KUL İHVÂNİ XI. DEFTER
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5162
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
KUL İHVÂNİ XI. DEFTER
KUL İHVÂNİ DİVANI
11. CİLT
(14.04.2001 – 25.01. 2002 : 542 dörtlük)
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم
Bismillâhirrahmânirrahîm
(Dudakta başlayıp dudakta biten rahmet anahtarım)
Muhyiddin İbni Arabî'nin SALAVAT-ı KÜBRÂsı
Allahumme salli ve sellim alâ Seyyidinâ Muhammedini’n- Nebiyyi’l-Ummiyyi’l- Arabiyyi’l- Kureyşiyyi’l- Hâşimiyyi’l- Mekkiyyi’l- Medeniyyi.
Sâhibi’t- Tâc ve’l- Mi’râc.
Sâhibi’l- Şeriat ve Atâyâ.
Sâhibi’l- Makâmi’l- Mahmûdi ve’l- Havdi’l- Mevrûdi.
Sâhibi’s- Sucûdi li Rabbi’l- Ma’bûd.
Mânâsı:
ALLAHım Efendimiz;
Nebiyyi’l-Ummî, Arabî, Kureyşî, Haşimî, Mekkî, Medenî olana,
Tâc ve Mi’râcın Sâhibine,
Şeriat ve Atâ Sâhibine,
Makâm-ı Mahmud ve Havz-ı Mevrûd Sâhibine,
Tek Ma’bud-İbâdet edilen RABB celle celâluhu için SECDEler Sâhibine,
Salât ve Selâmımızı ulaştır.
Teslimiyet ve Sıla ulaşımımızı sağla İnşâallah..
Âmin Yâ Muîn celle celâlihu…
Not: Muhyiddin İbni Arabî (radi Allahu anhu) Salavat-ı Kübrâsının çok önemli olduğunu bildirmiştir.
Muhammedi Muhabbetle..
Yâ Latîf!
Yâ Kerîm!
Yâ Rahîm!
Yâ Rahmân!
Yâ Hannân!
Yâ Mennân!
Yâ Deyyân!
Yâ Furkân!
Yâ Sultân!
Yâ ALLAH! (cc)
Lâ ilâhe illâ Allah
Muhammede’r- Resûlullah..
Mehmet Şükrü Dede Ninesinden..
İsm-i Azam..
El-Hannânül-Mennân Bedius-semavati vel-Ard Zülcelâli vel ikram el-Hayyül-Kayyum
Münir DERMAN
Ârif Susarsa Yücelir, Âşık Susarsa Ölür!..
Kul İhvâni
İnsanın;
Zâhiri: Mezheb
Bâtını: Meşreb
Evveli: Mâhiyyet
Âhiri: Mâliyyettir…
Bu ÂLEMde VARlık;
Cevher,
Hareket,
İzâfet,
Nicelik ve
Nitelikle AYRılır..
Kürsü dibinde ağlar, köçek önünde oynar!
Hoca Amcam..
Şeytanî Nefs İle Rahmânî Ruh AYNı gözden ağlar;
Göz yaşı birisinden tuzlu diğerinden tatlı gelir..
---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Süt çıktığı memeye girmediği gibi, Allah korkusundan ağlayan kimse de cehenneme girmez.
Allah yolunda cihad edenlerin tozu ile insanın burun deliklerine dolan cehennem dumanı asla bir arada bulunmaz!” buyurdu.
(Tirmizî, Nesâî, İ. Ahmed b. Hanbel)
Şeriatta GÜL GÜLdür!
Tarikatta BÜL-BÜLdür!
Mârifette TÜL TÜLdür!
Hakikatte KÜL KÜLdür!..
TEVHİD TACı TeLLi TÜLle
GÜLde GÜLden GüLe GÜLle..
NâRdan Nûrdan BERi ÂŞIK
KÜLde KÜLden KüLe KÜLle..
ZEVK 1751
Çileyle Başım Yıkadı, Geldi Geçti Nice Yıllar
Gönül Deryâmı Coşturdu, Gâh Gündüz Gâh Gece Yıllar
On Birinci Aşk Defterim Safâlar Getirsin Rabbım!
İmkân-İmtihan Âlemi.. Bilene Bilmece Yıllar…
16.04.2001 11:00
ev-pzr..antly..
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5162
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Re: KUL İHVÂNİ XI. DEFTER
YANARIM
Mahlukat Meydanı Muhabbet Meşki
Kalb-İ Muhammed’dir Kâmilin Köşkü
Aklımı Satıp da İlahî Aşkı
Verip-Alamadım Ona Yanarım!..
(sallallahu aleyhi ve sellem)
*
Arzdan Arşa Çıkan AŞK Avazını
Huzurda Âşıkın Niyaz-Nazını
Çile Çarmıhında Çile Sazını
HAKK’a Çalamadım Ona Yanarım!..
*
Mîm-i MuhaMMed’dir Mir’at-ı Mevlâ
Kerem’e Aslıdır, Mecnûn’a Leylâ
Kendini Billene Damlada Deryâ
Bilip Dalamadım Ona Yanarım!..
*
“Olur!” a “Olmaz!” a Sarıştım Durdum
“Benlik Bazarı” na Yarıştım Durdum
HAKK’a Hayrân Kaldım Karıştım Durdum
Yalnız Kalamadım Ona Yanarım!..
*
Ateşim Pişirdi Kendi Aşımı
Katığı Eyledim Gözüm Yaşımı
Oyunbâzlık Eden Sefil Başımı
Aşka Salamadım Ona Yanarım!..
*
Zaman Dağlarını Fırsatlar Aştı
Eller Boşa Çıktı Akıllar Şaştı
Halkla Oyalandım Akşam Yaklaştı
HAKK’a Gelemedim Ona Yanarım!..
*
Halk İçinde HAKK’la Huzur Havzasın
RABB Ü BiRRun Hal-i Hazır Rızasın
Adı Güzel Muhammed’in Ravzasın
Kadrin Bilemedim Ona Yanarım!..
*
Haryerde Herzaman Herhalde Gerçek
TEVHİD Tepesinde Ezelî Çiçek
Kimler Ki Bilecek Kim Bilmeyecek
Dilim Dilemedim Ona Yanarım!..
*
Kalb Kazan Kaynatan Kafa Tasıdır
Kalbi Halî Kılan Haslar Hasıdır
AŞK Aynamın Ardı Benlik Pasıdır
Sırrım Silemedim Ona Yanarım!..
*
Ölmeden Ölmek Var Can Bahasında
“Mukaddes Tuvâ” da Vecd Vâhâsında
Secdesiz Namazım Sırr Sahasında
Kendim Kılamadım Ona Yanarım!..
*
“Sıdk u Adl” Üzere Kaim Olan Din
İnancın İsbatı, Aslı Tevhidin
Azametle Kudret Sistem Sahibin
Kulu Olamadım Ona Yanarım!..
*
Sonsuz Sevdâları Başımdan Atıp
Sırr-ı Sıfır Bulup Varımı Satıp
Çileler Çöplüğü İçim Boşaltıp
Aşkla Dolamadım Ona Yanarım!..
*
Dörd Âlemin Cem’i Tevhid Caharı
“Sebbaha!” Seyrinde Sırrın Saharı
Yedi Renk Açıyor Nefsin Baharı
Saf-Sırr Solamadım Ona Yanarım!..
*
Hava Ateş Toprak Bir Damla Suydum
Ruhumu Unuttum Nefsime Uydum
“Muti Kalble En Temuti!” Hükmünü Duydum
Özden Ölemedim Ona Yanarım!..
*
Dört Âlem Tevhidi Kesrette Vahdet
Zâhirin Zuhuru, Vahdette Kesret
Bir Nefes Değildir “Kemâlât” Elbet
Dörde Bölemedim Ona Yanarım!..
*
Zuhura Zevkinde Eğlendi Nefsim
Dünyanın Derdiyle Dağlandı Nefsim
“Olur!”a “Olmaz!”a Bağlandı Nefsim
Bağın Yolamadım Ona Yanarım!..
*
Halkla HAKK’a Coşup Çağlamak Varmış
DOST Derdiyle Bağrın Dağlamak Varmış
“ÂŞIK YAZISI” nda Ağlamak Varmış
Bir Gün Gülemedim Ona Yanarım!..
*
Bâtın Kul İhvâni Sînemde Sızım
Zâhirî Tâhirî Latif Yıldızım
Yol YoKuş YoRgunum YoLda Yalnızım
YoLdaş Bulamadım Ona Yanarım!..
16.04.2001 15:15
antalya-vv..
KELİMELER:
Halî: Tenhâ. Boş. Sahipsiz. Issız. İçinde bir şey olmama.
Vecd: Aşk, muhabbet. Kendinden geçecek, unutacak kadar İlâhî bir aşk hali. Yüksek heyecan. İştiyakın galebesi.
Kaim: Ayakta duran. Mevcut. Baki. Vaktini ibadetle geçiren.
Cahar: Dört
sekiz cennetimin aşı yedi cehennemimde pişer..
RABB Ü BiRRun:
RABB Arapça yazıldığında sağdan sola: Bâtından Zâhire RABB OKUnur.
RABB Arapça yazıldığında soldan sağa: Zâhirden Bâtına BiRR OKUnur…
HADİS:
---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in: “Mutü kable en temutü: Ölmeden önce ölünüz!” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II-291-2669)
ÂYETLER:
إِنِّي أَنَا رَبُّكَ فَاخْلَعْ نَعْلَيْكَ إِنَّكَ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًى
---“İnnî ene rabbuke fehla’ na’leyk(na’leyke), inneke bil vâdil mukaddesi tuvâ(tuven) : Muhakkak ki ben, evet ben senin Rabbinim! Hemen pabuçlarını çıkar! Çünkü sen kutsal vâdi Tuvâ'dasın!” (Tâ-Hâ 20/12)
يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
---“YUSEBBİHU lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardıl melikil kuddûsil azîzil hakîm(hakîmi) : Göklerde ne var, yerde ne varsa (HEPSİ) O mülk-ü melekûtun eşsiz hükümrânı, noksaanı mucib herşeyden pâk ve münezzeh, gaalib-i mutlak, yegâne hukûm ve hikmet saahibi ALLÂHI TESBÎH (VE TENZÎH) ETMEKDEDİR.” (Cuma 62/1)
Yusebbihu: tesbih eder.
Sebbaha: yüzmek..
Yerdeki göklerdeki ZeRReler yani ATOMlar;
NeşRlerinden HaŞRlerine kadar döndüler, dönmekteler ve dönecekler.
Bu SeBBaHa yüzüşRAKSı hep sürecek her AN yeniden Yaratılara ŞEENULLAHta..
Ve ne zamAN AKILlarımız DEVR-ÂNı Anlarsa ve DEVRe İştirak ederse Yusebbuhu Zikr-i Dâmindeyiz inşae ALLAH..
وَتَمَّتْ كَلِمَتُ رَبِّكَ صِدْقًا وَعَدْلاً لاَّ مُبَدِّلِ لِكَلِمَاتِهِ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
---“Ve temmet kelimetu rabbike sıdkan ve adla(adlen), lâ mubeddile li kelimâtih(kelimâtihî), ve huves semîul alîm(alîmu) : Rabbinin sözü, doğruluk ve adalet bakımından tamamlanmıştır. O'nun sözlerini değiştirecek kimse yoktur. O işitendir, bilendir.” (En'âm 6/115)
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5162
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Re: KUL İHVÂNİ XI. DEFTER
ZEVK 1752
Muhabbete Merhamet Hem Me’muruz Hem Mecburuz
Muhammedîyiz Hamd Olsun Nurun Alâ Nuruz
Muhammed Sıddık Hekim’in Sırr-ı Sıfır Sahrasında
Rahmânu’r- Rahîm Nefesi Halka “Nufiha Fî’s-Sur” Uz!
21.04.2001 17:40
antalya-vv..
اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
---“ALLÂHU NÛRUS SEMÂVÂTİ VEL ARD(ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâh(mısbâhun), el mısbâhu fî zucâceh(zucâcetin), ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durrîyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr(nârun), nûrun alâ nûr(nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhul emsâle lin nâs(nâsi), vallâhu bi kulli şey’in alîm(alîmun) : ALLAH, GÖKLERİN VE YERİN NURUDUR. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, her şeyi bilendir.” (Nûr 24/35)
فَإِذَا نُفِخَ فِي الصُّورِ نَفْخَةٌ وَاحِدَةٌ
---“Fe izâ nufiha fîs sûri nefhatun vâhıdeh(vâhıdetun) : Artık sur'a tek bir üfürülüşle üfürüleceği.” (Hâkka 69/13)
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5162
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Re: KUL İHVÂNİ XI. DEFTER
ZEVK 1753
(Ahmed Hocaya)
“Sıdk u Adl” in Esasıdır, Bilenlerden Vefâ Bekler
Tûr-i Sîne Sahrasında Sırr-ı Sıfır Sefâ Bekler
“Kavmin Öküze Tapıyor, Yetiş Yâ Hazreti Musâ!”
Âlim, İlim.. Ârif, İrfan.. EBDÂL Olan Cefâ Bekler!..
28.04.2001 15:23
antalya-lara
EBDÂL: her devirde bedel olan İbrahimî, İsevî vs. olanlar.
وَتَمَّتْ كَلِمَتُ رَبِّكَ صِدْقًا وَعَدْلاً لاَّ مُبَدِّلِ لِكَلِمَاتِهِ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
---“Ve temmet kelimetu rabbike sıdkan ve adla(adlen), lâ mubeddile li kelimâtih(kelimâtihî), ve huves semîul alîm(alîmu) : Rabbinin sözü, doğruluk ve adalet bakımından tamamlanmıştır. O'nun sözlerini değiştirecek kimse yoktur. O işitendir, bilendir.” (En'âm 6/115)
فَأَخْرَجَ لَهُمْ عِجْلًا جَسَدًا لَهُ خُوَارٌ فَقَالُوا هَذَا إِلَهُكُمْ وَإِلَهُ مُوسَى فَنَسِيَ
---“Fe ahrece lehum ıclen ceseden lehu huvârun fe kâlû hâzâ ilâhukum ve ilâhu mûsâ fe nesiy(nesiye): Böylece (Sâmirî) onlar için böğürmesi olan bir buzağı heykeli ortaya çıkardı. (Sâmirî ve adamları) “Bu sizin de ilâhınızdır, Mûsâ’nın da ilâhıdır. Öyle iken Mûsâ, (ilâhını burada) unuttu (da onu Tûr’da aramaya gitti)” dediler.” (Tâ-Hâ 20/88)
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5162
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Re: KUL İHVÂNİ XI. DEFTER
HUU DOST!..
Soyundum Sûret Süsünü
Sîretin Sırr Örtüsünü
Tevhidin Tûr Türküsünü
Çaldım Çile Çınarına!..
*
Esen Yeller Oldu Yurdum
Sırat Sırtına Oturdum
Kuşlar Gibi Yuva Kurdum
“Kûn!” Kuyusun Kenarına!..
*
AŞK İmiş Cezbe Çırağı
Yakîn Eyleyen Irağı
Cennetlerin Dört Irmağı
Gözlerimin Pınarına!..
*
Sanma Sofu Sözüm Boştur
Özüm Ezelden Sarhoştur
Dünya Seni Olsun “Koştur!”
Alıp Götür Mezarına!..
*
AYN-ıı ŞEY’in İki Yüzü
Cemâl İle Celâl Sözü
Kul İhvânim AŞK Öksüzü
Kül Olduk Yârin Nârına!..
20.05.2001 21:15
antalya-anmtlfett..
Sûret: Dış. Afâk, görüntü, beden iklimi.
Sîret: İç, Enfüs. Bir kimsenin içi, hâli, hareketi, ahlâkı. İnsanın tutmuş olduğu mânevi yol.
Cezbe: Tas: Meczubiyet, istiğrak. Allah'ı hatırlayıp Allah sevgisi ile kendinden geçer bir hale gelme.
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5162
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Re: KUL İHVÂNİ XI. DEFTER
HaYY DOST!..
AŞK Bağına Aşkla Erdik
Hallac-ın Kellesin Derdik
Nesimî-nin Postun Serdik
Dost Diledi DÂR Üstüne…
*
Hal-i Hazır Gülün Hârı
Yedi Renkli AŞK Baharı
Nûruna Sarılmış Nârı
Ârif Zevki ZÂR Üstüne…
*
Arayanlar Bulacaklar
Agyâr Bağın Yolcaklar
Olmuş, Olan, Olacaklar
Evvel-Ebed YÂR Üstüne…
*
Zıdların Tevhid Erliği
İnkârın İkrâr Dirliği
Cümle Cihan “Hayy BİR”Liği
“Nufiha Fî’s-Sur” Üstüne…
*
Kul İhvâni Mest Melâmi
Sırr-ı Sıfırın Selâmi
Lütf ü İkramı Kelâmi
Sînedeki TÛR Üstüne…
27.05.2001 13:50
Antalya
فَإِذَا نُفِخَ فِي الصُّورِ نَفْخَةٌ وَاحِدَةٌ
---“Fe izâ nufiha fîs sûri nefhatun vâhıdeh(vâhıdetun) : Artık sur'a tek bir üfürülüşle üfürüleceği.” (Hâkka 69/13)
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5162
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Re: KUL İHVÂNİ XI. DEFTER
ESİNTİ
Selamsız Sabahsız Gittin Gurbete
Ömrümü Bıraktın Zalım Hasrete
Ak Alevle Yaktın Başımı Dertte
Zaman Geçer Kabuk Bağlar Yaralar
Anam Ağlar.. Yaram Ağlar.. YÂR Ağlar..
*
Arzdan Arşa “Ah!” tır Alın Yazımız
Sîne Seherinde Sırdır Sazımız
Kaydı mı Kayıp mı AŞK Yıldızımız
Susuz Kaldık Sahillerde Güzelim
Kalbimiz Kerbelâ Kesti Nidelim…
*
Geldi-Geçti Gençlik İzi Kalmadı
Seven-Sevilenin Sözü Kalmadı
Âşıklar Kavruldu Özü Kalmadı
Ateş Yanar Su Donarmış Efendim
Aşkın Başka Yüzü Varmış Efendim
*
Yedi Yöne Koştuk Yorulduk Artık
Çok Coştuk Köpürdük Durulduk Artık
Kara Kartal İdik Vurulduk Artık
Karıncanın Yemi Olduk Erenler
Biz de Bilemedik N’olduk Erenler…
*
Kul İhvâni Sefil Sıfıra Erdik
Sıyırdık Sırrımız Sırat’a Serdik
“Ölmeden Öl” dük Dost Canımız Verdik
Yalnız Yaşıyoruz Uzlete Düştük
Gönül Çöllerinde Gurbete Düştük…
03.07.2001 23:25
antalya-lara-ylnzm
---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in: “Mutü kable en temutü: Ölmeden önce ölünüz!” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II-291-2669)
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5162
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Re: KUL İHVÂNİ XI. DEFTER
ÂŞIKLAMA
Divâne Başıma Dağlar Aştırdım
Gönül İkliminde Özüm Coşturdum
Şu Cihanda Yedi Yöne Koşturdum
Alın Yazım Kara Aklayamadım!.
*
Ne Haber ne Selam Sırr Güzelinden
Kokusun Sorarım Seher Yelinden
İlimsiz - Edebsiz Nefsin Elinden
Bıktım Usandım Dost Haklayamadım!.
*
Dönen Devrân Güldüğümü Gördü mü?
Sevdâlar Çökertti Yıktı Ömrümü
Çile Çöplük Etti Garib Gönlümü
Elim Ermedi Dost Paklayamadım!.
*
Bâtınına Daldım Zâhirin Buldum
Evveline Erdim Âhirin Buldum
Mestler Meyhânesin Tâhirin Buldum
Sırrım Sıfır Oldu Saklayamadım!
*
Niyazım Nasrullah Feth Urucuna
Aşkın Başlangıcı Sırr Sonucuna
Evveli Âhiri ucu ucuna
“Kâbe kavseyn” Ettim Ekleyemedim!..
*
Rüzgâr Gibi Yersiz-Yurtsuz N’etti Yâr
Seven-Sevilene Neler Etti Yâr
Sükûn-Sükût Buldum Oldum Baht-ı Yâr
Sıratın Sırtında Bekleyemedim!..
Kul İhvâni YâR-den ELİ boş Kaldı
Yalvardı yakardı kapısın çaldı
Lütf ü ihsan etti BAĞına aldı
AYIKıp GÜLlerin KOKlayamadım!..
05.07.2001 15:15
antalya-lara
فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ أَوْ أَدْنَى
---“Fe kâne kâbe kavseyni ev ednâ : O kadar ki (birleştirilmiş) iki yay arası kadar, hatta daha da yakın oldu.” (Necm 53/9)
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5162
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Re: KUL İHVÂNİ XI. DEFTER
İMiŞ!..
Hevâ Hevesimden Hayal Kurduğum
Sîne Sazın Tellerine Vurduğum
ERENler Meydânın Divân Durduğum
Divânâ OLuşum YÜZünden İmiş!..
*
Ömür Boyu Ağyâr İçin Yaşadım
Yâr-e Ulaşmadı Ahım Feryadım
Beyhudeymiş Cismim İsmim Soyadım
Ölüp Dirilenler, ÖZünden İmiş!..
*
Bir Esinti Geldi AŞK Güzelinden
Saza Bergüzârı Zülfün Telinden
Ârifler Duası Âşık Dilinnden
Nisan YAĞmurları GÖZünden İmiş!..
*
Aşkta Ağyâr Olmaz Tüle Kanmayın!
Dikeni Delidir GÜLe Kanmayın!
Canınız Yanmasın Küle Kanmayın!
Benlik Ateşinin KÖZünden İmiş!..
*
SUFÎ-nin Zevkimiz Zâre Çekmesi
HALİL’in Hâlini Nâre Çekmesi
Derimiz Yüzmesi Dâre Çekmesi
Sefîl İhvÂNi-min SÖZünden İmiŞ!..
05.07.2001 13:35
antalya-lara
Bergüzâr: f. Hatırlatmak için armağan, hediye vermek.
SUFÎ: MuhaMMedî Şuur, Nur, Sürur ve Onur sahib İÇ SIIRI Sînesi olan can DERviş..
---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in: “Mutü kable en temutü: Ölmeden önce ölünüz!” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II-291-2669)
قُلْنَا يَا نَارُ كُونِي بَرْدًا وَسَلَامًا عَلَى إِبْرَاهِيمَ
---“Kulnâ yâ nâru kûnî berden ve selâmen alâ ibrahîm(ibrahîme) : Ey ateş! İbrahim için serinlik ve esenlik ol! dedik.” (Enbiyâ 21/69)
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5162
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Re: KUL İHVÂNİ XI. DEFTER
BAKIN!..
Ulü’l- Elbâbın Lüb-Çüsü
AŞK Meyhânesin KÜP-Çüsü
Zâhiren Ziga ÇÖP-Çüsü
Melâmî ALİ-ye Bakın!..
*
Tûr-i Sîne Sırrın Sıran
Halkına HAKK’ı Haykıran
Zuhuratta Zincir Kıran
Divâne DELİ-ye Bakın!..
*
Kem’âlâtta Haslar Hası
Küllî Şey’in İhatası
“Habli’l-Verid” in Âtası
Vuslâtta VELİ-ye Bakın!..
*
AŞK Kıblesin Harab Etmiş
Yakmış-Yıkmış Turab Etmiş
Göz Yaşını Şarab Etmiş
Elinde DOLU-ya Bakın!..
*
İhvÂNim KervÂN Kıtmiri
SEVen-SEVilenden Biri
Kemâlinde Dâim Diri
Cehlinde ÖLÜ-ye Bakın!..
22.07.2001 19:05
Ziga kaplıcası Aksaray
Ulü’l- Elbâb: Özünden haberliler.
Lüb: Öz.
Âta: Verme. Bağışlama. Bahşiş. Lütuf. İhsan.
Haslar Hası: Seçkinler seçkini.
İhata: Etrafından çevirmek, kuşatmak, içine almak. Kuşatılmak, sarılmak. * Geniş bilgi ile anlamak, tam kavramak.
Tûr-u Sîne: Sîne Dağı Kalb. Tûr-u Sinâ. Musâ Peygamberin (aleyhisselâm Allah celle celâlihu kelâmına nâil olduğu, Süveyş ile Akabe Körfezi arasındaki bir yer ve bir dağ ismi. Cebel-i Musa veya Tur-u Sinâ da denir.
Vuslât: Visal. Sevdiğine kavuşma, ulaşma, bitişme. Bitiştiren.
Turab: Toprak, un-ufak olmuş.
Cehl: Hakk Teâlâdangayrılık..
Habli’l-Verid:
وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
---“Ve lekad halaknel insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh(nefsuhu), ve nahnu AKREBu ileyhi min hablil verîdi : Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha YAKINız.” (Kaf 50/16)
Not:
Ziga Kaplıcaları:
Aksaray İli, Güzelyurt İlçesi Yaprak Hisar Köyünde Ihlara Vadisi yanı başındadır.
Ziga Kaplıcalarının bulunduğu alan, Bakanlar Kurulu Kararı ile Özel Çevre koruma Bölgesi ilan edilmiş, kaynak kirlenmesinin önlenmesi bakımından yapılaşmaya kapatılmıştır.
Ziga Kaplıcalarının suyu 47 derece sıcaklığında 150lt/sn debisi olan mineral bakımından oldukça zengindir.
Başta romatizmal hastalıklar olmak üzere metabolizma bozuklukları, göz rahatsızlıkları ve kadın hastalıklarına iyi gelmektedir.
Ziga Kaplıcalarının suları birçok mineralin birleşiminden oluşmuş ve içerisinde bol miktarda Kalsiyum ve Sodyum ile Klorür iyonu ve Hidrokarbonat İyonu bulunması sebebi ile tortu bırakmakta olup, içinde bulunan katyon ve anyonların traverten oluşumuna uygun olması dolayısıyla bölge traverten alanı olarak planlanmıştır.
İşte bu ZİGA'da BİZ de bir zamalar bir yaz mevsimi bu kaplıcalarda bulunduk..
7 günde 2 insan tanıdım bu âlemde..
Birisi Ziga Çöpçüsü ALİ idi.
Elinde süpürgesi durmadan dolaşmakta ve koşturmaktaydı.
Bakışları: "Meczubum hem de zırdelisinden!" demekteydi.
Selâmınızı yere bakarak alan, 40 yaş civarında gösteren ALİ'ye mescidi sorduğum da :
"Nideceksin imamı yok cemaatı yok!" dedi.
"Sen imam ol ben de cemaat!" dediğim de.
"İmamız Hayy Hamdolsun!" dedi.
Nereli olduğunu demedi, Hasan Dağ'dan kır yollarıyla inerken acıktığını buraya gelip yetkiliye: "Ekmek karşılığ bir müdded iş var mı?" deyip de burada 40 gündür kaldığını anlattı..
Namaz vakitleri sonradan Farz kılınırken gelir ve kapı girişinde tek başına saff tutardı.
Bana anlatılmaz bir saygı gösterir ve abartırdı.
Gözlerini kapatır "Kıtmir MaSALLı" döktürürdü..
Kısacası o bir "Meçhul Melâmî" idi..
Bir hafta sonra bizi göz yaşıyla uğurladı..
Sonra sordum yöneticiye nerede diye o ise: "Bir sabah çekmiş gitmiş parası da kaldı!" dedi..
Ali'yi hiç unutmadı gönlümüz..
Bir diğeri ise SONGÜLdü..
Bizim kaldığımız ve içinde sıcak su hamamı olan 2 odalı evimize bitişik evin kapısında bir felçli arabası vardı.
Bizler her kuşluk vakti cemaat halinde kapı önüne kilim serip "Yâ Sîn" ve diğer Kur'ân Virdlerimizi hafif sesle okurduk.
Bir kuşluk komşu kadın; genç, güzel ve felçli kızını sürürcesine yanımıza getirdi.
Önümüzdeki Sürahideki Diri Kur'ânı-ı Kerim Suyundan bir bardak verdim.
İçinin yangınının dışa vuran kesif dumanı dağıldı ve ceylan gözlerinden ateş fışkırdı hıçkırarak:
"Sizi tanıyorum hayatta, hayalde, halde ya da düşde ne fark eder!" dedi omuzuma yaslandı.
Yüzünü okşarken elime değen göz yaşını dilime değdiridim, gerçekten şeker gibi tatlıydı..
Ben de ağlamışım ki gözümü silince baktım zehir gibiydi tadı ve şaşakalmıştım..
Kısaca bir öyküsü vardı ömrünün..
Sevmişti.. evlenmişti.. hamileydi.. kavga başlamıştı.. geri dönememişti.. ileri gidememişti..
Tek çıkış sandığı 3. üncü kat penceresi boşluğuna bırakıvermişti kırılmışlığını..
Ama ölememişti.. sayısız kırıklar ve Konya Tıpdaki ameliyatlar sürmüş gitmişti..
Belden aşağısından hiç ses-hiss yoktu..
"Herkesin başına belâ oldum!" fısıltısı kulaklarımda hâlâ..
Sevdiği insan çoktan bırakmıştı kendisini mahkeme kararıyla: "Hanımlık yapamaz!" diye..
Küllî Şey'e Kadîr olan Mevlamız celle celâlihu ya bu..
Sanırım 5. inci gündü..
"BaBa! Bakarmısın bacağım oynamakta!" dedi..
Canciğer dost olduk ve sürdü gitti bu iç-dış yakınlığı benle ve akrabalarımla "BİZ BİR"liktelik..
Her Aksaray'a gelişimde mutlak ona uğrar kitaplar vs. getirirdim. Yolumu gözlerdi: "Gelsen de nefes depolasam boğuluyorum!" derdi.
Antalya'dan her hafta mutlaka arardım telefonla..
Sınırda yaşadığı için zaman zaman çaldırırdı telefonumu ben arardım da arayınca hüngür hüngür ağlar: "Yeter artık herkese minnet duymak ve yük olmak derdi boğmakta!" derdi..
En son Aksarayda gördüğümde koltuk değnekleriyle kapıya kadar uğurlayıp: "Keşke ben de gitsem seninle CAN BABAm nereye gidiyorsan!" dedi. sustummm..
Ve bir seher telefonumun susmayan zili uyandırdı, Songüldü beni arayan: "Hakkını helâl et! Bana dua et! Nasıl olsa görüşürüz BİZ BİR-İZ!" dedi..
"Sakın!..." sözüm yarım kaldı hatlarr kapandı..
En son ERVAH'a ziyarete gittiğimde yanımdakilere, Ervah mezarlığı çıkışında, Kanlı Pelit'e ve Somuncu Baba'ya yakın, tek başına duran ve baş taşında "Garib Songül" yazan mezarını gösterip 7 yönden FÂTİHA"sını SALLamıştım..
Songülü de hiç unutmadı gönlüm çünkü o kızımdı...
Sevgili AyşeGül canım!
Sen ebeden sağ olasın bu şiirimizi yayınladın ya,
Bak nerelere SALLdın yalnız yüreğimi HaYY KızıMMM!..
Ulü’l- Elbâbın Lüb-Çüsü
AŞK Meyhânesin KÜP-Çüsü
Zâhiren Ziga ÇÖP-Çüsü
Melâmî ALİ-ye Bakın!..
*
Tûr-i Sîne Sırrın Sıran
Halkına HAKK’ı Haykıran
Zuhuratta Zincir Kıran
Divâne DELİ-ye Bakın!..
*
Kem’âlâtta Haslar Hası
Küllî Şey’in İhatası
“Habli’l-Verid” in Âtası
Vuslâtta VELİ-ye Bakın!..
*
AŞK Kıblesin Harab Etmiş
Yakmış-Yıkmış Turab Etmiş
Göz Yaşını Şarab Etmiş
Elinde DOLU-ya Bakın!..
*
İhvÂNim KervÂN Kıtmiri
SEVen-SEVilenden Biri
Kemâlinde Dâim Diri
Cehlinde ÖLÜ-ye Bakın!..
22.07.2001 19:05
Ziga kaplıcası Aksaray
Ulü’l- Elbâb: Özünden haberliler.
Lüb: Öz.
Âta: Verme. Bağışlama. Bahşiş. Lütuf. İhsan.
Haslar Hası: Seçkinler seçkini.
İhata: Etrafından çevirmek, kuşatmak, içine almak. Kuşatılmak, sarılmak. * Geniş bilgi ile anlamak, tam kavramak.
Tûr-u Sîne: Sîne Dağı Kalb. Tûr-u Sinâ. Musâ Peygamberin (aleyhisselâm Allah celle celâlihu kelâmına nâil olduğu, Süveyş ile Akabe Körfezi arasındaki bir yer ve bir dağ ismi. Cebel-i Musa veya Tur-u Sinâ da denir.
Vuslât: Visal. Sevdiğine kavuşma, ulaşma, bitişme. Bitiştiren.
Turab: Toprak, un-ufak olmuş.
Cehl: Hakk Teâlâdangayrılık..
Habli’l-Verid:
وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
---“Ve lekad halaknel insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh(nefsuhu), ve nahnu AKREBu ileyhi min hablil verîdi : Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha YAKINız.” (Kaf 50/16)
Not:
Ziga Kaplıcaları:
Aksaray İli, Güzelyurt İlçesi Yaprak Hisar Köyünde Ihlara Vadisi yanı başındadır.
Ziga Kaplıcalarının bulunduğu alan, Bakanlar Kurulu Kararı ile Özel Çevre koruma Bölgesi ilan edilmiş, kaynak kirlenmesinin önlenmesi bakımından yapılaşmaya kapatılmıştır.
Ziga Kaplıcalarının suyu 47 derece sıcaklığında 150lt/sn debisi olan mineral bakımından oldukça zengindir.
Başta romatizmal hastalıklar olmak üzere metabolizma bozuklukları, göz rahatsızlıkları ve kadın hastalıklarına iyi gelmektedir.
Ziga Kaplıcalarının suları birçok mineralin birleşiminden oluşmuş ve içerisinde bol miktarda Kalsiyum ve Sodyum ile Klorür iyonu ve Hidrokarbonat İyonu bulunması sebebi ile tortu bırakmakta olup, içinde bulunan katyon ve anyonların traverten oluşumuna uygun olması dolayısıyla bölge traverten alanı olarak planlanmıştır.
İşte bu ZİGA'da BİZ de bir zamalar bir yaz mevsimi bu kaplıcalarda bulunduk..
7 günde 2 insan tanıdım bu âlemde..
Birisi Ziga Çöpçüsü ALİ idi.
Elinde süpürgesi durmadan dolaşmakta ve koşturmaktaydı.
Bakışları: "Meczubum hem de zırdelisinden!" demekteydi.
Selâmınızı yere bakarak alan, 40 yaş civarında gösteren ALİ'ye mescidi sorduğum da :
"Nideceksin imamı yok cemaatı yok!" dedi.
"Sen imam ol ben de cemaat!" dediğim de.
"İmamız Hayy Hamdolsun!" dedi.
Nereli olduğunu demedi, Hasan Dağ'dan kır yollarıyla inerken acıktığını buraya gelip yetkiliye: "Ekmek karşılığ bir müdded iş var mı?" deyip de burada 40 gündür kaldığını anlattı..
Namaz vakitleri sonradan Farz kılınırken gelir ve kapı girişinde tek başına saff tutardı.
Bana anlatılmaz bir saygı gösterir ve abartırdı.
Gözlerini kapatır "Kıtmir MaSALLı" döktürürdü..
Kısacası o bir "Meçhul Melâmî" idi..
Bir hafta sonra bizi göz yaşıyla uğurladı..
Sonra sordum yöneticiye nerede diye o ise: "Bir sabah çekmiş gitmiş parası da kaldı!" dedi..
Ali'yi hiç unutmadı gönlümüz..
Bir diğeri ise SONGÜLdü..
Bizim kaldığımız ve içinde sıcak su hamamı olan 2 odalı evimize bitişik evin kapısında bir felçli arabası vardı.
Bizler her kuşluk vakti cemaat halinde kapı önüne kilim serip "Yâ Sîn" ve diğer Kur'ân Virdlerimizi hafif sesle okurduk.
Bir kuşluk komşu kadın; genç, güzel ve felçli kızını sürürcesine yanımıza getirdi.
Önümüzdeki Sürahideki Diri Kur'ânı-ı Kerim Suyundan bir bardak verdim.
İçinin yangınının dışa vuran kesif dumanı dağıldı ve ceylan gözlerinden ateş fışkırdı hıçkırarak:
"Sizi tanıyorum hayatta, hayalde, halde ya da düşde ne fark eder!" dedi omuzuma yaslandı.
Yüzünü okşarken elime değen göz yaşını dilime değdiridim, gerçekten şeker gibi tatlıydı..
Ben de ağlamışım ki gözümü silince baktım zehir gibiydi tadı ve şaşakalmıştım..
Kısaca bir öyküsü vardı ömrünün..
Sevmişti.. evlenmişti.. hamileydi.. kavga başlamıştı.. geri dönememişti.. ileri gidememişti..
Tek çıkış sandığı 3. üncü kat penceresi boşluğuna bırakıvermişti kırılmışlığını..
Ama ölememişti.. sayısız kırıklar ve Konya Tıpdaki ameliyatlar sürmüş gitmişti..
Belden aşağısından hiç ses-hiss yoktu..
"Herkesin başına belâ oldum!" fısıltısı kulaklarımda hâlâ..
Sevdiği insan çoktan bırakmıştı kendisini mahkeme kararıyla: "Hanımlık yapamaz!" diye..
Küllî Şey'e Kadîr olan Mevlamız celle celâlihu ya bu..
Sanırım 5. inci gündü..
"BaBa! Bakarmısın bacağım oynamakta!" dedi..
Canciğer dost olduk ve sürdü gitti bu iç-dış yakınlığı benle ve akrabalarımla "BİZ BİR"liktelik..
Her Aksaray'a gelişimde mutlak ona uğrar kitaplar vs. getirirdim. Yolumu gözlerdi: "Gelsen de nefes depolasam boğuluyorum!" derdi.
Antalya'dan her hafta mutlaka arardım telefonla..
Sınırda yaşadığı için zaman zaman çaldırırdı telefonumu ben arardım da arayınca hüngür hüngür ağlar: "Yeter artık herkese minnet duymak ve yük olmak derdi boğmakta!" derdi..
En son Aksarayda gördüğümde koltuk değnekleriyle kapıya kadar uğurlayıp: "Keşke ben de gitsem seninle CAN BABAm nereye gidiyorsan!" dedi. sustummm..
Ve bir seher telefonumun susmayan zili uyandırdı, Songüldü beni arayan: "Hakkını helâl et! Bana dua et! Nasıl olsa görüşürüz BİZ BİR-İZ!" dedi..
"Sakın!..." sözüm yarım kaldı hatlarr kapandı..
En son ERVAH'a ziyarete gittiğimde yanımdakilere, Ervah mezarlığı çıkışında, Kanlı Pelit'e ve Somuncu Baba'ya yakın, tek başına duran ve baş taşında "Garib Songül" yazan mezarını gösterip 7 yönden FÂTİHA"sını SALLamıştım..
Songülü de hiç unutmadı gönlüm çünkü o kızımdı...
Sevgili AyşeGül canım!
Sen ebeden sağ olasın bu şiirimizi yayınladın ya,
Bak nerelere SALLdın yalnız yüreğimi HaYY KızıMMM!..
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5162
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Re: KUL İHVÂNİ XI. DEFTER
Can Hocamız, yazdıklarınızı gözlerim doldu dolu okudum.
Ve de ne "Garip Songülümüz" ne de "Ziga çöpçüsüsü Meçhul Melâmîmiz" yabancıydılar.
"İmamız Hayy Hamdolsun!" diyen "Melâmî Ali"miz
"Nasıl olsa görüşürüz BİZ BİR-İZ" diyen "SonGül"ümüz
Burada, gönlümüzde, nasılda topladılar bizleri gönüllerinde inşallah, Allah onlardan ebeden razı olsun.
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5162
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Re: KUL İHVÂNİ XI. DEFTER
HaYY BİRİ..
Zuhurat Zevki Zârından
Niyazı Naz Nazarından
Cihanda Can Bazarından
SATtığını ALan Biri!..
*
Sır Sazın Almış Eline
Dostun Dolamış Diline
Oturmuş Sır Sahiline
Sevdasını ÇALan Biri!..
*
Mecnunu Olmuş Leylâsının
Mest Meczubu Mevlâsının
Dostun Derun Deryâsının
Damlasına DALan Biri!..
*
Can Sığmaz Bedenden Taşar
“Ahhh!” EYlerse Arşı Aşar
Gönül Gurbetinde Yaşar
Yârden Ayrı KALan Biri!..
*
Koyun Görse Kurdu Bilir
Narı Nuru Yurdu Bilir
Devâsını Derdi Bilir
Başın Derde Salan Biri!..
*
Dost Diler Dosta Dayanır
Korku-Umuda Uyanır
Yedi Renk Boya Boyanır
Bu Bazara GELen Biri!..
*
Damla, Demirleri Oyar
Dost Sesin Duyanlar Uyar
Can İçinden Cânân Duyar
Zahir Zârın DELen Biri!..
*
AŞK “Ah!” Tır Âşık Tasında
Yürek Yanar Ortasında
Âlim Sıfat Sahrasında
Ârif “ZÂT”ın BİLen Biri!..
*
Hal-i Hazır Hayran Olur
Divan Durur Devran Olur
Can Cevlinde Seyrân Olur
Sırr Sürmesin SİLen Biri!..
*
Hakk’ı Hak Tanır Sapamaz
Gayrıya Kulluk Yapamaz
Görmediğine Tapamaz
Rabbına Kul OLan Biri!..
*
Coşar Can Evi Coş Alır
AŞK Sarhoş Eder Hoş Alır
Cümle Cihandan Boşalır
Gönlüne Aşk DOLan Biri!..
*
Yüzün Yârle Bezer Gezer
Özün AŞKla Süzer Gezer
Yıldız Gibi Yüzer Gezer
Ağyâr Bağı YOLan Biri!..
*
Nefsin Keder-Neşesinden
Can Bulur Sultan Sesinden
Geçer Gençlik Bahçesinden
Gonca Gülü SOLan Biri!..
*
Hal İçinde Halı Olur
Çile-Çiçek Balı Olur
Mevlâ’sının Malı Olur
Mâsivâsı ÖLen Biri!..
*
AŞK Yarasın Sırr Saramaz
Usülsüz Vuslat Varamaz
“Her Yerde OL-AN”ı Aramaz
Aradığın BULan Biri!..
*
Dost Muhammed Kıtmiri Dost
AŞK Kervanından Biri Dost
“Kul İhvâni Kim Diri?” Dost
Sözlerime GÜLen Biri!..
13.08.2001 11:18
antalya-lâra-shllr
Zuhurat: Meydana çıkmak. Ansızın meydana gelmek. Baş göstermek. Görünmek. Hulul. Galip olmak. Âlîkadr.
Nazar: Göz atmak. Mülahaza, düşünmek, bakmak, imrenerek bakmak, düşünce. Yan bakış, kötü bakış. Bir türlü kabul etmek. Gözdeğmesi. İltifat. İtibar
Mest: Sarhoş. Aklı başında olmayan. Kendinden geçercesine haz duymak mânasında "mest olmak" şeklinde kullanılır.
Can İçinden Cânân Duyar:
آمَنَ الرَّسُولُ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْهِ مِن رَّبِّهِ وَالْمُؤْمِنُونَ كُلٌّ آمَنَ بِاللّهِ وَمَلآئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ لاَ نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِّن رُّسُلِهِ وَقَالُواْ سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ
“Âmener resûlu bimâ unzile ileyhi min rabbihî vel mu’minûn(mu’minûne), kullun âmene billâhi ve melâiketihî ve kutubihî ve rusulih(rusulihî), lâ nuferriku beyne ehadin min rusulih(rusulihî), VE KÂLÛ SEMİ’NÂ VE ATA’NÂ gufrâneke rabbenâ ve ileykel masîr(masîru) : Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler). Her biri Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. "Allah'ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz, affına sığındık! Dönüş sanadır" dediler.” (Bakara 2/285)
Yıldız Gibi Yüzer Gezer:
“Küllî ŞEY’in SeBaBâ” sı..
“SeBBaha”:
يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
“YUSEBBİHU lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardıl melikil kuddûsil azîzil hakîm(hakîmi) : Göklerde ne var, yerde ne varsa (HEPSİ) O mülk-ü melekûtun eşsiz hükümrânı, noksaanı mucib herşeyden pâk ve münezzeh, gaalib-i mutlak, yegâne hukûm ve hikmet saahibi ALLÂHI TESBÎH (VE TENZÎH) ETMEKDEDİR.” (Cuma 62/1)
Yusebbihu: tesbih eder.
Sebbaha: yüzmek..
Yerdeki göklerdeki ZeRReler yani ATOMlar;
NeşRlerinden HaŞRlerine kadar döndüler, dönmekteler ve dönecekler.
Bu SeBBaHa yüzüşRAKSı hep sürecek her AN yeniden Yaratılara ŞEENULLAHta..
Ve ne zamAN AKILlarımız DEVR-ÂNı Anlarsa ve DEVRe İştirak ederse Yusebbuhu Zikr-i Dâmindeyiz inşae ALLAH..
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5162
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Re: KUL İHVÂNİ XI. DEFTER
İNCİTME!..
ÂŞıKsan ARI Ol Yedi Dağa Gel!
Çile, Can Çiçeği, Seher Çağa Gel!
Binbir Renkli bahar BİZim Bağa Gel!
Ne Yeşile Yalvar Ne AL-ı İncit!..
Musa (as) Tûr’a Çıktı Kalbi BİNeği
Kavmi İlâh Etti Sarı İneği
Ayırmazsan ARI ile Sineği
Ne Kovan Ne Petek Ne BAL-ı İncit!..
Rüzgarsız Denizler Gelir mi Coşa
Sözünü Geçiren Yârdir Sarhoşa
Meyvesiz Ağacı Sallama Boşa
Ne Yaprağını Dök Ne DAL-ı İncit!..
Ye!. İç!. Eğlen!.. Bu Dünya Senin
Kölesi Ol Keder İle Neşenin
Dokunma ÂRİF-e Kalbi Evrenin
Ne Huzurların Boz Ne HÂL-ı İncit!..
ÂRİF-sen Aklın Bil! HAKK’ın Mir’atın
EDEB İLİM İle Seyr-i Sıratın
Tevhidi Tekmildir ÂŞIK KIRAT-ın
Ne Mıhın Çekiçle!. Ne NAL-ı İncit!..
Giren HAKK’tır Çıkan HAKK’tır Bu HAN-a
İmkanla İmtihan.. Hepsi Bahana
Takdiri Tecellî Eder Her CAN-a
Ne Beşiğin Salla!.. Ne SAL-ı İncit!..
Dinle Âşık Sözüm.. Zevkin Zârifi
Sîne Sazımızdan TEVHİD Târifi
Muhabbet Mürşidi HAKK’ın Ârifi
Ne Eteğini ÖP!. Ne EL-i İncit!..
Arzdan Arşa AŞK Feryâdı Efendim!
Deryâda TEK TEVHİD Tadı Efendim!
Dağlardadır IRMAK Adı Efendim!
Ne SU-Ya Sırrın Sor!.. Ne SEL-i İncit!..
ÂRİF Aklın SEMÂ-lara Salmışsa
Âşık NEY-in Sırr Sesine Dalmışsa
Yedi Letâifin Donmuş Kalmışsa
Ne Saza Niyaz ET!.. Ne TEL-i İncit!..
Dost İle Devr Edip Devrân Olmazsan
Sırr-ı Sıfır Seyr-i Seyrân Olmazsan
Cevlânda HAKK İle Hayrân Olmazsan
Ne Seherdeb SÖZ Et!.. Ne YEL-i İncit!..
Helâli Ara BUL Haramı Yutma
ÂRİF Olmayanın Sözünü Tutma
SÖZ Gümüşse Sükût ALTIN Unutma
Ne Ağzını Kapat!.. Ne DİL-i İncit!..
Bu Âlemden Önce Her ŞEY Pâk İdi
Musa-Firavunu, HAKK’ta Hak İdi
Asâ - Piramidi, Bir Toprak İdi
Ne Tabuta Dokun!. Ne NİL-i İncit!..
“Habli’l-Verid” Faslın Açsam Boş İse
“İhata Sırrı” nı Saçsam Boş İse
Şuursuzsan, Kovsam- Kaçsam Boş İse
Ne Merkeze Yönel!. Ne MİL-i İncit!..
Âşığın Gönlünü Göyneten Vardır
AŞK Aşın “Ah!” İle Kaynatan Vardır
Bu Meydanda O’nu Oynatan Vardır
Ne Köçeğe Gücen!.. Ne ZİL-i İncit!..
ÂLİM İlmi İle ÂRİF İrfân-la
Âşık Mâşukuyla Canı Cânân-la
Ahmaktan Uzak Dur Olan İmkanla
Ne Sağa Sahib Çık!. Ne SOL-u İncit!..
AYN-ın, Şeffeteyn-in Dil-Lisanın Bil!
Kavşakta Kalma Dost Sözüm Sırr Değil
RABB U Birrun BELED Değilse Menzil
Ne Yokuşta Yorul!. Ne YOL-u İncit!..
EDeBsiz İLİMe Güvenme Sakın
Kalbine Sahib Çık Edebin Takın
EREN Meclisinde Hükmün Bil Hakkın
Ne Rabbın Gücendir!.. Ne KUL-u İncit!..
Aynı Şey’in İki Yüzü Aynı Can
İnkarla İkrararın Tevhidi İman
Kargayla Bülbülün Farkın Bulmadan
Ne Dikene Dokun!.. Ne GÜL-ü İncit!..
ŞEY-Tânî Ahlâka Sahib-Tül İsen
Rahmanî-Den Uzak Zevke Zül İsen
HEVÂ Hammlığında Tekemmül İsen
Ne AT-Eşi Zorla!.. Ne KÜL-ü İncit!..
Sırr-ı Sıfır SÖZ-E GeLmez İhvâni!
UYUYanlar SıRRın SiLmez İhvâni!
BiLen Demez!.. Diyen BiLmez İhvâni!
Ne Perdeyi Sıyır!. Ne TÜL-Ü İncit!..
22.08.2001 11:15
antalya-lâra-emryl.
Göynemek: Elbisenin kızgın sobada yanarcasına gevremesi gibi gizli yanış..
El Berrü'r-Rahîm:
إِنَّا كُنَّا مِن قَبْلُ نَدْعُوهُ إِنَّهُ هُوَ الْبَرُّ الرَّحِيمُ
---“İnnâ kunnâ min kablu ned’ûh(ned’ûhu), innehu huvel berrur rahîm(rahîmu) : Gerçekten biz bundan önce O'na yalvarıyorduk. Çünkü iyilik eden, esirgeyen ancak O'dur.” (Tûr 52/28)
“Habli’l-Verid”:
وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
---“Ve lekad halaknel insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh(nefsuhu), ve nahnu akrebu ileyhi min hablil verîdi: Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız.” (Kaf 50/16)
“İhata Sırrı”:
وَللّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ وَكَانَ اللّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ مُّحِيطًا
---“Ve lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardı). Ve kânallâhu bi kulli şey’in muhîtâ (muhîtan) : Göklerdeki varlıklar ve imkânlar, yerdeki varlıklar ve imkânlar Allah’ındır, Allah’ın tasarrufundadır. Allah herşeyi ilmiyle kudretiyle çepeçevre kuşatmıştır.” (Nisâ 4/126)
Sırr-ı Sıfır SÖZ-E GeLmez İhvâni!:
Söz: Şeriatta ben bana “ben” derim
Sohbet: Tarikatta Kâmil-Pîr benle “BİZ” der
Zevk: Mârifette MuahaMMedî Makam hakla “O” der.
Hazz: Hakikatte mahlukat yok olur… sukût çöker…
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5162
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Re: KUL İHVÂNİ XI. DEFTER
BİLE-yiz DOST!.
SıRR-ı Sıfır SÖZ-ümüzden
Tûr-i SîNe ÖZ-ümüzden
Buz dağımız GÖZ-ümüzden
AK-tıranla AK-an BİLe!..
*
Cevr-i Cihan Çark-ı Çile
SıRR-ı Tevhid Gelmez dile
Bu ÂLEMe TEVHİD İle
BAK-tıranla BAK-an BİLe!..
*
Vahdet ü Kesret VüCûDun
Abd-in RABBına SüCûDun
Şimşeğin Şavkı ŞüHûDun
ÇAK-tıranla ÇAK-an BİLe!..
*
Âlimin İLMi İlacın
Ârif İrfanı Muhtacın
Başımıza tevhid tacın
TAK-tıranla TAK-an BİLe!..
*
SAHİBi, CeNNeT CaHîMin
Er Rahmân ü Er RaHîMin
Nemrud-unda İbraHîMin
YAK-tıranla YAK-an BİLe!..
*
AŞK Demir LeBLeB GEVesin
ÂŞIKsan ÇİLEn SEVesin
Şu Azgın Nefis DEVesin
IK-tıranla IK-an BİLe!..
*
Tanı Sistemin SAHİBİn
AHMED ü Muhtar Habibin
HUZURUna SıRR TaBiBin
ÇIK-tıranla ÇIK-an BİLe!..
*
BULut-BUhar-SUlar-BUZdan
SıRRını Sor UYkuSUzdan
Emdiğimiz Burnumuzdan
BIK-tıranla BIK-an BİLe!..
*
TeBliğ EDip EMRimizi
KAYDa Alıp ÖMRümüzü
Viran EDip Gönlümüzü
YIK-tıranla YIK-an BİLe!..
*
“VAR”ından Var-edene Bak!
Ruh-Kalb-Nefis-Bedene Bak!
SONuç-SeBeB-Nedene Bak!
EK-tirenle EK-en BİLe!..
*
Ehl-i muHABBEt Merceği
TasaVVuf TeVHiD Gerçeği
ÇİLE TeCELLî Çiçeği
ÇEK-tirenle ÇEK-en BİLe!..
*
Ey Adı Güzel SEVgili
sıRR-ı Sıfır Seyr-i SEVgi
Şu ÂLEMde KeKliK Gibi
SEK-tirenle SEK-en BİLe!..
*
Âşıkların ARZ “Ah!”ına
ARŞ-a Çıkan “ALLAH!”ına
Bir DAMLA KALB DERgâhına
ÇÖK-türenle ÇÖK-en BİLe!..
*
Nazsız-Niyaz!. Niyazsız-NaZ
CeM’siz cÂNÂN-cÂN Olamaz
ÖZ Kaynayıp GÖZ DOLamaz
DÖK-türenle DÖK-en BİLe!..
*
Bir NEFESlik Çile ÇAĞın
Biter!.. GÖZükür DURağın
İÇimİZde DüNya BAĞın
SÖK-türenle SÖK-en BİLe!..
*
Kul İhvÂNi DİLEğimiz
BÜKen TEVHİD BİLeğimiz
DOST!. Yedi Çift KULağımız
BÜK-türenle BÜK-en BİLe!..
25.08.2001 15:55
antalya-lâra-özürlü özgürle..
Tûr-i SîN: Sîne Dağı-Kalb. Musâ Peygamberin aleyhisselâm ALLAH celle celâluhu kelâmına nâil olduğu, Süveyş ile Akabe Körfezi arasındaki bir yer ve bir dağ ismi. Cebel-i Musa veya Tur-u Sinâ da denir.
Cevr: (Cevir) Cefa, eziyet, sıkıntı, üzüntü. Zulüm.Tas: Tarikat adamının ruhen ilerlemesine mâni olan şey.
SüCûD: Secdeye varmak. Cenâb-ı Hakk'ın huzurunda hiçliğini, aczini bilip teslimiyetle yere kapanıp duâ ve tesbih etmek. (Sâcid. C.) Secde ederek yere kapananlar, secde edenler.
Şavk: Işık, parıltı. Şevk.
ŞüHûD: şâhidler. Görme, şahid olma. Müşahede etme. Görünecek halde şekillenme.
CeM’: (C.: Cümu) Farklı şeyleri bir yere getirmek mânasına mastar. Az olarak cemaat için isim olur. Toplama. Bir yere getirme, biriktirme. Yığma. Gr: Arabçada (ve tesniye olmayan dillerde) ikiden çok olan şeylere delâlet eden kelime. (Kitabın başındaki cemi' hakkındaki izahata bakınız) Tas: Bütün eşyayı Cenab-ı Hak ile görerek kendi havl ve kuvvetinden teberri etmek.
Nemrud-unda İbraHîMin
YAK-tıranla YAK-an BİLe!..:
قُلْنَا يَا نَارُ كُونِي بَرْدًا وَسَلَامًا عَلَى إِبْرَاهِيمَ
---“Kulnâ yâ nâru kûnî berden ve selâmen alâ ibrahîm(ibrahîme) : Ey ateş! İbrahim için serinlik ve esenlik ol! Dedik.” (Enbiyâ 21/69)
“VAR”ından Var-edene Bak!:
ALLAH celle celâluhu ZÂTı için YOKluk vs kavramı olamaz. ALLAH celle celâluhu VARından-Nurundan yaratır hâşâ yoktan yaratmaz, yokluk yoktur.
SU yun TESTİsi BUZdan..
للَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
---“ALLÂHU NÛRUS SEMÂVÂTİ VEL ARD(ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâh(mısbâhun), el mısbâhu fî zucâceh(zucâcetin), ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durrîyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr(nârun), nûrun alâ nûr(nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhul emsâle lin nâs(nâsi), vallâhu bi kulli şey’in alîm(alîmun) : ALLAH, GÖKLERİN VE YERİN NURUDUR. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, her şeyi bilendir.” (Nûr 24/35)
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5162
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Re: KUL İHVÂNİ XI. DEFTER
GEL DOST!..
BÜRÜNüp “Belâ!” ÖRTünü
TâC Edip KULluk ŞaRTını
SîNe DAĞIna SıRTını
YASLAN-dıysan ÂŞIKsın Gel!..
*
Mec-NûN çÖLÜysen LeYLâ-ya
SıRRın SıFıRsa SEVdâ-ya
“TûVâ” dan TûR-i SîNâ-ya
SESLEN-diysen ÂŞIKsın Gel!..
*
Beşikte Mezar TAŞınla
Tevhidinle TeK BAŞınla
Seherlerde gÖZ YAŞınla
ISLAN-dıysan ÂŞIKsın Gel!..
*
cANı, cÂNÂN GARK-ettiysen
ABDi-RABBı FARK-ettiysen
VARı-YOKu TERK-ettiysen
USLAN-dıysan ÂŞIKsın Gel!..
*
İhvÂNim DERde DAYANıp
HaBLi’l- VERİD-e UYANıp
RIZA ReNGine BOYANıp
SÜSLEN-diysen ÂŞIKsın Gel!..
04.09.2001 23:11
antalya-lâra-shllr
BÜRÜNüp “Belâ!” ÖRTünü:
وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِن بَنِي آدَمَ مِن ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ قَالُواْ بَلَى شَهِدْنَا أَن تَقُولُواْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ
---“Ve iz ehaze rabbuke min benî âdeme min zuhûrihim zurriyyetehum ve eşhedehum alâ enfusihim, e lestu birabbikum, kâlû belâ, şehidnâ, en tekûlû yevmel kıyâmeti innâ kunnâ an hâzâ gâfilîn(gâfilîne) : Kıyamet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye Rabbin Adem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şahit tuttu ve dedi ki: Ben sizin Rabbiniz değil miyim? (Onlar da), Evet (buna) şâhit olduk, dediler.” (A’râf 7/172)
SîNe DAĞI: TûR-i SîNâ: Kalb. Musâ Peygamberin aleyhisselâm ALLAH celle celâluhu kelâmına nâil olduğu, Süveyş ile Akabe Körfezi arasındaki bir yer ve bir dağ ismi. Cebel-i Musa veya Tur-u Sinâ da denir.
“TûVâ”: Övünmüş, senâ edilmiş şey. Tur-i Sina dağı eteğinde bir vâdinin adı
إِنِّي أَنَا رَبُّكَ فَاخْلَعْ نَعْلَيْكَ إِنَّكَ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًى
---“İnnî ene rabbuke fehla’ na’leyk(na’leyke), inneke bil vâdil mukaddesi tuvâ(tuven) : Muhakkak ki ben, evet ben senin Rabbinim! Hemen pabuçlarını çıkar! Çünkü sen kutsal vâdi Tuvâ'dasın!” (Tâ-Hâ 20/12)
وَتَمَّتْ كَلِمَتُ رَبِّكَ صِدْقًا وَعَدْلاً لاَّ مُبَدِّلِ لِكَلِمَاتِهِ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
---“Ve temmet kelimetu rabbike sıdkan ve adla(adlen), lâ mubeddile li kelimâtih(kelimâtihî), ve huves semîul alîm(alîmu) : Rabbinin sözü, doğruluk ve adalet bakımından tamamlanmıştır. O'nun sözlerini değiştirecek kimse yoktur. O işitendir, bilendir.” (En'âm 6/115)
RIZA ReNGine BOYANıp
SÜSLEN-diysen ÂŞIKsın Gel!..:
صِبْغَةَ اللّهِ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللّهِ صِبْغَةً وَنَحْنُ لَهُ عَابِدونَ
---“Sıbgatallâh(sıbgatallâhi) ve men ahsenu minallâhi sıbgaten, ve nahnu lehu âbidûn(âbidûne) : Allah'ın (verdiği) rengiyle boyandık. Allah'tan daha güzel rengi kim verebilir? Biz ancak O'na kulluk ederiz (deyin).” (Bakara 2/138)
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5162
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Re: KUL İHVÂNİ XI. DEFTER
İhvÂNi!..
Tevhidini TEK ARArsın
Gönülde GerçeK ARArsın
BaL Değil ÇiÇeK ARArsın
ASL-ın ARI-ysa İhvÂNi!..
*
Çıplak Çık GEL-GEÇ HANından
Vuslatta Vaz-Geç CANından
ÂŞIK TANInır KANından
Rengi SARI-ysa İhvÂNi!..
*
MuHABBette MihmÂNlığın
cÂNÂN İÇİnde cÂN-lığın
Bir Nefeslik SultÂN-lığın
“O da YARI” ysa İhvÂNi!..
*
VAR-ından Var EDer ALLAH
Kendine YâR EDer ALLAH
ZEVKini ZâR EDer ALLAH
VÂR-ın Var-ıysa İhvÂNi!..
*
AKLını AŞK-tan Ayıran
SıRRını SıFıR Sıyıran
Zuhuratta zİNCİR Kıran
MeydÂN ERİ-yse İhvÂNi!..
*
ACZiyyeti – FAKRiyyeti
ZiLLet İÇİnde İLLeti
HAKK’a KUL ÂŞIK MiLLeti
“BEN” den Beri-yse İhvÂNi!..
*
ÂLİM İLMine Dayanır
ÂRİF İrfÂNa Uyanır
ÂŞIK “Belâ” SîN Boyanır
SıRF SeRSeRi-yse İhvÂNi!..
*
HaBLi’l-Verîd-de Barışan
RABB-ın RIZAsın Yarışan
gÖZ YAŞImıza Karışan
TEVHİD TERİ-yse İhvÂNi!..
*
ÂŞIKlar NeŞ’esiz DeRTsiz
Rüzgâr Gibi Yersiz-YuRTsuz
Şe’eNuLLAH YAŞAr ŞaRTsız
SÖZün YERİ-yse İhvÂNi!..
*
HaBLi’l-Verîd İNANdırır
SıRRını SU-ya KANdırır
HaYY MuhaMMED’e UYANdırır
ÂRİF BİRİ-yse İhvÂNi!..
sallallahu aleyhi ve sellem
*
“semi’nâ - ata’nâ” Bu DoST!
“Nasrullâhi vel fetHu” DoST!
“Latîfu’l-Habîr” LütFu DoST!
SıRRı DİRİ-yse İhvÂNi!..
*
AŞK AYN-asîN sıRRını SiL!
Önü-ARDı AYN-ı dır BiL!
YÂR-e; AğYÂR, Perde Değil!
ÖZ-ün DURU-ysa İhvÂNi!..
*
Bu ÂLEM-de DeVR-ÂN SEN-in
SıRR-ı SıFır SeYR-ÂN SEN-in
Ne-Ne Gerek HaYR-ÂN SEN-in
TUZ-un KURU-ysa İhvÂNi!..
*
RaBB u BiRRun-un BesteSîN
ÖZ-de DİNle SuBhÂN SES-in
SîN-ende RahmÂN NEFeSi-n
SEVdâ SÛRu-ysa İhvÂNi!..
*
Kul İhvÂNi-iM İnle KaLBde
SEVdiğin SENinle KaLBde
“EnâLLAH!” ı DİNle KaLBde
TEVHİD TÛRu- -ysa İhvÂNi!..
05.09.2001 12:30
antalya-lâra-shllr
DİNle cÂN DoST!
Bir Nefeslik SultÂN-lığın
“O da YARI” ysa İhvÂNi!..:
İnsan Kendisine EMÂNet Edilen Yarım Nefeste ihtilal yaparsa ŞÂKİ-EŞKiy Olur.. Önce HAKK’a giden kendi YOLUnu Keser..
Alınsa verilemeyen verilse alınamayan NEFES Senin Değildir…
ACZiyyeti – FAKRiyyeti
ZiLLet İÇİnde İLLeti:
Abd-KULluk Vasıfaları: Fakriyyet-Acziyyet-Zillet ve-İllet
RABBlık Vasıfaları: Ganiyyet-Azamat ve Kudret-AZİZiyyet- Hayyu’l- Kayyumiyyet-dâim Kâimliğin ZÂTen olması..
“Habli’l-Verid”:
وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
---“Ve lekad halaknel insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh(nefsuhu), ve nahnu akrebu ileyhi min hablil verîdi: Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız.” (Kaf 50/16)
آمَنَ الرَّسُولُ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْهِ مِن رَّبِّهِ وَالْمُؤْمِنُونَ كُلٌّ آمَنَ بِاللّهِ وَمَلآئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ لاَ نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِّن رُّسُلِهِ وَقَالُواْ سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ
---“Âmener resûlu bimâ unzile ileyhi min rabbihî vel mu’minûn(mu’minûne), kullun âmene billâhi ve melâiketihî ve kutubihî ve rusulih(rusulihî), lâ nuferriku beyne ehadin min rusulih(rusulihî), ve kâlû SEMİ’NÂ VE ATA’NÂ gufrâneke rabbenâ ve ileykel masîr(masîru) : Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler). Her biri Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. "Allah'ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz, affına sığındık! Dönüş sanadır" dediler.” (Bakara 2/285)
“Nasrullâhi vel fetHu”:
إِذَا جَاء نَصْرُ اللَّهِ وَالْفَتْحُ
---“İzâ câe nasrullâhi vel fethu: Allah'ın yardımı ve zaferi geldiği, (Nasr 110/1)
“Latîfu’l-Habîr”:
أَلَا يَعْلَمُ مَنْ خَلَقَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ
---“Elâ ya’lemu men halak(halaka), ve huvel latîful habîr(habîru) : O, yarattığını bilmez mi? O, Latif'tir; Habir'dir.” (Mulk 67/14)
“EnâLLAH!”:
فَلَمَّا أَتَاهَا نُودِي مِن شَاطِئِ الْوَادِي الْأَيْمَنِ فِي الْبُقْعَةِ الْمُبَارَكَةِ مِنَ الشَّجَرَةِ أَن يَا مُوسَى إِنِّي أَنَا اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ
---“Fe lemmâ etâhâ nûdiye min şâtııl vâdil eymeni fîl buk’atil mubâreketi mineş şecerati en yâ mûsâ innî enallâhu rabbul âlemîn(âlemîne) : Derken oraya geldiğinde, o kutlu yerdeki vadinin sağ yanında olan bir ağaçtan: "Ey Musa, Âlemlerin RABBi olan ALLAH BeN-im!" diye seslenildi.” (Kasas 28/30)
SÖZ Şeriatta Ben denir..
SOHBET Tarikatta Biz denir..
ZEVK Mârifette O denir..
HAZZ Hakikatta .... (sükût edilir)
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5162
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Re: KUL İHVÂNİ XI. DEFTER
ZEVK 1754
“KûN feyeKûN” Bir Damla Kan!. Dört Unsuru Bürünen CAN
Merkez-Muhit-Zaman-Mekan!.. CAN MİLİnde Dönen Cihan
HAKK’a Sığın Kendinden Geç!. SıRRın Sıfırla İhvÂNi!
Ahmaklar ki Kan Tulumu!. HAKK Âşıklar AŞKın Mumu!.
İlim İrfan İle İNSAN!.. Ya Câhildir ya da Sultan!..
05.09.2001 12:52
antalya-lâra-shllr
“KûN feyeKûN” Bir Damla Kan!. Dört Unsuru Bürünen CAN
Merkez-Muhit-Zaman-Mekan!.. CAN MİLİnde Dönen Cihan
HAKK’a Sığın Kendinden Geç!. SıRRın Sıfırla İhvÂNi!
Ahmaklar ki Kan Tulumu!. HAKK Âşıklar AŞKın Mumu!.
İlim İrfan İle İNSAN!.. Ya Câhildir ya da Sultan!..
05.09.2001 12:52
antalya-lâra-shllr
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5162
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Re: KUL İHVÂNİ XI. DEFTER
ZEVK 1755
YOLcular kim?. YOL Nereye?. Ey Konup-Göçen Kervanlar
CAN-a Konak Yeri CÂNÂN,.. El HaYY-ın Sırrında CANlar
KANa Bulanmış CANımız.. Gizli-Kilitli İhvÂNi!..
AŞK ASLına dÖNüş YOLu.. ÂRİFler YOLun BULanlar…
05.09.2001 12:57
antalya-lâra-shllr
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5162
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Re: KUL İHVÂNİ XI. DEFTER
ZEVK 1756
SıRR-ı Subhân Semâ’ığımız.. Ne Kan Kalmış Ne CAN NEY-de
Sıfır Sahrasında Müflis.. “KûN feyeKûN” küllî ŞEY’de..
AŞKı İle ARItılır.. ÂŞIKların Kanı Ey DOST!
Canda – Kanda - Tende SULTAN.. MEYci MEYhâneci “MEY” de…
05.09.2001 13:04
antalya-lâra-shllr
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5162
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Re: KUL İHVÂNİ XI. DEFTER
ZEVK 1757
AŞK Şarabı CAN-a Helâl!. Bedene HaRaMdır ÂŞIK!
Yedi Değirmenin Mili… “Habli’l-Verid” TaMdır ÂŞIK!
“Min Ledûn” MEY-inden İÇmiş, Çırpınıp Duruyor CANlar!
Yedi Yerden Delik NEY-iz.. SEMÂ’mız SeLâMdır ÂŞIK!..
05.09.2001 13:11
antalya-lâra-shllr
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5162
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Re: KUL İHVÂNİ XI. DEFTER
ZEVK 1758
GİYinmiş Bir ÖLü AHmak!. KEF-EN-lenmiş DİRİ ÂŞIK!
Ahmak KURB-ÂN-lık ARIyor!. HAKK’a KURB-ÂN BİRİ ÂŞIK!
ÖLÜMden KORKuyor Ahmak!. ÖLÜMü YÂR-atan ÂŞIK!
AHmak-lar AKL-ının KULu!.. EZEL-den SeR-SeRi ÂŞIK!..
-
05.09.2001 13:17
antalya-lâra-shllr
Ser-ü SER-ü: SERin SERen.. Başı koltuğunda ŞEMS.. Fî-NÂ EHLi..
LeyL-LâM!.. ŞeMS-îN-iM..
MevLÂ-Nâ.. MeV-LÂ ARA-makta.. ÇÂRe-SîNi bir D/Veli TaBîBe SoR!..
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5162
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Re: KUL İHVÂNİ XI. DEFTER
ZEVK 1759
“cÂN Bayramı” KURB-ÂN ETİ cAN-da cÂNÂN-la DİRİ-liR!
“KeŞKe KaV-MîM BİLseydi!.” dER! Her ZeRReye ZEVK VERiliR!
CihÂN-ın cÂNı MUSTAFÂ!.. RUHumuz FeDâ Efendim!..
YÜZ ÜSTü SÜRün İhvÂNi!.. SU GiBi SıRRIN SERiliR!..
05.09.2001 13:21
antalya-lâra-shllr
قِيلَ ادْخُلِ الْجَنَّةَ قَالَ يَا لَيْتَ قَوْمِييَعْلَمُونَ
---“Kîled hulil cenneh(cennete), kâle yâ leyte kavmî ya’lemûn(ya’lemûne): Bütün çabalarına rağmen söz dinlemeyen kavmi tarafından şehit edilirken, ona: “Gir Cennete!” denildi. O da: “Ne olurdu kavmim bilseydi...'” dedi.” (Yâ-Sîn 36/26)
بِمَا غَفَرَ لِي رَبِّي وَجَعَلَنِي مِنَ الْمُكْرَمِينَ
---“Bimâ gafere lî rabbî ve cealenî minel mukremîn(mukremîne) : 'Rabbimin beni bağışladığını, beni ikrama mazhar olan kullarından eylediğini bilselerdi.” (Yâ-Sîn 36/27)
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5162
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Re: KUL İHVÂNİ XI. DEFTER
ZEVK 1760
ÂB-ı HaYYatla Âbdest Al!. SECDEn Kendi POSTuna YaP!
Temizle KALBin KıBLesin! KULluğunu DOSTuna YaP!
YâR YOLU ÂŞIK KaNıyla KAYgandır Ey Kul İhvÂNi!
RıZa DâRaĞaCında CAN!.. “kûN feyeKûN” KASTına YaP!..
05.09.2001 13:24
antalya-lâra-shllr
TÜRKÇESİ: Allahümme salli ve sellim ve bârik ve terahham ve tehannen alâ Seyyidinâ ve Mevlânâ Muhammedin Kemâ yelîku biazîmi şânı şerefihi Ve kemâlihi ve rızâke anhu ve mâ tuhibbu ve terzâ lehu dâimen ebeden Bi adedi ma’lûmâtike Ve midâde kelimâtike Ve rızâe nefsike vezinete Arşike Efdale salâtin ve ekmeleha ve etemmehâ Küllemâ zekereke ve zekerehu’z-zâkirûn Ve kullemâ gafele an zikrike ve zikrihi’l-gâfilûn Ve sellim teslîmen kesîren kezâlike Ve alâ cemî’il-Enbiyâi ve’l-murselîn Ve alâ melâiketike’l-mukarrebîn Ve alâ sâdâtina ve’l-enbiyâi ve’ş-şuhedâi ve’s-sâlihîn Ve aleynâ mâahum ve’l-mü’minîne ve’l-mü’minâti ve’l-müslimîne ve’l-müslümât ecmaîn Âmîn!
MÂNÂSI: “ALLAH’ım! ALLAH’ım! Sahibimiz ve Efendimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’e salât ve selâm et ve bereket ihsân buyur ve rahmet, merhamet ve şefkat et! Şerefinin-şanının azameti ve kemâlinin lâyıkınca... Ebeden-dâimen onun için seveceğin ve razı olacağın şekilde ondan razı ol! Ma’lûmatının adedince... Sözlerini yazacak kelimelerinin boyasınca (mürekkeb miktarınca) ... Nefsinin rızasınca ve Arş’ının ağırlığınca! Salâtın; en fazîletlisi en mükemmeli ve en tam (eksiksiz) olanınca! Seni zikreden zâkirler zikirlerine devâm ettikçe, Senin zikrinden gafil olanlar zikrinden gaflet ettiği sürece! Ve işte böylece, çokça ve gerçek teslimiyetle kâmil olan selâmımızı ilet! Selâmet ver! Bütün nebîlere ve mürsellere de! Yakın meleklere de! Sâdâtlarımıza (seyyidlerimize) ve evliyâlara ve şehîdlere ve sâlihlere de! Onlarla beraber bizlere ve mü’minlerin ve mü’min hanımların ve müslümanların ve müslüman hanımların cümlesine de! Bizden kabul buyur! (Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’e ulaşımımıza ve sılamıza izin, inâyet ve hidâyet buyur!)”
إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
---“İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kun fe yekûn(yekûnu) : Bir şey yaratmak istediği zaman Onun yaptığı "Ol" demekten ibarettir. Hemen oluverir.” (Yâsîn 36/82)
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5162
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Re: KUL İHVÂNİ XI. DEFTER
ZEVK 1761
Gönül Güzelin GÖRenler vUSLatta “VeDûD” PEŞinde
Dünyaperestler Nankörler.. Ne Çâre Nemrud PEŞinde
Her ZeRRe Esmâ Zuhuru.. Ne Muhteşem İŞ İhvÂNi!.
Vahdet-i VüCÛD cANda CeM’, ZıDlarla ŞüHÛD PEŞinde…
05.09.2001 13:30
antalya-lâra-shllr
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5162
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Re: KUL İHVÂNİ XI. DEFTER
ZEVK 1762
Şe’enullah Şafağında Şu Gönlüme ŞAŞıyorum
Gâhi YOKum Gâhi VARım! ARZdan ARŞa TAŞıyorum
ÇİLE GERgefinde cANım!. İstediğin YAP SULTANım
Merkezle Muhit, MuhaBBet!. Yedi Yerde ŞAŞıyorum!..
05.09.2001 13:48
antalya-lâra-shllr