"GÜL", BEYAZ "PERDE"DE!
Gönderilme zamanı: 18 Eyl 2009, 12:30
İnşaAllah
17 eylül Perşembe İşe gitmek üzere evden çıktım.İş yeri ile evin arası yaklaşık 50 km civarı.14 aydır hemen hemen her iş günü sabah-akşam bu yolu gelip gidiyorum.Her gün başka bir yolda gelip gider gibi. Yeni bir yol yeni bir yolcu ve yeni bir yolculuktayım şükür.(İyi ki Eş Şekür esman(ismin) var Rabbim). Evden çıktıktan sonra 7.km civarında YENİKÖY var. İlk defa buradaki caminin minaresinin mavi süslenişi dikkatimi çekti. Daha bir zarifti bugün. Bir kalem edasıyla adeta sanki benle konuşuyordu..Bir minare konuşur mu? İnanın bu konuşuyordu Al eline yaz benimle diyordu.. Elimde kalem olsa idi ne yazardım acaba diye düşündüm BİR AN?...
BİR AN HİKAYESİ
Öncelikle son birkaç gündür ettiğim dualar içimden geçti. Hocamızın AKDES ile ilgili anlattıkları dilimde bir duaya dönüşmüştü. Şöyle ki;
Rabbim, AKDES noktandan,la ilahe illa Allah fişinle Muhammedi prizi kullanarak bizlere nurunu ulaştır. Rabbim kolaylaştır, hayır zorlaştırma. Rabbim hayır ile tamamla duamızı .
Bu duadan sonra, bahar aylarında almış olduğum bir kaç tane saksı çiçeğine,Allah (c.c) ismi ile başlayıp Allahu Tealanın güzel isimlerini verdiğim ve de Hüvallahüllezi Lailahe İlla HU...ismini verdiğim GÜL gözümün önünde canlandı. (Burada şunu belirtmek isterim, çiçekleri esmaül hüsna ile isimlendirmem tamamen zikr ve tefekkür niyetiyledir..Yoksa maddeselleştirmek gibi bir gafletten Allah (c.c) sığınırım)
Gülümüzün bir dalında 7 tane tomurcuk var şu an. Aynı dalda aynı anda 7 tane tomurcuk. Tamda AKDES üzerine tefekkür ederken teşrif ettiler dünyamıza. Dün gece çiçekleri sularken fark ettiğim bu 7 tomurcuğun 8.sini aramaktan bir hal olmuştumda bulamamıştım..Hemen burada hocamızın çizdiği şekli ekleme ihtiyacı duyuyorum.
Kendini 7 tomurcuk ile ayan beyan eden AKDESi gözle görmek isteme gibi tam bir basiretsizlik içerisindeydim Bu basiretsizlik içindeyken geçenlerde bir ESERde okuduğum NÜBÜVVET GÖZÜ aklıma geldi. Diyordu ki, insanın nübüvvet gözü açılmadan bazı şeyleri görmesi mümkün değil Bu satırları okurken Allahım nübüvvet gözüyle gören Ehlinden yararlanabilmeyi nasip eyle diye geçirmiştim içimden. İşte tamda bu duayı içimden geçirdikten sonra bir sinema salonunda buldum kendimi. Bembeyaz bir perde ve perde de bir film. Film siyah-beyaz .Ama ben yinede renkli film üzerinde tefekkürümü yoğunlaştırdım ve gördüğüm siyah-beyaz filmi renklendirilip düşünmeye başladım. Beyaz bütün renkleri yansıttığı için beyaz görünüyorsa bu perdedeki film nasıl oluyor da renkli görünüyordu. Oysa bütün renklerin yansıtılıp perdenin boş görünmesi gerekiyordu. İşte tamda burada dünyaya kuşkuyla bakmaya başladım Acaba gördüklerim gerçek miydi yoksa bir filmden mi ibaretti? Nasıl kuşkulanmam ki karşımda koca bir beyaz perde, beyaz perde de rengarenk bir film izliyordum Peki bu kuşkudan nasıl kurutulacaktım.. Hemen hocamızın renk prizmasını açtım
Güneş ışığının kırılmasıyla 7 renk oluşuyordu (zahir)..Batında ise nefs 7 renge bürünüyordu. Evet dünyada 7 renk görünüyordu ispatı ise işte bu şekil olmuştu benim için Şimdi 2. soruya gelmişti sıra ..Peki dünya bir beyaz perde mi?..İşte soru işte
cevap...
Bu şekilde, kainat yedi rengin anası olan BEYAZ diye tanımlanıyordu .
Kainat BEYAZdı..Hocam! ben mi yanlış anlıyorum .Kainat beyaz diyorsunuz ve beyazda 7 renk veriyorsunuz .Gerçekten bir sinemadaydım şuAN ŞİMDİ..Film devam ediyordu..Film devam ettikçe ben siyah-beyazlaşıyordum..Beyaz perdeye düşen renkli film geriye sardıkça siyah-beyaz olmaya başlamıştı. Renklenmeden önce siyah-beyazmıydık?!!!..Burada nefesim daralıyor ve sadece "O" büyük arşın Rabbidir. Ona dayandım, Ona tevekkül ettim...diyebiliyorum. Bir'AN' hikayesinde...
Bu bir nottur, notta sorudur! Siyah bütün renkleri emdiği(karadelik) için , hiçbir rengi yansıtmaz Ama siyah perdede 7 renkte görünür. E hani kara delikti ..Beyaz perdeden sonra birde siyah perde!...Hemde dünyadaki hiçbir sinema salonunda rastlanılmayacak bir perde bu! Gül beyaz perdeye düştüğü gibi mi siyah perdeye düşer?
MuHABBEtte OLmamız dileğiyle.....
17 eylül Perşembe İşe gitmek üzere evden çıktım.İş yeri ile evin arası yaklaşık 50 km civarı.14 aydır hemen hemen her iş günü sabah-akşam bu yolu gelip gidiyorum.Her gün başka bir yolda gelip gider gibi. Yeni bir yol yeni bir yolcu ve yeni bir yolculuktayım şükür.(İyi ki Eş Şekür esman(ismin) var Rabbim). Evden çıktıktan sonra 7.km civarında YENİKÖY var. İlk defa buradaki caminin minaresinin mavi süslenişi dikkatimi çekti. Daha bir zarifti bugün. Bir kalem edasıyla adeta sanki benle konuşuyordu..Bir minare konuşur mu? İnanın bu konuşuyordu Al eline yaz benimle diyordu.. Elimde kalem olsa idi ne yazardım acaba diye düşündüm BİR AN?...
BİR AN HİKAYESİ
Öncelikle son birkaç gündür ettiğim dualar içimden geçti. Hocamızın AKDES ile ilgili anlattıkları dilimde bir duaya dönüşmüştü. Şöyle ki;
Rabbim, AKDES noktandan,la ilahe illa Allah fişinle Muhammedi prizi kullanarak bizlere nurunu ulaştır. Rabbim kolaylaştır, hayır zorlaştırma. Rabbim hayır ile tamamla duamızı .
Bu duadan sonra, bahar aylarında almış olduğum bir kaç tane saksı çiçeğine,Allah (c.c) ismi ile başlayıp Allahu Tealanın güzel isimlerini verdiğim ve de Hüvallahüllezi Lailahe İlla HU...ismini verdiğim GÜL gözümün önünde canlandı. (Burada şunu belirtmek isterim, çiçekleri esmaül hüsna ile isimlendirmem tamamen zikr ve tefekkür niyetiyledir..Yoksa maddeselleştirmek gibi bir gafletten Allah (c.c) sığınırım)
Gülümüzün bir dalında 7 tane tomurcuk var şu an. Aynı dalda aynı anda 7 tane tomurcuk. Tamda AKDES üzerine tefekkür ederken teşrif ettiler dünyamıza. Dün gece çiçekleri sularken fark ettiğim bu 7 tomurcuğun 8.sini aramaktan bir hal olmuştumda bulamamıştım..Hemen burada hocamızın çizdiği şekli ekleme ihtiyacı duyuyorum.
Kendini 7 tomurcuk ile ayan beyan eden AKDESi gözle görmek isteme gibi tam bir basiretsizlik içerisindeydim Bu basiretsizlik içindeyken geçenlerde bir ESERde okuduğum NÜBÜVVET GÖZÜ aklıma geldi. Diyordu ki, insanın nübüvvet gözü açılmadan bazı şeyleri görmesi mümkün değil Bu satırları okurken Allahım nübüvvet gözüyle gören Ehlinden yararlanabilmeyi nasip eyle diye geçirmiştim içimden. İşte tamda bu duayı içimden geçirdikten sonra bir sinema salonunda buldum kendimi. Bembeyaz bir perde ve perde de bir film. Film siyah-beyaz .Ama ben yinede renkli film üzerinde tefekkürümü yoğunlaştırdım ve gördüğüm siyah-beyaz filmi renklendirilip düşünmeye başladım. Beyaz bütün renkleri yansıttığı için beyaz görünüyorsa bu perdedeki film nasıl oluyor da renkli görünüyordu. Oysa bütün renklerin yansıtılıp perdenin boş görünmesi gerekiyordu. İşte tamda burada dünyaya kuşkuyla bakmaya başladım Acaba gördüklerim gerçek miydi yoksa bir filmden mi ibaretti? Nasıl kuşkulanmam ki karşımda koca bir beyaz perde, beyaz perde de rengarenk bir film izliyordum Peki bu kuşkudan nasıl kurutulacaktım.. Hemen hocamızın renk prizmasını açtım
Güneş ışığının kırılmasıyla 7 renk oluşuyordu (zahir)..Batında ise nefs 7 renge bürünüyordu. Evet dünyada 7 renk görünüyordu ispatı ise işte bu şekil olmuştu benim için Şimdi 2. soruya gelmişti sıra ..Peki dünya bir beyaz perde mi?..İşte soru işte
cevap...
Bu şekilde, kainat yedi rengin anası olan BEYAZ diye tanımlanıyordu .
Kainat BEYAZdı..Hocam! ben mi yanlış anlıyorum .Kainat beyaz diyorsunuz ve beyazda 7 renk veriyorsunuz .Gerçekten bir sinemadaydım şuAN ŞİMDİ..Film devam ediyordu..Film devam ettikçe ben siyah-beyazlaşıyordum..Beyaz perdeye düşen renkli film geriye sardıkça siyah-beyaz olmaya başlamıştı. Renklenmeden önce siyah-beyazmıydık?!!!..Burada nefesim daralıyor ve sadece "O" büyük arşın Rabbidir. Ona dayandım, Ona tevekkül ettim...diyebiliyorum. Bir'AN' hikayesinde...
Bu bir nottur, notta sorudur! Siyah bütün renkleri emdiği(karadelik) için , hiçbir rengi yansıtmaz Ama siyah perdede 7 renkte görünür. E hani kara delikti ..Beyaz perdeden sonra birde siyah perde!...Hemde dünyadaki hiçbir sinema salonunda rastlanılmayacak bir perde bu! Gül beyaz perdeye düştüğü gibi mi siyah perdeye düşer?
MuHABBEtte OLmamız dileğiyle.....