Oğlumun Sorusu?
- sultan
- Yeni Üye
- Mesajlar: 17
- Kayıt: 12 Mar 2009, 02:00
Oğlumun Sorusu?
Sevgili Dostlar benim 6 yaşında bir oğlum var. Birgün bana gelerek Anne Güneşle ay biraraya gelirse ne olur diye sordu ? Gönül Dostlarım sizce ne olur ? Allah (c.c.) Razı Olsun İnşallah.
- Hilmi
- Dost Üye
- Mesajlar: 95
- Kayıt: 07 Mar 2008, 02:00
Dünyadan bakildiginda günes tutulmasi olur. günesle ay ayni hizaya gelir, dünya ile günes arasina ay girer bir süreligine günes kaybolur. yani dünya biz günes hakikat ise ayda vesvese olur, musibet olur. küçücük bir vesvese koskocaman ve güçlü hakikati görmemizi engeller.Ama gercekte ay ile günesin birlesmesi ayin aleyhine olur. hakikat vesveseyi bertaraf eder.
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
Ay Günde,Güneş Gecede ,Aşk da Sende gizlenmiş... --------------------------------------------------------------------------------
Kalu-Bela'dan beri sevilen sen...
Sevenlerini uzak menzillere eriştiren sevgili
Ne övülesi bir sevgilisin sen..
Çiğ arzulardan arınmış bir aşka çağrışınla
Edebi ebedileştiren övülmezmisin sen...
Ben neyim, kimim, neden sevdim derken
Gönül senin peşinde buluvermiş kendini
Mavi sularda süzülen bir kuğu gibi
Mest olmuşken gönül
Seven sevgiliyi nasıl özlemez?
Güzellikler sofrasında sevgi içen aşık
Sen sevgilinin peşine düşmesinde ne yapsın?
Sıladaki yari özleyen,gözyaşlarından medet umar
Kavuşmak düşleri kurar
Hasretlikteki vuslat dualarına sen sevgilinin övgüsüyle
Sevdandan daha iyi kanat nerede bulunur
Canlar canı sevgililer sevgilisi
Kimim , neyim , neden sevdim bilmem
Sen sevmeseydin belki bende sevemem
Bildiğim tek şey seni sevdiğim
Hesapsız cennetten umursuz cehennemden korkusuz
Sana övgüler düzmeye çalışmışsa bu yoksul
Övgüleride yoksulcadır sevgiside
Sen ki sultansın,sana layık armağanı bu yoksul nerede bulsun?
Yüzüm kirli,gözlerimden süzülen gözyaşlarımda bulanıktır
Sana sunabildiğim ise ey yar ancak bu gözyaşlarıdır
Sen kabul edersen yoksul senindir
Sen kabul etmezsen senin yoksulundur
Yoksul kabul edilmeye yakışmaz ama..
Sana da kabul etmek yakışır
Ey sultanlar sultanı
Cefadan yılmayan vefadan usanmayan bir çağrı
Sevgi yüklü çağrınla taş yürekleri bile sızlatan
Gözyaşlarını yeniden çoşturup aleme yadigar bırakan sen...
ışık deyince, gül deyince, dua deyince hatırlanan sen...
Yeryüzünde gönüle hoş gelen ne varsa Yaradan'ı hatırlatan sen...
Göğü süsleyen yıldızlar sayısınca şükürler ve hamd
Yoksulcada olsa seni sevmek..
Hani derler ya her gönüle bir yara
Sen sırlar sırrı ay günde, güneş gecede ,
aşk da sende gizlenmiş
***********
Değerli Sultan Can...
sevgili oğlunuzda inşaallah İLAHİ AŞK istida dı bulunmakta...Bunu çocuk yüreği ilede olsa yansıtmakta...
EN DOĞRUSUNU CENABI HAK BİLİR...
Sorusuna onun anlayacağı şekilde, KAVRAYACAĞI biçimde ay geceleri görünür güneş de gündüz görünür desek, ve ikisi bir araya gelmez, gelirse gece ve gündüz olmaz ve düzen bozulur desek çokmu basit anlatmış oluruz bilemiyorumm....: )
sevgiyle...
Kalu-Bela'dan beri sevilen sen...
Sevenlerini uzak menzillere eriştiren sevgili
Ne övülesi bir sevgilisin sen..
Çiğ arzulardan arınmış bir aşka çağrışınla
Edebi ebedileştiren övülmezmisin sen...
Ben neyim, kimim, neden sevdim derken
Gönül senin peşinde buluvermiş kendini
Mavi sularda süzülen bir kuğu gibi
Mest olmuşken gönül
Seven sevgiliyi nasıl özlemez?
Güzellikler sofrasında sevgi içen aşık
Sen sevgilinin peşine düşmesinde ne yapsın?
Sıladaki yari özleyen,gözyaşlarından medet umar
Kavuşmak düşleri kurar
Hasretlikteki vuslat dualarına sen sevgilinin övgüsüyle
Sevdandan daha iyi kanat nerede bulunur
Canlar canı sevgililer sevgilisi
Kimim , neyim , neden sevdim bilmem
Sen sevmeseydin belki bende sevemem
Bildiğim tek şey seni sevdiğim
Hesapsız cennetten umursuz cehennemden korkusuz
Sana övgüler düzmeye çalışmışsa bu yoksul
Övgüleride yoksulcadır sevgiside
Sen ki sultansın,sana layık armağanı bu yoksul nerede bulsun?
Yüzüm kirli,gözlerimden süzülen gözyaşlarımda bulanıktır
Sana sunabildiğim ise ey yar ancak bu gözyaşlarıdır
Sen kabul edersen yoksul senindir
Sen kabul etmezsen senin yoksulundur
Yoksul kabul edilmeye yakışmaz ama..
Sana da kabul etmek yakışır
Ey sultanlar sultanı
Cefadan yılmayan vefadan usanmayan bir çağrı
Sevgi yüklü çağrınla taş yürekleri bile sızlatan
Gözyaşlarını yeniden çoşturup aleme yadigar bırakan sen...
ışık deyince, gül deyince, dua deyince hatırlanan sen...
Yeryüzünde gönüle hoş gelen ne varsa Yaradan'ı hatırlatan sen...
Göğü süsleyen yıldızlar sayısınca şükürler ve hamd
Yoksulcada olsa seni sevmek..
Hani derler ya her gönüle bir yara
Sen sırlar sırrı ay günde, güneş gecede ,
aşk da sende gizlenmiş
***********
Değerli Sultan Can...
sevgili oğlunuzda inşaallah İLAHİ AŞK istida dı bulunmakta...Bunu çocuk yüreği ilede olsa yansıtmakta...
EN DOĞRUSUNU CENABI HAK BİLİR...
Sorusuna onun anlayacağı şekilde, KAVRAYACAĞI biçimde ay geceleri görünür güneş de gündüz görünür desek, ve ikisi bir araya gelmez, gelirse gece ve gündüz olmaz ve düzen bozulur desek çokmu basit anlatmış oluruz bilemiyorumm....: )
sevgiyle...
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''
Hacc / 78
Hacc / 78
- HAYY-DOST
- Özel Üye
- Mesajlar: 1856
- Kayıt: 16 May 2009, 02:00
AY İLE GÜNEŞ FARZI MAHAL BİR ARAYA GELSE
VUSLAT OLUR. AŞK AĞLAR BİR ZAMAN .AY DA ERER MURADINA. IŞIĞINI ALIP YANSITTIĞI GÜNEŞE KAVUŞMASI AY İÇİN MUTLULUK OLUR HERHALDE. VALLAHİ HARİKA BİR KAVUŞMA OLUR . AY DA KAYBOLUR GİDER GÜNEŞTE. HASRET ATEŞİ İLE YANARKEN ŞİMDİDE VUSLAT ATEŞİİLE YANAR...AHH İŞTE YANMAK VARSA KADERDE....
VUSLAT OLUR. AŞK AĞLAR BİR ZAMAN .AY DA ERER MURADINA. IŞIĞINI ALIP YANSITTIĞI GÜNEŞE KAVUŞMASI AY İÇİN MUTLULUK OLUR HERHALDE. VALLAHİ HARİKA BİR KAVUŞMA OLUR . AY DA KAYBOLUR GİDER GÜNEŞTE. HASRET ATEŞİ İLE YANARKEN ŞİMDİDE VUSLAT ATEŞİİLE YANAR...AHH İŞTE YANMAK VARSA KADERDE....
- gullale
- Özel Üye
- Mesajlar: 1362
- Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00
Değerli kardeşim Sultan, ALLAH bağışlaya oğlunu sağlık mutluluk ve başarıları ile gönlünü sürûr içinde eyleye inşallah. Sâlihler kervanına kata inşallah...Sevgili Dostlar benim 6 yaşında bir oğlum var. Birgün bana gelerek Anne Güneşle ay biraraya gelirse ne olur diye sordu ? Gönül Dostlarım sizce ne olur ? Allah (c.c.) Razı Olsun İnşallah.
Sorunun oğluna verilecek cevap kısmı bilimsel verilerle olabilecekken, böyle anlamlı derin bir sorunun Kulihvani'den öğrendiğimden anladığım kadarı ile cevâbı,
Lâ ilâhe'nin İllallah ile bir araya gelmesidir
Zâhir ile Bâtın'ın bir araya gelmesidir
Dişi ile Erkeğin biraraya gelmesidir
Nefsun Vâhidetun gibi olmasıdır
Hakîkat'i Muhammedî'nin sallallahu aleyhi ve sellemin doğmasıdır diyebilirim.
Yanlış ifâdelerimden ALLAH'a sığınırım...
- canan
- Aktif Üye
- Mesajlar: 145
- Kayıt: 28 Eki 2008, 02:00
'Güneşi Sağ Elime, Ayı da Sol Elime Verseler Davamdan Vazgeçmem'
Resulullah S.A.V. Güneşi sağ , Ayı sol ellerin de bir araya gelişlerinin olabilirliğini sunduğu bu sözden Onun O Mubarek Ellerinde bir araya gelebileceklerini anlıyorum yeri O Eller!!!
Doğruyu bilen ALLAH C.C. dur.
Resulullah S.A.V. Güneşi sağ , Ayı sol ellerin de bir araya gelişlerinin olabilirliğini sunduğu bu sözden Onun O Mubarek Ellerinde bir araya gelebileceklerini anlıyorum yeri O Eller!!!
Doğruyu bilen ALLAH C.C. dur.
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/sg_1.jpg[/img]
- sultan
- Yeni Üye
- Mesajlar: 17
- Kayıt: 12 Mar 2009, 02:00
- kuloglan
- Aktif Üye
- Mesajlar: 156
- Kayıt: 26 Kas 2007, 02:00
- kabe
- Üye
- Mesajlar: 28
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Sultan Hanımın sorduğu soru üzerinde Dört kaynaktan birincisi olan Kuran ı kerim de ne buyurulmuş ? diye Kuran ı kerimi elime aldığımda İsrâ Sûresi birden açılıverdi Bu sureye Benû İsrail Suresi de denmektedir.
Allahın koyduğu hikmetlerden bir çoğunun sayılıp döküldüğü sûrenin ana ekseni İMAN dır ,Surede Allahın varlığı, birliği ,peygamberlik, öldükten sonra dirilme konuları üzerinde çokca durulmuş ,bu konularla bağlantılı olarak Peygamberimizin kimliği ,Allahın ona desteği ve çeşitli mucizeler hakkında çeşitli bilgiler verilmiştir.
Açılan sure de de 12. ayeti kerime dikkatimi çekti arz ediyorum
Ve biz geceyi ve gündüzü iki âyet kıldık, yılların sayısını ve hesabını bilmeniz için gecenin âyetini silip, bir gördürücü olarak gündüzün âyetini kıldık (getirdik ). Ve Biz her şeyi detaylandırdıkça detaylandırdık
Bu âyette, gece ve gündüzün düşünenler, akıllarını kullananlar için Allahı tanımaya kanıt ve bir ibret olduğu açıklanmaktadır. Bu açıklama değişik ifadelerle başka ayetlerde de yapılmıştır;
Geceyi bir örtü yaptık, Gündüzü de bir geçim zamanı yaptık .(Nebe /10-11)
O(Allah ) ,içinde dinlenesiniz diye sizin için geceyi, göresiniz diye de gündüzü kılandır.Şüphesiz bunda kulak verecek bir kâvim için ayetler vardır (Yunus /67
Şüphesiz ki göklerin ve yerin yaradılışında, gece ve gündüzün bir biri ardınca. gök ile gelişinde, insanlara yarar şeylerle denizde akıp giden gemide,Allahın semadan bir su indirip de onunla yeri ölümünden sonra diriltmesi ve onda ,deprenen canlıları yaymasında rüzgârları evirip çevirmesinde, gök ile yer arasında emre hazır olan bulutta şüphesiz akıllarını çalıştıran bir kavim için elbette âyetler vardır.(bakara/164
De ki; Gördünüz mü (düşündünüz mü hiç.) eğer Allah üzerinizde geceyi ta kıyâmet gününe kadar aralıksız devam ettirse, Allah tan başka size ışık getirecek ilâh kimdir? Hâlâ kulak vermeyecek misiniz ? De ki; Gördünüz mü (Düşündünüz mü hiç ) ,eğer Allah üzerinizde gündüzü ta kîyamet gününe kadar aralıksız devam ettirse Allahtan başka, istirahat edeceğiniz geceyi size getirecek ilâh kimdir? Hâlâ göremeyecek misiniz ? ve Onu (Allahın) rahmetindendir ki O,geceyi ve gündüzü geceleyin dinlenesiniz,(gündüzün ) ise Onun lütuf ve kereminden arayasınız diye kıldı. Ve umulur ki Şükredersiniz .( Kasas /71-73 )
Gökte burçlar kılan, onların içinde bir Kandil ve aydınlatıcı bir ay kılan ne cömerttir. Ve O,öğüt almayı veya şükretmeyi dileyen kimseler için gece ile gündüzü hılfeten ( birbiri ardınca ) kılandır.(Furkan/61-62)
Ve O (Allah ) diriltir ve öldürür. Gece ile gündüzün birbirini takip etmesi de yalnızca Onun içindir. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz? (Müminûn /80)
O(Bir tek, Kahhar; Allah ), gökleri ve yeri hakk ile yarattı, geceyi gündüzün üstüne bürüyor, geceyi gündüzün üstüne bürüyor. GÜNEŞİ VE AYı EMRE AMADE KILMIŞTIR. Hepsi de adı konmuş bir ecele akıp gitmektedir. İyi bilin ki, O, çok güçlü ve çok bağışlayıcıdır (Zümer / 5 )
Gece de onlara (duyarsız kavme ) bir delildir. Biz ondan (geceden ) gündüzü sıyırırız da onlar hemen karanlığa dalıverirler. kendi yolunda kendisi için kararlaştırılmış olan akıp giden GÜNEŞ DE ( duyarsız kavim için bir delildir.) İşte bu çok güçlü ve her şeyi bilen Allah ın takdiridir (ayarlamasıdır ). (Yâ Sîn/ 37-38 )
Vaktin Önemi ile ilgili ;
O GÜNEŞİ bir aydınlık, AY ı bir ışık yapan ve senelerin sayısını ve hesabını bilesiniz diye AYa menziller ayarlayandır. Allah bunu ancak gerçek ile yaratmıştır. O bilecek olan bir kâvim için âyetleri detaylandırır. Şüphesiz gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde ve Allahın göklerde ve yerde yarattığı şeylerde ittika eden bir kavim için nice deliller vardır.(Yunus / 5-6 )
Sana hilallerden (yeni aylardan ) soruyorlar .De ki ;Onlar insanlar ve hacc için ,zaman ölçmeye yarar Evlerinize arka tarafından girmeniz birr değildir.Ama birr takvalı davranıştır.Öyleyse evlerinize kapılarınızdan girin .Ve Allaha takvalı davranın .Belki başarıya erdenlerden (kurtulanlardan) olursunuz!. (Bakara /189)
Tan yerini yarandır. Geceyi dinlenme zamanı, GÜNEŞİ VE AYı Zaman ölçüsü kılmıştır. Bu güçlü Olanın, Bilen in takdiridir.(Belirlemesidir ) Enâm / 96 )
Allahın Kelâmını Mealen yazmaya çalıştım ,Mevlâ görelim neyler ,Neylerse güzel eyler .
Allahın koyduğu hikmetlerden bir çoğunun sayılıp döküldüğü sûrenin ana ekseni İMAN dır ,Surede Allahın varlığı, birliği ,peygamberlik, öldükten sonra dirilme konuları üzerinde çokca durulmuş ,bu konularla bağlantılı olarak Peygamberimizin kimliği ,Allahın ona desteği ve çeşitli mucizeler hakkında çeşitli bilgiler verilmiştir.
Açılan sure de de 12. ayeti kerime dikkatimi çekti arz ediyorum
Ve biz geceyi ve gündüzü iki âyet kıldık, yılların sayısını ve hesabını bilmeniz için gecenin âyetini silip, bir gördürücü olarak gündüzün âyetini kıldık (getirdik ). Ve Biz her şeyi detaylandırdıkça detaylandırdık
Bu âyette, gece ve gündüzün düşünenler, akıllarını kullananlar için Allahı tanımaya kanıt ve bir ibret olduğu açıklanmaktadır. Bu açıklama değişik ifadelerle başka ayetlerde de yapılmıştır;
Geceyi bir örtü yaptık, Gündüzü de bir geçim zamanı yaptık .(Nebe /10-11)
O(Allah ) ,içinde dinlenesiniz diye sizin için geceyi, göresiniz diye de gündüzü kılandır.Şüphesiz bunda kulak verecek bir kâvim için ayetler vardır (Yunus /67
Şüphesiz ki göklerin ve yerin yaradılışında, gece ve gündüzün bir biri ardınca. gök ile gelişinde, insanlara yarar şeylerle denizde akıp giden gemide,Allahın semadan bir su indirip de onunla yeri ölümünden sonra diriltmesi ve onda ,deprenen canlıları yaymasında rüzgârları evirip çevirmesinde, gök ile yer arasında emre hazır olan bulutta şüphesiz akıllarını çalıştıran bir kavim için elbette âyetler vardır.(bakara/164
De ki; Gördünüz mü (düşündünüz mü hiç.) eğer Allah üzerinizde geceyi ta kıyâmet gününe kadar aralıksız devam ettirse, Allah tan başka size ışık getirecek ilâh kimdir? Hâlâ kulak vermeyecek misiniz ? De ki; Gördünüz mü (Düşündünüz mü hiç ) ,eğer Allah üzerinizde gündüzü ta kîyamet gününe kadar aralıksız devam ettirse Allahtan başka, istirahat edeceğiniz geceyi size getirecek ilâh kimdir? Hâlâ göremeyecek misiniz ? ve Onu (Allahın) rahmetindendir ki O,geceyi ve gündüzü geceleyin dinlenesiniz,(gündüzün ) ise Onun lütuf ve kereminden arayasınız diye kıldı. Ve umulur ki Şükredersiniz .( Kasas /71-73 )
Gökte burçlar kılan, onların içinde bir Kandil ve aydınlatıcı bir ay kılan ne cömerttir. Ve O,öğüt almayı veya şükretmeyi dileyen kimseler için gece ile gündüzü hılfeten ( birbiri ardınca ) kılandır.(Furkan/61-62)
Ve O (Allah ) diriltir ve öldürür. Gece ile gündüzün birbirini takip etmesi de yalnızca Onun içindir. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz? (Müminûn /80)
O(Bir tek, Kahhar; Allah ), gökleri ve yeri hakk ile yarattı, geceyi gündüzün üstüne bürüyor, geceyi gündüzün üstüne bürüyor. GÜNEŞİ VE AYı EMRE AMADE KILMIŞTIR. Hepsi de adı konmuş bir ecele akıp gitmektedir. İyi bilin ki, O, çok güçlü ve çok bağışlayıcıdır (Zümer / 5 )
Gece de onlara (duyarsız kavme ) bir delildir. Biz ondan (geceden ) gündüzü sıyırırız da onlar hemen karanlığa dalıverirler. kendi yolunda kendisi için kararlaştırılmış olan akıp giden GÜNEŞ DE ( duyarsız kavim için bir delildir.) İşte bu çok güçlü ve her şeyi bilen Allah ın takdiridir (ayarlamasıdır ). (Yâ Sîn/ 37-38 )
Vaktin Önemi ile ilgili ;
O GÜNEŞİ bir aydınlık, AY ı bir ışık yapan ve senelerin sayısını ve hesabını bilesiniz diye AYa menziller ayarlayandır. Allah bunu ancak gerçek ile yaratmıştır. O bilecek olan bir kâvim için âyetleri detaylandırır. Şüphesiz gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde ve Allahın göklerde ve yerde yarattığı şeylerde ittika eden bir kavim için nice deliller vardır.(Yunus / 5-6 )
Sana hilallerden (yeni aylardan ) soruyorlar .De ki ;Onlar insanlar ve hacc için ,zaman ölçmeye yarar Evlerinize arka tarafından girmeniz birr değildir.Ama birr takvalı davranıştır.Öyleyse evlerinize kapılarınızdan girin .Ve Allaha takvalı davranın .Belki başarıya erdenlerden (kurtulanlardan) olursunuz!. (Bakara /189)
Tan yerini yarandır. Geceyi dinlenme zamanı, GÜNEŞİ VE AYı Zaman ölçüsü kılmıştır. Bu güçlü Olanın, Bilen in takdiridir.(Belirlemesidir ) Enâm / 96 )
Allahın Kelâmını Mealen yazmaya çalıştım ,Mevlâ görelim neyler ,Neylerse güzel eyler .
- Gariban
- Moderatör
- Mesajlar: 2834
- Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00
- kabe
- Üye
- Mesajlar: 28
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Belki konunun dışında ama Gariban kardeşimiz "Bawa Baba" diye bir kelime kullanmış
Peygamber efendimiz Veda hutbesinde
"Ey insanlar!
"Cenab-i Hakk her hak sahibine hakkini vermistir. Her insanin mirastan hissesini ayirmistir. Mirasciya vasiyet
etmeye lüzüm yoktur. Cocuk kimin döseginde dogmussa ona aittir. Zina eden kimse icin mahrumiyet vardir.
Babasindan baskasina ait soy iddia eden soysuz yahut efendisinden baskasina intisaba kalkan köle, Allah'in,
meleklerinin ve bütün insanlarin lanetine ugrasin. Cenab-i Hakk, bu gibi insanlarin ne tevbelerini, ne de adalet
ve sehadetlerini kabul eder." demektedir
Baba kelimesini kullanırken , Peygamberimizin buyurduğu doğrultuda kullanalım inşaallah
Peygamber efendimiz Veda hutbesinde
"Ey insanlar!
"Cenab-i Hakk her hak sahibine hakkini vermistir. Her insanin mirastan hissesini ayirmistir. Mirasciya vasiyet
etmeye lüzüm yoktur. Cocuk kimin döseginde dogmussa ona aittir. Zina eden kimse icin mahrumiyet vardir.
Babasindan baskasina ait soy iddia eden soysuz yahut efendisinden baskasina intisaba kalkan köle, Allah'in,
meleklerinin ve bütün insanlarin lanetine ugrasin. Cenab-i Hakk, bu gibi insanlarin ne tevbelerini, ne de adalet
ve sehadetlerini kabul eder." demektedir
Baba kelimesini kullanırken , Peygamberimizin buyurduğu doğrultuda kullanalım inşaallah
- gullale
- Özel Üye
- Mesajlar: 1362
- Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00
kabe demiş;
Belki konunun dışında ama Gariban kardeşimiz "Bawa Baba" diye bir kelime kullanmış
Peygamber efendimiz Veda hutbesinde
"Ey insanlar!
"Cenab-i Hakk her hak sâhibine hakkını vermistir. Her insanın mirâstan hissesini ayırmıştır. Mirâsçıya vasiyet
etmeye lüzûm yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona âittir. Zînâ eden kimse icin mahrûmiyet vardir.
Babasından başkasına ait soy iddia eden soysuz yahut efendisinden başkasına intisâba kalkan köle, Allah'ın, meleklerinin ve bütün insanların lânetine uğrasın. Cenâb-ı HAKK, bu gibi insanların ne tevbelerini, ne de adâlet ve şehâdetlerini kabul eder." demektedir
Baba kelimesini kullanırken , Peygamberimizin buyurduğu doğrultuda kullanalım inşaallah...
kabe kardeşim,
aslında gerçekten çok önemli bir konuya temas etmişsiniz, her ne kadar forum başlığı ile alâkalı olmasa da Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin HAYYatımıza ışık tutan sözlerinden paylaşarak dikkatimizi çektiğiniz konu ne yazık ki toplumumuzda uygulanan ve cahilce süregiden bir durum.
"Babasından başkasına ait soy iddia eden soysuz" olmaktan ve " ALLAHın meleklerin ve tüm insanların lanetine uğramaktan " ALLAHa sığınırız. Bu gibi yanlışlığı bile bile devam ettirmek mümkün değildir.
Bu gibi durumu olanların derhal düzeltmeleri, asıl baba soyuna dönmeleri ve gerek hadislerin gerekse âyetin hükmünü yerine getirmeleri şarttır.
Çevremizde böyle yanlış uygulama içerisinde olanları uyarmalı, gereğini yapmaları için el-emri bi'l ma'rûf ve'n-nehyi 'ani'l-münker görevimizi yapmalıyız inşâallah..
Her ne kadar üstüme düşmesede ve konuya Gariban kardeşimizin açıklık getireceğini bilsem de şimdilik sizi rahatlatması ve anlamanız bâbında bir açıklama gerekirse;
Gariban kardeşimizin kullandığı " Bawa baba " tanımı, ismi zikredilen kişinin toplumca tanınan lâkabıdır, bu nedenle bu şekilde zikredilmiştir. Ayrıca büyük zâtlara " baba " tabiri kişilerin mânâ doğumlarına asıl teşkil etmelerinden kullanılmaktadır bildiğim kadarı ile...
Sitemize hoş geldiniz, katkılarınız için teşekkür ederiz.
Belki konunun dışında ama Gariban kardeşimiz "Bawa Baba" diye bir kelime kullanmış
Peygamber efendimiz Veda hutbesinde
"Ey insanlar!
"Cenab-i Hakk her hak sâhibine hakkını vermistir. Her insanın mirâstan hissesini ayırmıştır. Mirâsçıya vasiyet
etmeye lüzûm yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona âittir. Zînâ eden kimse icin mahrûmiyet vardir.
Babasından başkasına ait soy iddia eden soysuz yahut efendisinden başkasına intisâba kalkan köle, Allah'ın, meleklerinin ve bütün insanların lânetine uğrasın. Cenâb-ı HAKK, bu gibi insanların ne tevbelerini, ne de adâlet ve şehâdetlerini kabul eder." demektedir
Baba kelimesini kullanırken , Peygamberimizin buyurduğu doğrultuda kullanalım inşaallah...
kabe kardeşim,
aslında gerçekten çok önemli bir konuya temas etmişsiniz, her ne kadar forum başlığı ile alâkalı olmasa da Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin HAYYatımıza ışık tutan sözlerinden paylaşarak dikkatimizi çektiğiniz konu ne yazık ki toplumumuzda uygulanan ve cahilce süregiden bir durum.
"Babasından başkasına ait soy iddia eden soysuz" olmaktan ve " ALLAHın meleklerin ve tüm insanların lanetine uğramaktan " ALLAHa sığınırız. Bu gibi yanlışlığı bile bile devam ettirmek mümkün değildir.
Bu gibi durumu olanların derhal düzeltmeleri, asıl baba soyuna dönmeleri ve gerek hadislerin gerekse âyetin hükmünü yerine getirmeleri şarttır.
Çevremizde böyle yanlış uygulama içerisinde olanları uyarmalı, gereğini yapmaları için el-emri bi'l ma'rûf ve'n-nehyi 'ani'l-münker görevimizi yapmalıyız inşâallah..
Her ne kadar üstüme düşmesede ve konuya Gariban kardeşimizin açıklık getireceğini bilsem de şimdilik sizi rahatlatması ve anlamanız bâbında bir açıklama gerekirse;
Gariban kardeşimizin kullandığı " Bawa baba " tanımı, ismi zikredilen kişinin toplumca tanınan lâkabıdır, bu nedenle bu şekilde zikredilmiştir. Ayrıca büyük zâtlara " baba " tabiri kişilerin mânâ doğumlarına asıl teşkil etmelerinden kullanılmaktadır bildiğim kadarı ile...
Sitemize hoş geldiniz, katkılarınız için teşekkür ederiz.
- Gariban
- Moderatör
- Mesajlar: 2834
- Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00
Sevgili Kabe kardeşimiz,
Sitenize hoş geldiniz. Güzel hatırlatmanız için Allah razı olsun. Alıntı yaptığınız Resulullah SAV efendimizin Veda Hutbesinden anladığım insanın kan bağı ve biyolojik bağla bağlı olduğu baba'dır ki bunun için yazı miras ve haklar bahsiyle başlamıştır. Bunun soy ve miras haklarıyla neseb yönünden ilişkisi vardır.
Birisi şimdi Adem babamız ve Havva annemiz dese sizin düşüncenizle bu kişiye de bu veda hutbesindeki kısmı örnek versek ve Adem senin atandır neden ona baba diyorsun sen onun döşeğinde doğmadın ki desek bu kişi bize güler. Niye çünkü onlarca hadiste Adem a.s için babanızdır diyen Resülu Ekrem'dir:
Buhari ve Müslim Hz.Ebu Hureyreden naklettikleri şu Hadis-i Şerif örnektir:
Allah Rasulü (s.a.v.) :
BABANIZ Hz.Adem, 60 (altmış) zira' boyunda yaratıldı. Eni de 7 (yedi) zira' idi.....
Bazı veliler toplum tarafından sevilmiş ve toplum onları kendilerine sevgi bağıyla bir baba gibi görmüştür. Onlarda yaşadıkları toplumdaki insanları kendi çocukları gibi görüp SAV adına onlara sahip çıkmıştır. Bu çocuklarda ona babaları gibi sahip çıkmışlardır. Kadın ise annemiz demişlerdir. Bu sevgi biyolojik bir babalık analık hakkının da ötesinde bir hususdur. Böyle binlerce anadolu evliyası baba lakabıyla adlandırılırlar ve hepside babalarımızdır bizim, yani kendilerine sahip çıkanların.
Zeyd (R.A) bile sevgi hususunda kendi babası bulunduğu halde Resulü Ekrem ile kalmayı tercih etmiştir, bu babasının babası olduğunu red etmiş demek değildir. Burda derin bir his , sahib çıkma ve sevgi bahsi vardır. Böyle bir babalık oğulluk sevgisi vardır bunun kan bağıyla biyolojik bir neseb, soy ve beden işleyişiyle alakası yoktur. Miras hakki ile ilgili bir husus değildir. Bunun başka bir orneğinide Nuh a.s ın oğlunun gemiye binmeyip Nuh a.s ehli olmayı seçmemesinde görürsünüz.
Hud süresi 11/45 :
Nuh, rabbına nidâ etti de ya rabb: dedi elbette oğlum benim ehlimdendir ve elbette senin va'din haktır ve sen ahkemülhâkimînsin
11/46:
Ya Nuh! buyurdu: o senin EHLINDEN değil, o gayri salih bir amel, binaenaleyh bilmediğin şey'in benden isteme ben seni câhillerden olmaktan tahzir ederim
Keşke benim eklediğim iki üç satırdaki, sembollerden v.s bir soru sorsa idiniz sizin için daha güzel olmuş olurdu. Mesela Bawa Baba dediğiniz kimdir falan deseydiniz. Daha güzel bir açıklama yapardık ama bunda da bir hikmet var, başka konulara girmiş olduk Allah razı olsun.
Selam sevgi ve hürmetle
Gariban
Sitenize hoş geldiniz. Güzel hatırlatmanız için Allah razı olsun. Alıntı yaptığınız Resulullah SAV efendimizin Veda Hutbesinden anladığım insanın kan bağı ve biyolojik bağla bağlı olduğu baba'dır ki bunun için yazı miras ve haklar bahsiyle başlamıştır. Bunun soy ve miras haklarıyla neseb yönünden ilişkisi vardır.
Birisi şimdi Adem babamız ve Havva annemiz dese sizin düşüncenizle bu kişiye de bu veda hutbesindeki kısmı örnek versek ve Adem senin atandır neden ona baba diyorsun sen onun döşeğinde doğmadın ki desek bu kişi bize güler. Niye çünkü onlarca hadiste Adem a.s için babanızdır diyen Resülu Ekrem'dir:
Buhari ve Müslim Hz.Ebu Hureyreden naklettikleri şu Hadis-i Şerif örnektir:
Allah Rasulü (s.a.v.) :
BABANIZ Hz.Adem, 60 (altmış) zira' boyunda yaratıldı. Eni de 7 (yedi) zira' idi.....
Bazı veliler toplum tarafından sevilmiş ve toplum onları kendilerine sevgi bağıyla bir baba gibi görmüştür. Onlarda yaşadıkları toplumdaki insanları kendi çocukları gibi görüp SAV adına onlara sahip çıkmıştır. Bu çocuklarda ona babaları gibi sahip çıkmışlardır. Kadın ise annemiz demişlerdir. Bu sevgi biyolojik bir babalık analık hakkının da ötesinde bir hususdur. Böyle binlerce anadolu evliyası baba lakabıyla adlandırılırlar ve hepside babalarımızdır bizim, yani kendilerine sahip çıkanların.
Zeyd (R.A) bile sevgi hususunda kendi babası bulunduğu halde Resulü Ekrem ile kalmayı tercih etmiştir, bu babasının babası olduğunu red etmiş demek değildir. Burda derin bir his , sahib çıkma ve sevgi bahsi vardır. Böyle bir babalık oğulluk sevgisi vardır bunun kan bağıyla biyolojik bir neseb, soy ve beden işleyişiyle alakası yoktur. Miras hakki ile ilgili bir husus değildir. Bunun başka bir orneğinide Nuh a.s ın oğlunun gemiye binmeyip Nuh a.s ehli olmayı seçmemesinde görürsünüz.
Hud süresi 11/45 :
Nuh, rabbına nidâ etti de ya rabb: dedi elbette oğlum benim ehlimdendir ve elbette senin va'din haktır ve sen ahkemülhâkimînsin
11/46:
Ya Nuh! buyurdu: o senin EHLINDEN değil, o gayri salih bir amel, binaenaleyh bilmediğin şey'in benden isteme ben seni câhillerden olmaktan tahzir ederim
Keşke benim eklediğim iki üç satırdaki, sembollerden v.s bir soru sorsa idiniz sizin için daha güzel olmuş olurdu. Mesela Bawa Baba dediğiniz kimdir falan deseydiniz. Daha güzel bir açıklama yapardık ama bunda da bir hikmet var, başka konulara girmiş olduk Allah razı olsun.
Selam sevgi ve hürmetle
Gariban
- kabe
- Üye
- Mesajlar: 28
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Sevgili Dostlar;uyarılarınız için teşekkürler.Gariban kardeşimizin Bawa Muhyiddin hazretleri ile ilgili soru sormam konusundaki görüşü çok güzel fakat Muhammedinur sitesin de Bawa Muhyiddin hazretleri o kadar iyi tanıtılmış ki soru sorma ihtiyacı duymadım özür dilerim .
Adem aleyhisselam ile ilgili veda hutbesi bize yine güzel cevap veriyor. Güllale dostun Baba yorumu hakkında araştırmam sürmektedir.Şimdilik Ameller niyetlere göredir diyebiliyorum .
Hepimizin Güllale dostun Dr Münir DERMAN (K.S) Allah dostu derki sayfasındaki yorumu gibi bildiklerimizi bir daha okumak ,Nur"un alâ nur olması için veda hutbesini arz etmek istiyorum Selâmlarımla
Bismillahirrahmanirrahim
"Ey insanlar!
"Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha bulusamiyacagim.
"Insanlar!
"Bugünleriniz nasil mukaddes bir gün ise, bu aylariniz nasil mukaddes bir ay ise, bu sehriniz (Mekke) nasil
mübarek bir sehir ise, canlariniz, malariniz, namuslariniz da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmustur.
"Ashabim!
"Muhakkak Rabbinize kavusacaksiniz. O'da sizi yapti olayi sorguya cekecektir. Sakin benden sonra eski sapikliklara dönmeyiniz ve birbirinizin boynunu vurmayiniz! Bu vasiyetimi, burada bulunanlar,
bulunmayanlara ulastirsin. Olabilir ki, burada bulunan kimse bunlari daha iyi anlayan birisine ulastirmis olur.
"Ashabim!
"Kimin yaninda bir emanet varsa, onu hemen sahibine versin. Biliniz ki, faizin her cesidi kalidirilmistir. Allah
böyle hükmetmistir. Ilk kaldirdigim faiz de Abdulmutallib'in oglu (amcam) Abbas'in faizidir. Lakin anaparaniz size aittir. Ne zulmediniz, ne de zulme ugrayiniz.
"Ashabim!"
"Dikkat ediniz, Cahiliyeden kalma bütün adetler kaldirilmistir, ayagimin altindadir. Cahiliye devrinde güdülen
kan davalari da tamamen kaldirilmistir. Kaldirdigim ilk kan davasi Abdulmuttalib'in torunu Iyas bin Rabia'nin kan davasidir.
"Ey insanlar!
"Muhakkak ki, seytean su topraginizda kendisine tapinmaktan tamamen ümidini kesmistir. Fakat siz bunun disinda ufak tefek islerinizde ona uyarsaniz, bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak icin bunlardan da sakininiz.
"Ey insanlar!
"Kadinlarin haklarini gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanizi tavsiye ederim. Siz kadinlari, Allah'in emaneti olarak aldiniz ve onlarin namusunu kendinize Allah'in emriyle helal kildiniz. Sizin kadinlar üzerinde
hakkiniz, kadinlarin da sizin üzerinizde hakki vardir. Sizin kadinlar üzerindeki hakkinizi; yataginizi hic kimseye cignetmemeleri, hoslanmadiginiz kimseleri izininiz olmadikca evlerinize almamalaridir. Eger gelmesine müsade etmediginiz bir kimseyi evinize alirlarsa, Allah, size onlarin yataklarinda yalniz burakmaniza ve daha olmasza hafifce dövüp sakindirmaniza izin vermistir. Kadinlarin da sizin üzerinizdeki haklari, mesru örf ve adete göre yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir.
"Ey mü'minler!
"Size iki emanet burakiyorum, onlara sarilip uydukca yolunuzu hic sasirmazsiniz. O emanetler, Allah'in kitabi Kur-ân-i Kerim ve Peygamberin (a.s.m) sünnetidir.
"Mü'minler!
"Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslümanin kardesidir ve böylece bütün Müslümanlar kardestirler. Bir Müslümana kardesinin kani da, mali da helal olmaz. Fakat malini gönül hoslugu ile vermisse o baskadir.
"Ey insanlar!
"Cenab-i Hakk her hak sahibine hakkini vermistir. Her insanin mirastan hissesini ayirmistir. Mirasciya vasiyet etmeye lüzüm yoktur. Cocuk kimin döseginde dogmussa ona aittir. Zina eden kimse icin mahrumiyet vardir.
Babasindan baskasina ait soy iddia eden soysuz yahut efendisinden baskasina intisaba kalkan köle, Allah'in, meleklerinin ve bütün insanlarin lanetine ugrasin. Cenab-i Hakk, bu gibi insanlarin ne tevbelerini, ne de adalet ve sehadetlerini kabul eder.
"Ey insanlar!
"Rabbiniz birdir. Babaniz da birdir. Hepiniz Adem'in cocuklarisiniz, Adem ise topraktandir. Arabin Arap olmayana, Arap olmayanin da Araap üzerine üstünlügü olmadigi gibi; kirmizi tenlinin siyah üzerine, siyahin da kirmizi tenli üzerinde bir üstünlügü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah'tan korkmaktadir. Allah yaninda en kiymetli olaniniz O'ndan en cok korkaninizdir.
"Azasi kesik siyahî bir köle basinza amir olarak tayin edilse, sizi Allah'in kitabi ile idare ederse, onu dinleyiniz ve itaat ediniz.
"Suclu kendi sucundan baskasi ile suclanamaz. Baba, oglunun sucu üzerine, oglu da babasinin sucu üzerine suclanamaz.
"Dikkat ediniz! Su dört seyi kesinlikle yapmaycaksiniz:
Allah'a hicbir seyi ortak kosmayacaksiniz.
Allah'in haram ve dokunulmaz kildigi cani, haksiz yere öldürmeyeceksiniz.
Zina etmeyeceksiniz.
Hirsizlik yapmayacaksiniiz..
"Insanlar Lâilahe illallah deyinceye kadar onlarla cihad etmek üzere emrolundum. Onlar bunu söyledikleri zaman kanlarini ve mallarini korumus olurlar. Hesaplari ise Allah'a aittir.
"Insanlar!
"Yarin beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?"
Saheb-i Kiram birden söyle dediler:
"Allah'in elciligini ifa ettiniz, vazifenizi hakkiyla yerine getirdiniz, bize vasiyet ve nasihatta bulundunuz, diye sehadet ederiz!"
Bunun üzerine Resul-i Ekrem Efendimiz (S.A.V.) sehadet parmagini kaldirdi, sonra da cemaatin üzerine cevirip indirdi ve söyle buyurdu:
"Sahid ol, yâ Rab! Sahid ol, yâ Rab! Sahid ol, yâ Rab!"
Adem aleyhisselam ile ilgili veda hutbesi bize yine güzel cevap veriyor. Güllale dostun Baba yorumu hakkında araştırmam sürmektedir.Şimdilik Ameller niyetlere göredir diyebiliyorum .
Hepimizin Güllale dostun Dr Münir DERMAN (K.S) Allah dostu derki sayfasındaki yorumu gibi bildiklerimizi bir daha okumak ,Nur"un alâ nur olması için veda hutbesini arz etmek istiyorum Selâmlarımla
Bismillahirrahmanirrahim
"Ey insanlar!
"Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha bulusamiyacagim.
"Insanlar!
"Bugünleriniz nasil mukaddes bir gün ise, bu aylariniz nasil mukaddes bir ay ise, bu sehriniz (Mekke) nasil
mübarek bir sehir ise, canlariniz, malariniz, namuslariniz da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmustur.
"Ashabim!
"Muhakkak Rabbinize kavusacaksiniz. O'da sizi yapti olayi sorguya cekecektir. Sakin benden sonra eski sapikliklara dönmeyiniz ve birbirinizin boynunu vurmayiniz! Bu vasiyetimi, burada bulunanlar,
bulunmayanlara ulastirsin. Olabilir ki, burada bulunan kimse bunlari daha iyi anlayan birisine ulastirmis olur.
"Ashabim!
"Kimin yaninda bir emanet varsa, onu hemen sahibine versin. Biliniz ki, faizin her cesidi kalidirilmistir. Allah
böyle hükmetmistir. Ilk kaldirdigim faiz de Abdulmutallib'in oglu (amcam) Abbas'in faizidir. Lakin anaparaniz size aittir. Ne zulmediniz, ne de zulme ugrayiniz.
"Ashabim!"
"Dikkat ediniz, Cahiliyeden kalma bütün adetler kaldirilmistir, ayagimin altindadir. Cahiliye devrinde güdülen
kan davalari da tamamen kaldirilmistir. Kaldirdigim ilk kan davasi Abdulmuttalib'in torunu Iyas bin Rabia'nin kan davasidir.
"Ey insanlar!
"Muhakkak ki, seytean su topraginizda kendisine tapinmaktan tamamen ümidini kesmistir. Fakat siz bunun disinda ufak tefek islerinizde ona uyarsaniz, bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak icin bunlardan da sakininiz.
"Ey insanlar!
"Kadinlarin haklarini gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanizi tavsiye ederim. Siz kadinlari, Allah'in emaneti olarak aldiniz ve onlarin namusunu kendinize Allah'in emriyle helal kildiniz. Sizin kadinlar üzerinde
hakkiniz, kadinlarin da sizin üzerinizde hakki vardir. Sizin kadinlar üzerindeki hakkinizi; yataginizi hic kimseye cignetmemeleri, hoslanmadiginiz kimseleri izininiz olmadikca evlerinize almamalaridir. Eger gelmesine müsade etmediginiz bir kimseyi evinize alirlarsa, Allah, size onlarin yataklarinda yalniz burakmaniza ve daha olmasza hafifce dövüp sakindirmaniza izin vermistir. Kadinlarin da sizin üzerinizdeki haklari, mesru örf ve adete göre yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir.
"Ey mü'minler!
"Size iki emanet burakiyorum, onlara sarilip uydukca yolunuzu hic sasirmazsiniz. O emanetler, Allah'in kitabi Kur-ân-i Kerim ve Peygamberin (a.s.m) sünnetidir.
"Mü'minler!
"Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslümanin kardesidir ve böylece bütün Müslümanlar kardestirler. Bir Müslümana kardesinin kani da, mali da helal olmaz. Fakat malini gönül hoslugu ile vermisse o baskadir.
"Ey insanlar!
"Cenab-i Hakk her hak sahibine hakkini vermistir. Her insanin mirastan hissesini ayirmistir. Mirasciya vasiyet etmeye lüzüm yoktur. Cocuk kimin döseginde dogmussa ona aittir. Zina eden kimse icin mahrumiyet vardir.
Babasindan baskasina ait soy iddia eden soysuz yahut efendisinden baskasina intisaba kalkan köle, Allah'in, meleklerinin ve bütün insanlarin lanetine ugrasin. Cenab-i Hakk, bu gibi insanlarin ne tevbelerini, ne de adalet ve sehadetlerini kabul eder.
"Ey insanlar!
"Rabbiniz birdir. Babaniz da birdir. Hepiniz Adem'in cocuklarisiniz, Adem ise topraktandir. Arabin Arap olmayana, Arap olmayanin da Araap üzerine üstünlügü olmadigi gibi; kirmizi tenlinin siyah üzerine, siyahin da kirmizi tenli üzerinde bir üstünlügü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah'tan korkmaktadir. Allah yaninda en kiymetli olaniniz O'ndan en cok korkaninizdir.
"Azasi kesik siyahî bir köle basinza amir olarak tayin edilse, sizi Allah'in kitabi ile idare ederse, onu dinleyiniz ve itaat ediniz.
"Suclu kendi sucundan baskasi ile suclanamaz. Baba, oglunun sucu üzerine, oglu da babasinin sucu üzerine suclanamaz.
"Dikkat ediniz! Su dört seyi kesinlikle yapmaycaksiniz:
Allah'a hicbir seyi ortak kosmayacaksiniz.
Allah'in haram ve dokunulmaz kildigi cani, haksiz yere öldürmeyeceksiniz.
Zina etmeyeceksiniz.
Hirsizlik yapmayacaksiniiz..
"Insanlar Lâilahe illallah deyinceye kadar onlarla cihad etmek üzere emrolundum. Onlar bunu söyledikleri zaman kanlarini ve mallarini korumus olurlar. Hesaplari ise Allah'a aittir.
"Insanlar!
"Yarin beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?"
Saheb-i Kiram birden söyle dediler:
"Allah'in elciligini ifa ettiniz, vazifenizi hakkiyla yerine getirdiniz, bize vasiyet ve nasihatta bulundunuz, diye sehadet ederiz!"
Bunun üzerine Resul-i Ekrem Efendimiz (S.A.V.) sehadet parmagini kaldirdi, sonra da cemaatin üzerine cevirip indirdi ve söyle buyurdu:
"Sahid ol, yâ Rab! Sahid ol, yâ Rab! Sahid ol, yâ Rab!"