KELÂMuLLAHta ve RASÛLULLAHta GİZLİ ŞİRK-RİYÂ

Cevapla
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

KELÂMuLLAHta ve RASÛLULLAHta GİZLİ ŞİRK-RİYÂ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

KELÂMULLAHta
Ve RESÛLULLAHta
ŞİRk ve ŞİRk-i HAFî-GİZLi ŞİRK-RİYÂ.:



TEVHiD.: YOKLuk TEFRİtinden ve ÇOKLu İFRATında AYRILıp TEKLik İ’TİDÂLinde VAHDANİYyet-BİRLeme =>LÂ İLÂHe İLLÂ ALLAH.. TEK-BİR OLan ALLAHu zü’L-CELÂL’den başka yarattıklarından =>EL İLÂH ALLAH celle celâlihu OLmadığını/OLamayacağını;
MuhaMMedî İLİMLe BİLMek
MuhaMMedî İRADEyLe BULMak
MuhaMMedî İDRAKLa OLMak
MuhaMMedî İŞTİRAKLa =>HerYer, HerZamAN, Her HÂL ve Her NEFESte FİİLen YAŞAmaktır.. NAKLe ERen SİLM AKILın HİZBuLLAHı TERCİHidir..


ŞİRk.: TEVHiDuLLAH VAHDANiYyetini inkâr edip, Yarattıklarından Maddî-Somut bir ŞEYi, KİMseyi veyâ Mânevî-Soyut bir kavramı açıkça İLÂH Kabul etmektir..

ŞİRk-i HAFî.: MüslümÂN gözüktüğü hâlde; ihlâssızlık ve riyakârlık yapan. İsLâm İbâdetini, EL HAKK ALLAH celle celâlihu rızası için değil de başkalarının rızâsı veya başka nedenlerle yapmak..
ŞİRk-i ÂLuD.: MüslümÂN Olduğu hâlde KULLuk İbâdetlerine şirk karışmış ve sapıtmış olarak, ALLAHu zü’L-CELÂL’den ümit kesip gafletle başkasına bel bağlayım ede bekleyen..

İLk İnsÂN ve İLk Peygamber BaBamız ÂDEM aleyhisselâm İLe İLk ANAmız HAVVA aleyhasselâm’ın CeNNeten Ayağını kaydıran İBLİS’in ELBİSesi Altında “ŞİRKe TEŞVik Hased”i vardır.

Hanif İsLÂm Dinimizin TEMELi TAHKik TEVHİDdir. Ve TEViD İsLÂm Dinimizin, Olmazsa OLmaz Şartsız İLK ŞARtıdır..

ALLAHu zü’L- CELÂL’i; İNKÂR KüFRü-ŞİRKi İLe İKRÂR TEVHiD ŞEHÂDeti ZıTLarın ZEVKi ŞE’ÂNULLAHı, ELESt’ten MAHŞERe Kadar SÜRecektir..

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in Şahsında, Tüm PeygamberLerimiz aleyhumusselâm’in RisâLet GÖREVinin TEMeLi ŞİRKe karşı TEVHiDULLAHtır..



Resim

RASÛLULLAH sallallahu aleyhi ve sellem

ALLAHu zü'L- CELÂL => Yarattığı KULLarını, kabul ettikleri KULLukLa Mükellef KILmıştır.

إِنَّا عَرَضْنَا الْأَمَانَةَ عَلَى السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَالْجِبَالِ فَأَبَيْنَ أَن يَحْمِلْنَهَا وَأَشْفَقْنَ مِنْهَا وَحَمَلَهَا الْإِنسَانُ إِنَّهُ كَانَ ظَلُومًا جَهُولًا
Resim---"İnnâ aradnel emânete ale's- semâvâti ve'l- ardı vel cibâli fe ebeyne en yahmilnehâ ve eşfakne minhâ ve hameleha'l- insân (insânu), innehu kâne zalûmen cehûlâ (cehûlen): Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, (sorumluluğundan) korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zalim, çok cahildir."(Ahzâb 33/72)

Emânet.: ALLAhu zü’L- CeLÂL’in dağlara taşlara teklif edip de, kabul etmediği ve Âdemoğlunun hemence, kabul ettiği KULLuk EmÂNeti..

ALLAHu zü’L-CELÂL'in, RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem'in Zâtında Hitam BULan ve Tüm Peygamberlerimizi esas alan ve KULLarına FARZ Olan EMRuLLahı.:

1-) ALLAH'A ve RESÛLÜNE TESLİM OLUN!: Ahzâb 33/56; Âl-i İmrân 3/20..

2-) ALLAH'A ve RESÛLÜNE İMAN EDİN!: A'râf 7/158; Nûr 24/47, 62; Fetih 48/9, 13; Hucurât 49/15; ;Hadîd 57/7, 19, 21; Mücâdile 58/4; Saff 61/11..

3-) ALLAH'A VE RESÛLÜNE TÂBİ OLUN- istecibü!.:
Âl-İ İmrân 3/172; Enfâl 8/24..

4-) ALLAH'A VE RESÛLÜNE İTÂAT EDİN!.: Âl-İ İmrân 3/32, 132; Nisâ 4/13, 59, 69, 80; Mâide 5/92; Enfâl 8/1, 20, 46; Tevbe 9/71; Nûr 24/47, 52, 54; Ahzâb 33/31, 33, 66, 71; Muhammed 47/33; Feth 48/17; Hucûrat 49/14; Mücâdile 58/13; Tegâbûn 64/12.. Âyetlerinde geçmektedir.

ALLAHu zü’L-CELÂL KULLarına İçin, RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem'in Zâtında Hitam BULan ve Tüm Peygamberlerimizi kapsayan RESÛLİYyet-NÜbüvvet Görevleri.:

a-) TEBLİĞ: Tebliğ: Ulaştırmak. Götürmek. Bildirmek. Eriştirmek. Yetiştirme, eriştirmek.

b-) TENZİR: UYANDIRmak-AYIKTIRmak..

c-) TEBŞİR: MÜJDELEmek!.

d-) TEŞHİD: Teşhid: Uyanana da uyanmayana da ŞÂHİD olmak...

e-) DÂİYEN: Dâîyen-Munîrâ (Çağırıcı-Nur Saçıcı) : (Ahzâb 33/46)

f-) HİDÂYET REHBERİ..

g-) MÜZEKKİR..

Her NEFS, RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellemi ki KeLÂMULLAHı DUYup UYarak, MuhaMMedî TAHKik TEVHiDe, Açık ve Gizli Şirkten uzakta İmân edip de Amel etmesi FARZ-ı AYNdır..

Hamm AkıL-AKL-ı Nefs,
SaMM AkıL-AKL-ı Silm,
TaMM AkıL-AKL-ı Nuhâ
TüMM AkıL..AKL-ı NAKL.. AKL-ı KüLL.. AKL-ı EvveL.. Olarak..

ResûLuLLAH sallahu aleyhi ve sellem'in RİSÂLETi Ezel-Ebeddir..
Öldü gitti sananlar ilim sahibiyim zannediyorsa Ahmaktır..


MuhaMMedî Âlim, Kâmil, Ârif ve Âşıklar ise;

Bedenen MuhaMMedî Mutahhar
Nefsen MuhaMMedî Mutezekkâ
Kalben MuhaMMedî Mutayyib
Ruhen MuhaMMedî Musaffâ OL-ANlar ki,
ONLar =ZİKİR ->FİKİR ->ŞÜKÜR ->SABIR EHLidirLer..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KELÂMuLLAHta ve RASÛLULLAHta GİZLİ ŞİRK-RİYÂ

Mesaj gönderen kulihvani »

ResimŞiRk-Gizli Şirk-Riyâ-Sum’a, ALLAHu zü’L-CELÂL’in;
Uluhiyetine, Zâtına, Sıfatlarına, İsimlerine, ve Fiilleri ile ilgili, açık veya gizli Eş-ortak tanımak..


Riyâ.: Özü sözü bir olmamak. İnandığı gibi hareket etmeyiş. İki yüzlülük etmek. Gösteriş için yapılan harekettir..
Sum’a.: İhlâssızlıktan çıkan, işitilsin ve bilinsin için yapılan iş, gizli riyakârlık..

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تُبْطِلُواْ صَدَقَاتِكُم بِالْمَنِّ وَالأذَى كَالَّذِي يُنفِقُ مَالَهُ رِئَاء النَّاسِ وَلاَ يُؤْمِنُ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَمَثَلُهُ كَمَثَلِ صَفْوَانٍ عَلَيْهِ تُرَابٌ فَأَصَابَهُ وَابِلٌ فَتَرَكَهُ صَلْدًا لاَّ يَقْدِرُونَ عَلَى شَيْءٍ مِّمَّا كَسَبُواْ وَاللّهُ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِرِينَ
Resim---"Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tubtılû sadakâtikum bil menni vel ezâ, kellezî yunfiku mâlehu riâen nâsi ve lâ yu’minu billâhi ve’l- yevmi’l- âhır (âhıri), fe meseluhu ke meseli safvânin aleyhi turâbun fe esâbehu vâbilun fe terakehu saldâ (salden), lâ yakdirûne alâ şey’in mimmâ kesebû vallâhu lâ yehdîl kavme’l- kâfirîn (kâfirîne).: Ey iman edenler! Allah’a ve yevm’il âhire inanmayarak, malını insanlara riya (gösteriş) için infâk eden (veren) kişi gibi, sadakalarınızı minnetle (başa kakarak) ve eza ile bâtıl etmeyin (boşa çıkartmayın). İşte onun durumu, üzerinde toprak bulunan sert bir kayaya benzer ki, ona kuvvetli bir yağmur isabet edince, böylece (üzerindeki toprağın gidip), onu (tekrar) sert (verimsiz) bir kaya halinde bırakması gibidir. Onlar kazandıklarından bir şey elde edemezler. Allah, kâfirler kavmini hidayete erdirmez.” (Bakara 2/264)

وَالَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ رِئَاء النَّاسِ وَلاَ يُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَلاَ بِالْيَوْمِ الآخِرِ وَمَن يَكُنِ الشَّيْطَانُ لَهُ قَرِينًا فَسَاء قِرِينًا
Resim---"Vellezîne yunfıkûne emvâlehum riâe’n- nâsi ve lâ yu’minûne billâhi ve lâ bi’l- yevmi’l- âhir (âhiri). Ve men yekuni’ş- şeytânu lehu karînen fe sâe karînâ (karînen).: Ve onlar, mallarını insanlara gösteriş için infâk ederler, Allah'a ve ahiret gününe (insan ruhunun hayatta iken Allah'a ulaştığı sonraki güne) inanmazlar. Ve kim şeytanı kendisine yakın arkadaş edinirse, işte bu kötü bir arkadaşlıktır.” (Nisâ 4/38)

فَوَيْلٌ لِّلْمُصَلِّينَ
Resim---"Fe veylun li’l- musallin (musallîne).: İşte o namaz kılanlara yazıklar olsun.” (Mâûn 107/4)

الَّذِينَ هُمْ عَن صَلَاتِهِمْ سَاهُونَ
Resim---"Ellezîne hum an salâtihim sâhûn (sâhûne).: Onlar ki, namazlarından gâfil olanlardır.” (Mâûn 107/5)

الَّذِينَ هُمْ يُرَاؤُونَ
Resim---"Ellezîne hum yurâûn (yurâûne).: Onlar riya yapanlardır (gösteriş için yapanlardır).” (Mâûn 107/6)

وَيَمْنَعُونَ الْمَاعُونَ
Resim---"Ve yemneûne’l- mâûn (mâûne).: Ve mâûna (zekâta ve yardımlaşmaya) mani olurlar.” (Mâûn 107/7)


ResimKELÂMULLAHta, ALLAHu zü’L-CELÂL BUYrukLarında; ŞiRk-Gizli Şirk-Riyâ-Sum’a;
Bakara 2/96; Âl-i İmrân 3/186; Nisâ 4/48,116; Mâdie 5/72); En’âm 6/6/19,22,41,64,78,80,81,88,107,148; A’râf 7/33,173,190,191,192; Tevbe 9/17,31; Yûnus 10/18,28,34,66; Hûd 11/54; Yûsuf 12/38,106; Nahl 16/1,3,35,54,86; Kehf 18/26,110; Hacc 22/17,31; Nûr 24/55; Neml 27/59,63; Kasas 28/68; Ankebût 29/65; Rûm 30/33,35,40; Lokmân 31/13,15; Fâtır 35/14; Zümer 39/65,67; Mü’min 40/42,59,73,84,92; Zâriyât 51/50; Tûr 52/43; Kamer 54/4; Haşr 59/23.. âyet-i celîlelerinde geçmektedir..

إِنَّ اللّهَ لاَ يَغْفِرُ أَن يُشْرَكَ بِهِ وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذَلِكَ لِمَن يَشَاء وَمَن يُشْرِكْ بِاللّهِ فَقَدِ افْتَرَى إِثْمًا عَظِيمًا
Resim---"İnnallâhe lâ yagfiru en yuşrake bihî ve yagfiru mâ dûne zâlike li men yeşâu ve men yuşrik billâhi fe kadifterâ ismen azîmâ (azîmen).: Muhakkak ki Allah, O'na şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışındaki şeyleri dilediği kimse için bağışlar. Ve kim Allah'a şirk koşarsa, o taktirde büyük bir günah işleyerek iftira etmiştir.” (Nisâ 4/48)

خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ بِالْحَقِّ تَعَالَى عَمَّا يُشْرِكُونَ
Resim---"Halaka’s- semâvâti ve’l- arda bi’l- hakk (hakkı), teâlâ ammâ yuşrikûn (yuşrikûne).: Semâları ve yeryüzünü hak ile yarattı. O, (onların) şirk koştukları şeylerden Yüce’dir.” (Nahl 16/3)

وَمَا قَدَرُوا اللَّهَ حَقَّ قَدْرِهِ وَالْأَرْضُ جَمِيعًا قَبْضَتُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَالسَّماوَاتُ مَطْوِيَّاتٌ بِيَمِينِهِ سُبْحَانَهُ وَتَعَالَى عَمَّا يُشْرِكُونَ
Resim---"Ve mâ kaderûllâhe hakka kadrihî ve’l- ardu cemîan kabdatuhu yevme’l- kıyâmeti ve’s- semâvâtu matviyyâtun bi yemînihi, subhânehu ve teâlâ ammâ yuşrikûn (yuşrikûne).: Ve (onlar) Allah’ın kadrini hakkıyla taktir edemediler. Kıyâmet günü yeryüzünün tamamı O’nun avucundadır (tasarrufundadır). Ve semalar, O’nun eliyle dürülmüş olacaktır. O, Sübhan’dır (herşeyden münezzeh). Ve onların şirk koştukları şeylerden yücedir.” (Zümer 39/67)


ResimMÜŞRİKLer İle İLGİLi KELÂMULLAHta ALLAHu zü’L-CELÂL BUYrukLarında;
Bakara 2/105,135,221; Âl-i İmrân 3/67,95; En’âm 6/14,23,106,121,137,161; Tevbe 9/1,4,5,6,7,17,28,33,36,113; Yûnus 10/105; Hûd 11/54; Yûsuf 12/106,108; Nahl 16/100,120,123; Hacc 22/31; Nûr 24/3; Şûrâ 26/13; Neml 27/63; Kasas 28/87; Ankebût 29/65; Rûm 30/31,42; Lokmân 31/13,15; Ahzâb 33/73; Fâtır 35/14; Zümer 39/65,67; Mü’min 40/84; Fussilet 41/6; Fetih 48/6; Zâriyât 51/50; Tûr 52/43; Kamer 54/4; Haşr 59/23; Beyyine 98/1,6.. âyet-i celîlelerinde geçmektedir..

وَمَا يُؤْمِنُ أَكْثَرُهُمْ بِاللّهِ إِلاَّ وَهُم مُّشْرِكُونَ
Resim---"Ve mâ yu’minu ekseruhum billâhi illâ ve hum muşrikûn (muşrikûne).: Ve onların çoğu, şirk koşmadan Allah’a inanmazlar.” (Yûsuf 12/106)

حُنَفَاء لِلَّهِ غَيْرَ مُشْرِكِينَ بِهِ وَمَن يُشْرِكْ بِاللَّهِ فَكَأَنَّمَا خَرَّ مِنَ السَّمَاء فَتَخْطَفُهُ الطَّيْرُ أَوْ تَهْوِي بِهِ الرِّيحُ فِي مَكَانٍ سَحِيقٍ
Resim---"Hunefâe lillâhi gayra muşrikîne bihî, ve men yuşrik billâhi fe ke ennemâ harra mine’s- semâi fe tahtafuhu’t- tayru ev tehvî bihi’r- rîhu fî mekânin sahîk (sahîkın).: Hanifler (tek Allah’a teslim olan kullar), onunla (putlarla), O’na şirk koşmayanlardır. Ve kim Allah’a şirk koşarsa o taktirde sanki o, gökyüzünden düşmüş de böylece onu, kuş kapmış gibi veya rüzgâr, onu uzak bir mekâna (yere) atmış gibidir.” (Hacc 22/31)

قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِّثْلُكُمْ يُوحَى إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ فَاسْتَقِيمُوا إِلَيْهِ وَاسْتَغْفِرُوهُ وَوَيْلٌ لِّلْمُشْرِكِينَ
Resim---"Kul innemâ ene beşerun mislukum yûhâ ileyye ennemâ ilâhukum ilâhun vâhidun festekîmû ileyhi vestagfirûhu, ve veylun li’l- muşrikîn (muşrikîne).: De ki: “Ben sadece sizin gibi bir insanım. Bana sizin ilâhınızın, tek bir ilâh olduğu vahyediliyor. Öyleyse O’na yönelin (O’na doğru istikamet alın) ve O’ndan mağfiret dileyin. Ve müşriklerin vay haline!” (Fussilet 41/6)

إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ وَالْمُشْرِكِينَ فِي نَارِ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا أُوْلَئِكَ هُمْ شَرُّ الْبَرِيَّةِ
Resim---"İnnellezîne keferû min ehlil kitâbi ve’l- muşrikîne fî nâri cehenneme hâlidîne fîhâ, ulâike hum şerru’l- beriyyeti.: Muhakkak ki kitap ehlinden inkâr edenler ve müşrikler, cehennem ateşindedirler ve orada devamlı kalacak olanlardır. İşte onlar, onlar yaratılmışların şerli olanlarıdır.” (Beyyine 98/6)

Resim
ENDÂD-BENZer KILmak ŞiRki KELÂMULLAHta ALLAHu zü’L-CELÂL BUYrukLarında;
Bakara 2/22,165; İbrahîm 14/30; Sebe 34/33; Zümer 39/8; Fussilet 41/9..

Endâd.: (Nidd. c.) Benzerler. Emsâller. Misiller. şerikler, eşler..

الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الأَرْضَ فِرَاشاً وَالسَّمَاء بِنَاء وَأَنزَلَ مِنَ السَّمَاء مَاء فَأَخْرَجَ بِهِ مِنَ الثَّمَرَاتِ رِزْقاً لَّكُمْ فَلاَ تَجْعَلُواْ لِلّهِ أَندَاداً وَأَنتُمْ تَعْلَمُونَ
Resim---"Ellezî ceale lekumu’l- arda firâşen ve’s- semâe binââ (binâen), ve enzele mine’s- semâi mâen fe ahrece bihî mine’s- semarâti rızkan lekum, fe lâ tec’alû lillâhi endâden ve entum ta’lemûn (tâ’lemune).: O (Allah) ki; yeryüzünü sizin için döşek ve göğü bina kıldı. Ve gökten su indirdi. Ve böylece onunla mahsullerden sizin için rızık çıkardı. Öyleyse bile bile Allah’a eşler kılmayın (putlar edinmeyin).” (Bakara 2/22)

وَمِنَ النَّاسِ مَن يَتَّخِذُ مِن دُونِ اللّهِ أَندَاداً يُحِبُّونَهُمْ كَحُبِّ اللّهِ وَالَّذِينَ آمَنُواْ أَشَدُّ حُبًّا لِّلّهِ وَلَوْ يَرَى الَّذِينَ ظَلَمُواْ إِذْ يَرَوْنَ الْعَذَابَ أَنَّ الْقُوَّةَ لِلّهِ جَمِيعاً وَأَنَّ اللّهَ شَدِيدُ الْعَذَابِ
Resim---"Ve mine’n- nâsi men yettehızu min dûnillâhi endâden yuhıbbûnehum ke hubbillâh (hubbillâhi), vellezîne âmenû eşeddu hubben lillâh (lillâhi), ve lev yerâllezîne zalemû iz yeravne’l- azâbe, enne’l- kuvvete lillâhi cemîan, ve ennellâhe şedîdu’l- azâb (azâbi).: Ve insanlardan bir kısmı, Allah’tan başka “eş ve ortak (putlar)” edinenler, onları (eş ve ortak edindikleri şeyleri), Allah’ı sever gibi severler. (Oysa) âmenû olanların Allah’a olan sevgileri çok daha kuvvetlidir. Ve zulmedenler, azap görecekleri (azaba uğrayacakları) zaman, bütün kuvvetin tamamen Allah’a ait olduğunu ve Allah’ın şiddetli azabı olduğunu keşke görselerdi (bilselerdi).” (Bakara 2/165)

قُلْ أَئِنَّكُمْ لَتَكْفُرُونَ بِالَّذِي خَلَقَ الْأَرْضَ فِي يَوْمَيْنِ وَتَجْعَلُونَ لَهُ أَندَادًا ذَلِكَ رَبُّ الْعَالَمِينَ
Resim---"Kul e innekum le tekfurûne billezî halaka’l- arda fî yevmeyni ve tec’alûne lehû endâdâ (endâden), zâlike rabbu’l- âlemin (âlemîne).: De ki: “Gerçekten siz, arzı iki günde halkedeni mi inkâr ediyorsunuz? Ve O’na eşler mi kılıyorsunuz? İşte O, âlemlerin Rabbidir.” (Fussilet 41/9)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KELÂMuLLAHta ve RASÛLULLAHta GİZLİ ŞİRK-RİYÂ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in,
HADİS-i ŞERîF BUYrukLarında;
ŞiRk-Gizli Şirk-Riyâ-Sum’a;


Beni Kahil'den bir adam olan Ebu Ali.: Ebu Musâ el-Eş’arî bize hitab ederek şöyle dedi.: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bir gün bize şu hutbeyi irad etti: “Ey insanlar! Bu şirkten kaçınınız, çünkü muhakkak ki o, bir karıncanın kımıldamasından daha gizlidir!.”
ALLAH'ın söylemesini dilediği birisi şöyle dedi.: “O, bir karıncanın kımıldamasından daha gizli iken, biz ondan nasıl sakınacağız?”
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Ey ALLAH’ım, bile bile Sana şirk koşmaktan Sana sığınırım. Bilmediğim şeylerden dolayı Senden mağfiret dilerim!” deyin.” buyurdu.

(İbni Ebi Şeybe, Musânnef, 29547; Ahmed, Müsned, 4/403; Taberanî, Kebir; Taberanî, Evsat; Ebu Ya’lâ, Mecmea'z-Zevâid, 10/223,224; Terğib ve't-Terhib, 1/76)

Resim ŞERHi.:

وَمَا يُؤْمِنُ أَكْثَرُهُمْ بِاللّهِ إِلاَّ وَهُم مُّشْرِكُونَ
Resim---“Ve mâ yu’minu ekseruhum billâhi illâ ve hum muşrikûn (muşrikûne).: Ve onların çoğu, şirk koşmadan ALLAH'a inanmazlar.” (Yusuf 12/106)

Hafız İbni Kesir rahmetullahi aleyh bu âyetini tefsirinde şunları zikretmektedir.:
İmam Ahmed der ki.: “Bize Abdullah İbni Nemir'in... Kahil oğullarından birisi olan Ebu Ali'den rivâyetinde o, şöyle anlatmış.: “Ebu Musâ el-Eş’arî bir hutbe okudu da şöyle dedi.: “Ey insanlar, bu şirkten sakınınız. Muhakkak ki o, bir karıncanın kımıldamasından daha gizlidir. Abdullah İbni Hazn ve Kays İbni Mudarib kalkıp şöyle dediler.: “Ya söylediğinden dönersin (sözünü geri alırsın), ya da bize izin verilsin veya verilmesin Ömer'e gideriz.” dediler. Şöyle dedi.: “O halde söylediğimden dönüyorum. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bir gün bize hutbe okudu da şöyle buyurdu: "Ey insanlar, bu şirkten sakınınız. Muhakkak ki o, karıncanın kımıldamasından daha gizlidir!" ALLAH'ın söylemesini dilediği birisi şöyle dedi.: “Yâ Resûlullah!, karıncanın kımıldamasından daha gizli iken biz ondan nasıl sakınırız? Ey ALLAH’ım, bile bile Sana şirk koşmaktan Sana sığınırım. Bilmediğim şeylerden dolayı Senden mağfiret dilerim!” deyin.” buyurdu.
(Heysemî söz konusu rivâyet hakkında şunu söyler.: "Ahmed'in ricâli Ebu Ali haricinde sahih ricâlidir. Onu da İbni Hibban güvenilir addetmiştir." (Mecmau'z-Zevâid, 10/385)

Hadis başka bir kanaldan da rivâyet edilmiş olup, burada Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'e soru soranın Ebu Bekir es-Sıddik radıyallahu anh olduğu belirtilmektedir. Nitekim Hafız Ebu Ya’lâ el-Mavsıli'nin Abdu’l-Aziz İbni Müslim kanalıyla... Ma'kil İbni Yesar'dan rivâyetine göre; o, şöyle anlatmış.: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in yanında bulundum -veya bana Ebu Bekir es-Sıddik radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’den rivâyet ettiğine göre o, şöyle buyurmuştur.: "Şirk sizde, karıncanın kımıldamasından daha gizlidir.” Ebu Bekir radıyallahu anh.: “Şirk, sadece ALLAH ile beraber bir başka ilâha duâ edeninki değil midir?” diye sordu da Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Şirk sizde, karıncanın kımıldamasından daha gizlidir. Onun küçüğünü ve büyüğünü senden gidereni sana göstermeyeyim mi? Ey ALLAH’ım, bile bile Sana şirk koşmaktan Sana sığınırım. Bilmediğim şeylerden dolayı Senden mağfiret dilerim!” buyurdu.
(Buharî, Edebu'l-Müfred, 716.)

Hafız Ebu Kasım el-Beğavi'nin Şeyban İbni Ferruh kanalıyla... Ebu Bekir es-Sıddik radıyallahu anh'dan rivâyetinde Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Şirk, ümmetimde karıncanın Safâ'ya çıkmasından (tırmanmasından) daha gizlidir!” buyurmuştu. Ebu Bekir radıyallahu anh.: “Yâ Resûlullah!, bundan kurtuluş ve çıkış nasıldır?” dedi de Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Söylediğin zaman onun azından, çoğundan, küçüğünden ve büyüğünden kurtulacağım bir şeyi sana haber vermeyeyim mi?” buyurdu da onun.: “Evet Yâ Resûlullah!” demesi üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Ey ALLAH’ım, bile bile Sana şirk koşmaktan Sana sığınırım. Bilmediğim şeylerden dolayı Senden mağfiret dilerim!” de, buyurdu.”
(Darekutnî, hadisin isnadındaki Yahya İbni Kesir'e, Ebu Nadr denildiğini ve hadisinin metruk olduğunu söyler.)


الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الأَرْضَ فِرَاشاً وَالسَّمَاء بِنَاء وَأَنزَلَ مِنَ السَّمَاء مَاء فَأَخْرَجَ بِهِ مِنَ الثَّمَرَاتِ رِزْقاً لَّكُمْ فَلاَ تَجْعَلُواْ لِلّهِ أَندَاداً وَأَنتُمْ تَعْلَمُونَ
Resim---“Ellezî ceale lekumul arda firâşen ve’s- semâe binââ (binâen), ve enzele mine’s- semâi mâen fe ahrece bihî mine’s- semarâti rızkan lekum, fe lâ tec’alû lillâhi endâden ve entum ta’lemûn (tâ’lemune).: O (ALLAH) ki; yeryüzünü sizin için döşek ve göğü bina kıldı. Ve gökten su indirdi. Ve böylece onunla mahsullerden sizin için rızık çıkardı. Öyleyse bile bile ALLAH'a eşler kılmayın (putlar edinmeyin).” (Bakara 2/22)

Bu âyetin tefsirinde Hafız İbni Kesir rahmetullahi aleyh şunları nakleder.:
İbni Ebi Hatim der ki; Ahmed İbni Amr... İbni Abbas'dan naklettiğine göre o şöyle demiştir.: “ALLAH Azze ve Celle'nin.: “O halde bile bile ALLAH'a eşler koşmayınız!” âyetindeki eşlerden kasıd şirktir, şirk ise karanlık gecede siyah taş üzerindeki karıncanın adımından daha gizlidir. Bu, “ALLAH'a ve senin hayatına yemin ederim ki ey falan, kendi hayatıma and içerim ki” demektir. Kezâ.: “Şu köpek olmasaydı bize hırsız gelirdi, evde şu kaz olmasaydı hırsız içeri girerdi” gibi sözler de böyledir. Kezâ adamın arkadaşına.: “ALLAH ve sen istersen” sözü de böyledir. Yine.: “ALLAH ve falanca olmasaydı.” gibi sözler de böyledir. “Falanca olmasaydı.” deme zirâ bu, şirktir."

Hadis-i Şerifte vârid olmuştur ki adamın biri Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e.: “ALLAH ve sen istersen!” demiş. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem de.: “Sen beni ALLAH'a mi koştun?!” buyurmuştur. Bir başka hadiste ise.: “Eğer ALLAH isterse ve falan da isterse diyerek ALLAH'a koşmamış olsanız siz ne güzel bir kavimsiniz!” şeklinde gelmiştir..

NoT.: Bu nakledilen hadis ve eserler, hadiste bahsedilen gizli şirkin küçük şirkle aynı olduğunu göstermektedir. Bu ise riyâ ve ona benzer şeylerdir. Dolayısıyla bazı ilhad ve dalâlet ehlinin iddia ettiği gibi bu hadis bilmeyerek büyük şirk işleyen kimsenin affedileceğine delil olmaz. ALLAHu TeÂLÂ şöyle buyuruyor.:


إِنَّ اللّهَ لاَ يَغْفِرُ أَن يُشْرَكَ بِهِ وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذَلِكَ لِمَن يَشَاء وَمَن يُشْرِكْ بِاللّهِ فَقَدِ افْتَرَى إِثْمًا عَظِيمًا
Resim---“İnnallâhe lâ yagfiru en yuşrake bihî ve yagfiru mâ dûne zâlike li men yeşâu ve men yuşrik billâhi fe kadifterâ ismen azîmâ (azîmen).: Muhakkak ki ALLAH, O'na şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışındaki şeyleri dilediği kimse için bağışlar. Ve kim ALLAH'a şirk koşarsa, o taktirde büyük bir günah işleyerek iftira etmiştir.” (Nisâ 4/48)

İbni Hacer el-Askalanî ise "Metalib'ul Aliye" adlı Kütübü Sitte'de olmayan hadisleri derlediği eserinde bu hadisin benzerlerini "Zühd ve'r-Rekâ’ik" bölümünde "Riyâdan Sakındırmak ve Riyâyı Yok Etmek İçin Duâ Yapmak" başlığı altında rivâyet etmiştir.
Şöyle ki.:

Resim 3198.. Ma'kil bin Yesâr anlatmaktadır: Ebu Bekir es-Sıddik radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem adına şehâdet ederek şöyle dedi.: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şirki andı ve.: "Bu, sizin içinizde karıncanın yürüyüşünden daha gizlidir!” buyurdu. Ebu Bekir radıyallahu anh: Yâ Resûlullah! ALLAH'la beraber başka bir ilâh edinmekten başka şirk mi var ki?” diye sorunca Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu.: “Hay ölesin Ebu Bekir! Sizdeki şirk karıncanın yürüyüşünden daha gizlidir. Sana bir şey göstereceğim. Eğer onu yaparsan senden şirkin küçüğü de büyüğü de -veya şerrin büyüğü de küçüğü de- gider. Üç kere şöyle duâ et: “ALLAH’ım bilerek Sana şirk koşmaktan Sana sığınırım. Bilmediğim kusurlarımdan dolayı bağışlanmak dilerim."

Resim... Ma'kil bin Yesar anlatmaktadır.: Peygamber aleyhisselâm'ın Ebu Bekir radıyallahu anh ile beraberliğine tanık oldum. Bana Ebu Bekir radıyallahu anh'ın bildirdiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur.: "Sizin içinizde şirk, karıncanın yürüyüşünden daha gizlidir! Sonra şöyle buyurdu: Sana, senden şirkin büyüğünü de, küçüğünü de giderecek şeyi söyleyeyim mi? Şöyle duâ et: “ALLAH’ım bilerek Sana ortak koşmaktan Sana sığınırım. Bilmediğim kusurlarımdan dolayı da bağışlanmak dilerim!" (Ebu Ya’lâ)

İbni Mâce de Sünen'de şu şekilde rivâyet etmektedir.:

Resim ... Ebu Sai’d el-Hudri radıyallahu anh'dan; şöyle demiştir.: “Biz bir gün Mesih-i Deccâl'ın fitnesi hakkında kendi aramızda) müzâkere ederken Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem üzerimize çıkageldi ve.: “Sizin için Mesih-i Deccâl'dan daha korkunç olan şeyi size haber vermeyeyim mi?” buyurdu. Ebu Sa’id demiştir ki.: “Biz de.: “Buyur (haber ver)” dedik. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “(Sizin için daha korkunç şey) gizli şirk (tir) ki =>Adamın namaza durup da gördüğü bir başka adamın (kendisine) bakmasından dolayı namazını güzelleştirmesidir." buyurdu.
Not.: Zevâid'de şöyle denilmiştir: “Bunun senedi hasendir.."

Resim... Şeddad bin Evs radıyallahu anh'dan rivâyet edildiğine göre.: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Ümmetim, hakkında en çok korktuğum şey, ALLAH'a ortak koşma (suçunu işlemeleri) dir. Bilmiş olunuz ki: “Şüphesiz onlar Güneş’e, A’ya veya puta tapacaklar.” diyecek değilim ve lâkin bir takım ibâdetleri ALLAH'dan başkası için işliyecekler ve gizli bir şehvet arzulayacaklar." buyurdu” demiştir..
Not.: Zevâid'de şöyle denilmiştir.: Bunun senedinde Amir bin Abdillah bulunur. Ben onun hakkında konuşan kimseyi görmedim. Senedin kalan râvileri güvenilir zatlardır.
(İbni Mâce, Zühd, 21; Ahmed, Müsned, 5/428, 429, 3/30.)

İbni Huzeyme Sahih'inde Mahmud bin Lebid'den rivâyet etmiştir.: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem çıktı ve.: “Ey İnsanlar! Sizi gizli şirk işlemekten sakındırırım! Sahabe.: “Yâ Resûlullah! Gizli şirk nedir?” diye sordular. Şöyle buyurdu: “Adam kalkar da namaz kılar, namazını kendisini görenlere iyi gösterir. İşte bu gizli şirktir." buyurdu.” dedi.

Şeddad bin Evs'den rivâyete göre demiştir ki.: "Biz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem döneminde riyâküçük şirk sayardık."
(Mecmau'z-Zevâid, 10/222.)

Hâkim bu hadis için "sahih" demiştir.

İbni Kayyım der ki.: "Küçük şirk; gösteriş yapmak, yapmacık davranışlarda bulunmak ve ALLAH'dan başkası adına yemin etmektir. Meselâ birinin ötekine: "ALLAH ve sen dilerseniz! bu ALLAH ile sendendir! Ben ALLAH'a ve sana yemin ederim ki! Benim için yalnızca ALLAH ve sen varsın! ben ALLAH ile sana tevekkül ediyorum! ALLAH ve sen olmasaydınız şöyle şöyle olmazdı!" türünden sözler söylemesi gibi. Bu gibi şeyler durumlarına, söyleyenin maksadına göre büyük şirk de olabilirler..

Nidd/Aynı, eş. Benzer, denk tutmak iki çeşittir.:

1-) İbâdet çeşitlerinin hepsinde veya bir kısmında ALLAH celle celâluhu'ya eş ve denk tutmak. İşte bu Büyük Şirktir..

2-) Küçük Şirk türünden olanlar.:

Meselâ.: "ALLAH ve sen istersen! ALLAH ve sen olmasaydın!" türünden sözler ve basit dahi olsa gösteriş..

Adamın biri Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e.: "ALLAH celle celâluhu ve sen dilersen!..." deyince,
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Sen beni ALLAH'a denk mi tutuyorsun!? Öyle deme, sadece ALLAH dilerse de." buyurdu.
(İbni Mâce, Keffaret, 2, 13; Nesaî, Amelu'l-Yevm ve'l-Leyl, 988; Buharî, Edebu'l-Müfred, 787; Ahmed, Müsned, 1/214, 247, 283.)

Bunlar, Fethu’l-Mecid adlı eserde "Şirke Düşmekten Korkmak" ile alâkalı bâb’da nakledilmiştir..

İbni Receb el-Hanbelî rahmetullahi aleyh ise, "Kelimetu’-İhlas" adlı eserinde şöyle demektedir.:

Hâkim, Sahîh’inde Aişe radıyallahu anha’dan Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle dediğini naklediyor.: "Bu ümmetin şirki karanlık bir gecede siyah bir kaya üzerinde yürüyen siyah bir karıncanın ayak sesinden daha gizlidir. Bunun en azı ise zulümden bir şeyi sevip adaletten bir şeye buğzetmendir. Din ise ancak ALLAH için sevmek ve ALLAH için buğz etmekten ibâret değil midir? ALLAH-u TeÂLÂ ise şöyle buyuruyor:


قُلْ إِن كُنتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Resim---“Kul in kuntum tuhibbûnallâhe fettebiûnî yuhbibkumullâhu ve yagfir lekum zunûbekum, vallâhu gafûrun rahîm (rahîmun).: De ki: “Eğer siz ALLAH'ı seviyorsanız, o taktirde bana tâbi olunuz ki ALLAH da sizi sevsin ve sizin günahlarınızı mağfiret etsin (sevaba çevirsin). Ve ALLAH "GAFÛR"dur, "RAHÎM"dir.” (Âl-i İmrân 3/31)

(Hâkim, 3148; Ebu Nu'aym, el-Hilye, 8/368.)

Hâkim bu hadis için "sahih" demiştir.

Bu nass bize şunu gösteriyor ki.: "ALLAH’ın sevmediği şeyleri sevmek, sevdiği şeyleri sevmemek, hevaya ittibâdır. ALLAH’ın sevdiği şeylere karşı düşmanlıkta ve sevmediği şeylere dostlukta gizli şirk vardır.."
Resim
Cevapla

“Divanında Muhammedi Tasavvuf” sayfasına dön