1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

KUYU

Gönderilme zamanı: 07 Oca 2009, 15:48
gönderen canan
KUYU

Kuyuya atarlar onbir olan kardeşler.
Gömleği çıkaranda onlardır.
Kurt dokunmaz Yusuf olana eller dokunur.
Eller atar kuyuya Yusufu.
Ah o eller!
Sağ elin yaptığını sol beyin yapandır aslında, sol elin yaptığını da yapan sağ eldir.
Zahir batın yanyana.
Kuyudan çekip çıkaran yine bir eldir, sukabına bağlı bir ipi tutan.
Köle olarak satan eldir Aziz ismiyle alan el.
Su gibi olan AZİZ e yakındır.
O eller yırtar gömleği arkadan gelen o eller.
YU SUF olan yunmuş suf olan bilir arkaya bakmaz.
Arkadan bakan arkaya bakan nefislerdir.
Ulaşamadığını hakir görmek ister temize çıkarır hemen kendini.
O eller keser yine kendi ellerini hissiz taş gibi.
Nakilsiz akıl gibi bir yol bulup gidemez kalbe.
Tıpkı ALLAH C.C. bir melek gönderseydi ya diyenler gibi.
Çarpar kendi duvarlarına.
Arkadan yırtılan gömlek çıkartılmak içindir şahittir o ellere...
Ve yine karanlık zindanlar tıpkı tohum gibi bekler çıkacağı günü toprak üstüne.
Karanlıklara alışır göz başka bir görüşle görür Zahirin batındaki izini.
Yusuf olan soyunur kat kat gömleğini...
Saraya ulaşır tasarruf sahibi olur bilince bildiğini.
Emindir artık hükümdar yanında su kabına sahiptir YUnmuş SUF olunca Üçüncü gömlek giyer yusuflar göz açan göz aydınlığı veren.
Eller ah o eller ...
Öyle eller ki elleri üstünde ALLAH (C.C.) ın ELLERİ...
O eller var ki iki yana açılır ve birleşir göğsün üstünde.
Aklın nakille buluşması gibi yol bulur kalbe...

Gönderilme zamanı: 07 Oca 2009, 16:52
gönderen MINA
…

"Bu gömleğimle gidin de, babamın yüzüne sürün. Gözü (yine) görür hale gelir. Bütün ailenizi de bana getirin. Kafile (Mısır'dan) ayrılmaya başladığı zaman, babaları dedi ki: "Eğer beni bunamış saymıyorsanız, inanın Yusuf'un kokusunu (burnumda tüter) buluyorum." ( Yusuf: 93–94)


“Müjdeci gelip de onu (gömleği) onun yüzüne sürdüğü zaman, gözü görür olarak (sağlığına) dönüverdi. (Yakup) Dedi ki: ‘Ben, size bilmediğinizi Allah'tan gerçekten biliyorum demedim mi?" ( Yusuf: 96)


Katılaşan kalplerin yumuşaması, körleşen gözlerin açılması, sağırlaşan kulakların hakkı idraki Allah’ın hidayetine teslimiyetin semeresidir. Allah’a adanmış bir hayatın Allah için arzulanan bir ölümün, ikame edilen bir namazın, meşru isteklerden koparan bir orucun şahidi gömlekleri yüzümüze sürmenin zamanı tam “Yusuf kokulu gömlekle” daha belirginleşiyor.


Çile, zorluk, hasret, zindan, rüyalar, uyanışı yaşayan zindan yareni ve “Yusuf’un hatırlanmışlığı” kuyudan saraya giden yolun hitamı, şefkat ve özlemle Yusuf’a açık, dünya’ya kapalı gözlerle hüznüne Allah’ı şahit tutan Yakup’un bekleyişi, Yusuf’u unutulmuşluğa iten kardeşlerin Yusuf’a muhtaçlığı ve Onun eksikliğini yaşadıkları bir dem… Üçüncü gömlek, Yusuf’un kendi isteğiyle kardeşlik ve merhamet simgesi olarak çıkarılır.


Birinci gömlek bencilliği besleyen bir hasetle çıkarılmış, ikinci gömlek şehveti tahrik hesabıyla yırtılmış; üçüncü gömlek ise adalete, yardımlaşmaya, merhamete, sosyal paylaşıma düşman, engel bir zihniyete direnme adına Yusuf’un kendi rızasıyla sırtından çıkıp müjde olarak sunulur vuslat intizarındaki yüreklere.


Üçüncü gömlek ihmal edilen, küçümsenen değerleri; gericilik addedilen ilkeleri, hayat sahnesine girişi, engellenen doğruları, iftirayla sindirilmiş güzellikleri… Yani yakınlaşma ve merhametin sembolüdür. Yetim, yoksul, mahrum, komşu ve yakını gözetmenin; toplumsal dert ve sıkıntılarla özdeşleşmenin, ‘ben’ objesinden kurtuluşla ‘cemaat’ dairesine katılmanın, sıla-i rahimi yaşatmanın güzelliğidir, “Yusuf kokulu” üçüncü gömlek.


Beden, kalp ve ruh cevherlerini örten gaflet kabuğunu kırıp Rahmet iklimi ve ana rahminde merhametle nasiplenmeyi hatırlatan, ölüm hakikati karşısında savunmasız bırakan, himayeyi Yüceler Yücesi’ne lisan-ı hal ile ait kılan müştak gönül ve gözleri hasretle bekleyişin sabır abidesi, Yakubi çehrelerin nurudur “Yusuf kokulu” gömlek.

Gönderilme zamanı: 08 Oca 2009, 02:01
gönderen gullale
YU-SUF(Î) hikâyesi, gözlerin perdesi, mânânın seyri, rızkın bereketi...

Gömlekler; İZler bırakan,

Rûyalar; YOLlara açılan

Yitikler; SU kapları...

YûSÛF yüzler, özler, kokular, ruyalar ...

Zuleyha kalpler, közler, tevbeler, arzular...

Yâkup gözler, hasretler, sabırlar, vuslatlar...

Kuyu, Yusuf güzelini saklayan kurttan kuştan, Zuleyhasını bulabilsin, Yakup'a nûr olsun diye, içine gireni heba etmeyen...

Kervan, Kuyudan azat olsun Yusuf, AZİZ'e evlat olsun Yusuf, Kenan'a karışsın Yusuf diye ...

Rûya, onbir yıldız, güneş ve ay secde etsin Yusuf'a, Yusuf zindandan çıksın, Mısır Mülkünün başına geçsin diye...

Yitik, Yakup hasreti bitsin, Yusuf kokusun alsın, gözleri nura kavuşsun, kuyu sırrı açılsın diye...

Kenan çölünden Mısır çölüne yürüyen SUyun hikayesi Yusuf.
Kuyudan ha SU çıkmıştı ha Yusuf!
Kuyu bir SUyun mahalli bir Şahmaran'ın...
Şahmaran sırrını Yusuf'a verdi.
Yusuf SU oldu Mısır'a bereket götürdü,
Kenan SU-suz kaldı, nursuz kaldı Yakup'un gözleri kapandı...
YuSUf bulundu Kenân bulunmadı, Kenân bulundu YuSUf bulunmadı.
YuSUf ile birlikte Kenân, Mısır'a vardı.


Ey! Kenan'ı Mısır'a vardıran YÜCE SULTAN!
Yusuf fazlına Filistin içinde kuyuya düşmez mi Kenân!
Sırrına şahit olanı orada boğmaz mı Şahmaran!
Yedi Geceden yedinci güne el-ÂN olmaz mı kurban!

Gönderilme zamanı: 08 Oca 2009, 03:28
gönderen kulihvani
Resim

ZEVK 3476

ÇÖLde ÇİLEdir SU-SUzluk! Nerdesin Yu-SUf kUYuSU?
KERvÂN KITMİRin SU-SATtı, Yu-SUfun SEVDUYguSU
Bir Damla YU! – Bir leyhâ SUF! Zü-Leyhâ ÇÖL! SUya HASret!
hER cAN UYkuSUz ve SU-SUz! Yu-SUf SU vERen - Yu-SUf SU!!!!

05.01.09 14:48
Ç “öl!” de!..


YU!: Yıka, arıt, pâk et, lâzım ve lâyık kıl..
Leyhâ: Örtünmek, bürünmek.
Zü: "Sâhip, mâlik" mânasına gelir ve birleşik kelimeler yapılır.
Zü-Leyhâ: Örtü. Bürgü, Su Kabı!!..
SÛF: (C.: Evsâf) Yün dokuma. Yünden yapılmış dokuma. * Yün, yapağı, ibrişim. SUFÎ nin gömleği!!!.. Örteni, koruyanı, tümleyeni..