ÇİÇEK LİSÂNI İLE...
- gullale
- Özel Üye
- Mesajlar: 1362
- Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00
ÇİÇEK LİSÂNI İLE...
RABBi'l-'Âlemîn'in, SULTÂN'ımızın, YÂRimizin BİZe sunduğu 1001 nimetten BİRi olan ÇİÇEKler hakkında bir başlık açmak ve in şâe ALLAHu Teâlâ bilgilenmek, râyıhalanmak elvanlanmak bedenimize ve rûhumuza şifalarından nemalanmak onlarla birlikte semirmek murâd etti gönlüm.
Tasavvuf âleminde Arapça harflerle ALLAH(C.C) (ELİF LÂM LÂM HE) yazılışı ile Osmanlıca olarak LÂLE(LÂM ELİF LÂM HE) yazılışı aynı harflerden müteşekkil olduğundan LÂLE çiçeği ALLAHu Teâlâ ile simgelenir.
Gül ise gerek râyihâsı gerek arz-ı endâmı gerek batınî mânâları ile Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem efendimizi simgeler.
Bu iki mubârek ile başlayalım in şâe ALLAHu teâlâ...
Tasavvuf âleminde Arapça harflerle ALLAH(C.C) (ELİF LÂM LÂM HE) yazılışı ile Osmanlıca olarak LÂLE(LÂM ELİF LÂM HE) yazılışı aynı harflerden müteşekkil olduğundan LÂLE çiçeği ALLAHu Teâlâ ile simgelenir.
Gül ise gerek râyihâsı gerek arz-ı endâmı gerek batınî mânâları ile Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem efendimizi simgeler.
Bu iki mubârek ile başlayalım in şâe ALLAHu teâlâ...
En son gullale tarafından 14 Eki 2010, 05:28 tarihinde düzenlendi, toplamda 2 kere düzenlendi.
- gullale
- Özel Üye
- Mesajlar: 1362
- Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00
Re: ÇİÇEKLERİN KÖŞESİ
Anavatanı Kazakistan'dır. Türkiye’nin çoğu yerine özellikle Nevşehir ve bölgesine doğal olarak yayılmıştır. Soğanlarının üzerinde zarımsı bir örtü bulunur. Etli ve yeşil 2-8 yaprağı vardır. Çiçekler, saplar ucunda çoğunlukla bir, bazen ikidir. Çiçek parçaları altılıdır. Kırmızı, sarı ve ara tonlarda renklere sahiptir.
16'ncı yüzyılda Kânûnî Sultan Süleyman tarafindan Hollanda Kralı'na gönderilen lâleler, ilk başta Hollandalılar'ı ve kısa zaman içerisinde tüm Avrupalılar'ı hayranlık içinde bırakmışlardır. Böylece günümüze kadar dünyâ'nın en fazla lâle üreten ülkesi Hollanda olmuştur.
Kaynak: Vikipedi
16'ncı yüzyılda Kânûnî Sultan Süleyman tarafindan Hollanda Kralı'na gönderilen lâleler, ilk başta Hollandalılar'ı ve kısa zaman içerisinde tüm Avrupalılar'ı hayranlık içinde bırakmışlardır. Böylece günümüze kadar dünyâ'nın en fazla lâle üreten ülkesi Hollanda olmuştur.
Kaynak: Vikipedi
- gullale
- Özel Üye
- Mesajlar: 1362
- Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00
Re: ÇİÇEKLERİN KÖŞESİ
GÜL:Gül, gülgiller (Rosaceae) familyasının Rosa cinsinden güzel kokulu bitki türlerine verilen ad.
Anavatanı Anadolu, İran ve Çin'dir. Park ve bahçelerin süslenmesinde kullanıldığı gibi sarmaşık olanları balkon ve terasları süsler. Kesme çiçekçilikte çok talep edilen kıymetli bir çiçektir.
Kaynak:Vikipedi
Anavatanı Anadolu, İran ve Çin'dir. Park ve bahçelerin süslenmesinde kullanıldığı gibi sarmaşık olanları balkon ve terasları süsler. Kesme çiçekçilikte çok talep edilen kıymetli bir çiçektir.
Kaynak:Vikipedi
- ser-ay
- Dost Üye
- Mesajlar: 74
- Kayıt: 20 Tem 2009, 02:00
Re: ÇİÇEKLERİN KÖŞESİ
kıymetli gullale hazırladığınız güzellik için teşekkürler.gullale yazdı:Anavatanı Kazakistan'dır. Türkiye’nin çoğu yerine özellikle Nevşehir ve bölgesine doğal olarak yayılmıştır. Soğanlarının üzerinde zarımsı bir örtü bulunur. Etli ve yeşil 2-8 yaprağı vardır. Çiçekler, saplar ucunda çoğunlukla bir, bazen ikidir. Çiçek parçaları altılıdır. Kırmızı, sarı ve ara tonlarda renklere sahiptir.
16'ncı yüzyılda Kânûnî Sultan Süleyman tarafindan Hollanda Kralı'na gönderilen lâleler, ilk başta Hollandalılar'ı ve kısa zaman içerisinde tüm Avrupalılar'ı hayranlık içinde bırakmışlardır. Böylece günümüze kadar dünyâ'nın en fazla lâle üreten ülkesi Hollanda olmuştur.
Kaynak: Vikipedi
''ŞİFALİ BİTKİLER'' bilgileriyle başlığınıza eklemeler yapmak isterim...
SELAM ve SEVGİ ile kalınız...
Lalenin Faydaları: Yaprakları ve sapları kalp hastalıklarında kalp atışını düzenlemek için kullanılır. Ayrıca, kabızlığı gidermekte etkilidir.
Lale Nasıl Kullanılır? Çoğunlukla, süs bitkisi olarak kullanılır. Bunun yanında, yapraklarından ve saplarından çeşitli hastalıklar için istifade edilir. Yaprakları birkaç gün suda bekletilip süzüldükten sonra egzama ve diğer cilt lekelerini gidermek için kullanılabilir. Lale çiçeğinin suyu doğumu kolaylaştırmak için faydalıdır.
Kaynak : şifalı bitkiler
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/smflogofi9.gif[/img]
- ser-ay
- Dost Üye
- Mesajlar: 74
- Kayıt: 20 Tem 2009, 02:00
Re: ÇİÇEKLERİN KÖŞESİ
gullale yazdı:GÜL:Gül, gülgiller (Rosaceae) familyasının Rosa cinsinden güzel kokulu bitki türlerine verilen ad.
Anavatanı Anadolu, İran ve Çin'dir. Park ve bahçelerin süslenmesinde kullanıldığı gibi sarmaşık olanları balkon ve terasları süsler. Kesme çiçekçilikte çok talep edilen kıymetli bir çiçektir.
Kaynak:Vikipedi
Latincesi : Rosa spp.
Yaygın kullanımlar :
Tanıtım :
* Gülgillerin örneği olan bitki ve bunun çiçeğidir.
* Bir çok çeşidi vardır.
* Bunlar; kokusu, rengi, şekli, iriliği ve ufaklığı bakımından birbirinden ayrılır.
* En çok görülen çeşitleri; sarı gül, van gülü, yediveren gülü, Yabani gül ve Şam gülüdür.
* Pembe gülün taze çiçeklerinden gülsuyu ve gül esansı elde edilir.
* İçeriğinde geraniol, rodinol, eugenol, citronel ve feniletilalkol vardır.
* Hekimlikte çiçeklerinin renkli yaprakları kullanılır.
* Bunlar, gonca halindeyken toplanıp, sıcak bir yerde kurutulur ve ışık almayan kutularda saklanır.
Faydaları :
* Antiseptik olarak kullanılır.
* İshali keser.
* Boğaz ve bademcik iltihaplarını giderir.
* Göz kanlanmaları ve göz nezlelerinde faydalıdır.
* Ayrıca krem ve parfümeri sanayiinde kullanılır.
Kaynak; şifalı bitkiler
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/smflogofi9.gif[/img]
- gullale
- Özel Üye
- Mesajlar: 1362
- Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00
Re: ÇİÇEK LİSÂNI İLE...
DÖNÜLMEZ AKŞAMIN UFKUNDAYIZ
Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile
Avunmak istemeyiz böyle bir teselliyle
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Geçince başlayacak bitmeyen sükunlu gece
Gruba karşı bu son bahçelerde keyfince
Ya şevk içinde harap ol ya aşk içinde gönül
Ya LÂLE açmalıdır göğsümüzde yâhut GÜL
Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç
Güfte: Yahya Kemal BEYATLI
Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile
Avunmak istemeyiz böyle bir teselliyle
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Geçince başlayacak bitmeyen sükunlu gece
Gruba karşı bu son bahçelerde keyfince
Ya şevk içinde harap ol ya aşk içinde gönül
Ya LÂLE açmalıdır göğsümüzde yâhut GÜL
Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç
Güfte: Yahya Kemal BEYATLI
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12887
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
Re: ÇİÇEK LİSÂNI İLE...
Çocukken Hıdırillezde
Tepede Nevruz topladığımız
Nevriyekızın toprak yüreğine…
ZEVK 4230
Sanki Sînesinde Saklar, Hasan Dağın Karı – Buzu
Sarp Kayalar Yalımında, Açar Naz-Niyaz Nevruzu
Doksan Dokuz Doğurturduk, Katmer Katmer Yüreğini
Gizli-Enfes KOKusunda, KOKlardım Sıfır-Sonsuzu…
15.10.10 22:43
odyrd..
Karlı dağların mor rengin türküsü Katmerli Nevruz,
Çocukken koparır ters çevirir oğalardık da doğurturduk kat kat çıkardı katmerleri..
Baharın müjdecisi nevruz Türk dünyasında diriliğin tazeliğin ve gençliğin simgesidir.
Deniz seviyesinden 100 ile 1500 m yükseklikte çıplak taşlı yamaçlarda çalılık ya da çamları kesilmiş orman arazilerde yetişen yumrulu çok yıllık küçük otsu bir bitkidir.
- gullale
- Özel Üye
- Mesajlar: 1362
- Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00
Re: ÇİÇEK LİSÂNI İLE...
Hele îd oldu ol gül-gonce handân olduğun gördük
Demâg-ı telh-kâmın şekeristan olduğun gördük
O sîm endâmı aldık halka-î ağûşa bir kerre
O elmâsın hele zîb-i nigin-dân olduğun gördük
Meh u mihrin senin olsun felek biz îd-gehlerde
Hilâl ebrûların hurşîd-i tâbân olduğun gördük
O kâfir-beççe bir peymâne sahbâ sundu kim alıp
Derûn-i lâleden âteş fürûzân olduğun gördük
Niyâz u nâz u nûş u ...
NEDÎM
Demâg-ı telh-kâmın şekeristan olduğun gördük
O sîm endâmı aldık halka-î ağûşa bir kerre
O elmâsın hele zîb-i nigin-dân olduğun gördük
Meh u mihrin senin olsun felek biz îd-gehlerde
Hilâl ebrûların hurşîd-i tâbân olduğun gördük
O kâfir-beççe bir peymâne sahbâ sundu kim alıp
Derûn-i lâleden âteş fürûzân olduğun gördük
Niyâz u nâz u nûş u ...
NEDÎM
En son gullale tarafından 25 Kas 2010, 03:08 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
- gullale
- Özel Üye
- Mesajlar: 1362
- Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00
Re: ÇİÇEK LİSÂNI İLE...
Sen bî-haber hayâlin ile gûşelerde biz
Tâ subh olunca her gece ayş u dem eyleriz
* * *
Esdikçe bâd-ı subh perîşânsın ey gönül
Benzer esîr-i turra-i cânânsın ey gönül
* * *
Güllü dîbâ giydin ammâ korkarım âzâr eder
Nâzenînim sâye-i hâr-ı gül-i dîbâ seni
* * *
Gülüm şöyle gülüm böyle demektir yâre mu'tâdım
Seni ey gül sever cânım ki cânâne hitâbımsın
NEDİM
Tâ subh olunca her gece ayş u dem eyleriz
* * *
Esdikçe bâd-ı subh perîşânsın ey gönül
Benzer esîr-i turra-i cânânsın ey gönül
* * *
Güllü dîbâ giydin ammâ korkarım âzâr eder
Nâzenînim sâye-i hâr-ı gül-i dîbâ seni
* * *
Gülüm şöyle gülüm böyle demektir yâre mu'tâdım
Seni ey gül sever cânım ki cânâne hitâbımsın
NEDİM
- sdemir
- Kıdemli Üye
- Mesajlar: 487
- Kayıt: 24 Mar 2008, 02:00
Re: ÇİÇEK LİSÂNI İLE...
* ZEVK 150 *
Mum söndü, ay battı bak aşkla, karanlıklar teslim oldu güneşe
Aşk; aşığı arıtan, ufuklara uçuran, yâr eyleyen ateşe
Aşığın umut eteğidir güller, kara sevdasıdır karanfil
Aşk rüzgârı zülfünden kırlara dökülen bergüzârdır menekşe
11.12.1986 12:55 Antalya Ev
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/sdemirimza.gif[/img]
- gullale
- Özel Üye
- Mesajlar: 1362
- Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00
Re: ÇİÇEK LİSÂNI İLE...
TERS LÂLE
Hakkâri'nin Cilo Dağları'nda yetişen "Ters Lâle", dünyânın en nâdide çiçeklerinden biridir. Geçmişte Hakkâri Bölgesi'nde yaşayan Asuri'lerin her sabah göbeğinden su yaydığı için 'Ağlayan lâle' adını verdiği ve bu yüzden kutsal saydığı "Ters Lâle", günümüzde de çok değerli. Boyu 75 santimetreyi bulan, her dalında 6 lâlenin ters büyüdüğü doğa hârikası çiçek, Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu'nca koruma altına alınmıştır.
Hakkari dağları eteklerinde kendiliğinden yetişen, her dalında 3 ila 8 lâlenin ters büyüdüğü , boyu 60 ila 80 cm ‘ yi bulan ters lâle belirli yerlerde yetişmektedir. Gen merkezi Hakkâri olduğu halde kaçak yollarla Avrupa ülkelerinde satıldığı ve buralarda kozmetik ve ilaç sanayisinde kullanılmakta hattâ süs çiçeği olarak parkları süslemekte olduğu biliniyor.
Avrupa’da Fritillasio İmperialis , ‘Kejan lâlesi’ , Prestika ‘Karagöz lâlesi’ , Emperyalis ‘Ağlayan Gelin’ gibi isimlerle anılmaktadır. Halkımız tarafından da Ağlayan Gelin, Kerbela ve Kral lâlesi olarak da bilinmektedir.
Ters lâleler dünyânın en güzel çiçekleri arasında yer almaktadır.Bu çiçeklerinde mazisi çok uzun yıllara dayanmaktadır.Dünyâ üzerinde sâdece Türkiye'de yetiştiği söylenmektedir, böyle bir çiçeğin ne kadar değerli olduğu buradan anlaşılmaktadır. Ülkemizde Hakkâri'nin yüksek dağlarında yetişmektedir.
Genellikle Şubat sonu ve Mart ayı başlarında topraktan çıkarak yeni mevsime merhaba derler.Soğuk mevsim bitkileridir - derecelerde yaprakları donar ölmüş görünürler ama güneşi görünce tekrar normale dönüp gelişimlerine devam ederler ama kesinlikle bir şey olmaz.
- gullale
- Özel Üye
- Mesajlar: 1362
- Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00
Re: ÇİÇEK LİSÂNI İLE...
LÂLE DİKİM ZAMÂNI
Çiçek soğanları ilkbaharda çiçeklenen güz soğanları ve yazın çiçeklenen yaz soğanları olarak ikiye ayrılırlar. Güz soğanları yaşadığımız yerin iklim koşullarına bağlı olarak dikim zamanlarında farklılık gösterebilir.
Soğuk iklime sâhip yerlerde Eylül ile Kasım ayları arasında, ılıman iklime sahip olan yerlerde Ekim ile Ocak ayları arasında dikilebilirler. İlk dondan sonra toprağın rahatlıkla işlenebilir olması dikim için idealdir. Yaz soğanları ise Mart -Haziran ayları arasında dikilebilir. İklim soğuk ise yaza doğru, sıcak ise Mart ayından itibaren dikilebilirler.
Toprağın iyi işlenmiş olması her zaman çok önemlidir. Bu sadece dikimi kolaylaştırmakla kalmaz aynı zamanda soğanların yeni köklerinin iyi bir başlangıç yapmalarına da yardımcı olur.
Tüm toprak türleri çiçek soğanları için uygundur. Ancak çiçeklerin bol ve canlı olması ve çürümeden birkaç yıl kullanılması isteniyorsa, besin değeri yüksek, fiziksel özellikleri ideal olan hazır torflarla karıştırılmış ortamda yetiştirilmelidir.
Genel kullanım torfları ise bu ihtiyaca fazlasıyla cevap verecek niteliktedirler. Aşırı ıslak toprak sorun yaratabilir. Toprağın dikimden önce iyice çapalanması gereklidir. Aşırı killi toprak üst tabakaya torf ve gübre ilave edilerek uygun hâle getirilir.
Genel olarak çiçek soğanları ayrıca bir gübrelemeye ihtiyaç göstermezler çünkü soğanlı bitkiler kendi gıda rezervlerini bünyelerinde depolarlar. Ancak daha uzun ömürlü ve daha zengin çiçeklenme için özel soğan gübresi ile çiçeklerinizin daha uzun ömürlü ve daha canlı renkli olmalarını sağlayabilirsiniz.
Eğer çiçek soğanlarınız birkaç yıl toprakta bırakılacaklarsa sonbaharda toprağın yavaş yarayışlı gübre ile beslenmesi önerilir. Bu ilâve gıdâ soğanlarınızın gelecek ilkbaharda sağlıklı bir şekilde çiçeklenmeleri için gerekli gücü toplamasına yardımcı olur. Bu gübreleme her yıl tekrarlanmalıdır. Bahçenin herhangi bir yerine (güneşli, gölgeli, yarı gölgeli alanlar, bordürler, teraslar, çitlerin etrafı veya ağaç altlarına vb…) dikilebilirler. Boyları kısa olanları önlerinde görüntülerini kapatacak herhangi bir engel olmaksızın, uzun boylu soğanları ise duvar önlerine veya bordürlerin arka kısmına gelecek şekilde dikilmeleri önerilir.
Soğanların dikim derinlikleriyle ilgili genel kural, soğanın boyunun iki katı derinliğe dikilmeleri gerektiğidir. Daha açıklayıcı olmak gerekirse, örneğin soğanın çapı 16 cm ise soğanı yaklaşık 30 cm derinliğe, çapı 5 cm ise yaklaşık 10 cm derinliğe dikmeniz önerilmektedir. Dikim derinlikleri soğan paketleri üzerinde ayrıca belirtilmektedir.
Küçük canlı çiçek soğanları birbirlerine oldukça yakın yaklaşık 10ar cm aralıklarla daha büyük canlı soğanlar ise yaklaşık 12-13 cm aralıklarla dikilebilirler. Çok daha belirgin bir renk cümbüşü yaratmak istenilirse soğanları daha yakın, hatta birbirlerine neredeyse değecek kadar yakında dikebilirsiniz.
evdose.com kaynağından yararlanılmıştır
Çiçek soğanları ilkbaharda çiçeklenen güz soğanları ve yazın çiçeklenen yaz soğanları olarak ikiye ayrılırlar. Güz soğanları yaşadığımız yerin iklim koşullarına bağlı olarak dikim zamanlarında farklılık gösterebilir.
Soğuk iklime sâhip yerlerde Eylül ile Kasım ayları arasında, ılıman iklime sahip olan yerlerde Ekim ile Ocak ayları arasında dikilebilirler. İlk dondan sonra toprağın rahatlıkla işlenebilir olması dikim için idealdir. Yaz soğanları ise Mart -Haziran ayları arasında dikilebilir. İklim soğuk ise yaza doğru, sıcak ise Mart ayından itibaren dikilebilirler.
Toprağın iyi işlenmiş olması her zaman çok önemlidir. Bu sadece dikimi kolaylaştırmakla kalmaz aynı zamanda soğanların yeni köklerinin iyi bir başlangıç yapmalarına da yardımcı olur.
Tüm toprak türleri çiçek soğanları için uygundur. Ancak çiçeklerin bol ve canlı olması ve çürümeden birkaç yıl kullanılması isteniyorsa, besin değeri yüksek, fiziksel özellikleri ideal olan hazır torflarla karıştırılmış ortamda yetiştirilmelidir.
Genel kullanım torfları ise bu ihtiyaca fazlasıyla cevap verecek niteliktedirler. Aşırı ıslak toprak sorun yaratabilir. Toprağın dikimden önce iyice çapalanması gereklidir. Aşırı killi toprak üst tabakaya torf ve gübre ilave edilerek uygun hâle getirilir.
Genel olarak çiçek soğanları ayrıca bir gübrelemeye ihtiyaç göstermezler çünkü soğanlı bitkiler kendi gıda rezervlerini bünyelerinde depolarlar. Ancak daha uzun ömürlü ve daha zengin çiçeklenme için özel soğan gübresi ile çiçeklerinizin daha uzun ömürlü ve daha canlı renkli olmalarını sağlayabilirsiniz.
Eğer çiçek soğanlarınız birkaç yıl toprakta bırakılacaklarsa sonbaharda toprağın yavaş yarayışlı gübre ile beslenmesi önerilir. Bu ilâve gıdâ soğanlarınızın gelecek ilkbaharda sağlıklı bir şekilde çiçeklenmeleri için gerekli gücü toplamasına yardımcı olur. Bu gübreleme her yıl tekrarlanmalıdır. Bahçenin herhangi bir yerine (güneşli, gölgeli, yarı gölgeli alanlar, bordürler, teraslar, çitlerin etrafı veya ağaç altlarına vb…) dikilebilirler. Boyları kısa olanları önlerinde görüntülerini kapatacak herhangi bir engel olmaksızın, uzun boylu soğanları ise duvar önlerine veya bordürlerin arka kısmına gelecek şekilde dikilmeleri önerilir.
Soğanların dikim derinlikleriyle ilgili genel kural, soğanın boyunun iki katı derinliğe dikilmeleri gerektiğidir. Daha açıklayıcı olmak gerekirse, örneğin soğanın çapı 16 cm ise soğanı yaklaşık 30 cm derinliğe, çapı 5 cm ise yaklaşık 10 cm derinliğe dikmeniz önerilmektedir. Dikim derinlikleri soğan paketleri üzerinde ayrıca belirtilmektedir.
Küçük canlı çiçek soğanları birbirlerine oldukça yakın yaklaşık 10ar cm aralıklarla daha büyük canlı soğanlar ise yaklaşık 12-13 cm aralıklarla dikilebilirler. Çok daha belirgin bir renk cümbüşü yaratmak istenilirse soğanları daha yakın, hatta birbirlerine neredeyse değecek kadar yakında dikebilirsiniz.
evdose.com kaynağından yararlanılmıştır
- HAYY-DOST
- Özel Üye
- Mesajlar: 1856
- Kayıt: 16 May 2009, 02:00
Re: ÇİÇEK LİSÂNI İLE...
Çocukluğumun geçtiği, benim için çok özel ve güzel köyümüzün,
yeşil çayırlar arasındaki sarı gözlü PAPATYAları hatırlattınız bana...
Gençliğimde dilimden düşürmediğim bir şarkı vardı:
"hani o saçlarına taç yaptığım çiçekler
hani o güzel gözlü ceylanların pınarı
hani kuşlar ağaçlar
binbir renkli çiçekler
nasıl yakalamıştık saçlarından baharı "
işte bu şarkıdaki çiçekler benim "papatya"larımdı. Tektek onları toplar,
eteğime doldurur, sonra da oturur bir güzelce taç örerdim. O güzel tacı kendi
ellerimle kendi saçlarıma takardım.
Papatyaları oldum olası çok severim. Baharın müjdecisi, gözümün nuru, kalbimimin
sürurudur. Mis kokulu çocukluğumun anılarının anahtarlarıdır onlar..BUNLAR BİR YANA BAŞKA FAYDALARI DA ÇOKTUR.....
Papatya’ nın Faydaları:
Sinirleri yatıştırıcı özelliği vardır.
Göze pansuman yapıldığında şişlikleri alır.
Papatya suyu gargara yapıldığında diş ağrılarına iyi gelir.
Papatya banyosunun rahatlatıcı bir özelliği vardır.
Özellikle hastalıklardan sonra yapılan papatya banyosu, kişinin daha kısa bir sürede toparlanmasını sağlar. Papatya çayı ferahlatır. Kaynatılmış papatya suyunun cilde çok faydası vardır, cildi temizler ve yumuşatır. Papatya yağı ile masaj yapılması romatizmaya iyi gelir.
yeşil çayırlar arasındaki sarı gözlü PAPATYAları hatırlattınız bana...
Gençliğimde dilimden düşürmediğim bir şarkı vardı:
"hani o saçlarına taç yaptığım çiçekler
hani o güzel gözlü ceylanların pınarı
hani kuşlar ağaçlar
binbir renkli çiçekler
nasıl yakalamıştık saçlarından baharı "
işte bu şarkıdaki çiçekler benim "papatya"larımdı. Tektek onları toplar,
eteğime doldurur, sonra da oturur bir güzelce taç örerdim. O güzel tacı kendi
ellerimle kendi saçlarıma takardım.
Papatyaları oldum olası çok severim. Baharın müjdecisi, gözümün nuru, kalbimimin
sürurudur. Mis kokulu çocukluğumun anılarının anahtarlarıdır onlar..BUNLAR BİR YANA BAŞKA FAYDALARI DA ÇOKTUR.....
Papatya’ nın Faydaları:
Sinirleri yatıştırıcı özelliği vardır.
Göze pansuman yapıldığında şişlikleri alır.
Papatya suyu gargara yapıldığında diş ağrılarına iyi gelir.
Papatya banyosunun rahatlatıcı bir özelliği vardır.
Özellikle hastalıklardan sonra yapılan papatya banyosu, kişinin daha kısa bir sürede toparlanmasını sağlar. Papatya çayı ferahlatır. Kaynatılmış papatya suyunun cilde çok faydası vardır, cildi temizler ve yumuşatır. Papatya yağı ile masaj yapılması romatizmaya iyi gelir.
- gullale
- Özel Üye
- Mesajlar: 1362
- Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00
Re: ÇİÇEK LİSÂNI İLE...
HAYYdan DOSTum! bende ne severim bu şarkıyı... Güftesi de Bestesi de hârikadır... Bir ömrü mırıldanır gibi... Yûnusumuzun "göz açıp yummuş gibi!" dercesine...
Makam: Hicaz
Usûl : Semâi
Beste: Teoman Alpay
Güfte: Nihat Aşar
Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım
Bâzan gözyaşı oldu, bâzan içli bir şarkı
Her ânını eksiksiz, dün gibi hatırlarım
Dudaklarımda tuzu, içimde durur aşkın
Hani o saçlarına taç yaptığım ÇİÇEKler
Hani o güzel gözlü ceylânların pınarı
Hani kuşlar, ağaçlar, binbir renkli ÇİÇEKler?
Nasıl yakalamıştık saçlarından bahârı?
Ben hâlâ o günleri anarsam yaşıyorum
Sanki mutluluğumuz geri gelecek gibi
Hâlâ güzelliğini kalbimde taşıyorum
Dalından koparılmış beyaz bir ÇİÇEK gibi
Makam: Hicaz
Usûl : Semâi
Beste: Teoman Alpay
Güfte: Nihat Aşar
Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım
Bâzan gözyaşı oldu, bâzan içli bir şarkı
Her ânını eksiksiz, dün gibi hatırlarım
Dudaklarımda tuzu, içimde durur aşkın
Hani o saçlarına taç yaptığım ÇİÇEKler
Hani o güzel gözlü ceylânların pınarı
Hani kuşlar, ağaçlar, binbir renkli ÇİÇEKler?
Nasıl yakalamıştık saçlarından bahârı?
Ben hâlâ o günleri anarsam yaşıyorum
Sanki mutluluğumuz geri gelecek gibi
Hâlâ güzelliğini kalbimde taşıyorum
Dalından koparılmış beyaz bir ÇİÇEK gibi
En son gullale tarafından 03 Tem 2011, 23:43 tarihinde düzenlendi, toplamda 2 kere düzenlendi.
- HAYY-DOST
- Özel Üye
- Mesajlar: 1856
- Kayıt: 16 May 2009, 02:00
Re: ÇİÇEK LİSÂNI İLE...
Ya MENEKŞEler?
Dağlarda tepelerde, mor mor gökyüzüne gülümseyen nazenin menekşeleri
hep koparmaya kıyamazdım. Oturur başına öylece seyrederdim.
Sevinçle hüzün arası duygularla ayrılır; acaba toplasa mıydım ?diye arkama bakardım dönüp dönüp...
Bir de Seyyid Kutbiddin Hazretleri'nin türbesinin bulunduğu kabristanda, gül yerine bülbül şakımalarını
mutlulukla dinliyormuş gibi gelirdi bana mor menekşeler...
Şimdi , şu anda sevgili gelin kızımın bana hediye ettiği bir menekşe saksısı , tüm diriliği ile duruyor, masamın üstüne.. Ne mübarek çiçek ki, yaz-kıştır hep diri ve çiçek açıyor...Ellerimle yeşil yapraklarını okşadığımda,
öyle diri öyle HAYY gelir ki, sanırım benimle konuşacak, elimi sıkacak....
Faydaları :
Terletir.
Vücuda rahatlık verir.
Kanı temizler.
Vücutta biriken zehirlerin atılmasını sağlar.
Nikris ve romatizmada faydalıdır.
Kabızlığı giderir.
Sıracada faydalıdır.
Cilt hastalıklarında da kullanılır.
Lapası yaraların iyileşmesini sağlar.
Menekşe yağı, egzama ve uyuzu tedavi eder.
Boğmaca ve boğaz ağrılarında faydalıdır.
Sulu temriyeleri de tedavi eder.
VE menekşeli bir güzel şarkı.....
Menekşe Gözler Hülyalı
Menekşe gözler hülyalı / Bakışları çok manalı
Gönül yakıcı o gözler / Meğer ezelden sevdalı
Gel etme eyleme / Aksi söz söyleme
Beni reddeyleme / Canım gülüm hey
Gözümde tüter durursun / Kalbime hançer vurursun
Sevdayı az çok bilirsin / Aşkıma çare bulursun
Gel etme eyleme / Aksi söz söyleme
Beni reddeyleme / Canım gülüm hey
Yatıp dizinde ağlasam / Gece ve gündüz çağlasam
Billahi sen de acırsın / Aşkıma matem bağlasam
Gel etme eyleme / Aksi söz söyleme
Beni reddeyleme / Canım gülüm hey
Dağlarda tepelerde, mor mor gökyüzüne gülümseyen nazenin menekşeleri
hep koparmaya kıyamazdım. Oturur başına öylece seyrederdim.
Sevinçle hüzün arası duygularla ayrılır; acaba toplasa mıydım ?diye arkama bakardım dönüp dönüp...
Bir de Seyyid Kutbiddin Hazretleri'nin türbesinin bulunduğu kabristanda, gül yerine bülbül şakımalarını
mutlulukla dinliyormuş gibi gelirdi bana mor menekşeler...
Şimdi , şu anda sevgili gelin kızımın bana hediye ettiği bir menekşe saksısı , tüm diriliği ile duruyor, masamın üstüne.. Ne mübarek çiçek ki, yaz-kıştır hep diri ve çiçek açıyor...Ellerimle yeşil yapraklarını okşadığımda,
öyle diri öyle HAYY gelir ki, sanırım benimle konuşacak, elimi sıkacak....
Faydaları :
Terletir.
Vücuda rahatlık verir.
Kanı temizler.
Vücutta biriken zehirlerin atılmasını sağlar.
Nikris ve romatizmada faydalıdır.
Kabızlığı giderir.
Sıracada faydalıdır.
Cilt hastalıklarında da kullanılır.
Lapası yaraların iyileşmesini sağlar.
Menekşe yağı, egzama ve uyuzu tedavi eder.
Boğmaca ve boğaz ağrılarında faydalıdır.
Sulu temriyeleri de tedavi eder.
VE menekşeli bir güzel şarkı.....
Menekşe Gözler Hülyalı
Menekşe gözler hülyalı / Bakışları çok manalı
Gönül yakıcı o gözler / Meğer ezelden sevdalı
Gel etme eyleme / Aksi söz söyleme
Beni reddeyleme / Canım gülüm hey
Gözümde tüter durursun / Kalbime hançer vurursun
Sevdayı az çok bilirsin / Aşkıma çare bulursun
Gel etme eyleme / Aksi söz söyleme
Beni reddeyleme / Canım gülüm hey
Yatıp dizinde ağlasam / Gece ve gündüz çağlasam
Billahi sen de acırsın / Aşkıma matem bağlasam
Gel etme eyleme / Aksi söz söyleme
Beni reddeyleme / Canım gülüm hey
En son HAYY-DOST tarafından 04 Nis 2011, 12:56 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12887
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
Re: ÇİÇEK LİSÂNI İLE...
HAYY-DOST yazdı:Çocukluğumun geçtiği, benim için çok özel ve güzel köyümüzün,
yeşil çayırlar arasındaki sarı gözlü PAPATYAları hatırlattınız bana...
Gençliğimde dilimden düşürmediğim bir şarkı vardı:
"hani o saçlarına taç yaptığım çiçekler
hani o güzel gözlü ceylanların pınarı
hani kuşlar ağaçlar
binbir renkli çiçekler
nasıl yakalamıştık saçlarından baharı "
işte bu şarkıdaki çiçekler benim "papatya"larımdı. Tektek onları toplar,
eteğime doldurur, sonra da oturur bir güzelce taç örerdim. O güzel tacı kendi
ellerimle kendi saçlarıma takardım.
BeBE DÜŞüM
O GÜLüşüM
İÇ ÇoCuĞuM
cAN CÜNBüşüM..
ZEVK 4403
Ha SÖKtü-SÖKecek FECİRR! Leylâ, Pencerede Hayy Dost!
Kaynadı-Kaynayor Yürek! SEVdâ, Tencerede Hayy Dost!
AN ARIsın SALLsak DAĞa.. Kanat VURsa BiNBiR BAĞa
BULmazsa SORsa TOPRAĞa!.. PaPaTya NEREde Hayy Dost!..
01.04.09 16:19
Gkkşğ..cnççğ..
- gullale
- Özel Üye
- Mesajlar: 1362
- Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00
Re: ÇİÇEK LİSÂNI İLE...
Karanfiller (bahçe karafilleri) (Dianthus petraeus) karşılıklı, ensiz, sivri yapraklı, düğüm düğüm ince saplı otsu bitkilerdir.
Dalcıkların ucunda tek tek ya da topluca bulunan çiçekleri beyaz, pembe ya da kırmızı renklidir. Her çiçek bir çanakçık oluşturan dört burgu yaprakçığıyla belirgindir. Bahçe karanfili en ünlüsüdür. Bu karanfilin katmerli, yarı katmerli, alacalı ve hoş kokulu pek çok çeşidi vardır. Çok yıllık bir bitki olan bu karanfil türü kesme çiçek elde etmek için özellikle seralarda yetiştirilir ve çelikle üremesi sağlanır. Bahçe çeşitleri genellikle fideyle çoğaltılır ve iki yıllık ya da çok yıllık bitkiler gibi yetiştirilir.
Kaynak: Vikipedi
Dalcıkların ucunda tek tek ya da topluca bulunan çiçekleri beyaz, pembe ya da kırmızı renklidir. Her çiçek bir çanakçık oluşturan dört burgu yaprakçığıyla belirgindir. Bahçe karanfili en ünlüsüdür.
Bu karanfilin katmerli, yarı katmerli, alacalı ve hoş kokulu pek çok çeşidi vardır. Çok yıllık bir bitki olan bu karanfil türü kesme çiçek elde etmek için özellikle seralarda yetiştirilir ve çelikle üremesi sağlanır. Bahçe çeşitleri genellikle fideyle çoğaltılır ve iki yıllık ya da çok yıllık bitkiler gibi yetiştirilir. Kır karanfili (dianthus plumarius) çim gibi sık biten, çok zarif küçük çiçekli ve ince saçaklı taç yapraklıdır.
Karanfil iki yıllık ya da yıllık olan Çin karanfili (diantus sinensis) çok değişik çiçekli bir bitkidir. İki yıllık ya da çok yıllık bir karanfil türü olan kıllı karanfil ya da hüsnü Yusuf olarak da bilinen (diantus barbatus) sap ucunda şemsiye biçimde toplu küçük çiçekler açan bir türdür.
Karanfil çiçekleri balgam söktürücü ve öksürük kesici olarak infusyon ya da şurup halinde kullanılır. Karanfiller çoğunlukla kuzey yarı kürenin ılıman bölgelerinde, özellikle Akdeniz havzasında yetişen bitkilerdir. 80 kadar cinsi 2000 den fazla türü vardır.
Mersingiller familyasındandır. Anayurdu Endonezya’daki, adı yerli dilinde baharat anlamına gelen Moluk takımadalarıdır. Ama, günümüzde daha çok Afrika kıtasının doğusundaki Zengibar ile Hint Okyanusundaki diğer adalarda yetiştirilmektedir, iklimi uygun olmadığından ülkemizde yetişmeyen karanfil ağacı, 10-20 m’ye kadar boylanabilen ve kışın yapraklarını dökmeyen duyarlı bir bitkidir. Derimsi dokulu, parlak ve iri yaprakları dallarda karşılıklı çiftler halinde dizilmiş olup üzerlerinde salgı bezi benekleri bulunur.
Çan biçimindeki pembe renkli çiçeklerinin tomurcukları kurutulduğunda kırmızımsı kahverengine döner. Hoş kokulu olan bu tomurcuklara kısaca ‘karanfil’ adı verilir. Kısmen gölgeli, soğuk ve rüzgâra karşı korunmalı yerleri seven karanfil ağacı, suyu iyi akıntılı ve asitli toprakları yeğler. Tohumuyla ya da gövde çelikleriyle çoğaltılır.
Karanfil tomurcuklarında ogenol (ojenol) adı verilen hidrokarbon, şahsilik asit ve karyofıllin içeren bir uçucu yağ (esans) bulunur. Karanfılyağı da denilen bu esans, diş hekimliğinde sıkça yararlanılan antiseptik ve ağrı kesici ilaçların yapımında kullanılır. Karanfil tomurcukları ise, bazı reçel, yemek, turşu ve baharatlı şarapların yapımında çeşni olarak kullanılmaktadır.
Kaynak: Çiçek Ansiklopedisi
Dalcıkların ucunda tek tek ya da topluca bulunan çiçekleri beyaz, pembe ya da kırmızı renklidir. Her çiçek bir çanakçık oluşturan dört burgu yaprakçığıyla belirgindir. Bahçe karanfili en ünlüsüdür. Bu karanfilin katmerli, yarı katmerli, alacalı ve hoş kokulu pek çok çeşidi vardır. Çok yıllık bir bitki olan bu karanfil türü kesme çiçek elde etmek için özellikle seralarda yetiştirilir ve çelikle üremesi sağlanır. Bahçe çeşitleri genellikle fideyle çoğaltılır ve iki yıllık ya da çok yıllık bitkiler gibi yetiştirilir.
Kaynak: Vikipedi
Dalcıkların ucunda tek tek ya da topluca bulunan çiçekleri beyaz, pembe ya da kırmızı renklidir. Her çiçek bir çanakçık oluşturan dört burgu yaprakçığıyla belirgindir. Bahçe karanfili en ünlüsüdür.
Bu karanfilin katmerli, yarı katmerli, alacalı ve hoş kokulu pek çok çeşidi vardır. Çok yıllık bir bitki olan bu karanfil türü kesme çiçek elde etmek için özellikle seralarda yetiştirilir ve çelikle üremesi sağlanır. Bahçe çeşitleri genellikle fideyle çoğaltılır ve iki yıllık ya da çok yıllık bitkiler gibi yetiştirilir. Kır karanfili (dianthus plumarius) çim gibi sık biten, çok zarif küçük çiçekli ve ince saçaklı taç yapraklıdır.
Karanfil iki yıllık ya da yıllık olan Çin karanfili (diantus sinensis) çok değişik çiçekli bir bitkidir. İki yıllık ya da çok yıllık bir karanfil türü olan kıllı karanfil ya da hüsnü Yusuf olarak da bilinen (diantus barbatus) sap ucunda şemsiye biçimde toplu küçük çiçekler açan bir türdür.
Karanfil çiçekleri balgam söktürücü ve öksürük kesici olarak infusyon ya da şurup halinde kullanılır. Karanfiller çoğunlukla kuzey yarı kürenin ılıman bölgelerinde, özellikle Akdeniz havzasında yetişen bitkilerdir. 80 kadar cinsi 2000 den fazla türü vardır.
Mersingiller familyasındandır. Anayurdu Endonezya’daki, adı yerli dilinde baharat anlamına gelen Moluk takımadalarıdır. Ama, günümüzde daha çok Afrika kıtasının doğusundaki Zengibar ile Hint Okyanusundaki diğer adalarda yetiştirilmektedir, iklimi uygun olmadığından ülkemizde yetişmeyen karanfil ağacı, 10-20 m’ye kadar boylanabilen ve kışın yapraklarını dökmeyen duyarlı bir bitkidir. Derimsi dokulu, parlak ve iri yaprakları dallarda karşılıklı çiftler halinde dizilmiş olup üzerlerinde salgı bezi benekleri bulunur.
Çan biçimindeki pembe renkli çiçeklerinin tomurcukları kurutulduğunda kırmızımsı kahverengine döner. Hoş kokulu olan bu tomurcuklara kısaca ‘karanfil’ adı verilir. Kısmen gölgeli, soğuk ve rüzgâra karşı korunmalı yerleri seven karanfil ağacı, suyu iyi akıntılı ve asitli toprakları yeğler. Tohumuyla ya da gövde çelikleriyle çoğaltılır.
Karanfil tomurcuklarında ogenol (ojenol) adı verilen hidrokarbon, şahsilik asit ve karyofıllin içeren bir uçucu yağ (esans) bulunur. Karanfılyağı da denilen bu esans, diş hekimliğinde sıkça yararlanılan antiseptik ve ağrı kesici ilaçların yapımında kullanılır. Karanfil tomurcukları ise, bazı reçel, yemek, turşu ve baharatlı şarapların yapımında çeşni olarak kullanılmaktadır.
Kaynak: Çiçek Ansiklopedisi
- gullale
- Özel Üye
- Mesajlar: 1362
- Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00
Re: ÇİÇEK LİSÂNI İLE...
Karanfil'in Faydaları:
Karanfil tomurcuklarının ve karanfilyağının sağlığa yararlı etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöyle özetlenebilir:
1. Karanfil tomurcukları uyarıcıdır. Özellikle sindirim sistemi üzerinde uyarıcı etki yapar.
2. Gaz söktürücüdür.
3. Mide bulantısını bastırır. Kusmaları önler.
Bu etkilerinden yararlanılmak üzere piyasada satılan karanfil tomurcuklarından bir tutam (7-8 tane) alınıp 1 bardak kaynar suya atılır. 10 dakika demlendirilerek hazırlanan infüzyon ılık olarak içilir.
1. Karanfil tomurcukları nefesin kötü kokusunu yok eder. Bunun için tomurcuklar ağızda çiğnenip atılır ya da yukarda tarifi verilen infüzyonla gargara yapılır.
2. Karanfil tomurcuğu ağrı kesici ve hafif uyuşturucudur. Bu etkilerinden yararlanılarak diş ağrısını kesmekte kullanılır. Bir adet karanfil tohumu ağıza alınır. Ağrıyan çürük dişin yakınına getirilir ve bir süre orada tutulur ya da gene piyasada satılan karanfilyağı biraz pamuğun üzerine damlatılır ve pamuk ağrıyan dişe bastırılır.
3. Karanfilyağı romatizma ve nevralji ağrılarının hafifletilmesinde yararlı olur. Bunun için karanfilyağı ağrılı yerlere dıştan ovuşturularak uygulanır.
Karanfil tomurcuklarının ve karanfilyağının sağlığa yararlı etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöyle özetlenebilir:
1. Karanfil tomurcukları uyarıcıdır. Özellikle sindirim sistemi üzerinde uyarıcı etki yapar.
2. Gaz söktürücüdür.
3. Mide bulantısını bastırır. Kusmaları önler.
Bu etkilerinden yararlanılmak üzere piyasada satılan karanfil tomurcuklarından bir tutam (7-8 tane) alınıp 1 bardak kaynar suya atılır. 10 dakika demlendirilerek hazırlanan infüzyon ılık olarak içilir.
1. Karanfil tomurcukları nefesin kötü kokusunu yok eder. Bunun için tomurcuklar ağızda çiğnenip atılır ya da yukarda tarifi verilen infüzyonla gargara yapılır.
2. Karanfil tomurcuğu ağrı kesici ve hafif uyuşturucudur. Bu etkilerinden yararlanılarak diş ağrısını kesmekte kullanılır. Bir adet karanfil tohumu ağıza alınır. Ağrıyan çürük dişin yakınına getirilir ve bir süre orada tutulur ya da gene piyasada satılan karanfilyağı biraz pamuğun üzerine damlatılır ve pamuk ağrıyan dişe bastırılır.
3. Karanfilyağı romatizma ve nevralji ağrılarının hafifletilmesinde yararlı olur. Bunun için karanfilyağı ağrılı yerlere dıştan ovuşturularak uygulanır.
- gullale
- Özel Üye
- Mesajlar: 1362
- Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00
Re: ÇİÇEK LİSÂNI İLE...
Ah benim örselenmiş incinmiş karanfilim
Bir sessiz çığlık gibi kırmızı masum narin
Bu ürkek bu al duruş söyle neden bu vazgeçiş
Ne oldu ümitlerine bu ne keder bu ne iç çekiş
Sen ki özgürlük kadar güzelsin, sevgi kadar özgür
O güzel başını uzat göklere, gül güneşlere gül
Kırılma, küsme sen yine bir şiir yaz
Çok değil inan az kaldı az
Bu kadar erken susma biraz bekle
Ağlama, ağlama gül biraz
Mustafa CECELİ
- simurg
- Özel Üye
- Mesajlar: 928
- Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00
Re: ÇİÇEK LİSÂNI İLE...
Çiçek demek bile insanın yüzünü güldürüyor,
ne hoş bir duygu veriyor insana
bu hafta bir yasemin çiçeği aldım, daha saksıya geçiremedim
ama içinde bulunduğu poşetten saksıda çiçek açmaya başladı bile,
mis gibi de kokuyor,
onlar vazifelerini hiç aksatmıyor,her şart altında çiçek verip lisanlarınca konuşup
tesbihatlarını sürdürüyorlar,
anlaması bize düşüyor, ama anlamıyorum ki,
çok güzeller onu biliyorum sadece.
ne hoş bir duygu veriyor insana
bu hafta bir yasemin çiçeği aldım, daha saksıya geçiremedim
ama içinde bulunduğu poşetten saksıda çiçek açmaya başladı bile,
mis gibi de kokuyor,
onlar vazifelerini hiç aksatmıyor,her şart altında çiçek verip lisanlarınca konuşup
tesbihatlarını sürdürüyorlar,
anlaması bize düşüyor, ama anlamıyorum ki,
çok güzeller onu biliyorum sadece.
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
Re: ÇİÇEK LİSÂNI İLE...
Yasemin çiçeği banada çok sevdirilmişti...Karşılaşınca şimdi yeniden simurg Canın gönül evinde,
kokusunu DUYmuş gibi OLdum...
İçerdiği mana güzel OLunca, ilk bakışta cezbeden hoşluk ona O GÜZELliği veren YÜCE ALLAH c.c'yı zikrettiriyor elbette..
Rabbim cc ne güzel yaratmış.
MAŞALLAH
kokusunu DUYmuş gibi OLdum...
İçerdiği mana güzel OLunca, ilk bakışta cezbeden hoşluk ona O GÜZELliği veren YÜCE ALLAH c.c'yı zikrettiriyor elbette..
Rabbim cc ne güzel yaratmış.
MAŞALLAH
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''
Hacc / 78
Hacc / 78
- gullale
- Özel Üye
- Mesajlar: 1362
- Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00
Re: ÇİÇEK LİSÂNI İLE...
MANOLYA
Saçak kök yapısına sahiptirler. Çok kalın değildir. Genç sürgünler, tomurcuk ve agregat meyve pas rengi tüylerle sık bir biçimde örtülmüştür. Çok çatlaklı değildir. Yaşlandıkça çatlaklar oluşur. Kahverengindedir. Ucu küt ya da hafif sivri, dip tarafı kama şeklinde sonuçlanır.
Kaynak: Vikipedi
Zor büyüyen ve zor gelişen çok görkemli bir ağaçtır. 125 türü vardır. Çiçeklerinin biçim ve renk çeşitliliği çok fazladır. Beyaz, krem, açık ve koyu sarı, açık ve koyu pembe gibi çok çeşitli bir renk yelpâzesine sâhiptir. Birçok türünün çiçeklenmek için uzun yıllara ihtiyacı vardır. Çiçeklerden elde edilen tohumlar bir süre nemli kumda bekletilir. İlkbaharda tohumundan, yapraklarını döken türlerde haziranda otsu dallarından, yapraklarını dökmeyen türlerdeyse eylülde yarı odunsu dallarından çelik alarak üretilebilinir. Aşılama yöntemiyle üretim için doğru zaman ocak ayıdır. Güneş ya da yarı gölge alanlarda yetiştirilmesi uygundur. Verimli,geçirgen, aside yakın toprakları sever. Toprağı kurursa ağaç dipleri kuru yapraklarla örtülmelidir.
Kaynak:bahce.gen
Manolya Ağacının Türkiye'de yetiştiği yerler: Batı Anadolu'da park ve bahçelerde yetiştirilir. Büyük, güzel kokulu, beyaz ve pembe çiçekleri ve kalın derimsi yaprakları ile tanınmış bir park ve bahçe ağacı. Kışın yaprak döken ve dökmeyen türleri vardır. Vatanı Çin ve Japonya'dır. Memleketimizde yetiştirilen manolya ağaçlarının boyları takrîben 5-10 m arasındadır. Katmerli çiçekleri çok hoş kokuludur. Fakat koklanınca sararır. Fidanlar önceleri saksılarda yetiştirilir, sonra toprağı ile birlikte dışarı alınır. Fidanlar 6- 10 yıllık olunca çiçek vermeye başlar. Manolyanın dünyâ üzerinde yetişen 80 kadar türü bulunur. Kullanıldığı yerler: Bütün türleri, parklardaki kıymetli süs bitkileridir. Bâzı türlerin odunu makbuldur.
Kaynak:Rehber Ansiklopedisi
Saçak kök yapısına sahiptirler. Çok kalın değildir. Genç sürgünler, tomurcuk ve agregat meyve pas rengi tüylerle sık bir biçimde örtülmüştür. Çok çatlaklı değildir. Yaşlandıkça çatlaklar oluşur. Kahverengindedir. Ucu küt ya da hafif sivri, dip tarafı kama şeklinde sonuçlanır.
Kaynak: Vikipedi
Zor büyüyen ve zor gelişen çok görkemli bir ağaçtır. 125 türü vardır. Çiçeklerinin biçim ve renk çeşitliliği çok fazladır. Beyaz, krem, açık ve koyu sarı, açık ve koyu pembe gibi çok çeşitli bir renk yelpâzesine sâhiptir. Birçok türünün çiçeklenmek için uzun yıllara ihtiyacı vardır. Çiçeklerden elde edilen tohumlar bir süre nemli kumda bekletilir. İlkbaharda tohumundan, yapraklarını döken türlerde haziranda otsu dallarından, yapraklarını dökmeyen türlerdeyse eylülde yarı odunsu dallarından çelik alarak üretilebilinir. Aşılama yöntemiyle üretim için doğru zaman ocak ayıdır. Güneş ya da yarı gölge alanlarda yetiştirilmesi uygundur. Verimli,geçirgen, aside yakın toprakları sever. Toprağı kurursa ağaç dipleri kuru yapraklarla örtülmelidir.
Kaynak:bahce.gen
Manolya Ağacının Türkiye'de yetiştiği yerler: Batı Anadolu'da park ve bahçelerde yetiştirilir. Büyük, güzel kokulu, beyaz ve pembe çiçekleri ve kalın derimsi yaprakları ile tanınmış bir park ve bahçe ağacı. Kışın yaprak döken ve dökmeyen türleri vardır. Vatanı Çin ve Japonya'dır. Memleketimizde yetiştirilen manolya ağaçlarının boyları takrîben 5-10 m arasındadır. Katmerli çiçekleri çok hoş kokuludur. Fakat koklanınca sararır. Fidanlar önceleri saksılarda yetiştirilir, sonra toprağı ile birlikte dışarı alınır. Fidanlar 6- 10 yıllık olunca çiçek vermeye başlar. Manolyanın dünyâ üzerinde yetişen 80 kadar türü bulunur. Kullanıldığı yerler: Bütün türleri, parklardaki kıymetli süs bitkileridir. Bâzı türlerin odunu makbuldur.
Kaynak:Rehber Ansiklopedisi
- gullale
- Özel Üye
- Mesajlar: 1362
- Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00
Re: ÇİÇEK LİSÂNI İLE...
PETUNYA
Popüler çiçek ismini Fransızcadan almaktadır. Fransızcada, "petun" kelimesi eskiden "tütün" anlamına gelmekteydi.
Fransızlar bu terimi Amazonlar'da ki yerel bir Kızılderili lehçesinden almışladır. Bahçelerde görülen birçok çeşidi melezdir. Çiçek rengi ve boyutu açısından geniş bir aralık sunarlar. Şâyet petunya büyütüyorsak, onları doğrudan güneş ışığına bırakmak ve dokununca toprağı kuru olduğunda sulamak gerekmektedir.
Petunyalar yıllık bitkiler olarak düşünülsede, aslında çok yıllık bitkilerdir. Uygun ortamlar sağlandığında yıllarca yaşamaya devam edebilirler
Yaz mevsiminin en uzun süre çiçekli kalan bitkisidir, hatta sonbahar mevsimi boyunca da çiçek açmayı sürdürür.
Petunya çiçeğinin toprağını nemli kalacak şekilde sulanmalı.
Genellikle güneşi ya da yarı gölge yerleri çok seven bir bitkidir.
Yaz ve sonbahar boyunca çiçek vermeye devam eder.
Rüzgârdan korumayı kesinlikle unutmamalı. Çünkü çok hassas bir bitkidir.
Sâdece bahçelerde değil , balkonlarınızda saksılarda da rahatça yetiştirebilirsiniz.
Geçirgen, yumuşak hafif aside kaçan topraklardan hoşlanır.
Petunyanın toprağı kuru kalmamalı, hafif nemli olmalıdır. Bu nedenle düzenli olarak sulanmalı.
Soğuk, rüzgâr ve dondan korkarlar.
Kaynak:Wikipedia ve Lâleevim.blogcu
Popüler çiçek ismini Fransızcadan almaktadır. Fransızcada, "petun" kelimesi eskiden "tütün" anlamına gelmekteydi.
Fransızlar bu terimi Amazonlar'da ki yerel bir Kızılderili lehçesinden almışladır. Bahçelerde görülen birçok çeşidi melezdir. Çiçek rengi ve boyutu açısından geniş bir aralık sunarlar. Şâyet petunya büyütüyorsak, onları doğrudan güneş ışığına bırakmak ve dokununca toprağı kuru olduğunda sulamak gerekmektedir.
Petunyalar yıllık bitkiler olarak düşünülsede, aslında çok yıllık bitkilerdir. Uygun ortamlar sağlandığında yıllarca yaşamaya devam edebilirler
Yaz mevsiminin en uzun süre çiçekli kalan bitkisidir, hatta sonbahar mevsimi boyunca da çiçek açmayı sürdürür.
Petunya çiçeğinin toprağını nemli kalacak şekilde sulanmalı.
Genellikle güneşi ya da yarı gölge yerleri çok seven bir bitkidir.
Yaz ve sonbahar boyunca çiçek vermeye devam eder.
Rüzgârdan korumayı kesinlikle unutmamalı. Çünkü çok hassas bir bitkidir.
Sâdece bahçelerde değil , balkonlarınızda saksılarda da rahatça yetiştirebilirsiniz.
Geçirgen, yumuşak hafif aside kaçan topraklardan hoşlanır.
Petunyanın toprağı kuru kalmamalı, hafif nemli olmalıdır. Bu nedenle düzenli olarak sulanmalı.
Soğuk, rüzgâr ve dondan korkarlar.
Kaynak:Wikipedia ve Lâleevim.blogcu
- meryemnur
- Özel Üye
- Mesajlar: 943
- Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00
Re: ÇİÇEK LİSÂNI İLE...
MANOLYA
Bir de Manolya Çiçeği vardır dokundunuz mu solar.
Şöyle büyük açar o, bembeyazdır.
Büyük ağaçları vardır. Yaprakları kışın dökülmez onun.
Bu kauçuk ağaçları gibidir yaprakları. Yaprağı üstündedir.
“Niye solar?”
Manolya da oğlum tanen vardır, tanen denilen mazıdan çıkan bir şey.
Elmada da vardır. Ayvada da vardır.
Ayvayı elmayı ısırırsın biraz sonra havanın oksijeni ile birleşti mi tanen açığa çıkar kararır o.
Haa onun gibi.
Sen elini vurduğun zaman manolyaya, manolya solar.
Dokunmak bir nevi manolyanın temizliğine mekruh sürmektir.
Şaibelerden kurtulmuş temizlenmiş bir insana da küçük bir mekruh, aynı böyle manolya gibi yapar.
Cenâb-ı Allah vücuttaki esmalarının menevişlerini toplar biter o zaman.
O zaman araya perde misüllü şeytan girer.
Havva ile Âdem,
Havva ile Âdem arasına nasıl şeytan girdi onları kandırdı.
Âdem ile Havva hikayesi halen devam etmektedir.
Son nefesimize kadar devam edecektir.
Âdem bütün insanların, Havva bütün kadınların…
Bu hikaye hâlâ devam etmektir.
Manolya ya şöyle bir emir çıkar.
“Bu kul senin temizliğinin kıymetini bilmedi sana el sürdü.
Bende bütün mevcudatımı kulumun emrine musahhar kıldım.
En efdal kulumu yarattım. O senin kıymetini bilmedi.
Ben onu senden yüksek yarattığım için verdiğim rütbeyi geri almak şanıma yaraşmaz.
Sen benim basit bir çiçeğimsin, onlar senin kıymetini bilmedi.
“Dön Bana! Bana dön!” emridir O.
Onun için manolya solar oğlum.
“Senin kıymetini bilmiyorlar Bana dön Manolya!” emridir bu.
Onun için manolyaya dokundun mu soluverir…
Onun için islamlar içinde manolya gibi insanlar vardır.
Zaten Secde-yi Rahmana kapanan da bir gün muhakkak gül kokusu ortaya çıkacaktır.
ALLAH DOSTU Münir DERMAN (ks) DEMİŞDİ Kİ… SOHBET MD-88 GaFlet ve GÜL Tohumundan alıntıdır.
http://www.muhammedinur.com/forum/viewt ... 989#p70989
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6