emâehum : Takva sâhiplerine va'dedilen cennetin misâli (şudur): İçinde bozulmayan SU dan ırmaklar, tadı değişmeyen SÜT ten ırmaklar, içenler için lezzet veren ŞARAP tan ırmaklar ve süzme BAL dan ırmaklar vardır ve orda onlar için meyvelerin her türlüsünden ve RABBlerinden bir mağfiret vardır. Hiç (böyle mükafaatlanan bir kişi), ateşin içinde ebedî olarak kalan ve bağırsaklarını 'parça parça koparan' kaynar sudan içirilen kimseler gibi olur mu? (Muhammed 47/15) .
7.Mubârek ki onlar ondan içenlerdir ve onunla kendilerini tâzeleyenlerdir(canlandıranlardır).
Şükürler olsun!..
İşte şimdi şu ÂN İÇ-inde OL-ÂN a iştirak ederek Şeenullahın ŞÂHİDi OL-ÂN lar, Şimdiden bu CeNNeTtedirler
Bu kimseler ki Âb-ı HaYYat SU-yu İçen Gerçek HAKK Dostu; Âlim, Kâmil, Ârif ve Âşıklardır..
Her ÂN Yeniden yaratıldıklarının FARKındadırlar..
Ve Biliyorlar ki kendilerine RABBul- Âlemin cellle celâluhu DİLiyle: Ne Mutlu Size ki Ebediyyete Ulaştınız! buyurulmaktadırlar.
وَسِيقَ الَّذِينَ اتَّقَوْا رَبَّهُمْ إِلَى الْجَنَّةِ زُمَرًا حَتَّى إِذَا جَاؤُوهَا وَفُتِحَتْ أَبْوَابُهَا وَقَالَ لَهُمْ خَزَنَتُهَا سَلَامٌ عَلَيْكُمْ طِبْتُمْ فَادْخُلُوهَا خَالِدِينَ
---- Vesîkallezînettekav rabbehum ile'l-cenneti zumerâ(zumeran), hattâ izâ câuhâ ve futihat ebvâbuhâ ve kâle lehum hazenetuhâ selâmun aleykum tıbtum fedhulûhâ hâlidîn(hâlidîne) : RABBlerinden korkup sakınanlar da, cennete bölük bölük sevkedildiler. Sonunda oraya geldikleri zaman, kapıları açıldı ve onlara (cennetin) bekçileri dedi ki: "Selâm üzerinizde olsun, hoş ve temiz geldiniz. Ebedî kalıcılar olarak ona girin." (Zumer 39/73)
AKL-ı Selim Sâhibi İnsanoğlu için, Beşikten Mezara OL-AN bu Seyr u Süluk SILA SALLı nın İrSALL görevlisi Rasûlullah Ol-AN MuHaMMed sallallâhu aleyhi ve sellem'dir ki;
لَقَدْ جَاءكُمْ رَسُولٌ مِّنْ أَنفُسِكُمْ عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرِيصٌ عَلَيْكُم بِالْمُؤْمِنِينَ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ
---- "Lekad câekum rasûlum min enfusikum azîz (azîzun), aleyhi mâ anittum harîsun aleykum bi'l-muminîne raûfu'r-rahîm (rahîmun) : Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkâtlidir, merhâmetlidir. (Tevbe 9/128)
Ve KurÂN-ı Kerîm'imizde Murâdullahın Tatbikat Kânunları olan EMRULLAHla sâbittir ki;
ALLAH ve Rasûlune teslim olunuz.
ALLAH ve Rasûlune îman ediniz.
ALLAH ve Rasûlune tâbi olunuz.
ALLAH ve Rasûlune itaat ediniz.
De ki Ya Muhammed Eğer ALLAH 'ı seviyorsanız bana tâbi olun ki ALLAH da sizi sevsin!.
قُلْ إِن كُنتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
---- "Kul in kuntum tuhibbûnallâhe fettebiûnî yuhbibkumullâhu ve yağfir lekum zunûbekum, vallâhu gafûrun rahîm(rahîmun): (Rasûlüm! ) De ki: Eğer ALLAH'ı seviyorsanız bana uyunuz ki ALLAH da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. ALLAH son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir. (Âl-i İmrân 3/31)
O Rasûlullah Ol-AN MuHaMMed sallallâhu aleyhi ve sellemdir ki;
إِنَّا أَعْطَيْنَاكَ الْكَوْثَرَ
---- İnnâ ataynâke'l-Kevser (kevsere) : Şüphesiz, biz sana Kevser'i verdik. (Kevser 108 /1)
----Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: "Kevser nedir, bilir misiniz? O, Cennet'te bana vadedilmiş ırmaktır Onun üzerinde çok hayır vardır Onun üzerinde bir de bir Havuz vardır Kıyâmet günü ümmetim oraya uğrayacaktır" buyurdu.
(Ebû Dâvûd, Sünne, 26)
Gönül Garib-ÂN ım;
Her cÂN ın Uğradığı bu CeLâLullah ÇÖLünden Cisim İçinde cÂN CeNNetlerine;
Sadâkat, Samîmiyyet, Sabır ve Selâmet'te:
Muhammedî OL-uş Şuurunu İLİM ile BiLerek
Muhammedî Nûru EDEB ile BULarak
Muhammedî Sururda İRFAN ile OLarak
Muhammedî O-Nur u İRFAN ile YAŞAyarak
Cemâlullah CeNNetinde BİZ BİR-İz deriz Bir ÂNda
MuHaMMeDî MuHABBEtle..