EMîR SULTAN (k.s) Ve Menkıbeleri

Alt Forumda kotegarize edilmeyen diğer Hakk Dostları.
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

EMîR SULTAN (k.s) Ve Menkıbeleri

Mesaj gönderen Gul »

Resim

EMÎR SULTAN
kaddesallahu sırrahu


Osmanlıların kuruluş devrinde yaşıyan, tefsîr, hadîs, kelâm âlimi ve mutasavvıf. İsmi, Muhammed bin Ali el-Hüseyni el-Buhârî olup, lakabı Şemsüddîn’dir. 770 (m. 1368) senesinde Buhârâ’da doğdu. 833 (m. 1430) senesinde Bursa’da veba hastalığından vefât etmiştir. Türbesi, Bursa’da kendi ismiyle anılan câminin yanındadır. Türbesini ziyâret edenler, mübârek rûhundan feyz almaktadırlar. Seyyid olup, soyu Hazreti Hüseyn’e dayanır.

Çeşitli ilimlerde söz sahibi olan Emîr Sultan, dînin emirlerini yerine getiren nâdir insanlardandı. Âlim ve ilim menbâı olan ve Buhârâ’da yetişen Emîr Sultan, ilim öğrenmek için Mekke ve Medine’ye gitti. Hac vazîfesini yerine getirdikten sonra, niyeti Medine’ye yerleşmekti. Ancak orada gördüğü bir rü’yâ üzerine, fikrini değiştirdi ve Bursa’ya yerleşti.

Ona, Buhârâ’da doğduğu için Muhammed Buhârî, Seyyid olduğu için “Emîr Buhârî”, Yıldırım Bâyezîd Hân’ın dâmâdı olduktan sonra da “Emîr Sultan” denilmiştir.

Bursa’da, Şemseddîn Fenârî’den ders aldı. Şemseddîn Fenârî ona şerefli el yazısı ile diploma yazarak verdi. Başta Sultan Yıldırım Bâyezîd Hân olmak üzere, Bursalıların sevgisini kazandı. Emîr Sultân’ı çok seven, Sultan Bâyezîd Hân, bu sevgisinin alâmeti olarak kızını onunla evlendirdi. Bu evlilikten çocukları dünyâya geldi. Sultan Yıldırım Bâyezîd Hân’a, Abbasî halîfesi tarafından “Sultân-ı İklîm-i Rûm” ünvanı verildiğinde, Pâdişâha Emîr Sultan kılıç kuşatmıştı. Devrinin en üstün velisi olan Emîr Sultan, “Kerâmetler Sultânı” diye de anılmıştır. Zamanındaki Osmanlı sultanları ona hürmet eder, bir sefere çıkacaklarında, huzûruna gelip mübârek duâsını alırlardı. Onun eliyle kılıç kuşanırlardı. Emîr Sultan, hayâtı boyunca, din ve vatan için yapılan gazâları teşvik etti. Talebelerine bu işlerin kudsiyetini devamlı anlatırdı. Vefâtından sonra da ma’nevî yardımlarının serhat boylarındaki gaziler tarafından görüldüğü devamlı anlatılagelmiştir.

Emîr Sultan çok gayret göstermesine rağmen, Timur-Yıldırım çarpışmasının önüne geçemedi. İki müslüman-Türk ordusunun birbirleri ile savaşmasını istemiyen Emîr Sultan, sonucun ne olacağını da çok iyi biliyordu. Ankara Savaşı’nın başlamasına çok az bir zaman varken, eşi Hundi Hâtun’un isteği üzerine, Allahü teâlânın izniyle bir ânda cepheye vardı. Orada Sultan Bâyezîd Hân ile görüşmesine rağmen, kararından dönmeye niyetli olmayan Pâdişâhı, savaştan vazgeçiremedi. Emîr Sultân’ın ikâz ettiği şekilde, savaş Yıldırım Bâyezîd’in aleyhine sonuçlandı.


Kaynak : İslam Alimleri Ansiklopedisi
Resim
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: EMîR SULTAN (k.s) Ve Menkıbeleri

Mesaj gönderen der-ya »

Resim

Emîr Sultan'ın vefâtından yaklaşık iki asır sonra, yanında arslan ile dolaşan bir zât Bursa'ya geldi. Emîr Sultan'ın türbesini ziyâret etti. Bu sırada arslanını bir ağaca zincir ile bağladı. Biraz sonra zincirini koparan arslan, âşık gibi türbenin kapısına geldi ve gözlerinden yaş aka aka Emîr Sultan'ı ziyâret etti. Sonra olduğu yere dönerek sâhibini bekledi.

http://biriz.biz/evliyalar
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: EMîR SULTAN (k.s) Ve Menkıbeleri

Mesaj gönderen Gul »

Resim

EMİR SULTAN KADDESELLÂHÜ SIRRAHUL AZÎZ
Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda derviş mutasavvıfların rolü önemlidir. Bu mutasavvıflar İslam fetihlerine katılmışlar; Anadolu’nun şekillenmesinde aktif olarak çalışmışlardır. Onların Anadolu’nun İslamlaşmasında payları büyüktür.

Kuruluş dönemi Osmanlı mutasavvıflarından birisi de Emir Sultan’dır. O Osmanlı Devleti’nin kuruluşu döneminde, 770-833/1368-1429 tarihleri arasında yaşamıştır. Yaşadığı yıllarda padişahların başarılı olmaları için manevî bakımdan dua ve niyazda bulunmuştur. Mutasavvıf şahsiyeti yanında, Yıldırım Bâyezid’in damadı olması açısından da önemlidir. II. Murat devrinde İstanbul kuşatmasına dervişleriyle birlikte katılarak bizzat aktif rol almıştır.



Resim

Emir Sultanın Fizikî Özellikleri
Orta boylu, karayağız, son derece güzel yüzlü, kolları ve elleri uzun olan Emir Sultan, ince parmaklı, kara gözlü, iki tarafı eşit, uzuna yakın hafif sakallıdır.


Resim

Emir Sultanın Güzel Ahlâkı, Güzel Huyları ve Bazı Sözleri
Emir Sultan’ın ahlâkı, Rasûlullah sallallâhü aleyhi ve sellemin ahlâkı gibidir.

Dili Buhara Kavmi dilidir. Az sözle çok şey anlatan bir yapıdadır.

Sözleri manidardır.
Der-Yemenî çû bâ-menî piş-i meni ne bâ-menî der-Yemenî[1] beytini çok söyler. Çok yerde ayet ve hadis-i şerif ile cevap verir. Türklerde her şahsa babamder ve her zaman El yahşi ben yaman ve el buğday ben saman der. Bazı sözleri remizle söylerlerdi.

Resim

Emir Sultanın Giymiş Olduğu Elbiseler
Emir Sultan’ın gömlekleri ince keten bez, cübbesi nohudî renkli, kaplamalıdır. Bunların üzerine giydikleri feraceleri yeşil sûf, ridası beyaz, başlarındaki taçları dedesi Sultan-ı Enbiya sallallâhü aleyhi ve sellemin giydiği gibi olup on iki terklidir.

Resim

Emir Sultanın Soyu
Emir Sultan’ın soy ağacı,
Seyyid Ali,
Seyyid Muhammed,
Seyyid Hüseyin,
Seyyid Ali,
Seyyid Muhammed,
İmam Muhammed Mehdi,
İmam Hasan Askeri,
İmam Ali Naki,
Muhammed Taki,
İmam Ali Rıza,
İmam Musa el-Kazım,
İmam Cafer Sadık,
İmam Muhammed Bakır,
İmam Zeyne’l-Abidin,
İmam Hz. Hüseyin,
Hz. Ali,
Hz. Fatıma..


aleyhumu's- seLÂM..

Hz. Muhammed Mustafa sallallâhu aleyhi ve selleme ulaşır.





Kaynakça:

Nurettin KAHRAMAN, Menâkıb-ı Emir Sultan (Hüsâmeddin Bursevî) İnceleme ve Metin [Kitap]. – İzmir : Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimleri Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı, 249453 Yüksek Lisans Tezi , 2009.

[1] Manası: Yemen’dedir, yanımda gibidir. Yanımdadır, benimle birlikte değil Yemen’dedir. Bu beyitte anlatılmak istenen “maddi beraberlik ve fizikî yakınlık değil; duygusal yakınlıktır.” Daha geniş bilgi için bkz. Mehmet Demirci, “Yakınlık ve Uzaklık/ Yemen’dedir Yanımdadır”, Diyanet Avrupa Aylık Dergi, Temmuz 2007, sy. 99, ss. 21-23.



Emîr Sultan hazretleri, devamlı olarak sazdan örülmüş hasır üzerinde oturur ve
mübârek dudakları devamlı hareket ederdi.
Şu şiiri sık sık söylerdi:


Eğer gönlün benimle olursa,
Yemen'de olsan bile yanımdasın.
Eğer gönlün benimle değilse,
Yanımda olsan bile uzaktasın.


Dinle bak Hak ne hoş söyledi.
Zebur'unda Dâvûd'a buyurdu.
Düşman ol önce nefs belâsına,
Ondan, bana uymakla kurtulasın.


Gel şimdi sen de düşman ol nefsine,
Zâyi eyle onu her ne dilerse,
Eğer bu işte atarsan riyâyı,
Kendine rehber kıl evliyâyı.


Eğer anlarsan budur sana ol,
Nefsinin şerrinden halâs ol,
Nefsinin murâdından uzak dur.
Düşersen eğer şeytana uzak dur.


Şiir Kaynak: http://biriz.biz/evliyalar
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: EMîR SULTAN (k.s) Ve Menkıbeleri

Mesaj gönderen Gul »

EMİR SULTAN KADDESELLÂHÜ SIRRAHUL AZÎZİN KERAMETLERİ

Resim

Emir Sultan’ın Buhara’da Küçük Çocuk İken Gösterdiği Kerametler

Emir Sultan beş yaşında iken bir pir-i nurâninin çok güzel, yemyeşil, sulak, meyveleri olan bir bahçesi vardır, ailesinin rızkını bu bahçeden temin eder. Bir gün âfât-ı Rabbani sebebiyle bu bahçe kurur, harap olur. Emir Sultan, kimsenin kendisinden haberi yokken bu bahçeye gider ve iki rekât namaz kılıp Allah Teâlâ’ya dua eder ve o bahçe eskisi gibi olur. Emir Sultan Allah Teâlâ’ya şükreder. Şehir halkı bunu öğrenir ve Emir Sultan’a gelip ondan dua isterler.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: EMîR SULTAN (k.s) Ve Menkıbeleri

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Emir Sultanın Buharadan Ayrılıp Mekkeye Gelmesi

Emir Sultan Buhara’da ilm-i zahirde kemale erişip âlim olur. İlm-i bâtınıyyeyi de bizzat yaşayarak tekmil eder. Rüya âleminde dedesi Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemi görür.

Kim dini uğruna bir yerden bir yere hicret ederse, Allahın en büyük rızasını hak eder. hadisiyle amel edip Mekke’ye gelir. Mücahede ve riyazetle meşgul olur. Buradan da Hz. Muhammed sallallâhü aleyhi ve sellem tarafından bir emir ile Medîne’ye gelir.




Emir Sultanın Medîneye Gelmesi

Emir Sultan ve beraberindekiler Medîne’ye gelince Ravza-i Mutahhara’da hacıların izdihamından dolayı Ravza-i Münevvere’nin civarında boş bir yere geçerler. Bu yer de Medîne’de sakin olan sadât-ı evlâda aittir. Bu kişiler,

Niçin buraya geldiniz? Burası bize aittir. Biz Hz. Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemin soyundanız. Hangimiz sahih evlâttır?
Hz. Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemin Ravza-i Mutahharası’na geçip bir bir selam verelim.
derler. Hep beraber Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemin ravzasına varırlar. Önce o kimseler selam verir; ama hiç birine cevap gelmez. Sıra Emir Sultan’a gelince o selam verir ve Ravza-i Mutahhara’dan Ey evlâdım selam senin de üzerine olsun. diye cevap gelir. Bunun üzerine o kişiler Emir Sultan’dan özür dilerler. Kıymetini bilemedik, derler. Emir Sultan Medîne’de ikamet etme niyetinde iken rüyada Hz. Rasûlullah sallallâhü aleyhi ve sellemi görür. Efendimiz ona Rum’a gitmesini emreder.

Oradaki ümmetimi dalâletten hidayete erdirmeni istiyorum, der. Böylece rızamı almış olursun, der. Kendisine delil olarak muallak bir kandil bulunacaktır. O kandil nerede durur ise Emir Sultan da orada duracaktır.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: EMîR SULTAN (k.s) Ve Menkıbeleri

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Emir Sultanın Şama Geldiğinde Gösterdiği Kerametler:

Emir Sultan Şam’a geldiğinde bir aziz vardır ki velayet ve keramet ile meşhur olmuş birisidir. Bu kişi gelip Emir Sultan’ı ziyaret eder. Onun huzurunda tevbe eder ve hiçbir şey bilmeyen bir kişi durumuna gelir.


Emir Sultanın Şamdan Sonra Yollarda Giderken Gösterdiği Kerametleri:

Emir Sultan günlerden bir gün yolda giderken bir melik-zadeye rastgelir. Melik-zade ile yolda giderken, bir ejderha denk gelir. Emir Sultan okuyarak ejderhanın üzerine varır. Ejderha gelip Emir Sultan’ın ayaklarına yüz sürer. Melik-zade arkada kaldığından, o geçerken ejderha onu beline kadar yutar. Emir Sultan’dan yardım ister. Emir Sultan da ejderhaya bir nazar edince ejderha ona hiçbir zarar vermeden geri bırakıverir. O da gelip Emir Sultan’ın mübarek ellerinden öper.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: EMîR SULTAN (k.s) Ve Menkıbeleri

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Emir Sultanın Şeyh Habib Hazretlerine Olan Mübarek Nefesleri

Emir Sultan yolculuğu sırasında Karaman Diyarı’nda Niğde’ye uğradıklarında, Şeyh Habib o zaman daha küçük bir çocuktur. Edeple Emir Sultan’ın ellerini öper ve karşısına oturur. Emir Sultan da ona

Babam; siz, vaazınızın evvellerinde ve sonlarında beni anarsanız büyük bir şeyh, âlim ve vaiz olacaksınız. der. Sonraları Şeyh Habib, bu nefes ile meşhur olur.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: EMîR SULTAN (k.s) Ve Menkıbeleri

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Emir Sultanın Hamid İlinde Ortaya Çıkan Kerametleri

Emir Sultan ve beraberindekiler Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem tarafından Emir Sultan’a keramet olarak verilen muallak kandili takip ederken, o kandil Hamid İli’nde Asi Karaağaç denilen meşhur bir yerdeki dağda durur. Namaz vakti girdiğinden suya ihtiyaç duyarlar; ama etrafta su yoktur. Emir Sultan’a söylerler. Emir Sultan da asasını orada bulunan büyük bir kayaya vurur ve su çıkar. O sudan içerler ve abdestlerini alırlar. O su göl gibi olup geçmeye imkân vermeyince Emir Sultan asasıyla bir kez de yere vurur ve o su yerin dibine gider. Üç minare boyu bir kuyu olur ve o geniş sahra o suyla sulanır. O diyarın bütün halkı Emir Sultan’a dua eder.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: EMîR SULTAN (k.s) Ve Menkıbeleri

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Emir Sultan’ın, Bursa’ya Gelirken Kütahya Semtinde Vaki Olan Kerametleri

Emir Sultan Kütahya yakınlarında, yanında Sakarya suyu akan bir bahçeye gelip bir miktar dinlenirken; birlikte olduğu fukarasından Abdü’l-Hayy Dede,

Sultanım, şu boş bahçede bir hurma ağacı olsaydı ne güzel olurdu.dediğinde hemen önünde bir hurma ağacı biter. Abdü’l-Hayy Dede ve beraberlerinde olan fukara hurma yerler. Nevale alırlar ve giderken o hurma ağacı yok olur.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: EMîR SULTAN (k.s) Ve Menkıbeleri

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Emir Sultan’ın İnegöl’de Vaki Olan Kerametleri

Emir Sultan, İnegöl yakınlarında Kadîmî denilen bir köye yakın ormanlık bir yerde, büyük bir karaağaca asasını saplayıp çıkardığında, asanın yerinden yağ şeklinde garib bir su çıkar. Nice hastalar onu sürerler ve şifa bulurlar, o ağacın kabuğundan alınıp tütsü yapıldığında tüm dertlere deva olur.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: EMîR SULTAN (k.s) Ve Menkıbeleri

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Emir Sultanın Bursaya Geldiğinde Ortaya Çıkan Kerametleri

Emir Sultan’ın Bursa’ya gelmesi, o zikri geçen muallak kandil sayesinde olur. Çünkü o kandil Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemden bir delildir. O kandil, her nerede durursa Emir Sultan da o yerde konaklar. O kandil, Gökdere yakınlarında bir savmaada (manastır) durduğunda Emir Sultan da orada sakin olur. O gece savmaanın üzerinde nurdan bir sütun peyda olur ve bunu görenler gelip baktıklarında Emir Sultan ve fukarasının burada olduklarını görürler ve etrafa haber verirler. İnsanlar ziyaretine gelip ayağının tozuna yüzler sürmeye başlarlar.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: EMîR SULTAN (k.s) Ve Menkıbeleri

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Emir Sultanın Bursada Hoca Kasım İle Olan Hikayeleri

Hoca Kasım sarraftır ve meşhur birisidir. Önceleri hayli zengin olan bu zat sonraları fakir düşer. Her gördüğüne halini hikâye eder. Sonra, belki haline bir çare bulur düşüncesiyle Emir Sultana gitmek aklına gelir. O günde kıymetli bir taş mezad olur. Bu zat da açık artırmaya girmek ister. Artırma otuz binde karar eyler. Kesesinde beş bin akçe vardır. Bir hediye ile Emir Sultana gidip, ellerini öper. Emir Sultan velilik nuru ile bu kişinin haline muttali olur. Elini cebine sokup ona bir akçe verir. Hoca Kasım da bu bir akçeyi alıp kesesindeki beş bin akçenin yanına katıp mekânına döner. O kıymetli taşın sahibi gelip otuz bin akçeyi talep ettiğinde kesesinden bu miktarı verir. Hâlbuki kesesinde beş bin akçe vardır. Bunun Emir Sultanın kerameti olduğunu anlar. Halini kimseye söylemez. Onun muhibb-i muhlisi olur. Bir Yahudi taciri çıkagelir ve o taş için pazarlık yapar. Yüz otuz bin akçede anlaşırlar. Emir Sultanın himmetiyle bu kişinin beş bin akçesi iki gün içinde yüz otuz bin akçe olur. Ve bu kişi ömrünün sonuna kadar maddi açıdan sıkıntı çekmez, kesesinden akçe eksik olmaz. Kırk yıl o keseden harcar asla eksilmez. Hayır ve hasenat eyler. Emir Sultanın câmiini Hoca Kasım yaptırır.


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: EMîR SULTAN (k.s) Ve Menkıbeleri

Mesaj gönderen Gul »

Resim

İki Kişinin Emir Sultanı İmtihana Gelmeleri ve İstediklerini Almaları

Emir Sultan’ın kerametleri meşhur olmaya başladığında, her taraftan gelenler tecrübe için gönüllerinde bir şeyler tutarlar ve geldiklerinde hiç konuşmazlar. Emir Sultan da kendilerine gönüllerinde tuttukları şeyleri onlara bir bir söyler. İki kişi de gönüllerinde tuttukları şeyler ile Emir Sultan’ın huzuruna gelirler. Emir Sultan bu kişilerin de gönüllerinde tuttukları şeyleri kendilerine bildirir. Bu kişiler Emir Sultan’ın mübarek ellerinden öpüp tövbe ederler. Bunlardan birinin Derviş Yakub olduğu söylenir.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: EMîR SULTAN (k.s) Ve Menkıbeleri

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Emir Sultanın Molla Fenârî ve Bazı Ulema İle Olan Hikayeleri

Molla Fenârî, Molla Yegan, Ali Rûmî ve bunların emsali ulema anlaşıp Emir Sultan’ı imtihan etmek ister.

Emir Efendi ilm-i bâtıniyyede adeta güneş gibidir ama ilm-i zahiriyyede nasıldır? diye her biri bir müşkül mesele ve soru hazırlayıp huzurlarına varırlar. Hiçbirinin söz söylemeye mecali kalmaz. Sus pus olurlar. Her biri biribirine bakışır. Emir Sultan da her birinin müşkillerini tafsilatlı bir şekilde halleder. Onlar da Allah razı olsun deyip, ayak tozuna yüzler sürüp, özürler dileyip, dağılırlar.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: EMîR SULTAN (k.s) Ve Menkıbeleri

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Emir Sultanın Yıldırım Bâyezid Han’ın Kızı İle Evlenmesi

Yıldırım Bâyezid Han’ın Hundi adında bir kızı vardır. İbadet ehlidir. Yıldırım Bâyezid Han Bursa dışında gazadadır. Hundi Hatun bir gece rüyasında Rasûlullah sallallâhü aleyhi ve sellemi görür. Ellerini öpüp, ayaklarına kapanır. Efendimiz der ki:

Ağlama canım, ben seni oğlum Muhammedü’l-Buhârî’ye verdim. Sabah olunca bu emri benden kabul eyle, aksi bir şey yapma.der. Uyandığında odası nurla dolmuştur. Bu sırrı kimseye söylemez, söylemeye utanır. Gece olunca namaz kılıp yatar ve yine aynı rüyayı görür. Sabah olunca Allah Teâlâ’ya yalvarır.

“Ya Rabbi, önce bu işi Muhammedü’l-Buhârî açsın”, diye dua eder. Hundi Sultan bu rüyayı Emir Sultan daha Rum’a gelmeden önce görmüştür. Rüya tabir edenlere bu rüyayı sorar. Onlar da, bu rüyayı gören kişi sahihu’n-neseb ve ehlullahdan bir kimse ile evlenir ve bütün emelleri hasıl olur, derler. Emir Sultan Bursa’ya gelince Hundi Hatun bu kişinin rüyasında bahsedilen server olduğuna hükmeder ve yakın bir adamını ona gönderip der ki:

“Sakın bir söz söyleme. O ne söylerse aklına yaz ve gel”. Emir Sultan da o hiçbir şey söylemeden,

“Biz buraya padişah kızı almaya gelmedik; lakin gökyüzünde melekler nikah kıydılar, biz de kabul ettik”, der. Bu kişi de durumu gelip Hundi Sultan’a anlatınca, o da emir yapılmak içindir, deyip nikâh işlemlerine başlansın, der. Bu sırada Yıldırım Bâyezid Han Edirne’de olduğundan kimse bu nikâhı kıymaya cesaret edemez. Sonunda Emir Sultan’ın mevâliden muhibbi olan Molla Ali Rûmî nikâhı kıyar. Emir Sultan da Hundi Sultan’ın sarayına gelir. Bu haber Yıldırım Han’a ulaştırılır. Yanındakiler de bazı kötü kelimeler edince adamlarından başlarında Süleyman Bey olduğu halde kırk kişiyi, Bursa’ya ikisini de öldürmek üzere gönderir. Emir Sultan da bunu velilik nuru ile bilir. Rûm Erenleri de bu kişileri helak etmek için gelirler. Emir Sultan da onlara; kıymayın, vurmayın, der; ama Edremit’ten Sarı Yusuf ( Sarı Sinan Dede denilen bir zat) Süleyman Paşa’yı bostan kazdığı kazmayla öldürür. Olanları duyan Yıldırım Han korkuya kapılır ve tövbe eder. Bu hususta bir daha konuşmaz. Molla Fenârî, bu sırada Bursa’da kadıdır. O, padişahın gazabını teskin etmek için bir mektup yazar. Emir Sultan’ın sıfatlarını, niteliklerini ve yüce kerametlerini beyan ve takrir eder. Yıldırım Bâyezid’e, Emir Sultan’ın Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemin soyundan olduğunu ve kendisinin de Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve selleme ile dünür olduğunu yazar. Bunun üzerine Yıldırım Han pişman olur. Kötü niyetleri tamamen yok olur.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: EMîR SULTAN (k.s) Ve Menkıbeleri

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Kadidler Hikayesi

Süleyman Paşa, Emir Sultan ve Hundi Sultan’ı öldürme niyeti ile şehre girdiğinde şehir halkı bu olayı temaşaya çıkarlar. Bu günde, her kim seyre çıkmışsa her biri bir belaya mübtela olurlar. Bir kadıncağızın iki oğlu da bunlar arasındadır. Kadıncık Emir Sultan’a yalvarır. Oğullarını affetmesini ister. Onların bir suçu olmadığını söyler. Emir Sultan o kadıncağıza,

Allah senin oğullarına bir gazab eylesin ki durdukları yerde kadidler olsunlar ve halk onları temaşaya çıksınlar, der. Emir Sultan’ın dediği gibi o iki genç kadid haline gelirler.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: EMîR SULTAN (k.s) Ve Menkıbeleri

Mesaj gönderen Gul »

Resim(FATMA ZEHRA AKTAŞ-NOKTALARDAN -VAV FORMUNDA 99LU TESBİH- BURSA ULU CAMİ)

Emir Sultanın Gazada Yıldırım Hana Görünmesi

Yıldırım Han ve ordusu bir seferde bulunduğu sırada İslam ordusu mağlub olmak üzeredir. Askerler, hatta Yıldırım Han bile savaşı bırakıp gitmek isterler. Yıldırım Han’a Emir Sultan görünür ve

Kaçma, dön, fırsat ve zafer sizindir der. Öyle de olur. Bursa’ya döndüklerinde kazanmış olduğu ganimetleri Emir Sultan’a vermek ister ama o kabul etmez. Israrlar üzerine kabul eder ve o mal ile, Yıldırım Bâyezid Han’a

Sevabı sizin, namı bizim olsun der ve Cami-i Kebir (Bursa Ulu Camii) yapılır.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: EMîR SULTAN (k.s) Ve Menkıbeleri

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Emir Sultanın Ulu Camii Yapılırken Olan Kerametleri:

Ulu Cami’nin yapılacağı yerde bulunan evler, sahiplerinden değerlerinin üzerinde fiyatlar verilerek gönül rızaları ile alınır. Ancak içlerinde dul bir kadıncağızın da evi vardır ve o evini satmak istemez. O ev, havz-ı şerifin yeridir, derler. Her türlü şey yapılmasına, Yıldırım Han yakın adamlarını göndermesine rağmen ihtiyar kadın “Evimi satmam.” diye tutturur. Yıldırım Bâyezid Han, vezirleri ile müşavere edip işi Emir Sultan’a havale etmeye karar verir. Emir Sultan ne derse ona göre hareket edilecektir. İş sizin himmetinize kaldı dediklerinde, Emir Sultan “Her işin bir zamanı vardır.” hadisiyle cevap verir. O kadıncık o gece şöyle bir rüya görür: Mahşer kurulur ve zebaniler kendisini tutmak ister. Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemi görür ve O’ndan şefaat ister. Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem de:“Şefaatimi istersen, evini oğlum Seyyid Muhammed Buhârî’ye ver.” der. Sabah olduğunda kadıncık Emir Sultan’a gider. O bir şey söylemeden Emir Sultan ona rüyasını haber verir. O kadıncağız da: “Evimi vermeyi bırak, canım yoluna feda olsun, Sultanım.” der.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: EMîR SULTAN (k.s) Ve Menkıbeleri

Mesaj gönderen Gul »

Resim ŞEyh Sinan Camisi ve Türbesi-Alaşehir/MANİSA

Şeyh Sinan Küçükken, Emir Sultanın Ona Görünmesi:

Şeyh Sinan’ın babası Alaşehir’de bir çiftçi olup kendi elinin emeği ile geçinen birisidir. Şeyh Sinan beş yaşındadır. Şeyh Sinan ve babası tarlalarına kavun, karpuz dikmeye giderler. Kavun, karpuz çekirdeği az getirdiklerinden babası eve çekirdek almaya gider. O, tarlada yalnız iken Emir Sultan çıkagelir. Kavun, karpuz çekirdeği ister. Çekirdekleri eline alıp Bismillah deyip saçar ve hemen kavun, karpuz biter. Emir Sultan, Şeyh Sinan’a

Baban geldiği zaman seni alıp Bursaya gelsin, bundan sonra sen benim oğlum ol. der. Şeyh Sinan da

“Baş üstüne.” der. Emir Sultan geldiği taraftan gider. Sonra babası çıkagelir. Hayrete düşer. Çünkü henüz çekirdek dikme zamanıdır. Oysa mahsul çıkmıştır. Şeyh Sinan başından gelip geçeni babasına anlatır. Babası da

“O nasıl isterse öyle olsun.” der. Bursa’ya gidip oğlunu Emir Sultan’a teslim eder. Emir Sultan Şeyh Sinan’ı elinden tutup içeri alır. Hundi Sultan’dan un ister. Emir Sultan un ve suyu karıştırır. Ocak ve ateş olmadan o karışım hemen süt olur. Şeyh Sinan

“Sabah akşam bu yiyeceği yedim ve ömrümde böyle leziz yiyecek görmedim.” der. Sonraları Emir Sultan ona Aydın İli’nde halifelik görevi verir.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: EMîR SULTAN (k.s) Ve Menkıbeleri

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Ece Baba’nın Hamid İli’nden Emir Sultan’a Gelmesi

Ece Baba önceleri Hamid İli’nin adil ve meşhur bir beyidir. Ece Baba şöyle rivayet eder:

Gençlik yıllarımda bir rüya gördüm. Rüyada Bursa’ya vardım. Gülükhisar içinde bir evliya zahir olmuş. Her giden muradına eriyordu. Ben de bir grubun peşine takılıp gitdim. İzdiham olduğundan savmaaya girmek zordu. Nihayet sıra bana geldi ve girip mübarek dizlerine yüzümü sürdüm. Kulağına

“Sultanım beni kulluğa kabul eyle.” dedim. O da mübarek sağ eli ile arkamı sıvazlayıp

“Kabul eyledik babam.” dedi. Uyandığımda rüyamı anama tabir ettirdim. Validem

“Oğul inşallah sen o evliyanın himmetini alacaksın.” dedi. Tahminen kırk yıl sonra Bursa’da velayet ve kerametle meşhur bir evliyanın zuhur ettiği duyuldu. Ben de varıp gördüm ki bu ânı rüyamda görmüştüm. Karşısına varıp mübarek dizlerini öpüp

“Sultanım, beni kulluğa kabul eyleyin.” dediğimde; Emir Sultan da

“Kırk yıl oldu babam, biz sizi kulluğa kabul edeli.” der. Emir Sultan onu nâib-i makam ve kapıcısı edinir.

Resim
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: EMîR SULTAN (k.s) Ve Menkıbeleri

Mesaj gönderen der-ya »

Ne güzel BİR SEVdanın esiri OLmuşlar,

Muhabbetle Okumamıza vesile olan Gül Can kardeşim, Rabbim'izin HOŞnutluğuna erESin inşaAllah...

Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de, Sevgili Peygamberimiz hadislerinde haber veriyorlar ki, Allah’ın sevgili kulları çok kıymetlidir. Peygamberler ümmetini âlimlere, Allah dostlarına emanet etmişlerdir. Onlar ümmetin eminleridir. Peygamberlerin vârisleri yani mirasçılarıdır. Peygamberlikten sonra en yüksek derece onlarındır. Allah dostları dünyanın da ahiretin de direği, ışığı ve nur saçan kandilleridir. Onlara ahirette ve cennette bile ihtiyaç vardır. Onları sevmek Allah’ı sevmektir. Onların meclislerinde olmak, mübarek yüzlerine bakmak ibadettir.

Sevgiyle
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: EMîR SULTAN (k.s) Ve Menkıbeleri

Mesaj gönderen Gul »

Okuyup takip ettiğiniz için sizden de Allah razı olsun der-ya can.

Resim

Bir Azizin Emir Sultan’a Gelip Beyat Eylemesi

Bursa’da bir hankâhta bir aziz kalmaktadır. Emir Sultan’ın velayet ve kerametle meşhur biri olduğunu duyar.

“Ben de gidip ona varayım.” der. Bu azizin bir asası vardır. Asayı, Emir Sultan’ın mübarek eli yerine koyup

“Önce bundan beyat edeyim.” der ve

“Mülakat esnasında bu sırrı bana beyan eder mi?” diye bu sırrı kalbinde gizler. Emir Sultan’ın huzuruna geldiğinde Emir Sultan

“Babam; sen, asanı benim elim yerine koyup beyat eden değil misin?” diyerek o azizin halini beyan eder. Ve o yapmış olduğu beyatı kabul eyler.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: EMîR SULTAN (k.s) Ve Menkıbeleri

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Hacı Bayram Velinin Emir Sultana Gelmesi

Hacı Bayram Veli Emir Sultan’a geldiğinde tenha bir yerde buluşup mübarek ellerini öper ve biraz sohbet ettikten sonra Hacı Bayram Veli

“Sultanım ben sizi, gökyüzünde evliyaullahın nasipleri kısmet olunduğu yerde görmedim. Bunun aslı nedir?”
diye sorduğunda, Emir Sultan da

“Kısmetleri dağıtanı gördün mü?” der. Hacı Bayram Veli

“Yüzü gizli olduğundan göremedim” der. Emir Sultan

“Ellerini bari gördün mü?” der. O da

“Gördüm” der. Emir Sultan sağ elini çıkarıp gösterince Hacı Bayram Veli de

“Evet, o el bu eldir” deyip mübarek ellerini öper.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: EMîR SULTAN (k.s) Ve Menkıbeleri

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Emir Sultan’ın Edhemî Dervişlerine Bir Akçe Vermesi:

Edhemî dervişlerinden iki derviş Emir Sultan ile Buhara taraflarından beraber gelirler. Her günü oruçlu geçirmek, her gece de ibadet etmek bu iki dervişin adetleridir. Bunların bir hizmetkâr dervişleri vardır. Bu hizmetkâr derviş haftada bir gün dilenciliğe çıkar ve bununla nafakalarını sağlar. Yine bu derviş bir gün dilenciliğe giderken Emir Sultan ile karşılaşır. Emir Sultan o iki azizin halini sorar. İyi olduklarını öğrenince o dervişe bir akçe verir ve şöyle der: Bununla yetinsinler, kimseye muhtaç olmasınlar. Bu iki aziz kesinlikle dünya malı ellerine almadıklarından o akçeyi pencereye koyarlar. Her gün onunla ekmek ve kuru üzüm alırlar. Ertesi gün akçeyi yine yerinde bulurlar.



Biraz önce Halk Eğitim Merkezinin karşısındaki çay ocağında bir öğrencimizi bekliyordum...Birisi "Ayşegül" diye seslendi .Döndüm baktım bir çingen kadını..."Ayşegül bir selpak alsana" diyordu..."Sen benim adımı nerden biliyosun" dedim. "Senin adın "Ayşegül mü?" dedi.. Evet benim adım "Ayşe Ayşegül" dedim. "Ne bileyim öyle geldi bende dedim" dedi. "Kaç para bu selpak" diye sorunca "ne verirsen" dedi...50 kuruş verince "1 lira verseydin bari" dedi... "E o zaman 1 lira deseydin" dedim...Gülüştük...
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: EMîR SULTAN (k.s) Ve Menkıbeleri

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Hacı Bayram Velinin Emir Sultanı Ziyarete Geldiğinde Gördüğü Keramet

Hacı Bayram Veli, Emir Sultan’ı ziyaret için geldiğinde, marangozlar sarayın çatısını tamir etmektedirler. Bu esnada bir sütun çatıdan aşağı düşerken Emir Sultan bulunduğu savmaada -ki savmaa Hundi Sultan’ın sarayının bahçesinde bulunur-bunu fark eder ve Dur ey odun.” der. Odun havada bir miktar durur ve sonra düşer. Hacı Bayram Veli bunu bir keramet sanır. Emir Sultan’ın huzuruna geldiğinde Emir Sultan ona,Babam, o sütunun durmasındaki hikmet size keramet göstermek için değildi. Düşeceği yerde çocuklar oynamaktaydı. Onların zarar görmemesi için böyle oldu. dediğinde Hacı Bayram Veli utanır.
Resim
Cevapla

“►Diğerleri k.s.◄” sayfasına dön