meryemnur yazdı:Halkınzahirdekihalinigörüpüzüntüduyma.
Hz.AbdulkadirGeylani
İLAHÎ ARMAĞAN
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
- meryemnur
- Özel Üye
- Mesajlar: 943
- Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00
Size gelen bela ALLAH yolcularına da gelir. Onların bir kısmı sabreder. Diğer bir kısmı sabrıda bırakır. Kendinden geçer..
Beladan darlanmak imanın zayıflığındandır. O anda iman çocuktur.
Bela zamanı sabretmek imanın gençlik çağıdır.
Bela geldiği zaman, kaderin bir icabı bilip uymak imanın yetişkin çağıdır.
Belanın getirdiği bütün hallere razı olmak, HAK ilmine ermekten, O'na yakınlıktan ileri gelir.
Kalp ve sır HAKK'a yakın olduğu zaman belanın hiçbirşeyi dokunmaz. Bu durum, müşahede ve hal dili ile konuşma alemidir. İman sahibi iç alemini dış varlığına ve yaratılmış bütün varını HAKK'a iletir. Mevla katında bütün varını eritir. Mevla dilerse onu tekrar halka gönderir. Dağınık işlerini bir araya getirir. Kıyamet günü halkın cesedini dirilttiği gibi onun dağınık hallerini de toparlar..
Hz. Abdulkadir Geylani
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
- meryemnur
- Özel Üye
- Mesajlar: 943
- Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00
"YAZIK SANA, İBADETHANENDE OTURMAKTASIN; KALBİN İSE HALKIN KAPILARINI DOLAŞMAKTA. ONLARIN SANA GELİŞİNİ VE HEDİYELERİNİ BEKLİYORSUN. ZAMANIN BİTTİ. İÇ ALEMİ KAYBETTİN, DIŞLA KALDIN!..."
HZ. ABDULKADİR GEYLANİ
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
- meryemnur
- Özel Üye
- Mesajlar: 943
- Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00
Allahın tâati ile uğraş. Ondan bir şeyler istemekten utan, yapma. Bir şeye ki ihtiyaç vardır, o sana öğretilir ve anlatılır. Yararına olan şeyler sana gelir. Hak Teâlâ, bazı kelâmında şöyle buyurur: O ki, zikrimde olur, benden dilekte bulunamaz. Ona verdiğim dilekte bulunana verdiğimden daha çoktur.
Kalbin karışmadığı dil zikri, fayda getirmez, o zikirde fayda yoktur. Asıl zikir, kalbin zikri, sırrın zikridir; dilin zikri ondan sonra başlar.
Hakkı anmanın hakikî zevkini bulduğun zaman: Beni zikrediniz, sizi zikredeyim; bana şükrediniz, küfre düşmeyiniz. (el-Bakara, 2/152) mealine gelen âyet-i kerimenin sırrı zuhur eder.
Onu an ki, seni ansın Onu an ki, hataların, günahın kalmasın Tâat sahibi olasın, isyanın olmasın İşte o zaman seni anar. Sen de, halkı bırakır Onunla olursun. Ve Onu anmak, seni bir şey istemekten alıkoyar. Bütün maksudun O olur. O zaman cümle arzunu bırakırsın. O, senin bütün arzu merkezini teşkil ederse Onun ilim hazinelerinin anahtarı eline teslim edilir.
Allahı seven kimse, başkasını sevemez. Hak sevdirmez; Zâtından gayri şeylerin sevgilerini kalbinden çıkarır.
Bir kulun kalbinde Hak sevgisi yerleşirse, başka sevgiler kendiliğinden çıkar, gider. Hak Teâlâ sevgisini kulun bütün duygularına içirir. Artık içi ve dışı Onunla meşgul olur. Hem sureti, hem mânası Onunla olur. O, kulunu, kendi Zâtı için hazırlar, âdetlerden çıkarır, ümran şehirlerden dışarı atar. İşte asıl sevgi bundan sonra başlar.
Senin aklın yok mudur ki, Ona konuk olmaya hazır olmadın sen; hiç bunu düşünmedin mi?
Bir gün sıran gelecek. Ölüm meleği gelip hayatını yerinden oynatır. Ehlinden ve sevdiklerinden ayrılırsın. Çalış, ruhun alındığı zaman Allaha kavuşmayı sevmez olmayasın.
Âhirette sana lâzım olan şeyleri ara. Ölümü bekle. Bunu yapacak olursan, Hak katında dünyada gördüğün şeylerin en iyisini görürsün.
Rabbimiz, bize dünyada iyilik ihsan eyle. Âhirette de iyilik ver. Ve bizi ateş azabından koru. (el-Bakara, 2/201)
Âmin!
HZ. ABDULKADİR GEYLANİ
İLAHİ ARMAĞAN
En son meryemnur tarafından 19 Nis 2010, 17:22 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
- habibi
- Özel Üye
- Mesajlar: 1059
- Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00
duası kabulolunanlar hurmetine dualarımızı kabul eyle YARAB....MINA yazdı:"Ya Rabbi! Halimi Senin merhametine havale ediyorum"...
DİNİ BİR SOHBETTEN ÇIKAN ADAM ARABASINA BİNMEK İÇİN YÜRÜRKEN DİNLEDİĞİ BİR SÖZ AKLINA TAKILMIŞTI. ALLAH(C.C.) DUALARI DUYAR VE ONA KARŞILIK VERİR NASIL SORUSU BEYNİNİ KEMİRİYORDU. SOĞUK HAVAYA RAĞMEN ARABASINA BİNMEDEN BUNU DÜŞÜNÜYORDU NASIL ?
DERKEN NEYSE DEYİP ARABAYA BİNECEKKEN DUA ETMEYE KARAR VERDİ. VE ALLAH(C.C) A ALLAHIM BANA NASIL DUALARI DUYUP KARŞILIK VERDİĞİNİ ÖĞRET DİYE DUA ETTİ. VE ARDINDAN ARABASINA BİNDİ.
ARABASIYLA EVİNE DOĞRU İLERLERKEN İÇİNDEN BİR SES ONA SÜT ALMASINI SÖYLÜYORDU. ÖNCE BOŞ VER DEDİ AMA İSTEĞİ O KADAR GÜÇLÜYDÜKİ SÜT ALMAYA KARAR VERDİ. VE GÖRDÜĞÜ BİR MARKETTEN BİR PAKET SÜT ALIP ARABASINA KOYDU. VE YOLA DEVAM ETTİ. <
YOLUNA DEVAM EDERKEN İÇİNDEN BİR SES BİR SOKAĞA DÖNMESİNİ SÖYLEDİ. BU SES ONA EMİR VERİYORDU ADETA. BU SESİDE ÖNCE ÖNEMSEMEDİ. SOKAĞI GEÇİP GİTTİ. AMA ARDINDAN ALLAH(C.C.) A ETTİĞİ DUA AKLINA GELDİ VE DÖNMESİ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNDÜ. GERİ DÖNÜP SOKAĞA GİRDİ VE BU SOKAKTA YOLUNA DEVAM ETTİ. YOL İLERLEDİKÇE GÜZEL BİNALARIN YERİNİ BARAKALAR, DEME ÇATMA EVLER ALMIŞTI.
VE ŞİMDİ AYNI SES ARABADAN BİNMESİNİ SÖYLÜYORDU. ARABASINDAN İNDİ. ÇEVREDEKİ BÜTÜN EVLERİN IŞIKLARI SÖNMÜŞTÜ. HERKES UYUYORDU ANLAŞILAN. AMA İÇİNDEN GELEN SES ONA YOLUN SONUNDAKİ KÜÇÜK EVE GİDİP ELİNDEKİ SÜTÜ VERMESİNİ SÖYLÜYORDU. REZİL OLMAKTAN KORKTUĞU İÇİN VAZGEÇECEKTİKİ. BÜTÜN CESARETİNİ TOPLAYIP EVE DOĞRU İLERLEDİ VE KAPIYA VURDU. İÇERDEN SESLER GELDİ VE BİR ERKEK SESİ KİM O DİYE SORDU. ORDAN KOŞARAK KAÇMAK İSTEDİ AMA KAPI AÇILMIŞTI BİLE. KARŞISINDA FAKİR GÖRÜNÜŞLÜ BİR ADAM VARDI. ADAMA ELİNDEKİ SÜTÜ UZATTI .ADAM SÜTÜ ALIP İÇERİ KOŞTU GİTTİĞİ ODADA AĞLAYAN BİR BEBEK SESİ GELİYORDU. ARDINDAN ODADAN BİR KADIN ÇIKIP MUTFAĞA DOĞRU KOŞTU. VE ADAM KAPIYA GELEREK ADAMLA KONUŞMAYA BAŞLADI.
ADAM KONUŞURKEN GÖZLERİNDEN SİCİM GİBİ YAŞLAR BOŞALIYORDU. İKİ AY ÖNCE ŞEHRE TAŞINDIK AMA BİR İŞ BULAMADIM. BU GÜNE KADAR TANIDIKLARIN YARDIMLARIYLA GELDİK. AMA BU GÜN BEBEĞİMİZE SÜT ALAMADIK. ALLAHA DUA EDİYORDUM .ALLAH IN BEBEĞİMİZE SÜT GÖNDER DİYE ADAM KONUŞURKEN İÇERDEN KADININ SESİ GELDİ. KADIN BİLMEDİĞİ BİR DİLDE KONUŞUYORDU. ADAM TERCÜME ETTİ . ALLAHA DUA EDİYORDUM ALLAH IM MELEKLERİNLE BEBEĞİME SÜT GÖNDER DİYE, SİZ BİR MELEKMİSİNİZ ?
SÜTÜ GETİREN ADAM CEBİNDEKİ BÜTÜN PARAYI ÇIKARIP ISRARLA ADAMIN ELİNE TUTUŞTURDU. VE ONA İŞ KONUSUNDADA YARDIMCI OLACAĞINA SÖZ VERDİ. ADAM ORADAN AYRILIRKEN BU DEFA ONUN GÖZLERİNDEN YAŞLAR BOŞALIYORDU. ( DUASI KABUL OLMUŞTU ARTIK BİLİYORDU )
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/hbbi.jpg[/img]
- meryemnur
- Özel Üye
- Mesajlar: 943
- Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00
Eyevlat!Kurânlaameletmek,seniKurânınbulunduğumakamaerdirir.Sünnetleişyapmakise,Peygamberimizinmakamınaçıkarır(s.a.v).
PEYGAMBERİMİZ'İNRUHANİYETİ,ALLAHYOLCULARININÇEVRESİNDEDURUR.ONLARINSIRALEMLERİONUNRUHUYLAPARLAR.YAKINLIKKAPISINIOAÇAR.ALLAHYOLCULARININPERİŞANSAÇLARINIOTARAR.KALP,SIRVEYARATANARASINDAELÇİLİĞİORUHYAPAR.PEYGAMBER(S.A.V.)EFENDİMİZ'İNRUHANİYETİNEBİRADIMYANAŞAN,ŞÜKÜRYOLUNUTUTMALIDIR.YAKLAŞTIKÇAKULLUĞUARTMALIDIR.BUNDANAYRIŞEYLERLEFERAHBULMAKİSTEYEN,BOŞHEVESEKAPILMIŞOLUR..
HZ.ABDULKADİRGEYLANİ
İLAHİARMAĞAN
En son meryemnur tarafından 22 Nis 2010, 23:04 tarihinde düzenlendi, toplamda 2 kere düzenlendi.
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
- habibi
- Özel Üye
- Mesajlar: 1059
- Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00
Allahım!
KalbimdekieniyiarmağanınSanaolanumudumdur.
Dilimdekientatlısöz,Seninşükranındır
veençoksevdiğimsaatler,Sanakavuştuğumandır.
Allahım!
Senihatırlamadanbenbudünyayatahammüledemem.
Senihatırlamadan,öbürdünyayanasıltahammüledeyim?!
Rabiatül-Adeviye
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/hbbi.jpg[/img]
- meryemnur
- Özel Üye
- Mesajlar: 943
- Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00
Halka kalbini kaptırma. Onlar kalbini söker alır; hayır bırakmazlar. Seni senin için istemezler, kendileri için isterler. Hâlbuki AZİZ VE CELİL OLAN HAK, SENİ SENİN İÇİN DİLER. SENİ SENİN İÇİN ARAYANA TALİP OL. ONUNLA MEŞGUL OL. İyiliğin için arayanın olmak, şahsî menfaati arayandan daha iyidir. Eğer aramak icap ederse ara, ara. Her şeyi onda bul. Kullardan bir şey umma..
O'NUN SEVGİSİNİ ARA! O EZELDEN BERİ SENİ ARAR. O'NU DİLERSEN MÜRİD OLURSUN, MURAD O'DUR. KABİLİYETİN VARSA SEN DE MURAD OLABİLİRSİN. BU KEZ MÜRİD O OLUR.
Yavru önce annesini arar. Büyüyünce annesi onu ister.
HAK TEALA SAĞLAM İRADENİ BİLİRSE SENİ DİLER. DOĞRU OLARAK SEVGİNE İNANIRSA SENİ SEVER. YOLUNA DELİLLER SALAR. O DELİLLER SENİ YAKINLIĞA GÖTÜRÜR. RABB'İNLE ARANDA HİCAB KALMAZ. Haktan ayrı şeylere onun varlık gözüyle bakarsın. Nefsini olduğu gibi görürsün. Başkalarını yine öyle seyredersin. Nefsin hatalarını görür, bırakırsın. Başkalarının kötülüğünü anlar kaçarsın.
Bu duyguları benliğinde duyarsan ilâhî nura yakın olursun. Orada sana gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, insanın bu maddî duygu ile sezemediği şeyler vardır.
Bu hâlden sonra kalp kulağın iyi şeyler işitir. Sır gözün parlak olur. Basiretin açılır. Onlara nurdan kisveler giydirilir. Keramet süsü takılır. Hak saltanatı ile sana sultanlık verilir. Velayet derecesine çıkarsın. Hak Teâlâ sana yardımcı olur. Her mülk emrine girer. Artık seni rahatsız eden bir mahlûk çıkmaz. HER ŞEY KALBİNE BEKÇİ OLUR. Melekler sana hizmete gelir. Hak Taâlâ, sana peygamber sevabı verir; onların ruhaniyetini gösterir. Yaratılmışlarm her gizli tarafı sana ayan beyan görünür.
Ey evlat! Bu makamı ara. Asıl gayen anlattığımız şey olsun. Dünyayı aramayı bırak. Dünya seni doyurmaz. HAKK'IN GAYRI NESNELER, SENİN MANEVİ HUZURSUZLUĞUNU GİDERMEZ. HAK'LA OL; SENİ O'NUN NURU DOYURUR. İlâhî varlığın nuruna erince her şeyi bulmuş olursun. Dünya ve âhiret zenginliğini de bulursun.
Ey evlat, SENİ İSTEYENİ İSTE. SENİ SEVENİ SEV. SANA İŞTİYAK DUYANA AŞIK OL. Hak Teâlânın kelâmını işitmedin mi? ALLAH ONLARI SEVER; ONLAR DA ALLAH'I SEVERLER." (el-Mâide, 5/54) Yine bu mevzu ile alâkalı şöyle bir kudsî hadîs vardır: BEN SİZE KAVUŞMAYI DAHA ÇOK ARZULARIM .Yaratan, seni ibadet için yarattı. Neden oyuncakla oynarsın? O, seni kendine arkadaş etmek ister. Başkalarını neylersin? Hak tan gayri ile uğraşma. KALBİNE HAK SEVGİSİNDEN GAYRISINI KOYMA. HAK'TAN GAYRISINI SEVECEK OLURSAN, ŞEVKAT VE MERHAMET DUYGUSU İLE SEV. Nefsin her şeyi sevmesi caiz olur. Ama KALBİN VE SIRRIN HAK'TAN GAYRINI SEVMESİ VE BAĞLANMASI ASLA CAİZ OLMAZ. Âdem Peygamber kalbi ile cenneti sevdi, ondan ayrıldı; oradan atıldı. O, daimî kalacağını sanıyordu. Hâliyle sevgi bahane edilip başka sebep gösterilmedi. Başka yollardan atıldı. Meyve bahane oldu. Sonra kalbi Havvaya meyletti; hayli zaman da ondan ayrı kaldı. Aralarında üç yüz senelik yol uzaklığı oldu. Biri Serendipte, biri Ciddede yaşadı. Bu mesafe aslında azdır. Üç yüz sene değildir. Ama Hakkın yardımı olmasaydı, üç yüz değil, üç bin yılda dahi buluşmak kabil olabilir miydi?
Yakup Peygamber kalbini oğluna bağladı. Araları açıldı; uzaklara düştüler..
HZ. ABDULKADİR GEYLANİ
İLAHİ ARMAĞAN
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
- meryemnur
- Özel Üye
- Mesajlar: 943
- Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00
Varlığını Hak yolunda harc eden fakir kimseye o gerekir ki, kanaat örtüsünü örte ve iffet perdesine bürüne.. Ta Hakk'a vasıl oluncaya kadar onları açmaya.. Ve doğruluk ayağı ile Hakk'a koşa; O'nun yakınlık duygusunu bula.. Aynı şekilde dünyadan da, ahiretten de geçe.. Halkı bıraka, varlığını bir yana ite.. Bunları kalben yapmalı, aksi halde kurtuluş yoktur.
Kul, kalbini gerçek yola koyar ve ilerlemeye devam arzusu duyarsa, Hakk'ın yardımı onu karşılar. O'nun rahmeti, şefkati kucaklar. O'nun cezbesi çeker ve İlahi nazarları kavuşur, övgüleri gelir. Peygamberlerin, meleklerin süvarileri o kulun yardımına koşar. Ve o zata melekler, peygamberlerin ervahı sahip olur. Hakk'ın zevk ve safa alemlerine götürürler..
Hz. Abdulkadir Geylani
İlahi Armağan
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
- meryemnur
- Özel Üye
- Mesajlar: 943
- Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00
İmansahibidininemriyleyer;velîkul,bunailâhîvemâneviemrideekler.Kalbindengelenyasağıdadinler.VarlığınaHakvarlığıkatar.Birişiçingayretsarfetmez.Hakfiillerondatecellisinigösterir.O,buhâlindeRabbiileolur.İlâhîemir,velîkulunheryanınıkaplar.Ayaktaduruşuonunlaolur.Varlığındansoyunan,birşeyiseçmekudretinesahipdeğildir.Hâllerinhangisikulagelse,İslâmdinininesaslarınıyapmakzorundadır.
FenahâlineerenMevlâtarafındanesirgenir.Sonrakudretdenizineatılır.Kudretdenizinindalgasıinsanı,bazengizler,bazendeaçığaçıkarır.Bazensahileatar,bazendedalgalarınortasındakor.OnlarınbazısıAshâb-ıKehfebenzer.HakTeâlâ,Ashâb-ıKehfiçinşöylebuyurdu:Bizonlarıbazensağa,bazendesolaçeviririz.(el-Kehf,18/18)
Fenahâlineerenkimsedeakılhükümsüremez.Onlarıntedbirveduyguileilgileriyoktur,lütufevindeotururlar.Veyakınlıkyuvasınasığınırlar.Hakkatınaçıkıncaiçvedışgözleriniyumarlar.
BunlarıHakyapar.OnlarıngözünüdalgalardansaklayanMevlâdır.Busebepleonlar,yalnızMevlâyabakar,Ondanişitirler.
ALLAH'IM,BİZİZATINLAGAYRINDANYOKEYLE.HERŞEYİSENİNLEBULDUR.
Dünyadaiyilikver.Âhiretteiyilikver.Biziateşazabındankoru.(el-Bakara,2/201)
Âmin!
Hz.AbdulkadirGeylani
İlahiArmağan
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
- meryemnur
- Özel Üye
- Mesajlar: 943
- Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00
Tevbe edenler selâmete ererler. Tevbeyi önce kalbinizle yapınız, sonra dilinizle.
Tevbe bir kuvvettir. O her iyiliğin kalbi sayılır. Kendine göre kuvveti vardır. Tevbe yapıldığı zaman nefsin, şeytanın, kötü arkadaşların saltanatı yıkılır; onlara harcanan kuvvet gözüne ve kalbine gelir. Tevbe ile varlığın kuvvet bulur. İç âlemin temizlenir. İçtiğin su helâl olur. Yediğin yemek pâk olur. Şüphe ve haram kokusundan uzak işler tutarsın. İşlerini ayık yaparsın. Alışını verişini doğru kılarsın; lütuf, kerem ve sevgi eli sana iştiyakla uzanır. Bu, büyük mertebe-larsın. Bütün gayretini Mevlâya yöneltirsin. Âdet olan şeyler gider; yerine Allah kulluğu gelir. Masiyet kalkar, yerine itaat girer. Sonra her şeyin hakikatini anlamaya koyulursun. İslâm dininin icaplarını yerine getirirsin. Her amelini dinin şehadetiyle yaparsın. Din emrinin hazır olmadığı yerde zındıklık başlar. İyi hâli bulursan, fenâ de recesini bulursun. Fenâ, Hak varlığında yok olmaktır. Yok olunca kötü huylar gider, halkı görmez olursun. Dışın mahfuz olur. Kötülük görünmez. İç âlemin Hak ile meşgul olur.
Kalbini düzelt. Dünya bütün varlığı ile sana gelir. Sen onda hoş kalırsın. Halk tümü ile sana uyar. Gelmiş ve gelecek hiçbir şey sana zararlı olamaz. Mevlânın kapısından seni alamaz. Çünkü sen, Onunlasın. Yalnız Ona dönmüş ve Onun emirlerini gözetiyorsun. Onun Cemâl ve Celâl sıfatının tecellisini seyretmektesin. Celâl tecellisini gördüğün zaman dağınık hâle gelirsin. Cemâl tecellisine kavuşunca dağınık hâllerin toplanır. Celâl sıfatı sezilince korkulur. Bu korku başka bir korkuya benzemez. Cemâl sıfatının tecellisini görünce de bir şeyler ümit etmeye koyulursun. Celâl sıfatının büyük tecellisi seni yokluğa götürür. Cemâl sıfatı tecelli edince yerinde sabit durur bir yere gitmek istemezsin.
Bu anlatılanları tadanlara ne mutlu!
* * *
Allahım bize yakınlık taamını tattır, ülfet şarabını içir. Dünyada iyilik ver. Âhirette iyilik ver. Bizi ateş azabından koru. (el-Bakara, 2/201) Âmin!
Hz. Abdulkadir Geylani
İlahi Armağan
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
- meryemnur
- Özel Üye
- Mesajlar: 943
- Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00
Allah yolcuları tam bir dehşet, tam bir sükût ve tam bir sessizlik içindedirler. Bütün çabalamaları, bunlara ermek içindir. Aradıklarını bulduktan sonra, Mevlâ dilerse onları konuşturur. Bazen konuştuklarından haberleri bile olmaz. Allah kıyamet günü, kuru varlıkları konuşturduğu gibi onları da konuşturur. Hak konuşturursa onlar da konuşur. Hak tarafından verilirse onlar alır. Allah açarsa onlar da açılır. İç varlıkları meleklere kalbolur. Melekler hakkında buyrulan; Allahın emrine isyan etmezler. Ne emir verilirse hemen yaparlar. (et-Tahrîm, 66/6) mealindeki âyet-i kerime, bir bakıma onların hâlini anlatan bir şahit Meleklere katılmaları bu yüzdendir.
Öbür yüze bakılırsa, daha üstün oldukları gözükür. Çünkü ilâhî bilgileri daha çoktur. Marifet hâlleri daha yücedir. Melekler onlara hizmetçi olur. Onlara uyar ve onlardan faydalanırlar. Kalpleri hikmetle doludur. Kalpleri bekçilerle çevrilidir. Herhangi bir darlık gelecek olsa, dış duygularına tesir eder, bünyelerini yıkabilir; ama kalp âlemlerine asla varamaz.
Onların derecesine çıkmak arzusu besliyorsan, İslâm dininin hakikatine ermeye bak. Sonra günahları bırak, iç âlemde ve dış âlem de yapılan bütün suçlara pişman ol. Sonra, şifa verecek vera -şüp helileri bırakma- hâline koş. Daha sonra dünyanın helâl ve mubah işlerine de gönül kaptırma. Sonra Allahın fazlı sayesinde zâtına yakın olmakla zengin olmaya bak. Zaten Hak zenginliğine erdiğin zaman fazl ve ihsan seni kuşatmış olur. Kısmet ve lütuf kapıları sana kendiliğinden açılır. Dünya bazen üzerine kapanır; bazen de bütün varlığı ile sana gelir. Bu hâl dünyada kaldığın müddetçe devam eder.
Velî kulların hepsinde bu hâller tecelli etmez. Pek azları bu hâle erer. Erenler, ilim ve takva yönünden doğru oldukları için ererler, Hakkın zâtından gayrisi ile uğraşmazlar. Bunların çoğuna dünya tamamen kapalıdır. Eğer onlara dünya verilmiş olsaydı, zaten eremezlerdi. Dünyaya kapılır, Hakka hizmetten geri dururlardı.
Allah, velî kulların, zâtından fariğ olmalarını istemez. Dünyalık kapışmayı ve dünya ehline karışmayı Allah onlara nasip etmemiştir.
Büyük velîlerin, dünyaya kapılıp azanı azdır. Onlara göre dünya diye bir şey yoktur. Dünyanın her şeyi ile uğraşırlar; ama onun hükmü altına girmezler.
Dünyanın, peşi sıra koşup gittiği nebiler arasında, Peygamber (s.a.v) Efendimiz de vardı. Dünya herşeyi ile ona koştu; ama o, hiç birine iltifat etmedi. Hakkın hizmetinden geri durmadı. Dünyanın hiç bir şeyine bakmadı. Tam bir zühd ve çekinme hâli taşıdı. Yeryüzünün hazineleri emrine hazır olduğu zaman onu reddetti ve Yâ Rabbi, beni Senden başka şeyi olmayan miskinlerle yaşat, onlarla öldür ve onlarla kıyamet günü dirilt! diye duada bulundu.
Zühd sahibi olmak büyük bir iştir; onu yapmaya kolay kolay güç yetmez.
İman sahibi hırs ağırlığından kurtulmuştur; çünkü bir şeye hasret duyarak abanmaz. Aceleci de değildir. Kalbi her şeye karşı bir çekinme duygusu besler. İç âlemini dünyaya kaptırmaz. Allahın emrine girer. Bilir ki, kendisi için ayrılan başkasına gitmez; bu sebeple nefsin istekleri peşinde koşmaz. Dünyaya dair istekleri arkaya atar. Yaptığı tâat için Allahtan kabul diler.
GAVSULAZAM ABDULKADİR GEYLANİ (k.s.)
İLAHİ ARMAĞAN
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
- meryemnur
- Özel Üye
- Mesajlar: 943
- Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00
Halka kalbini kaptırma. Onlar kalbini söker alır; hayır bırakmazlar. Seni senin için istemezler, kendileri için isterler. Hâlbuki Aziz ve Celil olan Hak, seni senin için diler. Seni senin için arayana talip ol. Onunla meşgul ol. İyiliğin için arayanın olmak, şahsî menfaati arayandan daha iyidir. Eğer aramak icap ederse ara, ara. Her şeyi onda bul. Kullardan bir şey umma..
Onun sevgisini ara! O ezelden beri seni arar. Onu dilersen mürid olursun, murad Odur. Kabiliyetin varsa sen de murad olabilirsin. Bu kez mürid O olur. Yavru önce annesini arar. Büyüyünce annesi onu ister. Hak Teâlâ sağlam iradeni bilirse seni diler. Doğru olarak sevgine inanırsa seni sever. Yoluna deliller salar. O deliller, seni yakınlığa götürür.
Rabbinle aranda hicab kalmaz.
Dünyayı aramayı bırak. Dünya seni doyurmaz. Hakkın gayri nesneler, senin manevî huzursuzluğunu gidermez. Hakla ol; seni Onun nuru doyurur. İlâhî varlığın nuruna erince her şeyi bulmuş olursun. Dünya ve âhiret zenginliğini de bulursun.
Ey evlat, seni isteyeni iste. Seni seveni sev. Sana iştiyak duyana âşık ol. Hak Teâlânın kelâmını işitmedin mi? Allah onları sever; onlar da Allahı severler. (el-Mâide, 5/54) Yine bu mevzu ile alâkalı şöyle bir kudsî hadîs vardır: Ben size kavuşmayı daha çok arzularım.Yaratan, seni ibadet için yarattı. Neden oyuncakla oynarsın? O, seni kendine arkadaş etmek ister. Başkalarını neylersin? Hak tan gayri ile uğraşma. Kalbine Hak sevgisinden gayrisini koyma. Haktan gayrisini sevecek olursan, şefkat ve merhamet duygusu ile sev. Nefsin her şeyi sevmesi caiz olur. Ama kalbin ve sırrın Haktan gayrini sevmesi ve bağlanması asla caiz olmaz. Âdem Peygamber kalbi ile cenneti sevdi, ondan ayrıldı; oradan atıldı. O, daimî kalacağını sanıyordu. Hâliyle sevgi bahane edilip başka sebep gösterilmedi. Başka yollardan atıldı. Meyve bahane oldu. Sonra kalbi Havvaya meyletti; hayli zaman da ondan ayrı kaldı. Aralarında üç yüz senelik yol uzaklığı oldu. Biri Serendipte, biri Ciddede yaşadı. Bu mesafe aslında azdır. Üç yüz sene değildir. Ama Hakkın yardımı olmasaydı, üç yüz değil, üç bin yılda dahi buluşmak kabil olabilir miydi?
Yakup Peygamber kalbini oğluna bağladı. Araları açıldı; uzaklara düştüler..
Ey evlat! İşlerde sana gereken dürüst olmaktır. Gözünü, yaptığın işlere dikme. Onlardan gelecek yararı bekleme. Bir şey yaparken, halktan ne bir şey um, ne de yüce Yaratıcıdan ısrarla karşılık iste. Kulsun, efendinin rızasını gözet. Onun hazinesindeki güzel şeyleri umma. Yalnız Onu dileyenlerden ol. Onun özünü dile ki, istediğini versin. O seni sevdikten sonra, her şeyi senin olur. Dünya ve âhirette Onun cennetine girersin. Dünyadaki cennet Onun yakınlığıdır. Âhiretteki asıl cennet ise Onun varlığına nazardır. Onun yapmış ol duğu vaatler, yaptığın işlere yeter, hem de artar. Korkma, vermezlik etmez.
Ey evlat! Şeklini değiştirme. Hakkı sev. Üzerine çeşitli bela okları bile yağsa sesini çıkarma, sevgi ve muhabbet hâline devam et. Fırtına seni yerinden kaydırmasın. Yağan yağmur seni kaçırmasın. Atılan oklar seni incitmesin. İçini ve dışını halkın giremediği bir makama çıkar. Orada dünya olmasın Orada âhiret olmasın Mevhum hakları orada aramaya kalkma. Kötü nazlarını o yerde isteme, orda üzüntü duyma, şekil arama. Hakktan başka şeyin olacağını umma. Halkın zahirdeki halini görüp üzüntü duyma. Ailenin geçim sıkıntısı seni derde sokmasın. Eline dünya malı az geçince üzülme, şeklini değiştirme. Çok olursa hâlini çirkin etme. O makam büyüktür. Sakın o makama çıkarsan övülme bekleme. Kötüleyenlere darıl ma. Hepsini boş gör. Zaten oraya yerli olursan bu işler kendiliğinden olur. Ve sen tam bir yokluğa gömülürsün. Eğer elde edersen bulunduğun o hâle, insan ve cin, cümle yaratılmışlar içinden bir tanesi bile akıl erdiremez. Zaten akıl bunları idrâkten âcizdir.
GAVSULAZAM ABDULKADİR GEYLANİ (k.s.)
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
- meryemnur
- Özel Üye
- Mesajlar: 943
- Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00
İman sahibinin ferahı yalnız Allah'la olur; başkası iman sahibini sevindiremez. Dünyada ferahlanacak bir şey varsa, sevin. Şayet dünyayı Hakk'ın tâatinde kullanıyorsan ve dünyalık sayesinde Hakk'a hizmet yolunu tutuyorsan sevin. Kulları, yaptıkları tâatte iyiye yöneltebilirsen sevin. Gece gündüz korkuyu bırakma. Tâ sırrına ve kalbine, Korkmayın, ben sizinleyim; işitiyorum ve görüyorum. (Tâhâ, 20/46) müjdesi gelinceye kadar korkmayı bırakma. Bu kelâm, Harun ve Musa Peygambere Hak tarafından söylenmişti.
*
Hakk'ın takdir ettiği şeylere uy. O şüphesiz, seni iyi şeylere ulaştırır ve başarı verir. Sana lütfünü yağdırır, omuzundan ağırlığı alır. Dünyada ve âhirette şefkatini eksik etmez.
İman sahibinin imanı kuvvet bulursa; artık ona, İkan sahibi denir. İkanı kuvvetli olursa ona, Arif denir. İrfanı sağlam olana, Âlim denir. İlmi son haddine varana, Muhabbet ehli derler.
Muhabbeti tam olan ise Mahbûb olur. Bu da sağlam olursa cana yakın ülfet ehli olur. Hak ona bu kere hikmet ve ilim sırlarına karşı anlayış verir. Zât âlemine geçme bilgisini, emir ve kader gizliliklerini o kula belletir. Bu hâller, kulun kabiliyet ve istidadına göre tecelli eder. Kalbin kuvvetine ve genişliğine göre bu hâller kula verilir. Bu hâlleri benliğinde bulan o kul, Hak'la kaim olur. Kalbi ile halk âleminden ayrılır.
İlâhî bilginin ezelî sırrı, bir kula ezelden mukadder olan nasiple gelir. Bu nasip; yemek, içmek, giymek ve evlenmeye dair olabilir.
Hangi kul için gelmiş ise onu bulur. Bir nasibin gereği hangi kulda infaz edilecekse onu bulur. Başkasına gidemez. Nasip sahibi nerede olsa, Hak Teâlâ onu bulur.
Kulun kısmeti gelince, Hak tarafından verildiği için alır, yer. Yersiz varlığı yok olur. Ve yeni baştan dirilir. Manevî bir hayat dahi yaşasa, geçmişte hüküm veren bilginin gereği için diriltilir. İlâhî ilmin icabına noksan gelmemesi için bu işler böyle yapılır. O kul irade ve arzularını kaybetmiş bir durumda ise, bir sibyana yedirilen lokma gibi yedirilir. Nasıl bir ana, hurma ezmesini yavrusuna yedirirse o kulun kısmeti de kendisine öyle yedirilir. Kısmetler iner, o iradesiz yemeğe devam eder. O kulun hâli, hasta adamın habersiz ilaç içip kuvvet aldığı gibidir. Nasibini yer, içer, kuvvet alır. Bu hâllerde iman sahibini ezelî ilim terbiye eder.
İş bu sıfatlar; iman, irfan, ikan sahibi olan ve Hakk'ın zâtına varan, iyilik ve kötülüğü almaya ve atmaya gücü yetmeyen bir kişinin sıfatıdır. O kişiyi rahmet eli çeker. Sağa ve sola o el çevirir... Daha açık tabirle onu sadece lütuf coşturur ve her yanını ihata eder.
Şah-ı Geylani Hazretleri
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
- meryemnur
- Özel Üye
- Mesajlar: 943
- Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00
Herşeyiçinbirkitapvardır.Kitapvar,kalpleriçin Kitapvar,sırlariçin Kitapvar,nefisleriçin Kitapvar,duygulariçin Bunlardanherbiri,derecevemakamabağlıolupsayılıkademelerivardır.Biribitmedenöbürünegeçmekkabilolmaz.Seniniçinhenüzbirincimakamsahiholmadı;ikinciyenicevarırsın?Henüzİslâmoluşunsahihdeğil;imanfaslınanasılvarırsın?İmanınkuvvetbulmadı;ikanhâlininasılbulursun?İkanhâlinkâmilolmadı;marifetvevelayethâlinineylebulursun?
Akıllıol;henüzhiçbirşeydeğilsin;hiçbirhükmesahipolmadanherbirinizhalkabaşolmaksevdasında;bunasılolur?Halkabaşolmakiçinonlarınelindebulunanşeyleregözatmamak,nefse,tabiîveşahsîarzularauymamakveonlarıtümdenbırakmakgerekir.Bilhassainsanınbenliğinigösteren,ıslaholmadığıtakdirdekötüyolasaptıraniradedenmasunolmasışart.Halkabaşolmakemriyücelerdengelir.Yerdenbitmez.VelayethâliniHakverir,kullarböyleşeyyapamaz.
Riyasetsevgisinikalbineyerleştirme.Uymayabak.Sanauyulmasınıdileme,bekleme Sahipolmayabak;herkesinsanasahipçıkmasınıbekleme.Zilletevenefsinialçakgörmeyerazıol.Hakkınkatındabununaksiseniniçinmukadderseozamanıgelincesanaerişir.SanagerekenteslimolmakvebütünişleriOnabırakmak.Sana,gücükuvvetiterkgerek.Onaitirazetmek,halkıOnakarşıçıkarmak,nefsişirkebelemekseniniçiniyiolmaz.
Seniniçinenyararlıişkulluğadevamdır.Kulluk,emritutmak,yasaklarıbırakmak,şuâleminbiricabıolanâfetleresabırlakarşıkoymaklaolur.Buişlerin,temeliiseTevhidolup,onusebataerdirenise,iyiişlerdir.
Henüztemelikuvvetleoturtmadın;neüzerinebinaçıkarsın?Henüzniyetintemizolmadı;nekonuşursun?Sessizlikdevrenbitmedi;nesöylersin?
Busöylenensözler,peygamberlerevekâletenhalkasöylenir.Peygamberler,ilâhîhatipleridi;onlargidinceHakTeâlâilmiileâmilolanbilginkişilerionlarınyerinegetirdi,makamaoturttu,onlarınmaneviyatınavâriskıldı.
Herkimki,Peygambermakamınaoturmakdiler,ona,halkınentemizivezamanınenüstünüolmakdüşer.Veozamandailâhîhükümlerieniyibilenkişiolmasıgerekir.İlmiveameliilezamanındatemayüzetmesi,birinciderecedeşartolur.Buişisizkolaysanırsınız,fakatbildiğinizgibideğildir.
EyAllahı,Peygamberini,sâlihlerivevelîleribilmeyenler!Eynefsini,tabiatını,dünyasınıveâhiretinibilmeyenler.Sizeyazıklarolsun!Susunuz,konuşmayınız;sözhakkıalıncaya,omuzlarüstüneçıkıncaya,ayağakaldırılıncayaveyürütülünceyekadarolduğunuzhâldeoturunuz.
Birkimseninki,ilmi,şahsîarzularınagalipgelir,ofaydalıbirilimdir.Oilim,niçinfaydalıolmasınki,halkkapısınıkapadı.Hakkapısınıaçtı.İşte,enbüyükkapıorasıdırki,onadaerdi.Bukapanmaveaçılmabirkulunbenliğindesıhhatbulursaondanzahmetgider,halkiçindehalksızyaşamazevkinianlar.Okalbesüslergelir,rahmetsaçılır.Veokulunkalbindedurmadanfetihler(açılmalar)olur.Kabuklardağılır,özmeydanaçıkar.İyiolmayanhevâyolları,kapanır,kahrauğrarvemağlupolur.Hakyoluaçılırvehakikatinbulunduğucaddeaydınolur.Ocadde,HakTeâlânındilediğicaddedir.Veocadde,peygamberlerinvevelîkullarınyürüdüğüyoldur.Onlar,hepaynıyoldangittiler.
Oulvîyolubirazanlatayım:Orasıkedersizbirsafayoludur.OrasıhalkınolmadığıbirHakyoludur.Oradaşirkolmayanbirtevhidvardır.Oradateslimiyetolur,nizaolmaz.Oradayalnızdoğrulukyaşar,yalanbulunmaz.OradayalnızsebepleriYaratanınhükmügeçer,sebeplerinsözüolmaz.
Venihayetocadde,dinşahlarınınvesultanlarınınyürüdüğüyoldurki,onlarmarifetâleminindesultanlarıdır.Dininsahibi,marifetinehlionlarolupHakerleridirler.OnlarıHakseçer,kullararasındançıkarır.OnlarHakdinineyardımederlerveondadurmadanilerlerler.Hakkıseverler.Yazıksana,onlarınyolundaolduğununasıliddiaedersin?Senhalkı,nefsinivebaşkalarınınasılOnaortakedersin.Seninimanınyoktur.Yerdekilerdenkorkarsınveonlardanbirşeylerbeklersin!Busıfatıtaşıyanlarimaniddiasındabulunamazlar.Seniniçinzühdlafıedilemez;dünyalıktalebindesin.Seniniçintevhidlafıdaboş;yolundaondanbaşkasınıgörmektesin.İrfansahibibirbaşkahâliçindedir;dünyadaveâhiretteobirgaripkişidir.Haktanbaşkahiçbirşeyerağbetiyoktur.Hemdünyahemdeâhiretişlerindeyeterlikhissinesahiptir.
HZ.ABDULKADİRGEYLANİ(ks.)
İLAHİARMAĞAN
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
- meryemnur
- Özel Üye
- Mesajlar: 943
- Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00
Hakkın yaptığı işlerde kadere sığınma. Kader içinde cereyan eden işlere de elini, dilini karıştırma.
Tek başına oturup, Kurân ve hadîsle meşgul olan azdır. Halkı bırakıp Hakla ünsiyet eden Allahın kulları, sayı ile gösterilecek ka dar azdır.
Şüphesiz o kulların halka yönelen bir tarafı da vardır, ama onlar, daha ziyade Hakka yakındır. Onlar paktır. Halka dönmelerinin bir sebebi de, gerek kendilerine, gerekse başkalarına Allah için iyiliği anlatmaktır. Onlar büyük zâtlardır. Yaptığınız her işi bilirler. Onlar dan saklı hiçbir şey yapmanız kabil değildir. Onlar bazen hatırınız dan geçeni söylerler. Evinizde, onlardan saklı cereyan eden hâdiseleri anlatırlar.
Akıllı ol; sonra sana yazık olur. Cahil hâlinle Allah yolcularına zahmet verme. Şahsına göre ahkâm çıkarır, sonra halka karşı konu şursun. Bu o kadar kolay iş değil. Zahir ve bâtın hükümlerini özüne kaplamış olman lâzım. Sonra her şeye karşı bir gına duyacaksın. Da ha sonra halka hitap etme yetkisi için iki zaruretten biri olmalı.
O iki zaruretin biri: Bulunduğun ülkede halka öğüt vermeye senden daha layık kimsenin bulunmayışı.
Diğer zaruret ise, kalp yönünden emir almış olmak Bu zaruret lerin mevcut olduğu zaman makamın yükselir, halkı Hâlıka götü rürsün.
Helak içindesin, saf ve temiz olduğunu söylersin. Halbuki kir içindesin.
Saf odur ki, içini temiz tuta. Dışı da Allahın Kitabına ve Pey gamberin sünnetine uya. Bu yolda olan kimsenin safiyeti arttıkça, vücut denizinden çıkar. İdaresini Onun ihtiyarına bırakır. Yersiz dileği ve isteği bırakmak, iç temizliğinden gelir.
Kulun kalbi temiz olursa, Peygamberi (s.a.v) rüyasında görür; Peygamber ona yasakları söyler ve yapılacak işleride emreder. O kul öyle bir hâl alır ki, her yanı kalp olur. Bünyesinden tüm olarak ayrılır; kalp âlemine geçer. Dışı bırakır, iç âleminden işlerini yürütür. Saf ve temiz olur, kötülüğü kalmaz. Zahirdeki kabuk ortadan kalkar, iç ve öz olur. Mâna yönünde Peygamber (s.a.v) ile olur. Kalbi onun önünde durur ve ondan terbiye alır. Eli Peygamberin elinde olur. Peygamber, ondan hitap eder. O kul Peygamberin önünde durur. Onun nuruna perdedar olur.
Kulun kalbinde olagelen hâdiseleri söküp atmak, koca dağları yerinden oynatmak kadar zordur. Bu birçok mücahedeye dayanır. Birçok darlıklara sabretmek, inen âfetlere metanetle karşı koymak icap eder.
Elinize geçmesi kabil olmayanı arama yolunu tutmayınız. Bu söylenen şeylerle amel ederseniz, size ne mutlu, işleriniz düzelir. Be yaz üzerindeki siyah noktalar gibi işleriniz açık görülür, Müslüman olursunuz. Bu söylenenleri yaparsanız, kıyamet günü kâfirler arasın da değil, Müslümanlar arasında haşrolursunuz. Bu hâl ne kadar iyi dir.
Cennetin içinde, hatta kapısında olmak ne iyidir. Felâket içine düşme tehlikelerini atlatmış olmanız ne iyi
Tevazu sahibi olunuz. Gönlünüz engin olsun. Tevazu yükseltir. Böbürlenmek düşürür. Peygamber Efendimiz bu manada şöyle bu yurdu:
Bir kimse Allah için tevazu sahibi olursa, Allah onu yüksel tir.
Kalp, Hakkı anmaya devam ederse ona marifet, ilim, tevhid hâli, tevekkül duygusu ve Hakkın zâtından uzak olmama hâli verilir.
Daimî zikir, dünya ve âhiretin iyiliğini getirir. Zikrin devamı için kalbin sahih olması gerek. Kalp sıhhatli olunca Hakkı daima anar. Ve kalbin sahibi için her yanı ve cümle âzası zikre devam eder. Göz leri uyur, fakat kalbi, Hakkı zikre devam eder. Bu hâl, Peygamber den miras alan kula gelir. Bu hâli Peygamberimiz sadık ümmetine bıraktı.
Bazı büyükler, geceleri zorla uyku uyumak isterlerdi. Sebebi so rulunca derlerdi ki: Kalbim Rabbimle olacak. Bazı büyükler de şöyle der: İyi uykudan alınan feyiz ve ilham, Hak tarafından bir nevi peygamberlere gelen vahye benzer.
Bu mevzuda bir hadîs-i şerif de vardır. Kulun göz kuvveti, uyku âleminde daha iyi olur, çünkü kalp ile birleşir.
Hz. Abdulkadir Geylani
İLAHİ ARMAĞAN
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
- meryemnur
- Özel Üye
- Mesajlar: 943
- Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00
Hastalıkların asıl ilacı, halkı kalpten atmaktadır. Bunu yapabildiğin an, işlerin tamam olur. Hakka vasıl olursun. Semalara yükselirsin. Ruhun yücelerin sesini duyar. Kalıbın, yeryüzündeki evinde yaşar. Kalbin, Hakla olur. Onun bilgi denizinde yaşarsın. İlim bakımından Hakka vasıl olursun, amel itibariyle de kullara karışık durursun. Ne tamamen Hakkın malı olur, ne de halka yönelebilirsin. Öbür âleme geçinceye dek böyle gider. Kimse sana fert olarak sahip çıkamaz. İç âlemin Mevlâ ile olur. Dış âlemin halk arasında kalır.
Nefsini, tek başına yola salma. Ona varlığını yükle, ağırlığını duyur. Aksi hâlde sana yüklenir ve varlığını duyurur. Nefsi yere sermeye bak. Seni bir yere vurursa zor kalkabilirsin. Sana itaat etmeli, etmiyorsa aç bırak, az su ver. Açlık ve susuzluk kamçısını ona vur. Onu perişan etmeye bak. Her şeyini soy, çıplak kalsın. Hiç kimsenin bulunmadığı bir yere koy, akıllansın. Bunlar ona birer acı darbe sayılır. Yola geldiğine inanıncaya kadar böyle yap. Her hâlde bu kamçılar onun üzerinde olsun. Nefsini Allaha itaat ettirmelisin. İtaate başladıktan sonra onu yine boş bırakma! Ara sıra yine yaptığı eski hataları hatırlat, pişmanlık duygularını tahrik et. O Allah yoluna devam ettiği müddetçe uy, pek kırma. Çünkü nefsin de dünyada alacakları vardır, onları ver. Vermeyecek olursan, ibadet için kuvvet bulamazsın.
Bütün bu anlatılanlar Allahın muradına ermek için yapılmalı. Onun uyarlığını kazandırmak için nefis ezilmeli. Aç koymakla iş olmaz, bu usul her zaman faydalı değildir. Buna başka şeyler de eklenmeli, eklenecek usuller, şahsa göre değişiktir.
İçin dışın bir olmalı. Her şeye uyar ol. İsyan bayrağını yırt. Muhalefet sıfatını bırak. Sükût yoluna gir. Küfrü bırak. Daima Hakkı an. Hayır düşün. Şer yollarını bırak, hata görme. Kalbinde Haktan başka biri olsa, yıllarca Hak kulluğuna koyulsan faydasızdır. Bin yıl ateş üstünde Hakka ibâdet etsen, kalbinle de başkasını görsen ve başkasından bir şeyler beklesen hayır yoktur. Saadet, Allah sevgisi ile başlar. Kula gönül kapıldığı an, her şey bitmiş olur.
Haktan başka her şeyi yok bil. Dış hâlinle eşyadan uzak durman ve iç âlemini onların peşinde sürüklemen neye yarar? Allah kalplerde olanı bilir. Bunu biliyor musun? Kalbinde başkası var, dilinde tevekkül, ne demek? Bu hâlin seni utandırmaz mı?
GAVSULAZAM ABDULKADİR GEYLANİ (k.s.)
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
- meryemnur
- Özel Üye
- Mesajlar: 943
- Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00
Çalış, çalış ki, söze ilk başlayan sen olmayasın.. Sözün cevaptan ibaret olsun. Herhangi birşey sorulduğu zaman sana ve sorana faydası varsa cevap ver, aksi halde verme.
Hz. Abdulkadir Geylani
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
- meryemnur
- Özel Üye
- Mesajlar: 943
- Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00
Nefsini tahkir et. İç alemine dair olan işleri gizli tut.
-"Rabbinin nimetini anlat!" deninceye kadar gizlilik haline devam et.
İbn-i Şem'un, elinden manevi bir keramet zuhur ettiği zaman:
-"Bu şeytani bir duygudur," derdi.
Ta ki ona Hak tarafından:
-"Sen kimsin, baban kim?.. Hepsi bizim, üzerindeki nimetleri anlat," deninceye kadar o manevi haline sahip çıkmaz, gizlemeye çalışırdı.
Hz. Abdulkadir Geylani
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
- meryemnur
- Özel Üye
- Mesajlar: 943
- Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00
Eycemaat!Allahyolcularınayakındurunuz.Sözdeveişteonlarauyunuz.Onlarahizmetçiolunuz.Onlaraherneverirseniz,osiziniçinonlarınyanındasaklanır.Overdiğiniziyarınsizeteslimeder.Malınızla,canınızlaonlarabağlanınız.
Rızkınıngenişolmasınıdilersin,hâlbukisanakısmetolangelir.Darrızıklılararasındayazılmışsanneyitalepedersin?Doğrusu,sanayazılmayanıtalepetmektesin.Buhâliniçinsanaazapgelecek.
Dünyalığınardındandahanekadarkoşacakvebuyoldahırsakapılacaksın?Hâlodurki,yalnızkısmetineyazılanıalabilirsin.
Allahyolcularıdaimataatüzereolur.Kalpleridebirçekinmeduygusutaşır,hâlbukisizisyanbayrağınıçekersiniz.Budurumunuzdandaemniyethissiduyarsınız.Bualdanışıntakendisidir.Sakınınki,kandırılmayasınız.
Peygamber(s.a.v)Efendimizşöylebuyurur:
Hersanatınehlinibulunuzveondanyardımdileyiniz.
Yapılanibadetbirsanattır;onunehliveustasıdaihlâssahibikullardır.İhlâssahipleri,hükmübilir,işlerinionagöreyaparlar.Hakk'akarşıirfansahibiolduklarıiçinhalkarasınakatılmışlardır.Kalpvesıradımlarıilenefislerinden,mallarından,çocuklarındanveHakk'ıngayricümleeşyadankaçarlar.Bünyelerişehirlerdevehalkarasındadır,amakalpleriuzaklardaveyabanlardadır.Onlar,kalpleriniterbiyeedinceyevesemalarauçmakiçinkanatlarınakuvvetbuluncayakadar,ohâldedevamederler.Onlar,yaptıklarıyararlıişneticesi,kalbenuçar,himmetbakımındanyücevedaimHakkatındaolurlar.Hak,onlarhakkındaşöylebuyurur:Onlarbizimkatımızdaseçilmişveözlenmişkimselerdir.(Sâd,38/47)
İmanki,yakinderecesineçıkar,yakinki,marifethâlinialır,marifetki,ilimolur:İşteozaman,AzizveCelilolanHaktangüzelliklergelir.Vesendilediğiniyaparolursun.Zenginkişilerdenmalalır,fakirleredağıtırsın.Mutfaksahibiolur,kalpvesırelinlerızıklartaşımayabaşlarsın.
Eyevlad,anlattığımızhâlibuluncayakadarhiçbiriyiliğinolmaz.Sanayazık,hiçbirermişibuluponunelindeedepsahibiolmayolunututmadın.Herşeyiinceliğiilebilen,zâhid,ilâhîahkâmıanlayanbirinibuluphâlinidüzeltmedin.
Yazıksana,karşılıksızbirşeytalepederoldun.Dünyaki,birsürüyorgunluktansonraelegirer.Hakk'ınindindeolanlarıkazanmaknasılkolayolur?Helebirdüşün.HakTeâlânınKur'ân'daanlattığıazuyuyan,çokibadetedenveağlayankimselerlearandadağlarvar:Onlargeceninazınıuyur;seherlerdeistiğfarederler.(ez-Zâriyât,51/17)
Hak,gerçekkulolduklarınıbildiğiiçinibadetzamanıgelinceonlarıayıktırır;derinuykudadahiolsalaruyandıracakkimseyionlarasalar.
Peygamber(s.a.v)Efendimizşöylebuyurur:Allah,yâCibril,şunuuyut,sunudauyandır,diyeemirverir.
Ayıktıronuki,kulluğundagerçekyolututar,günahtankaçar.Ondanağırlığıalveuykusunudağıt.
Uyutonuki,yalancıdır,içidışınauymaz.Hepbatıliçindebulunur.Lanethalkasınatakılmıştır.Bütünağırlığıonunüzerineyık.İbadetiçinkalkanlararasındaonunyüzünügörmekistemiyorum.
İkincimanasıdaşudur:Şunukaldır,osevgiehliveHakk'atalihtir.Sevgininbaşşartıyoruluncayakadararamakvebuyoldayorulmaktır.Öbürünüdeuyut.Çünküotarafımızdansevilmiştir.Sevilmeninicabırahataermekolur.Uyusunveistirahatetsin.Okaranlığıziyaileaçtı,ahitleriyerinegetirdi.Veosevgibabındagerçeğibuldu.Oki,Hakk'akarşıolanahdiniyerinegetirdi,Hakdaonuniyiliğinivehoşluğunudiledi.ÇünküHak,herdardakalmışayardımeder.
Allahyolcuları,kalpadımlarıileHakk'aazıcıkyolalınca,ayıkzamanlarındagöremedikleribirçokacayipşeylerirüyadagörmeyebaşlarlar.Kalplerivesırlarıöylehikmetliişlerbulurki,O'naayıkhâldeermelerimümkünolmaz.
Onlar,oruçtuttu,namazkıldı.Nefislerininarzusunukırmakveibadetçeşitleriniyapmaksuretiylecennetibuldular.Bunukibuldular,birbaşkaemiralırlar.Bundanbaşkayollazımonlaraki,o,Hakk'ınyoludur.
Onlar,kulluğudahaçokkalptenyapar,Hakk'aböylevarırlar,O'navasıloluncayerliolur,durumlarınıaçıktangörmeyebaşlarlar.
Birkimse,yaptığıişinniçinveneolduğunubilirse,oyolda,gücünü,kuvvetiniharcamaktançekinmez.BilhassaHakyoldaveHakk'ıntaatindeçalışmaktanhiçbiryorgunlukduymaz.
İmansahibi,esasgayesinevarıncayakadarrahatummasın.OnungayesiRabbiolduğunaşüpheyoktur.Rahatbekleyen,O'navasılolmanınyolunuaramalı.Yazık,Benidilediğiniiddiaedersin,amaBenden,şeniniçinzuhuredenşeyekarşıtuhafbirhâlalırsın.Buhâlde,Bendensananefaydagelir?Davandayalancısın.
Birmüridin,hocasıönündesarık,gömlek,altınvemalgibişeyleriçinbiriddiasıolamaz.Yemesiiçinemirverdiğikabındanalırveyer.Kendindengeçer,efendisininverdiğiemreintizareder.Obilirki,efendisiherişiiçinemriHaktanalır.Hermüridiniyiliğiefendisininelindedirveçözülenbağlarınıobağlar.
Efendiniithametmekteisen,birdahaonayakınolma.Onuithamakalkarsan,onunlaoturmakartıksanayakışmaz.Birhastaki,doktorunuithameder,doktorunvereceğiilâçonunnesineyarar?Hiçbirişineyaramazvehastalıktandaberiolamaz.
Birkimseninhalkarasındazâhidlikdurumudoğruolursa,halkonarağbeteder.Sözlerihalkafaydasağlar,bakışlarıonlarahoşgelir.
HalkıHakk'ınverdiğibilgiileölçer,O'nunihsanettiğimarifetduygusuilegörürsen,onlarınmaddivasıflarısanagörünmez.İns,cinvemelekseniniçinönemtaşımaz.Kalbinebirbaşkaisimverilir.Sırâlemin,kezabütünmaddisıfatlardansoyunur.Vücudun,Âdemoğullarıâdetigereğincebirkabuksayılır.İlimveirfanladolarsan,bütünmaddiyapılar,kalbindenvesırrındanuzakolurlar.Sanahikmetlergelir.Üzerinehikmetgömleğinigiyer,nefsineaitişlerionunlagörürsün.Halkaaitişleriise,Rabbininemrineuyarakyaparsın.Dahasonra,rabbânîveilâhîbirilmeerer,onlarıkalbinevesırrınalibasyaparsın.
GAVSULAZAMABDULKADİRGEYLANİ(k.s.)
İLAHİARMAĞAN
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
- meryemnur
- Özel Üye
- Mesajlar: 943
- Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00
Nene böbürleniyorsun? Bir adım atmaya gücün yeter mi acaba? Böbürlenmeyi terk et. Pek de şen olma. Şenliği azalt, hüznü çoğalt. Senin için bu daha iyi olur. Dünya bir zindan gibidir. Öbür âleme nispetle buranın ne önemi olur. Hapiste yaşayanın sevinci ne kadar sürer? Sevindikçe kederi çoğalır.
Peygamber (s.a.v) Efendimiz çok düşünürdü. Daimî tefekkür hâlinde idi. Az sevinirdi. Gülerken ancak ön dişleri açılırdı. Onun üzüntülü zamanı sevinçli zamanından daha çoktu. Sen, onun ümmeti değil misin? Onun gibi ol! Az gül. Ancak karşındaki zatın kalbini hoş etmek için tebessüm et. Peygamber (s.a.v) Efendimiz de öyle ederdi. Kalbi o kadar hüzünlü ve Hakla o kadar meşguldü ki, Ashâb-ı Kirâm olmasa, dışarıda yapılması zorunlu bazı şeyleri olmasa, evinden dışarı çıkmazdı. Kimsenin yanına varmaz, halktan hiç kimse ile konuşmazdı.
Ey evlat! Hakla yalnızlığın temiz olursa için ürperir, kalbin parlar. Bakışların ibretle dolar. Kalbin yüce düşüncelere kap olur. Ruhun ve mânâ âlemin Hakk'a vasıl olur.
Dünyalık işleri düşünmek, insanın iç âlemini kapkara eder. Öbür âlemin güzelliğini anlamak, hayat ve yaşamak bilgisini verir.
Tefekküre dal. Ondan daha büyük şey olmaz. Allah, kulun tefekkürüne karşılık dünya ve âhiret bilgisi verir. Kalbin yaşaması tefekkürle olur. Dünyanın kazancı tefekkürle elde edilir. Âhiret böyle ele girer.
Hâlbuki Allah dünyalığı nice zaman önce böldü. Herkesin kısmeti, yıllarca önce hazırlanmış. Kendiliğinden gelir, o istesen de gelir, istemesen de... Neden dünya için hüzün duyarsın?
Hırsa kapılma. Hırs, insanı hem kullar arasında, hem de Hak katında perişan eder. İmanı bir yana atıyor, rızık istiyorsun. Rızkın artınca, artık imanın gerekli olmadığına giderek oturuyorsun. Her çeşit dünyalığa erince imandan yana bir şey beklemeden yatıyorsun! Bunlar iyi olur mu? Yani, sen de beğeniyor musun?
İman sahibi nefsine uymazsa ne kadar güzel olur. Kötü olmayan, şahsî arzusu ile başa çıkan adam, ne kadar kuvvetlidir. Nefsin kötülüğünü sezer. Ona göre nefsini terbiye etmeye koyulur.
*
Peygamber (s.a.v) Efendimiz şöyle buyururlar:
İman sahibi, yüzden sevinçli görünür, ama içi yanar.
İman sahibi, kalbindeki hüznü yüzünün şenliği ile örter. Bunu ancak iman sahibi yapar. İmanı kuvvetlendikçe, nefsine daha çok hâkim olur. İçinden çok düşünür; tefekkür âlemine dalar. Çok ağlar, az güler. Peygamber (s.a.v) Efendimiz, bunu da anlatırken buyururlar ki:
İman sahibi, Mevlâ'sına kavuşuncaya kadar rahata eremez.
İmanlı kişi, çalışır, kazanır, ama içten Mevlâ ile olur. Zahirde kullarla, ev halkı ile olur; ama iç âlemi Rabbine dönmüştür. İç âlemi o kadar zengindir ki, bunu kimse bilemez. O da bu sırrını kimseye demez. Ne hanımı, ne çocukları, ne komşusu, ne de halktan biri bilir. Onun iç âleminin zenginliğini, Peygamber (s.a.v) Efendimizin şu yüce kelâmı bildirir:
İşlerinizi gizli tutarak yürütmeye gayret ediniz.
Her iman sahibi bunu yapmaya alışmak zorundadır. Sonra kendisi pişman olur. Aksi hâlde dilinden bir söz zuhur ederse, hemen başka lâfla kapatmalıdır. Söylediğine pişman olmalı ve Allah'tan af dilemeli!
GAVSULAZAM ABDULKADİR GEYLANİ (k.s.)
İLAHİ ARMAĞAN
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
- meryemnur
- Özel Üye
- Mesajlar: 943
- Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00
Eyyûb (a.s) Peygamberin hikâyesini işitmedin mi? Hak Teâlâ, onu, Zâtına has kılmak ve sevgi yönünden hakikate erdirmek istemişti. Ve dilemişti ki, o peygamber için Zâtından gayrisi kalmaya Dinle ki, onu nasıl ehlinden ayırdı, malını yok etti, çocuklarını kaçırdı. Bir mezbele köşesine bıraktı; yanında yalnız hanımı kaldı. Onun için ne mamur şehir vardı, ne de başkası.
O kadıncağız gündüzleri hizmetçilik eder; kazandığı para ile kocasının gıdasını temin ederdi.
O peygamberin eti, derisi ve kuvveti yok olmuştu; yalnız gözü, kulağı ve kalbi sağdı. Hakkın acayip kudretini görür, dilden zikreder, kalbi ile de Hakka münacat ederdi.
Hak Teâlâ ona kuvvet ve kudretinin hikmetli yönlerini gösterdi.
Melekler ona salât eder, her zaman ziyaretine gelirdi. O, insanlarla ilgisini kesti; Hakla ünsiyet etti. Sebeplerden, güçten, kuvvetten elini çekti. Hak sevgisinin esiri oldu. Onun kaderine uydu. Onun iradesine tâbi oldu. Ezelde yazılan yazıya bağlandı. Hakkın ona emri, yalnız: Sabret olmuştu.
O, bunu yaptı. Sonrası açıktan belli oldu. Öncesi acı idi, sonra tatlı oldu. Çektiği bela içinde bir hoş geçim vardı. İbrahim Peygambere de aynısı olmuştu; ateş içinde hoş şeyler bulmuştu.
Allah yolcuları bela anında sabra sarılırlar, bağırıp çağırmazlar.
Belanın çeşitleri vardır, her zaman değişik, muhtelif şekillerde gelir. Bazen insanın vücuduna gelir, bazen kalbine Bir kısım bela halkla olur, bir kısmı da Yaratanla Gelen bela bir yönden gelmediği gibi tek şekilde de görülmez. Onun gelişinde hikmetler vardır. Sabretmek, dayanmak gerekir. Belayı görüp onun zahmetine katlanmayanda hayır yoktur. Belalar, Hak Teâlânın kapışılması gereken nimetleridir. Âbid, zâhid ve takva yolunda olan kimseler için bela dünyada en büyük keramettir; bu zâtların öbür âlemdeki nimetleri cennet olur.
İrfan sahipleri için en büyük ganimet, inandıkları gibi kalmaktır. Onlar için dünyada bundan büyük nimet olmaz. Öbür âleme geçince ateşten halâs bulurlar. Orada her arzuları yerine gelir; istedik lerini önlerinde bulurlar. Bela güçlüğü onlar için ne önem taşıyabilir ki? Hak tarafından onların kalbine bela anında şöyle denir:
Sakin ol, bunda ne var ki
Bulunduğun hâlde sabit kal
Sende iman var, her hâlinde iman nuru parlar. İman sahipleri senden nur almaya, imanlarını canlandırmaya koşarlar. Burada hâlin böyle; öbür âleme gidince şefaatçi olursun; sana da zaten şefaat edilmiştir. Sözün tutulur. Halktan çok kişinin nârdan kurtulmasına sebep olursun. Şefaatçilerin efendisi olan peygamberin elinde durursun. Belanın gelmesine üzülüp onunla meşgul olma. Bunlar imanın yerleşmesini sağlar. Marifet hâlini geliştirir. Sonunda da selâmet gelir. Peygamberlerin yolunda yürümüş olursun. Rasûller arkadaşın olur. Doğru kimselerle sohbet sana nasip olur. Onlar halkın gözdeleridir.
Yukarıdaki kelâm, irfan sahiplerinin kalbine defalarca söylenir. Her tekrar ancak onun çekinmesini, korkusunu edebini çoğaltır. Ve fazlaca şükretmesine sebep olur. Allah yolcuları, Hakkın buyurduğu şu yüce âyetleri bilip anlarlar: Allah dilediğini yapar. (el-Hac, 22/14)
O yaptığından sorumlu olmaz; hâlbuki cümle kullar, sorumludur. (el-Enbiyâ, 21/23)
Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. (et-Tekvîr, 81/29)
Ve o Hak yolcuları bilir ki, Allah ancak kendi dilediğini yapar, kulların dilediğini değil Ve o, her an bir şan alır. Hemen yapar, sonraya bırakır. Yücelere çıkarır ve düşürür. Aziz kılar, zelil eder. İstediğine velayet verir ve dilediğini azleder. O hem öldürür, hem de diriltir. Zenginlik ve fakirlik Onun elinde bulunur. Vermeyi ve almayı O yapar.
Allah yolcularının kalbi için karar yoktur. Hepsi Yaratanın kudretindedir. O dilerse değiştirir tebdil eder. Yakınlık verir ve uzaklara atar. Ayağa kaldırır ve oturtur. İzzet sahibi kılar ve zillete düşürür. Aniden bütün feyzini keser ve birden yine verebilir.
Allah yolcularının hâli daima şekil değiştirir. Ama hâl ne olursa olsun onlar ibadet ayağını hakikati takipten geri almazlar; edepli ve başları eğik olurlar.
Allahım Zâtında iyi edepli olmayı bize nasip eyle. Hele seçme kullarına karşı edebimizi hiç bozma. Sebeplerle ilgilenmek ve onlara dayanmak hâlini bizden uzak kıl. Tevhid hâlimizi senin için sabit eyle. Sana tevekkülümüz tam olsun. Seninle zengin olalım. Her derdimizi sana açma duygusunu bize nasip eyle. Sözümüzle, işimizle bizi belaya atma onlar için bizi sorguya çekme. Bize kereminle muamele et. Hatalarımızdan geç ve müsamaha ile karşıla.
Âmin!
Hz. Abdulkadir Geylani (k.s.)
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
- habibi
- Özel Üye
- Mesajlar: 1059
- Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00
amin... sizi gördügüme sevindim kardeşim ALLAH'ım cümlemizi hakikat yolunda BİR'e tam teslim olanlardan eylesin İNŞALLAH...
ALLAH razı olsun...
Abdülkadir Geylani Hazretlerine birisi bir köle hediye ediyor, diyor ki: "Bu köleyi alın, zatınıza hizmetçi olsun."
Abdülkadir Geylani Hazretleri köleyi alıyor, evine getiriyor, "Evladım, bak," diyor, "şu odalar yatma yeridir, şu elbiseler de giyilebilir. Yemek istiyorsan işte şu yemekler var."
Ondan sonra soruyor: "Şimdi gördün bunları, nerede yatmak istersin?"
Kölenin cevabı: "Nereyi münasip görürseniz."
"Peki hangi elbiseyi giymek istersin?"
"Hangisini uygun görürseniz."
"Hangi yemeği seversin?"
"Hangisini verirseniz."
Köle böyle cevaplar verince, Abdülkadir Geylani Hazretleri gözyaşı dökmeye başlıyor. Köle bu sefer tereddüt ediyor, üzülüyor, acaba hatalı bir cevap mı verdim diye. Geylani Hazretlerinin gözyaşları sürekli akınca köle yaklaşıyor, "Efendi Hazretleri, kusur ettiysem, özür dilerim, hata mı ettim acaba?"
"Yok evladım yok, hata etmedin, tam isabet ettin" diyor.
"Niye ağlıyorsunuz öyleyse?" deyince:
"Söylediklerini dinledim de ondan."
"Ben yanlış birşey mi söyledim?"
"Yok, doğru söyledin. Keşke senin bana bu yaptığın itaat gibi, ben de Rabbime böyle bir itaatte, kullukta bulunsam da ömrümde bir defa olsun, Ya Rabbi, Senden hiçbir şey istemiyorum. Nereyi uygun bulursan o evde yatarım, hangi elbiseyi münasip görürsen onu giyerim, hangi rızkı verirsen onu yerim. Başka bir talebim yok Senden diyebilseydim. Onun için ağlıyorum" diyor... !
ALLAH razı olsun...
Abdülkadir Geylani Hazretlerine birisi bir köle hediye ediyor, diyor ki: "Bu köleyi alın, zatınıza hizmetçi olsun."
Abdülkadir Geylani Hazretleri köleyi alıyor, evine getiriyor, "Evladım, bak," diyor, "şu odalar yatma yeridir, şu elbiseler de giyilebilir. Yemek istiyorsan işte şu yemekler var."
Ondan sonra soruyor: "Şimdi gördün bunları, nerede yatmak istersin?"
Kölenin cevabı: "Nereyi münasip görürseniz."
"Peki hangi elbiseyi giymek istersin?"
"Hangisini uygun görürseniz."
"Hangi yemeği seversin?"
"Hangisini verirseniz."
Köle böyle cevaplar verince, Abdülkadir Geylani Hazretleri gözyaşı dökmeye başlıyor. Köle bu sefer tereddüt ediyor, üzülüyor, acaba hatalı bir cevap mı verdim diye. Geylani Hazretlerinin gözyaşları sürekli akınca köle yaklaşıyor, "Efendi Hazretleri, kusur ettiysem, özür dilerim, hata mı ettim acaba?"
"Yok evladım yok, hata etmedin, tam isabet ettin" diyor.
"Niye ağlıyorsunuz öyleyse?" deyince:
"Söylediklerini dinledim de ondan."
"Ben yanlış birşey mi söyledim?"
"Yok, doğru söyledin. Keşke senin bana bu yaptığın itaat gibi, ben de Rabbime böyle bir itaatte, kullukta bulunsam da ömrümde bir defa olsun, Ya Rabbi, Senden hiçbir şey istemiyorum. Nereyi uygun bulursan o evde yatarım, hangi elbiseyi münasip görürsen onu giyerim, hangi rızkı verirsen onu yerim. Başka bir talebim yok Senden diyebilseydim. Onun için ağlıyorum" diyor... !
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/hbbi.jpg[/img]