KELÂMULLAH’ta-RESÛLULLAH’ta SEVGi-AŞKk..

Cevapla
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12885
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

KELÂMULLAH’ta-RESÛLULLAH’ta SEVGi-AŞKk..

Mesaj gönderen kulihvani »

KELÂMULLAH’ta-RESÛLULLAH’ta,
=>SEVGi->MUHABBEt->AŞKk..


Resim YÂRim’in KALB’i..

->ATEŞş DERVİŞş,
BU===->NİCe İŞş,
ÖZden<-=>ÖZe,
SEVip<>SEViLiŞş!.

BiR gÖZ SÜZüş=->GAMZe GÖSter,
SEVgi=>BELeş====>HERKEs İSter,
AŞKk===>İĞNE UCU’nda==>UMUt,
BUZ-SU-BUHAR-BULUtum!” der!.


Resim ZEVK 10.229

CÂN BEDeLi=>ÇÖL CEYLÂNı.. SON NEFEste=>CÂN İLÂCı,
SEVen<>SEViLen==>SEVgiLi.. MESt-i MuHABBEt MİRÂCı,
ÂŞIKk GÖZ YAŞIn GERÇEği,
=>CÂN SUyu.. SEVgi ÇİÇEği,
=>YÂRin YÜREGİn YÜCELtir.. ATEŞştir==>ÂŞIkın TÂCı!.


08.01.2022.. 03:18..
brsbrsm...tktktrstkkmizdecevlÂNnn..


VERdiğimİZ NEFEs====>MÂZi,
=>ALdığımız=>ÂTi==->BİZ’im!.
HeR ŞEYy FÂNi=>HERKEs MÂZi,
Şu ÂN’da=>AŞKk VAKTi BİZim!.

MÂŞuka===>İFFEt GEREkiR,
=>ÂŞIk’a===>İZZEt GEREkiR,
CÂNda->CÂNÂNsa->CİHÂNda,
BİZ BİR-İZ->CENNEt GEREkiR!.

ÖMüR>SIRR SEVgi SANCAĞı,
ÂŞIKk KALbidir=>ARŞ DAĞı,
İÇi->KOR.. DIŞ->YEŞiL BAĞı,
HeR NEFESte==>ÇİLLe ÇAĞı!.

ÂSLEMe=>GELiŞş<>GİDiŞşi,
=>İHVÂNİ’min=->ÖMüR İŞşi,
ISsIZ<>SESsİZ=>ÇİLLe ÇÖLü,
KİM DUYar->ATEŞş DERVİŞşi!.

Resim
SEVgi BiR DİLLi DüDüktür=>HeR AĞZı OLan ÇALamaz,
AŞKk İSe ATEŞşten KILıç==->BAŞı OMZUnda KALamaz!.



M.M.M. MuhaBBetLerimLe...

Resim

Resim

KELÂMULLAH’ta-RESÛLULLAH’ta =>SEVGi->MUHABBEt->AŞKk..

VEDDe.: Dostluk. Sevgi, muhabbet.
VEDûD.: Çok şefkatli. Kendisine çok sevgi beslenen. Cenâb-ı HAKk.
HABBe.: Tane. Tohum.
MuHABBEt.: Sevgi, sevme. Sohbet. Ruhun, kendisinden lezzet duyduğu şeye meyletmesi.
AŞKk.: (Işk) Çok ziyâde sevgi. Şiddetli muhabbet. Sevdâ. Candan sevme. İttibâ'. Alâka..


El Vedûdü celle celâlihu.:
Resim

AŞKk.. Arapça aslı “Işk” olup sözlükte.: “Şiddetli ve aşırı SEVgi; bir kimsenin kendisini tamamen SEVdiğine vermesi, SEVgilisinden başka güzel görmeyecek kadar ona düşkün olması.” anlamına gelir.
Lügat kitaplarında “AŞKk” kelimesinin sözlük anlamının, aynı kökten olup “sarmaşık” anlamına gelen “aşeka” ile yakından ilgili olduğu belirtilir. Buna göre sarmaşığın kuşattığı ağacın suyunu emmesi, onu soldurup zayıflatması ve bazan kurutması gibi aşırı SEVgi de SEVenin SEVdiğinden başkasıyla ilgisini kestiği, onu sarartıp soldurduğu için bu duyguya “AŞKk” denilmiştir. Ayrıca hem tatlı hem ekşi olan bir çeşit meyveye de “Uşuk” denilir..
(bk. Lisânü’l-ʿArab, “ʿaşk” md.; Tâcü’l-ʿarûs, “ʿaşk” md.; Kāmus Tercümesi, “ʿaşk” md.)

İslâmî Literatürde AŞKk =>İLâhî AŞKk ve Beşerî AŞKk olmak üzere başlıca iki anlamda kullanılmış, İlâhî AŞka genellikle “Hakiki Aşk”, Beşerî AŞka da “Mecazî AŞKk” veya “Uzrî AŞKk” denilmiştir

Kur'ÂN-ı Kerîm ve Sahih Hadislerde;
AŞKk kelimesi geçmez. SEVgi çoğunlukla “Hub” ve “Muhabbet”, bazan da “Meveddet” kelimeleri ve bunların müştaklarıyla ifâde edilir.

Ca‘fer es-Sâdık’tan naklen Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “İnsanların en üstünü ibâdete âşık olan kimsedir” buyurmuştur.
(Ma‘sûm Ali Şah, I, 402)

Hasan-ı Basrî kaddesallahu sırrahu (ö. 110/728).: ALLAH’ın.: “Kulum BANA, BEN de ona ÂŞIK OLurum” buyurduğunu belirtmiştir..

İbni Arabî.: “SEVgi SEVeni SEVilene BAĞLayan bir BAĞdır. SEVgi SEVenin VAROLUŞudur” der.

Ebü’l-Hüseyin en-Nûrî kaddesallahu sırrahu.: “Ben ALLAH’a âşıkım, O da bana âşıktır!.” dediği için kâfir olduğuna hükmedilerek memleketinden kovulmuş, daha sonra idâm edilmek üzere cellâdın önüne çıkarılmış ve son anda asılmaktan kurtulabilmiştir..

Râbia el-Adevîyye (ö. 185/801), Bâyezîd-i Bistâmî (ö. 234/848), Cüneyd-i Bağdâdî (ö. 297/909), Hallâc-ı Mansûr (ö. 310/922) gibi SEVgi temâsını işleyen ilk sûfîler genellikle Aşk, Âşık ve Mâşuk yerine Hub, Muhabbet, Habîb, Mahbûb kelimelerini kullanmayı tercih etmişlerdir..


وَمِنَ النَّاسِ مَن يَتَّخِذُ مِن دُونِ اللّهِ أَندَاداً يُحِبُّونَهُمْ كَحُبِّ اللّهِ وَالَّذِينَ آمَنُواْ أَشَدُّ حُبًّا لِّلّهِ وَلَوْ يَرَى الَّذِينَ ظَلَمُواْ إِذْ يَرَوْنَ الْعَذَابَ أَنَّ الْقُوَّةَ لِلّهِ جَمِيعاً وَأَنَّ اللّهَ شَدِيدُ الْعَذَابِ
Resim---“Ve mine’n- nâsi men yettehızu min dûnillâhi endâden yuhıbbûnehum ke HUBBİLLÂH (hubbillâhi), vellezîne âmenû eşeddu HUBBen lillâh (lillâhi), ve lev yerâllezîne zalemû iz yeravne’l- azâbe, enne’l- kuvvete lillâhi cemîan, ve ennellâhe şedîdu’l- azâb (azâbi).: Ve insanlardan bir kısmı, ALLAH'tan başka “eş ve ortak (putlar)” edinenler, onları (eş ve ortak edindikleri şeyleri), ALLAH'ı sever gibi severler. (Oysa) İman edenlerin ALLAH'a olan SEVgileri çok daha kuvvetlidir. Ve zulmedenler, azâb görecekleri (azâba uğrayacakları) zaman, bütün kuvvetin tamamen ALLAH'a ait olduğunu ve ALLAH'ın şiddetli azâbı olduğunu keşke görselerdi (bilselerdi).// İnsanlardan bazıları, ALLAH’ı bırakıp, kulu durumundakileri, bile bile ALLAH’a eş tanrılar haline getirir de, onları ALLAH’ı SEVer gibi SEVerler. İmân edenlerin ALLAH’a olan SEVgileri ise, onlarınkinden çok daha fazladır. Keşke zâlimler, inkâr ile, put sevgisiyle kendilerine haksızlık yapanlar, şirke girenler, cezâyı gördükleri zaman anlayacakları gibi, bütün kuvvetin ALLAH’a ait olduğunu ve ALLAH’ın azâbının şiddetini önceden anlayabilselerdi.” (Bakara 2/165)

قُلْ إِن كَانَ آبَاؤُكُمْ وَأَبْنَآؤُكُمْ وَإِخْوَانُكُمْ وَأَزْوَاجُكُمْ وَعَشِيرَتُكُمْ وَأَمْوَالٌ اقْتَرَفْتُمُوهَا وَتِجَارَةٌ تَخْشَوْنَ كَسَادَهَا وَمَسَاكِنُ تَرْضَوْنَهَا أَحَبَّ إِلَيْكُم مِّنَ اللّهِ وَرَسُولِهِ وَجِهَادٍ فِي سَبِيلِهِ فَتَرَبَّصُواْ حَتَّى يَأْتِيَ اللّهُ بِأَمْرِهِ وَاللّهُ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِقِينَ
Resim---“Kul in kâne âbâukum ve ebnâukum ve ıhvânukum ve ezvâcukum ve aşîretukum ve emvâlunıktereftumûhâ ve ticâratun tahşevne kesâdehâ ve mesâkinu terdavnehâ EHABBe ileykum minallâhi ve resûlihî ve cihâdin fî sebîlihî fe terabbesû hattâ ye'tiyallâhu bi emrihî, vallâhu lâ yehdîl kavmel fasikîn(fasikîne).: De ki: “Şâyet babalarınız ve oğullarınız ve kardeşleriniz ve zevceleriniz ve aşiretiniz ve kazandığınız mallarınız, kesada uğramasından (satışının durmasından) korktuğunuz ticaret ve razı olduğunuz (hoşunuza giden) evler, ALLAH'tan ve O'nun resûlünden ve O'nun (ALLAH'ın) yolunda cihad etmekten size daha SEVgili ise artık ALLAH, emrini getirinceye kadar bekleyin. Ve ALLAH, fasıklar kavmini (topluluğunu) hidayete erdirmez.” (Tevbe 9/24)

النَّبِيُّ أَوْلَى بِالْمُؤْمِنِينَ مِنْ أَنفُسِهِمْ وَأَزْوَاجُهُ أُمَّهَاتُهُمْ وَأُوْلُو الْأَرْحَامِ بَعْضُهُمْ أَوْلَى بِبَعْضٍ فِي كِتَابِ اللَّهِ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُهَاجِرِينَ إِلَّا أَن تَفْعَلُوا إِلَى أَوْلِيَائِكُم مَّعْرُوفًا كَانَ ذَلِكَ فِي الْكِتَابِ مَسْطُورًا
Resim---“En nebiyyu EVLÂ bi’l- mu’minîne min enfusihim ve ezvâcuhu ummehâtuhum, ve ûlûl erhâmi ba’duhum evlâ bi ba’dın fî kitâbillâhi minel mu’minîne ve’l- muhâcirîne illâ en tef’alû ilâ evliyâikum ma’rûfâ (ma’rûfen), kâne zâlike fîl kitâbi mestura (mestûren).: Nebî (Peygamber), mü'minler için kendi nefslerinden daha EVLÂdır (yakındır). Ve O'nun (Nebî'nin) zevceleri, onların anneleridir. Ve rahim sahibleri (akrabalar), onlar birbirlerine, ALLAH'ın Kitab'ında, mü'minlere ve muhacirlere yakın olduklarından daha yakındır. Ancak dostlarınıza iyilik yapmanız hariç. İşte bunlar, Kitab'ta satır satır yazılıdır.” (Ahzâb 33/6)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, Ömer radiyallahu anhu’e.: “BeN, sana herkesten daha SEVimli olmadıkça iman etmiş olamazsın” buyurmuştur.
(Buhârî, “Îmân”, 8-9; Müslim, “Îmân”, 67-70).

Rûzbihân-ı Baklî’nin (ö. 606/1209) ”Abherü’l- Âşıkîn” adlı kitabında
hadîs-i kudsî olarak rivâyet edilen ve tasavvuf çevresinde büyük ilgi gören hadîsde geçen;


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:ALLAH celle celâlihu.: “Ben gizli bir hazine idim, bilinmeyi istedim ve bu yüzden âlemi yarattım” buyurdu” buyurmuştur.
(Aclûnî, II, 132)

“Bilinmek”ten maksadın ->Mârifet,
“İstemek”ten maksadın da ->Muhabbet.. yani AŞKk olduğunu belirtir..

Ona göre.: ALLAH’ın SEVgiyle tecellî etmesinden ÂLEM meydana gelmiştir.
Bu İlk Tecellîye =>“Hakîkat-i MuhaMMedîyye” de denir.
ÂLEMin var olma sebebi Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in Hakikati yani ALLAH’ın O’na olan EZELÎ AŞKIdır.. Bundan dolayı Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e =>“HaBîBuLLAH” ve “MaHBûB-i KİBRİYâ” denilmiştir.
Baklî, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’den =>Seyyidü’l-ÂŞıKîn, IŞŞîKullah, MuHiBBuLLAH, SAFîYyuLLAH, HaBîBuLLAH, BüLBüL-i AŞKk ve MeNBâ’-ı AŞKk.. diye de bahseder.

Baklî, ”Abherü’l- Âşıkîn”de AŞKkın 5 çeşidinden bahseder.:
Behîmî/hayvanî AŞKk, Tabiî AŞKk, Ruhanî AŞKk, AkLî AŞKk, İLâHî AŞKk..


Necmeddîn-i Kübrâ ”el-Uṣûlü’l-ʿaşere” adlı risâlesinde mutasavvıfların üç yolu bulunduğundan bahseder.: Ahyâr, Ebrâr ve Şüttâr.
Şüttâr denilen SûfîLer =>AŞKk, Şevk, Vecd, Cezbe Ve Sekri esas almışlar, Semâ âyinlerinde Mûsiki ve Raksla COŞmuşlar, bu sûretle AŞKk ve ÖZLEMLerini güçlendirmişlerdir..


İLâHî AŞKkı doğrudan BeŞeRî AŞKk şeklinde tasvir etmişlerdir. FuZûLî’nin "Leylâ vü Mecnûn”u bunun en güzel örneklerinden biridir..
Bu sebeple konusu ALLAH AŞKkı olan Gazel, Kaside ve Mesnevilerde dilberlerin yüz, göz, kaş, yanak, zülüf, gamze, boy, işve ve cilve gibi hoşa giden yanları, hal ve hareketleri sembolik ve mecâzî anlatım unsurları olarak bol bol kullanılmıştır.
GüL ve BüLBüL de mutasavvıfların en çok kullandıkları misâllerden biridir. BüLBüL =>ÂŞIKk, GüL MâŞuKktur.. GüLdeki diken AŞKktaki ıstırabı, BüLBüLün yanık nağmeleri ÂŞIKk ın feryât ve figanıdır.
PervÂNe ve MuM misâli de önemlidir. MuM ışığına ÂŞIKk olan PervÂNe bunun etrafında durmadan döner, en sonunda kendisini ateşe atar, yanar ve böylece ateşte fâni olur. ÂŞIKk da aşk ateşinde PervÂNe gibi yanar ve SEVgilisi uğrunda kendini fedâ ederek Fenâ Mertebesine ulaşır.
İnsanı kendinden geçiren ve aklı baştan alan özelliğiyle ŞaRaB/Mey/Bâde de, aAŞKk bahsinde mutasavvıflar tarafından çok kullanılmış, Kadeh, Sâkî ve Meyhâne gibi ŞaRaB la ilgili kelimelere geniş yer verilmiştir..

Resim
Aşk imiş her ne var âlemde,
İlim bir kîl ü kâl imiş ancak!.

Fuzûlî kaddesallahu sırrahu..

Fuzûlî’nin Eseri ”Leylâ vü Mecnûn”da, Mecnûn’un Kâbe’deki münâcâtının ifâdesi olarak yer alan.:
“Yâ rab belâ-yı aşk ile kıl âşînâ beni
Bir dem belâ-yı aşktan etme cüdâ beni”

Matla‘lı, AŞKk veya ÂŞIKk DuÂsı adıyla anılan gazeli bu fikrin en güzel ve tanınmış ifâdesidir..

Ölen hayvan-durur âşıklar ölmez!.
*
Âşık Yûnus mâşukuna vuslat bulunca mest olur,
Ben şîşeyi çaldım taşa nâmûs u ârı neylerem!.

Yûnus Emre kaddesallahu sırrahu..

AŞKk o kadar Yüce bir değerdir ki bu uğurda nice HAKk ÂŞIKkLar;
=>İbrâhim Edhem gibi tac ve tahtını yağmaya verip Hallâc-ı Mansûr ve Nesîmî gibi SEVe SEVe ÖLüme koşmuştur.
Bundan dolayı Hallâc’a ->“Şehîd-i AŞKk” adı verilmiştir..

AŞKk tan maksat Vuslat Bayramına SALLedip-ERİŞip =>CÂNını CÂNÂNa/Mâşuka/SEVgiLiye KuRBÂN etmektir.:

Hâlât-ı aşka gerçi nihâyet denilmedi,
Derd almak ibtidâdır ü can vermek intihâ..

Şeyhî kaddesallahu sırrahu..

NiCE NiCE AŞKk MaSALLaRı ve HAKkikat HikâyeLeri KaLeMe ALınmıştır.:
Yûsuf u Züleyhâ, Leylâ vü Mecnûn, Hüsrev ü Şîrîn, Ferhad ü Şîrîn, Varaka ve Gülşah, Cemşîd ü Hurşîd, Vâmık u Azrâ, Süheyl ü Nevbahar en çok işlenen hikâyelerdir..

Kur'ÂN-ı Kerîmde =>AHSeNü’l-KaSaS/kıssaların en güzeli.. olarak nitelendirilen Yûsuf İLe Züleyhâ..

Bu mesneviler arasında, Kur’an’da “ahsenü’l-kasas” (kıssaların en güzeli) olarak nitelendirilen Yûsuf u Züleyhâ hikâyesi, benzerleri arasında en SEVilmiş ve beğenilmiş olduğu için en çok işlenmiş olanıdır.

Aşk (عش) kelimesinin eski yazı ile yazılış özelliğinden hareketle, “üç harf, beş nokta” rümuzuyla da ifâde edilen bu mefhumun Halk Şiirinde kullanılışına güzel bir örnek, Bayburtlu Celâlî BaBa’nın gerdek gecesi karısına hitaben yazdığı güzellemede yer alır.:

“Üç harf beş noktadan aldık hesâbı
Seni bana yazmış ezel kitâbı
Şimden geri kaldır yüzden nikābı
Hânemiz erkânı sen safâ geldin..”

Bayburtlu Celâlî BaBa..

ANADOLU’muzda Konuşma ve Yazı Dilinde AŞKk ile ilgili atasözü, deyim ve çeşitli şekillerde yapılmış eski ve yeni birçok unsur bulunmaktadır.:
"AŞKk olmayınca Meşk olmaz, AŞKk u Şevk, AŞKk Odu, AŞKk u Meşk, AŞKk Deryâsı, AŞKka Düşmek, AŞKka Gelmek, Pîr AŞKkına, AŞKk-bâz, AŞKk-bâzî, Behişt-i AŞKk, Âşiyân-ı AŞKk, AŞKk-perver..” gibi ilk bakışta karşılaşılan kelime, deyim ve terkiplerin sayısı 100’ün üzerindedir..

Âşık =>âlemi kör ->dört yanını duvar sanır..
*
SEVenin->KuLuyum=>SEVmeyenin->SuLtÂNı..
*
SEV->seni SEVeni =>Yer ile yeksan ise,
SEVme->seni SEVmeyeni =>Gökten inen huri ise..
*
SEVen Kalp ->Hep Gençtir.
Eski SEVgi ->AsLa PasLanmaz..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12885
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KELÂMULLAH’ta-RESÛLULLAH’ta SEVGi-AŞKk..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

KuR'ÂN-ı KeRîM’de SEVGi-VÛDD-HÛB-MUHABBEt-AŞKk..

Bakara 2/165,177; Âl-i İmrân 3/119: Nisâ 4/1; Mâide 5/54; A’râf 7/189; Yûsuf 12/8,30; Meryem 19/96,; Ankebût 29/39; Rûm 30/21; Sâd 38/32; Şûrâ 42/23; Mücâdele 58/22; Mümtehine 60/1,7; İnsân 76/8; Âdiyât 100/8..


وَمِنَ النَّاسِ مَن يَتَّخِذُ مِن دُونِ اللّهِ أَندَاداً يُحِبُّونَهُمْ كَحُبِّ اللّهِ وَالَّذِينَ آمَنُواْ أَشَدُّ حُبًّا لِّلّهِ وَلَوْ يَرَى الَّذِينَ ظَلَمُواْ إِذْ يَرَوْنَ الْعَذَابَ أَنَّ الْقُوَّةَ لِلّهِ جَمِيعاً وَأَنَّ اللّهَ شَدِيدُ الْعَذَابِ
Resim---“Ve minen nâsi men yettehızu min dûnillâhi endâden yuHIBBûnehum ke HUBBİLLÂH (hubbillâhi), vellezîne âmenû eşeddu HUBBen lillâh(lillâhi), ve lev yerâllezîne zalemû iz yeravne’l- azâbe, enne’l- kuvvete lillâhi cemîan, ve ennellâhe şedîdul azâb (azâbi).: Ve insanlardan bir kısmı, ALLAH'tan başka “kulu durumundakileri bile bile eş ve ortak (putlar)” edinenler, onları (eş ve ortak edindikleri şeyleri), ALLAH'ı SEVer gibi SEVerler. (Oysa) âmenû olanların ALLAH'a olan sevgileri çok daha kuvvetlidir. Ve zulmedenler, azâb görecekleri (azâba uğrayacakları) zaman, bütün kuvvetin tamamen ALLAH'a ait olduğunu ve ALLAH'ın şiddetli azâbı olduğunu keşke görselerdi (bilselerdi).” (Bakara 2/165)

هَاأَنتُمْ أُوْلاء تُحِبُّونَهُمْ وَلاَ يُحِبُّونَكُمْ وَتُؤْمِنُونَ بِالْكِتَابِ كُلِّهِ وَإِذَا لَقُوكُمْ قَالُواْ آمَنَّا وَإِذَا خَلَوْاْ عَضُّواْ عَلَيْكُمُ الأَنَامِلَ مِنَ الْغَيْظِ قُلْ مُوتُواْ بِغَيْظِكُمْ إِنَّ اللّهَ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ
Resim---“Hâ entum ulâi tuhıbbûnehum ve lâ yuhıbbûnekum ve tû’minûne bil kitâbi kullih(kullihi), ve izâ lekûkum kâlû âmennâ, ve izâ halev addû aleykumul enâmile minel gayz(gayzi), kul mûtû bi gayzikum, innallâhe alîmun bi zâtis sudûr(sudûri).: Sizler, işte böylesiniz; onları SEVersiniz, oysa onlar sizi sevmezler. Siz Kitabın tümüne inanırsınız, onlar sizinle karşılaştıklarında "inandık" derler, kendi başlarına kaldıklarında ise, size olan kin ve öfkelerinden dolayı parmak uçlarını ısırırlar. De ki: "Kin ve öfkenizle ölün." Şüphesiz ALLAH, sinelerin özünde saklı duranı bilendir.” (Âl-i İmrân 3/119)

إِذْ قَالُواْ لَيُوسُفُ وَأَخُوهُ أَحَبُّ إِلَى أَبِينَا مِنَّا وَنَحْنُ عُصْبَةٌ إِنَّ أَبَانَا لَفِي ضَلاَلٍ مُّبِينٍ
Resim---“İz kâlû le yûsufu ve ehûhu ehabbu ilâ ebînâ minnâ ve nahnu usbeh(usbehtun), inne ebânâ le fî dalâlin mubîn(mubînin).: (Kardeşleri) dediler ki: Yusufla kardeşi (Bünyamin) babamıza bizden daha sevgilidir. Halbuki biz kalabalık bir cemaatiz. Şüphesiz ki babamız apaçık bir yanlışlık içindedir.” (Yûsuf 12/8)

وَقَالَ نِسْوَةٌ فِي الْمَدِينَةِ امْرَأَةُ الْعَزِيزِ تُرَاوِدُ فَتَاهَا عَن نَّفْسِهِ قَدْ شَغَفَهَا حُبًّا إِنَّا لَنَرَاهَا فِي ضَلاَلٍ مُّبِينٍ
Resim---“Ve kâle nisvetun fîl medînetimre’etul azîzi turâvidu fetâhâ an nefsih(nefsihî), kad şegafehâ hubbâ(hubben), innâ le nerâhâ fî dalâlin mubîn(mubînin).: Şehirde (birtakım) kadınlar: "Aziz (Vezir)'in karısı kendi uşağının nefsinden murad almak istiyormuş. Öyle ki sevgi onun bağrına sinmiş. Biz doğrusu onu açıkça bir sapıklık içinde görüyoruz." dedi.” (Yûsuf 12/30)

وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجًا لِّتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُم مَّوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
Resim---“Ve min âyâtihî en halaka lekum min enfusikum ezvâcen li teskunû ileyhâ ve ceale beynekum meveddeten ve rahmeh(rahmeten), inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yetefekkerûn(yetefekkerûne).: Kendilerinde sükûnet bulup, huzura eresiniz diye, kendi cinsinizden eşler yaratıp, aranızda sevgi, aşk ve merhamet peydah etmesi de, O’nun varlığının, kudretinin ve yeniden diriltmesinin delillerindendir. Bunlarda gelişmeye devam eden, tefekkür-düşünme ağına sahib, faydalı sonuçlar elde edebilen toplumlar için, ALLAH’ın kudretini, kurduğu düzeni gösteren deliller, birçok dinî ve sosyal konunun çözümüne işaretler vardır." (Rûm 30/21)

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ مَن يَرْتَدَّ مِنكُمْ عَن دِينِهِ فَسَوْفَ يَأْتِي اللّهُ بِقَوْمٍ يُحِبُّهُمْ وَيُحِبُّونَهُ أَذِلَّةٍ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ أَعِزَّةٍ عَلَى الْكَافِرِينَ يُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللّهِ وَلاَ يَخَافُونَ لَوْمَةَ لآئِمٍ ذَلِكَ فَضْلُ اللّهِ يُؤْتِيهِ مَن يَشَاء وَاللّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ
Resim---“Yâ eyyuhâllezîne âmenû men yertedde minkum an dînihî fe sevfe ye’tîllâhu bi kavmin yuhıbbuhum ve yuhıbbûnehû ezilletin alâl mu’minîne eizzetin alâl kâfirîn(kâfirîne), yucâhidûne fî sebîlillâhi ve lâ yehâfûne levmete lâim(lâimin) zâlike fadlullâhi yu’tîhi men yeşâ(yeşâu) vallâhu vâsiun alîm(alîmun).: Ey iman edenler! Sizden kim dîninden dönerse, o zaman ALLAH onun yerine (başka) bir kavim getirecektir öyle ki, (ALLAH) onları SEVer ve onlar da O'nu (ALLAH'ı) SEVerler. Mü'minlere karşı daha alçak gönüllü, kâfirlere karşı daha izzetlidirler (başları dik, vakarlı, şereflidirler). ALLAH'ın yolunda cihad ederler. Hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar. İşte bu, ALLAH'ın fazlıdır, onu dilediğine (lütfedip) verir. ALLAH VÂSİ'dir (fazlı ve lütfu geniştir), ALÎM'dir (herşeyi en iyi bilendir).” (Mâide 5/54)

إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَيَجْعَلُ لَهُمُ الرَّحْمَنُ وُدًّا
Resim---“İnnellezîne âmenû ve amilu’s- sâlihâti se yec’alu lehumu’r- RAHMÂNu VUDDâ (vudden).: İman edenler ve salih amellerde bulunanlar ise, RAHMÂN (olan ALLAH), onlar için bir SEVgi kılacaktır.” (Meryem 19/96)

وَقَالَ إِنَّمَا اتَّخَذْتُم مِّن دُونِ اللَّهِ أَوْثَانًا مَّوَدَّةَ بَيْنِكُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا ثُمَّ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يَكْفُرُ بَعْضُكُم بِبَعْضٍ وَيَلْعَنُ بَعْضُكُم بَعْضًا وَمَأْوَاكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُم مِّن نَّاصِرِينَ
Resim---“Ve kâle innemettehaztum min dûnillâhi evsânen meVEDDete beynikum fîl hayâti’d- dunyâ, summe yevme’l- kıyâmeti yekfuru ba’dukum bi ba’dın ve yel’anu ba’dukum ba’dan ve me’vâkumun nâru ve mâ lekum min nâsırîn (nâsırîne).: (İbrahim) Dedi ki: "Siz gerçekten, ALLAH'ı bırakıp dünya hayatında aranızda bir SEVgi bağı olarak putları (ilahlar) edindiniz. Sonra kıyamet günü, kiminiz kiminizi inkar edip tanımayacak ve kiminiz kiminize lânet edeceksiniz. Sizin barınma yeriniz ateştir ve hiç bir yardımcınız yoktur." (Ankebût 29/39)

وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجًا لِّتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُم مَّوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
Resim---“Ve min âyâtihî en halaka lekum min enfusikum ezvâcen li teskunû ileyhâ ve ceale beynekum meVEDDeten ve rahmeh (rahmeten), inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yetefekkerûn (yetefekkerûne).: Ve O'nun âyetlerinden olarak sizin için nefslerinizden zevceler yaratmıştır ki, onunla sukûn bulasınız. Ve sizin aranızda SEVgi ve Rahmet (merhamet) kıldı (oluşturdu). Muhakkak ki bunda, tefekkür eden (düşünen) bir kavim için mutlaka âyetler (deliller) vardır.” (Rûm 30/21)

فَقَالَ إِنِّي أَحْبَبْتُ حُبَّ الْخَيْرِ عَن ذِكْرِ رَبِّي حَتَّى تَوَارَتْ بِالْحِجَابِ
Resim---“Fe kâle innî AHBEBtu HUBBe’l- hayri an zikri RABBî, hattâ tevâret bi’l- hıcâb (hıcâbi).: (Süleyman aleyhisselâm) Bunun üzerine dedi ki.: "Muhakkak ki ben, (onları) RABBimi zikrettiğim için hayır (hayra, daimî zikre ulaşanların) SEVgisi ile SEViyorum." (Atlar tozu dumana katıp koşarak toz) perdesinin arkasında kaybolunca.” (Sâd 38/32)

لَا تَجِدُ قَوْمًا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ يُوَادُّونَ مَنْ حَادَّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَلَوْ كَانُوا آبَاءهُمْ أَوْ أَبْنَاءهُمْ أَوْ إِخْوَانَهُمْ أَوْ عَشِيرَتَهُمْ أُوْلَئِكَ كَتَبَ فِي قُلُوبِهِمُ الْإِيمَانَ وَأَيَّدَهُم بِرُوحٍ مِّنْهُ وَيُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ أُوْلَئِكَ حِزْبُ اللَّهِ أَلَا إِنَّ حِزْبَ اللَّهِ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
Resim---“Lâ tecidu kavmen yû’munûne billâhi v’l- yevmi’l- âhîri yuVÂDDûne men hâddallâhe ve resûlehu ve lev kânû âbâehum ve ebnâehum ve ihvânehum ev aşîretehum, ulâike ketebe fî kulûbihimu’l- îmâne ve eyyedehum bi rûhin minhu, ve yudhıluhum cennâtin tecrî min tahtihâ’l- enhâru hâlidîne fîhâ, radıyALLÂHu anhum ve radû anhu, ulâike HİZBULLÂH (hizbullâhi), e lâ inne HİZBULLÂHi humu’l- muflihûn (muflihûne).: ALLAH'a ve âhiret gününe iman eden hiçbir kavim (topluluk) bulamazsın ki, ALLAH'a ve ELÇİSİne başkaldıran kimselerle bir SEVgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar, ister babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi âşiretleri (soyları) olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (ALLAH) kalblerine imanı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orada süresiz olarak kalacaklardır. ALLAH, onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar, ALLAH'ın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz ALLAH'ın fırkası olanlar, felâh (umutlarını gerçekleştirip kurtuluş) bulanların ta kendileridir.” (Mücâdele 58/22)

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا عَدُوِّي وَعَدُوَّكُمْ أَوْلِيَاء تُلْقُونَ إِلَيْهِم بِالْمَوَدَّةِ وَقَدْ كَفَرُوا بِمَا جَاءكُم مِّنَ الْحَقِّ يُخْرِجُونَ الرَّسُولَ وَإِيَّاكُمْ أَن تُؤْمِنُوا بِاللَّهِ رَبِّكُمْ إِن كُنتُمْ خَرَجْتُمْ جِهَادًا فِي سَبِيلِي وَابْتِغَاء مَرْضَاتِي تُسِرُّونَ إِلَيْهِم بِالْمَوَدَّةِ وَأَنَا أَعْلَمُ بِمَا أَخْفَيْتُمْ وَمَا أَعْلَنتُمْ وَمَن يَفْعَلْهُ مِنكُمْ فَقَدْ ضَلَّ سَوَاء السَّبِيلِ
Resim---“Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tettehızû aduvvî ve aduvvekum evliyâe, tulkûne ileyhim bi’l- meVEDDeti ve kad keferû bi mâ câekum mine’l- hakk (hakkı), yuhricûne’r- resûle ve iyyâkum en tû’minû billâhi RABBikum, in kuntum harectum cihâden fî sebîlî vebtigâe merdâtî tusirrûne ileyhim bi’l- meveddeti ve ene a’lemu bi mâ ahfeytum ve mâ a’lentum, ve men yef’alhu minkum fe kad dalle sevâe’s- sebîl (sebîli).: Ey iman edenler, benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları velîler edinmeyin. Siz onlara karşı SEVgi yöneltiyorsunuz; oysa onlar haktan size geleni inkâr etmişler, RABBiniz olan ALLAH'a inanmanızdan dolayı elçiyi de, sizi de (yurtlarınızdan) sürüp çıkarmışlardır. Eğer siz, BENİM yolumda cihad etmek ve BENİM rızamı aramak amacıyla çıkmışsanız (nasıl) onlara karşı hâlâ sevgi gizliyorsunuz? BEN, sizin gizlediklerinizi ve açığa vurduklarınızı bilirim. Kim sizden bunu yaparsa, artık o, elbette yolun ortasından şaşırıp sapmış olur.” (Mümtehine 60/1)

عَسَى اللَّهُ أَن يَجْعَلَ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَ الَّذِينَ عَادَيْتُم مِّنْهُم مَّوَدَّةً وَاللَّهُ قَدِيرٌ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Resim---“Asâllâhu en yec’ale beynekum ve beynellezîne âdeytum minhum meVEDDeh (meveddeten), vallâhu kadîr(kadîrun), vALLÂHu GAFÛRun RAHÎM (rahîmun).: Belki ALLAH, sizlerle onlardan kendilerine karşı düşmanlık besledikleriniz arasında bir SEVgi bağı kılar. ALLAH, güç yetirendir. ALLAH, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.” (Mümtehine 60/7)

وَيُطْعِمُونَ الطَّعَامَ عَلَى حُبِّهِ مِسْكِينًا وَيَتِيمًا وَأَسِيرًا
Resim---“Ve yut’imûnet taâme alâ HUBBihî miskînen ve yetîmen ve esîrâ (esîren.): Kendileri, ona duydukları SEVgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler.” (İnsân 76/8)

وَإِنَّهُ لِحُبِّ الْخَيْرِ لَشَدِيدٌ
Resim---“Ve innehu li HUBBil hayri le şedîd (şedîdun).: Muhakkak o, mal SEVgisinden dolayı (bencil ve cimri tutumundan) çok katıdır.” (Âdiyât 100/8)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12885
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KELÂMULLAH’ta-RESÛLULLAH’ta SEVGi-AŞKk..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Azîz Kardeşlerimiz;
SEVgi ŞüKüR gibi GENELdir Her CÂNLıda, İç Güdü vs. şeklinde çeşitli tezâhürlerle YAŞAAnmakatdır..
AŞKk ise HAMD Etmek gibidir ve AKLI OLanlara mahsustur..
AKIL üzerinde biraz daha durup AKLımız=>AKLımızı ANLAsın İnşâe ALLAH!.

AKLın Tâlimi/Öğretimi ve Terbiyesi/Eğitiminde,
MuhaMmedî Hasbî Hizmetçilerin OLmazsa OLmazLarı.:
1-) İLiM ve Tecrübe.: KeLâ MuLLAH İlmi ve Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in UYgulam Tecrübesi,
2-) AKıL ve KULLanıLışı.: Akıllı, zekî ve soğukkanlı olarak =>kandırarak değil Hakka Hayra inandırarak =>Kendisine ve başkasına zarar vermeden en iyi hizmeti yapabilmek,
3-) SâDık, Samîmi ve İhlâslı OLmak.: Yaptığı her hizmette ALLAH celle celâlihu Rızasını ve Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Rızasın esas almalı Lî-VEchillah Hizmet etmesi,

ELbette İLiM Sâhibi olanların Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’i DUYup UYması Şarttır.:


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Âlimlerin kötüsü, insÂNların en kötüsüdür.” buyurmuştur.
(Bezzâr)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “İlmini ticarete âlet eden kötü âlimlere yazıklar olsun. Devlet adamlarına yaklaşır, menfaat temin etmeye çalışırlar. Bunların yaptıkları ticaret, kesada (darlığa, kıtlığa uğrasın!)" buyurmuştur.
(Hakim)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Bir zaman gelir ki, camiler ve hafızlar çoğalır, ama, (hakiki) âlim bulunmaz.” buyurmuştur.
(Ebu Nuaym)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Zebaniler, günahkâr hafızlara, puta tapanlardan daha önce azâb yapar. Çünkü bilerek yapılan günah, bilmeyerek yapılandan daha kötüdür.” buyurmuştur.
(Taberânî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “İlmi ile amel etmeyen âlim, kıyamette en şiddetli azâba düçar olur.” buyurmuştur.
(Beyhekî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kıyamette, ilmi ile amel etmeyen âlimin cehennemde çıkardığı kötü kokudan, Cehennem Ehli rahatsız olarak şöyle seslenir.: “Ey kötü kimse, çektiğimiz eziyet ve bu acı durum yetmiyormuş gibi, bir de senin çıkardığın kötü kokuya mı katlanalım? Sen ne yaptın da bu duruma düştün?.” Âlim ise.: “İlim Sâhibi idim, fakat ilmimle amel etmezdim!.” diye cevap verir.” buyurmuştur.
(İ. Ahmed, Müsned.)

Akıllı insÂN Âhireti =>ALdığı ve VERdiği nefesini son nefesi BİLerek DÎNî Emirleri UYgular savsaklamaz ve asla Dünyâ İşlerinde olan “tevekkül”e saplanıp kalmaz. ALLAHu TeÂLÂ’nın azâbından korkup, merhametinden ümitli olur..

İmâm ALİ kerremallahu vechehu.: “Müslümanlar, âhirete inanıyor. Kitabsız kâfirler, inkâr ediyor. Tekrar dirilmek olmasaydı, inanmayanlar bir şey kazanmaz, Müslümanlar da, zarar etmezdi. Fakat, kâfirlerin dediği olmayınca, sonsuz azâb çekeceklerdir.” buyurmuştur.

Kur'ÂN-ı Kerîm'de AKIL Kelimesiyle eş mânâlı/yazılışı ayrı, fakat mânası aynı olan başka kelimeler de kullanılmıştır. Bu kelimelerin bir kısmı târifleri ile beraber aşağıya alınmıştır.:

1-) LüBB.: Şaibeden uzak akıl, zekaca üstün akıl. Bu meyanda her “lübb” akıl, ama her akıl “lübb” değildir.

(Râğıb. el-Müfredât. s. 446.)
Her şeyin özü, yenilen şeylerin içi, her şeyin hâlisi, meyvanın yenilen kısmı, insÂNda ise kalbe konulan akıl.

(İbn Manzur, Lisanu'l-Arab, c. I, s. 729.)
Hayallerden ve vehimden uzak, safi, mukâddes nurla nurlanmış, nurlu akıl..

(Cürcâni,Ta'rifat, s. 128.)

2-) HiLM.: Nefsin ve tâbiatın kızgınlık ve heyecandan alıkonulması. Hilim aslında akıl anlamında değildir. Ancak aklın sebeblerinden biri olduğu vechiyle “akıl” olarak da yorumlanmıştır. Ancak Rağıb böyle söylerken İbn Manzur daha net bir şekilde bu kelimenin “akıl” anlamına geldiğini, cemisinin ise “ahlâm” ve “hulum” şeklinde olduğunu belirtmektedir.
Hilm bilindiği gibi aynı zamanda ALLAH celle celâlihu'ya ait bir sıfattır. Cenâb-ı HAKk, pek çok âyette bize kendisini “Halîm” olarak tanıtır. Ancak: “Yoksa, bunu onlara akılları mı emrediyor?” (Tûr 52/32) âyeti, bu kelimenin insÂNlar için de kullanılabileceğine işâret etmektedir.


أَمْ تَأْمُرُهُمْ أَحْلَامُهُم بِهَذَا أَمْ هُمْ قَوْمٌ طَاغُونَ
Resim---“Em te’muruhum AHLÂMuhum bi hâzâ em hum kavmun tâgûn(tâgûne).: Yoksa onların AKILLarı bunu mu emrediyor? Veya onlar azgın bir kavim mi?” (Tûr 52/32)

3-) FiKiR.: İlmi mâlum hale getiren kuvvet. Tefekkür ise bu kuvvetin Akıl Gücü oranında cevelanından ibarettir ve sadece insÂNlara mahsustur. Tefekkür ayrıca kalbde meydana gelen surettir. Bundan dolayıdır ki; ALLAH'ın ZÂTI’nı değil ama O'nun eserlerini tefekkür etmek” gerekmektedir. Çünkü, ALLAH'ın ZÂTInı düşünmek, O'na bir sûret vermek demektir.

(Rağıb, el-Müfredât s. 384.)

4-) NuHâ.: Bu kelimenin tekili “en-nühy”e olup, cemîsi “nühâ”dır. Kötülüklerden nehyeden, alıkoyan anlamına gelmektedir.

(Rağıb, el-Müfredât,s. 507.)

Bu kelime Kur'ÂN-ı Kerîm'de sadece iki âyetin sonunda geçmektedir. (Tâhâ, 20/54) Şâyet bu kelimeler kaldırılıp da yerlerine “akletme” ya da “Lübb Sâhibleri” gibi kelimeler konulsa anlamca bir değişiklik meydana gelmemektedir. Bu da, söz konusu kelimenin “akletme” kelimesiyle eş mânâlı olarak kullanıldığını gösterir..


كُلُوا وَارْعَوْا أَنْعَامَكُمْ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّأُوْلِي النُّهَى
Resim---“Kulû ver’av en’âmekum, inne fî zâlike le âyâtin li ulîn nuhâ.: Yeyin ve hayvanlarınızı otlatın! Muhakkak ki bunda, akıl sahipleri için elbette âyetler (deliller) vardır.” (Tâhâ 20/54)

5-) HicCR: Yine “akıl” kelimesi yerine “hicr” tâbiri de kullanılmıştır. Çünkü insÂN “hicr” ile, nefsinin çağrısını menedebilmektedir.

(Rağıb, el-Müfredât s. 109.)

Bu kelime de Kur'ÂN-ı Kerîm'de sadece Fecr Sûresi'nde geçmektedir.


هَلْ فِي ذَلِكَ قَسَمٌ لِّذِي حِجْرٍ
Resim---“Hel fî zâlike kasemun lizî hicr (hicrin).: Bunlarda akıl sahipleri için bir kasem/yemin yok mu?” (Fecr 89/5)


Resim
RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’de,
=>SEVGi=>VÛDD=>HÛB=>MUHABBEt=>AŞKk..


- من عشق فعف ثم مات، مات شهيدا . “خط عن عائشة”.
Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Aşkını gizleyip, iffetini muhafaza ederek ölen şehiddir.” buyurmuştur.
(Aişe radiyallahu anha’den; Kenzu’l-Ummâl, h. No: 6999-7000; Hâkim, Hâtib)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “AŞKını gizleyip, iffetini muhafaza ederek, sabredenin günahlarını, ALLAHü TeÂLÂ affedip Cennetine koyar.” buyurmuştur.
(İbni Asakir)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Ümmetimin üstün olan kimseleri, AŞK belâsına maruz kalınca iffetini muhafaza edenlerdir.” buyurmuştur.
(Deylemî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: AZîZ ve CeLîL olan ALLAH.: “Kuluma BENimle meşgul olma hâleti gâlib gelince, lezzet ve isteğini BENİ hatırlamada karar kılarım. İstek ve lezzetini BENİ hatırlamada karar kılınca da, BANA ÂŞIK OLur ve BEN de ona ÂŞIK olurum. Birbirimize de ÂŞIK olunca da BENİMle onun arasındaki perdeleri kaldırırım ve ona (cemâl ve celaâimi görmeyi) musallat kılarım. Öyle ki insÂNlar unutkanlık ve hataya duçar olunca o asla hata ve unutkanlığa duçar olmaz.” buyurmuştur.” buyurmuştur.
(Müttakī el-Hindî, Kenz’ul-Ummâl, 1872)

İmam Ali kerremallahu vechehu.: “ALLAH yolunda şehid olan mücahidin ecri, gücü yettiği halde iffetten ayrılmayan ÂŞIK kimseden daha büyük değildir.” buyurmuştur.
(Müttakī el-Hindî, Kenz’ul-Ummâl, 7000 538; Nehc’ul-Belağa, 474. Hikmet.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Zekiliğin âfeti kendini övmek, cesurluğun âfeti başkasının hakkına tecavüz etmek, affetmenin âfeti minnet, güzelliğin âfeti gurur, ibâdetin âfeti gevşeklik, konuşmanın âfeti yalan, ilmin âfeti unutkanlık, hilmin âfeti beyinsizlik, soy şerâfetinin âfeti böbürlenmek ve cömertliğin âfeti ise israftır.” buyurmuştur.
(Müttakī el-Hindî, Kenz’ul Ummâl, 44091)

Resim---İmam ALi kerremallahu vechehu.: ALLAH için kardeşlik, muhabbeti halis kılar.” buyurmuştur.
(Şeyh Ebu'l Fetih Abdulvahid, Gureru’l- Hikem-Himetli İnciler, 6191)

İmâm Sâdık aleyhisselâm.: “İbâdet edenler üç kısımdır.:
Bir grup AZîZ ve CeLîL olan ALLAH Korkusundan ibâdet ederler ki bu KÖLELerin ibâdetidir.
Bir grup ise ALLAH TeBâReK ve TeÂLÂ’ya sevâb taleb ederek ibâdet ederler ki bu ibâdette İŞÇİLerin ibâdetidir.
Ve bir grup ta AZîZ ve CeLîL olan ALLAH’a AŞKk ve MuHABBEt üzere ibâdet derler ki bu ibâdet de ÖZGÜRLerin ibâdetidir. Ve bu ibâdet en üstün ibâdettir..”
buyurmuştur.

(Küleynî, el-Kâfî fî ʿilmi’d-dîn, 2/84/5.)

Azîz Kardeşlerim;
SEVgi GeNeLdir AKıL İLedir,
AŞKk ise ->SEVgi AKLının NÛRlanmışı OLan NAKiL İledir..
Dünyâparest Ham AKILLıLar=>Ahmaktır.. SiLM AKLeden insÂNlar=>MuhaMMedî HAk ÂŞIKk OLaBİLir.
Onun için de AKLın ÖNce Kendisini ANLaması şarttır. Bunun ANA KAyangı ise BİZimiçin =>Kur'ÂN-ı Kerîm ve Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemdir..


وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ آمِنُواْ كَمَا آمَنَ النَّاسُ قَالُواْ أَنُؤْمِنُ كَمَا آمَنَ السُّفَهَاء أَلا إِنَّهُمْ هُمُ السُّفَهَاء وَلَكِن لاَّ يَعْلَمُونَ
Resim---“Ve izâ kîle lehum âminû kemâ âmene’n- nâsu kâlû e nu’minu kemâ âmene’s- sufehâu, e lâ innehum humu’s- sufehâu ve lâkin lâ ya’lemûn (ya’lemûne).: Ve onlara: “İnsanların inandıkları gibi siz de âmenû olun (ALLAH'a ulaşmayı dileyin).” denildiği zaman: “O sefihlerin (akılsızların, ahmaklar) îmân ettiği gibi mi imân edelim?” dediler. Gerçekten onlar, kendileri sefih değiller mi? Ve lâkin bilmiyorlar.// Onlara.: "Siz de tanıdığınız insÂNların imân ettiği gibi imân edin, imânlarınızda samimi olun." denildiği zaman: "O akılsızların (ahmakların) imân ettikleri gibi mi imân edecekmişiz." derler. Bak hele! Onlar, asıl onlar akılsızdırlar (ahmaklardır). Fakat nasıl bir akıbete uğrayacaklarını bilmiyorlar.” (Bakara 2/13)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Her şey ALLAHü TeÂLÂ’nın takdiri iledir. akıl ve AHMAKLık bile.” buyurmuştur.
(Buharî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: AKILLı, nefsine uymaz, ibâdetlerini yapar, AHMAK olan da nefsine uyar, günah işler, sonra da ALLAH affeder diye ümit eder.” buyurmuştur.
(Tirmizî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: AHMAKLığın en kötüsü ve dalâletin (sapıklığın) en büyüğü, müslümanlığı bırakıp, başka dine meyletmektir.” buyurmuştur.
(Deylemî)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12885
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KELÂMULLAH’ta-RESÛLULLAH’ta SEVGi-AŞKk..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim KUR'ÂN-ı KERÎMimiz’de Çokça AKLetmek ve FiKRetmek ÂYETLERİmiz VARdır.:

أَتَأْمُرُونَ النَّاسَ بِالْبِرِّ وَتَنسَوْنَ أَنفُسَكُمْ وَأَنتُمْ تَتْلُونَ الْكِتَابَ أَفَلاَ تَعْقِلُونَ
Resim---“E te’murûnen nâse bi’l- birri ve tensevne enfusekum ve entum tetlûne’l- kitâb (kitâbe) e fe lâ tA’KILûn (ta’kılûne).: İnsanlara birr'i (tezkiye ve teslim olmayı) emrediyorsunuz da siz kendinizi unutuyor musunuz? Ve siz, Kitab'ı okuduğunuz halde HÂLÂ AKIL ETMİYOR MUSUNUZ?” (Bakara 2/44)

كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللّهُ لَكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ
Resim---“Kezâlike yubeyyinullahu lekum âyâtihî leallekum tA’KILûn (ta’kılûne).: ALLAH size âyetlerini işte böyle açıklıyor. Umulur ki böylece siz AKIL EDERSİNİZ.” (Bakara 2/242)

إِنَّ شَرَّ الدَّوَابَّ عِندَ اللّهِ الصُّمُّ الْبُكْمُ الَّذِينَ لاَ يَعْقِلُونَ
Resim---“İnne şerred devâbbi indallahi’s- summu’l- bukmullezîne lâ ya’kılûn (ya’kılûne).: Muhakkak ki; ALLAH Katında, (yerde yürüyen) hayvanların en şerrlisi (kötüsü) AKIL etmeyen sağır ve dilsizlerdir.// Yeryüzünde dolaşan canlıların ALLAH Nazarında en kötüsü AKILLARInı kullanmayan, gelişmeyen, cehâletten kurtulmayan, çevresinde olup bitenlere, hak ve hakikate ilgi konusunda sağır ve dilsiz kesilenlerdir.” (Enfâl 8/22)

وَهُوَ الَّذِي يُحْيِي وَيُمِيتُ وَلَهُ اخْتِلَافُ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ أَفَلَا تَعْقِلُونَ
Resim---“Ve huvellezî yuhyî ve yumîtu ve lehuhtilâful leyli ve’n- nehâr (nehâri), e fe lâ tA’KILûn (ta’kılûne).: Ve hayat veren ve öldüren, O'dur. Ve gece ve gündüzün ihtilâfı (karşılıklı dönüşümü), O'na aittir (O'nun hükmüdür). Hâlâ AKIL etmez misiniz?// O, hayat veren, yaşatan, eceller gelince ölümü gerçekleştirendir. Gecenin ve gündüzün değişmesi, O’nun eseridir. Hâlâ eşyanın hakikatini kâinatın yaratılışındaki nihai sebebi kavrayıp, AKLINIZı başınıza almayacak mısınız?” (Mü'minûn 23/80)

وَتِلْكَ الْأَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ وَمَا يَعْقِلُهَا إِلَّا الْعَالِمُونَ
Resim---“Ve tilkel emsâlu nadribuhâ li’n- nâs (nâsi) ve mâ yA’KILuhâ illel âlimûn (âlimûne).: Ve işte bu örnekleri insÂNlar için veriyoruz. Ve onu, âlimlerden başkası AKIL (idrak) edemez.// İşte biz, insÂNların iyiliği, kurtuluşu için dini hakikatların delillerini, gerekçelerini, insÂNi ve ahlaki değerlerin zaruretlerini böyle misallerle anlatıyoruz. Bunları, yalnızca âlimler akledebilir(düşünüp anlayabilir.)" (Ankebût 29/43)

اعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يُحْيِي الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا قَدْ بَيَّنَّا لَكُمُ الْآيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ
Resim---“İ’lemû ennellahe yuhyi’l- arda ba’de mevtihâ, kad beyyennâ lekumul âyâti leallekum tA’KILûn (ta’kılûne).: ALLAH'ın, arzı, ölümünden sonra ona hayat vererek dirilttiğini bilin. (Böylece) âyetleri size açıklamış olduk. Umulur ki, böylece siz AKIL edersiniz.// ALLAH’ın, ölümünün ardından yeryüzünü ihya etmeye, canlandırmaya devam ettiğinin ilmî delillerle sabit olduğunu bilin. Âyetleri, kudretimizin delillerini size açıkladık. Ola ki, AKLINIZı kullanırsınız.” (Hadîd 57/17)


Resim RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem HADİS-i ŞERÎFLERİnde de SAYIsız AKIL Etmek BİLdiriLmiştir.:

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Aklı olmayanın dini de yoktur.” buyuracak.” buyurmuştur.
(Tirmizî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Aklı olan kimse, imân eder.” buyurmuştur.
(Beyhekî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Akıllı, nefsini hesaba çeken ve ölümden sonrası için amel edendir.”buyuracak.” buyurmuştur.
(Tirmizî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kişi, ilmi ve aklı sayesinde kurtulur.” buyuracak.” buyurmuştur.
(Deylemî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “İnsanlar, tarağın dişleri gibi eşittir. Üstünlükleri, ibâdet farkından ileri gelir.”buyuracak.” buyurmuştur.
(İbni Lâl)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Ahmak, ahmaklığından fâsıkın günahından daha büyük sıkıntıya düşer.”buyuracak.” buyurmuştur.
(Hâkim)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Ahmak olanla ilgini kes.”buyurmuştur.
(Beyhekî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Mümin sert değildir. Yumuşaklığından dolayı ahmak zannedilir.”buyuracak.” buyurmuştur.
(Deylemî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “AHMAKLığın en kötüsü, Müslümanlığı bırakıp, başka dine meyletmektir.”buyurmuştur.
(Deylemî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Dini aklıyla ölçmek kadar zararlı şey yoktur. Böylece helâle haram, harama da helâl denmiş olur.” buyurmuştur.
(Taberanî)

İmamALİ kerremallahu vechehu.: “Din, akılla olsaydı, mestin üstünü değil, altını mesh ederdim.” buyurmuştur.

(Ebu Davûd)

Ömer radiyallahu anhu.: “AHMAKLa arkadaşlıktan sakın. Çünkü, sana iyilik edeyim derken, zararı dokunur!.”buyuracak.” buyurmuştur.

AKıL =>Doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden, faydalıyı zararlıdan ayırmaya yarayan kuvvet, ölçü âletidir.
Akıl; insÂN ve cinde bulunur. Diğer canlılarda akıl yoktur. İnsanı hayvandan ayıran en önemli fark akıldır. Hayvanlar sevk-i tâbii (iç güdü) denilen bedenlerinin arzu ve isteklerine göre hareket ederler. Akılları olmadığı için faydalı ile zararlıyı birbirinden ayıramazlar. İnsan ise, aklı sayesinde, faydalı isteklerini yerine getirir, zararlı olanlardan sakınır..


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Asıl kahraman, nefsini yenendir.” buyuracak.” buyurmuştur.
(El-Askerî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Aklın alameti, nefse galip gelmek ve öldükten sonra lazım olanları hazırlamaktır. Ahmaklık alameti nefse uyup, ALLAH’tan af ve merhamet beklemektir.” buyurmuştur.
(Tirmizî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kalb, organların hükümdarıdır. Hükümdar iyi olunca emrindekiler de iyi olur. Bozuk olunca emrindekiler de bozulur.” buyurmuştur.
(Beyhekî, İbni Adîy)

وَأَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوَى
Resim---“Ve emmâ men hâfe makâme RABBihî ve nehennefse ani’l- hevâ.: Ve fakat, kim RABBinin makamından korkmuş ve nefsini heveslerinden nehyetmiş ise (heveslerine uymamışsa).” (Nâzi’ât 79/40)

فَإِنَّ الْجَنَّةَ هِيَ الْمَأْوَى
Resim---“Fe inne’l- cennete hiye’l- me’vâ.: O taktirde, muhakkak ki cennet, o, barınacak yerdir.” (Nâzi’ât 79/41)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “En üstün cihâd, ALLAH yolunda nefsle yapılan cihâddır.” buyurmuştur.
(Ebu Davûd, Taberanî)

إِنَّا جَعَلْنَاهُ قُرْآنًا عَرَبِيًّا لَّعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ
Resim---“İnnâ cealnâhu kur’ânen arabiyyen leallekum ta’kılûn(ta’kılûne).: Muhakkak ki Biz, O'nu Arapça Kur'ÂN kıldık. Umulur ki böylece AKıL edersiniz.” (Zuhruf 42/3)

Resim

İMâM ALi kerremallahu vechehu’nin OĞLU'na NASİHAtLeRi.:


Ey OğuL!.
Akıllı ol! Akıllı; şehvetten uzaklaşan, ahireti dünyâ ile değişmeyendir.
Akıllı, yalnız ihtiyacı kadar ve delille konuşur, sadece âhiretinin ıslahı için çalışır. Akıllı, günahlardan sakınır, ayıplardan uzak durur!.

Ey OğuL!.
Önünde çıkılması ve geçilmesi pek güç bir basamak vardır. Orada yükü hafif olanlar ağır olanlardan daha kolay geçer. Üzerinden zorla geçenler çabuk geçenlerden daha zararlıdır. Bu basamağa ulaşan her insan ya Cennete veyâ Cehenneme gider. Bu menzile ulaşmadan önce kendi nefsine dön ve hesaba çekilmeden önce kendini hesaba çek. Oraya ulaşmada yolunu düzelt. Ölümünden sonra ALLAHı razı etmek için sana hiç fırsat verilmez!.

Ey OğuL!.
Yerin ve göklerin içinde bulunan her şeyi elinde tutan RABBimiz, sana kendisinden istemek ve DUÂ etme ni’meti verdi. DUÂna icâbet edeceğine de söz verdi. Sana bir şey vermesi için kendisine DUÂ etmeni emretti. Ondan rahmet dile ki sana rahmet etsin. O, seninle kendisinin arasına bir perde koymadı ve seni korumak için başkasına teslim etmedi.

Ey OğuL!.
Bir kötülük işlediğin zaman O’na dön ve tevbe et. O, kendine döndüğün için seni ayıplamaz. İşlediğin günahın cezâsını vermekte acele etmez. Yaptığın suçu başkalarına bildirmez. Tövbe etmeni de zorlamaz. Günahları niçin işlediğin hakkında seninle münakaşa etmez!.

Ey OğuL!.
ALLAHın rahmetinden ümidini kesme. Ancak O, günahtan dönmeyi sevâbla mükâfatlandırır. Kötülüğün karşılığını bir, iyiliğin karşılığını da on misli kabul eder.
Sana dönme ve tevbe kapısını açık bıraktı. O’na hitâb edersen hitâbını duyar, içinden bir şey istersen, ne istediğini bilir. O, gizliyi açık olan şey gibi bilir. İstediğini arz etmeden, içini O'na dökmeden dertlerini ve sıkıntılarını bildirmeden O bilir. İşlerinde muvaffak olmak için O'na sığın!.

Ey OğuL!.
Yapacağın işler senin ve dinin için hayırlı olsun. Sana günah yükleyecek işleri yapmaktan sakın. Mal yanında kalmaz, sen de malın yanında kalmazsın. Dünyâ için değil, âhiret için yaratıldın. Ölüm için yaratıldın, burada yaşamak için değil!.
Ne zaman terk edeceğini bilmediğin bir menzildesin. Âhiret için kâfi derecede azık hazırlayabileceğin bir yerdesin. Âhiret Yolunu tutmuş, gitmek üzeresin!.
Nereye kaçarsan kaç, seni takib eden ölümden kurtulamazsın. Onun seni bir kötülük üzerinde iken yakalamasından ve tövbe etmemekten kork.
Şayet böyle bir şekilde yakalanırsan kendi kendini helak etmiş olursun. O zaman seni hiçbir kimse kurtaramaz. Ölümü çok hatırla. Bugün ele geçirmek için çırpındığın ve âhirette kendisinden hesaba çekileceğin şeyleri şimdiden düşün. Hesap için hazırlıklı ol!.

Ey OğuL!.
İnsanların dünyâda uzun süre yaşamaları ve istedikleri gibi gezip tozmaları seni aldatmasın. Dünyâ, havlayan köpek ve vahşî hayvanlar gibidir. Birbirlerine saldırırlar. Zengin fâkiri yer, büyük küçüğü ezer, kahreder.
Bazıları konaklamış kervanın hayvanları gibi bağlı, bazıları da bağından boşanmış, başıboş, sonu meçhul bir yolun yolcusu olmuştur ki, bunlardan birinci grup fâkirler ve hiçbir şeye gücü yetmeyen zayıflar; ikincisi ise, kuvvetli olanlardır.
Bil ki, bunlar sarp bir vâdide bela ve âfete uğramış sürüler gibidir. Kendilerini güdecek bir kimse olmadığı gibi, bu vâdiden kurtuluş yolunu gösterecek de yoktur.
Bunlar, dünyâ denizinin içine girerek dalgalarla ölüm kalım savaşı verdiler. Dünyâyı bir kurtarıcı sandılar. Oynadılar, oynaştılar, fakat ondan sonrasını düşünmediler.
Bu gafletten uyanıldığı zaman cehâletin haktan gizlediği şeyler şüphesiz meydana çıkacaktır. Bütün insanlar bineklere binmişler, pek kısa bir zaman sonra da bu neticeye ulaşacaklardır.

Ey OğuL!.
Her isteyen isteğine kavuşamayabilir. Her kötülük işleyen de mahrum olmayabilir. Bir kötülük seni en üstün mertebelere ulaştıracak olsa bile kendi nefsini ondan alıkoy. İlim, maldan daha hayırlıdır. İlim seni, sen de malı korursun. İnsan, malı kendisini korumak için toplar. Fakat malı toplarken kendini onun yolunda harcamaktan sakın. Aksi takdirde kaybettiğin şey topladığından çok daha hayırlı ve iyidir.
ALLAH ile aranda bir perdenin olmasını istemiyorsan açgözlülükten sakın. Tamahkârlık seni felâkete götürür. Sen kendine düşen payı idrak edebilir ve ona uyabilirsin. ALLAHtan gelen az da olsa kullardan gelen çok şeylerden daha iyidir’.

Ey OğuL!.
Ahmak adamın seninle irtibatı kesmesi, Akıllıya kavuşmaya denktir!.

Ey OğuL!.
Susarak kaçırdığın bir şeyi telâfi etmek konuşarak gücendirdiğin bir kalbi tamir etmekten daha kolaydır. Tulumdaki SUyu muhafaza etmek, ağzını sıkı bağlamakla olur!.


Resim
ResimResim

Resim

ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
RasûLike ve
Nebîyyi'L- ÜMMiyi ve alâ âlihi, EHL-i BeYtihi ve's- Sahbihi ve ÜMMetihi...


aleyhumu's- SEMm..


MuhaMMedî MuhaBBetLerimLe...
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12885
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KELÂMULLAH’ta-RESÛLULLAH’ta SEVGi-AŞKk..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

RESÛLULLAH’ta =>SEVGi=>MUHABBEt=>AŞKk..

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: AŞKını gizleyip, iffetini muhafaza ederek ölen ŞEHÎDdir.” buyurmuştur.
(Aişe radiyallahu anha’den rivâyetle; Kenzu’l-Ummal, h. No: 6999-7000; Hâki; Hâtib)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: AŞKını gizleyip, iffetini muhafaza ederek, sabredenin günahlarını, ALLAHu TeÂLÂ affedip CeNNetine koyar.” buyurmuştur.
(İbn Abbas radiyallahu anhu’den; İbni Asakir; Hâkim; Hatib)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Ümmetimin üstün olan kimseleri, AŞKk Belâsına maruz kalınca iffetini muhafaza edenlerdir.” buyurmuştur.
(Deylemî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Haya, iffet, dile hakimiyet ve akıl, imandandır. Böyle kimselerin âhiret arzusu çoğalır, dünyâ hırsı azalır. Cimrilik, müstehcenlik, çirkin sözlülük, hayasızlıktan, nifaktan ileri gelir. Böylelerinde dünyâ hırsı çoğalır, âhiret arzusu azalır.” buyurmuştur.
(Beyhekî)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Siz iffetli olursanız, kadınlarınız da iffetli olur.” buyurmuştur.
(Taberanî.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Siz namuslu olursanız, kadınlarınız da namuslu olur.” buyurmuştur.
(Hâkim.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: Davûd Peygamber şöyle DUÂ ederdi.: “ALLAH’ım!. SENden SENİ SEVmeyi, SENİ SEVen kişiyi SEVmeyi, SENİN SEVgine ulaştıran Ameli isterim!. ALLAH’ım!. SENİn SEVgini bana kendimden, âilemden ve soğuk SUdan daha SEVimLi eyLe!.” buyurmuştur.
(Ebu’d-Derdâ radiyallahu anhu’dan; Tirmizî, Deavât, 72.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in çocukları öptüğünü gören bir bedevî.: “Hayret! Siz çocukları öpüyor musunuz? Biz çocukları hiç öpmeyiz!” deyince,
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ona acıyarak bakmış.:
ALLAH TeÂLÂ, senin kalbinden SEVgiyi söküp almışsa, ben ne yapabilirim!” buyurmuştur.

(Müslim, Fedâil, 64; Edeb, 18.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kişi SEVdiğiyle beraberdir.” buyurmuştur.
(Abdullah b. Mesud radiyallahu anhu’dan;Buhârî, Edeb, 96.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Amellerin en faziletlisi ALLAH için SEVmek ve ALLAH için nefret etmektir.” buyurmuştur.
(Ebû Zer radiyallahu anhu’dan; Ebû Dâvûd, Sünnet, 2)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: ALLAH TeÂLÂ (kıyamet günü) şöyle buyurur.: "Nerede benim rızam için birbirlerini SEVenler! Gölgem dışında hiçbir gölgenin olmadığı böyle bir günde onları kendi gölgemde gölgelendireceğim. (Benim himayemden başka hiçbir himayenin olmadığı böyle bir günde onları, özel himayeme alacağım)!.” buyurmuştur.
(Ebû Hüreyre radiyallahu anhu’dan; İbn Hanbel, II, 338)

Resim---Enes b. Mâlik radiyallahu anhu’dan.: “Bir adam Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in yanında iken oradan birisi geçti. Adam.: "Yâ Resûlullah!. Ben bu adamı SEViyorum.” dedi.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem de ona.:
”Bunu ona söyledin mi?” diye sordu. Adam.: ”Hayır.” cevabını verdi.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:
”Git, ona söyle.” buyurdu.
Bunun üzerine adam o kimsenin yanına gitti ve.: ”Ben seni ALLAH için SEViyorum!.” dedi. Öteki adam da.: "Beni kendisi için SEVdiğin ALLAH da seni SEVsin!.”
cevâbını verdi..

(Ebû Dâvûd, Edeb, 112-113)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Din kardeşini SEVen, onun evine gitsin ve.: “Seni ALLAH için SEViyorum” desin!.” buyurmuştur.
(İ. Ahmed, Müsned.) Müslim, Hac, 147

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Dikkat edin! Sizin, hanımlarınızın üzerinde hakkınız vardır. Hanımlarınızın da sizin üzerinizde hakkı vardır. Sizin hanımlarınız üzerindeki hakkınız, namuslarını muhafaza etmeleri ve hoşlanmadığınız kimselerin evinize girmesine izin vermemeleridir. Dikkat edin! Hanımlarınızın sizin üzerinizdeki hakkı ise onların giyim ve gıda ihtiyaçlarını güzelce karşılamanızdır.” buyurmuştur.
(Tirmizî, Radâ', 11.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kadınlar, erkeklerle birlikte bir bütünü tamamlayan diğer yarıdır.” buyurmuştur.
(Ebû Dâvûd, Tahâret, 94)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Sizin en hayırlınız, âilesine karşı en hayırlı olanınızdır. Ben de âileme karşı en hayırlı olanınızım.” buyurmuştur.
(Tirmizî, Menâkıb, 63)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kadınlar hakkında ALLAH'tan Korkun!. Çünkü siz, onları ALLAH'ın Emâneti olarak aldınız ve ALLAH'ın Adıyla (nikâh kıyıp) onları kendinize helâl kıldınız.” buyurmuştur.
(Müslim, Hac, 147)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Mü’min bir kimse, eşine karşı nefret beslemesin. Çünkü onun bazı huylarından hoşlanmasa da hoşlandığı başka huyları mutlaka vardır.” buyurmuştur.
(Müslim, Radâ', 61)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Dört şey Peygamberlerin sünnetlerindendir: Utanma (hayâ) duygusu, güzel koku sürmek, misvak kullanmak ve evlenmek.” buyurmuştur.
(Tirmizî, Nikâh, 1)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: Kıyamet Günü'de, ALLAH Katı'nda konumu en kötü olacak İnsÂNlardan birisi, karısı ile beraber olup da onun (özel hayatına ilişkin) sırlarını yayan kimsedir.” buyurmuştur.
(Müslim, Nikâh, 123)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: ALLAH'ın hanım kullarına vurmayın!... (Bu gece) MuhaMMed'in eşlerine pek çok kadın geldi. Hepsi de kocalarından şikâyetçiydi. Bu adamlar sizin hayırlılarınız değillerdir.” buyurmuştur.
(Ebû Dâvûd, Nikâh, 41-42)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Âilenin senin üzerinde hakkı var!” buyurmuştur.
(Ebû Dâvûd, Tatavvû', 27)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Yönettikleri İnsÂNlara, âilelerine ve sorumlu oldukları kişilere adaletli davrananlar, ALLAH TeÂLÂ katında, RAHMÂN'ın yanında nurdan minberler üzerinde ağırlanacaklar.” buyurmuştur.
(Nesâî, Âdâbü'l-kudât, 1)

Resim---Âişe radiyallahu anha'ye.: "Peygamber aleyhisselâm evde ne yapardı?” diye sorulduğunda şöyle cevâb vermişti.: “Âilesinin işlerini görür, ezânı duyunca (namaz için) çıkardı.” buyurmuştur.
(Buhârî, Nafakât, 8.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Bir kişi, sevâbını ALLAH'tan umarak âilesine harcama yaptığında, bu harcama onun için sadaka olur.” buyurmuştur.
(Buhârî, Îmân, 41)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Veren el üstündür. Vermeye, geçimini sağlamakla yükümlü olduğun kimselerle; annenle, babanla, kız ve erkek kardeşlerinle başla. Sonra da yakınlık durumuna göre devam et.” buyurmuştur.
(Nesâî, Zekât, 51)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Üç çeşit DUÂnın kabul edilmesinde şüphe yoktur: Haksızlığa uğrayan kimsenin DUÂsı, yolcunun DUÂsı ve anne babanın çocuklarına bedDUÂsı.” buyurmuştur.
(Tirmizî, Birr ve sıla, 7)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Anne baba cennet kapılarının en ortancasıdır. Bu kapıdan girme fırsatını ister kaçırırsın ister yakalarsın!.” buyurmuştur.
(Tirmizî, Birr ve sıla, 3)

Resim
ZEVK 10.252

ÂŞIKk GÖZÜndEN SÜZÜLeN==>Y DEğiL==>İNCİ DÂNEsi!.
AŞKkın YOLu->İÇ’ten->İÇ’e=>HEPim UÇAR=>hİÇ’ten>hİÇ’e,
AŞKk TESBİHİne==>DİZİLeN=>AŞKk ATEŞin==>PERVÂNEsi!.
FAKR-ü-ACZ-ü-ZİLLEt=>İLLEt=>AŞKk ŞARÂBın=>İÇ’e=>İÇ’e!.


08.02.2022.. 17:28..
brsbrsm...tktktrstkkmzdekarrsükûtttt..


Resim
SEVgi BiR DİLLi DüDüktür=>HeR AĞZı OLan ÇALamaz,
AŞKk İSe ATEŞşten KILıç==->BAŞı OMZUnda KALamaz!.



M.M.M. MuhaBBetLerimLe...

Resim
Resim
Cevapla

“Divanında Muhammedi Tasavvuf” sayfasına dön