ÜZME- ÜZÜLME SEV- SEVİL
- gullale
- Özel Üye
- Mesajlar: 1362
- Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00
ÜZME- ÜZÜLME SEV- SEVİL
Bismillâhirrahmânirrâhîm
Allâhumme salli ve sellim ve bârik ala seyyidînâ Muhammedin 'abdike ve nebiyyike ve rasûlike ve nebiyyi'l ummiyyi ve 'alâ âlihi ve sahbihi ve ehli beytihi
CANımız, NÛRumuz, ÖZümüz, CERRimiz Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem efendimiz zamânında yaşasaydık eğer...
Ya da, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem efendimiz zamânımızda aramızda dolaşan bir nebiyyi'l-ummiyyi olaydı...
Hattâ... HAYY olan Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem efendimiz, aramızda, içimizde, özümüzde, yakınımızda olan, şahdamarımız olan iki cihan güneşi BİZle iken...
Bize târihen ulaşan ve Kur'an-ı Kerîm âyetleri ile bildirildiği üzere kendisine yapılan işkenceler, iftirâlar, saldırılar, eziyetler kimler tarafından yapılmıştı?
Bizim gibi, aklı olan, aklına dayanan kendine güvenen, doğru olduğuna yemin eden, kânî olan, hatta öylesine emîn ki haklılığına, iftirâlar atan, kınayan, yalancı, sahtekâr, deli v.b. sıfatları yakıştırmak ile tüyü kıpırdamayan insancıklar... Muhammedu'l-emîn, hüzünlü rasûlum, seni ne kadar üzmüşlerdi... Sana nasıl işkenceler etmişler... İftirâlar atmışlardı...
Seçe seçe seni mi seçmişti ALLAH...
Sen yetîmdin, sen öksüzdün, sen ileri gelenlerden değildin, soy-sop sâhibi, zengin ve varlıklı, makam sâhibi, ünvan sâhibi değildin... Sen mi seçilecektin onca liyâkat sâhibi varken? Kimin daha lâyık ve ehil olduğuna karar vermede onlara sorulmalı değil miydi? Hattâ melek olmalı değil miydi gelen ALLAH elçisi? Sanki meleklere de dil uzatmamışlar mıydı bu ölçüp biçen akıllar...
Sana bunları yapan lânetlediğimiz, arkasından ikrah ile baktığımız o insanlar akıllı değil miydi? Onlar okumamış, anlamayan, sefil mahluklar mıydı?
Akılları yanıltmamış mıydı onları? İlimleri kurtarabilmiş miydi zulümden onları? Neydi dayandıkları?
Onlar derken biz de onlardan olabilir miydik acaba? Hatta ALLAH'a sığınırız ama acaba onlar gibi yaptığımız oluyor mu kimi zaman?
Hangi ALLAH sevgilisi taşlanmadı? Suçlanmadı? Eziyet, işkence, iftirâ görmedi?
İbrâhim aleyhi's-selâm, Lût aleyhi's-selâm, Nuh aleyhi's-selâm, Mûsâ aleyhi's-selâm, Îsâ aleyhi's-selâm... Rasullerin mîrasçıları, ALLAH'ın dostları da aynı şekilde zulüme tâbi olmuşlar... Şems, Hallâc-ı Mansur, Nesîmi katledilenlerden bildiklerim...
EmreM Yûnus bîçâremin molla Kasım'ı, Pir Sultan Abdal'ın Hızır paşası, Veliyyullahın kadıları...
Derman doktorumuza da Rus ajanı dememişler miydi?
Bu YOLun kaderi. Ve sanki Mîhenk taşı gibi. Meyveli ağacı taşlarlar demiş atalarımız. Sanki bu zahmetlere katlanmayandan endişe etmeli gibi...
Ve eğer bu yaşıma kadar olan gördüklerim beni yanıltmıyorsa, Özün ÖZü elin parmakları kadar. Çoğa bakmamak lâzım. Öyle ÇOK vardır ki AZdır, öyle AZ vardır ki ÇOKtur... Ölçü, tartı, hesap MÂLİKU'L-MULK olan ALLAH'ındır.
Muddesir suresi; Örtünüp sarınan, incinmiş Rasûli Ekrem sallallâhu aleyhi ve sellem efendimize şefkât ayetleri... Ölçüp biçerek bir karâra varan, karârı ile de küfründe(gerçeği örtüşünde) aşırı gideni kınayan ve uyaran âyetler...
DİRİlten, seçen ve seven, Lâyık ve lâzım gören RABBİ'L-ÂLEMÎN iken ne ile ölçüp biçeriz de Şems'i katlederiz, Hallacı asarız Nesimiyi yüzeriz?
Bugünün Ebu cehilleri, Firavunları, Nemrudları olmayalım inşallah...
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem efendimizi ve kendisini DUYup UYanları üzmeyelim,
Er-RAHMAN'ı incitip üzülmeyelim,
ALLAH Celle Celâluhu'yu ve Dostlarını sevelim
ALLAH Celle Celâluhu indinde sevilelim inşallah...
Yanlış ifâdelerden, anlaşılmalardan RABBİ'R-RAHÎMİMe sığınırım dâim...
- kabe
- Üye
- Mesajlar: 28
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Enes Radiyellahü anh şöyle demiştir:
Nebiy-yi mükerrem Sallallahü Teâlâ aleyhi ve Sellem buyurdu ki;
kimde üç şey bulunursa halâvet-i imân-ı tatmış olur.
1- Allah ile Rasûlüllah, kendisine madâlarından daha SEVgili olmak.
2-Bir kimseyi bilâ garez velâ ivaz sevmek,ancak ALLAH için SEVmek,
3-ALLAH onun küfürden kurtardıktan sonra, yine küfr'e dönmekten ateşe atılacakmışcasına hoşlanmamak. (Müslim Rivayet etmiştir )
Selâm ve dua ile......
Nebiy-yi mükerrem Sallallahü Teâlâ aleyhi ve Sellem buyurdu ki;
kimde üç şey bulunursa halâvet-i imân-ı tatmış olur.
1- Allah ile Rasûlüllah, kendisine madâlarından daha SEVgili olmak.
2-Bir kimseyi bilâ garez velâ ivaz sevmek,ancak ALLAH için SEVmek,
3-ALLAH onun küfürden kurtardıktan sonra, yine küfr'e dönmekten ateşe atılacakmışcasına hoşlanmamak. (Müslim Rivayet etmiştir )
Selâm ve dua ile......
- Gariban
- Moderatör
- Mesajlar: 2834
- Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00
MAARIF-I SULTAN VELED(K.S)'TEN ALINTI:
"Ben kalpleri kırık olanlarlayım." (H.K.), buyrulmuştur.
İnkisar, Allah'a yakınlığa sebep olur. Mustafa, herkesten daha mütevazi bulunduğundan, onu Allah'a olan yakınlığı da daha fazla olur. Çünkü kâfirler, edepsizliği ve ihaneti son haddine vardırdılar; koyunun kirli işkembesini onun mübarek boynuna astılar, her tarafına o işkembeden pislikler damladı ve her taraftan çocuklar, gençler ve ihtiyarlar bağırıp, davullar çaldıkları ve alay edip güldükleri zamanda Sahabe' (Tanrı hepsinden razı olsun)nin bundan gönülleri kırıldı ve Allah'ın Elçisi etrafında toplanarak şöyle söylediler: "Ey Allah'ın Elçisi! Sen yalnız peygamberlerin sultanı değil; bu âlemin yaratılışına bile sebepsin. Bütün peygamberlerin nefretiyle helak oldular. Nuh, Hud, Lût, Salih ve daha başkalarının kavmi gibi, bir kısmını tufan mahvetti, bir kısmı şekil değiştirdiler, maymun ve ayı şeklini aldılar. Bazısını yerden göklere çıkarıp ve tekrar baş aşağı olarak yere bıraktılar. Sen, derece ve makam yönünden bütün peygamberlerden üstünsün. Bu kavimden meydana gelen küstahlığı ve edepsizliği, diğer peygamberler zamanında yaşayan kavimler bile yapmadılar. Sen:
"Hiçbir peygamberi, beni incittikleri kadar, incitmediler" (H.),
buyuruyorsun, dua et, bu küstah ve edepsiz kavim helak olsun".
Bu sözler üzerine Peygamber şunları buyurdu: "Ey Sahabe! Şimdi Ellerinizi kaldırınız ki dua edeyim. Peygamber, dua için kendi ellerini de kaldırdı ve yüzünü göğe çevirerek: "Ey Allah'ım! onlara yollarını göster ve onları uyanık kıl ve bağışla! Çünkü onlar bilmiyorlar,
habersizler", diye buyurdu.
Sahabe: "Biz beddua et, diyoruz; sen, onlara dua ediyorsun" dediler. O zamanda, bu âyet nazil oldu:
Sen, en yüksek ahlâk üzeresin. [1] Mustafa, hepsinden daha mütevazi ve benliğini daha çok yenmiş olduğundan şüphesiz daha dayanıklı, daha sabırlı ve daha seçkin, halka karşı dost, düşmana karşı da müşfik ve merhametli idi.
Ey Allah'im! benim kavmime hidayet et, çünkü onlar bilmiyorlar. (H.)
Biz seni ancak âlemlere rahmet olmak üzere gönderdik [2]
REFERANSLAR:
[1]:
El-Kalem [68/4]:
وَإِنَّكَ لَعَلى خُلُقٍ عَظِيمٍ
Ve inneke le'ala hulukin 'aziymin.
Ve her halde sen pek büyük bir ahlâk üzerindesin
[2]:
El-Enbiya [21/107]:
وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ
Ve ma erselnake illa rahmetel lil alemin:
Ve seni sâde âlemîne rahmet olarak göndermişizdir.
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12889
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
- gullale
- Özel Üye
- Mesajlar: 1362
- Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00