Bismillahirrahmanirrahim
Yetimin beşiğinin boncuğu yağmur taşıdır.
Yetimin çocuk iken beşikte eylencesi ağlamaktır.
Dikkat et !
Hakiki arifi garib de canından uzak olduğu için yetim sayılır.
Onun karı da ağlamaktır.
Sakın incitme.
Ş.Yeşil (KS)
Yağmur taşı
- gulgoncaa
- Aktif Üye
- Mesajlar: 182
- Kayıt: 12 May 2008, 02:00
Yağmur taşı
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/gulgonca.jpg[/img]
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
İnsan kalbi manolya çiçeğine benzer. Belki hassasiyet itibariyle ondan daha ileridir. Bir söz hatta bazen bir kelimeyle bile zedelenebilir, kırılabilir.
Bir yanlış bakış bir kalbi delip geçebilir. Bir başka münasebetle denildiği gibi, sınırlarını aşmış ya da hedefini şaşırmış, yayından çıkan bir ok gibi geriye dönme ihtimali de kalmamış ve gidip masum bir kalbe saplanmış zehir-misal öyle acı sözler, öyle ters bakışlar vardır ki, o kalbde açtığı yarayı ne bir tabip tedaviye, ne o kem sözün sahibi sebebiyet verdiği zararı telafiye, ne de o yaralı gönül affetmeye muktedir olabilmiştir. Evet, kalb kırmak kolay fakat telafisi pek zordur.
Bir Arap sözünde de,
Cerâhâtü s-sinan lehe t-tiyam
Lâ yeltâmü mâ ceraha l-lisan yani kılıç yarası geçer ama dil yarası geçmez denilmiştir. Geçse bile mutlaka bir iz bırakacağı unutulmamalıdır. Şüphesiz bu, yapılan bir yanlışın telafisi için gayret etmeye lüzum yoktur anlamına gelmemektedir.
Bilakis öyle bir yanlışa düşülmüşse vakit fevtetmeden mutlaka harekete geçilmeli, muhatap(lar)dan özür dilenmeli, helallik istemeli ve onu elde etmek için ne tür bir fedakarlık gerekiyorsa yapılmalıdır. İnsan olmanın gereği de budur.
Alvarlı Efe hazretleri sözün başında bir cânı, bir gönlü incitenin Allah ın arşını yıkmaya teşebbüs etmek kadar büyük bir vebal altına gireceğini îmâ etmişti. Burada Hazreti Mevlana nın da, gönül arşın yücesindedir şeklinde bir vecîzesi olduğunu hatırlatıp sözlerimizi yine Kalbin Zümrüt Tepeleri nden iki satırla nihayetlendirmek istiyoruz:
Kâinata nispeten arş ne ise, insana nispeten kalb odur ve kalb her an Hakk ın nazar buyurduğu bir mücellâ aynadır. Hakk ın bakıp bakıp her an ayrı bir değer verdiği böyle bir ayna kırılıp atılabilecek herhangi bir cisim değildir. O, insanlık gerçeğinin ruhu ve Allah ın da memdûhudur.
Saygılar ve hürmetler
Bir yanlış bakış bir kalbi delip geçebilir. Bir başka münasebetle denildiği gibi, sınırlarını aşmış ya da hedefini şaşırmış, yayından çıkan bir ok gibi geriye dönme ihtimali de kalmamış ve gidip masum bir kalbe saplanmış zehir-misal öyle acı sözler, öyle ters bakışlar vardır ki, o kalbde açtığı yarayı ne bir tabip tedaviye, ne o kem sözün sahibi sebebiyet verdiği zararı telafiye, ne de o yaralı gönül affetmeye muktedir olabilmiştir. Evet, kalb kırmak kolay fakat telafisi pek zordur.
Bir Arap sözünde de,
Cerâhâtü s-sinan lehe t-tiyam
Lâ yeltâmü mâ ceraha l-lisan yani kılıç yarası geçer ama dil yarası geçmez denilmiştir. Geçse bile mutlaka bir iz bırakacağı unutulmamalıdır. Şüphesiz bu, yapılan bir yanlışın telafisi için gayret etmeye lüzum yoktur anlamına gelmemektedir.
Bilakis öyle bir yanlışa düşülmüşse vakit fevtetmeden mutlaka harekete geçilmeli, muhatap(lar)dan özür dilenmeli, helallik istemeli ve onu elde etmek için ne tür bir fedakarlık gerekiyorsa yapılmalıdır. İnsan olmanın gereği de budur.
Alvarlı Efe hazretleri sözün başında bir cânı, bir gönlü incitenin Allah ın arşını yıkmaya teşebbüs etmek kadar büyük bir vebal altına gireceğini îmâ etmişti. Burada Hazreti Mevlana nın da, gönül arşın yücesindedir şeklinde bir vecîzesi olduğunu hatırlatıp sözlerimizi yine Kalbin Zümrüt Tepeleri nden iki satırla nihayetlendirmek istiyoruz:
Kâinata nispeten arş ne ise, insana nispeten kalb odur ve kalb her an Hakk ın nazar buyurduğu bir mücellâ aynadır. Hakk ın bakıp bakıp her an ayrı bir değer verdiği böyle bir ayna kırılıp atılabilecek herhangi bir cisim değildir. O, insanlık gerçeğinin ruhu ve Allah ın da memdûhudur.
Saygılar ve hürmetler
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''
Hacc / 78
Hacc / 78