TESELLİMMMM!

Cevapla
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

TESELLİMMMM!

Mesaj gönderen Hakan »

TESELLİM!...


مَّا أَصَابَكَ مِنْ حَسَنَةٍ فَمِنَ اللّهِ وَمَا أَصَابَكَ مِن سَيِّئَةٍ فَمِن نَّفْسِكَ وَأَرْسَلْنَاكَ لِلنَّاسِ رَسُولاً وَكَفَى بِاللّهِ شَهِيدًا
Resim---“Mâ esâbeke min hasenetin fe minallâh(minallâhi), ve mâ esâbeke min seyyietin fe min nefsike. Ve erselnâke lin nâsi resûlâ(resûlen). Ve kefâ billâhi şehîdâ(şehîden).: Sana gelen iyilik Allah'tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik; şahit olarak da Allah yeter. (Nisa 92/79)

"Başına ne gelirse gelsin, başlarına aynı şey gelince üzülen, şaşkına dönen, ağlayıp sızlayan insanları getir gözünün önüne. Şimdi nerede bu insanlar? Hiç bir yerde. Öyleyse? Sende onlar gibi mi yapmak istersin? Neden o insanları kışkırtan, etkisi altına alan ve onlara boyun eğdiren bu geçici duygulardan nasıl faydalanacağına odaklanmıyorsun?"
(Marcus Aurelius)

"İnsanlar; bu dünyada asıl yurtlarına doğru deniz yolculuğu yaparken bazı ihtiyaçlarını temin etmek üzere bir adaya uğrayan yolcular gibidir. Bu yolculardan bir kısmı ihtiyaçlarını giderip hemen gemiye döner ve rahat yerlere otururlar; Bazıları adanın güzelliklerine kapılık oyalanırlar, bu yüzden gemiye geç geldikleri için hem uygun yerler bulamazlar hem de adadan topladıkları çiçekler, kıymetli taşlar yolculuk boyunca başlarına dert olur. Bir grup ise gemiyi büsbütün unutarak tabiatın çekiciliğine kendilerini kaptırır ve geminin kalktığını bile fark edemezler; sonunda acılar içerisinde kıvranarak ölürler. İşte dünyanın çekiciliğine kapılarak ölümden sonraki hayatı unutanların akıbeti budur."
(Kindî)

"Kardeşlerinin gönlünde sana kin varsa, kuyuda kalman daha iyidir. Allah, kardeşlerinin kininden korumak için Yusuf'u kuyuya attırdı."
(Hz. Mevlana, Mesnevi, Cilt-6)

Hz. Ömer Dedi ki "İster hoşuma gitsin, ister gitmesin; hangi hal üzere sabahlarsam sabahlayayım benim için fark etmez. Çünkü ben hayrın hoşuma gidende mi, gitmeyende mi olduğunu bilmiyorum.
(İbn-i Kesir)

"...Şer gördükleriniz hakkınızda hayr olabilir..." (Bakara - 216)

"İnsan etrafında olup bitenlerden daha çok, olup bitenlerle ilgili kendi görüşlerinden etkilenir."
(Montaigne)

"Biz yaşarken akıl, cenneti cehennem, cehennemi de cennet yapar."
(Şair Milton)

"Bana zarar verir düşüncesini ortadan kaldırırsan, zararın kendisini de ortadan kaldırmış olursun."
(Aurelius)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:“Men arefe nefsehû fe kad ‘arefe rabbehû: Nefsini tanıyan RABBini tanır” buyurmuştur.
(Nevevî, Riyâzu’s-sâlihîn; Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II/343 (2532)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:“Dünyevi nimetler hususunda sizden yukarda olanlara bakıp da üzülmeyin, aşağıda olanlara bakın. Bu, Allah'ın size verdiği nimetleri küçümsemememiz için en uygun yoldur.” buyurmuştur.
(Buhâri, Rikak, 30; Müslim, Zühd, 8; Tirmizî, Kıyamet, 58)

"Kimi mutluluğu yukarıda arar, kimi de aşağıda. Halbuki mutluluk insanla aynı hizadadır."
(Konfüçyüs)

"İnsanoğlunun alışamayacağı koşul yoktur, hele de çevresindeki herkesin aynı koşullarda yaşadığını görüp duruyorsa..."
(Tolstoy)

"İnsan her şeye alışabilen varlıktır ve onu en iyi anlatan tanım budur."
(Dostoyevski)

"Şikayet ettiğimiz yaşam, belki de bir başkasının hayalidir."
(Tolstoy)

Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: TESELLİMMMM!

Mesaj gönderen Hakan »

"Nemrut'un ateşi ibrahim'in tevekkülünü artırdı"
(Hz. Mevlana, Mesnevi, Cilt-6)

"Dert nerede ise deva oraya gider. Yoksulluk nerede ise nimet oraya gider Soru nerede ise cevap oraya gönderilir. Gemi nerede ise su oradadır. Suyu bulmak istiyorsan susuzluğu elde et ki, sular fışkırmaya başlasın"
(Hz. Mevlana, Mesnevi, Cilt-6)

"Bizler sevinçlerimizi ve hüzünlerimizi onları yaşamadan çok önce tercih ederiz"
(Halil Cibran)

"Doğrusu herkes, her zaman belli bir tasa, kaygı, endişe, ıstırap ya da sıkıntı terkibine ihtiyaç duyar, tıpkı bir geminin sağ sola yalpalamadan dosdoğru yol alabilmesi için bir denge ağırlığına ihtiyaç duyması gibi..."
(Arthur Schopenhauer)

"Bütün dualar şöyle özetlenebilir: Tanrım n'olur iki kere iki dört etmesin!"
(İvan Turgenyev)

"İnsan kendini mutsuz olduğuna inandırdığı kadar mutsuzdur"
(Zygmunt Bauman)


وَإِذَا تَوَلَّى سَعَى فِي الأَرْضِ لِيُفْسِدَ فِيِهَا وَيُهْلِكَ الْحَرْثَ وَالنَّسْلَ وَاللّهُ لاَ يُحِبُّ الفَسَادَ
Resim---“Ve izâ tevellâ seâ fîl ardı li yufside fîhâ ve yuhlikel harse ven nesl(nesle), vallâhu lâ yuhıbbul fesâd(fesâda).: İş başına geçti mi yer yüzünde içine kadar fesad vermek ve hars-ü nesli helâk etmek için sa'yeder Allah da fesadı sevmez. (Bakara 2/205)


"İnsanın başına insan için doğal olmayan hiçbir şey gelemez. Ne bir öküzün başına, öküz için doğal olmayan bir şey, ne asmanın başına asma için doğal olmayan bir şey, ne de bir taşın başına taş için doğal olmayan bir şey gelebilir. Eğer başına yalnızca alışılmış ve doğal olan şeylerden biri geliyorsa, niçin yakınasın? (...) Ölümü seve seve karşıla, çünkü o da doğal olan şeylerden biridir. Tıpkı gençlik ve yaşlılık, büyüme ve olgunlaşma, dişlerin ve sakalın çıkması, saçların ağarması, gebelik ve doğum, mevsimlerin değişmesi gibi çözülüp dağılmamız da doğaldır. Öyleyse, ölüme karşı ne düşman, ne öfkeli olmalı, onu yaşamın doğal gelişmelerinden biri olarak görmelidir insan. (...) Utanmazın biri seni incitirse, hemen şunu sor kendine: "Dünyada utanmazların bulunmaması olanaklı mıdır?" Olanaksızdır. Öyleyse olanaksız olanı isteme; çünkü bu insanı da dünyada var olması kaçınılmaz olan utanmazlardan biridir. Bu düşünceyi başka bir kötü insanla veya olayla karşılaştığında da aklında tut. Çünkü bu tür insanların ve olayların olmamalarının mümkün olmadığını anımsar anımsamaz, onlara daha kolay katlanırsın."
(Aurelius)

"Cahil birinin cahillik etmesinde şaşılacak ne var? O cahil insandan, seni üzen yanlış davranışı beklemediğin için suç sendedir. Çünkü onun bu kötülüğü işleyebileceğini anlaman için yeterince araçla donatmıştır seni aklın ve gözlemlerin. Ama bunu unutmuşsundur, bunun için kendine değil de onun bu davranışına şaşıyorsundur. Birini sadakatsizlik ya da vefasızlıkla suçladığında, dikkatini kendine çevir, çünkü suçun sende olduğu açıktır: O karakter de birinin sözünü tutacağına güvendiğin için... Ya da ona iyilik yaparken bunu karşılık beklemeksizin yapmadığın için... Ve ödüllü, salt o eylemi yapmakla aldığına inanarak iyilik yapmadığın için...Suçlusundur. "
(Aurelius)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: TESELLİMMMM!

Mesaj gönderen Hakan »

"Hayat çözülmesi gereken bir sorun değil, deneyimlenmesi gereken bir gerçekliktir"
(Kierkegaard)

"Her nerede değilsem, orada mutlu olacakmışım gibi gelir"
(Baudelaire)

"İnsanın bir tek ve hep aynı yaşamı yoktur. Peş peşe eklenen bir çok yaşamı vardır ve çektiği acıların nedeni de budur."
(Chateaubriand)

"Uygulamaya dönüştürülmeyen her teknik ilim, doğru ile yanlış arasındaki bir yerdedir."
(Ebu'l İz el Cezerî)

"Sessiz tohum bülbül onu yutunca aşk şarkılarına dönüşür."
(Halil Cibran)

"Bizi görmeyi denediler fakat bizim tohum olduğumuzu unutmuşlardı..."
(Meksika Ata Sözü)

"Kıyıyı gözden kaybetmeye cesaret etmedikçe insan, yeni okyanuslar keşfedemez"
(Andre Gide)

İhsan Oktay Anar'ın Pusula Kıtalar Atlası'nda Uzun İhsan Efendi, oğlu Bünyamin"e şöyle seslenir: "Buradan gitmek istediğini biliyorum oğlum. Sana olan sevgim biricik oğlumu tehlikeye atmama engel oluyor. Ama bilmek ve şahit olmak en büyük mutluluktur. Macera ise büyük bir ibadettir; çünkü O'nun esirini tanımanın başka bir yolu olduğunu görebilmiş değilim. Kendi payıma ben, dünyayı rüyalarımla keşfetmeye çalıştım. Bu, yeterince cesur olmadığımın bir göstergesi olabilir. Aynı hatayı senin de yapmana yol açmak istemiyorum. Sana izin veriyorum, git. Git ve benim göremediklerimi gör, benim dokunamadıklarıma dokun, sevemediklerimi sev ve hatta, bu babanın acı çekmeye cesaret edemediği acıları çek. dünyadan ve onun binbir halinden korkma."
(İhsan Oktay Anar)

"Mısralar sanıldığı gibi duyguların değil, yaşamış olmanın verimidir. Bir mısra yazabilmek için insan, birçok şehri görmeli; insanları nesneleri fark etmeli; hayvanları tanımalı; kuşların nasıl uçtuğunu hissetmeli; çiçeklerin açarken nasıl titreştiğini bilmeli... Keşfedilmiş güzergahlar, şaşırtan rastlantılar ve yaklaşmakta olduğunu sezdiği ayrılıklar üzerine düşünebilmeli... Hâlâ tam anlaşılmamış çocukluk günlerini; sevindirici bir şey söylediklerinde anlatamayıp kırdığınız anne babaları; tuhaf çocukluk hastalıklarını sessiz ve kapanık odalarda geçen günleri; deniz kıyısındaki sabahları; denizi, denizleri, yukarılarda çağıldayan, yıldızlarla uçuşan yolculuk gecelerini düşünebilmeli... Hem sonra ölenlerin yanında bulunmalı; odalarda, ölülerin başucunda oturmuş olmalı... Anılar ancak içimizde kan, bizde bakış ve davranış oldukları, isimsizleştikleri, artık bizden ayırt edilemedikleri zaman, işte ancak o zaman, umulmadık bir vakitte bir mısranın ilk kelimesi, anıların arasından çıkıverir"
(Rainer Maria Rilke)

"Elleriyle çalışan işçidir. Elleri ve kafasıyla çalışan, ustadır. Elleri, kafası ve yüreği ile çalışan, sanatkârdır."
(Goethe)

Sokrates, ölüme mahkum edildi. Savunmasında: "Eğer beni ölüme mahkum ederseniz, yerimi alacak birini kolay kolay bulamazsınız. Komik bir benzetme yapmak gerekirse, kentimiz iyi yetiştirilmiş, heybetli bir at, ben de bir atsineğiyim. Tanrı beni bu atın üzerine yerleştirdi, ona bağlıyım. Heybetinden ötürü tembelliğe meyleden bu at ancak bir atsineğinin varlığıyla hareketlenebilir. Eğer benim sözüme kulak verirseniz, hayatımı bağışlarsınız. Ne yazık ki bundan çok umutlu değilim. Belki biraz sonra bir at olarak uykunuzdan uyanıp Anitus'u dinleyecek ve beni tek bir darbele alaşağı ettikten sonra uyuklamaya devam edeceksiniz."
(Sokrates)

"Kimlik, sürekli doğum halindedir."
(Zygmunt Bauman)

"Mutluluk vücut için yararlıdır fakat aklın yetkinliklerini asıl geliştiren ıstıraptır."
(Marcel Proust)

Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: TESELLİMMMM!

Mesaj gönderen Hakan »

Resim TESELLİMMMM!.

Ebu Derdâ.: "İmanın zirvesi, her türlü hüküm karşısında sabır ve kader rızadır." der.
(Gazalî, ihyâ)

Resim
"Hayat çözülmesi gereken bir sorun değil, deneyimlenmesi gereken bir gerçekliktir."
(Kierkegaard)


Resim
Resim--- Said el-Hudrî'den nakledildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:“Ey Ebû Sâid!. Kim RABB olarak ALLAHtan, din olarak İslâm'dan ve Peygamber olarak MuhaMMed'den razı olursa ona CeNNet vâcib olur.” buyurmuştur.
(Müslim, İmâre, 116)


Resim
يَا أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً فَادْخُلِي فِي عِبَادِي وَادْخُلِي جَنَّتِي
Resim---“Yâ eyyetuhen nefsu'l- mutmainneh (mutmainnetu) İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh (mardıyyeten) Fedhulî fî ibâdî. Vedhulî cennetî.: Ey mutmâin olan nefs! RABBin'e dön (ALLAH'tan) razı olarak ve ALLAH'ın rızasını kazanmış olarak! (Ey fizik vücud!) O zaman, (nefsini tezkiye ettiğin ve ruhunu ALLAH'a ulaştırdığın zaman Bana kul olursun) kullarımın arasına gir. Ve cennetime gir.(Fecr - 89/27-30)

Resim
جَزَاؤُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ جَنَّاتُ عَدْنٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا رَّضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ ذَلِكَ لِمَنْ خَشِيَ رَبَّهُ
Resim---“Cezâuhum inde rabbihim cennâtu adnin tecrî min tahtihel enhâru hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden), radıyallâhu anhum ve radû anh(anhu), zâlike li men haşiye rabbeh (rabbehu).: Rab'leri Katı'nda onların mükâfatı, altlarından nehirler akan adn cennetleridir, orada ebediyyen kalacak olanlardır. ALLAH onlardan razı ve onlar O'ndan (ALLAH'tan) razıdır. İşte bu, RABBine huşû duyan kimseler içindir.(Beyyine 98/8)

Resim
أَلا إِنَّ أَوْلِيَاء اللّهِ لاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ
Resim---“E lâ inne evlîyâ allâhi lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn (yahzenûne).: Muhakkak ki ALLAH'ın Evliyâsına (dostlarına), korku yoktur. Onlar, mahzun olmazlar, öyle değil mi?(Yûnus 10/62)

Resim
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَعِينُواْ بِالصَّبْرِ وَالصَّلاَةِ إِنَّ اللّهَ مَعَ الصَّابِرِينَ
Resim---“Yâ eyyuhâllezîne âmenustainû bi's- sabri ve's- salât (salâti), innallâhe mea's- sâbirîn (sâbirîne).: Ey îmân edenler! Sabır ve namazla istiâne (özel yardım) isteyin. Muhakkak ki ALLAH, sabredenlerle beraberdir.(Bakara 2/153)

Resim
لاَ يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْ رَبَّنَا لاَ تُؤَاخِذْنَا إِن نَّسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا رَبَّنَا وَلاَ تَحْمِلْ عَلَيْنَا إِصْرًا كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِنَا رَبَّنَا وَلاَ تُحَمِّلْنَا مَا لاَ طَاقَةَ لَنَا بِهِ وَاعْفُ عَنَّا وَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَآ أَنتَ مَوْلاَنَا فَانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ
Resim---“Lâ yukellifullâhu nefsen illâ vus’ahâ lehâ mâ kesebet ve aleyhâ mektesebet rabbenâ lâ tuâhıznâ in nesînâ ev ahta’nâ, rabbenâ ve lâ tahmil aleynâ ısran kemâ hameltehu alellezîne min kablinâ, rabbenâ ve lâ tuhammilnâ mâ lâ tâkate lenâ bih (bihî), va’fu annâ, vagfir lenâ, verhamnâ, ente mevlânâ fensurnâ ale'l- kavmi'l- kâfirîn (kâfirîne).: ALLAH kimseyi gücünün yettiğinden başkasıyla mükellef kılmaz (sorumlu tutmaz). Kazandığı (dereceler) onundur ve iktisap ettiği (kazandığı negatif dereceler) de onundur (sorumluluğu onun üzerindedir). RABBimiz! Şâyet unuttuysak veya hata yaptıysak bizi aheze etme (sorgulama). Rabbimiz, bizden öncekilere yüklediğin gibi bizim üzerimize ağır yük yükleme. Rabbimiz, takat (güç) yetiremeyeceğimiz şeyi bize yükleme. Ve bizi af ve mağfiret et ve bize rahmet et (Rahîm Esması ile bize tecelli et, Rahmet Nûrunu gönder). sen bizim MEVLÂmız'sın. Artık kâfirler kavmine karşı bize yardım et.(Bakara -2/286)

Resim
"Kuyu derin değil, ip kısa"
(Konfüçyüs)


Resim
وَإِن مِّن شَيْءٍ إِلاَّ عِندَنَا خَزَائِنُهُ وَمَا نُنَزِّلُهُ إِلاَّ بِقَدَرٍ مَّعْلُومٍ
Resim---“Ve in min şey’in illâ indenâ hazâinuhu ve mâ nunezziluhû illâ bi kaderin ma’lûm (ma’lûmin).: Hazinesi bizim yanımızda olmayan hiçbir şey yoktur. Malûm (bilinen) bir kaderi (takdir edilmiş miktarı) olmaksızın onu indirmeyiz.(Hicr - 15/21)

Resim
Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:“ALLAH, sabrı musibetin derecesi ölçüsünde indirir.” buyurmuştur.
(Camiussağir, Hadis no: 2120)

Resim
"Yaşamını bir bütün olarak düşünüp kaygılanma. Önceden başından geçmiş ve sonradan başına gelecek olan kederleri hep bir aradaymışlar gibi düşünme.."
(Marcus Aurelius)

Resim
"Henüz yanına gelmediğin bir köprüden geçmeye uğraşma!."
(Çin Atasözü)


Resim
وَاقْصِدْ فِي مَشْيِكَ وَاغْضُضْ مِن صَوْتِكَ إِنَّ أَنكَرَ الْأَصْوَاتِ لَصَوْتُ الْحَمِيرِ
Resim---“Vaksid fî meşyike vagdud min savtik (savtike), inne enkere'l asvâti le savtu'l- hamîr( hamîri).: Ve yürüyüşünde mütevazi (alçakgönüllü) ol ve sesini alçalt (alçak sesle konuş). Muhakkak ki seslerin en çirkini, elbette hamirin (merkebin) sesidir. (Hicr 15/21)

Resim
"Annemizden doğmadan önceki dünya yaşamı konusunda hiç endişeleniyor muyuz? Hayır, çünkü biz o zamanlar yoktuk. O halde gelecekteki hayatımız konusunda da endişelenmemeliyiz. Çünkü yoklukta olmaları bakımından her ikisi de, yani doğumumuzdan önceki hayat da, şimdiden sonraki hayatta aynı durumdadır. Biz dünyada yokken yaşanan yıllar için tasamız yoksa şimdiden sonraki yıllar için de tasamız olmamalıdır. Çünkü önceki yoklukta, sonraki yokluk arasında bir değer farkı yoktur ikisi de aynı şeydir.!"
(Filozof Epikuros)

Resim
"Bu âlem bir rüyâdır. Zanna kapılma, rüyâda elin kesilse de korkma elin yerindedir!."
(Mevlânâ, Mesnevî, Cilt 3)

Resim
"Gün sizin misâfirinizdir. Ona iyi davranın ki gidince iyiliğinizden bahsetsin."
(HAKk Dostu)

Resim
"Ah hafıza!. Huzurumun baş düşmanı!."
(Miguel de Cervantes)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: TESELLİMMMM!

Mesaj gönderen Hakan »

Resim TESELLİMMMM!.

Resim
“İnsan üzerine akıl yürütürken, dünyevi şeylere yukarıdan bakıyormuş gibi bak: kalabalıklara, ordulara, tarımsal etkinliklere, evlenmelere, boşanmalara, doğumlara, ölümlere, mahkemelerin uğultusuna, ıssız bölgelere, her çeşit barbar halka, bayramlara, yaslara kamu yaşamına, her şeyin iç içe geçmişliğine, karşıtlardan doğan uyuma...”
(Marcus Aureilus (Düşünceler))

Resim
“Sana acı veriyormuş gibi gelen her şey hakkındaki zihinsel yargıyı ortadan kaldırırsan, acı sona erer. Acıyı neren çekiyor? Zihnin. Ama sen bir zihin değilsin ki Zihinde durduk yere acı çekmeyiversin. Zihinden başka hiç bir şey, zihne özgü olan hiç bir şeyi engelleyemez. Çünkü ne ateş, ne demir, ne de bir zorba zihni hiç bir biçimde etkilemez. Eğer başka bir parçan acı çekiyorsa, bu konuda yargıyı zihnin değil, bırak o parçan versin! Seni öldürürler, parça parça ederler, lanetler yağdırırlar arkandan. Zihninin arı, dengeli ılımlı ve adil kalmasını engelleyebilir mi bunlar? Fışkıran bir tatlı su kaynağının başında durup, ona lanetler yağdıran bir adam karşısında, suyun tatlılığı ne derece etkilenebilir? Suyun içine çamur ya da gübre atsa, çabucak onu dağıtır, sürükleyerek götürür, geriye hiç bir kir kalmaz. Bir dış nedenden ötürü üzülüyorsan, aslında canını sıkan bu değil, onun hakkındaki yargındır, bu yargıdan her an vazgeçebilirsin. Ama seni üzen kendi karakterinden kaynaklanan bir şeyse, yargını düzeltmeni kim engelleyebilir?."
(Marcus Aureilus (Düşünceler))

Resim
“Bir sona geldiğin için ağlama, onu yaşadığın için gülümse.”
(Marquez)

Resim
“Neden kiraz vermiyor diye incir ağacını azarladığın oldu mu hiç!.”
(Nikos Kazancakis)

Resim
“Tüm dilekler anında kabul olsaydı, insanlar kendilerini neyle meşgul eder, nasıl zaman geçirirlerdi? Her işin kendi kendine olduğunu, nar gibi kızarmış hindilerin etrafta uçuştuğunu, âşıkların hiç aksilik yaşamadan kavuştuğunu ve hiç zorlanmadan ilişkilerini sürdürdüklerini hayal edelim. Böyle bir yerde bazıları can sıkıntısından ölür, ya da kendini asar, bazıları kavga edip birbirlerini öldürür, böylece doğanın onlara şimdi verdiğinden daha fazla zarara kendileri sebep olurlardı.”
(Schopenhauer)

Resim
“Kaderini çizerken cetvel kullanmazsın!.”
(Murat Menteş)

Resim
“Sınır her şeyin hakikatı olmalıdır!.”
(Albert Camus)

Resim
“Duyu organlarımızla algıladıklarımız, zihnin idrak etmesiyle birlikte artık harici varlıklar değil zihni varlıklardır. Yani biz masaya bakarken, masanın zihnimizdeki varlığını algılamaya başlarız, Masanın varlığını değil, Eşyanın kendisini değil zihnimizdeki varlığını düşünürüz.”
(Osmanlı Alimi İbn Kemâl)

Resim
“Sherlock Holmes, yardımcısı Watson'la birlikte kamp yapmaktadır. Gece yarısında Holmes uyanır ve Dr. Watson'ı dürter. “Watson,” der, “Göğe bak ve bana ne gördüğünü söyle.” “Milyonlarca yıldız görüyorum, Holmes,” der Watson. “Peki, bundan ne sonuca varıyorsun, Watson?” diye sorar Holmes, Watson biraz düşünür, sonunda, “Şey,” der, “Astronomik açıdan milyonlarca galaksi ve muhtemelen milyarlarca gezen bulunduğu sonucuna varıyorum. Astrolojik açıdan Satürn'ün Aslan burcuna girdiğini görüyorum. Zamansal açıdan saatin yaklaşık üçü çeyrek geçtiğini kestirebiliyorum. Meteorolojik açıdan yarının harika geçeceğini düşünüyorum. Teolojik açıdansa Tanrı'nın her şeye gücünün yettiğini ve bizim minnacık olduğumuzu çıkarabiliyorum. E, peki sen ne sonuca vardın, Holmes?” Holmes kızgınlıkla cevap verir, “Birisi çadırımızı çalmış, dostum!.”
(Thomas Cathcart- Platon Bir Gün Kolunda Bir Ornitorenkle Bar'a gider Kitabından)

Resim
“Yaşadığınız hüzün için yerinde bir ifade bulursanız hemen kanınız ısınır ona. Neşeniz için isâbetli bir ifade bulursanız, duyduğunuz sevinç ve heyecan kat be kat artar. (...) Kederin dilini kullanın. Prens Hamlet'ten ve Kraliçe Constance'den öğrenin kederin nasıl ifade edildiğini. Göreceksiniz, sırf ifade etmek, dile getirmek bile avuntunun bir biçimidir.”
(Oscar Wilde)

Resim
“Kederler fikirlere dönüştükleri andan itibâren kalbimizi yaralayacak güçlerini yitirmeye başlarlar.”
(Marcel Proust)

Resim
“Kederler, onlara ilişkin net ve kesin bir tablo oluşturduğumuz an, keder olmaktan çıkar.”
(Viktor E. Frankl)

Resim
“Bilimde anlaşılan bir şey yoktur, sadece alışılan şeyler vardır.”
(Bir Düşünür)

”Ve Âdem'e bütüm isimleri öğretti. Sonra onları meleklere göstererek.: “İddianızda tutarlı iseniz haydi Bana şunları isimleriyle bildirin bakalım!" dedi.” (Bakara Sûresi 31. Âyet)

Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem.: ”Sizler kıyamet günü isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağrılacaksınız. Öyleyse isimlerinizi güzel koyun!.” buyurdu.
(Ebu Davûd, Edeb, 69)
Resim
Cevapla

“Serbest Kürsü” sayfasına dön