HERKESİN SU'YUNA TAŞ ATILMAZ...
Herkesin suyuna taş atılmaz.
Bazı adam sel olur helâk eder, hem seni hem kendisini.
Bakalım sen de öyle mutmainne olmuş bir nefs var mı?
Sürekli dönüp dolaşıp aynı noktaya geliyorsan bu devran mıdır?
Bana sorsan değildir.
Muhammedi tasavvuf dinamiktir.
Aynı merkezden aynı çapta çember üstüne çember çizmez
Belki aynı merkezden farklı çaplarda çemberler çizer yahut o merkezden sonsuza giden bir doğru yani sırati mustakimini çizer...
Biliyorsun minimum eğriliğe doğru diyoruz
Yani biz kuluz biz emrolunduğu gibi dostdoğru oluruz olmaya çalışırız da velev ki eğriliklerimiz kusurlarımız olmasın! Olacaktır da
Eee nasıl olacak bu, nasıl düzelecek, nasıl törpülenecek nasıl minumuma indirilecek bu eğrilikler, limit sıfıra nasıl yaklaşacak?
Havf ve Reca ile
Tevbe ve istiğfar ile
Salât ve salâvat ile...
Emri bil- maruf nehyi anil- münker ile
Herkes kabındakini dışarı taşırmakta
Eğer bir mürşid-i kâmile bende olmak istersen, sen de kâmil bir ihvan ol evvelâ!
Bu yüzden başkaları ile uğraşmaktan vazgeç artık
Kendinle uğraşmayı unutur olmuşsun... Biraz da kendine vakit ayır nefsinin SENin üzerinde bu kadar HAKKı olsun!
Mevlevilerin cübbeleri Bektaşilerinkine nazaran daha boldur
Bektaşilerin mintan dediğimiz gömlekleri bugünkü deyimi ile slim fit
Bektaşi soruyor Mevleviye :
Efendim diyor sizin cübbeleriniz neden böyle bol?
Mevlevi cevap veriyor:
Biz diyor çevremizde kusur gördük mü kimseye söylemeden o noksanlıkları kusurları kollarımızdan kimse görmesin bilmesin diye gizlice içeriye sokarız,
Bu sefer Mevlevi soruyor Bektaşiye:
Ya sizinkiler neden dar?
Bektaşi cevap veriyor:
Efendim biz kimsede bir noksanlık görmeyiz... O yüzden içeriye sokulacak da bir şey yok diyor
Bilir misin ikisi de çok güzel hasletlerdir... Ben derim ki ikisinin de birbirinden üstünlüğü yahut alçakta oluşu söz konusu değildir.
Fakat burada bir NOKTA var, noksanları kusurları setretme!
İkisinde de bu özellik ve güzellik mevzu bahis.
Bugün dünden farklı ve akılları bulandırmak için çok aşırı ve ters şeyler söyleniyor
Hâlbuki Müslüman sade insandır berrak insandır bir kaynaktan çıkan su gibi tertemiz ve SAF!
Müslüman kendisini bilerek, kendisini sıkıntıya sokmaz!
Haa imtihan sorusu zorsa o başka
O zaman zaten kulluk devreye giriyor, KUL demek RIZA gösteren ve ŞÜKRedendir
Ancak herkesin de imtihan sorusu başka başkadır..
Herkesin imtihanı nevi şahsına münhasırdır vesselam
Çölde her türden insan mevcut ve bunlar hep imtihan
Bu çöl dediğimiz bilâkis yaşadığımız dünyanın hayatın ta kendisidir
Neden çöl? Çölde hayatta kalmak zordur.
Herşey Hakk'tan dır amma kötü şeyleri ve şerri nefsinden bil der büyükler!
İnce bir çizgi bu!
İnsanlar şerri kendi seçer çünkü sünnetullah dışına çıktın mı şerri tercih etmiş oluyorsun
Allah kuluna zulmetmez!
Gazabında bile rahmeti var
Rahmetim her şeyi kuşatmış diyor.
Bakın Münir Derman hazretleri ne der?
Aslında haram yoktur!
Bunu duyan vaayyyy be ne diyor bu? Diyebilir
Sen helalin dışına çıktın mı harama tenezzül ettin
Ateş yakar... Yahut sen gazabı seçtin, câri olan Sünnetullahın dışına çıktın bu sana zarar verecektir sistemin gereği böyle olacaktır...
Mesela güneş ışınları yararlıdır tamam ama örtünmeden çırılçıplak da 50oC güneşin altında durursan yanarsın
Bak rahmet olan gazab oldu...
Leş insan için haramdır pis bir şeydir ama ondan beslenenler için rahmettir
Din İNSANa sunulan bir teklif...
Bu bile Cenâb-ı Hakkın insanı ne kadar çok sevdiğini göstermeye yeter bile artar bak kulum bu mükevvinât senin emrinde, ama olur ya sen hataya düşersin Rabbin seni yalnız bırakmaz, sana DİNini Nebîler ve Resûller kanalıyla bildirir ki bu çölde yolunu şaşırmayasın haaa!
Bu emirler SENin kâinatın duyulamayan ve görülemeyen musikisine raksına iştirak etmen onunla uyumluluk modunda ve ahenk içinde hayyat sürmen için Rabbinin sana sunmuş olduğu KOLAYLIKLARDIR desek nasıl olur?
Bir de bunları AŞK ile yaptın mı VELÎ oldun gitti: sen artık ÖZ-ELsin ama öyle bir ELsin ki yaban el,yad el değil ALLAHın ELİ yedullah!
"KULUM" kelimesi sana çok yakışır bundan böyle...
Herkesin SUyuna TAŞ atılmaz
- MBurak
- Kıdemli Üye
- Mesajlar: 415
- Kayıt: 12 Ağu 2007, 02:00
Herkesin SUyuna TAŞ atılmaz
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/brk.jpg[/img]
- canan
- Aktif Üye
- Mesajlar: 145
- Kayıt: 28 Eki 2008, 02:00
Bir de bunları AŞK ile yaptın mı VELÎ oldun gitti: sen artık ÖZ-ELsin ama öyle bir ELsin ki yaban el,yad el değil ALLAHın ELİ yedullah!
"KULUM" kelimesi sana çok yakışır bundan böyle...
Burak kardeşim ok gibi bir yazı direk gönlü hedefliyor.
ALLAH C.C. razı olsun
Muhammedi Muhabbetle...
"KULUM" kelimesi sana çok yakışır bundan böyle...
Burak kardeşim ok gibi bir yazı direk gönlü hedefliyor.
ALLAH C.C. razı olsun
Muhammedi Muhabbetle...
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/sg_1.jpg[/img]
- dibbace
- Saygın Üye
- Mesajlar: 222
- Kayıt: 15 Nis 2008, 02:00
Re: Herkesin SUyuna TAŞ atılmaz
her iki şuur halini yaşamanın ne zararı var,illa bol veya dar cübbemi gerek...MBurak yazdı:...
Mevlevilerin cübbeleri Bektaşilerinkine nazaran daha boldur
Bektaşilerin mintan dediğimiz gömlekleri bugünkü deyimi ile slim fit
Bektaşi soruyor Mevleviye :
Efendim diyor sizin cübbeleriniz neden böyle bol?
Mevlevi cevap veriyor:
Biz diyor çevremizde kusur gördük mü kimseye söylemeden o noksanlıkları kusurları kollarımızdan kimse görmesin bilmesin diye gizlice içeriye sokarız,
Bu sefer Mevlevi soruyor Bektaşiye:
Ya sizinkiler neden dar?
Bektaşi cevap veriyor:
Efendim biz kimsede bir noksanlık görmeyiz... O yüzden içeriye sokulacak da bir şey yok diyor
Sevgili kardeşim teşekkürler güzel manalar için...
...
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
- dibbace
- Saygın Üye
- Mesajlar: 222
- Kayıt: 15 Nis 2008, 02:00
Bir gün sormuşlar ermişlerden birine..."Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır...?"
"Bakın göstereyim" demiş ermiş...Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış...Hepsi oturmuşlar yerlerine...Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar...
Ermiş "Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz" diye bir de şart koymuş..."Peki" demişler ve içmeye teşebbüs etmişler...Fakat o da ne...? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına...En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan...
Bunun üzerine "Şimdi..." demiş ermiş..."Sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe..." Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa..."Buyrun" deyince her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak içmişler çorbalarını...Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan...
"İşte" demiş ermiş..."Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse o aç kalacaktır...Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır...Şüphesiz şunu da unutmayın...Hayat pazarında alan değil veren kazançlıdır her zaman..."
"Bakın göstereyim" demiş ermiş...Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış...Hepsi oturmuşlar yerlerine...Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar...
Ermiş "Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz" diye bir de şart koymuş..."Peki" demişler ve içmeye teşebbüs etmişler...Fakat o da ne...? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına...En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan...
Bunun üzerine "Şimdi..." demiş ermiş..."Sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe..." Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa..."Buyrun" deyince her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak içmişler çorbalarını...Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan...
"İşte" demiş ermiş..."Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse o aç kalacaktır...Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır...Şüphesiz şunu da unutmayın...Hayat pazarında alan değil veren kazançlıdır her zaman..."
- dibbace
- Saygın Üye
- Mesajlar: 222
- Kayıt: 15 Nis 2008, 02:00
Ah Mehmedim be...Simdi bunu duyan saf kardesimiz,gün ortasi kizgin gunesin altinda oturur,sikayet etmeme adina...Sonra beyin kanamasi gecirir gider...yazdı:CEMALULLAH AYNASI
-
Ay ışığına beste yaparken gün ortasında kavuran Güneşten yaka silkiyorsak, kusura bakmayın ama İkilikten çıkışımız çok zor dostlarım.
MEHMET DOGRAMACI.
VAHDET budistler gibi kendini HiCLiK cikmazina terketmek degildir...
VAHDET,isin ASLIni bildikten sonra,Herseye HAKKini verebilmektir...
O nedenle MERTEBELER iLMini muhakkak bilmek gerekiyor...
Bununda Seyr-i Sülükten baska bir yolu yok...
Günes kavuruyorsa,Yaka silk evet,ama bu bir sikayet olmasin...NAZ gibi olsun...YAKTIN BENiiii kabilinden...
Bunun iKiLiK görmek ile bir alakasi yok,icinde bulundugu sartlarin geregidir o...
Ama bizi ehli olan ve olmayan ilgilendirmiyor ki...
Biz kendimize bakariz...
YORUMSUZ seyir derken saniyorum böyle bir sey anlatilmak isteniyor...
Makamlarin en üstünü ABD-I ACiZ ise;ben bunu SIRADAN iNSAN olabilmek diye anliyorum...
Ve biliyorum ki,günümüzde EN FARKLI olan EN BASiT olabilendir...
...
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12886
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
bu harika görüşlerin başlagıcındaki ışık kanatlı - burak yüzlü kıtmir özlü genç can!
ÇÖL de Tektir HERŞEY-HER CAN,
ADı BİZdir..
YOlda tek;
Bezm-i Elestten Meclis-i Mahşere ÇEKilAN kıldan ince kılıçtan keskin Sırat-ı Müstakim tELinde Har cAN bir CANBAZdır..
AKLı olanların elinde TEVHİD Sopası..
Bir tarafı Lâ İlâhe.. İnkarı.
Diğer taraf İllallah.. İkrarı..
Muhammedi EDEB ise İKİ EL in SEVİYEsine SAHİB Olmaktır ve hep ÖNüne bakmaktır..
Yıllardır tanıdığım Umut Işığı Yüreğinle,
İç Dengen ve Dış Düzenin Daimâ Muhammedi kalsın,
ve Nur-u MîM Olup Nur SAÇsın..
İnşaallahh Nur!..
ÇÖL de Tektir HERŞEY-HER CAN,
ADı BİZdir..
YOlda tek;
Bezm-i Elestten Meclis-i Mahşere ÇEKilAN kıldan ince kılıçtan keskin Sırat-ı Müstakim tELinde Har cAN bir CANBAZdır..
AKLı olanların elinde TEVHİD Sopası..
Bir tarafı Lâ İlâhe.. İnkarı.
Diğer taraf İllallah.. İkrarı..
Muhammedi EDEB ise İKİ EL in SEVİYEsine SAHİB Olmaktır ve hep ÖNüne bakmaktır..
Yıllardır tanıdığım Umut Işığı Yüreğinle,
İç Dengen ve Dış Düzenin Daimâ Muhammedi kalsın,
ve Nur-u MîM Olup Nur SAÇsın..
İnşaallahh Nur!..
- MBurak
- Kıdemli Üye
- Mesajlar: 415
- Kayıt: 12 Ağu 2007, 02:00
kulihvani yazdı:bu harika görüşlerin başlagıcındaki ışık kanatlı - burak yüzlü kıtmir özlü genç can!
ÇÖL de Tektir HERŞEY-HER CAN,
ADı BİZdir..
YOlda tek;
Bezm-i Elestten Meclis-i Mahşere ÇEKilAN kıldan ince kılıçtan keskin Sırat-ı Müstakim tELinde Har cAN bir CANBAZdır..
AKLı olanların elinde TEVHİD Sopası..
Bir tarafı Lâ İlâhe.. İnkarı.
Diğer taraf İllallah.. İkrarı..
Muhammedi EDEB ise İKİ EL in SEVİYEsine SAHİB Olmaktır ve hep ÖNüne bakmaktır..
Yıllardır tanıdığım Umut Işığı Yüreğinle,
İç Dengen ve Dış Düzenin Daimâ Muhammedi kalsın,
ve Nur-u MîM Olup Nur SAÇsın..
İnşaallahh Nur!..
"İnsanlar diyor yeme içme dışında güzel söz ve nasihat ile de beslenirler"
Şüphesiz sözlerin ise en güzeli Resulü Zişan Efendimiz Salallahu Aleyhi Ves'sellem in mübarek dillerinden dökülen Kelâmullah olan Kur'an-ı Azimüşşan'dır!
İnsan bir sözle müslim olur bir sözle kâfir olur
sözüne güvenilir olan EMİN olur, sözüne itimat edilmeyen HAİN olur...
EMİN
Söz bu denli önemlidir BİZde...
Sözümüz sohbete tebdil eder, bu tebdilden Muhabbet doğar..
Bu Muhabbet MUHAMMEDÎ MUHABBETTİR...
ve bu kokuyu Muhammedi olanlar Anlar HAMDOLSUN...
Muhabbettimiz içtendir, CAN'dan CAN'a dır...
Bu samimiyette riyakârlık olduğunu SANANların evvela kendi kendilerinin samimiyetlerini DOST AYNasına bakarak gözden ve özden geçirmelerini rica ederim..
Kulların birbirlerine karşı olan samimiyetinden ve sadakatından şunun anlaşılması gerekir zira;
Bu ADAM var ya, ki onun da ASLI ADEM'DİR, ÖLECEĞİNİ bilse bana yamuk yapmaz, benim de ona yapmyacağımı bilir..kuldur hasbel beşer yanlış şeyler yapar söyler ancak burada kasıt yoktur...Amelleriniz niyetlerinize göredir buyuruluyor...
Benim samimi sadık cefakar ve hamiyetkâr dostum bana bilerek zarar vermez...Niyeti halis ve muhlistir
Çölde bana Seni SU'ya götürüyorum deyip de Çölün ortasında beni SU'suz bırakmaz...
Ama aynı şekilde benimde ona bu şekilde davranacağımdan tereddüt etmez
Şüphe AŞKı öldürür, Muhabbeti bitirir..
Ağacı kurt, insanı şüphe yer bitirir...birbirmizin muhabbetinden şüphe etmeyiz BİZ!
Edenler zaten daha "biz" olamamıştır!
Taklid kelimesi genelde olumsuz manada kullanılır...
Esasında çocuklar babalarını taklid etmez ONLARı izlerler...
Bir de baba güzel baba ise çocuk için ne alâ!
"ASHABIM Gökyüzündeki yıldızlara benzer. Hangisini takip etseniz doğruya gidersiniz."
"EY İMAN EDENLER ALLAH'TAN KORKUN, İTAAT EDİN ve SIDDIKLARLA(doğrularla) BERABER OLUN"
Sıddıklar ve doğrular her zaman vardır.
ASHAB kimdir acaba?
Resulullah'ın Manevi Terbiyesinden geçenler Olabilir mi?
Ne güzel arkadaş, ne güzel dosttur onlar...
Muhabbetle Hocam Muhabbetle Ves'selam
Dostluğumuz ve Muhabbetimiz Bâki kalsın İNŞAALLAHURAHMAN
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/brk.jpg[/img]
- der-ya
- Özel Üye
- Mesajlar: 853
- Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01
Re: Herkesin SUyuna TAŞ atılmaz
Biliriz
Sûret bir posadır cevher özümüz
Görmeye bahana sanki gözümüz
Sırrın sınırını zorlar sözümüz
Dosd ->ikiyi üçü BİRde biliriz…
*
Çile ister kuruluğa ->yaşımız
AL KANa doğranmış vuslat aşımız
Koltuk altı emre ->hazır başımız
Derimiz yüzülür -> DÂRda biliriz…
-
Sevenler ayrılmış bu gurbet niye
Arada engeller bu hasret niye
Ne hacet var idi bunca sevgiye
Elbet vefâ vardır YÂRda biliriz…
*
Al yanakta sümbül olduk çok şükür
Yâr bağında mor gül olduk çok şükür
Şeydâsıydık bülbül olduk çok şükür
Gülleri koynunda ->"HÂR"da biliriz…
*
Yürek temizlenip köşk eylendiğin
Dosd ile bile olup meşk eylendiğin
Derman istemeyüp aşk eylendiğin
Düşmeyen bilemez ->DERDe biliriz…
*
Sevilen Hakk gerek Rahman gerekir
Rahman olan Yâr’e İhvan gerekir
İhvan olanlara mihman gerekir
"Miftahü'l- külüb"ü >PÎRde biliriz…
3 Temmuz 1982 Antalya
Kulihvani
Sûret bir posadır cevher özümüz
Görmeye bahana sanki gözümüz
Sırrın sınırını zorlar sözümüz
Dosd ->ikiyi üçü BİRde biliriz…
*
Çile ister kuruluğa ->yaşımız
AL KANa doğranmış vuslat aşımız
Koltuk altı emre ->hazır başımız
Derimiz yüzülür -> DÂRda biliriz…
-
Sevenler ayrılmış bu gurbet niye
Arada engeller bu hasret niye
Ne hacet var idi bunca sevgiye
Elbet vefâ vardır YÂRda biliriz…
*
Al yanakta sümbül olduk çok şükür
Yâr bağında mor gül olduk çok şükür
Şeydâsıydık bülbül olduk çok şükür
Gülleri koynunda ->"HÂR"da biliriz…
*
Yürek temizlenip köşk eylendiğin
Dosd ile bile olup meşk eylendiğin
Derman istemeyüp aşk eylendiğin
Düşmeyen bilemez ->DERDe biliriz…
*
Sevilen Hakk gerek Rahman gerekir
Rahman olan Yâr’e İhvan gerekir
İhvan olanlara mihman gerekir
"Miftahü'l- külüb"ü >PÎRde biliriz…
3 Temmuz 1982 Antalya
Kulihvani
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s