İMÂM-ı ÂZAM’ın TESBİH DUASI..

Cevapla
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

İMÂM-ı ÂZAM’ın TESBİH DUASI..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


İMÂM-ı ÂZAM’ın TESBİH DUÂSI..


Resim ARAPÇASI .:

سُبْحَانَ الْاَبَدِيِّ الابَْدِ
سُبْحنَ الْوَاحِدِ الْاَحَدِ
سُبْحَانَ الْفَرْدِ الصَّمَدِ
سُبْحَانَ رَافِععِ السَّمآءِ بغَيْرِ عَمَدٍ
سُبْحَاَنَ مَنْ بَسَطَ الْاَرْضَ عَلَى مَآءٍ جَمَدٍ
سُبْحَانَ مَنْ خَلَقَ الْخَلْقَ فَاَحْصَاهُمْ عَدَداً
سُبْحَانَ مَنْ قَسَمَ الرِّزْقَ وَلَمْ يَنْسَ اَحَداً
سُبْحَانَ الَّذِي لَمْ يَتَّخِذْ صَاحِيبَةً وَلَا وَلَداً
سُبْحَانَ لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُلَدْ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُواً اَحَدٌ
سُبْحَانَ مَنْ يَرَانِي وَيَعْرِفُ مَكَانِي وَيَرْزُقُنِي وَلَا يَنْسَانِي



Resim TÜRKÇESİ.:

SuBHÂNe’L- EBEDiyyi’L- EBED..
SuBHÂNe’L- VÂHİDi’L- EHAD..
SuBHÂNe’L- FERDi’s- SAMED..
SuBHÂNe’L- RÂFİİ
’s- semâi bigayri amed..
SuBHÂNe’L- MeN beseta’L- erda alâ mâin cemed..
SuBHÂNe’L- MeN halka’L- halka fe ehsâhum adedâ..
SuBHÂNe’L- MeN kaseme’r-rızka veLem yensa ehadâ..
SuBHÂNe’L- Lezî Lem yettehız sâhîbeten veLâ veLedâ..
SuBHÂNe Lem yeLid ve Lem yüLed ve Lem yekün Lehu Küfüven ehad..
SuBHÂNe MEN yerânî ve yağrifu mekânî ve yerzukunî veLâ yensânî...



Resim MÂNÂSI.:

EL EBEDiyyi’L- EBED/sonu OLmayan ALLAHu zü’L- CeLÂL’i tenzih ederim!.
EL VÂHİDi’l- EHAD/Zâhirde-Bâtında TEK-BİR OLan ALLAHu zü’L- CeLÂL’i tenzih ederim!.
El FERDİ’s- SAMED OLan ALLAHu zü’L- CeLÂL’i tenzih ederim!.
GökLeri direksiz OLarak yükseLten ALLAHu zü’L- CeLÂL’i tenzih ederim!.
Yer yüzünü donmuş su üzerinde yayan-döşeyen ALLAHu zü’L- CeLÂL’i tenzih ederim!.
YaratıkLarını yaratan ve adetLerini en iyi biLen ALLAHu zü’L- CeLÂL’i tenzih ederim!.
YarattıkLarının rızkını taksim edip asLa geciktirip-tehir etmeyen ALLAHu zü’L- CeLÂL’i tenzih ederim!.
AsLa bir eş ve evLâd edini- kabuLLenmeyen ALLAHu zü’L- CeLÂL’i tenzih ederim!.
AsLa doğurmamış ve doğmamış ve O’nun asLa hiçbir dengi OLamayan ALLAHu zü’L- CeLÂL’i tenzih ederim!.
Her ÂN bana hâkim OLan, varLığımı biLen, rızkımı veren ve beni hiç unutmayan ALLAHu zü’L- CeLÂL’i tenzih ederim!.


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İMÂM-ı ÂZAM’ın TESBİH DUASI..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim
*****celle celâlihu*****

ALLAH celle celâlihu.:
Resim

El Ahadu celle celâlihu.:
Resim

El Ebedü celle celâlihu.:
Resim

Er Refiu celle celâlihu.:
Resim

Er Rezzâku celle celâlihu.:
Resim

Es Samedu celle celâlihu.:
Resim

El Vâhidu celle celâlihu.:
Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İMÂM-ı ÂZAM’ın TESBİH DUASI..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim
ResimResim
ResimResimResim

SıRR-ı SıFıR =>SeBBeHası..EL ÂN Şe'ÂNuLLAH.: şu ÂN =>YENiden YARATış..
Şu ÂNdaki =>hER ÂNdaki Yeniden Yaratış KeVniyyeti..:


يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
Resim---"Yusebbihu lillâhi mâ fî’s- semâvâti ve mâ fî’l- ardı’l- meliki’l- kuddûsi’l- azîzi’l- hakîm(hakîmi).: Göklerde ve yerde olanların tümü, Melik; Kuddüs; Aziz; Hakim olan Allah'ı tesbih eder.” (Cumâ 62/1)

Sebbaha: yüzmek..
Yerdeki göklerdeki ZeRReler yani ATOMlar;
NeşRlerinden HaŞRlerine kadar döndüler, dönmekteler ve dönecekler.
Bu SeBBaHa yüzüş-RAKSı hep sürecek her AN yeniden Yaratılarak ŞEENULLAHta..
Ve ne zamAN AKILLarımız DEVR-ÂNı Anlarsa ve DEVRe İştirak ederse Yusebbuhu Zikr-i Dâimindeyiz inşae ALLAH..


SeBBeHa: tesbih eder. Yüzer. Döner durur. AkL-ı SiLm BİLir ki ATOM yaratıldığı günden beri durmadan DÖNmektedir ve kıyâmete kadar da dönecektir. Enerjiyi nerden almakta ve alacak sorusunun cevâbının =>“KÛN feyeKÛN” olduğunu varLığımı biLen, rızkımı veren ve beni hiç sanırım!.

Sebehâ: yüzmek, Subhânallah demek.
Sebbaha (mübalağa ile) ALLAH’u TeÂLÂyı tenzih ve takdis etmek.
Zerrenin
(atomun) ve kürrenin (kâinâtın) bir saniye durmaksızın takdir edilen yörüngede ve şartlarda kimseye dayanmadan/mesnedsiz parmak izleri gibi tek başlarına /RABB’larıyla başbaşa, sonsuz FeLeKLer içinde YÜZüp DURmaLarı..
Her hücrenin
"HAYY!" HAYy-kırışı..
Doğuştan-ölüme bir kere bile susmadan TEVHiD tıklayan KALBLer..
Her ŞEYy =>Her YERde, Her zamÂN, Her HÂLde ve Her NEFESte =>HeRKeSLe NAHNU=BİZ BİR-İZ BİLELiği İLE Beraber =>Sistemin Sahibi
AZÎZÜ’r- RAHÎMÜ’s-SUBHÂN ALLAH TeÂLÂ yı Maddî
/somut ve Mânevî/soyut noksanlık, benzetme ve zıddı var sanmalardan uzak kılıyorlar..
Canlı şâhidleriyiz diyorlar..

“Zâtında, Sıfatında, Esmâsında, Fiilinde ve Hükümlerinde Münezzehtir!..” MüezzinLeri!..
Yu sebbuhu: Tesbih ederler hep yüzerler..
Yüsebbuhu!: Şimdi şu ÂN da KüLLî ŞEYy =>YARATAN'ını durmadan tesbih ederken birbirine asla mesnedlenip, dayanamadan tek başına boşlukta-fezâda yüzüp-dönüp durmaktalar. Zerre-Atom ve Kürre-Kâinât =>DurmadAN Dost Raksında..
Yüsebbuhu!: Noksansızı Et TAMM celle celâlihu'yu tesbih ve zikri ele yüzmekteler İLâHî RAKSta hamd OLsun!..


Resim
ResimResim
ResimResimResim

ZÂTuLLAH Resim SıFaTULLAH Resim ESMÂuLLAH Resim EŞYÂuLLAH..

Resim

->ENÂLLAH-ın ->EZEL İZi
->EBEDü’L-> EBED DEnİZi
ABDin
>RABBı>cÂNda cÂNÂN
NAHNu NÛRu
->“BİZ BİR-İZi!. :

ŞÂHDAMARımdan da AKRABa ->RABBım (MeRKEZde):

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---“Ve lekad halakne'l-insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî NEFSuh(NEFSuhu), ve nahnu AKREBu ileyhi min habli'l-verîdi : Andolsun, İnsÂNı biz yarattık ve NEFSinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha YAKINız.” (Kaf 50/16)

ve ALLAHu züL- CeLÂLim ->EnALLAH!. (MUHİTte):

إِنَّنِي أَنَا اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدْنِي وَأَقِمِ الصَّلَاةَ لِذِكْرِي
Resim---“İnnenî enallâhu lâ ilâhe illâ ene fa’budnî ve ekımis salâte li zikrî: Muhakkak ki BEN, YALNIZCA BEN ALLAH'ım. BENden başka EL İLÂH yoktur. BANA kulluk et; BENi anmak için namaz kıl!.” (TâHâ 20/14)

وَللّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ وَكَانَ اللّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ مُّحِيطًا
Resim---“Ve lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardı). Ve kânallâhu bi kulli şey’in MUHÎTâ(muhîtan) : Göklerde ve yerde ne varsa tümü Allah'ındır. Allah, her şeyi kuşatan-kapsayandır.” (Nisâ 4/126)


Resim

-->“YuSEBBihu SULTası”-nda..
SuLTÂN SENsÎn!. ->Yâ RABBenâ!.
->EL MeLiKu’L- KuDDûS SENsÎn!.
->
SUBHÂN SENsÎn!. Yâ RABBenâ!.:


Sulta: Yaptırma, yasak etme, emretme, itaat ettirme hakkı veya gücü, yetke, otorite, velâyet gücü..
Es SuLTÂN: Mutlak Kuvvet ve Kudrette Hâkimiyet Sahibi ALLAHu ZÜ'L- CELÂL..
Es SUBHÂN: KüLLî ŞEYy’i Şe’ÂNuLLAHta SüNNetuLLAH üzere her ÂN yENiden YÂRatAN ALLAHu ZÜ'L- CELÂL.. celle celâlihu..


ZeRRe KüRRe SeBBaha! da..:

يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
Resim---“YUSEBBİHU lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardıl melikil kuddûsil azîzil hakîm(hakîmi) : Göklerde ne var, yerde ne varsa (HEPSİ) O mülk-ü melekûtun eşsiz hükümrânı, noksaanı mucib herşeyden pâk ve münezzeh, gaalib-i mutlak, yegâne hukûm ve hikmet saahibi ALLÂHI TESBÎH (VE TENZÎH) ETMEKDEDİR.” (Cuma 62/1)

Yusebbihu: tesbih eder.
Sebbaha: yüzmek..
Yerdeki göklerdeki ZeRReler yâni ATOMlar;
NeşRlerinden HaŞRlerine kadar döndüler, dönmekteler ve dönecekler.
Bu SeBBaHa yüzüş RAKSı hep sürecek her AN yeniden Yaratılara ŞEENULLAHta..
Ve ne zamAN AKILlarımız DEVR-ÂNı Anlarsa ve DEVRe İştirak ederse Yusebbuhu Zikr-i Dâmindeyiz inşae ALLAH..


هُوَ اللَّهُ الَّذِي لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ الْمَلِكُ الْقُدُّوسُ السَّلَامُ الْمُؤْمِنُ الْمُهَيْمِنُ الْعَزِيزُ الْجَبَّارُ الْمُتَكَبِّرُ سُبْحَانَ اللَّهِ عَمَّا يُشْرِكُونَ
Resim---“Huvallâhullezî lâ ilâhe illâ huve, el meliku’l- kuddûsu’s- selâmu’l- mû’minu’l- muheyminu’l- azîzu’l- cebbâru’l- mütekebbir (mutekebbiru), subhânallâhi ammâ yuşrikûn (yuşrikûne).: O Allah ki; O’ndan başka İlâh yoktur, Melik’tir (hükümrandır), Kuddüs’tür (mukaddestir), Selâm’dır (selâmete erdirendir), Mü’mindir (emniyet verendir), Müheymin’dir (koruyup gözetendir), Azîz’dir (yücedir), Cabbar’dır (cebredendir), Mütekebbir’dir (pek büyük olandır). Allah, şirk koşulan şeylerden münezzehtir (uzaktır).” (Haşr 59/23)



MuhaMMedî MuhaBBetLerimLe..

ResimKUL İHVÂNi


Resim

EL Ebedü.: Ebedî OLan. VarLığının sonu OLmayan. SonuzLuğun sahibi ezeLin de ezeLi OLan ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL.
EL Ehadu.: Her türLü biLinemezLikte zâtına mahsus tek, bir ve eşsiz OLan ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL..
EL Vâhidu.: Zât-ı Şerîfinden şirket/ortakLık OLmayan; eşi, benzeri, cüz'ü parçası, tümLeyeni OLmayan kesretsiz mutLak tek OLan Zâtı itibariyLe mûnferid/tek.. Sayının iLki, teki ve emsâLsizi… MutLak, tek, yaLnız, eşsiz, münferit ve yegâne OLan ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL..
EL Ferdu.: Tek, bir, yekta. Eşi, benzeri OLmayan ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL..
Es Samedu.: Herşey kendisine muhtaç OLduğu hâLde, kendisi hiçbir kimseye ve hiçbir şeye asLa muhtaç OLmayan; kasdediLen, yöneLiLen, ihtiyaçLarı teminde itimad edilen, yüksek, yüce ve yeterLiLiği mutLak OLan..
Er Refi’u.: Hak edeni ref' eden, yükseLten, saygın, şerefLi ve değerLi kıLan.. MutLak kaLdırıcı, yükseLtici, kemâLâtı tamamLatıcı, hâLden hâLe yükseLtme kudretinin sahbi OLan ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL.
EL Muhsî.: İhsa eden, iLmiyLe herşeyi sayan ve ayrıntıLarıyLa biLen, zerre OLsun kürre OLsun nazarından hiçbir şey kaçamayan. HaLkının sayısını mutLak iLmiyLe biLen ve muhafaza eden ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL.
EL Men.: O Yüce Zât. ZÂTuLLAH..
Tenzih.: Suç ve noksanLıktan uzak saymak. Cenab-ı HAKk ALLAH celle celâlihu'yu her çeşit kusur, noksan, şerik/ortak gibi haLLerden uzak biLip söyLemek..
Amed.: SütunLar. DirekLer, koLonLar..
Besat.: (Bisât) Düz. * Döşenmiş. * Geniş. * Yayvan kab. * Düz açık yer..
Cemd.: Donmak..
Cemed.: Dondurmak. * Buz, kar..
Sâhib.: Bir şeyi koruyan ve ona mâLik OLan. Eş, hanım..
VeLed.: Erkek çocuk. OğuL. Çocuk. * DöL, yavru..


Resim
ALLAH celle celâlihu.:
Resim

El Ahadu celle celâlihu.:
Resim

El Ebedü celle celâlihu.:
Resim

El Fâtiru celle celâlihu.:
Resim

El Ferdu celle celâlihu.:
Resim

El Hallâku celle celâlihu.:
Resim

Er Rezzâku celle celâlihu.:
Resim

Er Refiu celle celâlihu.:
Resim

El Vâhidu celle celâlihu.:

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İMÂM-ı ÂZAM’ın TESBİH DUASI..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim
Azamiyye KüLLiyyesi..Bağdat..

Ebu HANÎFE NUMÂN bin SABİT.:
AMeLde, DİNi UYguLama FIKHInda İctihadî GÖRüşLerine UYduğumuz İMAMımız..
Doğum Tarihi ve Yeri.: MS. 5 Eylül 699, Kufe, Irak..
Ölüm Tarihi ve Yeri.: MS. 14 Haziran 767, Bağdat, Irak..

Ebû MANSÛR MÂTÜRÎDÎ.:
İ’tikadda, İMÂNda, İNANç Fıkhında İctihadî GÖRüşLerine uyduğumuz İMANımız
Doğum tarihi ve Yeri: MS. 853, Semerkand, Özbekistan..
Ölüm tarihi ve yeri: MS. 944, Semerkand, Özbekistan..

Resim

İMÂM-ı A’ZAM EBU HANİFE
kaddesallahu sırrahu..

FIKIH İLMİNDEKİ YERİ.:
Ebû Hanîfe, ilmî müzakerelerin yanı sıra ticaretle de meşgul olması sebebiyle daima hayatın ve fıkhî problemlerin içinde bulunmuş, karşılaştığı meseleler veya kendisine yöneltilen sorularla ilgili olarak hayatı boyunca sayısız ictihad yapmıştır.

HAYATI ve ŞAHSİYETİ.:
Ebû Hanîfe, 80 (699) yılında Kûfe’de doğdu. Aslen Arap olmayan Ebû Hanîfe’nin dedelerinin Fars menşeli olduğu rivâyet edilir. Türk asıllı kabul edildiği rivâyetleri de bulunmaktadır. Ebû Hanîfe’nin dedelerinin ana yurdu olan bölgede Türkler de dahil birçok müslüman kavmin yaşamakta oluşu, onun aslen Türk olabileceği ihtimalini kuvvetlendirmektedir. Ebû Hanîfe, ticaretle uğraşan varlıklı bir âilenin çocuğudur. Kendisi de ilim öğrenmeye başlamadan önce kumaş tüccarlığı yapmıştır. Hayatı maddî sıkıntıdan uzak olarak geçmiştir. Küçük yaşlarda Kur'ÂN-ı Kerîm’i ezberlediği sanılan Ebû Hanîfe, kıraat ilmini kırâat-i seb‘a âlimlerinden olan Âsım b. Behdele’den öğrenmiştir.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’den sahâbeye ve sonraki nesillere intikal eden ve o dönem müslümanlarının çoğunluğunca da benimsenen İ’tikadî Esasları savunmayı gâye edinmiştir. Devrinin seçkin âlimlerinin pek çoğu ile görüşme ve onlardan ilmî yönden faydalanma imkânı bulan Ebû Hanîfe’nin asıl hocası, döneminde Kûfe Re’y Ekolünün üstadı kabul edilen Hammâd b. Ebû Süleyman’dır. Ebû Hanîfe, 102 (720) yılından itibaren hocasının vefâtına kadar 18 yıl süreyle onun ders halkasına devam etmiş, en seçkin öğrencileri arasında yer almış, hocasının bulunmadığı zamanlarda ona vekâleten ders verecek seviyeye yükselmiştir.
Hammâd’ın 120 (738) yılında ölümü üzerine, 40 yaşlarında iken arkadaşları ve öğrencilerin ısrarları üzerine hocasının yerine geçerek ders okutmaya başlamış, bu hocalığı bazı aralıklarla ölümüne kadar sürmüştür.
Çeşitli vesilelerle Mâlik b. Enes, Süfyân b. Uyeyne, İmam Zeyd b. Ali, Muhammed el-Bâkır, Abdullah b. Hasan b. Hasan, Ca‘fer es-Sâdık da dahil birçok âlimle görüşerek onlarla bilgi ve fikir alışverişinde bulunmuştur..

Ömrünün 52 yılı Emevîler, 18 yılı Abbâsîler döneminde geçen Ebû Hanîfe, Emevî Halifesi Abdülmelik b. Mervân’dan (685-705) başlayarak son halife II. Mervân zamanına (744-750) kadar geçen bütün olaylara, hilâfetin Emevîler’den Abbâsîler’e geçişine ve Abbâsî halifelerinden Ebü’l-Abbas es-Seffâh (750-754) ile Ebû Ca‘fer el-Mansûr (754-775) zamanında gelişen olaylara şâhid oldu..
Ebû Hanîfe’nin EHL-i Beyt’e karşı KALBî yakınlık ve bağlılık duyduğu ve İmam Ali Evlâdını aleyhumusselâm sevdiği kesindir. Bu sebeple Emevîler’in EhL-i Beyt’e karşı tutumu sertleşince Ebû Hanîfe onları açıkça tenkid etmekten çekinmemiştir.
Ebû Hanîfe’nin Abbâsîler’e karşı nisbeten mutedil tutumu, Abdullah b. Hasan b. Hasan’ın iki oğlundan Muhammed en-Nefsüzzekiyye’nin 145’te (762) Medine’de, İbrâhim’in de Irak’ta Abbâsî Hilâfetine karşı ayaklanmaları üzerine öldürülerek isyanların bastırılması ve 140 (758) yılından beri hapiste olan babaları Abdullah’ın da aynı yıl hapiste ölmesine kadar sürmüş, fakat bu olaylardan sonra Abbâsî Hilâfetine karşı açıkça tavır almaya başlamıştır..
Bu zamana kadar sadece derslerinde Abbâsîler’in bazı tutumlarını tenkid etmekte iken bu olaylarda ihtilâlcileri desteklemek gerektiğini açıkça söylemiş, hatta Mansûr’un kumandanlarını ihtilâlcilere karşı savaşmaktan vazgeçirmeye çalışmıştır. Bunun üzerine Halife Mansûr, Ebû Hanîfe’nin kendisine bağlılığını da denemek amacıyla yeni kurulan Bağdat Şehrinin kadılığını ona teklif etmiştir. Bu teklifi kabul ettiğini ve görevinin çok kısa sürdüğünü söyleyenler varsa da daha sağlam rivâyetlere göre kadılığı kabul etmemiş, bunun sonucu olarak Bağdat’ta hapse atılmış, işkence edilmiş ve dövülmüştür.

Ebû Hanîfe 150 yılının Şâban ayında (Eylül 767) Bağdat’ta vefât etti. Zehirlenerek öldürüldüğü ve hapisten cenâzesinin çıktığı da söylenir (İA, IV, 25). Cenâzesi vasiyeti üzerine Hayzürân Kabristanı’nın doğu tarafına defnedildi. Daha sonra Şerefülmülk Ebû Sa‘d el-Müstevfî tarafından 459 (1067) yılında üzerine bir türbe yaptırılıp çevresine de medrese inşa ettirilmiştir (Velîd el-A‘zamî, s. 11). Kabri bugün Bağdat’ta kendisine nisbetle “ÂZAMİYE” diye anılan mahaldedir.


EBÛ HANÎFE kaddesallahu sırrahu’nun ESERLERİ.:

1-) el-Müsned.: Talebeleri tarafından Ebû Hanîfe’den rivâyet edilen hadisleri,
2-) el-Fıḳhü’l-ekber.: Akaide dair olup Ehl-i Sünnet’in görüşlerini özetlemiştir.
3-) el-Fıḳhü’l-ebsat.: Akaidle ilgili olup oğlu Hammâd ile talebeleri Ebû Yûsuf ve Ebû Mutî‘ el-Belhî tarafından rivâyet edilmiştir.
4-) el-ʿÂlim ve’l-müteʿallim.: Ehl-i sünnet’in görüşlerini açıklayıp savunma amacıyla ve soru-cevap tarzında kaleme alınmış akaide dair bir risâledir.
5-) el-Ḳaṣîdetü’n-Nuʿmâniyye.: Hz. Peygamber için yazdığı na‘t olup basılmıştır
6-) Bunların dışında kaynaklarda Ebû Hanîfe’ye nisbet edilen; Er-Risâle, El-Vasiyye, Mücâdele li-ehadi’d-dehriyyîn, ed-Davâbitü’s-sselâsse, Risâle fi’l-ferâʾiz, Duʿâʾü Ebî Hanîfe, Muâtabetü Ebî Hanîfe maʿa Caʿfer b. Muhammed b. Ahmed er-Rızâ, Fetâvâ Ebî Hanîfe ve Muhhammed b. Hasan eş-Şeybânî, el-Makṣûd fi’s-sarf, er-Red ʿale’l-Kaderiyye, Maʿrifetü’l-mezâhib eserleri vardır..


Aziz Kardeşlerim;
1989 ve 1991 de iki defa Ümre Haccına giderken Bağdat’ta bulunan,
Gavsu’l- Azam Abdulkdir Geylanî kaddesallahu sırrahu Câmi ve Türbesini,
Ebû Hanîfe kaddesallahu sırrahu’nun Âzamiye Câmisi ve Türbesini ve İmam Musâ Kazım kaddesallahu sırrahu’nun Câmisi ve Türbesini ziyâret nâsib buyuran RABBım TeÂLÂ’ya sonsuz Şükrederim!.
Resim
Cevapla

“Divanında Muhammedi Tasavvuf” sayfasına dön