ZEVK 1539
AŞKa DÜŞen→AŞKta PİŞ-ER →Aldırılmaz Feryâdına!
Ahmağın Canı → tatlıdır → Bakamaz → AŞKın tadına!
Zühd ü takvâ → Aşk ü Cezbe → Sıdk ü Huşû’ → Havf ü Recâ!
Güvercin Gönlünde TEVHİD → Muhammed SIDDIK adına!..
03.08.1999 13:59
Lârâ shllri..
HEP KORKANLAR - HİÇ KORKUSU OLMAYANLAR!
Allahı bir AN bile unutmamak için ne yapmalıyız?..
Bu Sırr Sorusu için;
Benden Söz Gayreti
Pîrden kaddassallahu sırruhu Sohbet Himmeti
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den Zevk Şefâatı
ALLAH celle celâluhu dan Hazz Hidâyeti dilerim
Derunî Matematikte;
"Sıfır", yok demek değil Hiç olmayandır ve aslında târifsizdir
Fenâfillah
"Sonsuz", çok demek değil Hep olandır ve aslında târifsizdir
Bekâbillah
İkisi arasında "Bir" demek Tek olandır ve aslında tek târiflidir... Tevhidullah...
Tek sayı 1 dir.. Vahdettir.. ÖZ İÇ - ENFÜS ündeki..
Diğerleri rakamlardır. 2 dediğimiz içinde iki adet 1 olan bir Kaptır. 1000 de öyle
Kesrettir
.. YÜZ DIŞ ÂFÂK ındaki
Beden Testisine ilk kez üfürülen EL HAYY celle celâluhu esmâsı zuhuru diriden diriye makas yemeden canlar cenginde Cihan içinde aktarılıp gitmekte
Elest Meclisi her NEFS in ilk defa sahneye çıktığı, Rububuyiyyet Tevhidini hepsinin kabul edip kendi kendilerine şâhid olup taahhüd ettikleri antlaşmadır.
وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِن بَنِي آدَمَ مِن ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ قَالُواْ بَلَى شَهِدْنَا أَن تَقُولُواْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ
--- ''Ve iz ehaze rabbuke min benî âdeme min zuhûrihim zurriyyetehum ve eşhedehum alâ enfusihim, e lestu birabbikum, kâlû belâ, şehidnâ, en tekûlû yevmel kıyâmeti innâ kunnâ an hâzâ gâfilîn: Kıyamet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye Rabbin Âdemoğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şâhid tuttu ve dedi ki: Ben sizin Rabbiniz değil miyim? (onlar da), evet (buna) şâhid olduk, dediler. ''
(Araf 7/172)
O meşhur Elest Bezminde Rububiyyet Tevhidine şâhid olup Rabbimizi bildik diye SÖZ vermişiz;
وَمَا لَكُمْ لَا تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالرَّسُولُ يَدْعُوكُمْ لِتُؤْمِنُوا بِرَبِّكُمْ وَقَدْ أَخَذَ مِيثَاقَكُمْ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ
--- ''Ve mâ lekum lâ tu’minûne billâh(billâhi), ver resûlu yed’ûkum li tû’minû bi rabbikum ve kad e haze mîsâkakum in kuntum mu’minîn: Peyygamber sizi RABBinize imân etmeye çağırıp durduğu hâlde niçin ALLAHa inanmıyorsunuz (imân etmiyorsunuz) ? Hâlbuki O, sizden kesin söz de almıştı (Elest Bezminde)... Eğer gerçek müminler olacaksanız. ''
(Hadid 57/8)
Ve bu âlemde Azametullah ve Kudretullahın sergilendiği kulluk imtihanı sahnesinde Uluhiyyet Tevhidine şâhid olmaya, ALLAHımızı BİLmeye geldik..
Her türlü maddî-mânevî imkanlarla donatılmış olarak..
Tek gerçek Şehâdetullahımızdır.
Geldim, gördüm, BİLdim, BULdum, OLdum YAŞAdım ve şehâdetimi Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'in şehâdetine kattım! diyebilmektir işimiz..
Zâten her şey ve her husus bunun için var olmuş, olmakta ve olacaktır
Sorası mâlüm.. Mahşer cemi.. Hesap demi.. ve kulluğun karşılığı..
Her ÂN ALLAH celle celâluhudan korkmak?..
Soru bu?
Her ÂN huzurda olana Hızır hazırdır..
Ancak açmak da lâzım ve lâyık
Mükerrem olarak yaratılan her insan bu âlemde kendi tercihi ile her türlü olmakta..
Tercih açık; Ya Hak ve Hayr, ya da Bâtıl ve Şerr..
En üstün olanımızı ise ALLAH celle celâluhu ilan etmiş:
يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّا خَلَقْنَاكُم مِّن ذَكَرٍ وَأُنثَى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا إِنَّ أَكْرَمَكُمْ عِندَ اللَّهِ أَتْقَاكُمْ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ
---
''Yâ eyyuhen nâsu innâ halaknâkum min zekerin ve unsâ ve cealnâkum şuûben ve kabâile li teârefû, inne ekremekum indallâhi etkâkum, innallâhe alîmun habîr(habîrun):
Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır. ''
(Hucurât 49/13)
Demek ki en keremlimiz, Celâl'inden ikram eden Zü'l-Celâli vel- İkram olan ALLAH'tan en çok korkanımız imiş..
Takva kelimesi te, kaf ve vav harflerinden oluşur.
Erence dilin bileneler bilir ki gözüken Kahhariyet içinde yaşarken;
Canlı-cansız tüm resimlerin tek, eşsiz, denksiz, zıtsız Zât celle celâluhu olan Ressamına- sistemin Ustasına saygı duymak, kadrini ve kıymetini bilmek sistemi içinde protez diş gibi değil de diri diş gibi yaşarken şâhidi olmak
İlâhî İlmi MuhaMMedî Edeble buyuran Aziz Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem Efendimiz bunun için:
--- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : ''Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu : kim ki nefsini bildi kesinlikle Rabbini de bildi.'' buyurmuştur. (Aclunî, Keşfül-Hâfâ II/343 (2532)
Kendini bilebilmek için bunca çabalar
Ve Hak Erenler hizmetçiliği..
Kişiyi kiralık veya satlık kimlik ve kişilik yaftalarından kurtarıp ezelden ebede MuhaMMedî, Kurânî ve Rabbânî kendiliğinde olduğu şuûruna kavuşturma hasbî hizmeti..
Gerçek Erenler Yolunda yasa:
Kendini bilmeyene anasının sütü haram
Kendini bilene babasının kanı helâldir..
Yine Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem:
--- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : Mutî kable en temûtu!... : Ölmeden önce ölünüz!...
(Keşfül-Hâfâ II 291 hadis 2669)
Kim ki kendini bilir de cehâlette ölürse,
Kim ki Rabbini bilir de Kemâlâtta dirilirse işte onlar her an, her yer ve her hâlde ALLAHu zü'l- Celâlden korkarlar Elif özeli ve güzeli kardeşim..
Ve onlar için ALLAHu zü'l- Celâl:
أَلا إِنَّ أَوْلِيَاء اللّهِ لاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ
--- Bilesiniz ki, Allahın dostlarına korku yoktur; onlar üzülmeyecekler de.
Buyurmakta.. (Yunus 10/62)
İşte bu Hep korkan ve Hiç korkmayanları anlatırken Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem:
--- Ömer İbn Hattab (radiyallahu anhu)dan, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
ALLAHın öyle kulları vardır ki onlar ne peygamberdir ne de şehîddirler. Ancak, ALLAH katındaki derecelerinin yüksekliğinden dolayı kıyâmet gününde peygamberler ve şehîdler onlara imrenirler. buyurunca Ashab:
Yâ Resûlullah! Onların kim olduklarını bize bildir! dediler. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
Onlar aralarında ne neseb ne de maddî bir bağ olmamasına rağmen birbirlerini ALLAH için sevenlerdir. ALLAHa yemin olsun ki onların yüzleri nurludur ve onlar nur üzeredirler. İnsanların korktuğu zaman onlar korkmazlar, insanların üzüldüğü zaman onlar üzülmezler.
buyurmuştur. (Ebu Dâvud, Büyû 76/3527)
MuhaMMedi Muhabbeti kaynağından duyduk uyalım İnşâe ALLAH..
--- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): ALLAHın kullarından birtakım insanlar vardır ki enbiyâ değiller, şehîdler de değiller amma kıyâmet gününde ALLAH katındaki makamlarından dolayı onlara nebîler ve şehîdler, imrenerek bakacaklardır. buyurunca ashab:
Bunlar kimler? ve ne gibi hayırlı ameller yapmışlardır? Bize bildir de biz de onlara sevgi ve yakınlık gösterelim yâ Resûlallah? dediler. Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
Bunlar bir kavimdirler ki, aralarında ne akrabalık ne ticaret ve ne de iş ilişkisi olmaksızın ALLAH ruhu ile ALLAHta sevişirler. Vallahi yüzleri bir nur ve kendileri de nurdan birer minber üzerindedirler. İnsanlar korktukları zaman bunlar korkmazlar, insanlar mahzun oldukları zaman bunlar hüzünlenmezler buyurdu ve: Bilesiniz ki, ALLAHın dosdlarına korku yoktur; onlar üzülmeyecekler de.
(Yûnus 10/62) âyetini okudu (Hâkîm,El Müstedrek IV-170)
ALLAHu zü'l- Celâle hamd olsun!
Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLm'e salât-u selâm olsun!
gÖNlümüz ve ÖMRümüz NûR-u MîM dOLsun!
Zühd ü takvâ→Aşk ü Cezbe→Sıdk ü Huşû’→Havf ü Recâ zevkleri
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12978
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9102
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Re:Aşk ü Cezbe→ Zühd ü takvâ→Sıdk ü Huşû’→Havf ü Recâ ZEVKle
Aşk ü Cezbe→ Zühd ü takvâ→Sıdk ü Huşû’→Havf ü Recâ ZEVKleri
ZEVK 364
Şikayetin şükür etsen aşk ile, Sabrıyın sonunda rızası olur
Zühd ü Takva, Aşk ü Cezbe, Havf ü Recâ, Sıdk ü Huşû âşıkların yoludur
Bilgisiz adamın kurbanı haram, Bilgili köpeğin avı helâldir
İdris (as) gibi kendini bil! İblis olma! Köre haraç yoktur Kul İhvâni: Dur!...
07.10.1988 19:51
Harac : Harec. Darlık, zorluk, sıkıntı. * Dar yer, sık ağaçlı yer. * Günâh.
ZEVK 364
Şikayetin şükür etsen aşk ile, Sabrıyın sonunda rızası olur
Zühd ü Takva, Aşk ü Cezbe, Havf ü Recâ, Sıdk ü Huşû âşıkların yoludur
Bilgisiz adamın kurbanı haram, Bilgili köpeğin avı helâldir
İdris (as) gibi kendini bil! İblis olma! Köre haraç yoktur Kul İhvâni: Dur!...
07.10.1988 19:51
Harac : Harec. Darlık, zorluk, sıkıntı. * Dar yer, sık ağaçlı yer. * Günâh.
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9102
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Re: Zühd ü takvâ→Aşk ü Cezbe→Sıdk ü Huşû’→Havf ü Recâ zevkle
Aşk ü Cezbe→ Zühd ü takvâ→Sıdk ü Huşû’→Havf ü Recâ ZEVKleri
ZEVK 369
Muhabbette Muhammedi, İsâsı, Musası Yârdir
Tûr-i sinâ, Gönül Dağı. Harunu âsâsı Yârdir
Zühd ü Takva, Aşk ü Cezbe, Havf ü Recâ, Şevk ü Huşû
Ârif ol sen Kul İhvâni, aşkın hülasası Yârdir...
24.10.1988 09:48 dr.
Hülasa : Hulasa. Bir şeyin, bir bahsin özü. Kısaca esası.
ZEVK 432
Muhabbet-i Muhammedde, meczub-u irfan kâniyem
Elest ü Mahşer-i Yârde; Bâtın, bâki Zâhir, fâniyem
Aşk ü Cezbem-Zühd ü Takvam- Havf ü Recâm- Sıdk ü Huşûm
Zikrim dâim YÂRin adı, Âşığım Kul İhvâniyem...
05.03.1989 05:03 seheri
Mirac kandili..
ZEVK 369
Muhabbette Muhammedi, İsâsı, Musası Yârdir
Tûr-i sinâ, Gönül Dağı. Harunu âsâsı Yârdir
Zühd ü Takva, Aşk ü Cezbe, Havf ü Recâ, Şevk ü Huşû
Ârif ol sen Kul İhvâni, aşkın hülasası Yârdir...
24.10.1988 09:48 dr.
Hülasa : Hulasa. Bir şeyin, bir bahsin özü. Kısaca esası.
ZEVK 432
Muhabbet-i Muhammedde, meczub-u irfan kâniyem
Elest ü Mahşer-i Yârde; Bâtın, bâki Zâhir, fâniyem
Aşk ü Cezbem-Zühd ü Takvam- Havf ü Recâm- Sıdk ü Huşûm
Zikrim dâim YÂRin adı, Âşığım Kul İhvâniyem...
05.03.1989 05:03 seheri
Mirac kandili..
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9102
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Re: Zühd ü takvâ→Aşk ü Cezbe→Sıdk ü Huşû’→Havf ü Recâ zevkle
Aşk ü Cezbe→ Zühd ü takvâ→Sıdk ü Huşû’→Havf ü Recâ ZEVKleri
ZEVK 622
Aşk ü cezbe, Zühd ü Takva, Sıdk ü Huşu, Havf ü Recâ
HAKKa halkıyla gidilir, hâlde bu dört yolla Hoca!
Şeriatı Tarikatı Mârifetle Hakikatı
ALLAH-LİLLAH-LEHU-HU dur, Lafz-ı Celâl uçtan uca...
21.01.1990 18:52
Lafz-ı Celâl : ALLAH ismi şerifi. İsm-i Azam.
ZEVK 622
Aşk ü cezbe, Zühd ü Takva, Sıdk ü Huşu, Havf ü Recâ
HAKKa halkıyla gidilir, hâlde bu dört yolla Hoca!
Şeriatı Tarikatı Mârifetle Hakikatı
ALLAH-LİLLAH-LEHU-HU dur, Lafz-ı Celâl uçtan uca...
21.01.1990 18:52
Lafz-ı Celâl : ALLAH ismi şerifi. İsm-i Azam.
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9102
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Re: Zühd ü takvâ→Aşk ü Cezbe→Sıdk ü Huşû’→Havf ü Recâ zevkle
Aşk ü Cezbe→ Zühd ü takvâ→Sıdk ü Huşû’→Havf ü Recâ ZEVKleri
ZEVK 636
ALLAH kula rahmet eder, kul eder ALLAHa dua
İltica Rasûlullaha, şefâat Ahmed bûsesi
Aşk ü cezbe, Zühd ü Takva, Sıdk ü Huşu, Havf ü Recâ
HAKKtan halka geliş, oluş... Halktan HAKKa Eriş sesi...
09.03.1990 19:48 ev
ZEVK 636
ALLAH kula rahmet eder, kul eder ALLAHa dua
İltica Rasûlullaha, şefâat Ahmed bûsesi
Aşk ü cezbe, Zühd ü Takva, Sıdk ü Huşu, Havf ü Recâ
HAKKtan halka geliş, oluş... Halktan HAKKa Eriş sesi...
09.03.1990 19:48 ev
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9102
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Re: Zühd ü takvâ→Aşk ü Cezbe→Sıdk ü Huşû’→Havf ü Recâ zevkle
Aşk ü Cezbe→ Zühd ü takvâ→Sıdk ü Huşû’→Havf ü Recâ ZEVKleri
ZEVK 432
MuhaBBet-i MuhaMMed'de ->Meczub-u irfÂN kâniyem
Elest ü Mahşer-i YâRde.. Bâtın >Bâki.. Zâhir >Fâniyem
Aşk ü Cezbem-Zühd ü Takvam-Havf ü Recâm-Sıdk ü Huşûm
Zikrim dâim -> YÂRin adı.. -> Âşığım Kul İhvÂNiyem...
05.03.1989 05:03 seheri..
Mi'rac kandili..
ZEVK 432
MuhaBBet-i MuhaMMed'de ->Meczub-u irfÂN kâniyem
Elest ü Mahşer-i YâRde.. Bâtın >Bâki.. Zâhir >Fâniyem
Aşk ü Cezbem-Zühd ü Takvam-Havf ü Recâm-Sıdk ü Huşûm
Zikrim dâim -> YÂRin adı.. -> Âşığım Kul İhvÂNiyem...
05.03.1989 05:03 seheri..
Mi'rac kandili..
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9102
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Re:Aşk ü Cezbe→ Zühd ü takvâ →Sıdk ü Huşû’→Havf ü Recâ zevkl
Aşk ü Cezbe→ Zühd ü takvâ→Sıdk ü Huşû’→Havf ü Recâ ZEVKleri
ZEVK 966
Edeb, irfÂN, AŞKı olmayan -> yüzün soyunsun ben gibi
Ya "AYNa" olsun "GÜZEL" e -> sözün soyunsun "ben" gibi
Aşk ü Cezbe, Zühd ü Takva, Sıdk ü Huşû, Havf ü Recâ
Ocağında ->duman ->külün -> közün soyunsun "ben" gibi.
15.04.1993 14:33
ZEVK 966
Edeb, irfÂN, AŞKı olmayan -> yüzün soyunsun ben gibi
Ya "AYNa" olsun "GÜZEL" e -> sözün soyunsun "ben" gibi
Aşk ü Cezbe, Zühd ü Takva, Sıdk ü Huşû, Havf ü Recâ
Ocağında ->duman ->külün -> közün soyunsun "ben" gibi.
15.04.1993 14:33
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9102
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Re:Zühd ü takvâ→Aşk ü Cezbe →Sıdk ü Huşû’→Havf ü Recâ ZEVKle
Aşk ü Cezbe→ Zühd ü takvâ→Sıdk ü Huşû’→Havf ü Recâ ZEVKleri
ZEVK 1153
Beden >Nefis >Gönülle >RÛH ->mezar başka >makam başka
->AKLî bilmez ->NAKLî bilmez -> İnsan düşmeyince AŞKa!
Aşk ü Cezbe >Zühd ü Takva >Sıdk ü Huşû >Havf ü Recâ
Kesbî Keşfî ilim şarttır -> HAKKta - HAKKtan - HAKKa MEŞKe!..
06.11.1995 11:19
ZEVK 1153
Beden >Nefis >Gönülle >RÛH ->mezar başka >makam başka
->AKLî bilmez ->NAKLî bilmez -> İnsan düşmeyince AŞKa!
Aşk ü Cezbe >Zühd ü Takva >Sıdk ü Huşû >Havf ü Recâ
Kesbî Keşfî ilim şarttır -> HAKKta - HAKKtan - HAKKa MEŞKe!..
06.11.1995 11:19
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9102
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Re:Aşk ü Cezbe→ Zühd ü takvâ→Sıdk ü Huşû’→Havf ü Recâ ZEVKle
Aşk ü Cezbe→ Zühd ü takvâ→Sıdk ü Huşû’→Havf ü Recâ ZEVKleri
ZEVK 1285
Derdinin devâsı >derdi -> Kul İhvÂNi AŞK Hastası
-> Havf-ü Recâ Ufkundaki -> Aşk-ü Cezbenin Ustası
Zühd-ü Takvâ, Sıdk-ü Huşû, Dört Âleme dört AŞK Yolu
YOL yokuş yorgunum yetiş!. -> Hâl İçinde Haslar HASI
05. 09. 96 15:59
ZEVK 1285
Derdinin devâsı >derdi -> Kul İhvÂNi AŞK Hastası
-> Havf-ü Recâ Ufkundaki -> Aşk-ü Cezbenin Ustası
Zühd-ü Takvâ, Sıdk-ü Huşû, Dört Âleme dört AŞK Yolu
YOL yokuş yorgunum yetiş!. -> Hâl İçinde Haslar HASI
05. 09. 96 15:59
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9102
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Re: Zühd ü takvâ→Aşk ü Cezbe→Sıdk ü Huşû’→Havf ü Recâ zevkle
Aşk ü Cezbe→ Zühd ü takvâ → Sıdk ü Huşû’ → Havf ü Recâ ZEVKleri
ZEVK 1364
Aşk-ü Cezbe Meczubları!.. Ehl-i Beytü ALİ ŞAHımız
Âlemi AŞKa ÜNLEriz! ARZdan ARŞadır Ah!. ımız
Zühd-ü Takvâ, Sıdk-ü Huşû, Havf-ü Recâ YOLcuları!
MuhaMMedî MeLÂMîyiz! Halka Açık DERgâhımız!..
26.03.97 11:17
DERgâh : Gönül..
ZEVK 1364
Aşk-ü Cezbe Meczubları!.. Ehl-i Beytü ALİ ŞAHımız
Âlemi AŞKa ÜNLEriz! ARZdan ARŞadır Ah!. ımız
Zühd-ü Takvâ, Sıdk-ü Huşû, Havf-ü Recâ YOLcuları!
MuhaMMedî MeLÂMîyiz! Halka Açık DERgâhımız!..
26.03.97 11:17
DERgâh : Gönül..
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9102
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Re: Zühd ü takvâ→Aşk ü Cezbe→Sıdk ü Huşû’→Havf ü Recâ zevkle
Aşk ü Cezbe→ Zühd ü takvâ → Sıdk ü Huşû’ → Havf ü Recâ ZEVKleri
SeyR ü SülûK:
Seyr -> AŞK u CeZBe ve ZüHD u TaKVâ ile
SülûK -> SıDK u HuŞû ve HaVF u Recâ ile olur..
NEFSin letaif kemâlâtındaki manevî aşamaları AKLen-NAKLen anlatımda;
Seyr ü Sülûk
AŞK u Cezbe
Zühd ü Takvâ
Sıdk u Huşû
Havf u Recâ
Kabz u Bast
Heybet ü Üns
Lâ ilâhe ve İLLâ ALLAH..
Havf u Recâ-> gelecek için
Kabz u Bast-> şu AN yaşanır.
Kabz -> Havf ->Heybet: Kula Celâlî Tecellîler. Kahren kabz..
Bast -> Recâ -> Üns: Kula Cemâlî Tecellîler. Lutfen bast..
Kabz u bast HÂLi tasavvufta; anlayış-yaşayış hayatında, Hizmet eden-Mürşid ve hizmet alan-Mürid ilişkilerinde de çokça anlatılmıştır.
Yıllarını verdiği ve gittikçe azalan öğrencilerinin tükenip sadece bir teki kalan Mürşid sorar: “Oğul nere gitti gidenler?”
sadık öğrenci: “Efendim ben de vedâlaşmaya gelmiştim! Çok emeğiniz var bende, ancak son zamanlarda sizi zındıkça deyiş-davranışlar içinde gördüm!” deyince
Mürşid-i Kâmil: “Üzülme evlâd, ben 40 yıldır bu halde olduğumu Levh-i Mahfuzda İzlemekteyim! Ancak, gidecek başka kapı bulamadım!”
deyince derviş bir ahh çekip : “Anladım hocam anladım Kaderi! Mübremini de! Muallakını da!” der.. dergâha dİZ çöker!..
SeyR ü SülûK:
Seyr -> AŞK u CeZBe ve ZüHD u TaKVâ ile
SülûK -> SıDK u HuŞû ve HaVF u Recâ ile olur..
NEFSin letaif kemâlâtındaki manevî aşamaları AKLen-NAKLen anlatımda;
Seyr ü Sülûk
AŞK u Cezbe
Zühd ü Takvâ
Sıdk u Huşû
Havf u Recâ
Kabz u Bast
Heybet ü Üns
Lâ ilâhe ve İLLâ ALLAH..
Havf u Recâ-> gelecek için
Kabz u Bast-> şu AN yaşanır.
Kabz -> Havf ->Heybet: Kula Celâlî Tecellîler. Kahren kabz..
Bast -> Recâ -> Üns: Kula Cemâlî Tecellîler. Lutfen bast..
Kabz u bast HÂLi tasavvufta; anlayış-yaşayış hayatında, Hizmet eden-Mürşid ve hizmet alan-Mürid ilişkilerinde de çokça anlatılmıştır.
Yıllarını verdiği ve gittikçe azalan öğrencilerinin tükenip sadece bir teki kalan Mürşid sorar: “Oğul nere gitti gidenler?”
sadık öğrenci: “Efendim ben de vedâlaşmaya gelmiştim! Çok emeğiniz var bende, ancak son zamanlarda sizi zındıkça deyiş-davranışlar içinde gördüm!” deyince
Mürşid-i Kâmil: “Üzülme evlâd, ben 40 yıldır bu halde olduğumu Levh-i Mahfuzda İzlemekteyim! Ancak, gidecek başka kapı bulamadım!”
deyince derviş bir ahh çekip : “Anladım hocam anladım Kaderi! Mübremini de! Muallakını da!” der.. dergâha dİZ çöker!..
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9102
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Re: Zühd ü takvâ→Aşk ü Cezbe→Sıdk ü Huşû’→Havf ü Recâ zevkle
ZEVK 1360
Ârifiz, ABdiz, Abdâlız, YÂRin Yüzüğünde KAŞız!
BİLYE gibi YÜZsüzleriz, her noktada Ayak-BAŞız
Ne YÜZ, Ne KÖŞE, Ne YAN koydu İnnî Veccehtü!..Rüzgarı
KIBLemizi SOR-AN Sofu! Kâbe Kalbi Kara Taşız..
26.03.97 10:34
EN'ÂM 79
GÖNÜL Kâbesinin 6 YÜZü
Yedincisi Özü
GÖNÜL Kâbesine ÇIK-AN 4 YOL
Aşk ü Cezbe
Zühd ü Takvâ
Sıdk ü Huşû
Havf ü Recâ
UMUT-RECÂ, yarına yakın,
KORKU-HAVF düne uzaktır
.
إِنِّي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذِي فَطَرَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ حَنِيفًا وَمَا أَنَاْ مِنَ الْمُشْرِكِينَ
1. innî : muhakkak ki ben
2. veccehtu : döndüm
3. vechiye : yüzümü
4. li ellezî : ki ona
5. fatare es semâvâti : semâları (gökleri) yarattı
6. ve el arda : ve arz, yeryüzü
7. hanîfen : hanif olarak (tek Allah'a inanan olarak)
8. ve mâ ene : ve ben değilim
9. min el muşrikîne : müşriklerden
---'' İnnî veccehtu vechiye lillezî fatares semâvâti vel arda hanîfen ve mâ ene minel muşrikîn(muşrikîne).: “Ben, hakka yönelen birisi olarak yüzümü, gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Ben, Allah’a ortak koşanlardan değilim.”
6 / EN'ÂM - 79
Ârifiz, ABdiz, Abdâlız, YÂRin Yüzüğünde KAŞız!
BİLYE gibi YÜZsüzleriz, her noktada Ayak-BAŞız
Ne YÜZ, Ne KÖŞE, Ne YAN koydu İnnî Veccehtü!..Rüzgarı
KIBLemizi SOR-AN Sofu! Kâbe Kalbi Kara Taşız..
26.03.97 10:34
EN'ÂM 79
GÖNÜL Kâbesinin 6 YÜZü
Yedincisi Özü
GÖNÜL Kâbesine ÇIK-AN 4 YOL
Aşk ü Cezbe
Zühd ü Takvâ
Sıdk ü Huşû
Havf ü Recâ
UMUT-RECÂ, yarına yakın,
KORKU-HAVF düne uzaktır
.
إِنِّي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذِي فَطَرَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ حَنِيفًا وَمَا أَنَاْ مِنَ الْمُشْرِكِينَ
1. innî : muhakkak ki ben
2. veccehtu : döndüm
3. vechiye : yüzümü
4. li ellezî : ki ona
5. fatare es semâvâti : semâları (gökleri) yarattı
6. ve el arda : ve arz, yeryüzü
7. hanîfen : hanif olarak (tek Allah'a inanan olarak)
8. ve mâ ene : ve ben değilim
9. min el muşrikîne : müşriklerden
---'' İnnî veccehtu vechiye lillezî fatares semâvâti vel arda hanîfen ve mâ ene minel muşrikîn(muşrikîne).: “Ben, hakka yönelen birisi olarak yüzümü, gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Ben, Allah’a ortak koşanlardan değilim.”
6 / EN'ÂM - 79
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9102
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Re: Zühd ü takvâ→Aşk ü Cezbe→Sıdk ü Huşû’→Havf ü Recâ zevkle
ZEVK 1539
AŞKa DÜŞen→AŞKta PİŞ-ER →Aldırılmaz Feryâdına!
Ahmağın Canı → tatlıdır → Bakamaz → AŞKın tadına!
Zühd ü takvâ → Aşk ü Cezbe → Sıdk ü Huşû’ → Havf ü Recâ!
Güvercin Gönlünde TEVHİD → Muhammed SIDDIK adına!..
03.08.1999 13:59
Lârâ shllri..
AŞKa DÜŞen→AŞKta PİŞ-ER →Aldırılmaz Feryâdına!
Ahmağın Canı → tatlıdır → Bakamaz → AŞKın tadına!
Zühd ü takvâ → Aşk ü Cezbe → Sıdk ü Huşû’ → Havf ü Recâ!
Güvercin Gönlünde TEVHİD → Muhammed SIDDIK adına!..
03.08.1999 13:59
Lârâ shllri..
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9102
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Re: Zühd ü takvâ→Aşk ü Cezbe→Sıdk ü Huşû’→Havf ü Recâ zevkle
ZEVK 1568
Zühd-ü-Takvâ>Aşk-ü-Cezbe>Nasrü-Feth-i HAKK Mi’katı
->Sıdk-ü-Huşû’ -> Havf-ü-Recâ -> Azîzü’l- Hamîd Mir’atı
AZAMET -> Celâl’i HEYBET!.. HADDin bil SIDDIK’a sarıl!
SIRR-ı SUBHÂN’da -> SIFIRdır -> Makam-ı ÜNS’ün SIRAT’ı…
16.08.1999 15:50
Lârâ shllri...
إِذَا جَاء نَصْرُ اللَّهِ وَالْفَتْحُ
---“İzâ câe nasrullâhi vel feth: Allah'ın yardımı ve fetih geldiği zaman.” (Nasr 110/1)
وَرَأَيْتَ النَّاسَ يَدْخُلُونَ فِي دِينِ اللَّهِ أَفْوَاجًا
---“Ve reeyten nâse yedhulûne fî dînillâhi efvâcâ: Ve insanların Allah'ın dinine dalga dalga girdiklerini gördüğünde” (Nasr 110/2)
فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَاسْتَغْفِرْهُ إِنَّهُ كَانَ تَوَّابًا
---''Fe sebbih bi hamdi rabbike vestagfirh(vestagfirhu), innehu kâne tevvâbâ: Hemen Rabbini hamd ile tesbih et ve O'ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir.” (Nasr 110/3)
Nasrullah, Allah'ın yardımı, Hidâyetullah, Kelâmullah, Resûlullah, Şerîat-ı Garra, Nakl İlmi geldiğinde ve insan nefsi bunu lâyıkı vechiyle algıladığında;
"Semiğnâ: şimdi DUYduk",
"İyyake nâ'büdü: ancak sana kulluk ederiz" der.
Ve Fethullah geldiğinde, Nurullah ve Nur-u MuhaMMed, öz pirizinden tevhid fişiyle letâifleri (nefs mertebelerini) aydınlatınca, karanlıklar fetholunca; nefs, ilâhî ve MuhaMMedî ilhâma mazhar olur .
"Ve ateğnâ: derhâl itâat ederiz. Ve iyya kene'stâin: yalnız senden dileriz" der.
Bu ise aklın önceki naklî ilmî hazmetmesi ve kendisinden bekleneni anlayıp yapmasıdır.
ALLAHÜ ZÜ'L-CELÂL'in isim ve sıfatlarını tanıtmak ve tesbit etmek naklî şerîatın işi, zâtını tanımak ise mârifet olup akl-ı selimin işi ve gereğidir.
Aklı nurlanan insan nefsî, Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'in getirdiği naklî ilim olan şerîatı rahatlıkla anlar.
Zîrâ Nasrullah nefsin elde etmesi istenilen şeyi elde edebilmesi için yapılan YARATAN'ın ilâhî yardımıdır.
Bu yardımı kullanabilmesi için nefsin gözü kulağı ve her şeyi olan akla; can gibi, Nurullah yetişince bu Fethullahtır.
El feth: muallakta olan neticeyi elde etmektir. Engellerin aşılması ve açma işlemidir.
"O zaman insanların dalga dalga ALLAH'ın dinine girdiğini gördüğün zaman. Derhâl hamd ile RABB'ını tesbih et!... O'ndan, istiğfârını (bağışlanmanı) dile... Şüphesiz O, çok çok tevbeleri kabul edendir..."
Bu sûrede üzerinde çok zikir, fikir ve zevk gerektiren sûrelerdendir.
Şükürde tüm canlılar müşterektir. Somut ni'metlerin tümünü kapsar. Esmâî zuhûr ni’metleri...
Susuz bir hayvanı sularsanız, oynamaya başlar, bize bile teşekkür eder. Susuz bir bitki sulanınca teşekkür eder çiçek açar, meyve sunar. İnsan da öyle.
Ne var ki HAMD; akıllı olanlara mahsus zâtî, sıfatî ve soyut ni'metleri de içine alan ve kapsayan şükürdeki ismin sahibine (müsemmâ) olan sonsuz şükür, saygı hürmet ve hayrânlığın ifâdesidir.
Velîyy-i ni'meti bilmektir.
Hamdeden akıl, artık rüşdüne eren ilâhî bir AŞK olmuştur.
İnsanoğlu; Rübûbiyyetin fevc fevc (dalga dalga: effâcâ) kahr ve kibriyâ denizinden sağ selâmet geçebilmek için tesbih, hamd, istiğfâr gemileriyle ve sahibinin Tevvab oluşu sayesinde geçebilir.
İnsan aklı RABB'ini tanır ve isbat edip tevhid eder.
Naklle ise akıl, RABB'ine hamd etmeyi öğrenir. Bu ise tevhidin tekemmülüdür...
Tesbih: Yaratan Subhan ALLAH Tealâ'yı azametine yaraşan sıfatlarla tanıyıp, yaratılmışların taşıdığı tüm sıfat ve işâretlerden somut olarak tenzih etmek, noksanlıktan münezzeh kılıp kemâl sıfatlarıyla mevsuf oluşuna inanç ve ilândır.
Takdis ise: ALLAH'u Tealâ'yı kudretiyle tanımak olup değil akla gelebilen, akla gelemeyecek olan soyut noksanlıklardan dahi münezzeh kılarak mutlak kemâliyetine imân ve ifâdedir.
Subbûhün Kuddûsün...
Zühd-ü-Takvâ>Aşk-ü-Cezbe>Nasrü-Feth-i HAKK Mi’katı
->Sıdk-ü-Huşû’ -> Havf-ü-Recâ -> Azîzü’l- Hamîd Mir’atı
AZAMET -> Celâl’i HEYBET!.. HADDin bil SIDDIK’a sarıl!
SIRR-ı SUBHÂN’da -> SIFIRdır -> Makam-ı ÜNS’ün SIRAT’ı…
16.08.1999 15:50
Lârâ shllri...
إِذَا جَاء نَصْرُ اللَّهِ وَالْفَتْحُ
---“İzâ câe nasrullâhi vel feth: Allah'ın yardımı ve fetih geldiği zaman.” (Nasr 110/1)
وَرَأَيْتَ النَّاسَ يَدْخُلُونَ فِي دِينِ اللَّهِ أَفْوَاجًا
---“Ve reeyten nâse yedhulûne fî dînillâhi efvâcâ: Ve insanların Allah'ın dinine dalga dalga girdiklerini gördüğünde” (Nasr 110/2)
فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَاسْتَغْفِرْهُ إِنَّهُ كَانَ تَوَّابًا
---''Fe sebbih bi hamdi rabbike vestagfirh(vestagfirhu), innehu kâne tevvâbâ: Hemen Rabbini hamd ile tesbih et ve O'ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir.” (Nasr 110/3)
Nasrullah, Allah'ın yardımı, Hidâyetullah, Kelâmullah, Resûlullah, Şerîat-ı Garra, Nakl İlmi geldiğinde ve insan nefsi bunu lâyıkı vechiyle algıladığında;
"Semiğnâ: şimdi DUYduk",
"İyyake nâ'büdü: ancak sana kulluk ederiz" der.
Ve Fethullah geldiğinde, Nurullah ve Nur-u MuhaMMed, öz pirizinden tevhid fişiyle letâifleri (nefs mertebelerini) aydınlatınca, karanlıklar fetholunca; nefs, ilâhî ve MuhaMMedî ilhâma mazhar olur .
"Ve ateğnâ: derhâl itâat ederiz. Ve iyya kene'stâin: yalnız senden dileriz" der.
Bu ise aklın önceki naklî ilmî hazmetmesi ve kendisinden bekleneni anlayıp yapmasıdır.
ALLAHÜ ZÜ'L-CELÂL'in isim ve sıfatlarını tanıtmak ve tesbit etmek naklî şerîatın işi, zâtını tanımak ise mârifet olup akl-ı selimin işi ve gereğidir.
Aklı nurlanan insan nefsî, Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'in getirdiği naklî ilim olan şerîatı rahatlıkla anlar.
Zîrâ Nasrullah nefsin elde etmesi istenilen şeyi elde edebilmesi için yapılan YARATAN'ın ilâhî yardımıdır.
Bu yardımı kullanabilmesi için nefsin gözü kulağı ve her şeyi olan akla; can gibi, Nurullah yetişince bu Fethullahtır.
El feth: muallakta olan neticeyi elde etmektir. Engellerin aşılması ve açma işlemidir.
"O zaman insanların dalga dalga ALLAH'ın dinine girdiğini gördüğün zaman. Derhâl hamd ile RABB'ını tesbih et!... O'ndan, istiğfârını (bağışlanmanı) dile... Şüphesiz O, çok çok tevbeleri kabul edendir..."
Bu sûrede üzerinde çok zikir, fikir ve zevk gerektiren sûrelerdendir.
Şükürde tüm canlılar müşterektir. Somut ni'metlerin tümünü kapsar. Esmâî zuhûr ni’metleri...
Susuz bir hayvanı sularsanız, oynamaya başlar, bize bile teşekkür eder. Susuz bir bitki sulanınca teşekkür eder çiçek açar, meyve sunar. İnsan da öyle.
Ne var ki HAMD; akıllı olanlara mahsus zâtî, sıfatî ve soyut ni'metleri de içine alan ve kapsayan şükürdeki ismin sahibine (müsemmâ) olan sonsuz şükür, saygı hürmet ve hayrânlığın ifâdesidir.
Velîyy-i ni'meti bilmektir.
Hamdeden akıl, artık rüşdüne eren ilâhî bir AŞK olmuştur.
İnsanoğlu; Rübûbiyyetin fevc fevc (dalga dalga: effâcâ) kahr ve kibriyâ denizinden sağ selâmet geçebilmek için tesbih, hamd, istiğfâr gemileriyle ve sahibinin Tevvab oluşu sayesinde geçebilir.
İnsan aklı RABB'ini tanır ve isbat edip tevhid eder.
Naklle ise akıl, RABB'ine hamd etmeyi öğrenir. Bu ise tevhidin tekemmülüdür...
Tesbih: Yaratan Subhan ALLAH Tealâ'yı azametine yaraşan sıfatlarla tanıyıp, yaratılmışların taşıdığı tüm sıfat ve işâretlerden somut olarak tenzih etmek, noksanlıktan münezzeh kılıp kemâl sıfatlarıyla mevsuf oluşuna inanç ve ilândır.
Takdis ise: ALLAH'u Tealâ'yı kudretiyle tanımak olup değil akla gelebilen, akla gelemeyecek olan soyut noksanlıklardan dahi münezzeh kılarak mutlak kemâliyetine imân ve ifâdedir.
Subbûhün Kuddûsün...
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5184
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Re: Zühd ü takvâ→Aşk ü Cezbe→Sıdk ü Huşû’→Havf ü Recâ zevkle
ZEVK 1842
Düştüm Şu GuRBet EVİne.. Nefsin OYUNcağı OLdum!
Makarr-ı MuhaBBet KaLBim.. OLur-Olmazlarla Doldum
Aşk u Cezbe, Zühd-ü Takvâ, Sıdk-û-Hüşû’, Havf u Recâ…
ÜNSiyyetimi KAYBettim… Ulu MevLÂm BİLmem N’OLdum!..
06.10.01 14:57
antalya..
Makarr: (Karar. dan) Karar yeri. Karargâh. Kararlı yer. Merkez. Pâyitaht.
ÜNSiyyet: Alışkanlık, dostluk. Birlikte düşüp kalkmak. Ahbablık.
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5184
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Re: Zühd ü takvâ→Aşk ü Cezbe→Sıdk ü Huşû’→Havf ü Recâ zevkle
ZEVK 1539
AŞKa DÜŞen→AŞKta PİŞ-ER →Aldırılmaz Feryâdına!
→ AHmağın Canı tatlıdır → Bakamaz AŞKın tadına!
Zühd ü takvâ →Aşk ü Cezbe →Sıdk ü Huşû’ →Havf ü Recâ!
Güvercin Gönlünde TEVHİD → MuhaMMed SIDDIK ADIna!..
03.08.1999 13:59
Lârâ shllri..
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9102
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Re: Zühd ü takvâ→Aşk ü Cezbe→Sıdk ü Huşû’→Havf ü Recâ zevkle
ZEVK 1568
Zühd ü takvâ, Aşk ü Cezbe Nasr ü Feth-i HAKK mi’katı
Sıdk ü Huşû’, Havf ü Recâ Azîzü’l- Hamîd Mir’atı
AZAMET Celâl’i HEYBET! HADDin bil SIDDIK’a sarıl!
SIRRı SUBHÂN’da SIFIRdır Makam-ı ÜNS’ün SIRAT’ı…
16.08.1999 15:50
Lârâ shllri...
ZEVK 1776
ZüHD ü TaKVâ.. AŞK u CeZBe.. HaVF u ReCâ.. SıDK u Huşû’..
AŞK KÂBESİn Dört YÜZüne -> YUVAsın KURmuş AŞK KUŞU
ÜSTü -> ÜNS ü HeYBeT İmiş.. ALTı -> AHRâR-ın kûN POSTu
Kendi DERİsini YÜZmüş -> Ondanmış Çıplak DURuşu...
05.09.2001 18:52
lârâ shll.. antly..frtına…
ZEVK 1842
Düştüm Şu GuRBet EVİne.. Nefsin OYUNcağı OLdum!
Makarr-ı MuhaBBet KaLBim.. OLur-Olmazlarla Doldum
Aşk u Cezbe, Zühd-ü Takvâ, Sıdk-û-Hüşû’, Havf u Recâ…
ÜNSiyyetimi KAYBettim… Ulu MevLÂm BİLmem N’OLdum!..
06.10.01 14:57
antalya..
Makarr: (Karar. dan) Karar yeri. Karargâh. Kararlı yer. Merkez. Pâyitaht.
ÜNSiyyet: Alışkanlık, dostluk. Birlikte düşüp kalkmak. Ahbablık.