Bil ki
- elifdostu
- Özel Üye
- Mesajlar: 649
- Kayıt: 06 Şub 2007, 02:00
- elifdostu
- Özel Üye
- Mesajlar: 649
- Kayıt: 06 Şub 2007, 02:00
ELİF[376-390]
376
Elif gayrısı el bana,
Çile Dosta bedel bana,
Elif Nunu dost bilmezse,
Göz yaşlarım sel bana.
377
Eliften gelenler hoş,
Sabırsız kullar nahoş,
Eliften meded dilerim,
Hırsa kapılan sarhoş.
378
Nefse düşen hisse,
Tek kendine küsse,
Edeb etse Elife,
Dost yoluna düşse.
379
"Ekrabu min hablil verid" olmasaydı, (Kaf/16)
Dost bilmezdim Elifi,
"İnni zanni abdi bih" demeseydi, (hadis-i kudsi)
Dost ummazdım Elifi.
380
Eliften gelse bela,
Bu dahi bize evla,
Hoş sefası hem cefası,
Elif ne güzel Mevla.
381
Gönül Elife mekan,
Arşı Elife lamekan,
Gönül bu, mekan değil,
Elifi bulmaya imkan.
382
Elif Nunu dost bilse,
Başka hacetim kalmaz,
Durum öyle değilse,
Hiç saadetim kalmaz.
383
Elifi anar dururum,
Aşkıyla yanar dururum,
Yanılmam Elif dilerse,
Onu Dost sanar dururum.
384
Elif için ağlamasa,
Nun bu gözü neylesin,
Nunu Elife bağlamasa,
Nun canı özü neylesin.
385
Binbir isimli Elif,
Binler derdi birledi,
Dostluk ettinse telif,
Elif Dostunu belirledi.
386
Dost arayıp el edeyim,
Aklı verip del edeyim,
Dostum Elif olmazsa,
Göz yaşımı sel edeyim.
387
Derdim olmuş derman bana,
Elif aslım Rahman bana,
Hadis-i kudsi bürhan bana, ("Ben insanı kendi suretimde yarattım"(ALLAH(CC)))
Dardır artık iki cihan bana.
388
En iyi bilgin olsa Elif,
Bellidir ki oldun arif,
Bu hoşluk ki olmaz tarif,
Vehbi ilim ki çok zarif.
389
Settar görünür gece,
Elifin adı tek hece,
Zahir Batın Hak nice,
Bu durum bir bilmece.
390
Elife sevdam kara,
Gönlümde geçmez yara,
Elif dost seçmezse,
Nundan daha mecnun ara!
Elif gayrısı el bana,
Çile Dosta bedel bana,
Elif Nunu dost bilmezse,
Göz yaşlarım sel bana.
377
Eliften gelenler hoş,
Sabırsız kullar nahoş,
Eliften meded dilerim,
Hırsa kapılan sarhoş.
378
Nefse düşen hisse,
Tek kendine küsse,
Edeb etse Elife,
Dost yoluna düşse.
379
"Ekrabu min hablil verid" olmasaydı, (Kaf/16)
Dost bilmezdim Elifi,
"İnni zanni abdi bih" demeseydi, (hadis-i kudsi)
Dost ummazdım Elifi.
380
Eliften gelse bela,
Bu dahi bize evla,
Hoş sefası hem cefası,
Elif ne güzel Mevla.
381
Gönül Elife mekan,
Arşı Elife lamekan,
Gönül bu, mekan değil,
Elifi bulmaya imkan.
382
Elif Nunu dost bilse,
Başka hacetim kalmaz,
Durum öyle değilse,
Hiç saadetim kalmaz.
383
Elifi anar dururum,
Aşkıyla yanar dururum,
Yanılmam Elif dilerse,
Onu Dost sanar dururum.
384
Elif için ağlamasa,
Nun bu gözü neylesin,
Nunu Elife bağlamasa,
Nun canı özü neylesin.
385
Binbir isimli Elif,
Binler derdi birledi,
Dostluk ettinse telif,
Elif Dostunu belirledi.
386
Dost arayıp el edeyim,
Aklı verip del edeyim,
Dostum Elif olmazsa,
Göz yaşımı sel edeyim.
387
Derdim olmuş derman bana,
Elif aslım Rahman bana,
Hadis-i kudsi bürhan bana, ("Ben insanı kendi suretimde yarattım"(ALLAH(CC)))
Dardır artık iki cihan bana.
388
En iyi bilgin olsa Elif,
Bellidir ki oldun arif,
Bu hoşluk ki olmaz tarif,
Vehbi ilim ki çok zarif.
389
Settar görünür gece,
Elifin adı tek hece,
Zahir Batın Hak nice,
Bu durum bir bilmece.
390
Elife sevdam kara,
Gönlümde geçmez yara,
Elif dost seçmezse,
Nundan daha mecnun ara!
Âmaya renk tarif etme,
Siyahtan gayrını blmez,
Aşığa DOST'tan bahsetme,
ALLAH'tan gayrını bilmez...
Siyahtan gayrını blmez,
Aşığa DOST'tan bahsetme,
ALLAH'tan gayrını bilmez...
- halimkok
- Özel Üye
- Mesajlar: 3843
- Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00
- elifdostu
- Özel Üye
- Mesajlar: 649
- Kayıt: 06 Şub 2007, 02:00
YA MEN ÜNSÜHÜ LEZİZ
YA MEN ÜNSÜHÜ LEZİZ
Biberden aldım bal tadını,
Gönül içinde hal tadını,
Sen de zevkle al tadını:
Dostum Men Ünsühü Leziz'dir. (1)
Dert sıkıntı keder acı,
Bal içinde şeker acı,
Şu acize n'eder acı:
Kastım Men Ünsühü Leziz'dir.
Canım kalıyor darda,
Yangın içinde narda,
Fakir kullara zorda:
Bastım Men Ünsühü Leziz'dir.(2)
Gözümdür benim destim, (desti=su kabı)
Göz yaşından abdestim,
Sual etmiş elestim:(3)
Rabbim Men Ünsühü Leziz'dir.
Zâhiri Bâtın eden perde,
Düşürdü şu kulunu derde,
Perdelerin ardı yerde:
Gördüm Men Ünsühü Leziz'dir.
Ne derdimi vird ederim,
Ne virdimi derd ederim,
Gönlümü serd ederim:(4)
Virdim Men Ünsühü Leziz'dir.
Aziz takdire hep razı,
Ezelden yazılmış yazı,
Bir görür çoğu ve azı:
Varım Men Ünsühü Leziz'dir.
27.01.2008 8:20
Aziz KURTULUŞ
BURSA
(1)Men Ünsühü Leziz = birlikteliği(dostluğu) lezzetli olan Allah(CC)
(2)Bast: Sevindirmek, haya sebebiyle olan sıkılmanın gitmesiyle açılmak.
(3)Elestü biRabbikküm? = Rabbiniz ben değilmiyim? (Bela = evet demiş ruhlarımız)
(4)Serd: Sözü muttasıl ve güzel bir eda ile söylemek.
Âmaya renk tarif etme,
Siyahtan gayrını blmez,
Aşığa DOST'tan bahsetme,
ALLAH'tan gayrını bilmez...
Siyahtan gayrını blmez,
Aşığa DOST'tan bahsetme,
ALLAH'tan gayrını bilmez...
- elifdostu
- Özel Üye
- Mesajlar: 649
- Kayıt: 06 Şub 2007, 02:00
Bil ki
BİL Kİ
İnse gözüne perde,
Göremezsin ne nerde,
Hayrı gizledi şerde,
Bil ki Allah Settardır.
Örtü edeb icabı,
Settar örter hicabı,
Aşık sineler ab'ı,
Bil ki Allah Settardır.
Ne hoş vakit gece,
Sırrı var pek ince,
Settar tecellisince,
Bil ki Allah Settardır.
Var olması her aybın,
Olamaz senin kaybın,
Sakın olmasın kaygın,
Bil ki Allah Settardır.
Yüz yüze bakamazdık,
Hak yöne akamazdık,
Aşk közün yakamazdık,
Bil ki Allah Settardır.
İnsan tecelli esmasına,
Rahman görünen simasına,
Gönlün aşkına sevdasına,
Bil ki Allah Settardır.
Aziz der sözüm dinle,
Allah aşkıyla inle,
İşin var ise dinle, (din=İslam)
Bil ki Allah Settardır.
07.02.2007 Saat: 22:30
Aziz KURTULUŞ
BURSA
Âmaya renk tarif etme,
Siyahtan gayrını blmez,
Aşığa DOST'tan bahsetme,
ALLAH'tan gayrını bilmez...
Siyahtan gayrını blmez,
Aşığa DOST'tan bahsetme,
ALLAH'tan gayrını bilmez...
- derunilale
- Saygın Üye
- Mesajlar: 268
- Kayıt: 27 Tem 2007, 02:00
- dostemin
- Kıdemli Üye
- Mesajlar: 530
- Kayıt: 19 May 2007, 02:00
ÖZLERSİN
ÖZLERSİN
Gurbete düşmüşsün ey garip sufi
Vatanı özlersin Hakkı özlersin
Bu kadar ayrılık olmuştur kûfi
Yurdunu özlersin Hakkı özlersin
Emaneti aldın gurbete çıktın
Cahildin bilmedin görünce korktun
Gurbetin kahrından çok çabuk bıktın
Rabbini özlersin Hakkı özlersin
Gurbette yaşayan zalimler gördün
Rabbini unutmuş gafiller gördün
Nefsinin esiri sefiller gördün
Elesti özlersin Hakkı özlersin
Burada garipsin malı neylersin
Yalancı dünyada şanı neylersin
Canan olmayınca canı neylersin
Sılayı özlersin Hakkı özlersin
Ey sufi şaşırma ! her yerde Hakk var
Batında zannetme Zahirde de var
Evvelde Ahirde daima Hakk var
Bilmeyi özlersin Hakkı özlersin
Masivayı unut Hakkla birlik ol
Dışarda arama Onu kalpte bul
Gurbetten sılaya içindedir yol
Bulmayı özlersin Hakkı özlersin
Sufi olan bulur, Onunla olur
Neşe-i Ulayı burada bulur
Birliğe ulaşır Hakkla Hakk olur
Olmayı özlersin Hakkkı özlersin
Bilirsen Bulursun belki Olursun
Hakk nasip ederse Hakkla olursun
Yaşarsın Birlikte sufi olursun
Kendini özlersin Hakkı özlersin
Dost Emin arama burada sıla
Sıla gurbet diye şaşırıp kalma
Her an her yerdedir Hakkı gör burda
İçinde olanı dışta özlersin
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
- nur_umim
- Özel Üye
- Mesajlar: 1119
- Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00
- dostemin
- Kıdemli Üye
- Mesajlar: 530
- Kayıt: 19 May 2007, 02:00
ÖRNEKTİR SANA
ÖRNEKTİR SANA
İnsan gibi insan olmak istersen
Muhammed Mustafa örnektir sana
Cenneti burada bulmak istersen
Muhammed Mustafa örnektir sana
Mahlukat Hakktandır, görülmelidir
Efal, sıfat Hakktan bilinmelidir
Canlı, cansız her şey sevilmelidir
Muhammed Mustafa örnektir sana
Halka hizmet etmek Hakka hizmettir
Mevla himmet eder, görev hizmettir
Makbul olan hizmet hasbi hizmettir
Muhammed Mustafa örnektir sana
Yetimi okşayıp kollamak için
Fakiri doyurup korumak için
Mazlumun hakkını savunmak için
Muhammed Mustafa örnektir sana
Allaha kulluk et ibadet eyle
Hatanı kabul et affını dile
İncitme kimseyi incinsen bile
Muhammed Mustafa örnektir sana
Dost Emin diyor ki gülmek istersen
Hakikat yolunda ermek istersen
Gerçek rehberini bilmek istersen
Muhammed Mustafa örnektir sana
- nur_umim
- Özel Üye
- Mesajlar: 1119
- Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00
BATMAYAN RAHMET GÜNEŞİMİZ (sav)
Bismillâhirrahmânirrahim.
Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyidinâ Muhammedin Abdike ve Nebîyyike, ve Rasülûke ve Nebîyyil-Ümmiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi, vessahbihi ve ümmetihi...
Âlemlerin Doğmasında Nebiyyü'l- Ümmî,
Rahmetenlilâlemin Habibullah!
Allahuzülcelâle irsal ediciği Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem
Güneşimizin Gönüllerimize DOĞsun!
O'nu BİLmede, BULmada, OLmada ve Yaşayıp-Yaşatmada,
O'nun Adına, Hesabına ve Şerefine,
Habibî-Hasbî Hizmetçisi Olarak Şehâdetiyle şereflenmeyi,
Tüm Ümmeti için Rabbımızdan diler dua ederiz..
Salâvatımız mübarek Olsun!
Nur-u MîM'imiz hep Işısın!.
GEÇENDE TEVBE BİRLİĞİMİZ
ŞU ANDA RIZA BİRLİĞİMİZ
GELENDE DUA BİRLİĞİMİZ
SON NEFESTE ŞEHÂDET BİRLİĞİMİZ
RESÛLULLAH (sav) DE BİZ OLSUN!
İNŞÂALLAH!..
Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyidinâ Muhammedin Abdike ve Nebîyyike, ve Rasülûke ve Nebîyyil-Ümmiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi, vessahbihi ve ümmetihi...
Âmin!
Yâ Latîf!
Yâ Kerîm!
Yâ Rahîm!
Yâ Vedûd! (cc)
Âmin! Âmin!
Muhammedi Muhabbetlerimizle...
- dostemin
- Kıdemli Üye
- Mesajlar: 530
- Kayıt: 19 May 2007, 02:00
- dostemin
- Kıdemli Üye
- Mesajlar: 530
- Kayıt: 19 May 2007, 02:00
BİR
BİR
Bir nefes öncesi Bâtında idin
Bir nefes sonrası Zâhir göründün
Bir nefes öncesi Zâhirde iken
Bir nefes sonrası Bâtın bilindin
Demek ki bir nefes bize perdedir
Evveldeki Bâtın Âhirde Zâhir
İster Bâtın olsun isterse Zâhir
Evveli Âhiri gerçekte hep BİR
Tevhide girersen gördüğün hep BİR
Sen yoksun ben yokum var olan hep BİR
Yansıma andadır tecelli hep BİR
Devranda dönen BİR, dönüşen hep BİR
Dost Emin Bâtındın, şimdi Zâhirsin
Nefes biter ise döner gidersin
Hakikat isteyen tevhide girsin
Kul olsun BİRlikte, BİZe BİR desin
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
- dostemin
- Kıdemli Üye
- Mesajlar: 530
- Kayıt: 19 May 2007, 02:00
YAPAN HAKKTIR
YAPAN HAKKTIR
Sen nesin bir şeyi yapabilesin
Yapan çatan Hakktır bunu bilesin
Yaptığın fiili senin mi sandın
Sen nesin bir şeyi yapabilesin
Gözü sana veren gör dedi gördün
Kulak, burun, ağız bir de dokundun
Bedeni görüp de senin mi sandın
Sen nesin bir şeyi yapabilesin
Aciz insan şaşar ben yaparım der
Ayağı yürürken ben giderim der
Yürüyen ayağı senin mi sandın
Sen nesin bir şeyi yapabilesin
Sen ayrı değilsin işleyen Odur
Kendinden kendine oluşan Odur
Yapan çatan Hakktır tek fail Odur
Dost Emin kuludur ilahı Odur...
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
- dostemin
- Kıdemli Üye
- Mesajlar: 530
- Kayıt: 19 May 2007, 02:00
AŞK!..
AŞK !..
Dost Emin
Aşk ateşi yaktı ise
En büyük zevk inan onda
Ne şundadır ne de bunda
En büyük zevk inan onda
Bir gün bir ANda gelir girer içine AŞK, kalbine yerleşir çıkmamacasına ve ne olduğunu şaşırırsın,
söylemek ister yutkunursun
Sen artık sen değilsindir, yeni sen ise önce ne olduğunu bilemez,
yaşadığı halini anlatmak ister, anlatmaya kelimeler kifâyet etmez!..
Bu hâl ne hâldir?
Her şey kaybolmuş BİR şey olmuştur,
Âşık MÂŞUKunu bulmuştur, öyle bir zevk halidir ki inşaallah hiç bitmez!..
Aşka düşenler bilir, kalbi arşa yükselir, hem çok sever hem de sevildiğini bilir
Akıl der ki; ne yaptın da böyle bir hale girdin, önceden hiç bilmediğin zevki bir ANda bildin?..
Düşünür bilemez, arar sebep bulamaz,
Bu hali çözemez, öylesine farklıdır ki duygularını ifâde edemez!..
Âşık oldum birdenbire Allah'a
Bu aşk bana nasıl geldi bilemem
Mâşukum da beni sevdi billaha
Bu aşk bana nasıl geldi bilemem
Düşündükçe Hakkı, titreyip durdum
Zikrederken O' nu, huzuru buldum
Her neyi gördüm ise âşıkı oldum
Bu aşk bana nasıl geldi bilemem
Arar iken O'nu içimde buldum
Nice güzellikler O'ndandır bildim
Âşıkı oldum da kendimden geçtim
Bu aşk bana nasıl geldi bilemem
Âşık olan der ki kȃinat aşktır
Ezelden ebede var olan aşktır
Yaratılış sırrı belki de aşktır
Bu aşk bana nasıl geldi bilemem
Aşk ateşi seni yaktı Dost Emin
Bu aşk ile oldun gerçekten mümin
Allah'ı an artsın bu aşkın senin
Bu aşk bana nasıl geldi bilemem
Âşık bilemese de yaşadığı aşkın güzelliklerini terennüm eder
Bu muhabbet çok tatlı şey, acıyı tatlı eder
Mâşukundan keder gelse gönlünde neşe biter
Lütuf, kâhir hepsi birdir çünkü Ondan gelmedir
Kötü olan Hakktan gelmez Ondan gelen güzeldir
Aşka düşen bunu bilir Mâşuktan ışık gelir
Karanlıklar nura döner tüm lekeler silinir
Elindeyse aşka düş sen her gördüğün hoş olsun
Mâşuk ile birlik ol sen kalbine neşe dolsun
Dost Eminim bu ne haldir, dünya nereye gitti
Âşık, Mâşuk BİR olunca cümle kederler bitti
Çevresindekiler sahip çıkarlar ve anlamadıkları halde bunu garip bir durum diye yorumlarlar.
Âşıka nasihatlar başlar, kısaca bu durumunu beğenmezler.
Bu da ne demek derler, müslümanız elhamdülillah, yolumuz belli, eğer gerekseydi bizler de âşık olurduk
Âşık gülümser ve yine gönlünden diline düşer şu dizeler
Talib olan aşkı arar çarşıda mı pazarda mı
Aşk nerede diye sorar satılır mı mezatta mı
Burada mı orada mı Kaf dağının ardında mı
Ne burada ne orada Mâşuk nerde aşk orada
Beş duyunla aşk arama göremezsin bulamazsın
Bu mekȃnda şu mekȃnda satılmaz o alamazsın
Aşkı sana Mâşuk verir yoksa âşık olamazsın
Ne burada ne orada Mâşuk nerde aşk orada
Zarfı yırtıp mazrufa bak içindedir Mâşuk mutlak
Sana senden yakın olan yaratandır kalbinde Hakk
Mâşuk sana âşık olmuş olamazsın Ondan uzak
Ne burada ne orada Mâşuk nerde aşk orada
Bu aşk nedir nasıl şeydir nerededir kimler bilir
Mâşuk âşık, âşık Mâşuk, aşk içinde iç içedir
Mümin kullar bunu bilir çünkü Mâşuk içindedir
Ne burada ne orada Mâşuk nerde aşk orada
Dost Emin der aşk sadırda, aramayın satırlarda
Mâşuk senle her anında aramayın uzaklarda
Mâşuk âşık bir arada aramayın mekȃnlarda
Ne burada ne orada Mâşuk nerde aşk orada
Elinden en büyük varlığını almak isteyenler vardır
Gözleri yaşlı Mâşukuna döner ve içtenlikle şöyle söyler
Alamaz güzelim kimse alamaz
Bu aşkını benden kimse alamaz
Aşkı veren sensin kimse alamaz
Bu aşkını benden kimse alamaz
Yanmışım bir kere aşka düşmüşüm
Bazen ağlamışım bazen gülmüşüm
Nereye bakarsam seni görmüşüm
Bu aşkını benden kimse alamaz
Mâşukum demişim candan sevmişim
Malı mülkü değil canı vermişim
Seni her şeylerden üstün bilmişim
Bu aşkını benden kimse alamaz
Nedir bu sendeki bu işve bu naz
Verdiğin cefaya kalbim hiç tınmaz
Canımı versem de yine dersin az
Bu aşkını benden kimse alamaz
Aslında ben yokum sade aşkın var
Bu aşka düşenler olur bahtiyar
Tek sensin bana yar kıskansın ağyar
Bu aşkını benden kimse alamaz
Dünyayı isteyen huzur bulamaz
Dünya derdi bize keder olamaz
Aşkından gayrısı kalpte kalamaz
Bu aşkını benden kimse alamaz
Aşkı var edensin tek mâşuk sensin
Âşıkı halk edip aşk veren sensin
Sevilen de sensin seven de sensin
Bu aşkını benden kimse alamaz
Dost Emin âşıktır Mâşuku Allah
Bulunmaz bu sevgi illa maşallah
Biliniz bu aşkı, bu aşk aşkullah
Bu aşkını benden kimse alamaz
Mâşuk isterse aşka düşer yanarsın, bu bulunmaz zevk içinde yaşarsın
Aşka düşen ateşe düşmüştür, yanmaya başlar, yandıkça önce kor olur sonra kül olur, bu ateş hiç sönmesin der
Benlik kül olup savrulunca tek O kalır
Müjdeler Dost Emin aşkın dâimdir
Senden mutlu var mı göster ki kimdir
Yanık bir kor idin küle dönmüşsün
Neşeler senindir, bu zevk senindir
Aşk BİRlikteki yapı taşıdır, bilin ki gerçekte âşık Mâşuktan ayrı değildir
Kendinden kendinedir her oluş
Evvel, Âhir, Zâhir, Bâtın O vardır, o halde AŞK vardır
Aşk bir titreşimdir ezelden ebede
Bu titreşim bazen zâhirde ses verir senin gönlünde, duyarsın aşkı, aşkın müziğini
Kalbinde bir aşk yaşayıp , gönül teli titreyenler
Kimselerin duymadığı bambaşka bir müzik duyar
Hakk'dan gelen tınıları kulak açıp dinleyenler
Kimselerin duymadığı bambaşka bir müzik duyar
İlahi bir aşka düşen, firkat çeker Hakk'ı arar
Teslim olan müslümanlar Allah diye Hakk'ı anar
Nasip olmaz her kuluna aşka düşen daim yanar
Kimselerin duymadığı bambaşka bir müzik duyar
Yüce Mevlâ çağırırsa kulak duymaz gönül duyar
Dost Eminim aşkla yaşar her nefeste Hakk'ı duyar
Aşka düşüp özlem çeken mümin olan nice canlar
Kimselerin duymadığı bambaşka bir müzik duyar
Mâşuk sandığın Tanrı aslında âşık sana, bu aşkı hissedersen taparsın Yaradana
Aşktan başka bir şey yok bunu sen anlasana, bu alemde ne varsa Hakk yaratmış aşk için
Seni anmak ne güzel dilimde duamdasın
Masivâ bir hayaldir yalnız gerçek sen varsın
Rabbimsin Melikimsin Allahım tek İlahsın
Zâhir, Bâtın lutfet sen, aşkımız baki kalsın
Ne kadar hamd etsem azdır Allahım!
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
CENABI HAK RAZI OLSUN İNŞ..
ZEVKLE SEYR EYLEDİK...
derdimiz aşk olsun....
Yani aşk; sabaha kadar testere ile ikiye bölünür, akşama kadar sabır dikişleri ile yeniler kendini. Düz yolları, düz çizgileri sakin nehirleri sevmez hep türbülanslı uçuşlar ister. Boşluğa düşer, kâh boşluk ona düşer.
Siyah giymeye, intihar etmeye meyilli gibi durur aşk. Onu bu eğilimden kurtarıp beyaza boyamak ve ebedi bir hayatı muştulamak senin aşkı layık olan yere kaldırmanla mümkündür. En son ne zaman baktın gökyüzüne? Hatırlamıyorsan senin kalbin aşkın çekiminden sıyrılıp bu dünyanın çekimine yenilmiş demektir.
Aşk imiş ışık veren âşıklara
Aşk imiş ateş veren yanıklara
Aşk imiş derde bırakan âdemi
Aşk imiş deva veren âşıklara
ZEVKLE SEYR EYLEDİK...
derdimiz aşk olsun....
Yani aşk; sabaha kadar testere ile ikiye bölünür, akşama kadar sabır dikişleri ile yeniler kendini. Düz yolları, düz çizgileri sakin nehirleri sevmez hep türbülanslı uçuşlar ister. Boşluğa düşer, kâh boşluk ona düşer.
Siyah giymeye, intihar etmeye meyilli gibi durur aşk. Onu bu eğilimden kurtarıp beyaza boyamak ve ebedi bir hayatı muştulamak senin aşkı layık olan yere kaldırmanla mümkündür. En son ne zaman baktın gökyüzüne? Hatırlamıyorsan senin kalbin aşkın çekiminden sıyrılıp bu dünyanın çekimine yenilmiş demektir.
Aşk imiş ışık veren âşıklara
Aşk imiş ateş veren yanıklara
Aşk imiş derde bırakan âdemi
Aşk imiş deva veren âşıklara
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''
Hacc / 78
Hacc / 78
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12887
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
AŞK ÂŞIK
Ârif talebi
Aşkın sebebi
Demir leblebi
Ezilir ezer
*
Beşikte bebe
Sonuç-sebebe
Eşikte dede
Canından bezer
*
Câhiller bilmez
Perdesin silmez
Sevmez-Sevilmez
Üzülür Üzer
*
Gaibden gelen
Geldiğin bilen
Bildiğin bulan
Düzenin düzer
*
Ekşiyle - şeker
Tuz biber eker
Elden el çeker
Bağların çözer
*
Aşkı tutmaya
Tutup atmaya
Alıp - satmaya
Kurulmuş Bazar
*
Ahmaksa sesle
Bedenin besle
Bin bir nefesle
Kuyusun kazar
*
Aşk, kalbe akış
Gayriyi yakış
Yârden bir bakış
Naz-Niyaz-Nazar
*
Aşk, gelmez dile
Âşık aşk ile
Çektiği çile
Yazısın yazar
*
HAKK ile hâlvet
Halk ile celvet
Âşığa devlet
Sırrına mezar
*
Âşık topraktır
Yeşil yapraktır
HU ile HAKKtır
HAYY ile hızar
*
Esrâr yüzülmez
Ezip süzülmez
Âşık üzülmez
Kendine kızar
*
İvmeyen ermez
Serini sermez
Âşık sırr vermez
Testisi sızar
*
Bilmeyen bilmez
Bilenler gülmez
Âşıklar ölmez
Külümüz tozar
*
Kul İhvâni Dost
Her şey fâni Dost
Aklın hani Dost
Yabana yozar
26.04.1995 11:36
Gaib : Göz önünde bulunmayan, hazırda olmayan. Kaybolmuş olan. Görünmeyen âlem.
Hâlvet : Yalnızlık. Tek başına kalmak. Tenhaya çekilme. * Gizlilik.
Celvet : Yerini, yurdunu terketme. * Tas: Abdin fenâfillah olup halvetten ayrılması.
İvmeyen : Acele etmeyen.
Yozar : Yozca hareketle yolunu kaybeder.
- habibi
- Özel Üye
- Mesajlar: 1059
- Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00
HER AN AYRI BİR ŞAN!....
İnsan bilirse kendini bulur rabbini
Ben yok asıl bu bir fasıl
Hayat hayki âdem suret
Âdem deki haydır asıl
Bu yüzden külli ruhin zaikatül mevt olunmayıp
Külli nefsin zaikatül mevtle tatlandırıldık
bu sırdandır ki ruha hayat daima hay olarak sunulmakta
İnsan Farkı boyutlarda haz veya elem olarak hisseder
Dünya yaşamındaki davranışları gereği
belkide o zaman fark eder âlemi lâhuttaki fatiha melodisini
Yaşma imza atıldığından buyana vücud ikliminin mimarının
Biz haleflerine gönül ve akıl tekilliğinde hissettirdikleriyle
Hani ilk anda her şey sesten ibaretti,
Sonra da renkten, sonra esirden,
İlk sayha künden ibaret bir sesti,
Sonra fotonlardan oluşan bir renk
Sebül mesani sırrınca tayfın yedi rengince parlayan
Renkten renge dönen
Sonra o renk cümbüşü ses korosunda
Fatihayı kadimleştirir âlemlerde
Âlemler ilk defa enleşir varlık kimliğinde algılanmak adına
Hala hayal olmadığını kanıtlamaya
Bir nidadır su ve toprak
nefsin algılamasına rab sığasında
Muhataplık hitabıyla sunar kendini
Men arafe nefse hu fek ad arafe rabbe hu
Bu garip sırlı mizahi serüven bir halde durmadan hallenirken
Akil olanların tevekkülüne gönüllerden bir tatlı söz düşerki,
inna lillahi ve inna aleyhi racuun
İşte ondan sonra bir kez daha son- ra
Rahmet olarak âlemde tecelli eder
Hem tahayken göklerde ünlenir,
hemde yerde kul olup ta yasinlikle sinlenir
Bilemeyenler gülüp geçer belki ama,
Yazıyla muhatap olanca dinlenir
Zaten itikadın dinle muhatabı olanlar dinli değilmi...
Sizin için din olarak islamı seçtim derken
Din ve resul işbu usul
Muhammedi hiyerarşi ile muhabbeti eylerken hasıl
Kaderin külli sicilinde el adil ve hasıl
Femen miskale zerretin hayren yerah
Ve men miskale zerretin şerren yerah
Zira her kim bir zerre miktarı hayır işlerse onu görecektir.
Her kim de bir zerre miktarı şer işlerse onu görecektir.
Her oluşum kişinin algılamasıyla mümkünleşir
İster müspet ister menfi
Güzel bakan güzel görür güzel düşünen güzel hisseder
Külli kaderdeki kudret ve karar hem el adil olanın hükmüdür
Hemde kahhar olanın mülkiyetinde bir cebirdir ki o el cebbardır
Kulsa bu muhayyer hayata
elestin bezminde iki secdelik bir irade eylemiyle beli demiştir
bu âlemde bilip bilmemesi şart değil
Nefislerin cebrine ram olarak kötü hasletlerle bezenenlere
Tevhit ağır gelse de sürekli bir anlaşmayla muhatabız ginede
değilmi ki günde kırk kez o sözleşmeyi yenileyip tekrar ederken
Fatihanın sözleşmesine saygımızı yad eder
Kul huvallahu ehad alla hu samed deriz
Ve ehadiyetine şek dokundurtmayız
Demek ki her yaratılan kaderi ilahiye deki
O ilahi konumunda bir sıfatla sıfatlanmış
Velâkin bu dünyada her bir nefis iradesinde muhtar değilmi
Her bir varlık asla hilkate muhalefet edemezken varlığında
Emanetin muhatabına muhayyerlik bahşedilerek
Halife unvanıyla onanan da insandır
Bu yüzden kalb verilmiştir insana
Eğer basiretle bakarsa görecek
Bakamayanlara zaten sözümüz yoktur
yaşarken yaşamın sahibine teşekkürü borç bilenlerle
Bilmeyenlerin âlemdeki imtihan sırrıdır bu anlatılanlar aslında
İslam bize kuranca bir tanıtılmama ile
Resulün tarifinde sunulurken
Biz kuranı okuruz furkanca ve kuranda bizi okur furkanca
O zaman işin sırrınca gönül el veduda açılır
Kul sevmenin sırrına erer
Ve derki Allahümme yâ Mukallibel Kulûb,
sebbit kulûbenâ alâ dînik-
Ey kalbleri evirip çeviren Allahım!
Kalblerimizi dininde sabitleyip perçinle.
Bu kalbi olanların dil sığasındaki muhammedi senası
kalb yerine yürekle iktifa edenlere söylenecek sözü
Zikretmeyi buraya uygun görmüyor ve diyorum ki
Ya Musarrifel Kulûb, sarrif kulûbenâ ila tâatik-
Ey kalbleri evirip çeviren,
kalblerimizi ibadet ü taat sevdasına çevir!
Kalblerinde gönül barındıranların sözleri
böylesine niyaz makamında dillenirken
O gönüllerdeki gerçek sahib sevda ve aşkın şerhini
Bir adem oğlunda veya bir havva kızında tecelli eyletirki
İşbu cilveyi-rabbaniye yi çözene aşk olsun.....
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
Aşk, vecd ve istiğrak hâli öyle bir ummandır ki ancak ehline mâlum olan bir cilve-i Rabbânî'dir.
Yine bu sır ilminden bir kısmını, rumuzlu bir şekilde de olsa satırlara aksettiren Muhyiddîn ibn Arabî'ye, ehlullâh büyük değer vermiş, ifâdelerinin derûnundaki kâbına varılmaz sırların hakîkatlerini seyretmişler, onu "Şeyh-i Ekber" diye yâd etmişlerdir. Bâtınî âlemden uzakta olanlarsa bu nükteyi çözemedikleri için, onu küfürle ithâm etmişlerdir.
Eğer sırlara tahammül edecek dost ve sırdaş bulunmazsa, susmak evlâdır.
Çünkü herkese aklının erebileceği ölçüde söz söylemek gerekir. Yoksa hâlden anlamayana hikmet ve mârifetten bahsetmek, hakîkate zulmetmektir.
Bu itibarla Muhyiddîn ibn Arabî -kuddise sirruh-: "Hâlimize âşinâ olmayanlar, eserlerimizi okumasınlar." buyurmuştur. (Osman Nuri Topbaş, İmandan İhsana Tasavvuf, syf 364)
Yine bu sır ilminden bir kısmını, rumuzlu bir şekilde de olsa satırlara aksettiren Muhyiddîn ibn Arabî'ye, ehlullâh büyük değer vermiş, ifâdelerinin derûnundaki kâbına varılmaz sırların hakîkatlerini seyretmişler, onu "Şeyh-i Ekber" diye yâd etmişlerdir. Bâtınî âlemden uzakta olanlarsa bu nükteyi çözemedikleri için, onu küfürle ithâm etmişlerdir.
Eğer sırlara tahammül edecek dost ve sırdaş bulunmazsa, susmak evlâdır.
Çünkü herkese aklının erebileceği ölçüde söz söylemek gerekir. Yoksa hâlden anlamayana hikmet ve mârifetten bahsetmek, hakîkate zulmetmektir.
Bu itibarla Muhyiddîn ibn Arabî -kuddise sirruh-: "Hâlimize âşinâ olmayanlar, eserlerimizi okumasınlar." buyurmuştur. (Osman Nuri Topbaş, İmandan İhsana Tasavvuf, syf 364)
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''
Hacc / 78
Hacc / 78
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
Mevlana hazretlerine aşk nedir diye sorarlar o da `ben ol da gor der`
asigin hali boyledir onda mantik bir yerde sukut eder ona daha duru bakilmalidir ve onun hali tahmin edilemez onun icin sevgiliden baskasi yoktur ve hersey onun icin o olmustur.............
.............
asigin hali boyledir onda mantik bir yerde sukut eder ona daha duru bakilmalidir ve onun hali tahmin edilemez onun icin sevgiliden baskasi yoktur ve hersey onun icin o olmustur.............
.............
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''
Hacc / 78
Hacc / 78
- dostemin
- Kıdemli Üye
- Mesajlar: 530
- Kayıt: 19 May 2007, 02:00
MUKALLİT
MUKALLİT
Mukallit taklidi pek güzel yapar
Sanırsın sofudur camide yatar
Anlamaz dediğin Arapça katar
Rol keser kendini pahalı satar
Şöyle tumturaklı laflar paralar
Arasına Arapça deyimler katar
Eskiler ne demiş ortaya atar
Büyük bir edayla gerdanlar kırar
Türkçesini bilmez ayet sıralar
Yalan yanlış hadis mutlaka anar
Sonrası veliler hep bildik çıkar
Kendi de ermiştir! anlayan anlar
Gerçek ibadeti kendisi yapar
Hatasız namazı kendisi kılar
Orucu eksiksiz pek güzel tutar
Zekatı verirken gösteriş atar
Dost Emin diyor ki behey sahtekar
Allahı kandırma O kalbe bakar
Riyayla yapılan ahrette çıkar
Mukallit taklidi pek güzel yapar
- dostemin
- Kıdemli Üye
- Mesajlar: 530
- Kayıt: 19 May 2007, 02:00
OLDUM
OLDUM
Hakk Ol dedi halk oldum
Aşka düştüm var oldum
Neden, niçin, nasılı
Aşka düşünce buldum
BİRlik içinde kuldum
Varlık içinde puldum
Kıyam ettim tazimle
Tek-BİR-le namaz kıldım
Yaradana kul oldum
Şimdi huzuru buldum
Korku gitti dağlara
Mevlanın dostu oldum
Dost Emin der ne oldum
Köleyken Sahip oldum
Ol dedi Yüce Mevla
Aşık bir mümin oldum
***
Es-Samedsin Allahım her kulun sana muhtaç
Bizler aciz kullarız sensin gören ihtiyaç
Sana kulluk ederiz senden yardım dileriz
Sırat-ı müstakimde eyle bizleri intaç
***
( İntaç : sonuçlandırma, bitirme )