MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ

Peygamber Efendimizin (sav) mübarek sözleri ve Kudsi Hadisler.
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ-İMAM TABERÂNİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Hasta Ziyaretinde Ne Demeli?

24.Abbas (r.a.) rivayet ediyor,Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:"Hastanın yanına giren biri yedi defa "Büyük Arşın Rabbi olan Büyük Allah'tan sana şifâ vermesini istiyorum"derse, eğer hastanın eceli gelmemişse şifâ bulur." buyurdu.
( İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/84.)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ-İMAM TABERÂNİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Rükûda Bel Nasıl Olmalı?

25. Enes (r.a.) rivayet ediyor:"Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem rükûya gittiği zaman, eğer sırtına su dolu bir bardak konulsa, düzgün duruşundan o bardak kar­ar kılar, düşmezdi.
(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/84.)

İzah

Kişinin namazda rükûya eğilmesi, namazın farzlarındandır. Bunun Kur'ân'dan delili, Rabbimizin,
"Ey iman edenler! Rükû edin"
(Hacc: 22/77)
âyetidir. Rükûda, hadiste de ifâde edildiği gibi, baş ve bel düz bir istikâmette yere paelel olmalıdır. Baş ne yukarı kaldırıl­malı, ne de aşağı indirilmelidir. Bel ile düz olabilecek bir şekilde tutulmalıdır.
(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/84)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ-İMAM TABERÂNİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Mü'mine Eziyet Etmemek

26.Câbir (r.a.) rivayet ediyor, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:"Sarımsak, soğan, pırasa ve turp gibi sebzeleri yiyen mescidimize yaklaşmasın. Çünkü Ademoğlunun rahatsız ol­duğu şeyden melekler de rahatsız olurlar." buyurdu.
(Mu'cemü'l-Evsat, 1:154, (193); Buhârî, Ezan: 155. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/85.)

İzah

Dinimiz, hiç kimseye başkalarına eziyet etme hakkı verme­miştir. Bunun içindir ki, eziyet verici şeyler tamamen yasak­lanmıştır. İşte bu yasaklardan birisi de yanındakini rahatsız eden soğan ve sarımsak kokusudur. Bu bitkileri çiğ olarak yiyenlerin, kokusu geçmedikçe Müslümanların toplu bulunduğu mescidlere gelmeleri yasaklanmıştır. Konu ile ilgili daha birçok hadis vardır. Bunlardan bir kaçının meali şöyledir:
Peygamberimiz bir hadislerinde bu çeşit bitkiler için,
"Şayet yiyecekseniz iyice pişirin de yiyin" buyurmuştur.
Bir defasında Resûlullahın sallallahu aleyhi ve sellem yanında sarımsak, soğan ve pırasadan bahsedildi. "Yâ Resûlallah, bunların en çirkin kokulu­su sarımsaktır, onu haram ediyor musunuz?" denildi.Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem "Onu yiyin. Ancak onu yiyen, kokusu kendisin­den gidinceye kadar bu mescide yaklaşmasın" buyurdu.
(Mu'cemü'l-Evsat, 9:302, (8658.)
Hz. Ömer de, Resûlullahın sallallahu aleyhi ve sellem soğan ve sarımsak yiyenleri mescidden dışarı çıkarttığını bildirmiştir.
(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/85)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ-İMAM TABERÂNİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Kişinin Güvence Verdiği Şahsı Öldürmesi

27.Ömer bin el-Hamık el-Huzaî (r.a.) rivayet ediyor, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:"Kim bir kimseye canı konusunda güvence verip de sonra onu öldürürse, ben o katilden beriyim. İsterse öldürülen kimse kâfir olsun." buyurdu.(Mu'cemü'l-Evsat, 5:138, (4264.) İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/86.)

İzah

Dinimiz bâzı suçları büyük günah olarak saymıştır. Faiz, içki, kumar, zina bu büyük günahlardan bir kaçıdır. İşte dinimizce bü­yük günahlardan sayılan işlerden birisi de adam öldürmektir. Adam öldürmenin haramlığı bir âyette şöyle nazara verilir:
"Kim bir mü'mini kasten öldürürse, onun cezası, çok uzun zaman kalmak üzere Cehennemdir. Allah onu gazabına uğrat­mış, ona lanet etmiş ve onun için pek büyük bir azap hazırlamış­tır."
(Nisa: 4/93.)
Hadislerde de adam öldürmenin haramlığı üzerinde hassasiye­tle durulur. Yukarıdaki hadis de bunlardan biridir.
Ancak bu hadiste adam öldürmenin haramlığının yanı sıra önemli bir husus üzerinde daha durulmuştur. O da bir kimseye ca­nı konusunda eman verip, sonra sözünde durmamaktır. Meselâ bir kimse teröristtir. Kuşatıldığında onu kuşatanlar teslim olduğu takdirde kendisini öldürmeyecekleri hususunda ona teminat ver­mişlerdir. İşte o kimse silahını bırakıp teslim olduğunda onu öl­dürmek büyük bir suçtur.Hadisin son kısmında güvence verdikten sonra bir kâfiri öl­dürmenin de büyük suç olduğu bildirilmektedir. Meselâ savaş duaımunda karşı tarafa teslim olması karşılığında güvence verilir. Onlar da bu güvenceye itimat ederek teslim olurlar. Ardından gü­vence verenler onları öldürürlerse, hadisin tehdidine dâhildirler.
Evet, Müslüman, güvenilir insan demektir. Güvence verdik­ten sonra artık daha aksi ile hareket edemez.
(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/86-87)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ-İMAM TABERÂNİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Peygamberimizin Sarığı

28.Câbir (r.a.) rivayet ediyor, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin Mekke'nin fethi günü Mekke'ye girerken başında siyah bir sarık vardı. (Tirmizî, Libas: 11. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/87)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ-İMAM TABERÂNİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Rahmetim Gazabımı Geçmiştir

29.Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Allah'ın şöyle buyurduğunu bildirdi:"Ben noksanlardan son derece münezzeh ve mukadde­sim. Rahmetim gadabımı geçti. Rahmetim gadabımı geçti." (İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/87)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ-İMAM TABERÂNİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Kıyamet Yakındır

30.Ebû Said el-Hudrî (r.a.) rivayet ediyor, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:"Suru üfleyecek olan İsrafil (a.s.) yüzünü çevirmiş, onu ne zaman üfleyeceği emrini beklerken ben nasıl dünya ni­metlerinden lezzet alabilirim?" buyurdu.Sahabîler, "Ey Allah'ın Resulü, bize ne yapmamızı em­redersiniz?" diye sordular. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:"Hasbünallahi ve ni'mel vekîl (Allah bize yeter, O ne güzel vekildir)" deyiniz buyurdu.(Tirmizî, Kıyamet: 9. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/88)

İzah

Tirmizî'de, "Tevekkelnâ alellah (Allah'a tevekkül ettik)" deyi­niz ilâvesi vardır.
Allah Kur'ân'da kuvvetle kıyametin geleceğini haber verir. Bu âyetlerden birisi şu mealdedir:
"Kıyamet günü mutlaka gelecektir; onda hiçbir şüphe yoktur. Lâkin insanların çoğu inanmaz."
(Mü'min: 40/59)Kıyametin kopacağı kesin olmakla birlikte, vaktini Allah'tan başka hiç kimse bilemez. "Kıyametin vaktine dâir bilgi Allah karındadır"(Lokman: 31/34)
gibi âyetlerle bu gerçek ifâde edilmiştir.Kıyametin vakti bilinmemekle beraber, kıyametin kopması çok yakındır. "Kıyamet yaklaştıkça yaklaştı."(Necm: 53/57)ve "Onlar onu uzak görüyorlar, Biz ise yakın görüyoruz"(Meâric: 70/6-7)gibi âyetler de bu gerçeği ikaz eder.
İşte Peygamberimiz de yukarıdaki hadislerinde kıyametin çok yakın olduğunu, bu işle vazifeli meleğin her an onu üflemek için emir beklediğini nazara verir ve "Böyle iken ben nasıl dünya ni­metlerinden istifade edebilirim?" buyurarak mü'minler "kıyame­tin uzak olduğu gibi bir düşünceye karşı ikaz edilmektedir. 35 numaralı hadise ve İzahına da bakınız.
(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/88-89)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ-İMAM TABERÂNİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Günahın Cezasını Dünyada Çekmek

31.Ali (r.a.) rivayet ediyor, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:"Kim bir günah işler de, bu günah sebebiyle dünyada cezâlandırırsa, Allah âhirette o günahı sebebiyle kulunu ikinci kez cezalandırmayacak kadar adaletlidir.
Kim dünyada bir günah işler de Allah o kulunun güna­hını gizler ve affederse, affedip örttüğü bir suçu âhirette cezalandırmayacak kadar cömerttir."
buyurdu.(İbni Mâce, Hudûd: 33. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/89)

İzah

İbni Mâce de bu hadisten başka şöyle bir hadis daha vardır: "Sizden biriniz işlediği günah sebebiyle dünyada cezâlandırıldığında o ceza onun günahına keffâret olur. Şayet işlediği suçun cezasını dünyada çekmezse, artık âhirette onun işi Allah'a kalır." Cenâb-ı Hak bâzı fiilleri haram kılmış, ayrıca bu haramlara ve­rilecek dünyevî cezaları da tayin etmiştir. Meselâ zina eden evli kimseler recm edilir, cezayı gerektirecek derecede hırsızlık ya­panın eli kesilir. Birini öldüren karşı taraf affetmedikçe kısas ola­rak öldürülür.İşte eğer bir kul dünyada bu günahlardan birini işler de ona bu cezalardan birisi tatbik edilirse, Allah o kuluna aynı suçtan dolayı bir de uhrevî ceza vermez.Bu, kula verilen musibetler için de düşünülebilir. Yüce Allah bâzı kullarına işledikleri günahlara ceza olarak dünyevî musibetler verir. Kul bu musibeti sabırla karşılarsa, hem âhirette o suçtan dolayı bir daha cezalandırılmaktan kurtulmuş olur, hem de sabırla karşıladığı için sevap kazanır.Hadisin ikinci kısmında ise Allah'ın dünyada gizlediği bir gü­nahı âhirette cezalandırmayacak kadar cömert olduğu nazara veri­lir. Zaten çeşitli âyetlerde Allah'ın âhirette bâzı kullarının günah­larını örteceği bildirilir. Mes Meâric: 70/6-7.elâ bu âyetlerden birisi şu mealdedir:"Dinlerini korumak için hicret edenlerin, yurtlarından çıkarı­lanların, Benim yolumda eziyete uğrayanların, cihad edenlerin ve öldürülenlerin elbette günahlarını örteceğim ve elbette onları alt­larından ırmaklar akan Cennete koyacağım."1Bu örtme işinin nasıl gerçekleşeceğini de şu hadisten öğreniyoruz:
"Biriniz Rabbinin manevî huzuruna yaklaşır. Hattâ Allahü Teâlâ onu rahmet koltuğunun altına alır. Sonra, 'Filan ve falan gü­nahları işledin mi?' diye sorar. Kul, 'Evet, işledim' der. Böylece onun bütün günahlarını sayar. Nihayet Allahü Teâlâ ona 'Onları. dünyada senin için örtüp gizlediğim gibi, bugün de onları bağış­lıyorum' buyurur."
128 numaralı hadisin izahına da bakınız.
(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/89-90)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ-İMAM TABERÂNİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Sağdan Başlamak

32.Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:"Biriniz ayakkabısını giydiğinde önce sağı giysin. Çıkar­dığında ise önce solu çıkarsın." buyurdu.(Buhari, Libas: 39; Müslim, Libas: 67; Ebû Dâvud, Libas: 41; Tirmizî, Libas: 37; tbni Mâce, Libas: 78. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/91)

İzah

Zikrettiğimiz kaynakların bâzılarında, "Böylece sağ ayak, gi­yilen ayağın ilki, çıkarılan iki ayağın da sonu olsun" ilâvesi var­dır.İşlerde sağdan başlamak sünnettir. Abdest azalarını yıkarken sağdan başlamak, tırnak keserken sağ elin parmaklarından başla­mak, yemek yerken sağ el ile yemek, camiye girerken sağ ayak ile girmek bunlardan bâzılarıdır. Peygamberimiz yukarıdaki ha­dislerinde de ayakkabı giymeye sağdan başlamayı tavsiye etmek­tedir. Gömlek giyerken sağ koldan, pantolun ve çorap giyerken sağdan başlamak da sünnet olan davranışlardandır.Camiden çıkarken sol ayakla çıkmak, burnu sol el ile temizle­mek, sol el ile taharetlenmek de yine sünnettir. Hadiste ayakkabı­yı çıkarırken soldan başlamak gerektiğine dikkat çekilmektedir. Buna kıyasen gömleğin önce sol kolunu çıkarmak, pantolun ve çorabı çıkarmaya soldan başlamak da sünnettir.
Peygamberimizin bu çeşit tavsiyelerine uymak farz veya vacip gibi şart değilse de, bir Müslüman bu fiillerinde de Peygamberi­mizi taklit ederse, o şey artık sıradan bir hareket olmaktan çıkar, kişi Allah'ın rızâsını kazanmak için Allah'ın Resulünü taklid etti­ğinden bir ibâdet sevabı kazanır. Böylece bütün bir ömrü ibâdetle geçirmek mümkün olur. Bunun içindir ki, Sahabîler bu davranış­lar bakımından da Peygamberimize uymaya çok ehemmiyet ver­miştir.
(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/91-92)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ-İMAM TABERÂNİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Cennet Nimetleri

33. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:"Allah azze ve celle şöyle buyurdu: 'Salih kullarım için Cennette gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve hiçbir insanın hatırına gel­meyen nimetler hazırladım." buyurdu.(Buhârî, Bedü'1-Halk: 8; Tefsir, Secde Sûresi; Müslim, Cennet: 2; Tirmizî, Tefsir (3195). İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/92)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ-İMAM TABERÂNİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Peygamber Sevgisi

34.Hz.Âişe (r.a.) rivayet ediyor, Bir adam Resûlullah sallallahu aleyhi ve selleme geldi ve şöyle dedi:"Yâ Resûlallah, Allah'a yemin ederim ki, seni canım­dan, ailemden, malımdan ve çocuklarımdan daha çok sevi­yorum. Evde seni ansam, gelip seni görünceye kadar ayrılı­ğına sabredemiyorum. Benim de senin de öleceğimizi ha­tırlıyorum. Biliyorum ki, sen Cennete gireceksin, Peygam­berlerle beraber yüksek derecelerde olacaksın. Ben şayet Cennette girsem de seni görememekten korkuyorum." Onun bu sözü karşısında Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir şey söylemedi. Biraz sonra Cebrail (a.s.) şu âyeti getirdi:
"Her kim Allah'a ve Peygamberine itaat ederse, işte on­lar, Allah'ın kendilerine pek büyük nimetler bağışladığı peygamberler, sıddıklar, şehidler ve sâlih kimselerle bera­berdirler. Onlar ise ne güzel arkadaştırlar."(Nisa: 4/69)

38. nolu hadise ve izahına bakınız.(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/92-93)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ-İMAM TABERÂNİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Kıyamet Yaklaştı

35.Abdullah bin Ömer (r.a.) rivayet ediyor: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:"Muhakkak, sizden önceki ümmetlerin geçirdiği ömre nazaran sizin ömrünüz, ikindi namazından gün batışına kadar geçen süre kadardır." buyurdu.(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/93)

İzah

Hadiste kıyametin yakın olduğu nazara verilmektedir. Tirmizî'de Ebû Said el-Hudrî'den buna benzer şöyle bir hadis rivayet edilir:
Ebû Said el-Hudrî (r.a.), bir ikindi namazım kıldıktan sonra Peygamberimizin kendilerine kıyamete kadar olacak şeylerden haber verdiğini bildiriyor. Onun anlattıklarını naklettikten sonra da şöyle diyor:"Başımızı çevirip batmadık yeri var mı diye güneşe bakıyor­duk. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:"Dikkat! Dünyanın geçirdiği ömre nisbetle geri kalan ömrü, şu günümüzün geçen zamana nispetle geri kalan miktarı kadardır."
(Tirmizî, Fitne: 24)30 numaralı hadisi izah ederken de yer verdiğimiz gibi, Kur'ân-ı Kerim kıyametin yakın olduğunu haber verir. Meselâ bir âyet şöyledir:"Kıyametin gerçekleşmesi göz açıp kapayıncaya kadar, yahut ondan daha yakındır. Şüphesiz ki Allah'ın kudreti herşeye ye­ter."(Nahl: 16/77)Gerek âyetlerde, gerekse hadislerde kıyametin yakın olduğu­nun haber verilmesi, fakat aradan 1400 küsur sene geçtiği halde kıyametin kopmaması, her hangi bir şüpheye yol açmamalıdır. Çünkü, âyet ve hadislerde ifâde edilen "yakınlık" İnsanın öm­rüne göre değil, dünyanın ömrüne göredir. Dünyanın ömründen geçen asırlara göre kalan yıllar için "yakındır" demek yanlış ol­maz. Bediüzzaman, bu gerçeği şöyle ifâde eder:"Kur'ân 'Kıyamet yakındır' ferman ediyor. Bin bu kadar sene geçtikten sonra gelmemesi, yakınlığına halel [zarar] vermez. Zira kıyamet, dünyanın ecelidir. Dünyanın ömrüne nisbeten bin veya ikibin sene, bir seneye nisbetle bir iki gün veya bir iki dakika gib­idir. Saat-i kıyamet [kıyametin vakti] yalnız insaniyetin eceli değil ki, onun ömrüne nisbet edilip baîd [uzak] görülsün."(Sözler, s. 318)Geniş bilgi için Kıyamet Alâmetleri İsimli eserimize bakınız.(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/94-95)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ-İMAM TABERÂNİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Akşam Namazını Geciktirme

36.Abbas bin Abdulmuttalib (r.a.) rivayet ediyor: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:"Ümmetim akşam namazını yıldızlar çoğalıncaya kadar geciktirmedikleri müddetçe fıtrat (hak din) üzere devam ederler." buyurdu.(İbni Mâce, Salât: 7; Dârimî, Salat: 17; Müstedrek, 1:303. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/95)

Müstedrek'teki rivayet "hayır veya fıtrat üzere" şeklindedir. Bu, râvinin tereddütüdür.(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/95)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ-İMAM TABERÂNİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Rüşvet Haramdır

37.Abdullah bin Amr (r.a.) rivayet ediyor: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:"Rüşveti alan da veren de Cehennemdedir." buyurdu.( 95.)

İzah

Dinimizde haram kılınan şeylerden birisi de rüşvettir. Pey­gamberimiz yukarıdaki hadislerinde rüşveti alanın da verenin de Cehennemde olduğunu bildirerek, rüşveti şiddetle yasaklamıştır.Rüşveti yasaklayan daha pekçok hadis vardır. Meselâ Peygam­berimiz, hüküm karşılığında rüşvet alınmadan önce salih amel iş­lemede acele edilmesini istemektedir.(Câmiü's-Sagîr, 3:194)Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hâki­min rüşvet almasını küfür olarak değerlendirmiştir. Rüşveti har­am kılan bir başka hadis şöyledir:"Allah, rüşveti verene, alana ve aracılık yapana lanet etsin."(Tirmizî, Ahkâm: 9; Ebû Dâvud, Akdiye: 4; İbni Mâce, Ahkâm: 2)Rüşvetin haram kılınmasında bir çok hikmetler vardır. Herşeyden önce rüşvet, haksız hükümlere yol açar. Kişiye hakkı ol­madığı şeyleri kazandırır. Dolayısıyla rüşveti yasaklamak, hâki­min haksız hüküm vermesine, kişinin hakkı olmadığı birşeyi elde etmesine, devletin kazancının şahısların cebine akmasına engel olmak demektir. Aslında rüşvetin zararları, toplumumuzda izaha gerek bırakmayacak kadar açıkça görülmektedir.Rüşvet hediye değildir.(Câmiü's-Sagîr, 3:165)diyoruz ve konuyu başka bir hadisle tamamlamak istiyoruz:"Rüşvetin yaygınlaştığı topluluk korkuyla cezalandırılır."(Müsned, 4:279, (17789.) İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/95-96)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ-İMAM TABERÂNİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Kişi Sevdiğiyle Beraberdir

38.Urve bin Mudarres (r.a.) rivayet ediyor: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:"Kişi sevdiğiyle beraberdir." buyurdu.(Buhârî, Edeb: 96; Müslim, Birr: 161-165; Tirmizi, Zühd: 50; Ebû Dâvud, Edeb: 122. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/96)

İzah

Bu hadis Ebû Zer (r.a.) Safvan bin Ussal (r.a.), Abdullah bin Mesleme (r.a.) ve Enes bin Mâlik'in de içinde bulunduğu yirmi kadar Sahabî tarafından farklı şekillerde rivayet edilmiştir:Meselâ hadisin Ebû Zer'den (r.a.) gelen bir rivayeti şöyledir:Ben, "Ey Allah'ın Resulü, kişi bir kavmi sever, fakat onların amelini işleyemezse durum ne olur?" dedim.Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem "Kişi sevdiğiyle beraberdir" buyurdu.
Hadisin Enes'den (r.a.) gelen bir rivayeti de şöyledir: Bir bedevi Resûlullaha sallallahu aleyhi ve selleme gelerek, "Yâ Resûlallah, kıyamet ne zaman kopacak?" diye sordu.Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, "Sen kıyamet için ne hazırladın?" buyurdu. Bedevî, "Allah ve Resulünün sevgisini" cevabını verdi.
Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, "Sen sevdiklerinle bera­bersin" buyurdu. Bediüzzaman bu hadisle ilgili olarak bir açıklama yapar. Önce bir suâl sorar, sonra da cevabını verir. Bu suâl ve cevabı meâlen alıyoruz:"Dost dostu ile beraber Cennette bulunacaktır" hadisi sırrınca bir dakika Resûlullahın sohbetinde bulunan, Allah için ona sevgi besleyen, o sevgi sebebiyle Cennette Peygamberin sallallahu aleyhi ve sellem ya­nında bulunması lâzım gelir. Oysa sonsuz feyze mazhar olan Resûlullahın sallallahu aleyhi ve sellem feyzi, basit bir bedevinin feyziyle nasıl birle­şir?" Cevap: Şu yüce hakikate bir misal ile işaret etmek isteriz: Gay­et güzel, gösterişli ve hususî olarak süslenilmiş bir bahçede bü­yük bir zâtın, gayet büyük bir ziyafet verdiğini hayal edelim. Öy­le bir ziyafet ki, dilin tadabileceği bütün lezzetler var; gözün ho­şuna gidebilecek bütün güzellikler hazırlanmış; kulağa hoş gelen bütün sesler mevcut; koku alma duygusunu tatmin edecek bütün güzel kokular var; hayal duygusunu keyiflendirecek herşey düşü­nülmüş. Böylesine mükemmel bir ziyafete iki kişi davet ediliyor. Biri­nin dili her şeyin tadını tam alamıyor, gözü her şeyi iyi göremi­yor, kulağı her sesi işitemiyor, burnu koku alamıyor, sanattan anlamıyor, harika şeyleri bilmiyor, midesi rahatsız olduğundan iştahını çeken herşeyi yiyemiyor, hayal dünyası da çok dar. Diğer davetlinin ise, dili güzel tad alıyor, gözü çok mükem­mel görüyor, kulağı iyi işitiyor, burnu güzel koku alıyor, hayal dünyası çok geniş, sanatın kıymetini iyi biliyor, midesi sağlam, canının istediği herşeyi yiyebiliyor, aklı inkişaf etmiş, kalb ve hissi mükemmel ve hâkezâ.
Bu iki davetli o yerde omuz omuza bulunuyor. Madem bu karmakarışık, elemli ve daracık şu dünyada bu böyle oluyor. En küçük ile en büyük beraber iken aynı yerden lezzet alma nokta­sında aralarında yerden göğe kadar fark bulunabiliyor. Elbette sa­adet ve ebediyet yeri olan Cennette, dost dostu ile beraber iken her biri istidadına göre Rahman ve Rahîm olan Allah'ın sofrasın­dan hisse alırlar. Bulundukları Cennetler ayrı ayrı da olsa, bera­ber bulunmalarına mâni olmaz. Çünkü Cennetin sekiz tabakaları birbirinden yüksek oldukları halde, bütünün çatısı Arş-ı A'zamdır. Nasıl ki, huni şeklinde olan bir dağın etrafında, birbiri için­de, birbirinden yüksek, temelinden zirvesine kadar surlu daireler bulunsa; her ne kadar o dâireler birbirinin üstünde de olsa, birbir­lerinin güneşi görmelerine engel olmazlar, birbirinden geçebilir, birbirine bakarlar. Bunun gibi, Cennetlerin de buna yakın bir şe­kilde olduğu çeşitli hadislerden anlaşılıyor.
(Sözler, s. 460)34 ve 91 numaralı hadislere de bakınız.(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/97-98)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ-İMAM TABERÂNİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Sahur Yemeği

39.Enes bin Mâlik (r.a.) rivayet ediyor, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:"Sahur yemeği yiyin. Çünkü sahurda bereket vardır." buyurdu.(Buhari, Savm: 20; Müslim, Siyam: 45; Müsned, 3:55; (11387) İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/99)

İzah

Hadisin Müsned'deki rivayeti şöyledir:
"Sahur yemeği yemek berekete sebeptir. Sizden biriniz bir yu­dum su içmekle de olsa sahuru terk etmesin. Çünkü sahura kal­kıp yiyip içene Allah rahmet eder. Melekler de Allah'tan onların bağışlanmalarını isterler."Sahur, ertesi günkü orucun hazırlık devresidir. Sahurda mad­dî manevî bir çok hayırlar, faydalar vardır. Herşeyden önce sahur yemeği yiyen bir mü'min, ertesi gün tutacağı oruca karşı daha dayanıklı olur. İbâdetini gönül huzuru ile yapar. Peygamberimiz,
"Gündüz oruç tutmak için sahur yemeğinden yardım isteyin" buyurarak bu gerçeğe dikkat çekmiştir.
(İbni Mâce, Siyam: 22)Diğer taraftan, sahura kalkan birisi Resûlullahı taklit etmiş olur. Çünkü sahura kalkmak sünnettir.(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/99)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ-İMAM TABERÂNİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Cennetle Müjdelenen On Sahabi

40.İbni Ömer (r.a.) rivayet ediyor, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:"Kureyş'ten on kişi Cennettedir: Ebû Bekir Cennettedir. Ömer Cennettedir. Osman Cennettedir. Ali Cennettedir. Talha Cennettedir. Zübeyr Cennettedir. Sa'd Cennettedir. Said bin Zeyd Cennettedir. Abdurrahman bin Avf Cennette­dir. Ebû Ubeyde bin Cerrah Cennettedir. Allah hepsinden razı olsun." buyurdu.( İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/99-100)

İzah

Hadiste sayılanlar, Sahabîlerin meşhurlarından ve ilk Müslümanlardandır. Sağlıklarında iken Cennetle müjdelenen Sahabîler sadece bunlar değildirler. Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Hz. Bilal, Ümmü Süleym ve daha bir çok Sahabî hayatlarında Cennetle müjdelenmişlerdir. Bu hadiste sayılanların özelliği, on kişinin bir arada sayılmasıdır. Hadîste sayılanlar "Aşere-i mübeşşere" "Cen­netle müjdelenen on kişi" şeklinde meşhur olmuşlardır.(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/100)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ-İMAM TABERÂNİ

Mesaj gönderen tahaakb »

İnsan Bir Yolcudur

41.Abdullah bin Ömer (r.a.) rivayet ediyor, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem elini üzerime koydu ve:"Ey Abdul­lah, dünyada gurbetçi, ya da bir yolcu gibi ol. Kendini ka­bir ehlinden say" buyurdu.(Buhârî, Rikak: 2. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/100)

İzah

Peygamberimizin Abdullah bin Ömer'e (r.a.) yaptığı bu tavsi­yede bir çok hikmetler vardır. Gerçekten insan dünyada bir yolcu gibi olmalıdır. Kendini gideceği yere hazırlamalıdır. Yolculuğu esnasında gördüğü şeylere kalbini bağlamamalıdır. Öyle ebedî yaşayacakmış gibi uzun emeller peşine de düşmemeli, kendini kabir ehlinden saymalı, yani ölümün her an peşinde olduğu şuu­ruyla adım atmalıdır. İnsan böyle düşünürse haramlara kolay ko­lay giremez. Allah'ın emrettiği mânâda bir kul olmak için gayret gösterir.Evet, bu öğüt her ne kadar Hz. Abdullah'a hitaben söylenmişse de, onun muhatabı sadece o değil, bütün Müslümanlardır. Bütün Müslümanlar kendilerini dünyada az duracak, âdeta istira­hat için bir ağaç gölgeliğinde konaklamış bir yolcu gibi görmeli­dirler.(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/101)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ-İMAM TABERÂNİ

Mesaj gönderen tahaakb »

İyilik Sadakadır

42.Nubeyt bin Şerıyt (r.a.) rivayet ediyor, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem :"Her iyilik sadakadır." buyurdu.(Buhârî, Edeb: 33; Müslim, Zekât: 52; Ebû Dâvud, Edeb: 68; Tirmizî, Birr: 45. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/101)

İzah

Dinimiz her fırsatta sadaka vermeyi teşvik eder. Ve bunun se­vabına dikkat çeker. Ancak dinimizin sadaka anlayışı sadece pa­raya mahsus değildir. Sadakanın başka yolları da vardır. İşte bu hadiste Peygamberimiz her iyiliğin bir sadaka olduğuna dikkat çekmektedir. Şu hadiste de bu iyiliklerden bâzıları sayılır:"İki kişi arasında adalet yapman bir sadakadır. Kişiye hay­vanını yüklerken yardım etmen bir sadakadır. Güzel söz sadaka­dır, namaza gitmek üzere attığın her adım bir sadakadır. Yoldan rahatsız edici bir şeyi kaldırıp atman bir sadakadır."(Buhari, Cihad: 72, 128, Sulh: 33; Müslim, Müsâfirîn: 84, Zekât: 56)Başka hadislerde işitme zorluğu çekene bir söz işittirmenin dahi sadaka olduğu bildirilmiştir.Hadisin Tirmizi'de yer alan rivayetinde de, "Kardeşini güler yüzle karşılaman, kendi kovandan kardeşinin kabına su boşalt­man da bir iyiliktir" ilâvesi vardır.
Taberânî'nin Mu'cemü'l-Kebîr'inde yer alan bir hadiste de ya­pılan iyiliğin zengine yapılması ile fakire yapılması arasında sada­ka olması bakımından fark olmadığı bildirilmiştir.
(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/101-102)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ-İMAM TABERÂNİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Yolculuğa Çıkılması Sünnet Olan Gün

43.Nubeyt bin Şerıyt (r.a.) rivayet ediyor, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem :"Perşembe gününün sabahı ümmetime bereketli kılınmış­tır." buyurdu.(Buhari, Cihad: 103; Dârimî, Siyer: 2; Ebû Dâvud, Cihadı 455;Müsned, 3:595 (15762) İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/102)

İzah

Zikrettiğimiz kaynaklarda geçen hadis şöyledir: "Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Perşembe günü dışında çok az yolculuğa çıkardı."Hadislerden Peygamberimizin çoğu defa yolculuğa Perşembe günü çıktığı ifâde ediliyor. Hacca giderken de Perşembe günü yolculuğa çıkmıştı.(Avnu'l -Ma'bud, 7:265)Bu bakımdan, mecbur kalmadıkça yolculuğa Perşembe gün­leri çıkanlar bir sünnet işlemiş olurlar. Bununla beraber, ihtiyaç olduğunda haftanın diğer günlerinde yolculuğa çıkmakta da dinî yönden hiçbir mahzur bulunmamaktadır.(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/102-103)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ-İMAM TABERÂNİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Cami Yaptırmanın Sevabı

44.Nubeyt bin Şerıyt (r.a.) rivayet ediyor, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem :"Kim Allah rızâsı için bir cami yaparsa, Allah da onun için Cennette bir saray yapar." buyurdu.
(Buhârî, Salat: 65; Müslim, Mesâcid: 25; Tirmizi Salat: 237; İbni Mâce, Mesâcid: 1; Nesaî, Mesâcid: 1. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/103)

İzah

Verdiğimiz kaynaklarda "İçinde Allah'ın adının anıldığı," "Allah rızâsını gaye edinerek" gibi ilâveler de vardır. Hadis aynı zamanda Allah rızâsı için bir cami yaptıranı Cennetle de müjde­lemektedir.Cami imâr etmenin faziletine sadece hadislerde değil, Kur'ân'da da dikkat çekilir. Yüce Allah bir âyeti kerimede bununla il­gili olarak şöyle buyurur:"Allah'ın mescidlerini ancak Allah'a ve âhiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah'tan başka­sından korkmayanlar imar ederler. İşte doğru yola ermişler bun­lardır."(Tevbe: 9/18)Bu teşvikler içindir ki, aziz milletimiz cami yapımına büyük önem vermiştir. Selçukluların, Osmanlıların hemen her şehirde inşâ ettikleri "tevhid mühürleri" bunun canlı şahididir.
Cumhuriyet devri sonrasında necip milletimiz ecdadına ruh veren imandan uzaklaştırılmaya çalışılmışsa da, din ve manevi­yat düşmanları bu emellerine muvaffak olamamışlardır. Nitekim Cumhuriyetten sonra yapılan cami sayısı, Osmanlı devri boyunca inşâ edilen camilerin birkaç mislidir.
Burada sadece cami yaptıranların müjdelenmediğini de ifâde edelim. Yapılmakta olan bir cami veya mescidin inşaası için az veya çok imkanı nisbetinde yardımda bulunan herkes, hadisteki müjdeye ortaktır. Konunun tafsilatı için Ezan Cami Namaz isimli eserimizin 75-77. sayfalarına bakılabilir.
(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/103-104)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ-İMAM TABERÂNİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Peygamberimize İftira Atmak

45.Nubeyt bin Şerıyt (r.a.) rivayet ediyor, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem :"Bile bile benim adıma yalan söyleyen Cehennemdeki ye­rine hazırlansın." buyurdu.
(Buhari, İlim: 38, Cenâiz: 34; Ebû Dâvud, İlim: 4; Müslim, Mukaddime: 1; Tirmizî, İlim: 8. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/104)

İzah

Dinimiz yalan söylemeyi şiddetle yasaklamıştır. Bununla ilgili birçok âyet ve hadis vardır. Yalan söylemenin en çirkini de hiç şüphesiz Allah ve Resulü adına yalan söylemektir. Kur'ân'da Al­lah adına yalan söyleyenler şiddetle tehdit edilirler. Meselâ bu âyetlerden ikisi şöyledir:"Bak, Allah'a karşı nasıl da yalan uyduruyorlar? Bu da onlara ap açık bir günah olarak yeter." (Nisa: 4/50)"Allah adına yalan uyduranlar kıyamet gününü ne sanıyorlar?(Yûnus: 10/60) Peygamberimiz adına yalan uydurmak da aynı zamanda Allah adına yalan söylemektir. Çünkü Peygamberimiz kendiliğinden konuşmamıştır. O ancak Allah'ın emrini tebliğ etmiştir. Dolayı­sıyla "Resûlullah buyurdu ki..." diye başlayan her söz "Allah Re­sulüne bunu vahyetti" demektir. Evet, yalan söylemek, başkalarının söylemediği sözleri söy­ledi demek haramdır. Ancak Peygamberimiz adına yalan uydur­mak bundan daha büyük günahtır. Çünkü onun adına yalan uydurmak, başkaları adına yalan söylemeye benzemez. Nitekim kendisi bir hadislerinde bunu şöyle ifâde eder:"Benim üzerime söylenen yalan, bir başkası üzerine söylenen yalan gibi değildir." (Müslim, Mukaddime: 4; Tirmizî, İlim: 9; Buhârî, Cenâiz: 34)Bunun içindir ki, Sahabîler Resûlullaha yalan isnad ederiz dü­şüncesiyle çoğu hadis rivayetinden geri durmuş, mazeret olarak da bu izahını yaptığımız hadisi göstermişlerdir.
(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/104-105)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Kız Çocuğuna İyilik Yapmak

46.Nubeyt bin Şerıyt (r.a.) rivayet ediyor, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem :"Bir adamın kızı doğduğunda, Allah o eve melekler gön­derir. Onlar, "Ey ev halkı, Allah'ın selâmı üzerinize olsun, onu şefkat kanatlarınızla koruyun, ellerinizle başını okşa­yın. Zayıf bir kul, zayıf bir kuldan dünyaya geldi. Ona yar­dım edenler kıyamete kadar yardım göreceklerdir." buyurdu.(Mu'cemü'l-Evsat,4:89, (3125.) İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/105-106)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Allah Zâlime Gazap Eder

46.Hz.Ali (Kerremallâhü Veche) rivayet ediyor:, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem :"Allah buyuruyor ki: "Benden başka yardımcı bulamayan birine zulmedene şiddetle gazap ederim." buyurdu.(Mu'cemü'l-Evsat, 3:111, (2228) İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/106)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Buluntu Mal Ne Yapılır?

48.Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem :"Buluntu mal helâl değildir. Birşey bulan kişi onu tespit ettirsin sahibi geldiğinde onu kendisine versin. Sahibi gelmezse onu sadaka olarak versin. Sahibi sonradan gelirse onu sevabıyla bedeli arasında serbest bıraksın." buyurdu.(Darekutnî, 4:90; Buhari, İlim: 28, Lukata: 2, 3, 4, Edeb: 75; Ebû Dâvud, Lukata: 1; Muvatta, Akdiye: 46; Tirmizi, Ahkâm: 35. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/106-107)

İzah

Dârekutnî'deki rivayette "Bir yıl ilân eder" ilâvesi vardır. Ko­nu ile ilgili başka hadisler de vardır. Meselâ zikrettiğimiz kaynak­larda buluntu eşya ile ilgili olarak şu hadisler vardır:"Miktarını öğren, sonra onu bir yıl ilân et. Sahibini bulamazsan onu harca. O yanında bir emânet olsun. Günün birinde ara­yan gelirse, onu ödersin." "İşlek yolda bulunmuş olanla, insanların çokça yaşadığı mes­kun yerleşim yerlerinde bulunmuş olanı bir yıl boyu ilân et. Eğer sahibi gelirse hemen ver. Eğer gelmezse artık o senin olmuştur."Başka bir hadiste de bir şey bulanın sahibini bulduğunda onu hemen vermesini istemiş ve, "Sahibini bulamazsa bilsin ki, bu mal Allah'ın malıdır, Allah onu dilediğine verir."Bu hadislerden sonra buluntu mala dâir fıkhî hükme geçe­biliriz.
Hanefî ve Şâfiîlere göre, buluntu mal sahibine ulaştırmak ni­yetiyle yerden alınabilir.Buluntu malı yerden alan kimse yanındakilere veya ulaştığı kimselere, "Şu şeyi arayanlan bana gönderiniz" der. Artık o şey kendisinin yanında bir emânettir. Hadislerde ifâde edildiği gibi, bir sene boyunca onu ilân eder. Sahibi çıktığında onu sahibine verir.Bulunan şey çabuk bozulan cinsten ise Hanefîlere göre ya sa­daka verir veya kendisi kullanır. Şâfiîlere göre ise bu durumda kişi serbesttir. İsterse onu satar, arzu ederse kendisi kullanır. Sa­hibinin ortaya çıkması durumunda da bedelini ona öder.Diğer buluntularda da hüküm böyledir. Kişi bir yıl boyunca ilân ettikten sonra buluntu eşyayı dilerse kendisi kullanır, dilerse bir başkasına tasadduk eder. Sahibi çıktığında mal yanında ise verir, tasadduk etmişse yitik sahibi malının sadaka olarak veril­mesini kabul etmezse karşılığını kendisine öder, sadakanın sevabını da kendisi kazanmış olur. İbni Mes'ud (r.a.) böyle hareket et­miş, başkalarına da böyle yapmaları tavsiyesinde bulunmuştur.
(Buhârî, Talak: 22)Bâzı âlimler, değerce düşük olan şeylerin alınıp kullanılabile­ceğini söylemişlerdir. Buna delil olarak da Hz. Câbir'in (r.a.), Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem "değnek, kamçı, ip ve benzeri şeylerde ruhsat tanıdı. Bunları bulan kimse bir yıl ilân etmeksizin kullanabilir"(Ebû Dâvud, Lukata: 1) hadisini gösterirler. 580, 581 numaralı hadislere de bakınız. ( İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/107-108)(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/104-105)
Resim
Cevapla

“►Hadis-i Şerifeler◄” sayfasına dön