HZ.EBUBEKİR (R.A)

Cevapla
Kullanıcı avatarı
kurtulus
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 7
Kayıt: 28 Tem 2007, 02:00

HZ.EBUBEKİR (R.A)

Mesaj gönderen kurtulus »

FİL VAK'ASINDAN ÜÇ YIL KADAR SONRA MEKKE'DE DOĞDU.
İSLAMİYETİ İLK KABUL EDENLERDİ.

TİCARETLE UĞRAŞIRDI.
SAYILIP, SEVİLEN, İYİ KALPLİ VE CÖMERT BİRİYDİ.
MÜSLÜMAN OLDUKTAN SONRA BÜTÜN MALINI İSLAM İÇİN HARCADI.
PEYGAMBER EFENDİMİZİN (A.S.M) EN YAKIN ARKADAŞI OLDU.
ONUN HER DEDİĞİNİ TEREDDÜTSÜZ TASDİK ETTİ.
BU YÜZDEN "SIDDIK" ÜNVANINI ALDI.

HİCRET ESNASINDA PEYGAMBERİMİZLE BERABERDİ.
KIZI HZ.AİŞE'Yİ EFENDİMİZLE EVLENDİREREK ONA KAYINBABA OLMA ŞEREFİNE NAİL OLDU.

DAHA DÜNYADAYKEN CENNETLE MÜJDELENEN ON SAHABEDEN İLKİYDİ.
DAİMA TEBESSÜM EDER, KÖLELERİ ÖZGÜRLÜKLERİNE KAVUŞTURUR VE SAVAŞLARDA KAHRAMANCA SAVAŞIR, BARIŞTA DA PEYGAMBERİMİZİN (A.S.M) DİZİNİN DİBİNDEN AYRILMAZDI.

PEYGAMBERİMİZİN (A.S.M) VEFATI ÜZERİNE MÜSLÜMANLAR ONU HALİFE SEÇTİLER. İKİ YIL GÖREVDE KALDIKTAN SONRA 23 AĞUSTOS 634'TE VEFAT ETTİ.
Kullanıcı avatarı
nisa77
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 133
Kayıt: 01 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen nisa77 »

CEBRAİL(A.S) HOCASI.....

Birgün Server-i Enbiyâ 's.a.v.' mescidde oturmuş idi. Cebrâîl aleyhisselâm geldi. Sultân-ı Enbiyâ, hazret-i Cebrâîl ile söyleşirdi. Eshâb-ı kirâm mescide gelip, Seyyid-i kâinâtı meşgûl görüp, bildiler ki, hazret-i Cebrâîl ile söyleşir. Sükût edip, oturdular. O sırada hazret-i Alî 'r.a.' içeri girip, selâm verip, yerine oturdu. Hazret-i Osmân 'r.a.' gelip, selâm verip, yerine oturdu. Sonra Ebû Bekr 'r.a.' gelip selâm verdikde, hazret-i Cebrâîl aleyhisselâm ayak üzerine kalkdı. Sultân-ı Enbiyâ hazretleri de ayak üzerine kalkdı. Eshâb-ı kirâm, Server-i kâinâtı ayak üzere kalkdığını görüp, hepsi ayağa kalkıp, hayret etdiler. Zîrâ Fahr-i âlem, Eshâb-ı güzînden kimseye ayak üzerine kalkmamışdır. Sonra bu husûsu, hazret-i Resûl-i ekremden sordular.
Buyurdular ki:
- Ebû Bekr-i Sıddîk mescide girip, selâm verdiği zemân, Cebrâîl aleyhisselâm Ebû Bekr-i Sıddîka ta'zîm için ayak üzerine kalkdı. Ben de ayak üzerine kalkdım. Sonra, yâ kardeşim Cebrâîl, Ebû Bekre ne için ta'zîm etdiniz, diye sordum.
Dedi ki:
- Yâ Resûlallah! Ebû Bekre ta'zîm bana vâcibdir. Zîrâ Ebû Bekr benim hocamdır. Ben sordum,
- Neden dolayı hocandır.
Cebrâîl aleyhisselâm dedi ki:
- Yâ Muhammed 'sallallahü aleyhi ve sellem'! Hak Sübhânehü ve teâlâ, Âdem aleyhisselâtü vesselâmı yaratdığı zemân, meleklere, hazret-i Âdeme secde ediniz, diye emr etdi. Benim hâtırıma geldi ki, secde etmiyeyim. Ben ondan efdalim. Zîrâ ki, o balçıkdan yaratılmışdır, dedim. Bunun üzerine olmağa niyyet eyledim. O zemân ki, Ebû Bekrin rûhu arş altında nûrdan bir köşk içinde idi. Köşkün kapısı açıldı, Ebû Bekrin rûhu çıkdı.
Bana dedi ki,
- Yâ Cebrâîl secde eyle. Sakın muhâlefet etme. Bunu üç kerre tekrârladı. Arkama üç kerre eliyle vurdu. O sırada kalbimden kibr ve enâniyyet ve inâd gitdi. Âdeme secde eyledim. Benden kibr ve enâniyyet, iblîse intikâl edip, Âdeme secde etmedi. Ebedî tard edilip, mel'ûn oldu ve ben de ebedî se'âdete kavuşdum. Yâ Muhammed 'sallallahü aleyhi ve sellem'! Ebû Bekr bu şeklde bana hoca olmuşdur, dedi.


Kaynak:
Menakıb-i Çihar Yar-i Güzin
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/berivan.jpg[/img]
Cevapla

“►Sahabeleri◄” sayfasına dön