MUTLAK HAKİMİYYET KİMİNDİR?..
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
MUTLAK HAKİMİYYET KİMİNDİR?..
MUTLAK HAKİMİYYET KİMİNDİR?..
Kul İHVANÎ
Aziz kardeşlerim,
Yüz yıllardır İslamın kanayan, BİZlerce çok açık bilinen ve İç-Dış İslam Düşmanlarının körük attığı bir konuya;
Her milletin ve her fırkanın kendi doğurduğu HAKİMİYYET BİZİMDİR! Kör Düğüm Savaşına;
Kurân-ı Kerim ve Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem i Ortak Payda alan BİZ-BiR-İZ Bazında bakmalıyız!
Ham AKLın Muhammedî Metodla, İlâhi NAKL içinde Öğretimi ve Eğitimiyle Akl-ı Selim olgunluğuna erdirilmesini terk etmiş,
Dinî İnançlarını basit alışkanlaıklara dönüştürmüş,
Muhammedî İlim, Edeb, İrfan ve Erkandan uzaklaşmış,
Geçmişten gelen, Müslümanların iliklerine işleyen ve,
Akl-ı Selimle bakılınca görüleceği gibi, aslında Muhammedî de olmayan içi boş sen-ben çekiş ve çelişkileriyle de uğraşmak gibi bir niyetimiz asla yoktur!
Ancak, HAKK İnancımız olan İslam Dinimizi ve ALLAHÜ ZÜL-CELÂLin MUTLAK HÜKÜMRANLIĞInı savunmaktan da âciz değiliz şükürler olsun RABBımız Teâlâya!.
Biz, ŞERİAT dediğimiz zaman ne Emevîlerin Arap Irkçılığına dayanan Kralken Halifelik adıyla SÜNNÎ Zulmüne,
Ne de Fars Irkçılığına dayanan İranlıların kendilerince İmamlık adıyla ŞİÎ zulmüne ŞERİAT dememekteyiz.
Irakta her gün yüzlerce zavallı müslümanı birbirine kırdıran, bir kısmına siz SÜNNÎsiniz bir kısmına da siz ŞİÎsiniz diyerek aralarına girip sıarayla tetik çeken ve çektiren SİYONİST SİLAHı tanımaktayız baştan beri.
İki tarafın da ölenlerine: Şehidullahımız!.. diye göklere haykırmasına ve ANAların yüreklerinin yanışına İki din iki Kurân-ı Kerim mi var ?diye içimiz kan ağlamakta..
Tarih boyunca çeşitli asırlarda kökü kazınan, ama yine de türeyen İnsanlığın ZULM Makinası âletleri Siyonistlere olsa da BİZe bu gün tam hitabeden şu HÜKMULLAHI görmeyecek miyiz?
Gafletin, Cahâletin, Dalaleti ve İhanetin; Zom uykusunda, Uyurgezerliğinde ve Sersem sarhoşluğunda bıarkılan zavallı Müslümanların biribinin kanını dökmelerine seyirci kalıp hangisinin ŞERİATına tarafız mı diyeceğiz!
نْ أَجْلِ ذَلِكَ كَتَبْنَا عَلَى بَنِي إِسْرَائِيلَ أَنَّهُ مَن قَتَلَ نَفْسًا بِغَيْرِ نَفْسٍ أَوْ فَسَادٍ فِي الأَرْضِ فَكَأَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَمِيعًا وَمَنْ أَحْيَاهَا فَكَأَنَّمَا أَحْيَا النَّاسَ جَمِيعًا وَلَقَدْ جَاء تْهُمْ رُسُلُنَا بِالبَيِّنَاتِ ثُمَّ إِنَّ كَثِيرًا مِّنْهُم بَعْدَ ذَلِكَ فِي الأَرْضِ لَمُسْرِفُونَ
--- Min ecli zâlik(zâlike), ketebnâ alâ benî isrâîle ennehu men katele nefsen bi gayri nefsin ev fesâdin fîl ardı fe ke ennemâ katelen nâse cemîa(cemîan) ve men ahyâhâ fe ke ennemâ ahyen nâse cemîa(cemîan) ve lekad câethum rusulunâ bil beyyinâti summe inne kesîran minhum bade zâlike fîl ardı le musrifûn(musrifûne) :Bu nedenle, İsrailoğullarına şunu yazdık: Kim bir nefsi, bir başka nefse ya da yeryüzündeki bir fesada karşılık olmaksızın (haksız yere) öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu (öldürülmesine engel olarak) diriltirse, bütün insanları diriltmiş gibi olur. Andolsun, elçilerimiz onlara apaçık belgelerle gelmişlerdir. Sonra bunun ardından onlardan bir çoğu yeryüzünde ölçüyü taşıranlardır. (Mâide 5/32)
Bu âlemde hiçbir hükümdarlarca cesaret edilemezken adını Kurân-ı Kerîmimizin İlk Sayfasıan yazdırıp her hacıya hediye eden,
Yıkılası Evini-KÖŞkünü ALLAHÜ ZÜL-CELÂLin EVİ Kâbullah dibinde göklere çıkaran,
Dünayanın her yerinde açıkça Müslüman kanı dökerken 6. Incı Haçlı Seferi Baş Komutanı Amerikan Kralı BUSH ile sarayında Ânanevî Arap Dansı diye Kılıç-Kalkan oynayan,
İslamın amansız ve sinsi düşmanı iğrenç İngiliz Siyasetinin doğurduğu, yaşattığı ve uşak edindiği ve bir avuç Yahudi elinde oyuncak olan Muhammedî Kimlik ve Kişilik Şuurunu çoktan kaybetmiş Suud Kralının Şahsî Şeriatını islama mı yamatacağız hâşâ!..
Afaganistanda bir kadına değil de bir hayvana bile uygulanamaycak ZULMü İslam Şeriatı mı sayacaktık?.
Dışarılara kaçtığımız asla sanılmasın, Ülkemizdeyse ciğer acısı hallerdeyiz!
Neredeyse tüm mânevî, millî ve dinî değer yargıları elinden alınan ve onların yerine sınırsız ve sorumsuz özgürlük adı altında bir milleti ve nesli kökünden iğdiş (dölsüz) edici her türlü egoistlik, kötülük, çirkinlik, yok edicilik ve yok oluşun konduğu gençlerimizin hâlini Müslüman bir Türk olarak içimiz yana yana yaşamaktayız!..
İlahî, Kurânî ve Muhammedî İlim ve Edebten gittikçe uzaklaşan, şahsîleşen, aileselleşen, şirketleşen ve bilerek ya da bilmeyerek yol kesicileşen dinî gruplaşmaları, tarikat ve cemaat tekellerini görüp durmaktayız!..
İlk Okul kapısına dayanan içki, uyşturucu, fuhş ve vahşet içinde çırpınan çocukalarımızı körler görebilmekte duymakta..
Ekonomik özgürlüğünde varsa her şey sana serbest ye, iç, yaşa zihniyetiyla iç-dış çırılçıplak sokakalara salınan ve feryadı ARŞa çıkan Anamız, Eşimiz, Kızımız, Gelinmiz ve Kız kardeşlerimizi duymuyor değiliz!..
Bir yerlere: Hakimiyet Kayıtsız Şartsız MİLLETindir! yazabilirsiniz..
Gerçek Hakimiyet nedir?
Millet nedir ve hangi ırk kudsaldır?
Kayıt ve Şart da nedir ki?..
İnsanlığın İlahî ve Beşerî Ana Değer Yargılarını, içini boşaltarak köşe bucak yapıştırırsanız,
Yıktık diyebilirsiniz, amma bu âlemde boşluk olamaz yerine ne geldiye bakamazsanız veya baktırmazlarsa,
ÖZünü ÖLdüren Toplumların ergeç başkalarına kul-köle olacağı Temel Kuralını kulak ardı ederseniz vs. vs
Ve BİZ çıkar da Kurân-ı Kerimimizden 1 âyeti aynen yazarsak: İşte Şeriatçı kaçırmayın! zihniyetiniz varsa ve muktedir iseniz..
Sadık ve samimi inanaç sahibi Şeriat-ı Garra savunucusuyla, yine Siyonist Uşağı ve Ülkemizi ve Devletimizi onların hesabına İçten yıkmaya çalışan Düşman Şeriatçısı yla BİZ i karıştırırsan,
BİZ de deriz ve yüreklerimize yazarız ki: Hakimiyet Kayıtsız Şartsız MÜLKün Ve HÜKMün Sahibi ALLAHÜ ZÜL-CELÂLindir!
BİZ-BİR-İZ Muhammedî Melâmet Yolunda ve AZMimiz ne mi?
BİZce MUHAMMEDÎ ŞERİAT-ı GARRA;
RASÛLULLAH sallallahu aleyhi ve sellemin AKVÂLİ
(Sözleri; teblig ettiği Kurân-ı Kerîm, uygulamada buyurduğu sahih hadisleri ve kısacası ŞERÎATı).
RASÛLULLAH sallallahu aleyhi ve sellemin AMÂLİ
(Fiilleri, tatbikatı, Sünnet-i Seniyyesi ve kısacası TARİKATı).
RASÛLULLAH sallallahu aleyhi ve sellemin AHLÂKI
(Kurânî, Ahlâkullah olan Hulkul-Azîmi ve kısacası mârifeti)
RASÛLULLAH sallallahu aleyhi ve sellemin AHVÂLİ
(Hâlleri, İlahî ve Habibî Huyu, değişmez ahlâkı kısacası HAKİKATı)
Bu gerçeği BİZ-BİR-İZ Paydasında;
Kurân-ı Kerîm ve Sahih Hadis Kaynaklarında;
İLİMle-BİLmek,
İRADEyle-BULmak,
İDRAKla-Anlamak-İÇinde OLmak ve
İŞTİRAKla-KULluk Gereğini bizzât YAŞAmak olarak İNANmaktayız.
BİZi Bu HÜKME; Muhtaç, Mecbur, Memur ve Mahkum kılan ise bizzât ALLAHÜ ZÜL-CELÂLimizdir.
Şerîat-ı Muhammediyye,
Tarikat-ı Muhammediyye,
Mârifet-i Muhammediyye ve
Hakikat-ı Muhammediyyenin,
İNSAN Sûretinde yaratılan ve AKLı olan her insanın kaderince ve kadarınca anasının sütü gibi helâl hakkı olduğu inancındayız...
BİZler de onlardan birisi ve bu Kudsî Yolun Habibî ve Hasbî Hizmetçileriyiz!..
İmam-ı Mutlak ve Rahmetenlilâlemin olan RASÛLULLAH sallallahu aleyhi ve sellemin arkasında kulluk imtihanı salâtında saf tutmuş RABBÜL ÂLEMİNin kullarından birisiyiz
Sanılmasın ki duşamaya, el yordamıyla ve ahmakça çırpınıp durmaktayız!
Yetmişiki saat içinde 251.000 seçkin yiğidimizi Şehâdet Şerefine yükselten Çanakkale Çilesininin Çilekeş Çiçekleriyiz!
Tek suçlu FIRINdır!... deyipde Ekmek Fırınını, Fırıncı ve Çocuklarına TAŞ-latan ve İslam Dinimizi Çocuklarımıza YIKtıracağına inanan Hâin ve Hırslı HAÇLI ZİHNİYETİne kör, sağır ve dilsiz de değiliz
Elbette birilerinin adına sokağa da dökülmeyiz!..
Çok şükür İlk önce Sırat-ı Mustakîmi; BİL-ip, BUL-up, OL-up da YAŞA-maya ve Yaşatmaya AZMetmekteyiz!.
Kimsenin Reçetesine de ihtiyacımız yok!
Kurân-ı Kerimimiz ve RASÛLULLAH sallallahu aleyhi ve sellemimiz Hayy ve BİZ-BİR-İZ!..
Elhamdülillahirabbilâlemin!..
Aziz kardeşlerim,
Müslüman ve azıcık aklı olan her kişi dahi bilir ki kaynağını RASÛLULLAH sallallahu aleyhi ve sellemden almayan veya alıyor görünüp de Kurân-ı Kerîm ve onun tatbikatçısı RASÛLULLAH sallallahu aleyhi ve sellemin kurallarıyla çelişen hiçbir inanç ve düşünce aslında ve asla İSLAMÎ-KURÂNÎ değildir.
Bu acı gerçekle yüzleşmenin faturasını şu anda dünyanın her köşesinde suçsuz ve günahsız müslüman bebekleri kanlarıyla ve canlarıyla ödüyorlar!..
Ne kadar akıllı olursanız olun anlaşılmaz karanlıkla lâf labirentleri hâline sokulan islamî Değer yargıları Muhammedî Şuur Süzgecinden geçmedikçe çâre olmamaktadır!
Tüm İslam Âleminde bu güne kadar, bilerek-bilmeyerek ya da isteyerek-istemeyerek bu hâle gelişimizdeki dıştan meded umuşluk ve içimizi çökertiş, neticeyi değiştirmemiş ve üstüne üstlük problemi kördüğüm hâline getirmiştir...
İslam Dininde İNSAN AKLının; İLÂHÎ NAKL ile BİR-leşerek, İslam İnancının ÖZünü Bilmesine, Bulmasına, Anlamasına ve Yaşamasına Hasbî Hizmet Sistemi OL-AN Muhammedî Şuuru yeniden düşünmesi ŞARTtır..
Bize Kurân-ı Kerîmi getiren, Sistemin Subhân Sahibi ve Ustası olan RABBÜL ÂLEMİNi ve Onun İslam Dinini Teblig edip örnek olarak bizzat yaşayan MUHAMMED Aleyhisselâmın Şerîat Şuûru, Nuru Ve Onurunu ANlamadan islam âlemi ortak payda ve güc kaynağında BİRleşmeden;
Dünyanın her ülke ve ikliminde yaşayan milyarlarca müslümanın Yüce Kitabımızın, Dinimizin ve Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellemin;
İnanç, Amel, Ahlâk ve Hâllerinden habersizce;
Kendi içlerindeki Dinî, Siyasî ve Fikrî Çatışmalarıyla beraber dışardan da Tahrik, Tahriş ve Tahrib edici-yıkıcı HİZİBlerin oyuncağı oluşunu,
İlimsiz, bilimsiz ve sonuçsuz geçen asırların elden kaçan fırsatlarını ve,
Hâlihazırdaki yürekler acısı hâllerini de bir müslüman olarak acı acı düşünmek zorundayız hepimiz!..
Şu Muazzam Sistemin Sahibi ve Ustası olan RABBÜL ÂLEMİN ile Sisteminin Sırrı ve Mahlûkatı içinde HALİFEsi olan İNSAN arasındaki her can için şart, lâzım ve lâyık olan ilişkinin gizemleştirilmesi ve bu Şahâne Resmin RESSAMının, Resmin Şah Damarından da yakın-akraba oluşu hakikatinin Hayal Âlemine çekilmesini de İzin vermemeliyiz!.
İnsan Vücûdunda ve Vicdanındaki: BİZlik-BiLElik-BİRlik BİLeşkesi olan İLÂHÎ AŞKın ASLI ve FASLI;
Habibî Hazzı, Havzı ve Ravzı OL-AN RASÛLULLAH sallallahu aleyhi ve sellemi bilinçli anlama ve yaşamaktır.
Tevhidî Tasavvufun getiricisi, tatbik edicisi ve kısaca temeli, aslı, anası ve esası olarak Ona;
Teslim Olup, İmân Edip, Tâbi Olup ve İtâat Ediştir.
Bu ise Muhammedî Oluş Şuûruna, Nuruna, Sürûruna Ve Onuruna ulaşımın (SILA) Sağlam Mesnedlerini (Kurân ve sahih hadis) Hasbî Hizmete SUNmakla mümkündür..
Sözün özü o ki Muhammedî Tasavvufun Edeb ve Erdemi Sözde, Sohbette, Zevkte Ve Hazda:
Dingin bir Bedenle Zikret ve Üzme
Singin bir Nefsle Fikret ve Üzülme
Yungun bir Gönülle Şükret ve Sev
Yangın bir Ruhla Sabret ve Sevil...
Aziz kardeşlerim,
HÜKM; MURADULLAHın, KELÂMULLAHta RASÛLULLAH sallallahu aleyhi ve sellemin DİLinden DUYulduğunda UYulması Kesin ve MUTLAK OLAN EMRULLAHtır.
Bu ise İSLAM DİNİ-ni Kabul edenlerce ASLa değişemez YARATAN ALLAHÜ ZÜL-CELÂLin YASASIdır.
İLK ve ANA MADDEsi İse:
1- ALLAHÜ ZÜL-CELÂLe ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme TESLİM OL-unuz- Müslüman OL-unuz!:
إِنَّ اللَّهَ وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيمًا
---İnnallâhe ve melâiketehu yusallûne alen nebiyyi, yâ eyyuhellezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ(teslîmen) : Şüphesiz, Allah ve melekleri Peygambere salat ederler. Ey iman edenler, siz de ona salat edin ve tam bir teslimiyetle ona selam verin. (Ahzâb 33/56)
Teslîmen: Teslim olarak.
2- ALLAHÜ ZÜL-CELÂLe ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme İMAN ED-iniz- Mümin OL-unuz!:
إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَإِذَا كَانُوا مَعَهُ عَلَى أَمْرٍ جَامِعٍ لَمْ يَذْهَبُوا حَتَّى يَسْتَأْذِنُوهُ إِنَّ الَّذِينَ يَسْتَأْذِنُونَكَ أُوْلَئِكَ الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ فَإِذَا اسْتَأْذَنُوكَ لِبَعْضِ شَأْنِهِمْ فَأْذَن لِّمَن شِئْتَ مِنْهُمْ وَاسْتَغْفِرْ لَهُمُ اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
---İnnelmel muminûnellezîne âmenû billâhi ve resûlihî ve izâ kânû meahu alâ emrin câmiın lem yezhebû hattâ yestezinûh(yestezinûhu), innellezîne yestezinûneke ulâikellezîne yuminûne billâhi ve resûlih(resûlihi), fe izestezenûke li badı şenihim fezen li men şite minhum vestağfir lehumullâh(lehumullâhe), innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun) : Mü'minler o kimselerdir ki, Allah'a ve Resûlü'ne iman edenler, onunla birlikte toplu(mu ilgilendiren) bir iş üzerinde iken, ondan izin alıncaya kadar bırakıp gitmeyenlerdir. Gerçekten, senden izin alanlar, işte onlar Allah'a ve elçisine iman edenlerdir. Böylelikle, senden kendi bazı işleri için izin istedikleri zaman, dilediklerine izin ver ve onlar için Allah'tan bağışlanma dile. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Nûr 24/62)
Kurân-ı Kerimimizde diğer ALLAHÜ ZÜL-CELÂLe ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme İMAN âyetleri:
Nur 24/62; Hucurât 49/15; Hadid 57/7,19,21; Mücâdele 58/ 4-Saff 61/11
3- ALLAHÜ ZÜL-CELÂLe ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme TÂBİ OL-unuz - Velîyullah OL-unuz!:
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ حَسْبُكَ اللّهُ وَمَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
---Yâ eyyuhennebiyyu hasbukallâhu ve menittebeake minel mu'minîn(mu'minîne) :Ey Peygamber; Allah, sana ve sana TABİ OLAN-UYAN-ARKANDAN GELEN-İZLEYEN- mü'minlere yeter. (Enfâl 8/64)
Kurân-ı Kerimimizde diğer ALLAHÜ ZÜL-CELÂLe ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme TÂBİ OL-un âyetleri:
قُلْ إِن كُنتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
---Kul in kuntum tuhibbûnallâhe fettebiûnî yuhbibkumullâhu ve yagfir lekum zunûbekum, vallâhu gafûrun rahîm(rahîmun) Rasûlüm), şöyle de: -Eğer siz Allahı seviyorsanız, hemen bana uyun ki, Allah da sizleri sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Zira Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir. (Âl-i İmrân 3/31)
قُلْ يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنِّي رَسُولُ اللّهِ إِلَيْكُمْ جَمِيعًا الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ لا إِلَهَ إِلاَّ هُوَ يُحْيِي وَيُمِيتُ فَآمِنُواْ بِاللّهِ وَرَسُولِهِ النَّبِيِّ الأُمِّيِّ الَّذِي يُؤْمِنُ بِاللّهِ وَكَلِمَاتِهِ وَاتَّبِعُوهُ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ
---Kul yâ eyyuhen nâsu innî resûlullâhi ileykum cemîanillezî lehu mulkus semâvâti vel ard(ardı), lâ ilâhe illâ huve yuhyî ve yumît(yumîtu), fe âminû billâhi ve resûlihin nebiyyil ummiyyillezî yuminu billâhi ve kelimâtihî vettebiûhu leallekum tehtedûn(tehtedûne) : De ki; ey insanlar! Ben sizin hepinize Allah'ın resulüyüm. O Allah ki, göklerin ve yerin bütün mülkü O'nundur. O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Öldüren de, dirilten de O'dur. Bundan dolayı gelin, Allah'a ve resulüne iman edin. Allah'a ve Allah'ın bütün kelâmlarına iman etmiş bulunan o ümmî peygambere, evet ona uyun-TÂBİ OLun ki, hidâyete erebilesiniz. (A'râf 7/158)
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ
---Yâ eyyuhellezîne âmenûstecîbû lillâhi ve lir resûli izâ deâkum limâ yuhyîkûm, va'lemû ennallâhe yehûlu beynel mer'i ve kalbihî ve ennehû ileyhi tuhşerûn(tuhşerûne) :Ey iman edenler, size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah'a ve Resûlü'ne UYUN-İcabet edin. Ve bilin ki muhakkak Allah, kişi ile kalbi arasına girer ve siz gerçekten O'na götürülüp toplanacaksınız. (Enfâl 8/24)
4- ALLAHÜ ZÜL-CELÂLe ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme İTÂAT ED-iniz- Ehlullah OL-unuz!:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَطِيعُوا اللَّهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ وَلَا تُبْطِلُوا أَعْمَالَكُمْ
---Yâ eyyuhellezîne âmenû etîûllâhe ve etîûr resûle ve lâ tubtılû amâlekum :Ey inananlar, itâat edin Allah'a ve itâat edin Peygambere ve yaptıklarınızı boşa çıkarmayın. (Muhammed 47/33)
Kurân-ı Kerimimizde diğer ALLAHÜ ZÜL-CELÂLe ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme İTÂAT âyetleri:
Âl-i İmrân 3/132; Nisâ 4/59,69,80; Mâide 5/92; Enfâl 8/1,20,46; Tevbe 9/71; Yûsuf 12/109; Nur24/52,54,56; Ahzâb 33/71; Muhammed 47/33; Feth 48/17; Hucûrat 49/14; Mücâdele 58/13; Tegâbûn 64/12.
Hamd olsun Koca ÖMRümüz bu ÇÖPlüğün çirkef köşeleri de dahil olamk üzerer insanların Felsefe ve Tasavvuf denklemelerini ÇÖZmekle ve ÖZümüzü SÜZmekle geçti..
Kendi HAM AKLınca kendisinden daha az akledenleri KANDIRma sistemi olan Materyalist Felsefe yi fiilen gördük ve görmekteyiz..
İyi bilriz ki Ham AKILın en zekîsi sonunda kendini İLÂH ilan eder ve etmiştir.
Ya da kendisinden daha zeki zeki bir Ham AKILa ABD olur RABB edinir.
اتَّخَذُواْ أَحْبَارَهُمْ وَرُهْبَانَهُمْ أَرْبَابًا مِّن دُونِ اللّهِ وَالْمَسِيحَ ابْنَ مَرْيَمَ وَمَا أُمِرُواْ إِلاَّ لِيَعْبُدُواْ إِلَهًا وَاحِدًا لاَّ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ سُبْحَانَهُ عَمَّا يُشْرِكُونَ
---İttehazû ahbârehum ve ruhbânehum erbâben min dûnillâhi vel mesîhabne meryem(meryeme), ve mâ umirû illâ li ya'budû ilâhen vâhidâ (vâhiden),lâ ilâhe illâ huve, subhânehu ammâ yuşrikûn(yuşrikûne) : Onlar, Allah'ı bırakıp bilginlerini ve rahiplerini rablar (ilahlar) edindiler ve Meryem oğlu Mesih'i de.. Oysa onlar, tek olan bir ilah'a ibadet etmekten başka bir şeyle emrolunmadılar. O'ndan başka ilah yoktur. O, bunların şirk koştukları şeylerden yücedir. (Tevbe 9/31)
Elbette Laf Ebeliğinde hünerliler ve BİZim DİNimizi BİZe öğretmeye nedense meraklılar; Temelinde TEVHİDsizleri,
İnsan kılığında prof. vs cübbeli cübbesizleri,
KELÂMULLAHı keyfince evirip çevirerek tevile durmadan çalışanları,
Şimdi Şu ÂN da ve ŞEÂN-da El HAYY OL-AN; ALLAHÜ ZÜL-CELÂLi , Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi ve ALLAH Dostlarını ölü, hayal ve aklın ürünü ZANNedicileri,
Genç ve dinç ZEKÂ Sahibi Muhammedî Genç AKILlarımız PUTlarına çeldiriciler hususunda BİZi ikaz için bakınız;
---Adiy b. Hatem de der ki:
"Boynumda haç asılı olduğu halde Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme gittim. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
"Ey Adiy! Şu putu boynundan çıkar at!" buyurdu.
Tevbe Suresini okuyordu:
"Allah'ı bırakıp bilginlerini ve rahiplerini rabler edindiler..." âyetine gelince:
"Tâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem! Biz onlara ibadet etmedik!" dedim. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Hayır, dediğin gibi değil. Allah'ın haram kıldığını helal, helal kıldığını haram kıldıklarında siz de bunlara itaat etmiyor muydunuz?" buyurdu.
"Elbette!" dedim.
"İşte bu, onlara ibadet etmektir!" buyurdu.
(Tirmizi Tefsir: 3094, İbni Cerir et-Taberi: 14/210, Suyuti ed-Dürrü'l-Mensur: 3/230.)
Mesnedsiz ve-ya BİZim mesnedlerimizi akıllarınca esneterek veya keyflerince yorumlayarak çıkmaz labirentlerine çekmeye uğraşanlar karşı şükür ki TEBLİĞ-İ KEBİR OL-AN MUHAMMEDÎ ŞUUR ŞAFAĞI SÖKmüştür Elahmdulillahi!..
İşte İSLAM DİNİne Karşı; Şaşkın, Taşkın ve Azgın YIKım Çabası İçinde olanlar karşı;
Kişinin kendisine, başka bir kulca hiç bir şey verip almadan, o kimsenin kendi Akıl Kartına yüklenmiş OL-AN İlâhî-Fıtrî EMÂNETi orataya çıkarıp, İNANDIRmaya Hasbî Hizmet OL-AN Muhammedî Tasavvuf DİNizin Özünü Yaşamayı Anlamaktır.
BİZ Muhammedî Tasavvufu;
Muhammedî Şuur İçinde BİL-mek
Muhammedî Nur İçinde BUL-mak
Muhammedî Sûrur İçinde BUL-mak
Muhammedî O-Nur İçinde YAŞA-mak
OL-arak ANlamkata ve ANlatmaktayız..
Bunu da ancak ve ancak Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selem Adına, HESABına ve ŞEREFine YAPmaktayız..
Kendi hesabımız asla olmaz ve olamaycaktır İnşaallah!..
Çünkü, Halis, Muhlis, Sıddık ve Âdil Muhammedîyiz hamdolsun!..
Allahuzülcelâlin; Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem in SESinden Zâtının SÖZü OLAN Kelâmullah Kurân-ı Keriminde:
DUYun ve UYun! buyurduğu Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi tanımadan, anlamadan ve yaşamadan tasavvuftan dem vurmak sadece ilkel bir hayaldir ve hüsrandır!
Kurân-ı Kerimi, HiLKULLAH AHLÂKIna kavuşmadan, matbaaların bastığı kağıt üzerinde sözler sananlar sadece Ham AKILlarının zannınca zahmet çekip RAHMETe hasret kalcaklardır.
Bakınız;
---Ashabtan Sad, Hz. Âişe Annemize: Ey müminlerin annesi! Bana Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin ahlâkını anlat! dedi. Hz. Aişe: Sen, Kurân okuyorsun değil mi? deyince Hz. Sad: Evet okuyorum! cevabını verdi. Bunun üzerine Hz. Âişe: İşte Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin ahlâkı Kurândı!dedi.
(Müslim, Müsâfirûn, 139; Tirmizî, Birr, 69; İbn Mâce, Ahkâm, 14; Ahmed b. Hanbel, VI, 54, 91.)
Her hücrem ebediyen şükretse az gelir ki, Yüce SULTAN ALLAHÜ ZÜL-CELÂLimiz bu zavallı Kıtmirine ömrünce Kurân-ı Kerim Yüreğinden İçmek ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selem SEVİYE-sinde itidal nasib buyurdu!.
Bu ise asla bir yükseklik değildi benim nefsim için böyle olmasaydı alçaklıktı..
İslam Dininde DAVA Tektir ve TEVHİD-dir!
ALLAHÜ ZÜL-CELÂL ilan etmiştir ve itirazı TEVHİDsizlik-İKİ ŞEYLİK-ŞEYtANlık olarak rteddetmiştir.
İslam Dininde DAVET de Tektir ve TEVHİD-dir!
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Tebliğ-Tenzir-Tebşir-Teşhidini yapmıştır ve yapmaktadır..
İslam Dininde DUÂ da Tektir ve TEVHİD TERCİHİ içindir!
BİZ-BİR-İZ DUÂmız enterkollektedir ve Bileşik kaplar gibi ancak Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin SEVİYEsinde kemâl bulur.
Onun için BİZ-BİR-likte Duamızda;
Yâ RABBımız!
Geçen Zaman için Tevbe İstiğfarımızı Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin TEVBE İSTİĞFARInda BİZ-BİR-İZ-de Kıl!
Yâ RABBımız!
Gelecek Zaman için Dualarımızı Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin DUASInda BİZ-BİR-İZ-de Kıl!
Şu ANki Zaman için Rızalarımızı Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin RIZASInda BİZ-BİR-İZde Kıl!
Son AN-Son Nefes için Şehâdetimizi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin ŞEHÂDETİnde BİZ-BİR-İZ-de Kıl!
Deyip ALLAHÜ ZÜL-CELÂLin Kelâm-DUÂsıyla bitiryoruz:
رَبِّ هَبْ لِي حُكْمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ
---Rabbi heb lî hukmen ve elhıknî bis sâlihîn(sâlihîne) :Rabbim, bana hüküm (ve hikmet) bağışla ve beni salih olanlara kat!" (Şuarâ 26/83)
Sadakallahuhulazîm!
Elhamdulillahirabbilâlemîn!..
Âmin Âmin!..
Yâ Latîf! Yâ Kerîm!
Yâ Rahîm! Yâ Vedûd!
Yâ Fettâh! Yâ ALLAH!
Celle CelâlihUUUU!..
Elhamdulillahirabbilâlemin