''Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike (Muhammedîyyeti) ve nebîyyike (Mahmudîyyeti) ve Resûlike (Ahmedîyyeti) ve Nebîyyûl-ümmîyyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi ves-sahbihi ve Ehl-i Beytihi...''
---Ebu Hureyre'nin (r.a) şöyle dediği nakledilmiştir: Rasülullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Şüphesiz Allah Teâlâ güzeldir ve ancak güzel olanı kabul eder. Allah müminlere, peygamberlere emrettiği şeyleri emretmiştir. O (peygamberlere) şöyle demiştir:
"Ey peygamberler, hoş (güzel) olan şeylerden yiyiniz. Salih amel işleyiniz.” Yine Allah Teâlâ:”Ey iman edenler size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yeyiniz.”buyurmuştur.
Sonra Efendimiz (s.a.v.) uzun bir yolculuktaki saçı başı dağınık, ayakları toplu ve ellerini kaldırıp, “Yarabbi, yâ rabbi,” diye dua eden bîr adamdan bahsetti. “Oysa bu kişinin, yediği haram, içtiği haram, giydiği haramdır. (Hülasa) haramla beslenmiştir. Bunun duası nasıl kabul edilsin ki?..”
--- Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem), künyesi "Ebu'l-Hakem" olan Hânî ibni Yezîd'e: "Hakem, sadece ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL dir, her türlü hüküm O'na aittir." buyurunca künyesini "Ebu Şüreyh" olarak değiştirmiştir. (Ebu Davûd, Edeb, 70-4955; Nesâî, Kudât 7,8-276,277)
---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: "Sizden biri mescide girdiğinde "Allahumme iftahlî ebvâbe rahmetike: ALLAH'ım! Bana rahmet kapılarını aç!, çıktığında da "Allahumme innî es'elüke min fadlike!: ALLAH'ım! Senin fazlından isterim! desin" buyurdu.
(Müslim, Müsafirin, 68)
El Fâtihu : Her türlü fethin mutlak sâhibi olan ALLAHu Zu'l-CELÂL.
Feteha :Kapıyı açmak, bir şeyi açıp genişletmek. Fethetmek, zabdetmek.Yardım ve imdad etmek. Fâteha : Bir şeyle başlamak. Miftâh : Anahtar.
El-Fâtihu ve El-Fettâhu olan ALLAH celle celâluhunun, Mazhar Miftahı Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve SELLem e, âline ashâbına, Ehl-i Beytine sonsuz sınırsız Es-SALât u Es-SELâm olsun ebeden dâimen in şâeALLAH!
'' Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin abdike (Muhammediyyeti) ve nebiyyike (Mahmudiyyeti) ve Rasûlike (Ahmediyyeti) ve Nebiyyu'l-ummiyyi (Habîbiyyeti) ve alâ âlihi ve sahbihi ve Ehl-i Beytihi... ''
'' Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin abdike (Muhammediyyeti) ve nebiyyike (Mahmudiyyeti) ve Rasûlike (Ahmediyyeti) ve Nebiyyu'l-ummiyyi (Habîbiyyeti) ve alâ âlihi ve sahbihi ve Ehl-i Beytihi... ''
***"En Kötü KÖRlük, gÖZünü GÖRmeyiştir!.." Kul İhvani
وعن عمرو بن شعيب عن أبيه عن جده رَضِيَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]بَعَثَ النَّبىُّ # مُنَادِياً في فِجَاجِ مَكَّةَ. أَ إنَّ صَدَقَةَ الْفِطْرِ وَاجِبَةٌ عَلى كُلِّ مُسْلِمٍ ذَكَرٍ أوْ أُنْثَى حُرٍّ أوْ عَبْدٍ صَغِيرٍ أوْ كَبِيرٍ. مُدَّانِ مِنْ قَمْحٍ أوْ سِوَاهُ صَاعٌ مِنْ طَعَامٍ[. أخرجه الترمذي.»ا‘قِطُ« لبن جامد.»وَالسَّمْرَاءُ وَالْقَمْحُ« الحنطة
Amr İbnu Şuayb, an ebîhi an ceddihî (radıyallâhu anh) tarikinden anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Mekke caddelerinde dellâl çıkararak şöyle ilan ettirdi:
"Duyduk duymadık demeyin! Sadaka-i fıtr her müslümana, erkek kadın, hürköle, küçük büyük olsun vâcibtir. Bu, ya iki müdd buday veya onun dışında bir sa' yiyecektir."[Tirmizî, Zekât 35, (674).]
---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Hiçbiriniz kendisi için istediğini (mü’min) kardeşi için istemedikçe (gerçek) iman etmiş olamaz. ” buyurdu. (Buhârî, Îmân, 7; Müslim, Îmân, 71)
''Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike (Muhammedîyyeti) ve nebîyyike (Mahmudîyyeti) ve Resûlike (Ahmedîyyeti) ve Nebîyyûl-ümmîyyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi ves-sahbihi ve Ehl-i Beytihi...''
Hz. Ebû Hüreyre radıyallâhu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm'ın şöyle söylediğini işittim:
"Dostunu severken ölçülü sev, günün birinde düşmanın olabilir. Düşmanına da buğzunu ölçülü yap, günün birinde dostun olabilir."
''Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike (Muhammedîyyeti) ve nebîyyike (Mahmudîyyeti) ve Resûlike (Ahmedîyyeti) ve Nebîyyûl-ümmîyyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi ves-sahbihi ve Ehl-i Beytihi...''
Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:RABBımı RABBımla tanıdım. Eğer RABBımın yardımı olmasaydı Onu tanıyamazdım!'' (bulamazdım.) buyurmuştur. (Gürüzânfer, Ehadis-i Mesnevi shf. 2)
''Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike (Muhammedîyyeti) ve nebîyyike (Mahmudîyyeti) ve Resûlike (Ahmedîyyeti) ve Nebîyyûl-ümmîyyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi ves-sahbihi ve Ehl-i Beytihi...''
--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Ya Ali! Dikkat et! Sana bir takım kelimeler öğreteyim ki onları söylediğin zaman bağışlanmış olduğun halde bağışlanırsın: Lâ ilâhe illâllahül-Aliyyül-Azîm. Lâ ilâhe illallahul-Halimul-Kerîm. Sübhanallahi Rabbis-Semâvatis-Sebi ve Rabbil-Arşil-Azîmi vel-Hamdü lillâhi Rabbil-Âlemîn = Noksanlıklardan münezzeh olan yüce Allahtan başka hiçbir ilâh yoktur. Halim Kerim olan Allahtan başka hiçbir ilâh yoktur. Büyük Arşın ve yedi göğün Rabbi olan Allahı bütün noksanlıklardan tenzih ederim hamd âlemlerin Rabbi Allaha mahsustur.
(Hz. Ali (Keremullahiveche) den; Ahmed Bin Hanbel Müsned)
''Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike (Muhammedîyyeti) ve nebîyyike (Mahmudîyyeti) ve Resûlike (Ahmedîyyeti) ve Nebîyyûl-ümmîyyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi ves-sahbihi ve Ehl-i Beytihi...''
--- Abdullah İbni Mes'ud (radiyallahu anhu):Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bir dörtgen şekli çizdi. Bu şeklin ortasına da bir çizgi çizdi. Bir çizgi de dörtgenin dışına çizdi. Sonra ortadaki çizgiyi başka çizgilerle (dâirelerle) çevirdi ve şöyle buyurdu: "İşte bu (dörtgenin ortasındaki çizgi) insandır. Bu da (dörtgen) insanoğlunu kuşatan ecelidir. Ortadaki şu çizgi insandır. Şu çizgiler de onun kaderidir, birinden kurtulursa diğeri ona dokunacaktır. Dışardaki çizgi ise emeldir..." buyurmuştur. (Buhârî, Rikak 4; Tirmizî, Kıyâmet 22/2454)
''Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike (Muhammedîyyeti) ve nebîyyike (Mahmudîyyeti) ve Resûlike (Ahmedîyyeti) ve Nebîyyûl-ümmîyyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi ves-sahbihi ve Ehl-i Beytihi...''
Es-Salâtü ve’s-selâmü aleyke Yâ Resûlallâh.
--Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Çalışın ve herkes yaratıldığı işi kolaylıkla başaracaktır!" buyurmuştur. (Buhârî, Kader 4; Müslim, Kader 6-8; Ebu Dâvud,Sünen 16/4694; Tirmizî, Kader 3/3136)
---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İnnî târikûn fikümü’s sâkaleyni kitâballahi ve ıtretî: Ben sizin içinizde iki ağırlık bıraktım biri ALLAH’ın kitâbı biri de ıtretim (zürriyetim,ehli beytim)” buyurmuştur. (Müslim Fezailü’s- sahabe 36,37; Darimî, Fezâilü’l-Kur’ân 1; İ. Ahmed, III/14,17-4/367,371; Şeybe; Hatîb)
"ـ5ـ وفي روايةٍ عن أبى هريرة رَضِى اللّهُ عَنْهُ. ]أن النبىّ # قال: يقولُ اللّه تعالى: أنَا عِنْدَ ظَنِّ عَبْدِى بى، وَأنَا مَعَهُ إذَا ذََكَرَنِى. فإنْ ذََكَرَنِى في نَفْسِهِ ذَكَرْتُهُ في نَفْسِى. وإن ذَكَرنى في مَ“ ذَكَرْتُهُ في مَ“ خَيْرٍ مِنْهُ. وَإنَّ تَقرَّبَ إلىَّ شِبْراً تَقَرَّبْتُ اِلَيْهِ ذِرَاعاً. وَإن تَقَرَّبَ إلىَّ ذِرَاعاً تَقَرَّبتُ إليهِ بَاعاً، وَإنْ أتَانِى يَمشِى أتَيْتُهُ هَرْوَلَةً[. أخرجه الشيخان والترمذي.
" --- Hz. Ebû Hüreyre'nin rivâyetinde şöyle gelmiştir: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: " "Allah Teâla hazretleri diyor ki: "Kulum, hakkımda nasıl bir zan yürütürse ben öyleyimdir. O, beni zikredince ben onunla beraberim. O beni içinden geçirirse, ben de onu içimden geçiririm. O, beni bir cemaat içerisinde anarsa, ben de onu, onunkinden daha hayırlı bir cemaatte anarım. O, bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir arşın yaklaşırım. O bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak giderim." "
''Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike (Muhammedîyyeti) ve nebîyyike (Mahmudîyyeti) ve Resûlike (Ahmedîyyeti) ve Nebîyyûl-ümmîyyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi ves-sahbihi ve Ehl-i Beytihi...''
Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Tevekkeltü alallah : Ben ALLAH Teâlâyı vekil edindim" buyurdu. (Ebu Dâvud, Edeb 103; Tirmizî, Dua 34; İbni Mâce, Dua)
''Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike (Muhammedîyyeti) ve nebîyyike (Mahmudîyyeti) ve Resûlike (Ahmedîyyeti) ve Nebîyyûl-ümmîyyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi ves-sahbihi ve Ehl-i Beytihi...''
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi; Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: ''Hastalığın bir başkasına kendi kendine bulaşıcılığı yoktur! Eşyada uğursuzluk yoktur! Baykuş ötmesinde uğursuzluk ve zarar verme yoktur!SAFER AYInda da uğursuzluk yoktur!..'' buyurdu. Buhari 5740, Müslim 2220/106
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: “Uğursuzluğa inanmak şirk’tir.” Ahmed Müsned 1/389, Albâni Sahihu’l-Cami 3955
Safer ayı, cahiliye Arapları tarafından uğursuz ay olarak tanınıyor ve bu ayda umre yapmak büyük günahlardan sayılıyordu. Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem “Umre her zaman helâldir!” buyurarak bu aya atfedilen uğursuzluk inancını kırmıştı. (Buhari, Hac, H. No:777)
---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“ALLAH’ın kendine has 99 ismi vardır. Her kim bunları ezberlerse Cennete girer. Şüphesiz ALLAH TEKtir TEKi SEVer!.”buyurmuştur. (Sahih-i Müslim, Hds No: 4835; Buhârî, Daavât 68)
“Ben şeytanımı Müslüman ettim, Rabbım’ın yardımıyla o bana iyiliği emreder.” Şeytan emrediyor iyiliği.Kimhangişeytan? Müslüman olmuş şeytan.
Müslüman olmuş Hizbuşeytanlık, Hizbullahlıktır.
Müslüman olmuş Firavunun adı, yeri, Musa aleyhi’s-selâm gibidir.
Müslüman olmuş Nemrud’un duyu-uyuşu, İbrahîm aleyhi’s-selâm gibidir.
Teslim olmak bu kadar önemlidir.“Silm”.
---Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: "İlim sana olsun ey Eba Münzir, Canım Kabza-i Kudretinde olan ALLAH'a celle celâluhu yemin ederim ki, muhakkak Ayet-el Kûrsi'nin bir dili ve ikide dudağı vardır ki, Arş'ın direğinin yanında Melik-i (Müteâl olan ALLAH'u Teâlâ Hazretlerini) takdis eder(O'na Tazimde bulunur.)" (Ebû Dâvud, Ahmed İbni Hambel)
قال الله عز و جل احب ما تعبدنى به عبدى الى النصح ---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:“Allahbuyuruyorki;‘Kulumun en çok sevdiğim ibadeti, bana karşı samimi olmasıdır.” (Ahmed b. Hanbel, V/254)
ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Ebû Seleme ibnu Abdirrahmân tahdîs etti ki, kendisi Ebu Hurayra (r.ânh)'dan, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Cehennem ateşi, Rabbine şikayet arzetti: “Ya Rabbi, bir kısmım bir kısmımı yiyor (yani ben, kendimi yiyorum, izin ver)” dedi. Allah da, onun iki defa nefes almasına izin verdi. Nefesin biri kışın, diğeri yazın. En şiddetli hissettiğiniz sıcak ile sizi en çok üşüten zemherir (işte budur).(Sahih-i Buhârî, Kitabu Bed'i'1-Halk, B.10, Hds.69, Kitabu Mevakiti's-Salat, B.9, Hds.14; Sahih-i Muslim, Kitabul-Mesacid, B:32, Hds.185-187; Sunen-i Tirmizî, Kitabu Sıfatu'l-Cehennem, B.8, Hds. 2719; Sunen-i İbn Mace, Kitebu'z-Zuhd, B.38, Hds. 17, 4319; Sunen-i Dârimî, Kitabu'r-Rikak, B.119, Hds.2848)
Ebû Hurayra (r.anh)’den rivâyete göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Cehennem 'bir kısım bir kısmımı yiyip bitiriyor' diye Allah’a şikayette bulundu. Allah’ta ona iki sefer nefes almasını takdir etti. Kışın bir nefes, yazın bir nefes; kışın aldığı nefesten dolayı soğuklar ve zemheri meydana geldi. Yazın aldığı nefesten dolayı baskın sıcaklar ve sâm yeli ortaya çıktı.” buyurdu. (Muslim, Mesacid: Bab 27, 32, Hadis no. 185- 186 (617); İbn Mâce: Zuhd: 17, Tirmizi, Cennet, bab 9, Hadis no : 2592)
Tirmizî:Bu hadis sahihtir. Ebû Hurayra’dan değişik şekilde de rivâyet edilmiştir. Mufaddal b. Salih hadisçilere göre hafız değildir.
Cerir b. Abdullah el Becelî (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’in huzurunda oturmakta idik Rasûlullah (s.a.v.) dolunay durumundaki aya baktı ve şöyle dedi Siz Rabbinizin huzuruna varacaksınız ve şu ayı gördüğünüz gibi onu görecek ve görme konusunda bir zorluk ve sıkıntıyla karşılaşmayacaksınız. Dolayısıyla gün doğmadan önceki namaza ve gün batmadan önceki namaza gücünüz yettiği sürece devam edin dedi ve şu ayeti okudu: “…Güneşin doğmasından ve batmasından önce Rabbinin sınırsız kudret ve yüceliğini tüm eksiksiz övgüleriyle an…” (Taha sûresi: 130) (Buhârî, Mevakıt: 17; Müslim, Mesacid: 27)
Fasil : FEZAİL BÖLÜMÜ Konu : Resulullah (sav)`ın Fazilet Ve Menkıbeleri Ravi : Ebu Hüreyre Hadis :Resulullah (sav) buyurdular ki: "Benimle benden önceki diğer peygamberlerin misali, şu adamın misali gibidir: Adam mükemmel ve güzel bir ev yapmıştır, sadece köşelerinin birinde bir kerpiç yeri boş kalmıştır. Halk evi hayran hayran dolaşmaya başlar ve (o eksikliği görüp): "Bu eksik kerpiç konulmayacak mi" der. İşte ben bu kerpicim ben peygamberlerin sonuncusuyum." HadisNo : 4353