Uyan Ey Gözlerim!...
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9090
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Uyan Ey Gözlerim!...
Uyan Ey Gözlerim
Sultan III. Murat Han bir sabah namazını kaçırmış.
Üzüntüsünden Uyan Ey Gözlerim Gafletten Uyan'ı yazmış.
Biz hergün kaçırıyoruz ama ne yazik ki o parçayı dinlemiyoruz bile
Uyan ey gözlerim gafletten uyan!
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
Azrailin kastı canadır, inan.
Uyan ey gözlerim gafletten uyan!
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
Seherde uyanırlar cümle kuşlar
Dill-u dillerince(1) tesbihe başlar
Tevhid eyler dağlar taşlar ağaçlar
Uyan ey gözlerim gafletten uyan!
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
Semâvâtın kapuların açarlar.
Müminlere rahmet suyun saçarlar
Seherde kalkana hülle(2) biçerler.
Uyan ey gözlerim gafletten uyan!
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
Bu dünya fanidir sakın aldanma.
Mağrur olup tac-u tahta dayanma.
Yedi iklim(3) benim deyu güvenme.
Uyan ey gözlerim gafletten uyan!
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
Benim, Murad kulun, suçumu affet.
Suçum bağışlayub günahım ref et.(4)
Rasûlün sancağı dibinde haşret.
Uyan ey gözlerim gafletten uyan!
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
Sultan III. Murat
III. Muratın babası, Kanunî Sultan Süleymanın oğlu II. Selimdir. Annesi ise Nur Banu Sultandır. 5 Cemaziyülevvel(5) 953 / 4 Temmuz 1546 tarihinde Manisanın Bozdağ Yaylağında dünyaya gelen Şehzade Murat, 966 / 1558 tarihinde Akşehir Sancak Beyliğine, 1562 yılında ise Manisa Sancak Beyliğine getirilmiştir.
Padişahlığına kadar Manisa Sancak Beyliğinde sancakbeyi olarak görevini sürdüren III. Murat, on ikinci padişah olarak 15 Aralık 1574te cihanşümul Osmanlı payitahtına çıkarak saltanatını ilân eder. (III.Murat Han, Pir Hasan Hüsameddin Uşşaki (ksa)'yı Padişah olunca Uşak'tan İstanbul'a davet edip kendisine bir dergah açmıştır.) 21 sene tahtta kalan III. Murat, 16 Ocak 1595'de 49 yaşında iken vefat etti. Ayasofya Camii hazîresine (mezarların bulunduğu mekân) gömüldü. Keremi sonsuz, bâki olan Rabbimiz, Osmanlı tahtını nasip eylediği bu güzide insana rahmet eylesin!
Âmin!
Şair sultanlardan olan III. Murat, Muradî mahlâsıyla şiirler yazmıştır. Türkçe, Arapça ve Farsça divanları bulunmaktadır. III. Muratın 1001 (Hicrî) / 1593 (Milâdî) tarihinde yazdığı ve tasavvufî inceliklerle dolu "Fütuhât-ı Siyâm" isminde mühim bir eseri ile Şemseddin Sivasî tarafından şerhedilen "Esrarnâme" adında diğer bir eseri daha vardır. Osmanlı İmparatorluğunda birçok hükümdar Divan şiiriyle uğraşmış ve bu edebî ekolde nadide eserler meydana getirmiştir. Fatih Sultan Mehmetin Avnî, Yavuz Sultan Selimin Şahî, Kanunî Sultan Süleymanın da Muhibbî mahlâslarıyla Divan Edebiyatının farklı aruz kalıplarında ve değişik nazım şekillerinde şiirler vücuda getirdikleri bilinir.
III. Muratın hayatına ve edebî yönüne ilişkin kısa bilgiler verdik. Şimdi asıl konumuza gelelim. Yukarıya aldığımız ve III. Murat Hana ait olan, UYAN EY GÖZLERİM!... başlıklı şiiri. Bu müstesna şiirinin Türk tasavvuf musikisi makamlarında muhtelif besteleri vardır. Bu besteler tarihte olduğu gibi günümüzde de terennüm ediliyor. Sizler de bu şiirin bestesini keyifle dinlemişsinizdir. Bu güftenin bestesini ilk dinlediğimde sanki çarpıldım, ruhumun daraldığını, acıdığını hissettim. İlk etapta kendinizi sözlere ve namelere kaptırıyorsunuz, bu mısralarla ruh ikliminiz arasında bağlantı kuruyorsunuz Sonra sözleri çok manalı ve bir o kadar güzel olan bu şiirin kime ait olduğunu araştırayım, dedim. Karşıma hayran olduğum bir medeniyetin padişahı çıkmaz mı: III. Murat
Arapça ve Farsça sözcüklerle yüklü olan o günkü Osmanlıca Türkçesini düşünürsek bu şiirin gayet sade bir dille yazıldığını anlamamız zor olmaz. Günümüz Türkçesiyle dahi çok kolay anlaşılmaktadır. Şiirin sade bir dille yazılması onun kıymetsizliğine işaret değildir. Bu şiir kolay ve sade göründüğü hâlde, bulunup söylenmesi ve taklidi zor olan sehl-i mümtenî bir tarzda kaleme alınmıştır.
Bir hitapla, Uyan ey gözlerim gafletten uyan!... şiirine başlayan Sultan Şair, silkinerek kendine gelmek istiyor. Nefsiyle baş başadır. Ahir ömrünü muhasebe edip tehlikenin kenarında olduğunu düşünüyor. İlmi, kudreti her şeyi kuşatmış olan Allahı tesbih etmekte yetersiz olduğu kanısına varıyor.
Uyan ey gözlerim gafletten uyan!...
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
Azrailin kastı canadır, inan.
Uyan ey gözlerim gafletten uyan!...
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
Şair, ikinci kıtaya, seherlerde Rablerini tesbih eden kuşları mevzubahis ederek giriyor. Bu kuşlar kendi dillerince bizlerin bilmediği bir lisanla Hâlıklarını, Rezzaklarını zikretmektedirler. Nitekim şu âyet-i kerime Sultan Şairimizin bildirdiği gerçeği çok veciz ve fasih bir şekilde ifade ediyor: Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanlar Allahı tesbih ederler. Hiçbir şey yoktur ki, onu hamd ederek tesbih etmesin. Ancak, siz onların tesbihlerini anlamazsınız. O, Halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir), çok bağışlayandır.(6) Bu kıtada kuşlarla birlikte başka varlıkların da Rablerini tesbih ve tevhid ettikleri haber veriliyor: Tevhid eyler dağlar taşlar ağaçlar Kuşlar, dağlar, taşlar, ağaçlar birer parçadır. Kast olunan bu cüzlerin de içerisinde bulunduğu canlı ve cansız varlık âlemdir. Kuşkusuz göklerde ve yerde ne varsa Onundur; Onu tesbih etmiştir ve ediyordur. Gece ve gündüz, gök gürültüsü, bölük bölük uçan kuşlar, melekler, dağlar vb. gibi Allaha hamd ve korku ile boyun eğmiştir; yorulmadan ve büyüklenmeden noksan sıfatlardan münezzeh, kemâl sıfatlarla vasıflı bulunan Allahı tesbih ve tevhid etmektedirler.(7) Hülâsa her şey, ama her şey Allahı yüce sıfatlarıyla birlikte tesbih, tevhid ve tenzih etmektedir. Hakikat boyasıyla boyanmış Şairimiz tekrar tekrar: Uyan ey gözlerim gafletten uyan!... / Uyan uykusu çok gözlerim uyan demek suretiyle bu kıta ve diğer kıtalarda zatını ikaz edecektir.
Seherde uyanırlar cümle kuşlar...
Dill-u dillerince tesbihe başlar...
Tevhid eyler dağlar taşlar ağaçlar
Uyan ey gözlerim gafletten uyan!...
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
Üçüncü kıtada Allaha ve Rasûlüne nasıl inanılması gerekiyorsa öylece inanan Müminlere sema kapısının açılarak rahmet suyu saçılacağını müjdeleyen Sultan Şairimiz, seherlerde kalkmanın önemine tekrar dikkatlerimizi çekmek istiyor:
Seherde kalkana hülle biçerler. Hülleden kast olunan, bilindiği gibi Cennet elbisesidir. Evet, seher vakitleri İslâm literatüründe kıymetlidir. Nitekim; (Bunlar),
Rabbimiz, biz iman ettik. Bizim günahlarımızı bağışla. Bizi ateş azabından koru!
diyenler, sabredenler, doğru olanlar, huzurunda gönülden boyun büküp divan duranlar, Allah yolunda harcayanlar ve seherlerde (Allah'tan) bağışlanma dileyenlerdir.(8) buyrularak seher vaktinde bağışlanma dilemek, öneminden dolayı âyet-i celîlede zikrediliyor. Seher vaktinde yatmamak, sabah namazını kıldıktan sonra da güneşi üzerine doğdurmamak, geçen bu süre zarfında ibadet-i taatla, tevbe-i istiğfarla, tesbih, tenzih ve tehlille meşgul olmak âdâb-ı sünnettendir. Ayrıca Sabah namazının sünneti ve farzı arasındaki vakitte de bu şekilde hareket etmek sünnettir. Seher vaktinin bir uhrevîliği vardır. Kuşların zikir armonisi, havadaki o büyüleyici koku, bedeninizi saran ve sarsan seher vaktinin iklimi
Son kıtalara geldiğimizde dünyanın faniliği; taç-u tahtın, saltanatın, malın mülkün, servetin geçiciliği hakikatini hatırlamak isteyen Sultan Şairimiz Allaha sığınıyor, Rabbinden bağışlanma istiyor, Rasûlün sancağı dibinde haşret. demek suretiyle son arzusunu dillendiriyor.
Benim, Murad kulun, suçumu affet.
Suçum bağışlayub günahım ref et.
Rasûlün sancağı dibinde haşret.
Uyan ey gözlerim gafletten uyan!...
Uyan uykusu çok gözlerim uyan
Dipnot ve Kaynakça:
1. Dill-u dil: Kendi dillerince.
2. Hülle: Cennet libası (elbise).
3. Yedi iklim: Farklı iklimlerin hüküm sürdüğü ülke toprakları.
4. Ref et: Lâğvet, kaldır, hükümsüz bırak.
5. Arabî aylardan beşincisi
6. el-İsrâ, 17/44.
7. Bkz. er-Rad, 13/13; el-Enbiyâ, 21/19-20; en-Nûr, 24/41; es-Sâd, 38/18-19.
8. Âl-i İmrân, 3/17.
Cafer Ceylan
Rehber Dergisi Sayı 44
- MBurak
- Kıdemli Üye
- Mesajlar: 415
- Kayıt: 12 Ağu 2007, 02:00
Dileyen kardeşlerimiz de bu güzel eseri pek kıymetli sanatçı kardeşlerimizin
fevkalâde yorumlamalarıyla meşk edebilirler...
Ehl-i' ne edilen ikrâmdır, Ves'selâm...
Muhabbetle
http://umutrehberi.tasavvufi.com/uyaney ... /index.php
fevkalâde yorumlamalarıyla meşk edebilirler...
Ehl-i' ne edilen ikrâmdır, Ves'selâm...
Muhabbetle
http://umutrehberi.tasavvufi.com/uyaney ... /index.php
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/brk.jpg[/img]
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9090
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
MBurak yazdı:
Dileyen kardeşlerimiz de bu güzel eseri pek kıymetli sanatçı kardeşlerimizin
fevkalâde yorumlamalarıyla meşk edebilirler...
Ehl-i' ne edilen ikrâmdır, Ves'selâm...
Muhabbetle
MBURAK CANımız bu kadar güzel mi olur! gece çok uzun süre hiç ara vermeden aynı eseri değişik sanatçılardan defalarca gönderdiğin linkde dinledim.
Harikuladeydi!...
Dinlemeye de devam ediyorum.
İKRAMın için teşekür ederim. Güzel gönlüne BEREKET dolsun! İNŞAALLAH!...
En son nur-ye tarafından 17 Eyl 2009, 18:54 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
- sdemir
- Kıdemli Üye
- Mesajlar: 487
- Kayıt: 24 Mar 2008, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9090
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
>>>>>> GÖNLÜMÜZÜN SESİ >>>>>>
ZEVK 1059
Uyan gaflet uykusundan fenâfillah için ezan
Bekâbillah sabahında RABBısına secde kılan
Gölgen sendensenden değil, hem Ayn-ı HAKK, hem Gayr-ı HAKK
Erisin buzdan putların Erir bir gün güneş bulan
14.11.1994 13:30 dr..
Gölgen senden : Senden, sebebi sensin, sen varsan var
Senden değil : Senin aynın değil. Hiç benzemez.
ZEVK 1059
Uyan gaflet uykusundan fenâfillah için ezan
Bekâbillah sabahında RABBısına secde kılan
Gölgen sendensenden değil, hem Ayn-ı HAKK, hem Gayr-ı HAKK
Erisin buzdan putların Erir bir gün güneş bulan
14.11.1994 13:30 dr..
Gölgen senden : Senden, sebebi sensin, sen varsan var
Senden değil : Senin aynın değil. Hiç benzemez.
- gulgoncaa
- Aktif Üye
- Mesajlar: 182
- Kayıt: 12 May 2008, 02:00
ZEVK 660
Kayalardan sert ve soğuk, Aşk Dağındaki buzullar
Erir Rahmet Güneşiyle, yüzün yere serer sular
Gurbet damla Hasret derya, yol uzun yolcu yalnızdır
Kanat açar Arzdan Arşa, hidâyet yüklü Bulutlar...
30.03.1990 05:18 Shr.
Kul ihvani
Hidâyet : Doğruluk. İslâmlık. Hakkı hak, bâtılı da bâtıl olarak görüp doğru yola girmek. Dalâletten ve bâtıl yoldan uzaklaşmak.
Kayalardan sert ve soğuk, Aşk Dağındaki buzullar
Erir Rahmet Güneşiyle, yüzün yere serer sular
Gurbet damla Hasret derya, yol uzun yolcu yalnızdır
Kanat açar Arzdan Arşa, hidâyet yüklü Bulutlar...
30.03.1990 05:18 Shr.
Kul ihvani
Hidâyet : Doğruluk. İslâmlık. Hakkı hak, bâtılı da bâtıl olarak görüp doğru yola girmek. Dalâletten ve bâtıl yoldan uzaklaşmak.
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/gulgonca.jpg[/img]
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9090
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9090
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
gulgoncaa yazdı:ZEVK 660
Kayalardan sert ve soğuk, Aşk Dağındaki buzullar
Erir Rahmet Güneşiyle, yüzün yere serer sular
Gurbet damla Hasret derya, yol uzun yolcu yalnızdır
Kanat açar Arzdan Arşa, hidâyet yüklü Bulutlar...
30.03.1990 05:18 Shr.
Kul ihvani
Hidâyet : Doğruluk. İslâmlık. Hakkı hak, bâtılı da bâtıl olarak görüp doğru yola girmek. Dalâletten ve bâtıl yoldan uzaklaşmak.
nur-ye yazdı:*** '' Gurbet DAMLA Hasret DERYA, YOL uzun YOLcu yalnızdır!..''
Kul İhvani
- MİRAC
- Yeni Üye
- Mesajlar: 14
- Kayıt: 09 Ağu 2009, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9090
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
nur-ye yazdı: >>>>>> GÖNLÜMÜZÜN SESİ >>>>>>
ZEVK 1059
Uyan gaflet uykusundan fenâfillah için ezan
Bekâbillah sabahında RABBısına secde kılan
Gölgen sendensenden değil, hem Ayn-ı HAKK, hem Gayr-ı HAKK
Erisin buzdan putların Erir bir gün güneş bulan
14.11.1994 13:30 dr..
Gölgen senden : Senden, sebebi sensin, sen varsan var
Senden değil : Senin aynın değil. Hiç benzemez.
Kıymetli kardeşimiz MİRAC, gerçekten çok güzel!...
İÇten DUAnıza AMİN İNŞAALLAH!
- simurg
- Özel Üye
- Mesajlar: 928
- Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00
Re: Uyan Ey Gözlerim!...
UYUMAK İSTİYORUM
(Üstad Necip Fazıl Kısakürek)
İki yıldız arası göğe asılı hamak...
Uyku, uyku... Zamansız ve mekansız, uyumak.
Uyumak istiyorum; başım bir cenk meydanı;
Harfsiz ve kelimesiz düşünmek Yaradanı.
İlgisizlik, herşeyden kesilmiş ilgisizlik;
Bilmeyiş ki, en büyük ilme denk bilgisizlik.
Usandım boş yere hep gitmeler, gelmelerden;
Bırakın uyuyayım, yandım kelimelerden!
Göz kapaklarımda gün, kapkara bir kızıllık;
Kulağımda tarihin çıkrık sesi, bin yıllık.
Bir yurt ki bu, diriler ölü, ölüler diri;
Raflarda toza batmış Peygamberlerden bildiri.
Her gün yalnız namazdan namaza uyanayım;
Bir dilim kuru ekmek; acı suya banayım!
Ve tekrar uyuyayım ve kalkayım ezanla!
Yaşaya dursun insan, hayat dediği zanla...
(Üstad Necip Fazıl Kısakürek)
İki yıldız arası göğe asılı hamak...
Uyku, uyku... Zamansız ve mekansız, uyumak.
Uyumak istiyorum; başım bir cenk meydanı;
Harfsiz ve kelimesiz düşünmek Yaradanı.
İlgisizlik, herşeyden kesilmiş ilgisizlik;
Bilmeyiş ki, en büyük ilme denk bilgisizlik.
Usandım boş yere hep gitmeler, gelmelerden;
Bırakın uyuyayım, yandım kelimelerden!
Göz kapaklarımda gün, kapkara bir kızıllık;
Kulağımda tarihin çıkrık sesi, bin yıllık.
Bir yurt ki bu, diriler ölü, ölüler diri;
Raflarda toza batmış Peygamberlerden bildiri.
Her gün yalnız namazdan namaza uyanayım;
Bir dilim kuru ekmek; acı suya banayım!
Ve tekrar uyuyayım ve kalkayım ezanla!
Yaşaya dursun insan, hayat dediği zanla...