KÜTÜB-i SİTTE MUHADDİSLERİMİZ

Peygamber Efendimizin (sav) mübarek sözleri ve Kudsi Hadisler.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

KÜTÜB-i SİTTE MUHADDİSLERİMİZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


KÜTÜB-i SİTTE MUHADDİSLERİMİZ


ALLAH’ın ÂŞığı ->OnLar
MuuHaBBet KÂŞığı OnLar
RABB İLe RaSûL SÖZünün
->GÜNEŞ-in IŞığı ->OnLar!.

ZEVK 7937

ALLAH’ın MükeRReM KULu ->ReSûLuLLAH YÂRi BUHARî
->Kur'ÂN-a ->HASBî HiZMetçi ->İSLÂM ENVÂRi BUHARî
ÖMRünü LiVeCHiLLAH VERmiş
NOKta NOKta VAHİYy DERmiş
->MuhaMMeDü’L- EMîN DİLi -->AHMEDî AHBARî BUHARî!.


celle celâlihu.
sallallahu aleyhi vesellem..
kaddesallahu sırrahu…

20.11.16 05:19
voiciistnbL..karagümrükdervişalimahçllçrşsndcnmmm..


BUHARî.: BUHARaLı Hadis İmamı Ebu Abdullah Muhammed b.İsmâil kaddesallahu sırrahu,
ENVÂRî: (Nur. c.) Nurlar, ışıklar, aydınlıklarla ÜMMet-i MuhaMMedi Maddî Mânevî karanlıktan kurtarmaya vâsıta olan Nûr Hizmetçisi.
AHBARî: Kur'ÂN-ı Kerîm ve Hadis-i Şerîflerimizi rivâyetçi, rivâyet eden Koca İmamımız.
LiVeCHiLLAH.: ALLAH celle celâlihu için. ALLAH celle celâlihu nâmına, ALLAH celle celâlihu AŞKına..



Resim


1-) İMAM BUHARî kaddesallahu sırrahu (Ölm. 256/869)

Kısaca Buharî olarak bilinen Ebü Abdullah Muhammed b.İsmail kaddesallahu sırrahu, en büyük hadis bilgini olarak kabul edilir. Sünnî gelenek O'nun ana eseri “el-Cami es-Sahih”i Kur'ÂN-ı Kerîm'den sonra en muteber islam kaynağı ve hadis kitaplarının en büyüğü sayar. Buharî'nin, bu eserini 600.000 hadis içinden seçtiği 7275 hadisten vücuda getirdiği biliniyor. 16 yılda tamamlanan bu eser 97 kitaba ve 3730 bâba ayrılmıştır.

Buharî, isminden de anlaşılacağı gibi, islam ilimlerinin, özellikle hadis ve tasavvufun beşik kentlerinden biri olan Buhara'da 13 Şevval 194 h.(21 Temmuz 810 miladî) doğdu. Çok küçük yaşta babasını kaybettiği için yetim olarak büyümüştür. Dedesi Bardizbah, gayrimüslimdi. Berdizbah, çiftçi demektir. Buharî'nin henüz 10 yaşındayken hadisle meşgul olmaya başladığını biliyoruz. Bu yaştan itibâren Mekke başta olmak üzere Hicaz bölgesi, Mısır, İran ve Irak gibi islam kültürünün merkez sahalarını, ilmi tetkikleri için yıllarca dolaştıktan ve sayıları yirmiye varan büyük bilginlerden dersler aldıktan sonra tekrar Türkistan'a dönmüş, Buhara, Semerkant ve Hartank'ta eserlerini yazmaya devam etmiş ve nihayet Hartank'ta, ata binmek üzere olduğu bir sırada kriz geçirmiş ve ardından da ölmüştür.

Buharî, baş eseri “Sahih”deki hadisleri, kendilerinden aldığı kişilerin biyografilerini tetkik için “et-Tarih el-Kebir” adlı bir eser yazmış, daha sonra bu eseri “et-Tarih es-Sagir” adıyla özetlemiştir. Kaynakların bildirdiğine göre Buharî, “et-Tarih el-Kebir'”ni Medine'de ikâmeti sırasında mehtaplı gecelerde Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'in kabri yanında yazmıştır.
Buharî'nin bugün elimizde bulunan diğer üç eseri “es-Sülasiyat, el-Edeb el-Müfred ve Halkı Efali İbad” adlarını taşımaktadır. O'na izâfe edilen “Tefsir el-Kur'an ve Tenvir el-Ayneyn”in durumları tartışmalıdır.

Hadis ilmine başlamasıyla ilgili bir soruya cevâb verirken şunları söylüyor: "Onbir yaşına geldiğim sırada Abdullah b.Mübârek, vs. gibi hadis bilginlerinin kitaplarını ve sözlerini ezberlemiştim. Bunun ardından annem ve kardeşim Ahmed'le birlikte, hac maksadıyla Mekke'ye gittik. Hacdan sonra ben, hadis tahsili için orada kaldım. Onsekiz yaşına geldiğim sırada Sahabe (Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'in arkadaşları) ve Tabi'in (Sahabileri tanıyan kuşak) bilginleriyle ilgili eserlerimi yazmaya başladım. “Tarih” adlı eserimi de, yine o sıralarda Medine'de kaleme aldım. Bu eseri, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'in Ravzası yanında ve mehtaplı gecelerde yazmışımdır."

Büyük eseri “Sahih”i hazırlayışından bahsederken de şöyle diyor: "Bir gün, muhaddis İshak b.Rahuye'nin meclisinde bulunuyorduk. Dostlardan birisi: "Ne olurdu, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in hadislerini bir araya toplayan özet bir kitab yazsaydınız" dedi. Bu istek benim kalbimde yer etti ve topladığım 600.000 hadisten seçmeler yaparak “Sahih”imi vücuda getirdim. Eserime aldığım her hadisi yerine koymadan önce boy abdesti alır iki rekat namaz kılardım."

En çok sevdiği şeylerden biri de, dostlarına, özellikle Ramazan geceleri, hatimle namaz kıldırmaktı.
Diyor ki: "Allah'ın huzuruna vardığımda, bir kimsenin gıybetinde bulunmuş olmaktan hesaba çekilmek istemiyorum."
Dostlarından Muhammed b.Yusuf anlatıyor: "Kendisiyle birlikte kaldığım bir gece tam 18 defa kalkıp kandili yaktığını gördüm: Her seferinde aklına gelen, çözdüğü bir problemi kaydediyordu."
Bütün kaynaklar, Buharî'nin, ikâmet ettiği her kentte ilmi sohbetlerinden binlerce kişinin yararlandığını yazmaktadırlar. Bu çok genç ilim adamı zaman zaman da kıskançlıklara, maksatlı imtihanlara muhatab oluyordu. Tarihu Bağdad yazarı, Buharî'nin, Bağdat'ta bulunduğu sırada şöyle bir olayla karşılaştığını bildiriyor: Bir grup hadisçi Buharî'yi imtihan etmek maksadıyla yüzden fazla hadisin metinlerini ve rivâyetlerinde yer alan kişileri, içinden çıkılamaz şekilde birbirine karıştırarak Buharî'nin önüne getirirler. Buharî bunları okur ve karşısındakilere, bütün bunların doğru şekillerini hiç bocalamadan yazdırıverir. Bunu gören hadisçiler Buharî'ye saygı ve bağlılıklarını arzederler. Bağdat'lı hadisçilerden Musa b.Harun el-Hammal duygularını şöyle dile getiriyor: "Bütün İslam milletleri, ikinci bir Buharî vücuda getirmek için bir araya gelseler, yine de bir başka Buharî meydana getiremezler."
Diyor ki Buharî: "Bağdat'a her gittiğim de, büyük mezheb İmamı Ahmed b.Hanbel ile sohbetlerimiz olmuştur."

Büyük hadis otoritelerinden bazılarının Buharî'yle ilgili sözleri şöyle:

Şu gök kubbenin altında, Buharî'den daha iyi hadis bilen bir insan görmedim.
(Muhammed b.İshak)

Ey hadis ilmiyle uğraşanlar, Buhara'lı şu gencin etrafında toplanın ve muhtaç olduğunuz her şeyi ondan öğrenin.
(İshak b.Rahuye)

Buharî'nin göğsünde bir tüy olmayı isterdim.
(Abdullah b.Hammad)

Hadis bilgini Müslim'i Buharî'nin dizi dibinde, küçük bir çocuk gibi bir şeyler öğrenmeye çalışırken gördüm.
(Hafız Muhammed b.Yakub)

Buharî'nin, doğduğu kenti terketmesi şu olay yüzünden olmuştu: Buhara Emiri Halid b.Ahmed O'ndan sarayına gelip ders okutmasını istedi. Buharî şu cevâbı verdi: "Ben ilim adamıyım; şunun bunun kapısına ders vermeye giderek ilmi zelil edemem. Eğer bir şey öğrenmeye niyet ve ihtiyacın varsa ders verdiğim yere veyâ evime gelirsin!." Bunun üzerine Emir'le araları açıldı ve Buharî doğup büyüdüğü kenti terkedip Hartank'a gitmek zorunda kaldı. Bu olay üzerine O, şöyle yakarmıştır: "Allahım!. Artık yeryüzü bana dar gelmeye başladı, beni yanına al!."
Ve aradan bir yıl geçmeden Buharî bu haksızlıklar ve yolsuzluklar dünyasından ayrılıp Hakk'a yürüdü..

Buharî'nin maruz kaldığı eziyet ve sıkıntıların bir sebebi de, kendisinin "Kur'ÂN-ı Kerîm lafızlarının mahluk olduğu"na inanması (iftirası)dır. Tarihu Bağdad yazarının beyânlarına bakılırsa bu suçlama Buharî'yi çekemeyenler tarafından, özellikle O'nu kendisine rakibb gören Muhammed b.Yahya tarafından icâd edilmiştir. Bu iddianın, Kütüb-i Sitte'den ikincisini hazırlayan Müslim'i suçlamada da kullanıldığını görüyoruz.
(Buharî için bk. Hatib el-Bağdadî; Tarihu Bağdad, biyografi no: 424; İbnu Hallikan; Vefeyat ilgili mad.; Sübki, et-Tabakat, biyografi no:54)
Resim
Cevapla

“►Hadis-i Şerifeler◄” sayfasına dön