ITRET-i RASÛLULLAH-II

Cevapla
Kullanıcı avatarı
nurunnehar
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 159
Kayıt: 18 Oca 2007, 02:00

ITRET-i RASÛLULLAH-II

Mesaj gönderen nurunnehar »

ITRET-i RASÛLULLAH-II
sallallahu aleyhi vesellem..


Resim
Es Selâmu aleyke,
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!.


Resim

RESÛLULLAH’ın==>SEVİNCi,
=>EHL-i BEYtî=->ON İkİ İNCi,
=>MAVi GÖKk-MAvi DENİZde,
YER YÜZÜ’nde HAYy BİLİNCi!.


ResimBİRİNCİ İMAM
ALİ kerremallahu vechehu.:

ALİ kerremallahu vechehu 599 yılında, KÂBE'nin içinde doğdu.. Ebu Talib'in küçük oğlu idi. Annesi HAŞİM oğlu ESED'in kızı Fâtıma'dır. 12 yaşında MÜSLÜMAN oldu.. Bir kıtlık münasebetiyle geldiği PEYGAMBER aleyhisselâm’ın evinde FATMA aleyhasselâm ile evleninceye kadar kaldı.. HİCRET sırasında MuhaMMed aleyhisselâm’ın hırkasına sarınıp yatağına yattı, saldırganları şaşırttı.. O tarihte 23 yaşında idi. BEDİR, UHUD, HENDEK Savaşlarında bulundu. UHUD'da 16 yara aldı. Bu savaşta MuhaMMed aleyhisselâm kendisine BEDİR Savaşında ganimet olan düşen ZÜLFİKÂR adlı kılıcı vermişti.. HAYBER'in ve MEKKE'nin fethinde İSLAM sancağını taşıdı. UŞAYRA Savaşında toza toprağa bulanmış vaziyette yerde yatarken MuhaMMed aleyhisselâm kendisine.: “Kalk ey toprak babası!.” diye hitâb ettiği için “EBU’L- TURÂB” diye anılırdı. PEYGAMBER aleyhisselâm, TEBUK Savaşına giderken, ALİ kerremallahu vechehu'yi arkada bırakmak istedi.
Bunun üzerine ALİ kerremallahu vechehu.: “Yâ Resûllullah!. Beni kadınlarla çocuklara mı halife ediyorsun?” Deyince,
MuhaMMed aleyhisselâm.: “Razı değil misin? HARÛN, MUSÂ katında ne mertebedeyse, sen de benim katımda o mertebedesin. Yalnız şu var ki, benden sonra peygamber yok!.” buyurdu..
Bunun üzerine ALİ kerremallahu vechehu.: “Razı oldum, Razı oldum!.” cevâbını verdi ve ondan sonra “MURTAZA” diye anılmaya başladı.

HENDEK Savaşında müşriklerin meşhur kahramanı VUDOĞLU AMR'a karşı teke tek döğüşe çıkmak istemiş; bunun üzerine MuhaMMed aleyhisselâm kendisine İMAME'sini (sarıklı börk), zırhını verdi. ALİ kerremallahu vechehu, ZÜLFİKÂR ile vuruştu, AMR'ı öldürdü. Bunun üzerine PEYGAMBER aleyhasselâm.: “ZÜLFİKÂR gibi KILIÇ, ALİ gibi YİĞİT yoktur!.” buyurdu.

ALİ kerremallahu vechehu, bir gün ZÜLFİKÂR'ı denemek için TAŞ'a çalmış. Hem TAŞ ikiye yarılmış, hem de ZÜLFİKÂR !. Bu kılıç şimdi KONYA'da KOYUNOĞLU müzesindedir. Pek çok taklidi yapılmıştır, ama hakiki ZÜLFİKÂR'ın eşi benzeri yoktur!.

MEKKE alındığında MuhaMMed aleyhisselâm KÂBE'deki bütün putları kırmış, ancak bir tanesine yetişememişti. En üstteki o son putu da ALİ kerremallahu vechehu’yi omuzuna alarak ona kırdırtmıştı!. ALEVÎLER bu olaya çok önem verirler.

Güler yüzlü idi. Mizâhı, lâtifeyi severdi. Bilgide, tevâzu’da, merhamette, yiğitlikte, takvada eşi benzeri yoktu. HALİFE iken bile, gece sırtına erzâk torbası yüklenir, kapı kapı dolaşıp yoksullara yiyecek taşırdı.. Bu işi kimin yaptığı bilinmediğinden, vefâtında KUFE'nin 300 hânesi aç kaldı!.

Zamanının çoğu MuhaMMed aleyhisselâm ile geçerdi. Yalnız kaldıklarında MANEVî konularda sohbet ederler, iyice derinleşirlerdi. Bu sebepledir ki, MuhaMMed aleyhisselâm.: “BEN İLM'in şehri isem ALİ de kapısıdır!.” buyurmuşlardı. Bu husus ile ilgili başka pek çok HADİS vardır.

PEYGAMBER aleyhasselâm'in vefâtında yanıbaşında idi. O yıkadı, kefenledi, yatağının bulunduğu yere defnetti. Rivâyete göre bu oda AYŞE radiyallahu anha'nın odası idi..

FATMA aleyhasselâm 'nın vefâtına kadar (632) başka kadınla evlenmediği rivâyet edilirse de, 626'da Mahzum Oğulları'ndan ÜMMÜ SALAMA'yı aldığı bilinmektedir. FATMA aleyhasselâm ile evliliği 624 yılındadır. Ayrıca vefâtından sonra geriye dört karısı kaldı: UMAME, SEYLA, UMM-AL BANİN ve ESMÂ.. Toplam 33 çocuğu oldu ki, bunların 17'si erkekti.

ERKEK EVLÂDLARI’nın Adları Şöyledir.:

HASAN, HÜSEYİN, HÂDİ, ABDÜLVÂHİD, EBUBEKİR, ÖMER, OSMAN,
MUHAMMED, ABDURRAUF, ALİ EKBER, ABDÜLVEHâB, ABDÜLCELİS,
ABDÜRRAHİM, ABDÜLMUİN, ABDULLAH, ABDULKERİM, ABDUSSAMED..


Bu muhterem zâtlar ALEVÎLER ve BEKTAŞÎLER tarafından 17 KEMERBESTEGÂN/17 olarak bilinirler ki, kemerden (belden, dölden) ALİ kerremallahu vechehu'ye bağlı demektir. ABBAS, CÂFER, ABDULLAH, OSMAN, MUHAMMED ve EBUBEKİR KERBELÂ'da ŞEHÎD düşmüştür.

ALİ kerremallahu vechehu'nin soyu HASAN (5 İMAM), HÜSEYİN (12 İMAM), MUHAMMED ve ÖMER'den sürmüştür.
HASAN aleyhisselâm soyundan gelenlere “ŞERİF”,
HÜSEYİN aleyhisselâm soyundan gelenlere SEYYİD,
MuhaMMed aleyhisselâm soyundan gelenlere ise HÂCE denir..
SEYYİDLER daha çok ORTA ASYA'ya yayılmışlardır.
ŞERİFLER ise daha çok MEKKE EMİRİ olmuştur.
HÂCE AHMED YESEVÎ ise ALİ kerremallahu vechehu'nin OĞLU MUHAMMED'in soyundandır.. ÖMER soyundan gelenlerin sonradan HÜSEYİN'ın torunları gibi SEYYİD diye adlandırıldığını sanıyoruz.

Alevîlerin bilmediği, ve şimdi duyunca hayrete düşecekleri bir husus daha vardır. ALİ kerremallahu vechehu, PEYGAMBERimiz MuhaMMed aleyhisselâm’ın damadı idi. Ama bilindiği gibi, tek damadı değildi. OSMAN radiyallahu anhu da MuhaMMed aleyhisselâm’ın damadı idi, hem de Rukayya ve Ümmü Gülsüm adlı iki kızıyla peşpeşe evlenmişti.. Peki, ALİ kerremallahu vechehu'nun 16 kızından dolayı damatları kimdi?. İkisini söyleyelim: Biri ÖMER radiyallahu anhu, biri de OSMAN radiyallahu anhu idi!.

İMAM ALİ kerremallahu vechehu bir gün hutbesinde.:
“Ey ALLAH'ın kulları! Sorun bana! Andolsun ALLAH'a ki, hiç bir âyet yoktur ki, ben o âyet gece mi indi, gündüz mü?. Düzlükte mi indi, dağda mı? Hükmü nedir, bilmiyeyim (mümkün değil)!.” demişti.
Bu derin bilgi MuhaMMed aleyhisselâm ile geçen beraberliğinden geliyordu. BEKTAŞÎLİK'te MUHAMMED-ALİ Beraberliğinin;
NÛR'una =>CEMÂL-i MUHAMMED ALİ,
İLMİ'ne de =>KEMÂL-i İMAM HASAN, İMAM HÜSEYİN denir..

İMAM ALİ kerremallahu vechehu, 62 yaşında iken Haricî fedâîsi İbni Mülcem Hâini tarafından zehirli bir hançerle alnından yaralandı. 661 yılının Ramazan ayının 21. günü HAKk'kın rahmetine kavuştu.
ALİ kerremallahu vechehu, “HAYDAR, ESEDÂLLAH/ALLAH'ın ARSLANI, ŞÂH” diye de bilinir.. Kendisine atfedilen “ALİ DİVÂNI” diye bir şiir kitabı vardır. Ayrıca hutbeleri, mektupları “NECH'ÜL BELÂGA” adlı bir kitapta toplanmıştır. Ne yazık ki, Alevîler'in pek çoğu bu eserlerden habersizdirler, haberdâr olanlardan da bu kitapları okumuş olanlar pek azdır.

Bir savaşta kendisine saldıran kâfiri altetmiş, tam kellesini uçurmak üzere kılıcını kaldırdığında kâfir onun yüzüne tükürmüş.. Bunun üzerine kılıcını indirip kâfiri bağışlamış.
Şaşıran kâfir sebebini sormuş. de şu cevâbı vermiştir.: “Ben seni ALLAH adına öldürmek üzereydim ki, sen bana hakaret ettin. Eğer o an seni öldürsem, nefsime uymuş olurdum.”
Bu cevâb üzerine kâfir MÜSLÜMAN olmuş!.

Yine bir gün MuhaMMed aleyhisselâm ile yaptıkları derin sohbetten sonra, yüklendiği manevî bilginin ağırlığı ile ne yapacağını bilememiş, kendini çöllere atmış. O bilgileri birilerine anlatıp rahatlamak istiyormuş ama, tabii ki gönlündekiler öyle herkese söylenecek şeyler değilmiş. Kör bir kuyu bulmuş. İçindekileri, bağırarak kuyuya anlatmış.. Kör kuyu o bilgilerin kudretinden tekrar su kaynamış, kabarıp taşmış!.

Uzuna yakın orta boyluydu. rengi esmere yakındı. Yüzü uzunca, kaşları kavisli ve birbirine yakındı. Gözleri iri ve açık elâ idi. Başı büyükçe, burnu iri ve muntazam, alnı açıktı. Saçları dökülmüştü. Sakalı kumraldı, göğsünü doldururdu. Göğsü geniş, kolları baldırları kalın pazuları güçlü idi. Parmakları uzundu. Şişman değildi. Kardeşi çoktu. İkisinin adı UKAYL ve CÂFER'dir.

Elinde bir değnek olduğu halde çarşı pazarda dolaşır.: “ALLAH'tan korkun, doğru söyleyin, doğru tartın, ey ALLAH'ın kulları!.”
derdi. Kendi ne yer içerse, adamlarına da onu yedirir içirirdi. Ne giyerse onu giydirirdi. Bu davranış iyi müslüman zenginler arasında âdet haline gelmiştir..


İMAM ALİ kerremallahu vechehu’n BAZI VECÎZ-GÜZEL SÖZLERİ.:

ResimİMAM Ali kerremullahi veche:

“Şu gönülleri zaman zaman dinlendirerek kuvvetlendiriniz. Zira bedenin yorulduğu gibi, gönüller de yorulur.”
(Münavî, Muhammed Abdurrauf, Feyzu’l-Kadir Şerhu’l-Camiı’s-Sağîr, Beyrut, ts.,IV, 41.)

* İNANÇ'la uyumak, ŞÜPHE içinde NAMAZ kılmaktan yeğdir!.
* DÜNYA İŞLERİ ile ilgili bir sıkıntın olduysa, tasalanma! Çünkü bu bir müjdedir. Arkasından hemen FERAHLIK vardır!.
* Düşmanına gücün yetti mi, buna bir ŞÜKÜR olarak bağışla onu!.
* Eğer ÖLdükten sonra öyle kalsaydık, ÖLÜM herkesin RAHAT ettiği bir HÂL olurdu!.
* İnsanların en âcizi, DOST kazanamıyan insandır!. Ondan daha âcizi de kazandığı DOST'u kaybedendir!.
* Seni üzen, nedâmete düşüren KÖTÜLÜK, sana BENLİK veren İYİLİK'ten daha makbuldür ALLAH katında!.
* Muhtaç olduğun şeyi elde edememek, ehil olmayandan istemekten yeğdir!.
* ZAMAN; bedenleri yapar, dilekleri yeniler, ölümü yaklaştırır, istekleri uzaklaştırır.. Ondan faydalanmayı bilmeyen, zahmete düşer! Onu yitiren (boşa harcayan) yorulur, gider!.
* İnsanın NEFES alışı, ÖLÜM'e doğru adım atışıdır!.
* Dünya halkı, gemiden UYURKEN giden yolculara benzer!.
* Birbirine AYKIRI DAVÂ'ya düşüldü mü, iki itaraftan biri mutlaka SAPIKLIK'tadır!.
* DÜNYA kendisi için değil; başkaları için yaratılmıştır!.

(Ali Haydar Başveren'in Araştırma Yazısından yararlanılmıştır..)


“Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum!.”
“İlim servetten üstündür. Çünkü sen serveti korursun, ilimse seni.”

ResimAli kerremullahi veche
İMAM ALİ kerremallahu vechehu EŞ ve ÇOCUKLarı.:
1-) Fâtıma aleyhasselâm.: Fâtıma aleyhasselâm'dan olan çocukları Hasan Hüseyin ve Muhsin, Zeyneb ve Ümmü Gülsüm'dür..
2-) Âmir b. Kilâb Kabilesinden Ümmü'l-Benin bint-i Hizam.: Abbas, Câfer, Abuddullah ve Osman..
3-) Temim Kabilesinden Leyla bint-i Mes'ud'dur. Abdullah ve Ebû Bekir..
4-) Has'amî Kabilesinden Esma bint-i Umeys: Yahya ve Muhammedul-Asgar (Küçük Muhammed) dünyaya gelmiştir..
5-) Cu'şem b. Bekir Kabilesinden Sahba bint-i Rabia adlı kadın da, onun eşlerindendir. Bu, Tağlibli bir câriye/köle kadındı. Ali kerremullahi veche'nin bu cariyeden Ömer ve Rukiyye adlı iki çocuğu olmuştur..
6-) Peygamber aleyhisselâm'ın damadı Ebû'l-As b. Rebi'nin kızı Ümâme Ali kerremullahi veche'nin hanımlarından birisidir. Muhammedu'l-Evsat da (Ortanca Muhammed) bu hanımdan olmuştur..
7-) Havle bint-i Câfer el-Hanefiyye. "İbn-i Hanefiyye" diye bilinen Muhammed, bu hanımından olmuştur..
8-.) Urve b. Mes'ud es-Sekafi'nin kızı Ümmü Said. Ali kerremullahi veche'nin bu hanımından Ümmü Hüseyin ve Büyük Remle adlı kızları olmuştur..
9-) Bunlardan başka, Ali kerremullahi veche'nin edindiği cariyelerden olma kızları ve çocukları vardı. Ali kerremullahi veche on dört erkek çocuk, on sekiz kız çocuk sahibiydi. Fakat nesli, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Muhammed (İbn-i Hanefiyye), Abbas ve Ömer adındaki oğullarından türemiştir. Oğullarından çoğu Hicretin 60. Yılında Kerbela’da şehid edilmiştir..
(Doç. Dr. Murat Sarıcık, Hz. Ali, Dört Halife Dönemi)

aleyhumusselâm..



Resim
Resim İKİNCİ İMAM HASAN aleyhisselâm..

HASAN aleyhisselâm, 624 yılında doğdu. MuhaMMed aleyhisselâm kucağına alıp sağ kulağına EZÂN, sol kulağına KÂMET okuyarak adını koydu. PEYGAMBER aleyhisselâm’a çok benzerdi. Ahlâk ve Cömertlik bakımından örnek bir zâttı. Biriken malını iki-üç defâ dağıttığı rivâyet edilir.

ALİ kerremallahu vechehu'nun şehîd edilmesinden sonra, KÛFE'de kendisine HALİFE olarak biat edilmiş, ancak HASAN aleyhisselâm bir yıl sonra İLAHî MURAD'a uyarak HALİFELİK makamını bırakmıştı. (662) Sonra MUAVİYE'ye BİAT etti. Bunu yaparken de onu yola getirmeye çalıştı. Sulh yaptı. Sulh Şartları arasında ALİ kerremallahu vechehu taraftarlarına saldırılmaması, MUAVİYE'nin yerine kimseyi tâyin etmemesi, ve ALİ kerremallahu vechehu'ye söğmememesi de vardı. Ancak MUAVİYE son şartı kabul etmemişti. Hiç bir sözünde durmayan MUAVİYE, MERVAN aracılığı ile HASAN aleyhisselâm'ın karısı CÂDE'yi kandırarak onu zehirlemesini sağlamıştı. (670)

11'i erkek, 16 çocuğu vardı. Bunlardan EBUBEKİR ve KASIM KERBELÂ'da ŞEHîD olmuşlardır. Aleyhumusselâm..


BÂZI GÜZEL SÖZLERİ.:

* Dünyan için ebedîyyen yaşıyacakmışsın gibi çalış. Âhiretin için yarın ölecekmişsin gibi çalış!.
* Hiç bir topluluk yoktur ki, birbirlerine bir konuyu danışsınlar da, DOĞRU'yu bulamasınlar!.
* YAKIN, soyca uzak olsa bile SEVGİ'de yakın olandır. UZAK, soyca yakın olsa bile SEVGİ'de uzak olandır!.
İçinde hiç bir ŞER bulunmayan HAYIR, ni’mete ŞÜKRETMEK, bir müsibet gelince de DAYANMAK'tır/(SABRETMEKtir.).
Kullanıcı avatarı
nurunnehar
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 159
Kayıt: 18 Oca 2007, 02:00

Re: ITRET-i RASÛLULLAH-II

Mesaj gönderen nurunnehar »

Resim ÜÇÜNCÜ İMAM HÜSEYİN aleyhisselâm..


HÜSEYİN aleyhisselâm, 625 yılında doğdu. MuhaMMed aleyhisselâm ez+an ve kamet okuyarak adını koydu. Bir de kurban kestirdi.. PEYGAMBER aleyhisselâm namaz kılarken sırtına çıkardı. O da onunla oynamayı severdi.

Lûtufta, keremde, bilgide eşi yoktu. Bir gün kölesi bir suç işledi. Dövmelerini emretti. Köle.: “Öfkesini yenenler” âyetini okumaya başladı. HÜSEYİN aleyhisselâm köleyi bıraktırdı.
Köle.: “insanların suçlarını affedenler” diye okumaya devam etti. HÜSEYİN aleyhisselâm suçunu da affetti. Köle.: “ve ihsânda bulunanlar.. işte onları ALLAH SEVer” diyerek âyeti tamamladı. HÜSEYİN aleyhisselâm adama.: “ALLAH için seni azad ettim.” dedi ve ayrıca para verdi.

الَّذِينَ يُنفِقُونَ فِي السَّرَّاء وَالضَّرَّاء وَالْكَاظِمِينَ الْغَيْظَ وَالْعَافِينَ عَنِ النَّاسِ وَاللّهُ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ
“Ellezîne yunfikûne fî’s- serrâi ve’d- darrâi ve’l- kâzımîne’l- gayza ve’l- âfîne ani’n- nâs (nâsi), vallâhu yuhibbu’l- muhsinîn (muhsinîne).: Onlar (muttekîler), bollukta ve darlıkta (ALLAH için) infâk ederler (verirler) ve onlar öfkelerini yutanlardır (tutanlardır) ve insanları affedenlerdir. Ve ALLAH, muhsinleri SEVer.” (Âl-i İmrân 3/134)

HÜSEYİN aleyhisselâm, Muaviye'ye biat etmemesine rağmen karşı çıkmadı. Ancak 680'de onun ölümü ve yerine Yezid'in gelmesi, Kûfeliler'in de teşviki ile IRAK'a giderken KERBELÂ'da şehîd düştü. Oğullarından ALİ EKBER ile ABDULLAH (ALİ ASKAR diye de bilinir) ve EHL-i BEYt'ten 23 kişi bu savaşta KERBELÂ'da şehîd düşmüştü..

5'i erkek, 8 evlâdı vardı. Oğullarının Adları.:
ALİ EKBER, ALİ ASKAR (ABDULLAH), ALİ EVSAT (ZEYNEL ABİDİN), HASAN ve ÖMER idi. Eşlerinden birisi İran hükümdarı Yezdücerd'in kızı ŞEHRİBANU'dur ki, bu hatun ZEYNEL ABİDİN aleyhisselâm’ın Annesidir.

Resim

GÜZEL SÖZLERİ'nden.:

* Hilm (Yumuşaklık) =>Bir Ziynettir.
* Vefâ =>Adamlıktır.
* Yakınlarla Yardımlaşmak =>Ni’mettir.
* Kibir (Ululanmak) =>Aşağılık Bir Şeydir.
* Acele etmek =>Akılsızlıktır.
* Akılsızlık =>Zayıflıktır.
* İfrat (Aşırı Gitmek) =>Çukura Düşmektir!.

* ÖZÜR Dilemek Zorunda Kalacağın İşi =>Yapmaktan Sakın! Çünkü Mü’min =>Suç Ta İşlemez =>Özür de Dilemez!.

* ALLAH celle celâlihu'ya =>KORKarak İbâdet edenlerin İbâdeti =>Kölelerin İbâdeti'dir.
* ALLAH celle celâlihu'ya =>Bir şey UMarak İbâdet edenlerin İbâdeti =>Tâcirlerin İbâdeti'dir.
* ALLAH celle celâlihu'ya ŞÜKRederek edilen İbâdet =>Hürlerin İbâdeti'dir. =>En mükbulü de budur!.



Resim DÖRDÜNCÜ İMAM ZEYNEL ABİDİN aleyhisselâm..


ZEYNEL ABİDİN aleyhisselâm, 659 yılında doğdu. KERBELÂ'dan sağ olarak kurtuldu ve 32 yıl İMAMlık yaptı. 7 HALİFE gördü. Yezid o’na dokunmadığı gibi, diğer halifelerle de bir sürtüşmesi olmadı.

Halifeler, İMAMlar'ın ayaklanmasından korkar; ancak KUR’ÂN'daki.: “Bilin ki bir gani’met ele geçirdiniz mi, BEŞTE BİR'i ALLAH'ın, PEYGAMBER'in ve onun YAKINLARI'nındır” (Enfâl Sûresi 41. âyet) ifâdesine uyarak onlara BEYtü’l- Mal'den para gönderirlerdi.

وَاعْلَمُواْ أَنَّمَا غَنِمْتُم مِّن شَيْءٍ فَأَنَّ لِلّهِ خُمُسَهُ وَلِلرَّسُولِ وَلِذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَابْنِ السَّبِيلِ إِن كُنتُمْ آمَنتُمْ بِاللّهِ وَمَا أَنزَلْنَا عَلَى عَبْدِنَا يَوْمَ الْفُرْقَانِ يَوْمَ الْتَقَى الْجَمْعَانِ وَاللّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
“Va'lemû ennemâ ganimtum min şey'in fe enne lillâhi humusehu ve li’r- resûli ve li zî’l- kurbâ ve’l- yetâmâ ve’l- mesâkîni vebni’s- sebîli in kuntum âmentum billâhi ve mâ enzelnâ alâ abdinâ yevme’l- furkâni yevmetteka’l- cem'âni, vallâhu alâ kulli şey'in kadîr (kadîrun).: Eğer ALLAH'a ve iki ordunun karşılaştığı gün, furkan günü (hak ve bâtılın ayrıldığı gün) kulumuza indirdiğimiz şeye inandıysanız, ganimet olarak bir şey aldığınız zaman artık onun beşte birinin muhakkak ki ALLAH'ın ve RESÛL'ün ve YAKINLARInın ve Yetimlerin ve Miskinlerin ve Yolculukta olanların olduğunu biliniz. Ve ALLAH, herşeye KADÎRdir (gücü yetendir).” (Enfâl 8/41)

Ancak ZEYNEL ABİDİN aleyhisselâm, bunun çoğunu dost-düşman herkese yardımda kullandığı gibi, geceleri de sırtında yoksullara yiyecek taşırdı. Biriken malını iki kere dağıtmıştır..

Kendisine İLİM'le meşgul olan birisi gelse, onu.: “Merhaba ey ALLAH'nın Elçisi'nin vasiyetini tutan!.” diye selâmlardı.

Bir gün kölesine hatasından dolayı bir kerecik vurmuştu.. Biraz sonra, sopayı alıp kölenin yanına gitti.: “Sen de bana vur!.” dedi. Köle saygısından kabul etmeyince, ona 50 dinar verip helâlleşti..

Yezid zamanında Medineliler zulümden ayaklanmış ve Ümeyye Oğulları'nı MEDİNE'den sürmüşlerdi. Yezid, Müslim İbni Akabe'yi 10.000 kişilik biri orduyla MEDİNE'ye yolladı. Ancak İMAM ZEYNEL ABİDİN aleyhisselâm’a dokunmamasını emretti.

Müslim 3 gün MEDİNE'yi yağmaladı. Çarpışmalarda binlerce Medineli ŞEHîD düştü. Binlerce kızın ırzına geçildi!. İMAM ZEYNEL ABİDİN aleyhisselâm bu olaylar sırasında 400 âileyi korudu, geçimlerini sağladı.

Kendisinin 11'i erkek, 15 evlâdı vardı. Eşlerinden birisi azadlı câriye idi.

Vefâtından önce oğlu MUHAMMED BÂKIR'ı çağırtmış ve ona vasiyette bulunmuştu. HAKk’a kavuştuğunda (719) oğlu MUHAMMED BÂKIR yıkadı, namazını kıldırdı, defnetti..

Halife Abdülmelik, İMAM'dan MuhaMMed aleyhisselâm’ın kılıcını istemiş, İMAM vermemiştir..

Çok İBÂDet ettiği için ÂBİDİN diye anılırdı. Alnının secdeye varmaktan nasır tuttuğu söylenir..

İMAM ZEYNEL ABİDİN aleyhisselâm’ın sözleri “AL SAHİFAT-AL KÂMİLAT-AL SACCADİYYA” adlı kitapta toplanmıştır. Bir de “RİSALÂT-AL HUKUK” adlı eseri vardır..

Resim

GÜZEL SÖZLERİ'nden.:

* Doğru olsun, şaka olsun =>YALAN söylemeyin! Azıcık yalan söyliyen =>Çoğuna da cesaretlenir!

* İnanç Sâhibinin bir başka inananın yüzüne SEVgiyle bakması =>İBÂDET'tir!

* Birisi.: “Yâ RABBî, beni halka muhtaç etme!” deyince =>“Öyle deme!. İnsanlar insanlara muhtaçtır! =>“ALLAH'ım, beni halkın kötüsüne muhtaç etme!.” de!.
Kullanıcı avatarı
nurunnehar
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 159
Kayıt: 18 Oca 2007, 02:00

Re: ITRET-i RASÛLULLAH-II

Mesaj gönderen nurunnehar »

Resim BEŞİNCİ İMAM MUHAMMED BÂKIR aleyhisselâm..


MUHAMMED BÂKIR HAZRETLERİ
, 677'de MEDİNE'de doğdu. MuhaMMed aleyhisselâm’a çok benzerdi. Bilgisindeki derinlikten, genişlikten dolayı BÂKIR diye anılırdı. Yanağında siyah bir ben vardı. İnsanların en doğru sözlüsü, EHL-i BEYt'in en az mallısı idi..

Rivâyete göre, Halife Hişam, İMAM MUHAMMED'i ve oğlu CÂFER'i ŞAM'a çağırmış, bir ok müsabakasına dâvet etmişti. İMAM MUHAMMED israr üzerine ok attı. Maharetiyle 9 oku birbirinin üzerine sapladı.
Hişam.: "Ben böyle ok atan görmedim!”deyince,
İMAM.: “Biz KEMÂL'i (olgunluğu), ALLAH'nın Yüce PEYGAMBERi'ne: “Bugün olgunlaştırdım dininizi ve tamamladım size ni’metimi,” âyetini indirdiği günden miras aldık” cevâbını verdi.


حُرِّمَتْ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةُ وَالْدَّمُ وَلَحْمُ الْخِنْزِيرِ وَمَا أُهِلَّ لِغَيْرِ اللّهِ بِهِ وَالْمُنْخَنِقَةُ وَالْمَوْقُوذَةُ وَالْمُتَرَدِّيَةُ وَالنَّطِيحَةُ وَمَا أَكَلَ السَّبُعُ إِلاَّ مَا ذَكَّيْتُمْ وَمَا ذُبِحَ عَلَى النُّصُبِ وَأَن تَسْتَقْسِمُواْ بِالأَزْلاَمِ ذَلِكُمْ فِسْقٌ الْيَوْمَ يَئِسَ الَّذِينَ كَفَرُواْ مِن دِينِكُمْ فَلاَ تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِ الْيَوْمَ أَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ وَأَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِي وَرَضِيتُ لَكُمُ الإِسْلاَمَ دِينًا فَمَنِ اضْطُرَّ فِي مَخْمَصَةٍ غَيْرَ مُتَجَانِفٍ لِّإِثْمٍ فَإِنَّ اللّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
“Hurrimet aleykumu’l- meytetu veddemu ve lahmul hınzîri ve mâ uhılle li gayrillâhi bihî ve’l- munhanikatu ve’l- mevkûzetu ve’l- mutereddiyetu ven natîhatu ve mâ ekeles sebuu illâ mâ zekkeytum ve mâ zubiha alen nusubi ve en testaksimû bi’l- ezlâm (ezlâmi), zâlikum fisk (fiskun), elyevme yeisellezîne keferû min dînikum fe lâ tahşevhum vahşevn (vahşevni) eyevme ekmeltu lekum dînekum ve etmemtu aleykum ni’metî ve radîtu lekumu’l- islâme dînâ (dînen) fe menidturra fî mahmasatin gayra mutecânifin li ismin fe innallâhe gafûrun rahîm (rahîmun).: Ölmüş hayvan, kan, domuz eti ve ALLAH'tan başkasının adına boğazlanan (kesilen), boğularak, vurularak, yüksek bir yerden yuvarlanarak veya boynuzlanarak ölen ve de yırtıcı hayvan tarafından parçalanıp yenen hayvan (ölmeden kesilmesi hariç) ve putlar adına boğazlanan hayvanlar ve fal okları ile kısmet aramanız size haram kılındı. İşte bunlar fısktır. Bugün kâfirler sizi dîninizden döndüremedikleri için yeise kapıldılar. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. BUGÜN SİZİN DÎNİNİZİ KEMÂLE ERDİRDİM. VE ÜZERİNİZDEKİ Nİ'METİMİ TAMAMLADIM. Sizin için dîn olarak İslâm'dan razı oldum. Artık kim açlık tehlikesiyle, günaha meyl etmeksizin zarurette (yemek zorunda) kalırsa, muhakkak ki ALLAH GAFÛRdur, RAHÎMdir” (Mâide 5/3)

BEKTAŞÎLER'de,
"CEMÂL-İ MUHAMMED-ALİ ifâdesinin yanısıra bir de KEMÂLİMAM HASAN-İMAM HÜSEYİN aleyhisselâm” tâbiri vardır. HASAN'la HÜSEYİN'in KEMÂLinin/OLGUNLuğunun =>MUHAMMED-ALİ'nin NÛRu’ndan olduğu, onlardan =>Diğer İMAMLAR'a intikal ettiği kastedilir. Bu NÛR, İMAMLAR'dan =>VELîLER'e YANSImıştır.

Sened zikretmeden HADİS okur.: “Senedini anmadım mı, bilin ki BABAM'dan duymuşumdur. BABAM da BABASI'ndan, o da BABASI'ndan, o da CEDDİM'den (MuhaMMed aleyhisselâm) duymuştur.” derdi.

Rivâyete göre ALİ kerremallahu vechehu'nin bastırdığı para Halife Abdülmelik'e kadar kullanılmıştır. Abdülmelik kendisi para bastırmak isteyince İMAM MUHAMMED BÂKIR'ı dâvet etmiş, ağırlamış, paranın ağırlığını, üstündeki yazıları onun tesbit etmesini istemişti..

İMAM MUHAMMED öleceği günü bilmiş, vefâtından önce.: İMAM'ı ancak İMAM yıkar,” diyerek oğlu CÂFER'in kendisini yıkamasını istemiş, böylece İMAMlık postunu ona devretmiştir. Ayrıca kardeşi ABDULLAH'ın İMAMlık davasına kalkışacağını da belirtmiştir.

Gerçekten de ABDULLAH, İMAMlık davasına girişti.
Ancak ABDULLAH'ın İMAM CÂFERü’s- SÂDIK aleyhisselâm ile mücâdelesi kısa sürmüş, kendi ölümüyle sona ermiştir.

Bu olay HALİFE olsaydı bile, neden HİLAFET'in Oğullarına geçmiyeceğinin delilidir. Çünkü bir süre sonra onun oğulları arasında da HİLAFET ve TAHT kavgası başlıyacak, bazı isimler kaçınılmaz şekilde lekelenecekti.. ALLAH, ALİ kerremallahu vechehu'yi böyle bir VEBÂL'den ve LEKE'den korumuştur!.

İMAM MUHAMMED BÂKIR aleyhisselâm’ın 4 eseri vardır. Biri TEFSİR, üçü RİSALE'dir. Bunların da bulunup neşredilmesi, tartışmaları sona erdirmeye yardımcı olacaktır.


Resim

GÜZEL SÖZLERİ'nden.:

* Aşağılık kişinin silahı =>KÖTÜ SÖZ'dür!.

*
Bilgisinden faydalanılan bir ÂLİM =>İBÂDET'le uğraşan bin kişiden üstündür!.

* Andolsun ALLAH'a ki, bir ÂLİM'in ölümü =>ŞEYTAN'a yetmiş İBÂDET edenin ölümünden hoş gelir!.

* AMEL ancak =>BİLGİ'yle olursa makbuldür. BİLGİ de =>AMEL'le olur ancak!.

* ALLAH rahmet etsin o MÜMİN'e ki;
DİL'ini tutar =>KÖTÜ SÖZ söylemez. Bu =>Kendine verdiği bir sadakadır.
DİL'ini tutmadıkça =>Kimse GÜNAH'tan kurtulamaz!.

* ALİ ŞİÂSI VELÂYET'imiz için CANLarını, MALLarını VERir. BİZim SEVGİMİZ'le Birbiriyle SEVişir. DİN'i DİRİLtmek için birbirlerini ZİYÂret eder. Kızınca ZULM etmez. Razı olunca İSRAF'ta bulunmaz. Onlarla komşu olan BEREKET BULur. Onlarla GÖRüşene, BARIŞIK'tır!.[/color]
Kullanıcı avatarı
nurunnehar
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 159
Kayıt: 18 Oca 2007, 02:00

Re: ITRET-i RASÛLULLAH-II

Mesaj gönderen nurunnehar »

Resim ALTINCI İMAM CÂFERü’s- SÂDIK aleyhisselâm..


İMAM CÂFER aleyhisselâm 695 yılında doğmuştu. Güzel yüzlü, iri gözlü idi. Yanağında siyah bir ben vardı. İhsânda, futuvvette, ilimde, olgunlukta eşi benzeri yoktu.
“Gerçekten de ALLAH kuluna bir ni’met verdi mi, eserini o kulda görmek ister,” derdi. Bu yüzden de güzel giyinirdi. Ancak atası gibi, geceleri yoksullara sırtında erzâk taşırdı..

İmam CÂFER aleyhisselâm zamanında Halifelik, Emevîler'den Abbasîler'e geçti.

Bu olaydan önce Ebu SELEME, HASAN aleyhisselâm'ın torunlarından İmam ABDULLAH'a, HÜSEYİN aleyhisselâm'in torunlarından ÖMER'e mektup gönderdiği gibi, İMAM CÂFER aleyhisselâm'e de HALİFELİK için mektup göndermişti. İMAM mektubu aldı.: “Şu mumu getir.” dedi ve açmadan mektubu mumun alevînde yaktı!. Hiç bir zaman Halifelik İddiasında bulunmadığı gibi, Horasanlılar bu konuda kendisine başvurunca.: “Ben sizin aradığınız adam değilim!” demişti!.

HASAN aleyhisselâm'ın torunlarından ABDULLAH, Ebu SELEME'nin mektubunu alınca, İMAM CÂFER aleyhisselâm’a gelip.: “Ben Halifelik için hak görüyorum kendimde. Şiâ'mız da Horasan'dan bu iş için gelmiş,” deyince, İMAM CÂFER aleyhisselâm.: “Onlar nereden senin ŞİÂ'n oluyor?. Sen mi gönderdin EBU MÜSLİM'i Horasan'a?. Sen mi emrettin siyah elbise giymelerini?. Onların birinin olsun, soyunu sopunu biliyor musun?. Senin tanımadığın, seni tanımıyan insanlar, nasıl senin Şiâ'n olabilir?.” cevâbını vermişti.

Böylece İMAM CÂFER aleyhisselâm’ın, İMAM ABDULLAH'ın (HASAN aleyhisselâm soyundan 5 İMAMlı ALEVÎLER'in Lideri) ve HÜSEYİN aleyhisselâm'in diğer torunlarından ÖMER'in Halifelik görevini kabul etmemeleri üzerine, Ebu MÜSLİM-i Horasanî tarafından yıkılan Emevî Saltanatının yerine “Abbasî Halifeliği” kurulmuş oldu. Saltanat Ümeyye Oğulları'ndan, PEYGAMBER aleyhasselâm'in Amcası Abbas'ın Oğulları'na geçti. Bazıları bundan da memnun olmayıp bu sefer EBU TALİB Oğulları ile onlar arasında bir mücâdele yaratmaya çalıştılar.. Yani, yine iki amca oğulları birbirine rakip gösterildi!.

İMAM CÂFER-ÜS SÂDIK aleyhisselâm 4'ü Emevî, 2'si Abbasî 6 Halife gördü. Abbasîler'in 2. Halife'si MANSUR 765 yılında İMAM'ı yanına çağırttı.: “Iraklılar seni İMAM tanıyor, dağıtasın diye Zekâtlar'ını sana gönderiyor. Saltanatıma ortak oluyorsun!.” dedi..
Fakat İMAM CÂFER aleyhisselâm’ın samimî ve dürüst konuşmalarından etkilenerek onu öldürmekten vazgeçti.

Halife MANSUR tedirgindi. Çünkü o günlerde HASAN aleyhisselâm'ın torunlarından MUHAMMED, MEDİNE'de ayaklanmış, ancak MANSUR'un ordusu ile yaptığı savaşta şehîd düşmüştü..
Ama Halife'nin İMAM CÂFER aleyhisselâm'den yana çekinmesi gereken hiç bir husus yoktu. İMAM, ne MUHAMMED'in davranışını desteklemiş, ne de kendisi HİLAFET mücâdelesine kalkışmıştır.

İMAM CÂFER aleyhisselâm’ın bir başka özelliği de, “SÜNNî” diye vasıflandırılan 4 MEZHEB'ten en yaygın olanın kurucusu sayılan İMAM Ebu HANİFE ile çağdaş olmasıdır. İkisi sık sık bir araya gelirler, sohbet ederlerdi. İMAM Ebu HANİFE, CÂFERü’s- SÂDIK aleyhisselâm’a büyük saygı gösterirdi. Bir tek “Kıyas” konusunda anlaşamazlardı. İMAM CÂFER aleyhisselâm “Kıyas”ı delil saymazdı..

Ebu HANİFE, İMAM CÂFER aleyhisselâm’ın engin bilgisini derlemiş ve eserlerine yansıtmıştır. Diyebiliriz ki, BALIM SULTAN'ın HACI BEKTAŞ için yaptığını, Ebu HANİFE de İMAM CÂFER aleyhisselâm için yapmıştır. Yani, HÂNEFİ MEZHEBİ bir açıdan da İMAM CÂFER MEZHEBİ'dir!

İMAM CÂFER aleyhisselâm’ın 7'si erkek 10 evlâdı vardı. 765 yılında vefât etmeden önce oğlu MUSÂ-L KÂZIM'a kendisini yıkamasını vasiyet etti. Böylece İMAMlık Postu ona geçmiş oldu. BÂKİ Mezarlığı'na, diğer İMAMlar'ın yanına defnedildi.

Kendisinin birçok RİSALE'si, yakınlarına yazdığı pek çok öğretici MEKTUB'u vardır. Bulunup tercüme edilerek yayınlanması gerekir.

Resim

GÜZEL SÖZLERİ'nden.:


=> TEMİZ elbise giyinmek, GÜZEL KOKU sürünmek, evini TÂMİR edip düzmek, içini dışını, kapısının önünü SÜPÜRMEK, yoksulluğu giderir!

=> Eline geçene KANAAT eden ZENGİN'dir. Başkasının elindekine bakan YOKSUL olarak ölür!

=> Başkasının AYIB'ını açanın, kendi AYIPLAR'ı açılır!

=> Kim AZGINLIK kılıcını çekerse, onunla KENDİ ÖLdürülür!

=> BİZi tanıyan her MÜSLÜMAN'a borçtur, her gece KENDİNİ HESABA ÇEKEREK yaptığı işleri düşünmek!.. KÖTÜLÜK bulduysa, TÖVBE etmek!

=> Her şeyin ZEKÂT'ı vardır. BİLGİ'nin ZEKÂT'ı da ÖĞRETMEK'tir!.
Kullanıcı avatarı
nurunnehar
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 159
Kayıt: 18 Oca 2007, 02:00

Re: ITRET-i RASÛLULLAH-II

Mesaj gönderen nurunnehar »

Resim YEDİNCİ İMAM MUSÂ-L KÂZIM aleyhisselâm..


İMAM CÂFER aleyhisselâm
MUSÂ-L KÂZIM Hazretleri 745 yılında doğdu.. Sabrı ve öfkesini yenme özelliğinden dolayı KÂZIM diye anılmıştır. Annesi ENDÜLÜSLÜ bir câriye idi. 23'ü erkek, 60 evlâdı olmuştur. İlimde, tevâzu’da, takvada zamanında eşi benzeri yoktu. Fıkıh'a, Tefsir'e, Hadis'e dair bilgisinden rivâyette bulunan çoktur.

4 Halife görmüştür... Bunlardan Halife Mehdi, İMAM'ı Bağdat'a getirtip Zindan'a attı. Ancak bir gece rüyasında ALİ kerremallahu vechehu'yi gördü. Bunun üzerine İMAM MUSÂ Hazretleri'ni yanına çağırıp.: “Bana ve evlâdıma karşı ayaklanmıyacağına söz veriyor musun?” diye sordu.
İMAM da.: “Bu benim işim değil!” diye cevâb verdi. Halife de kendisine 3000 altın verip Medine'ye selâmetle yolladı.

İMAM MUSÂ Zamanında HASAN'ın torunlarından HÜSEYİN huruç etmiş, yani ayaklanmış, ancak bu çıkışı hem kendinin hem de pek çok ALİ EVLÂDI'nın hayatına mal olmuştur.. İMAM MUSÂ Hazretleri bu olaya hiç katılmadı..

MEHDİ'nin yerine geçen Halife MUSÂ da İMAM'la çok uğraşmış; kendisini Bağdat'a getirtip tekrar zindana atmayı düşünürken ölüp gitmiştir.

HARÛN REŞİD Halife olunca Hacc'a gitti. Sonra PEYGAMBER aleyhasselâm'in mezarını ziyâret için Medine'ye geçti. İMAM da kendisi ile birlikte RAVZA'ya girdi. HARÛN REŞİD, PEYGAMBER aleyhasselâm'in kabrinde öğünerek.:
“Esenlikler sana ey AMCAM'ın OĞLU!” dedi..
İMAM MUSÂ Hazretleri sadece.:
“Esenlikler sana BABA!” dedi..
HARÛN REŞİD'in rengi attı.

Yine bir gün HARÛN REŞİD İMAM'a.:
- “Niye kendinize RESÛLULLAH'ın EVLÂDI dedirtirsiniz?. Siz ALİ EVLÂDI'sınız. İnsan Babasına mensubdur,” dedi.
Böylece İMAMLAR'ın PEYGAMBER aleyhisselâm’ın Kızından olma Torunları olduğunu vurgulamak istedi.. İMAM MUSÂ.:
- “PEYGAMBER, senden Kızını isteseydi, verir miydin?” diye sordu.
HARÛN.:
- “Tabii verirdim, bununla da öğünürdüm,” dedi.
İMAM.:
- “Ama benim Kızımı istemez, çünkü ben onun Evlâdıyım,” diyerek sözü bağladı..
Gerçekten de kaç göbek sonra olursa olsun, insanın kendi Torunun Kızı kendine helâl olmazdı!.

HARÛN REŞİD, EHL-i BEYt ULuLarından bazılarını öldürtmüş olmasına rağmen, İMAM MUSÂ Hazretlerine sonradan saygı göstermiş, bir başka ziyâretinde yanına oturtmuş, ihsanda bulunmuştur.

İMAM'ın bilgisini de çok takdir ederdi. Hatta bir seferinde MUSÂ-L KÂZIM Hazretleri için.:
- “Zamanın İMAM'ı, ALLAH'ın Halife'si” demiştir..
Yanındakiler de.:
- “Bunlar senin sıfatların değil mi?” diye sorunca,
- “Ben görünüşte toplumun İMAM'ıyım, ama zorla! CÂFEROĞLU MUSÂ gerçek İMAM'dır. VALLAHü’l- Azîm, RESÛLULLAH'ın MAKAMI'na (Hilâfet'e) o benden daha lâyık. Fakat SALTANAT ortak kabul etmez,” cevâbını vermiştir.

HalifeLER ile münâsebet bu şekilde devam ederken ve HARÛN REŞİD zamanında tatlıya bağlanmışken, ne yazık ki İMAMET Mücadelesi şiddetlenmiştir. Yani ALİ OĞULLARI birbirine düşmüştür.. Bu da İSLAM Tarihinin ibret verici bir bölümüdür.
MUSÂ-L KÂZIM'ın İMAM olamıyan kardeşi İSMAİL'in oğlu MUHAMMED, MUSÂ'yı HARÛN REŞİD'e gammazlayıp durmuştur. Yani ALİ OĞULLARI'ndan da nefsine, hırsına mağlup olanlar çıkmıştır.

Bir seferinde MUHAMMED ile HARÛN REŞİD Hacc'da karşılaşmışlar, MUHAMMED HARÛN'a.:
“Yeryüzünde iki Halife var. Biri sen, diğeri MUSÂ diyerek onu MUSÂ-L KÂZIM Hazretleri'nin üzerine kışkırtmaya çalışmıştır.

İMAM MUSÂ, MUHAMMED'i gördüğünde.: “Kanıma girmekten sakın!.” diyerek onu uyarmış, ancak MUHAMMED Bağdat'a gittiğinde onu gene HARÛN REŞİD'e şikayet etmişti.. Ancak kısa bir süre sonra öldü. Bizce İMAM MUSÂ'nın ahı tuttu..

Kısacası, İMAM MUS Hazretleri, HalifeLER'den çok kendi akrabaları ile uğraşmak zorunda kalmıştır. Yeğeni MUHAMMED'in yanısıra, kardeşi MUHAMMED de İMAM'ı çok üzmüştür.. Bu dönemde kendilerine “Şİ” yani, EHL-i BEYt yakını diyenlerin bir kısmı ŞİÎ olmuş, yani gerçek İMAM'a düşmanlık eder hale gelmiştir. İSMAİLîLER bu gruba girer.

İMAM MUSÂ, Kardeşi İSMAİL'in oğlu ALİ kendini ziyârete geldiğinde, onun borçlarını ödemiş, ama yanındakilere.:
“VALLAHİ bu, benim Evlâdımı yetim edecek,” demişti..
Bunun üzerine.:
- “Peki, niye yardım ettin?” diye sormuşlar,
O da.: - “BABAM, BABASI'ndan, o da BABASI'ndan rivâyet etmiştir ki.: “RESÛLULLAH'a Yakınlığını kesenin ALLAH aslını keser.” Ben kesmiyeyim de, o kessin!” cevâbını vermişti.

Bütün bu kışkırtmalar ve kıpırdanmaların etkisi ile HARÛN REŞİD tavır değiştirmiş; o yıl Hacc'a geldiğinde İMAM MUSÂ-L KÂZIM Hazretleri'ni de alıp Bağdat'a getirmiştir. Orada İMAM'ı önce hapsetti. Sonra da zehirletti. (799) İMAM Kölesi tarafından alındı, yıkandı, Bağdat'ta KUREYŞ Mezarlığı'na defnetti..

İşte PEYGAMBER aleyhasselâm TORUNLARI'nın, ALİ EVLÂDI'nın düştüğü hazin durum!.. Çok şükür ki, ALLAH onları SALTANAT'a dönüşmüş Hilâfet'ten korudu, uzak tuttu!.


Resim

GÜZEL SÖZLERİ'nden.:



=> Bilgisizlere HİKMET vermeyin, ZULM edersiniz! HİKMET'i Ehlinden esirgemeyin, ehline ZULM etmiş olursunuz!

=> Öfke =>Şerrin anahtarıdır!

=> GÜZEL KOMŞULUK, eziyetten kaçmak değildir, eziyete sabretmektir!

=>YUMUŞAKLIK, İYİLİK, GÜZEL HUY ülkeyi ma’mur eder, RIZK'ı çoğaltır!
Kullanıcı avatarı
nurunnehar
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 159
Kayıt: 18 Oca 2007, 02:00

Re: ITRET-i RASÛLULLAH-II

Mesaj gönderen nurunnehar »

Resim SEKİZİNCİ İMAM RIZA aleyhisselâm..


İMAM RIZA aleyhisselâm
İMAM RIZA aleyhisselâm 770 yılında doğdu. 5'i erkek 6 evlâdı olduğu rivâyet edilir. Babası onun bilgisini övmüş, kendisinden sonra İMAM olacağını ilân etmişti. Hiç kimsenin sözünü kesmez, kimseye sövmez, kimseye karşı ayak uzatmazdı.

19 yıllık İMAMlık görevi sırasında 3 Halife görmüştür.. Halife Me'mun, İMAM RIZA aleyhisselâm'ı çok sever, sık sık ona danışırdı. Me'mun, İMAM RIZA'yı sevdiği, ve EHL-i BEYt Soyundan olanların ayaklanmalarını önliyeceğini düşündüğü için, kendisinden sonra onu Halife yapmak istemiş, ancak İMAM RIZA kabul etmemiştir.

Bunun üzerine Me'mun adam göndermiş, İMAM RIZA'yı MERV'e çağırmıştı. Nihâyet İMAM'ı ikna etti. 817 yılında İMAM RIZA da, Halife'nin askerleri de yeşil elbiseler giyerek Biat törenine katıldılar. Me'mun, İMAM RIZA adına para bile bastırdı. Kız kardeşini İMAM'a, kızını da oğlu MUHAMMED TÂKİ'ye verdi. Onlardan da kız aldı..
Böylece aslında 12 İMAM'dan, yani ALİ Oğulları'ndan halifeliğe yaklaşanlar oldu.. ama bu hiç kimseye hayır getirmedi. MEMUN'un niyetini duyan Bağdat'taki ABBAS Oğulları ayaklandılar. İMAM'a Biat etmedikleri gibi, Me'mun'u da Halifelik'ten indirdiler, yerine Amcası MEHDİOĞLU İBRAHİM'i geçirdiler!.
İBRAHİM, Me'mun'a karşı ayaklanmış, Kufe'yi ele geçirmiş Şiî inançlı biri idi.. Yani EHL-i BEYt'i sözde sevdiğini söyliyen biri idi ama, davranışlarıyla hem İMAM RIZA'ya, hem de onu Halife yapmak isteyen Me'mun'a karşı gelmişti.

İMAM bir süre daha Merv'de Halife Me'mun ile kaldı. Sonra birlikte Bağdat'a doğru yola çıktılar. Ancak Bağdat'a varamadan İMAM hastalandı ve HAKk'a kavuştu. (818)

Me'mun, İMAM RIZA'nın vefâtına çok üzülmüş, ciğeri yanmış, günlerce yememiş içmemiştir.

Sonunda Me'mun Bağdat'ı aldı, Halifelik Makamına tekrar oturdu. Ama ne var ki, İMAM RIZA Hazretleri'nin ömrü bu sonucu görmeye yetmedi. Ve ALİ Oğulları'ndan biri Halifelik Makamına bu kadar yaklaşmışken olmadı, olamadı.

Elbette ki Hayırlısı bu idi. Ancak bu olay göstermektedir ki, Bağdat'taki ayaklanma olmasaydı da İMAM RIZA, Me'mun'dan sonraya kadar yaşayıp Halife olamıyacaktı!. Ömrü vefâ etmiyecekti.

İMAM RIZA aleyhisselâm’ın Fıkh-al Rıza, Sahifat-al Rıza adlı kitapları ve 5 Risale'si vardır. Bulunup neşredilmesi gerekir.

Resim

GÜZEL SÖZLERİ'nden.:

=>Çok NAMAZ kılmak, çok ORUÇ tutmak =>İBÂDET değildir.
İBÂDET =>ALLAH'IN İŞİ'ni (yaptıklarını) düşünmektir!.

=>Bir MÜSLÜMAN'ın AKL'ı =>Ondan ON GÜZEL HUY OLmadıkça tamamlanmaz!.

=>Ayâlini (eşini, âilesini) geçindirmek için çalışan =>ALLAH YOLUnda savaşandan üstündür!.

=>İnsanların hayırlıları şunlardır.:
* İYİLİK etti mi =>SEVinenler,
* SUÇ işledi mi =>Bağışlanma Dileyenler,
* Kendilerine bir şey verildi mi =>Şükredenler,
* Bir belâya uğradı mı Sabredenler,
* Kızdı mı Bağışlayanlar!.
Kullanıcı avatarı
nurunnehar
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 159
Kayıt: 18 Oca 2007, 02:00

Re: ITRET-i RASÛLULLAH-II

Mesaj gönderen nurunnehar »

Resim DOKUZUNCU İMÂM MUHAMMED TAKÎ aleyhisselâm..


İMAM MUHAMMED TAKÎ aleyhisselâm 811 yılında doğdu. Babasının yerine 7 yaşında iken İMÂM oldu. Yaşının küçüklüğüne rağmen, edebde, bilgide, akılda üstüne yoktu. Halife ME'MUN kendisini pek severdi. Bir kızını da o'na vermişti.

MUHAMMED TAKÎ’nin İMÂM olacağını babası daha o, 3 yaşında iken bildirmişti. Etrafındakiler hayretle bakınca İMÂM RIZA.:
“Ne şaşıyorsunuz? İSÂ, Peygamber olduğunda 3 yaşında bile değildi!”
cevâbını vermişti.

Halife Me'mun kendisini Bağdat'a çağırınca gitti. Halife onu saraya yakın bir yere yerleştirdi. Abbas Oğulları bundan hiç memnun kalmadılar.:“Halifelik elden gidiyordu, zor kurtardık. Şimdi de kızını helâli haramı ayırd edemiyen (bulüğa ermemiş) bir çocuğa veriyorsun!” dediler..
Me'mun.: “İş bildiğiniz gibi değil!” dedi, “Zamanın bilginleri bile onun kadar değil, isterseniz sınayalım. Dediğim doğru çıkmazsa kızımı vermem!” diye ekledi.

Bir gün kararlaştırdılar. İMÂM olan bu 7 yaşındaki çocuğun karşısına Meşhur Âlim Yahya İbn Aksam'ı çıkardılar. Yahya sordu:
“Bir insan İhram'da iken, bir av hayvanını öldürse, şer'an hükmü nedir?”

İMÂM.:
“Önce bana söyleyin: Bu avı HAREM'de mi öldürdü, HİL'de mi? Haram olduğunu bilerek mi, öldürdü, bilmeyerek mi? İstiyerek mi öldürdü, yanlışlıkla mı? O İhram'daki HÜR müdür, Köle mi? Çocuk mudur, Büyük mü? Boyuna yapar mı bu işi, yoksa Nâdim mi? Gece mi olmuş bu iş, Gündüz mü? HACC'da mı öldürmüş, UMRE'de mi?. Bunların hepsini bilmek lâzım. Çünkü her birinin ayrı bir hükmü vardır!” cevâbını verdi.

Yahya şaşırdı, kaldı!.. Sonra İMÂM hepsini bir bir anlattı. Me'mun'un haklı olduğu ortaya çıktı.

İMÂM MUHAMMED TAKÎ aleyhisselâm İMÂMet görevini 11 yıl yürütebildi. 18 yaşında vefât etti. (835) Bu tarihten iki yıl önce Me'mun vefât etmiş, yerine TÜRK anneden doğma MUTASIM geçmişti.. TÜRKLER bu Halife zamanında önem kazandılar.

İMÂM MUHAMMED TAKÎ’nin 4 oğlu, 4 kızı vardı. Bağdat'ta medfundur. Kendisinden pek çok söz rivâyet edilmiştir.

Resim

GÜZEL SÖZLERİ'nden.:

=> ALLAH'la arasında ne var bilmeden kimseye düşman olma,
O kişi iyiyse =>Zâten sana kötülük etmez,
O kişi kötüyse =>Kötü olduğunu bilmen yeter!.

=>Bilgisiz bir işe girişen kişi =>O işi düzene sokmaktan çok, bozar!.

=>Halkla geçinmeyi bırakan, halktan uzaklaşan kişi =>İstemediğine (Şeytan'a) yaklaşmış olur!.
Kullanıcı avatarı
nurunnehar
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 159
Kayıt: 18 Oca 2007, 02:00

Re: ITRET-i RASÛLULLAH-II

Mesaj gönderen nurunnehar »

Resim ONUNCU İMÂM ALİYYÜN NAKÎ aleyhisselâm..


İMAM ALİYYÜN NAKÎ aleyhisselâm 829 yılında MEDİNE yakınlarında MUSÂ’L- KÂZIM'ın kurduğu köyde doğmuştu. 6 yaşında İMÂM oldu. 33 yıl İMÂMLIK yaptı. 4'ü erkek 6 evlâdı vardı. Halife Mutasım'ın TÜRKLER için kurduğu SAMARRA Şehrinin asker mahallesinde oturduğu için ASKERÎ lâkabıyla da anılır.

Yaşının küçüklüğüne rağmen bilgisiyle, olgunluğuyla, doğruluğuyla tanınırdı. Kadı Yahya darda kaldığında ona başvururdu.

İMÂM NAKÎ, 6 Halife görmüştür. Halife Mütevekkil zaman zaman İMÂM'dan şüphelenmişse de, ona saygısızlık etmemiştir. Bir seferinde kendisini Bağdat'a çağırtmış, sofra kurdurtmuş, şarap ikram etmişti. İMÂM kabul etmedi. İsrar üzerine de şu şiiri okudu.:

İnsanlar korunmak için tepelere tırmandılar,
Fakat o tepelerin hiç bir faydası olmadı onlara!.
Yüceldikten sonra düştüler,
Çukurlara yerleştiler!.
Onca yediler, onca içtiler,
Öyle bir gün geldi ki,
Yedikten sonra yendiler!.
Mezarlar onları çürütmekte,
Kurtlar delik deşik etmekte!
Vaktiyle nazla ni’metle beslenen yüzler nerede?.
Bilezikler, taşlar, süs-püs nerede?.


Mecliste bulunanlar ve Mütevekkil bu sözler üzerine ağlamaya başladılar. Halife, İMÂM'a 4000 dinar vererek Evine gönderdi.

İMÂM NAKÎ vefâtından önce oğlu HASANü’L- ASKERÎ'i çağırmış, İMÂMET Alâmetlerini ona teslim etmişti. HAKk'a kavuşunca bütün Samarra ayağa kalktı. Dükkânlar kapandı. Cenâze Namazını Halife Mutemed kıldırdı. (Dikkatinizi çekeriz. Alevîlerin hiç biri sünnî halife ile 12 İMÂM arasında böyle bir ilişki olabileceğini bile düşünmez! Ama gerçektir. Abbasî Halifesi, EHL-i BEYt'ten 10. İMÂM'ın cenâze namazına İMÂMlık etmiş, bütün EHL-i BEYt de ona uymuştur.) İMÂM, Evinde toprağa verildi. (868) Geriye 3 eser bıraktı.

Resim

GÜZEL SÖZLERİ'nden.:

=>YOKSULluk =>Nefis Kötülüğüdür =>Şiddetli bir ÜMİTSİZlik'tir!.

=>HİKMEt =>Bozuk tabiatlı adamın gönlünde durmaz!.

=> HAYIR yapan =>HAYIR'dan da =>HAYIRLI'dır,
ŞER yapan =>ŞER'den de =>KÖTÜ'dür!.

=>Bir kişinin birisine KÖTÜ ZAN'da bulunması =>Onda bir kötülük olduğunu gerçekten bilmedikçe =>HARAM'dır!.
Kullanıcı avatarı
nurunnehar
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 159
Kayıt: 18 Oca 2007, 02:00

Re: ITRET-i RASÛLULLAH-II

Mesaj gönderen nurunnehar »

Resim ONBİRİNCİ İMÂM HASANü’L- ASKERÎ aleyhisselâm..


İMAM HASANü’L- ASKERÎ aleyhisselâm 846 yılında doğdu, 6 yıl İMÂMLIK yaptı. Babası gibi Sammarra'nın asker mahallesinde Türk Asker Âileleriyle bir arada oturduğu için, “ASKERΔ lâkabıyla anılırdı. Temizlikte, keremde, bilgide zamanında üstüne adam yoktu. Halifeler'le bir sürtüşmesi olmadı. Hatta hastalığında Halife'nin hekimleri tedâvisiyle ilgilendi. Ancak 874 yılında kurtulamıyarak HAK'kın rahmetine kavuştu. Samarra'da Babasının yanına defnedildi. 3 oğlu olmuş, ancak biri hayatta kalmıştır.
5 ESERi vardır.: Tefsir, Risalât-Al Mankala, Kısa Sözleri, Mektupları Ve Nişaburî'ye Mektup.. Bulunup, tercüme edilmesi ve yayınlanması gerekir.

İMÂM HASANü’L- ASKERÎ aleyhisselâm vefât ettiğinde, Kardeşi CÂFER gelip köşeye kuruldu, tebrikleri kabul etmeye başladı. Sonra cenâze namazını kıldırmak için baş tarafa geçti.
Ancak küçük bir çocuk geldi, eteğinden çekti.: “Amca, Babamın Namazını kıldırmak benim hakkımdır!.” dedi. CÂFER mosmor oldu. Herkes MUHAMMED MEHDî olan bu çocuğun gerçek İMÂM olduğunu anladı!.. 12 İMÂM çevresindeki son İMÂMLık tartışması bu olay idi.

Resim

GÜZEL SÖZLERİ'nden.:

=>Size EMÂNET edilen şeyi =>emânet eden iyi kişi olsun, kötü kişi olsun, iyi koruyun!.

=>AHMAK adamın yüreği =>ağzındadır. AKILLI adamın ağzı =>yüreğindedir!.

=>ALÇAK GÖNÜLLÜLÜK öyle bir ni’mettir ki =>kimsenin HASED'ini çekmez!.

=>Cömertliğin bir derecesi vardır =>O dereceyi aştı mı =>İSRAF sayılır. Yiğitliğin de bir derecesi vardır =>O dereceyi aştı mı =>KUDURGANLIK olur!.

=>İnsanlardan çekinmeyen =>ALLAH'tan da çekinmez!.
Kullanıcı avatarı
nurunnehar
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 159
Kayıt: 18 Oca 2007, 02:00

Re: ITRET-i RASÛLULLAH-II

Mesaj gönderen nurunnehar »

Resim ONİKİNCİ İMÂM MUHAMMED MEHDÎ aleyhisselâm..


İMÂM MUHAMMED MEHDÎ aleyhisselâm o tarihte 5 yaşında idi. Kendisi 869 yılında doğmuştur.

İMÂM MUHAMMED MEHDÎ aleyhisselâm babasının vefâtından sonra kendisini halktan gizlemiş, halkla ancak Sefirler'i (elçiler) vasıtasıyla görüşmüştür. Bu duruma GAYBET-i SUĞRA (Küçük Kayboluş) denir. 874 yılından 941 yılına kadar 67 sene sürmüştür. Sefirler'in dördüncüsü ve sonuncusu Samarra'lı ALİ ölünce, ikinci kayboluş başladı. Yani İMÂM'dan bir daha haber alınamadı. Buna da GAYBET-İ KÜBRA (Büyük Kayboluş) denir.

Bu 67 yılda 7 Halife gelip geçmiştir. Amca CÂFER sonradan pişman olmuş ve gelip İMÂM'a Biat etmiştir. Her ne kadar kendisi “CÂFER KEZZÂB” (yalancı) diye bilinirse de, İMÂM'ın bu konuda bildirdiği husus şudur.: “EHL-i BEYt'imizden ve Amca Oğullarımızdan beni inkâr edenler benden değildir! Fakat Amcam ve (inkâr etmiyen) Oğulları öyle değildir!”

Demek ki İMÂM, Amcası CÂFER'i bağışlamıştır. Alevîler'in ve Bektaşîler'in de artık ona kin duymayı terketmesi gerekir..

PEYGAMBER aleyhasselâm'ın.: “son zamanda zuhur edeceğini” söylediği rivâyet edilen MEHDÎ, 12 İMÂMLı Alevîlik, Bektaşîlik ve Şiîlik yolunda olanlarca kabul edildiği gibi, bu zâttır.. Türkiye Alevîler'i ve Bektaşîler'ince İMÂMet onunla son bulmuştur..
(Bakınız: NOTLAR - 2, 23)

Son İMÂM'ın adı, halka hiç görünmeyişi, onun ortadan kaybolduğu ve günün birinde tekrar ortaya çıkacağı inancını yaratmış olduğundan; özellikle ŞiîLER arasında pek çok kişi çıkıp kendisini “Beklenen MEHDΔ ilan etmiş, bu inançtan yararlanarak ortalığı karıştırmıştır..

Resim

GÜZEL SÖZLERİ'nden.:

=>Soru kapısını kapatın. Size gerekmiyen şeyleri sormayın!.
Cevapla

“Ehl-i Beyt (A.S.)” sayfasına dön