Esselâmü aleyküm ve rahmetullah.. Euzubillâhimineşşeytânirracîm.. Bismillâhirrahmânirrahîm..
Yâ RABBenâ!. Geçmişimiz için, Geleceğimiz için, Şu ÂNımız için;
Subhâneke ALLAHümme ve bihamdike eşhedu enlâ ilâhe ille ente vahdeke lâ şerike leke estağfiruku ve etubu ileyk.
Subhâneke ALLAHümme ve bihamdike eşhedu enlâ ilâhe ille ente vahdeke lâ şerike leke estağfiruku ve etubu ileyk.
Subhâneke ALLAHümme ve bihamdike eşhedu enlâ ilâhe ille ente vahdeke lâ şerike leke estağfiruku ve etubu ileyk.
ALLAHümme salli ve sellim ve bârik alâ seydinâ MuhaMMedin sallallahu aleyhi ve sellem istecârtu,
ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ MuhaMMedîn abdike ve nebîyyike ve resulike ve nebîyyil ümmîyyi ve alâ alihi ve sahbihi ve ehl-i beytihi ve ümmetihi..
Elhamdulillâhi RABBu’l- ÂLeMîN..
ALLAHu zü’L-CELÂL=>Lûtfu Keremînden İzzeti Şerefinden bizi Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in Şehâdet Şerefi ve Şefâat Şifâsına ulaştırsın bizi Hakkta Hayrda ve Rızasında kılsın!.
Yâ RABBenâ!. SANA sonsuz şükürler ve hamd OLsun!. ALLAHu zü’L- CELÂLin Lütfu Keremi İzzeti Şerefi ve Selâmı üzerimize olsun cümlemizin İnşâe ALLAH celle celâllihu!.
ALLAH celle celâlihu Bizi =>Her Yer, Her ZamÂn, Her HâL ve Her Nefeste =>Hakkta Hayrda ve Rızasında kılsın bizim kusurumuza bakmasın ve bizi Hakka ve Hayra yönlendirsin İnşâe ALLAHu’r- RahmÂN!.
Aziz canlar;
Biliyorsunuz Hicr Sûremizi bitirdik. En’âm Sûremize başladık ALLAH’ın İzniyle. Ancak ondan önce bir şey söylemek istiyorum ki çok dikkat etmemiz lâzım, hayat bir garibdir, hayat bir garibdir. Hayat öyle ayarlanmıştır ki, hayat öyle güzel ayarlanmıştır ki hep imtihan içindedir. Ama bu imtihan insana bir yük değildir. İnsanın yaşaması ->imtihandır zâten insana yüklenen =>“Emânet= Cân ”dır. Cân =>el HAYy Esmâsının tecellisidir. Cânı çektiğimiz zaman hiçbir şey kalmaz her şey yok olur. Çünkü Cân =>ALLAHu zü’L- CELÂLe =>Ceryan gibi her an bağlı olan bir oluşumdur, Hayat bunun üzerine kurulur. Her şey tohum gibidir bundan neşet eder, hayat bulur. Ancak bir şey vardır ki hepimizin dikkat etmesi lâzım her gün yaşayacak gibi yaşarken birkaç sâniyenin içinde yaşamaz hâle geçivereceğiz. Bizim İnanç Sistemimizde ve ALLAHu zü’L- CELÂLin Emri olan inânçta hâkikâtta hepimiz çok iyi biliyoruz ki hiçbir şey maksadsız yapılmaz. Yâni bir usta bir iğne yapıyorsa sebebi var sonucu vardır. Onun için hepimiz hepimiz canla başla İnşâe ALLAH ALLAH’ın İzni ve inâyetiyle hep beraber güzellikler içinde yaşayalım İnşâe ALLAH ve boşa kürek çekmeyelim!. Boşa kürek çekmeyelim boşa kürek çekilir mi?. Çekilir, boşa kürek çekmeler çok acı sonuçlar doğurur, âyetler vardır esâs körlük kafa körlüğü değildir kalb körlüğüdür gönül körlüğüdür. Onlar derler ki âhirette.: “Neden bizi kör halk ettin yâ RABBi?!”
Daha önce gözleri vardı. Onların gözleri Hizbu’ş- Şeytana çalışana dönüşmüştü, hiç adâletli değildi, hakk ve hayrda değildi yanlıştı bunlar!. “Ne zaman olacak” sorusu İSLâM Dînimizde öyle bir yanlışa sürüklemiştir ki her şeyi öbür tarafa atmıştır. Cezâyı öbür tarafa, adâleti öbür tarafa ve sonuçta ALLAHu zü’L- CELÂLin Bütün Esmâlarını çalışmaz hâle getirmiştir!. Bunun yerine yapay manken maket uyduruk şeyler koymuştur ve üzerine de “ALLAH” etiketi asmıştır ya da postu giymiştir!. ALLAHu zü’L- CELÂLden DUÂ ederiz yalvarırız ki bizi her türlü bu Şeytan Âletlerinden uzak kılsın ve bizi bu hususta ayık kılsın diye DUÂ ederiz!.
Bakınız beni bilenleriniz bilir ki nefret ettiğim şeyy yalandır ve riyâdır yaşanmayan her şeyy yalandır =>yalan yaşanmamıştır. Öyle demiş böyle demiştir dediğine sen niye bakacaksın ama yaşanmadığı için yalandır. İyisi kötüsü ayrıdır ama yalan olan =>yaşanmayanı söyleyiştir. O zaman herkes kendi vicdanına sorsun yâni.. Ve bir başkası daha vardır ki =>RABBısını kral kendisini köle kabul etmek bu da korkunç bir yalandır. ALLAH Kendi NÛRunu köle yapmaz =>Hâlifesi yapmıştır, tecellî kılmıştır şerefli haysiyetli izzetli kılmıştır. ALLAH, Rasûlu ve mü’minler izzetlidir. Kainâtın en şerefli en mükemmel yaratılmış mahlukudur. Ne zaman kendine çoluk çocuğuna etrafına, insanlığa, kainâta Rasûlullaha ve ALLAHa karşı gereken sınırlar içerisinde olduğu zaman bunun başkası yok başkası varsa Şeytanındır ki, benim çocuğum var diyorsa bu Şeytanın çocuğudur zâten. Herkesin çocuğu vardır herkes kudsaldır herkes bir seviyededir ne fazladır ne eksiktir dahası yoktur fazlası da yoktur eksiği de yoktur. Demin bir şeyy söyledim. Dedim ki avara kasnak olmayalım. Bu şu demektir, bakarsınız ki öyle bir Müslüman öyle bir Müslüman yapmadığı hiçbir şeyy yok üstelik candan yürekten yapıyor. Size çok basit bir misâl vereceğim bilenler bilir ki Teketek Teras Tekkesinde Sepetçi Süleyman Babanın bir sepeti vardır bu sepete kumru kardeşler el koymuşlardır biz de başımız gözümüz üstüne demişiz.. amma Ananın çıkardığı Kız Kumru töresinde burası bana aittir demiştir, Anası Kumru hayır demiştir onun iki yumurtasını kırmıştır sonradan kendine Eş bulmuştur bizim yeni Eşler bin bir türlü tantanayla geldiler kuluçkaya yattılar birisi birisini sesli çağırıyor öbürü çınar dalından cevap veriyor arkadan geliyor törenle oturuyor. Ne kadar kırk gün oturuyor kardeşim yav dedim ki ya RABBi dedim yav ben kumrunun işine karışmam ama çocuk 9 ayda doğuyor ne kadar oturacaklar niye civciv çıkmıyor bir tek yumurtanın üzerinde oturuyorlar. Neyse akşam üzeri baktım ikisi gitti yâni neyse koltuktan baktım ki yumurta olduğu yerde duruyor. Bunların çalışmalarına bakarsan bir saniye gece gündüz yağmur çamur demiyorlar bence ALLAHa havâlem o yumurta dölsüz işte böyle olmamak lâzım.. Yâni tahkîk imânı bulmadan tahkîk imânda olmadan yumurtanın içi boşken onun üzerine amel amel amel de kardeşim bir dâkikâ şu yumurta sağlam mı değil mi?. Yok buna çak!. Dikkat etmemiz gerekiyor her şeyden önce tahkîk imânın olması lâzım ve tahkîk imânın bir yumurtadan çikân civciv gibi =>amel çıkarması lâzım, fiilen işlenmesi lâzım, verilen süre içerisinde yaşanması lâzım. Ve takdir içerisinde herkes kendi kaderi içerisinde yaratıldığı gibi geldiği gibi gidecektir ama hayat devam edecektir.. Başka bir şeyy diyen varsa cânı cehenneme..
Bizim bir tek Efendimiz vardır o da Muhammed sallallahu âleyhi ve sellem Efendimizindir o da HAYydır NÛRundan halk edildik, her zerremiz O’nun NÛRudur. Her zerremiz ALLAHu zü’L- CELÂLin NÛRudur. Hepimiz ALLAHu zü’L- CELÂLin Hâlifesiyiz şerefli kullarıyız, izzetli kullarıyız. Dünyânın böyle murdar bir suyun tecellîsi olarak cenâbetlikten =>CENÂBa geçip “Eşhedu enlâ İlâhe illâ ALLAH ve Eşhedu enne MuhaMMede’r- Rasûlullah” diyelim. Hep beraber diyelim bu boynumuza vebaldir. bizim birliğimiz var dirliğimiz var, kader birliğimiz var. Kader birliğimizi dinimizi Dünyâmızı âhiretimizi kaplar. Ahmet Çakır Cân benim Mânevî Oğlumdur. Bu ne demektir?. Bu şu demektir ki, ikimiz de Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellemin Oğluyuz demektir. Milletin anladığı oğulluk çocukluk bini bir paradır Dünyâda. ALLAH kadın üreme organına “Rahim” İsmini verirken nice analar vardır ki doğurduğu çocuğunu öldürmekte, doğurduğu çocuğu çöpe atmakta. Nice analar vardır ki korumak için kanadını germekte, yavrusunu tavuk gibi saldırmaya çalışmakta. Öyle analar da vardır ki yangında pencereden çocuğunu dışarı uzatıp kurtarıp da kendisi yananlar da vardır. Görüyorsunuz bundan şunu söylemek istiyorum bu âlemde böyle ibretler seyrettirilir ki hikmete eresiniz diye bu bir. İki ben sizi ayrı görmüyorum bizden ayrı görenler kendileri kopan bir parmak gibidir. BİZden kasdımız daimâ Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellemdir ve asla “ben” değildir. Beni “ben” görenler kendi baktıkları aynada boğulurlar, aynada boğulurlar aynada.. Onun için artık dosdoğru olanın emr olunduğu gibi İnşâe ALLAH bunun şakası yok Dünyânın bütün işlerini görebiliriz hepimiz hepimiz her şeyi yapabiliriz, sınırlar içerisinde özellikler ve güzellikler içerisinde. Bizim dinimiz bize bir saç teli kadar yük değildir, nefes almak neden yük olsun, idrar yapmak neden yük olsun, su içmek neden yük olsun!. Hayatın Sünneti budur, Farzı budur. Başka ne vardır ama dine gelince din yav kardeşim kalmıyor ya niye kalmıyor onu yüklendim bunu yüklendim yav kardeşim yüklenme diye bir şeyy yok yüklenmeyi nerden çıkardın! Ben kendim için söylüyorum ben eşek miyim yâni. Ben ALLAHu zü’L- CELÂLin Hâlifesiyim bana söylenen şeyy çok basittir “Eşhedu enlâ İlâhe illâ ALLAH ve Eşhedu enne MuhaMMede’r- Rasûlullah” tahkîk mi?. Tahkîk Efendim buyur isbat et tahkîkse uygula, kimseyi üzme, kimseden üzülme, sev sevilmeye çalış. ünkü gördüğün küllî şeyy ALLAHın ve Rasûllahın NÛRudur Şeytan dahi imtihan sahnesinde giydiği roller imtihan araçlarıdır. Onun için bu konuda da lütfen ayık olalım üzme önce kendini üzme kendine adâletsizlik haksızlık yapma!. Çünkü sen, ALLAH Rasûlullah ve Mü’minler izzet sâhibidirâyet âyet kendine şöyle oldu böyle oldu olmuştur.. “Tevbe estağfirullah!.” de orayı kapat artık bir daha oraya dönme orayı yaşama daha bataklara gitme! ALLAHu zü’L- CELÂL’e Kelâmullaha ve Rasûlullaha dön!. illâki “dönmeyeceğim!.” diyorsa..
Eee RABBım zâten kuluyla beraberdir bizim senin benim onu hor görmemize ayıplamamıza gerek yoktur. Ama “illâ da biz yapacağız” diye bir şeyy yoktur. Biz elimizden geleni yaparız DUÂ ederiz ama kimsenin de Şeytanına hizmet etmeyiz. Öyle insanlar vardır ki âyetler de vardır böyle başı dara düştüğü zaman yukarıdan aşağıya.: “Aman ya RABBî! Aman ya RABBî! Yâ Rasûlullah yardım et, şefâat et! Efendim eş dosd DUÂ et, şöyle yap böyle yap!." O sıkıntı geçti mi.: “Hadi lan işine hadi bildiğim gibi çalar oynarım!.” der. Bu bir olur iki olur ondan sonra herkes belli bir yaşta belli birşeyden sonra artık faturaları ödemeye başlar. Onun için hepimizin ayık olması gerekir, dürüst olmamız gerekir!. ALLAHu zü’L- CELÂL, Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem, hatta Kelâmullah. ALLAH Dostları.. Hepimiz ALLAH Dostuyuz, düşmanı değiliz çok şükür!. Ama ben Hakan’a basit bir şeyy söylüyorum ya çok basit. Basit bir şeyy söylüyorum o da diyor ki.: “Niye bana söylüyorsun hâni BİZ BİR-İZdik ya!.” Ben de onun için söylüyorum! Ne BİZ BİR-İzliği, BİZ BİR-İZ felân değiliz!. Çok basit bir şeyy bir laf nasıl nasıl kendini ortaya çıkarıp ayrılıverdi!. Ne zaman?. burada oldu dertler sıkıntılar şunlar bunlar oldu mu gerçekten doğru da yapıyor Hakk ve Hayrdan Kelâmullaha Rasûlullaha kenetlenip tutuyor!. Ama başı oradan kurtuldu mu yavaş yavaş yavaş eski Şeytanlarının yanına dönüyor!. Neden?. Elleri boşta ne konuşsa boş yaşanmayan yalandır, yaşaması mümkün değildir, oradan ayrılmıştır!. Buna çak dikkat edelim çok!. Rahîm Rahmet Bağlarını kesmeyelim!. Etrafımızdaki akrabalarımız şunlar bunlar geçmişte şöyleydi böyleydi olabilir. Geçmişte böyleydi ama bugün öyle değil. İnşâe ALLAHDUÂ ederiz, yardım ederiz. Çünkü her ne halde olursa olsun onlarla irtibâtımızı bağımızı kesemeyiz!. Evet dertler olabilir. Şerleri Şeytanlıkları olursa ondan korunuruz. Ama bağı kesmeyiz DUÂ ederiz!. “Seni tanımıyoruz!” deyip onları kesemeyiz. Bu hususta da ayık olmamızı yâni ben söylüyorum yoksa gerkçekden şimdi bizim imkanımız olsa da herkese bir gözlük dağıtsak hâni üç boyutlu gözlük dağıtıyorlar ya sinemâda. Yav ben ilk defâ gittim de şaştım kaldım yâni gardaşım ulan bu gözlükte bir âlem yâni üstüne üstüne geliyor her şeyy birer gözlük dağıtsak ve insanlar buradaki Bedenin Nefsin hatta Kalbin hÂLini görse ve onların birer âlet olduğunu ve bunların insanların birbirleri için giyinip kuşandığını, insanların birbirleri için ana baba çocuk olduğunu ama bu tiyâtro oyununda ciğeri yanan Nûh âleyhisselâm.: “SEN bana söz vermiştim ya RABBî!. O benim oğlum değil mi?.” sorusuna.: "Câhillik etme o, senin oğlun değil!" O, tiyâtro oyununda Firâvunu seçti, Nemrudu seçti, ötekini seçti berikini seçti, sonUÇta Şeytanı seçti, netice olarak Hizbu’ş- Şeytan oldu!.”
Ve bu çok ağır bir şeydir bu oyunu doğru oynamak lâzım!. Çoluk çocuk yetiştiriyoruz bunlar ne oluyor çalıp oynuyorlar sonra bu canavarı kim yetiştirdi?. Onun için biz hepimiz ALLAHu zü’L- CELÂLin NÛRundan yaratılmış Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellemin NÛRundan yaratılmış ve el ân yaratılmakta olan bir damla SUyuz.. Yâni “mâe” bilelik SUyuyuz ALLAHın NÛRundan, Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellemin NÛRundan ve el ân bu nurlar zincirindeyiz hepimiz. ALLAHu zü’L- CELÂLin Hâlifesiyiz bunu peşin peşin bize vermiştir. Emânet olan şeyy candır ve akıldır bu süreklidir Emr Âlemindendir ve kesildiği anda hiçbir şeyy kalmaz!ç
Cân dediğimiz şeyy kesilirse beden yok olur!. Akıl dediğimiz şeyy kesilirse yâni madde mânâ kaybolur.. Beden olacak, sihatli olacak ve akıl olacak sihatli olacak ve bu rolü oynayacak yoksa ibret için yaratılmış olacak.. Yoksa herkes kabı kadar vardır bütün mesele kendisindeki eksiklikleri noksanları hataları kendisinin ya da her ne şekilde virüs gibi bulaşmışsa bulaşsın ki kaderi gereği bulaşabilir. Bütün bu pisliklere sâhiblik etmek arka çıkmak, kendi Şeytanlığına sâhib çıkmak korkunç bir “keyd kunne”dir. Bu “keyd”dir yâni “kördüğüm”dür. Onun için çok çok dikkat etmemiz gerekiyor ve bakarsınız derde düştümü yaklaşır, dertten kurtuldu mu!. Öyle bir şeyy yoktur hayat her ÂN nabız atışı gibi yeniden yaratılmaktadır, oyun sürmektedir. Bu oyun bize yük değildir. Demin de söylediğim gibi SU içmekte kudsaldır ama idrar yapmakta kudsaldır ki, ikisinde de biz NÛRuyuz, NAHNUyuz!. ALLAH celle celâlihu kendi NÛRunu hâşâ bir şeyy yapacak değil. Bize.: “Emâneti kullanın!” diyor bu “Emr olunduğun gibi dosdoğru ol!.”
Bugün bir tane CâNla konuşuyorduk efendim insanların en yakınları eşi meselâ ilk Sırat Köprüsüdür. Ben bütün kaderler için söylemiyorum ALLAH Kendi Kaderini Kendi tecellî ettiriyor, nâsibini kısmet ettiriyor. Benim demek istediğim şeyy şu, bu Sırat Köprüsünü ->Sırat-ı Müstâkîm YoLu yapabiliriz. Bu CeheNNemi CeNNete çevirmek için ALLAHu zü’L- CELÂLin Buyurduklarını yaparsın!. ALLAHu zü’L- CELÂL yapar yapmaz sana soracak, bana soracak değil!. Ama sen ben Kur'ÂN-ı Kerîmi DUYar Rasûlullah sallallahu âleyhi ve selleme UYarsa İnşâe ALLAH gerisi RABBımıza kalır efendim..
Hakan =>İşe gidiyor sabah Salâvât getiriyor ve Kur'ÂN-ı Kerîm DUÂmızı OKuyor..
Eûzu billâhi min eş- şeytâni’r-racîm,
B’ismillâhir- Rahmâni’r- Rahîm..
HasbunALLAHu ve ni’me’l- VekîL,
HasbunALLAHu ve ni’me’l- KefîL,
HasbunALLAHu ve ni’me’l- Kâfi,
HasbunALLAHu veni’me’n- Nasîr,
HasbunALLAHu ve ni’me’l- VeLî,
HasbunALLAHu ve ni’me’l- MevLâ,
HasbiyALLAHu Lâ İlâhe İllâ Huu,
Gufrâneke RABBenâ ve ileyke’l- masîr,
====>Ve Huve aLâ KüLLî ŞEy’in Kadîr!. SadakALLAHu’l-azîm..
Ben bunları nasıl söylemeyim yâ RABBî zâten siğirterek koşarak SANA gidiyoruz, her sâniyede sana yaklaşıyoruz.. Ve hüve alâ küllî şeyin Kadîr..SEN ki her şeye Kadîrsin! SENin bildiğin Muradın olan Hakk ve Hayrı diliyorum!. Ben verdiğin akılla vicdânla eşle dostla istişâre yapar, güzellikleri yapmaya çalışırım ama, hakkı bilen SENsin SENİN bildiğin ve Muradın olan tecellî diliyorum. Çünkü ben imânım gibi amel etmek istiyorum!. SENİ Vekîl tâyin ettim, Kefîl tâyin ettim, Nasîr tâyin ettim, Mevlâ tâyin ettim ki SEN el Kâfi olan ALLAHsın yâni Yeterlisin yâni..
Bu bu gün böyle efkarlı yazarken Rad Sûresini okurken böyle şeyy yaptım yâni coştum gâlibâ orada baktım ki ahdini bozanlar arka arkaya öyle âyetler yapıştırmış ki ALLAHu zü’L- CELÂL..
Efendim bu adam bütün şeyleri yapardı yâni akla gelecek bütün işleri yapardı her ne oldu ki bu hâle düştü?!.
Çünkü ahdini bozdu yumurta cılk çıktı, cılk yumurtanın üzerinde seksen sene de otursa sadece pislik olur!.
Onun için her an yeniden ahdimizi unutmayalım!. Ahdimiz çok basit başta kendin olmak üzere kimseyi üzmeyeceksin efendim!. Şeytan ALLAHın Şeytanı, sana bir şeyy yapamaz, kimseye bir şeyy yapamaz!.
Sen ALLAHu zü’L- CELÂLi Kefîl, Vekîl, Nasîr, VeLî, Mevlâ tâyin ettin el Kâfi olduğunu biliyorsun yeterli olduğunu ALLAHu zü’L- CELÂLin.. Kur'ÂN-ı KerîmDUÂsının arkasından yan gelip yatarak değil, aklıyın fikriyin vicdânıyın eşiyin dostuyun bütün istişârelerine açık olarak elinden geleni hayatta bütün gayretini gösterirsin. Artık tecellî eden Hakk ve Hayr olur. Çünkü yapacak bir şeyy yok, dahası yok bunun!. Evet buna çok çok hepimiz dikkat etmeliyiz ve birbirimizi yukarıda ve aşağıda görmemeliyiz.. Meselâ bizim Heybeli Yusuf Baba.: “Yav Baba sen biraz bilgilisin şusun busun!” deyip şeyy yaparsa cevâb.: “Biz aynı seviyedeyiz!. Aynı yerdeysek o yer nere Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellemin yüreği!. Oradaysak aynı seviyedeyiz!. Seviyemiz aynı kaderlerimiz değişik, kaplarımız değişik hallerimiz değişik..
Ama ALLAHu zü’L- CELÂLKelâmullah ve Rasûlullah seviyemiz aynı kimisi koca bir bidon, kimisi derya, kimisi ufacık bir tüp ama gönül bağlarıyla birbirine bağlı!. Zâten göbek bağıyla herkes maddî olarak da bir birine bağlı. Onun için BİZim BİZliğimiz ve BİRliğimiz kontrol altındadır. Ben ALLAH Dostları’ndan büyüklerimizden duydum ve fiilen yaşadım hatta yaşatıldım ki onlar kendi işlerini rahat yapsınlar diye=>ALLAHu zü’L- CELÂL ve öyle bir Sistem kurmuş ki =>Sadakatı, Samimiyeti, Sabrı ve Selâmeti bozmadığı sürece hiçbir şeyy ona zarar verip rahatsız edemiyor. Kendi kendini delmezse, balonunu delmezse kendi dışardan delinmiyor. Çünkü bu muhteşem bir şeydir..
Ve bitiriyorum şeye geçeceğim Ni’met Sûresine geçeceğim En’âm Sûresine. Siz kendi benliğinizi ALLAHu zü’L- CELÂL’en en ALLAHu RABBu’l- ÂLEMin Enâ-lığıyla, BEN-liğiyle yarıştırmadığınız sürece hepimiz hepimiz zâten başaracağız demeye gerek yok İnşâe ALLAH!. Demeye gerek yok İnşâe ALLAH!. Müslümanım ne demek İnşâe ALLAH Müslümanım Elhamdülillah Müslümanım efendim ALLAH izin verirse!. ALLAH hayra izin vermiştir.. İnşâe ALLAH yarın için söylenir, yarın SU içecektim şimdi Elhamdülillah diyorum kardeşim!. Dalga mı geçiyorsun yarın SU içersin “Elhamdülillah!” dersin ama “İnşâe ALLAH” dersin. Ama ben İnşâe ALLAH Müslümanım, İnşâe ALLAH öyleyimdir!. İnşâe ALLAH CeNNete girerim!. Yav nere gireceksen gir şunu bırak da, doğru dürüst RABBınla BİZ BİR-İZ oL, NAHNU oL!. NAHNU oL!.
Bu dediğim türlü türlüdür herkesin gözünde ve gönlünde değişik değişiktir ve emîn olun hiç birimizin birbirinden üstünlüğü yoktur, SEVİYEdedir. Ben Türkçeyi çok fazla bilmiyorum ama İsra beni anlıyor. Çünkü ben İsra’yı anlıyorum. Çünkü aynı şeyde anlaşıyoruz bütün kainâtı bilmemize gerek yok!. RABBul âlemini, ALLAHımızı, Rasûlullahımızı, Kelâmullahımızı ve Ezelden BİZ BİR-İZ Olduğumuzu, Aynı ALLAHımızın NÛRundan bir NÛR OLduğumuzu bir RABBımızın OLduğunu şu üçgünlük Dünyâda tiyâtro oynarken kavgaya gerek olmadığını, inâncımızın bu olduğu zaman BİZ BİR-İZ OLuruz İnşâe ALLAH!. Onun içinde gaybî DUÂlar çok önemlidir. Kimin kalbi RABBıma yâni kimin DUÂ kapıları açıktır onu ancak ALLAH bilir. Aytül ordan bir DUÂ çakar hepimiz bahtiyâr oluruz. Bilemeyiz ki kimin ne olduğunu çünkü bu onun iyiliğinden kötülüğünden değil yürek sağlamlığından. Kimin yüreği Rasûlullah sallallah âleyhi ve sellemin yüreğine dönmeye başlamışsa ALLAH onu şerh eder artık. Yolları açar ama bir şeyy dikkat etmemiz gerekiyor. Dünyâ perestliğini bırakamayanlar Dünyâ kötü bir yer değildir. Dünyâ ni’metlerin en büyüğüdür hayat şehâdet burada yapılır, imtihan burada yapılır, her şeyy burada yapılır her şeyy!. Ve her şeyy ALLAHın hâlifesi olarak yapılır. ALLAHın Dini hiç kimsenin omuzunda yük değildir, çile değildir, dert değildir yanlış boşluktan gelmektedir. Demin söylediğim gibi bizim Kumru gibidir bunlar ilk yumurtaları anlatamıyorum ki söylüyorum.: “Bu yumurta cılk ulan kırk gündür yatıyorsunuz tık yok!.”
Akşama kadar yatıyorlar, sabaha kadar yatıyorlar burada bir sorun var tabi biz müdahâle edip de bakayım yumurtaya diyecek hâlim yok..
Ama sen böyle olma yazıktır, günahtır, ayıptır!. Hakan beş vâkit namaz kılıyorsun, oruç tutuyorsun, şunu yapıyorsun, kuluçkaya yattın gerçekten öyle gözüküyorsun.: “Hakikâtta yattım!.” diyorsun Oğlum ama yumurta cürük!. Bunu unutmamamız lâzım!. İmânsız âlem =>Şeytanın tuzağındakidir, Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellemin uzağındakidir. Tahkîk İmân basitti, Tahkîk İmânın şartı namaz kılmak oruç tutmaktan öncedir, onlar sonrâki iştir. Bir numaralı şartı “Lâ ilâhe illâ ALLAH MuhaMMede’r- Rasûlullah.” demektir. Bu söze sâhib çıkmaktır maddî mânevî hiçbir şeyi bunun yerine koymamaktır. Bu âlemde kıyamette kopar, her şeyy olur, her şeyy olur!. Her şeyy olur ama, bir şeyy olmaz =>YAŞANMAYAN YALANDIR gerçek olamaz!. Yaşanmayan imânlar Şeytan Amelidir yanlıştır.. Üç âyet vardır "billahil garur".. ALLAHile kandırırlar..
يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا وَلَا يَغُرَّنَّكُم بِاللَّهِ الْغَرُورُ “Yâ eyyuhe’n- nâsu inne va’dallâhi hakkun fe lâ tegurrennekumu’l- hayâtu’d- dunyâ, ve lâ yegurrennekum billâhi’l- garûr (garûru).: Ey insanlar, hiç şüphesiz ALLAH’ın va’adi Hakk’tır (her dediği olacaktır); öyleyse dünya hayatı sizi aldatmasın ve (şeytan gibi birtakım) aldatıcı(lar) da, (Kur’ÂN’ın ayetlerini, Peygamberin hadislerini istismar edip eğrilterek ve kendisine Hakk dostu havası vererek) sizi ALLAH İLE ALDATMASIN!. (Bundan sakının ki, en yaygın ve maalesef saygın bir sahtekârlıktır.)”(Fâtır 35/5)
“ALLAH!.” diye diye kandırırlar, kendilerini kandırırlar, herkesi de kandırırlar, hatta inandırırlar!. Şeytana ibâdet ettirirler. ALLAHu zü’L- CELÂL kendisi buyuruyor öyledir. Bu iş onun için en güzeli Sırat Köprülerimizi =>Sırat-ı Müstâkîm YoLu yapalım, kiminle?. Kimin Sırat-ı Müstâkîm Yolu varsa onunla barışalım, bilişelim, konuşalım nerde?. Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellemde en asgarı Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellemde.. Oraları bırak bırak yâni yâni olmayacak şeyler demek istiyorum!. ALLAH celle celâlihu Hakk ve Hayr olanlarla bizi biz beraber etsin BİZ BİR-İZ etsin İnşâe ALLAH!.
Onun için vaktiniz de olursa ben şahsen kendisine görev yükleyen birisi değilim, hiç kimse de kendisine görev yüklemedi. Aslında kimse.: “Doğduğum zaman ben kız olacağım, şöyle yapacağım, böyle yapacağım!.” diyemez!. Yok böyle bir şeyy!. Bu hayatın içerisinde gelir yaparsın ya da yapmazsın!. Herkes ALLAHu zü’L- CELÂLin Potansiyel Kuludur Hâlifesidir ama, o etrafındakiler, kendisi, diğeri toplum tüm nereye götürürler, ne yaparlar ALLAH hayırlar versin!. Onun için hepimiz birbirimize ALLAH için sâhib çıkalım, hayır DUÂlarda birlikte beraber olalım, bir birimizi eksik ya da fazla görmeyelim!. ALLAHu zü’L- CELÂLden İnâyet Hidâyet Rahmet ve Selâmetini Mü’min İzzeti ve Şerefi içerisinde eğilmeden bükülmeden Şehâdeti içinde YAŞAyalım İnşâe ALLAH!.
En’âm Sûremize geçmiştik biliyorsunuz şunu çok iyi anlayalım ki Kur'ÂN-ı Kerîm, mahşerde bir insan gibi yaratılacak haklarını tâlep edecek şefâat edecek ve yok olacak.. Hadislerde böyledir, âyetlerde böyledir dolayısıyla Kur'ÂN-ı Kerîmi doğru okuyalım, anlayarak okuyalım. Çok okumak, gır gır dan ziyâde yavaş yavaş anlaya anlaya, anlayışımızı uygulayarak devam edelim!. En’âm Sûresi, Kur'ÂN-ı Kerîmi 6.ncı Resmi Sırada, İniş Sırasına göre ise Hicr’den sonra gelir ve 56. Sûresidir İniş Sırasına göre En’âm Sûresi.. En’âm, ni’metler.. Ni’metin en ni’met olanları anlamındadır yâni. Ama işte Araplar koyuna keçiye de hep “En’âm” dedikleri için bunlara de denebilir bir şeyy demiyorum deve sığır koyun gibi yenen hayvanlara demişlerdir. Bununla ilgili DUÂlarda bir anlamda ni’mettir o anlamda da vardır Kur'ÂN-ı Kerîmin muhteşem imâna dönük resmi dizişte bu çok farklı iç dizişte bütün kuralları ortaya koyar. Son Sûrelere bakarsın.: “El hâkkah,
Mel hâkkah.
Ve mâ edrâke mel hâkkah..”(Hâkka 69/1-3)
Oturup şiir yazıyor gibi böyle saatlerce düşünmen lâzım ama buralarda tek tek anlatır Kur'ÂN-ı Kerîm bir kerede..
En’âm Sûresi, Mekke de nâzil olmuştur, ancak 91-92-93 ve 151-152-153. ÂyetleriMedine’de inmiştir diyenler olmuştur. Olabilir bazen iki kere inen âyetler vardır. Önemli değil yâni, şu bakımdan önemli değil Kur'ÂN-ı Kerîmde de vardır 165 âyettir. Bu Sûrede ALLAHu zü’L- CELÂL şirki şiddetle reddeder. İSLâM Dîninin iki ayağı olan ALLAHa inânmak ve âhirete inanmak.. Bu çok önemli âhirete inânmayan kimse ALLAHa inânsa dahi boşa çıkar. Çünkü âhirete imân insanları, hesâba ve ALLAH’a imâna çağırır insan aklında ve vicdânında yâni içindeki bâtıllıkları yok eder ->yerine MuhaMMed âleyhisselâmın Ahlâkını koyar. Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem Efendimize zamanında i’tirâz edenler şimdi de ediyorlar o i’tirâzlara cevâb verir. Rasûlullah sallallu âleyhi ve sellem Efendimizi ve bunun karşılığında kâfirlere ve azgınlara tehdidde bulunur. İbrahîm âleyhisselâmın kıssası yer yer anlatılır ve diğer Peygamber âleyhisselâmlar zikredilir. Bütün mesele burada Tevhiddir ve göreceğiz ki ALLAHu zü’L- CELÂL Kendisinin senâ ve hamdini muhteşem bir şekilde 1 ve 3. Âyetlerde anlatacaktır. Buradaki bütün mesele insanın ALLAHu zü’L- CELÂLi başka bir şeyy dışarda bir şeyy şimdi Ulu Câmiye gitsek ee “Benim RABBım benim şahdamarımdan da bana yakın, ÖZümün ÖZünde!.” desem beni dışarı atarlar!. “Hâşâ hâşâ sen kimsin de RABBın ÖZünde oluyor!” derler. “Ya nerde olacak!.”
Karşında olacak ki kâfir olabilesin onlar da BİZLik yoktur BİRLik yoktur!. Ne vardır?. Her zaman İKİLik vardır. “ALLAHım beni affet ALLAHım şunları yap bunları yapma!.” Ee yâni birisinden bir şeyy istiyor!. Yahu bu böyle değil, güzel kardeşim elindeki fişi MuhaMMed âleyhisselâm Prizine sok bütün âletlerin çalışacak.. Ee ben sokmadan diyeceğim ki.: “Yâ RABBî sen şunları yap!.” Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem’e de.: “Sen de şunları yap!. Öteki de şunları yapsın!.” bunu bin kere söyleyeceğim!. Yüz bin kere söyle, git işine be!. Yâni Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem Efendimizin En’âm Sûresi, Esmâ bin Yezid Annemiz diyor ki.:“En’âm SûresiRasûlullah’a indiği zaman ben Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem Efendimizin devesinin yularını tutuyordum. Sûre bütünüyle indi ve ağırlığından az kalsın Rasûlullah sallallahuâleyih ve sellemin devesinin kemikleri çatır çatır kırılacak gibi olmuştu!.” diyor.
Çok dikkat edin.: “Efendim öyle şeyy mi olur?.” Öyle şeyy olur. ALLAHa çok şükürler olsun!. Onlarla uğraşma, kafanı yorma diye nelerini yaşadık içinizde de yaşayanlar vardır efendim!. Bizim başkasıyla yarışacak, karışacak bir hâlimiz yok!. Onun için öyle saçma sapan şeyleri dinlemeye bile gerek yok!. Evet bu Sûre, Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellemin Peygamberliğini de belgeler. Puta tapıcılığı reddetmek, iptal etmek karşı koymak, buna karşı savunma silahları deliller huccetler 83. de meselâ 149. de felân çok ileriye koyduğu için En’âm Sûresine, Hücced Delil Sûresi de denilmiştir. Hücced Sûresi delilleri olan delillerin bahçesi gibi yâni efendim başka bu Sûrede göreceğiz ki et yenen hayvanlar yenilmeyenler helâl haramlar felân da yer almaktadır ve ilginç bir şeydir bakın tam benlik bir şeyy olduğu için söylüyorum Kur'ÂN-ı Kerîmde “Elhamdu lillâhi” diye başlayan beş Sûre vardır. “Ehlamdulillâhirâbulâlemin” birinci si Fâtiha, En’âm ikincisidir. Beş sûre “Elhamdu lillâhi” diye başlar. Ayakta uyuma beş kere “Elhamdu lillâhi” de!. De ki senin dışında bir Dünyâ ya “elhamdülillah” de, Bedenine “elhamdülillah” de, Nefsine “elhamdülillah” de, Kalbine “elhamdülillah” de, RûHuna “elhamdülillah” de!.
Hamdlerin =>HaMidi, MahMudu, MuhaMMed sallallahu âleyhi ve sellemin Yüreğinde çal oyna!. ALLAHu zü’L- CELÂLbu Sûrede muhteşem bir inânç cümbüşü yapar muhteşem yavaş yavaş anlayarak hazmede hazmede, yarış yaparak değil!. Öyle konularda ULuhîyyet konularında ALLAHlık konularında iftirâlar bu gün artık serbestliği bırak, Din Adamı kılığındaki kılığı hiçbir şeyi İslâma benzemeyenlerin ALLAH ve Rasûlu dediğin şeyy benim fişinen ceryan geri zekâlı adam eğer fişi çekiverse var ya başlar çırpınmaya!. Bakın ALLAHu zü’L- CELÂL ni’metlerin en bir numarası CÂN’da AKIL olarak bize vermiş buna bir BEDEN giydirmiş mi?. Evet!. Yolunu Peygamberlerle açmış mıdır? El=>Ele=>El=>ALLAHa açmıştır.. Bakın ALLAH Yarattıklarına şuna buna değil “Şu cemââte girersen şöyle olur, şu partiye girersen şöyle olur!.”
Ne diyor.: “ALLAH diyor yALLAH!.” diyor neresi diyor. Bir ses geliyor ama dokuz deliğin hangisinden geliyor belli değil ve maske kullanıyor.. Ama ALLAH Sadakatta Samimiyette Sabırda ve Selâmette Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellemin Yüreğinde olanlara 12. Âyette.: “Rahmet etmeyi ZÂTıma ve KENDİMe farz kıldım!.” diyor. ALLAH Kendisine farz kılıyor. Farz olmak mecburiyetinde değildir yapmak ALLAH sözünden dönecek değildir farz kılmıştır. O zaman ALLAHım bana da rahmet et!. İyi yapacağız da kurban olduğum seninde maşALLAH yaşın başın işte ne olduğun maşALLAH benim gibi.. Yâni o zaman şöyle beriye dön bari bu tarafa bırak şu gabirunluğu onun içinde bu Sûrede güzel insanlar ALLAHu zü’L- CELÂL gerçekten de bir çocuğa anlatırcasına inkârla ikrârı çarpıştırmakta, negatifle pozitifi.. Böyle inânçları Taklidî İnânçları =>Tahkîk İnânçlara çeviriyor. Yâni şimdi Anka Kuşu alacak ->“NÛRun ala NÛR”u.: “Şöyle yap böyle yapma!” Kardeşim herkes kendi kabı kadar, ama kendi kabı kadar yalnız kendi kabı kadar.. Parmak kadar Çocuğa “bir ton yükledim” deyip de çatır çatır kırmanın gereği yoktur!. Bütün kötülüklere göz yumup, yanlışlara göz yumup da sonunda.: “Bu çocuk nerden çıktı?!” demenin gereği yoktur. Onun için ALLAH hepimizi hakkta hayrda kılsın!.
Bir şeyy daha anlatılmaktadır ki din ALLAHındır, Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellemin değildir. İSLâM Dîni bizim de değildir. İyice deminden beri anlatmaya çalıştığımı anladıysak zâten “BİZ” de bizim değiliz NÛRundan yaratıldığımız için söylüyorum. Yâni Emânet Âlemi’nde yaşamaktayız! Bundada bir mahsur yoktur. ALLAHu zü’L- CELÂLimizin Kendi Kendisine Tecellîsiyiz yâni ZÂTInda =>ZÂTen Tecellîsiyiz!. Bir şeyy yok ortada bilgi.. Şeytanın avlaklarından birisi de “cedel”dir. Onun için hac bir farzdır neden farzdır?. Hac, Tevhidle başlayan İSLâM Dîninin öbür ucudur. “hacce” =>kavga etmektir. Hacı =>kavga eden demekdir. Hâni Araplar diyorlar ya.: “Hacı!. Hacı!. Hacı!.” Hacı nedir?. Hacı kavga eden demektir.. Yav kardeşim Hacca gidersin. Hacc olur da evet olur ne olur ALLAH hepimizini oradaki nefis, nefsin kötülüğü değil Bizim Nefsimizdeki eksiklikleri CeheNNeme kaldırıp CeNNet yapmaya, o Sırat Köprülerini Mustâkîm Yolu yapmaya, üzmeleri üzülmeleri ->sev sevile çevirmeye. İnkâr kalıntılarımızın tümünü inâttır, kibirdir, şudur budur benim huyum senin huyun değil ->Şeytanın huyu Şeytanın!. Peygamber âleyhisselâmın, ALLAHın Ahlâkında var mı böyle bir şeyy?. Yok ama ben böyleyim!. O zaman sen nerdesin sen kendi kendine git ne edersen et “selâm deyin gidin” diyor. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:"Lânet olsun demeyin, kötülük de dilemeyin selâm deyin gidin işinize!.” diyor. Yâni durmayın!. MuhaMMedi Mü’minin HÂLi böyle.. Kendi içindeki nefsindeki yâni enfûsundaki NÛRullah Hâkikâtının hânif oluşunun öyle bir ortaya çıkışı vardır İbrahîm âleyhisselâm demiştir, kıssalarda görülecektir nasıl ikiye ayrıldıklarını. İbrahîm âleyhisselâmın Babasının.: “Atın bunu cehenneme, taşa tutun bunu!.” hep böyle olmuştur. “Yapma Baba etme Baba ben yine de sana istiğfar edeceğim!” Nûh âleyhisselâm.:“Etme oğlum!.” “Yok ben dağa çıkarım Benlik Dağına çıkarım. Orda benim Padışahlarım var, Şeytanlarım var, Şeytanı bile sollayanlar var cart derim curt!.” derim.. Öyle mi böyle şöyle öylemi ne öylemi böylemi tüm insanları Siyonizmin ya da ALLAHın İslâm Düşmanı yarattıklarının lafıynan sözüynen şunuynan bunuynan bir kelimeyi ordan çek bir kelimeyi buradan çek ondan sonra.: “Şu ne diyor bu ne diyor?.”
Ne diyor hiç de Adam.. Bursa’ya geldiğim zamanlarda ya da biraz sonra da Adam Profesörmüş nerden duyduysa duymuş bizi Ulu Câmi’nin önünde çevirdi. Yâni Adam, artis gibi giyinmiş yâni kelli felli ben biliyorsunuz ufacık tefecik bir adamım. O zaman da kot pantolan saç sakal bir haldeyim.. Adam vuruyor da vuruyor.. Dedim ki.: “Kime inanıyorsunuz?”“ALLAH’a” dedi. “Siz kime inanıyorsunuz?.” dedi.
Ben.: “ALLAHa ve Rasûlune imân ediyorum!.” dedim. “Aha dedi ortağa mıynış!”
Haah “selâm” diyorum ve burayı terk ediyorum. Döndüm dedim ki.: “Canın CeheNNeme gitsin zâten de gidiyor!.”
Yâni düşünebiliyor musun “ALLAHa ve Rasûlune imân ediyorum” dedim diye.: “Rasûlullah ALLAHın ortağı mı?” diyor.
Bu adamdan ne çıkar ya, bu adamdan ne çıkar ALLAH aşkına. Çünkü bu adam aldanmış, bilgisiyle aldanmış “ALLAH deyi deyi aldanmış", her şeyiyle aldanmış yâni çok kötü olmuş kısacası hülasa burda çok çok Kur'ÂN-ı Kerîm okuyup da uymanın 155. Âyetinde ne kadar önemli olduğunu iyilik kadar iyiliğe kötülük kadar kötülük verileceği kısacası En’âm Sûresi Fâtihadan başlayan, Bakarada açılan, En’âm Sûresi bu aradaki konuları da böyle netice Âhiret ve ALLAHa İnânç İlkesinde İnâncında özünde öyle bir toplar ki vaziyeti hakkında çeşitli şeyler vardır. Özellikle Ali kerremallahu vechehu Efendimizden çok gelir çünkü bunun Ehl-i Beytle de ilgisi vardır..
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, En’âm Sûresinin bir defâda indiğini kalabalık bir Melek Topluluğu tarafından Dünyâya uğurlandığını Meleküt Âleminden buyurmuştur. Bu hadis Hâkimde İbni Kesirde Suyutîde vardır. Başka çeşitli rivâyetler de vardır. Ama ben onları tam toparlamaya hadisleri bulmaya şeyy yapamadım. Ali kerremallahu vechehu Efendimizin burada buyrukları vardır İnşâe ALLAH tam olarak ALLAH’ın İzniyle getireceğim. Yâ-Sîn Sûresi, Mülk Sûresiyle beraber En’âmı Şerif kısaca En’âm diye mecmua hâline getirip yazmalarda okumalarda eski osmanlı hafızlarının ve hattatlarının çalışmaları olmuştur.
Tasavvufta da bu konuda birlik dirlik olmuştur. İnşâe ALLAH, ALLAH’ın İzniyle bunları bulmaya çalışacağım En’âmın Güzelliğinden hoşluğundan yararlanmamız için RABBımıza DUÂ edelim.
Ve önümüzdeki haftamızda da İnşâe ALLAHEn’âm Sûremizin başından “elhamdülillah” diyerek başlayıp devâm edelim ALLAH’ın İzniyle. Evet vâkitlerinizi şeyy yapmak istemiyorum..
Eûzu billahi mineşşeytânirracim Bismillâhirrahmânirrahîm..
Benim acizâne ALLAHu zü’L- CELÂLin Kulu Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemin Ümmeti, ALLAH Dostlarının bildiğim kadarıyla bildiklerim Gözbebeği kadar gerçekten ALLAH RABBım biliyor yâni ama neden hizmet etmek, hizmet etmek..
Kulağının arkasına sigara takıp getirenler olmuştur. Onu gördükleri anda elindeki yanan siğarayı cebine sokup pantolonu yakanlar olduğu halde ve demiştir ki şöyle çeker atarsın demişti bu bana karşı değil benden önce onun yaptığı gibi yapmak içinde yâni bir kişi olsun da hizmet bakımından söylüyorum.. bir kişi de olsa sen ben o değil hepimiz ALLAHın ve Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemin NÛRuyuz, =>El =>Ele =>El =>ALLAHa bu böyle sürsün Hasbî Hizmet Zinciri yürüsün diye İnşâe ALLAHu’r- RahmÂN ve hepimiz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemin üvey değil mânevî çocukları olarak, mânevî NÛRu olarak her şeyi olarak ALLAHa verdiğimiz Kulluk, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemin Ümmetlik.. Ümmet ne demek Aynı Ananın Çocuğu demek.. Ümmi =>Ana demek.. Peygamber âleyhisselâmın NÛRundan doğmuşuzdur =>hâkikâten ANAdır. Tarla da ->Anadır, tohumda =>Anadır. Rasûliyet ->Tohumdur efendim. Ubudiyet =>Kulluk bedende Ümmiliktir.. Yâni bu böyle.. Bunda bir şeyy yok!.
Böyle Efendim Dünyâya uymuyor!. Dünyâya uymuyorsa =>Felsefecilere gideceksin!. Öyle bir anlatacak, öyle bir anlatacak ki sana ne paylar kıracak ne şunlar yapacak ne bunlar yapacak taa geriye döndürecek Şeytanı yeniden işe koşturacaksın, sen de sırtına saklayacaksın seyret gümbürtüyü!. Bizim için çok basit..
Subhaneke ALLAHümme vebihamdike eşhedu enlâ ilâhe ille ente vahdeke lâ şerike leke estağfiruku ve etubuileyk..
Geçen zaman için, gelecek zaman için, şimdi şu an için Yâ RABBî..
Kalbin rıza ile mutmain olarak;
Hasbunallah veni’me’l- VekîL celle celâlihu
Hasbunallah veni’me’l- KefîL celle celâlihu,
Hasbunallah veni’me’l- Kâfî celle celâlihu,
Hasbunallah veni’me’l- Nasîr celle celâlihu,
Hasbunallah veni’me’l- VeLî celle celâlihu,
Hasbunallah veni’me’l- MevLâ celle celâlihu,
Gufrâneke RABBenâ ve ileyke’l-masîr,
Ve hüve alâ küllî şeyyin Kadîr celle celâlihu..
Artık beni bağışla!. Geçmişimi ya RABBi bağışla!.
Gerçekten bağışla!. Aklım başımda değildi yellendim dellendim ama uyuyordum.. Yâni sende biliyorsun ki, uyuyordum. Çok şükür uyanma şerefine erdiysem beni bağışla!.
“İnşâe ALLAH bağışlayacağım!” diyor “Rahmeti üzerime farz kıldım!.”
“Sen de sözünde dur ikide bir bozma!”
Gelecekte ben şöyle diyorum böyle diyorum ama Hakkı ve Hayrı bilen SENSİN en güzelinden en iyisinden en ahseninden Hakk ve Hayr olandan istiyorum ve DUÂ ediyorum. “Ayakkabınızın bağını isteyin, çarığınızın bağını isteyin, nâlinizin bağını isteyin!.”
RABBınızdan isteyin!. RABBinizden istemeyeceksiniz de kimden isteyeceksiniz?. İsteriz!. ALLAH celle celâlihu Rızasında, Hakta, Hayrda.. Hemen olur olmaz.. “Hemen olmadı!” deme..
Hemen olanları gördük ALLAHım şâhid!. Hem nelerini gördük yaşadık sizlerde yaşayın İnşâe ALLAH!. Kimse ALLAHu zü’L- CELÂLla şeyy yapmasın dışarda pazarda bir şeyy olmazda buralara yaklaşıp yaklaşıp da aşık atmaya kalkmasın!. Yazık olur, yazık olur, yazık olur!.
Yâni ALLAHu zü’L- CELÂL, ALLAH korusun “hakk etti” der, ne yapar?. Onlara ve Şeytanlara ebediyen lâneti basıverir..
Onun için biz kendi Şeytanımıza dahi lânet etmeyiz ne yaparız?. Müslüman etmeye çalışırız. Nütün eğriyi yanlışı doğruyu ne yaparız elimizden geldiği kadar kendi gönlümüze göre şeyimize göre iyilikle güzellikle yolları bulmaya çalışırız. Hele hele kendimizi evvelâ horlayarak şöyle böyle değil.: “Ben neler yaptım ya RABBi kırdığımı yumurta kırkı geçmiş!.”
Kadriye’nin söylediğine göre efendim olabilir kırk olur yüz olur ya..
Yâ RABBî!. İnşâe ALLAH Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemin sâyesinde Yâ RABBî!. SENİN Kereminle İzzeti Şerefinle İnşâe ALLAH bu SENİN Hâlifene Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemin Ümmetine, SENİN Abdullahına.. Abdullahın dişili yoktur, Abdullah erkek değildir kadın değildir. Erkek Adı olarak gelmiştir. Güzel, gelsin kadınlar Abdullah değil mi hemde Abdullahın Padışahıdır şeyy neydi SuLtÂN yâni SuLtÂN…
Onun için “Kadınları Âdemin eğe kemiğinden yarattı. Eğe kemiği gibi eğri doğrultmaya çalışırsanız kırarsınız!”
Çünkü doğrultmaya çalıştığınız şeyy Rahîmiyettir. Bizim içimizde mâtemâtikçiler vardır onların yanında biz şeyy yapmasak da Anka Kuşu vardır. Bu kâniatta tek doğru vardır o da KÜRRenin üzerindeki bir tek nokta vardır o da teğet noktasındaki akılla fikirle görülemeyen bir eğriliktir.. Tek Doğru o dur başka doğru bulamazsınız bu âlemde. Çünkü dosdoğru olan ALLAHu zü’L- CELÂLdir, Dosdoğru olan Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemin YoLudur Sırat-ı Müstâkîm YoLudur..
Onun için biz hepimiz kardeşiz çok bilen çok DUÂ etsin. çok yakın olan çok yakın DUÂ etsin, herkes birleştirsin bir aşure pişirelim bu aşiremizin adı İnşâe ALLAH Ahmed âleyhisselâm Aşuremiz olsun!. Biz bu aşurenin içinde hamdu senâ yapalım, şükür yapalım, Makam-ı Mahmud yaşayalım, MuhaMMed âleyhisselâtı vesselâmın Kevser Taslarıyla Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Adına Hesâbına O’nun Şehâdet Şerefi Şefâat Şifâsı olarak gönüllere ikram edelim, ikram edelim, ikram edelim!. Kimin kapısını çalarsak Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemin Kapısı açılır ve ALLAH Şeytana maskara etmesin!. İnsanlar Şeytana maskara oldu. Şeytan insanlara bakıyor bakıyor da.: “Yeter artık diyor git işine ben âlemlerin RABBından korkarım!. Sattın gittin RABBını bana!.” diyor yâni böyle âyetler var. Senden bana bir şeyy gelmezi ben senden uzağım, beriyim!.”
كَمَثَلِ الشَّيْطَانِ إِذْ قَالَ لِلْإِنسَانِ اكْفُرْ فَلَمَّا كَفَرَ قَالَ إِنِّي بَرِيءٌ مِّنكَ إِنِّي أَخَافُ اللَّهَ رَبَّ الْعَالَمِينَ "Ke meseliş şeytâni iz kâle lil insânikfur, fe lemmâ kefere kâle innî berîun minke innî ehâfullâhe rabbel âlemîn (âlemîne).: Münâfıkların durumu tıpkı şeytanın durumu gibidir. Çünkü şeytan insana.: "İnkâr et!" der. İnsan inkâr edince de.: "Ben senden uzağım, çünkü ben âlemlerin RABBi olan ALLAH'tan korkarım!" der."(Haşr 59/16)
Bir şeyy mi elde ettin hiçbir şeyy de elde etmedin yakınsa ben zaman zaman giderdim son zamanlarda gitmiyorum ama gidersin mezârlığa kardeşim!. Nezârlara bakarsın efendim Sönmezlerdir dolmazlardır ölmezlerdir şöyle olmazlardır böyle olmazlardır. Ula kurban olduğum yâni hiç hiç haydan hayattayken yaşarken diri iken.: “Eşhedu en lâ ilâhe illâ ALLAH ve eşhedu enne MuhaMMeden abduhu ve Rasûluhu.” bu şerefi ALLAHa verdiğimiz ahdi yaşayalım, yaşatalım Hasbî Habibî Hizmetçi olalım. ALLAHu zü’L- CELÂL’e kulluk ibâdetle yapılır, Resûlullah sallallahu aleyhi veselleme ancak hizmetle yapılır o da Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Adına Hesâbına olur.. Kendi adına imâen şöyle böyle sokma!. Seni çıkaracaksa çıkarır şöyle hâni var ya tutuyorlar ellerinde öyle gösterir geri çeker ama sen kendin çıkarsan kafanı koparırlar kafanı kafanı bir yaparsın iki yaparsın kafa gider kafa!. sonra CeheNNemin Zümerasında bulursun kendini. Âhiretin Dinin Dünyân havalarda savrulur. Demedi deme Hakan!. Bismillâhirrahmânirrahîm!. Yüce RABBımız celle celâlihu!. ALLAHümme salli ala seydine MuhaMMedin NÛRu’z- Zâtı sırrı sari ve’l- cemi’i esmâi ve’s-sıfat bi adedi ilmiken daimen kesiran mubâreken tayyiben fihi.. Yâ RABBî bu kaygan delinin de velinin de kaymak zorunda olduğu kaygan bir Âhir Dönemindeyiz çünkü kimin ne olduğunu ancak ALLAH biliyor!.
Biz bu dönemdeyiz Yâ RABBî eli SENİN Elinde olan, yâni Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemin Elinde olan, Kelâmullah Elinde olan yâni Hâlis Muhlis Sıddık ve Âdil MuhaMMedi ALLAH Dostlarının elinde elimizi kıl!. Bunu fiilen yaşat!. Çokluktan yokluktan ikilikten kurtar TEKETEKLikte TEKLiği yaşat!. İnşâe ALLAH yaşayalım ve şâhidin olalım bunu böyle DUÂyla İneşALLAHla felân fiilen yaşayalım!. Hamdolsun yaşadık Yâ RABBî diyelim ama yaş sıralamaları var ama her şeyy Beden Nefis Kalb sıralamaları var. Çoluğumuz çocuğumuz torunumuz ötemiz bötemiz bütün BİZ BİR-İZ işte bu birlikteliklerde hayırlı işler ver!. Hayrı bilen SENSİN helâl aşlar ver kızlarımıza sâlih, oğlanlarımıza sâliha eşler ver lütfü kereminden izzeti şerefinden Yâ RABBî!Ehl-i Beytî, Kur'ÂNî,Rasûlî ve RABBânî Nesiller ver!. Zaman yerler ve gökler âlemler durdukça bulutların Rahmetenli’l- ÂlemînResûlullah sallallahu aleyhi vesellemin Gönül Bulutlarından dökülen göz yaşları gibi bizim nesillerimizden Hasbî Hizmet damlaları dökülsün!. Haka yağsın boka yağsın ama çıkan el Hayy Esmâsı olsun İnşâe ALLAH!. böyle bir Hasbî Habibî Hizmet bize de nâsib et!. Bizi önce nefsimizin azgınlığından zâlimliğinden koru Yâ RABBî SEN koru!. Bize bu hususta yardım et!. Bizden isteyen olur, çok konuştuğumuz için çok olur gerçekten söyleyemeyecekleri dertleri olur, şöyle olur, böyle olur neticede BİZ BİR-İZ biz birimizin derdini neşesini künyesini tutmamıza lüzum yok!. Yâ RABBî Hakk ve Hayr olanları tecellî ettir, yardım eyle!. Hastalarımıza dertlerimize şifâ devâ ver, borçları olanlar vardır mahcub muhtaç etme edâ ver!. Ama netice olarak hepimizin gönlünü Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemin Kevser Tasında bir damla göz yaşı kıl!.
Ve BİZ BİR-İZ NAHNU Sırrını bize yaşat İnşâe ALLAH!. DUÂlarınızı beklerim daimâ DUÂ ederim!. ALLAHu zü’L- CELÂL’e emânet olun!. Es selâmu âleykum ve rahmetullah..
Esselâmü aleyküm ve rahmetullah.. Euzubillâhimineşşeytânirracîm.. Bismillâhirrahmânirrahîm.. Yâ RABBenâ!. GEÇen zamÂN için, Şu ÂNımız için ve GELecek zamÂN için =>Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem Efendimiz'in buyurup uyguladığı gibi,
Bismillâhirrahmânirrahîm, SubhÂNeke ALLAHümme ve bihamdike eşhedu enlâ ilâhe ille ente vâhdeke lâ şerike leke estağfiruke ve etubui leyk.
SubhÂNeke ALLAHümme ve bihamdike eşhedu enlâ ilâhe ille ente vâhdeke lâ şerike leke estağfiruke ve etubu ileyk.
SubhÂNeke ALLAHümme ve bihamdike eşhedu enlâ ilâhe ille ente vâhdeke lâ şerike leke estağfiruke ve etubu ileyk... diyoruz
Bismillâhirrahmânirrahîm, Hasbunallah ve nime’l- VEkîL celle celâlihu, Hasbun ALLAH ve ni’me’l- KEfîL celle celâlihu, Hasbun ALLAH ve ni’me’l- KÂfî celle celâlihu, Hasbun ALLAH ve ni’me’l- NASîR celle celâlihu, Hasbun ALLAH ve ni’me’l- VELî celle celâlihu, Hasbun ALLAH ve ni’me’l- MEVLâ celle celâlihu, Hasbiye ALLAHu Lâ İLâhe İLLâ Huu, Gufraneke RABBenâ ve ileyke’l- MASîR, Ve Hüve alâ küllî şeyyin KADîR celle celâlihu, SadakALLAHu’l- AZîM!.
ALLAHümme salli ve sellim ve bârik alâ Seydinâ MuhaMMedin sallallahu aleyhi ve sellem istecârtu,
ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ MuhaMMedîn Abdike ve Nebîyyike ve Resûlike ve Nebîyyi'l- ÜMMîyyi ve alâ Âlihi ve Sâhbihi ve EHL-i BEYtihi ve ÜMMetihi..
ALLAHu zü’L-CELÂL =>Lûtfu Keremînden İzzeti Şerefinden bizi Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in Şehâdet Şerefi ve Şefâat Şifâsına ulaştırsın bizi Hakkta Hayrda ve Rızasında kılsın!.
Yâ RABBenâ!.SANA sonsuz Şükürler ve Hamd OLsun!. ALLAHu zü’L- CELÂLin Lütfu Keremi İzzeti Şerefi ve Selâmı üzerimize olsun cümlemizin İnşâe ALLAH celle celâllihu!. ALLAH celle celâlihu Bizi =>Her Yer, Her ZamÂn, Her HâL ve Her Nefeste =>Hakkta Hayrda ve Rızasında kılsın bizim kusurumuza bakmasın ve bizi Hakka ve Hayra yönlendirsin İnşâe ALLAHu’r- RahmÂN!.
ALLAHümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyîdinâ MuhaMMedin Abdike ve Nebîyyîke ve Rasûlike Nebîyyî’l- Ümmîyi ve ala âlihi ve sâhbihi ve Ehl-i Beytihi ve Ümmetihi!. Yâ RABBu’l- Âlemîn!.Yâ Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem!.
Yâ RABBENâ!. Bağışlanmamızı ve TEVBEmizi kabul etmeni SENden yalvarıyoruz, DUÂ ediyoruz ve Bizi Koru ve RIZANda =>Hakta ve Hayrda kıl Cem'i Cümlemizi!.İnşâe ALLAHu’r- RahmÂN
Lâ İLâhe İLLâ ALLAHu vâhdehula şerike lek lehu’l- Mülkü ve lehu’l- Hamd ve hüve Hayyun lâ yemut biyedihi’l- Hayr ve hüve alâ küllî Şeyin KADîR.
Ve’l- Hamdulillahi RABBu’l- Âlemîn!.
ALLAHu zü’L- CeLÂL=>BİZe MuhaMMedi bir Gayret ve ANLAyış versin ve Bizim üzerimizde =>EL=>EL’e =>Ehl-i Beyt ELini Ümmet-i MuhaMMed’e nâsib etsin!. Rasûlullah salllallahu âleyhi ve sellemin Şehâdet Şerefini Şefâat Şifâsını Yaşatsın BİZe!. Kelâmullah’ı DUYup =>UYmanın BİZ BİR-İZ Güzelliğini yaşatsın RABBu’l- Âlemîn celle celâlihu!.
ALLAHu zü’L- CeLÂL va’dinde ve sözünde sadıktır bizi de sadık kılsın! İnşâe ALLAH duymak ve uymak nâsib etsin diye RABBımıza Cânı gönülden DUÂlar ederiz. DUÂlarımız şüphesiz ki kendi nefsimizden başlar mutlaka bizden başlar yakın çoluk çocuk akraba eş dost böyle dalga dalga gider hiç eksilmez bir bileşik kap gibi hepsi aynı seviyede birleşirler tatmin olmuşlardır, itminâne ermişlerdir. Razıyeten merdiyeten sırrı zuhur etmiştir ALLAHu zü’L- CELÂLin murad ettiği emri yerine gelmiştir İnşâe ALLAHu’r-RAHMÂN!.
Biz böyle güzellik ve özellik içinde ALLAHu zü’L- CELÂLin muhteşem es Semi’ Selâmeti İnâyeti Hidâyeti Rahmeti İzzeti ve Selâmeti bizim ve ÜMMet-i MuhaMMedin üzerine olsun diye DUÂ ederiz Yüce RABBımıza!. Yüce RABBımız celle celâlihu bizi nefsimizin hevâ ve heves perdesinden kurtarsın ve onları hevâ ve heves dediğimiz olmazsa olmazı onları hakka çevirsin ki onlar bizim hevâ ve heveslerimiz beden ve Kalb Zâhir Ve Bâtın Kanatlarımız demektir. Yanlışa gittiğinde kopmuştur, doğruya gittiğinde ise onlarsız olmaz!. Çünkü nefs ALLAHın Nefsi’nden yaratılmıştır.
RûH =>ALLAHın NÛRudur =>Kur’ÂN-ı Kerîm okunsun da anlansın anlaşılsın ve yaşansın diye gelmiştir. Yoksa “eser yüklü eşekler” diye tâbir etmiştir ALLAHu zü’L- CELÂL.
Tüm bilgileri biliyor ama bir hamal bile değil yâni akıllı bir eşek yâni gibi açık seçik söylenmiştir. Onun için hepimiz ayık olmamız, lâzım doğru olmamız lâzım, Hakkta Hayrda ve Rızada olmamız lâzım. Ve her zamÂN söylediğimiz gibi ALLAHu zü’L- CELÂL hepimizi bizzâtihi Kendi NÛRundan halk etmiştir, oradan buradan almamıştır. Öyle bir şeyy ora bura yok zâten!. Bütün Kâinâtı öyle yaratmıştır. Biz ALLAHu zü’L- CELÂLin hâlifesi olarak yaratıldık, mükerrem kılındık, keremli kılındık ve Hakk ve Hayr üzere kılındık. Yâni bunlar bizim özelliklerimiz bunları biz kazanarak elde ediyor değiliz =>zâten öyleyiz yâni ALLAHın hâlifesi oluşumuzu biz şöyle yaparsak böyle yaparsak değil zâten öyleyiz. Şu anda öyle olmayı anlamaya çalışmaktayız. Bizde olan verilir olmayan ne verilir!. Yâni bütün Kâinâtı gösterseniz de, göz verilmemişse görmekten sorgu da yoktur, sualda yoktur!. Çünkü ona o imkan sağlanmamıştır. Onun için hepimiz ayık olalım. Her zamÂN söylediğimiz gibi özellikle Almanya da ki Güvercinlerimiz başta olmak üzere. Çünkü onlar bize ALLAH Dostlarının emanetidir. Gerçekten öyledir, herkes bize Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimizin emanetidir, bizim canlarımızdır. Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellemin NÛRundan emanettir. BİZ hepimiz emânettir bize. Yüklenen Emânet =>Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellemin NÛRuna karşı Saygı Sevgi Hürmetle yerine getirmek =>ALLAHu zü’L- CELÂLin NÛRuna karşı bu ni’metlere karşı Şükretmek Hamd etmektir. Ve bunun dahası yoktur. Yâni işi fazla tantanaya alıp da şöyle yap böyle yap içi boşsa boşa konuşur yâni. Biraz önce Emre’ye de gösterdim bizim için çok önemli olduğu için söylüyorum. TEKe TEKk Teras Tekkesinde bizim Sepetçi Dedenin bir sepeti var. Kumrular orada yavru çıkardılar. Sonra anayla kız kapıştılar, baktılar şu bu felân. Ama bozuk bir yumurtanın üzerinde nerdeyse 20 gündür yatıyor, o gidiyor eşi geliyor yatıyor felân. Çağırıyorlar çığırıyorlar dedim ya.: “Bu 20 günde çocuk doğar ne oluyor böyle?!” dedim. sonra bir bırakıp gittiler.
Şunu demek istiyorum mesele sonuç doğurmalı!. Yaşıyoruz bütün ibâdetlerini yerine getiriyoruz. İğnenin ucu neydi =“Lâ İLâHe İLLâ ALLAH MuhaMMede’r- Rasûlullah.” Sonuç buydu.. son uç buydu.. bu yoksa hiçbir şeyy yok!. İğnenin arkasındaki delik ne deliğiydi?. O Bağ Deliğiydi. Kime bağlıydı?. “EL =>ELe =>EL=>ALLAH”a bağlıydı. Diyelim ki onu kırmış. Onu kırmışsa, bağsız kalmış İnsanın Tercihi =>“İnşâe ALLAH =>RABBımın da DİLEmesiyle.” derken RABBım zâten diliyor, insanlar bunu yanlış anlıyor!. RABBım isterse ->OLur, RABBım istemezse ->OLmaz!. Böyle bir şeyy değil =>ALLAH ->Hakkı ve Hayrı istemiştir, emretmiştir bitmiştir o iş!. Senin tercihini inşâ edip etmeyeceğini ortaya koyup “binâ” hâline getirip getirmeyeceğin, beyân edip etmeyeceğin meçhul!. Bunu =>“BEN Şe’ÂNuLLAHta inşâe inşâ ederim =>İnşâe ALLAH!” budur. ALLAHın Yardımıyla Dilemesiyle. O zamÂN BEN ALLAHu zü’L- CeLÂL.: “BEN sizin Hasbî7karşılıksız =>Vekîliniz-Kefîliniz-Kâfiniz-Nasîriniz-Velîniz-Mevlânızım!”
Vekefâbillahi =>ALLAH kâfidir.. Yâni daha başka bir şeye gerek yoktur. Hâkikâten yoktur. Çünkü onlar da, senin benim gibi kendisi muhtaçtır yâni.. Onun için hepimizin gönlü Hakk ve Hayrda Rızasında olsun İnşâe ALLAHu’r-RAHMÂN!.
Şimdi bazı insanlar vardır temiz.. Kendi kapları kadardır temizdir, pırlanta gibidir ki, bu =>Kendi tercihidir =>RABBımın Hibesidir ->Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Şefaatıdır ->ALLAH Dostlarının Himmetidir bunu biz bilemeyiz.. ALLAHu zü’L- CELÂLin Kendi Kaderi içerisinde nasıl yürüyor nasıl gidiyor biz onu bilemeyiz. Ama böyle insanlar vardır.
Meselâ Hatice Abla vardır Almanya da.. Aslı Bacıma benzer çok böyle desen ki.: “Keşiş Dağına ->ALLAHu zü’L- CELÂL gelmiş!.” desen Dudu Ebem gibi.: “Ha beni bir götür Memmedim!” der ki, bu kadar saf ve temiz olarak öyle bir inânç taşımaktadır. Bu kolay bir iş değildir. Yâni herkesin canının istediği gibi değildir buna da dikkat etmemiz gerekiyor!.
Bu Ablamız hâni zikirmatikler vardır parmağına takıyorlar “tık tık” yapıyorlar ya bu da Kur’ÂNmatik gibidir Maşâe şALLAH!. Yâni onun belli bir kültürü vardır, belli bir seviyesi vardır!. Ama o, Kur’ÂNı anlayıp anlatmak üzere değil de ->Kur’ÂNla konuşmak üzere halk edilmiş birisi gibi. Yâni samimî, has, temiz.. Rahmetli Aslı Bacımın benzeri gibi yâni..
Bu da güzel bir şeyy.. Bu Ablamızın iki adet hatmi var bu hepimizin.. Faydalanmamız içinde Hacer Bacıma söylemiş.: “Benim hatim DUÂsını yapsın Âbin!.” diye. Biz de yaparız.. Bir de biliyorsunuz ALLAHu zü’L- CELÂL herkesi Hakkta Hayrda ve Güzelliklerde yaşatmak üzere Yuva Sâhibi kılsın!. İnsanın kendi yuvası gibi var mıdır.. Çivi çaksa ->kendisi için.. Bir şeyy yapsa kendisi için, gelecek eşi dosdu için, güzellikler için yapar.. Ve bu imkanları da ALLAH Hakkta Hayrda bütün Kardeşlerimize Yavrularımıza tecellî ettirsin!. Bunlardan birisi de Gökhan ALLAHu zü’L- CeLÂLin yardımıyla geçenlerde o da Almanya’da bir ev aldılar. Efendim Zehrâ gil onunla uğraştılar. Gâyet güzel yaptılar. Ben RABBu’l- Âlemîne DUÂ ederim ki. orası Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem Efendimizin Gönlündeki Güvercinler için Kardeşçe “BİZ BİR-İZ” Yuvası olsun İnşâe ALLAH diye DUÂ ederim.
Ve bu çok önemli bir şeydir bizim Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem Efendimize yakınlığımız =>Rasûlullah sallallahu âleyhi ve selleme hizmetle ölçülür ibâdet edemeyiz. Çünkü ibâdet ALLAHa yapılır ve ölçülür. Rasûlullah sallallahu âleyhi ve selleme hizmet edip ibâdet etmezse yanlış olur. Hizmetten kasdım şudur bir çocuk büyütüyorsunuz bu çocuğu tek katlı duvar gibi kaldırırsanız yel de yıkar, sel de yıkar bunu. Bunun mutlaka çift dikiş geçmesi gerekiyor Zâhir ve Bâtını kullanması gerekiyor. Zordur ama mutlaka lâzımdır, mutlaka lâzımdır ve kesinlikle sorumludur. ZamÂN çabuk geçer karşıya geçer. “Bunun mesulü kim?.” dediğinde sen kendin dersin ki, ben kendim derim ki.: “Bunun mesuliyeti benim ben!.” bu kadar mesuliyet var. emânet var. Onun için Hatim DUÂmızı kısaca yapalım ve En’âm/Ni’metler Sûremize geçelim İnşâe ALLAH!.
ALLAH’ın İzni ve İnâyetiyle.. ALLAH’ın İzni ile dediğimiz de yine bir yanlış değil de eksik anlama var. ALLAH izin verecek, vermeyecek anlamında değildir. Ben İnşâe ALLAH. ALLAHu zü’L- CELÂLin Kur’ÂN-ı Kerîm’de ve Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellemin Kur’ÂN-ı Kerîmden buyurduğu duyurduğu güzellikleri İZLerim demektir. Bunun için RABBım bana bir akıl fikir vermiş, tercih imkanı vermiş Beden Nefis Kalb ve RûHumu oraya yönlendirmemi HİZBULLAH tarafında olmamı, Vefsimin imtihanı gereği iki tarafa meyilli olduğunu buna çok dikkat etmemiz gerektiğini, israr ederse bilerek yaparsa lânetlemektedir en ağır şekilde demektedir çizgileri çok nankörlüğünün çok ağır örneklerle anlatmaktadır ki gerçekten çok ağırdır. Onun için hepimizin emânetiyiz “hepimiz birbirimizin çoluğumuz çocuğumuz ALLAHın emanetidir, biz birbirimize emanetiz” demektir. Emânettir ne demektir?. En eninde olan demektir. İmânın eni’nde inançtır. Yâni bunu hiç kimse değiştiremez demektir. Bu değiştiği zamÂN her şeyy yok olur. Çünkü imân->amel boşadır!. Onun için de bizim milletimiz bu yolla yıkılmaya yüz tutmuştur. İslâm Milleti ne yapmıştır?. İmân var deniliyor amele gelince fırıldak dönüyor zâten. İmân her şeyleri vs. biliyor bir tanesi çalışmıyor bakıyorsun.. Yâni Kur’ÂN dilinden düşmüyor işlemlere bakıyor adâletsizlik merhametsizlik her türlü bütün Şeytan ve iblis ahlâkları fiilen işleniyor. Buna çeşitli kılıklar geçiriyor ve bunun üstüne İslâm Örtüsü örtemez kimse hâşâ, Kur’ÂN örtüsü örtemez!. Tam tersine İsrâ Sûresinde biliyorsunuz bu mü’minlere şifâdır kâfirlerin de derdini ziyâde eder yanlıştır onları mahveder.. Onun için sadakat bizim birinci işimizdir sadakat.. Sadakatla imân edenler samimîyetle amel ettikleri takdirde Tahkîk İmân ve Sâlih Amelle Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellemi ayak ayak İZLERLer adım adım İZLERLer ve Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellemin yüreğinde olurlar =>BİZLiği fiilen yaşarlar.. Ne Bizim Kitabımız öbür tarafta âhirette okunsun diye gelmiştir ne de, amel öbür tarafta yapılsın diye gelmiştir!. Efendim ALLAHu zü’L- CELÂL Kerimdir.. İyi de, orada Kerim de bura da Kerim değil mi?. “Ben orda şehâdet ederim!.” mi diyorsun. Ne demek bu hâkikâtleri neden yaşamaktan kaçıyorsun!. “Zorlaştırmayın kolaylaştırın!.”
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Kolaylaştırın, zorlaştırmayın ve müjdeleyin." Bir rivayette de: "...Isındırın, nefret ettirmeyin..." buyurmuştur.
(Enes radıyallahu anhu’dan; Buhârî, İlm 12, Edeb 80; Müslim, Cihad 6, 7, (1732-1733))
Ebu Mûsa radıyallahu anhu.: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, Ashâbından birini herhangi bir iş için gönderince şu tenbihte bulunurdu.: "Müjdeleyin, nefret ettirmeyin; kolaylaştırın zorlaştırmayın."
(Müslim, Cihâd, (1732.))
Bunlar güzel şeylerdir insanları zora sokmadan, onların canını yakmadan, çatır çatır kemiklerini kırmadan güzellikle hoş şekilde yâni..
Bir çok insanlar vardır bunu Siirtli Hocam da çok güzel şeyy yapmıştı yapardı meselâ Kendi Torunu Hanife doktor çıkacaktı.Oo zamÂNlar kıyametler koparken.: “Ben başımı açmam okulu terkederim!.” Deyip yapmışlar sonra bir şeyde olmuştu da bu da onun için markette Tıp Fakültesini bırakmış da bir markette kasiyerlik yapıyormuş da Hocama sordular. Hocam dedi ki.: “Hiçbir örtünme âyetinin arkasında ALLAH lânet etsin yok, ALLAH Gafûru’r- Rahîmdir vardır!.”
Bu çocuklar daha, Tahkîk İmânı Sâlih Ameli bilmezken, yapmazken bu çocukların imânıyla neden oynanıyor!.. Bunun için okul terkedilmez ve bir gün geldi ki serbest oldu. Hânifeydi ismi Hânife, Şimdi kapalı inândığı şeyi yaşayan ama o zamÂN Hocam şunu söyledi.: “Hayır okula girdiğin zamÂN aç başını ve dersinden çıkınca dışarıda kapa! Bu zulüm onların zulmüdür onların yanına kalmaz!.”
Ama biz de vazgeçmeyelim şunu demek istiyorum basit şeylerin altında herkes bilir ki bu örtünün altında “Hizbu’ş- Şeytan” da olur “HİZBULLAH” da olur!. Bence önemli olan örtü olsun!. ALLAHın Emri emrimizdir başımız gözümüz üstüne!. Ama şunu unutmayalım ki Tahkîk İmân olsun ve Sâlih Ameli olsun =>ALLAH için işlensin!. Sakın ve sakın Kendi Nefsinin Hevâ ve Hevesi için olmasın!.
Gençtir şudur budur bütün güzelliklere hakkı vardır sınırları içerisinde her türlü güzellikleri yaşar fakat =>RABBısıyla yaşar, ceryâni kesmez!. Ceryanı keserse kim olursa olsun kokar!. Onun için buyuruyor Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem iki parmağıyla göstererek.: “Fatimâ Fatimâ Sabah Namazının Farzını yâni eğer kılmadıysan Baban MuhaMMed’e güvenme!.” Hüsrandasın!.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Ey Allah’ın Rasûlü olan MuhaMMed’in kızı Fâtıma! Allah Katında makbul olan sâlih ameller işle! (Aksi hâlde, Babanın Peygamber olduğuna güvenme!) Çünkü ben, (kulluk yapmadığınız takdirde) sizi Allah’ın azâbından kurtaramam!” buyurmuştur.
(İbn-i Sa‘d, II, 256; Buhârî, Menâkıb, 13-14; Müslim, Îman, 348-353)
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Ey Resûlullah’ın Kızı Fatıma! Sen de kendini Allah’tan satın almaya çalış; zirâ senin için de bir şey yapamam.” buyurmuştur.
(Buharî, Vesâyâ 11; Tefsir (26) 2; Müslim, İman 348-352.)
Ölçü çok basittir.. Yâni bunda bir şeyy yok.. Terrcih ve Prensib meselesi.. Geçmişimde de benim çocuklarım ilkokul üçe gelen sabah namazı dahil namaza kalkardı, ödüllendirirdik. Ve daha selâm verir vermez güreş başlardı. Üstüme saldırırlardı şuydu buydu.. Ama bu gün her birisinin çocuğu var.. Yâni demek istiyorum ki iyiliklerle güzelliklerle doğruluklarla Hakk ve Hayrla dostça ve âdilce bu iş.. Hiçbir zamÂN kimsenin analığını babalığını çocukluğunu saygı ve sevgisini eksiltmez doğru oranda verilirse.. Verilmezse bal iyiymiş bir teneke yedim geberirsin, adam gibi ye yâni.. Onun için söylüyorum hiç kimse kendi hâlinden dolayı bir yanlışa kapılmasın ve ALLAHu zü’L- CELÂL, Kur’ÂN-ı Kerîm’de buyurmuştu siz geçmişiniz için geriye dönün ALLAH ve ALLAHın Rasûlullahına =>teslim olun, imân edin, tâbi olun, itaat edin ve deyin ki.: “Ben döndüm yâ RABBî tevbe ve etebu döndüm artık!. Geriye dönen gâbirunlardan değilim, geberiklerden değilim!. Çünkü anladım geçmişte şunu yaptım bunu yaptım ben.. felân bir şeyy söylememe gerek yok SEN âyetlerde buyurduğun gibi yüzümü karnım gibi dümdüz edersin, böyle yaparsın da ellerim konuşur ayaklarım da şâhidlik yapar.: “Biz bunları yaptık bunları ettik!.” diye..
Onun için her şeyi yaratan ALLAHu zü’L- CELÂL’e karşı bir şeyy yok, bu dönüş doğru dönüş olmalı!. Bundan dolayı ALLAHu zü’L- CELÂL’e.: “Gelecek çok karışık gözüküyor!.” deme. Karışık gözükmüyor gelecekten hiç kimse bir şeyy bilmiyor. Onun için buyuruyor ALLAHu zü’L- CeLÂL.: “ve hüve alâ küllî şeyin Kadîr!.”
“Küllî şeye Kadîr olan RABBu’l- Âlemîn!. ben SANA candan yürekten teslim oldum. sana ve Rasûlullah sallallahu âleyhi ve selleme teslim oldum ve Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellemin istikâmetinde seviyelendim!. Gerisi Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem ki=>İmâmı Mutlak, Mürşidi Mutlak, Muhtarı Mutlak, Mutlak-ı Mutlak MuhaMMed âleyhisselâm’ın arkasında “ALLAHu EKBeR!.” Dedim.. Ellerini =>Erkekler döl işâreti olan göbek bağının üzerine işâretini çakar ve ALLAH yazdırır, sağ elini sol elinin üzerine.. =>Kadınlarda süt kaynağı olduğu için göğüslerinin üzerine ellerini ALLAH için koyarlar.. Ve Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellemin Fâtiha okuyuşunu.: “Elhamdulillahi RABBu’l- Âlemîn”le =>Hamd ancak ALLAHu zü’L- CeLÂL’i =>BİLen BULan OLan ve YAŞAyanların ANLAyacağı bir şeydir ki, ALLAHa âittir. Ve HAMD ediş onun için AHMEDdir,
HAMD=>göbekten “mim”lenince AHMEDdir, HAMİDdir.
HAMD=>Bir daha “mim”lenince MAHMUDdur
HAMD=>Bir daha “mim”lenince MuhaMMeddir..
Ki, iner gelir bizimle taaa Beden Sahasına =>ABDULLAH olur. Bizim gibi olur ve bizim SEVİYELendiğimiz “ABDUHU SEVİYESİ”dir.
“Biz Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem ile seviyelemiyoruz!” dediğim budur. Rasûlullahlıkla seviyelenmeyiz ABDUHU kısmıyla seviyeleniriz.. Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellemîn bir tarafı “ABDUHU=KUL”dur ama öbür tarafı ALLAH ve RASÛLULAHa âit bölgedir. Orda İmâm-ı Mutlakdır ki, bütün yaratılanlarla bizde O’nun NÛRundan yaratıldık. Hep beraber bizde bu Yüce Hayat Namazına dururuz. Böyle olduğu zamÂN bizde Her Yerde Her Anda Her Halde ve Her Nefeste =>BİZ BİR-İZlik vardır =>NAHNUluk vardır. Ne yaparsak yapalım ibâdet.. İbâdetten kasıd nedir?. ALLAHa kulluğun farkında olmaktır Daimîyet Bileliğinde olmaktır. “Bir ALLAH var bir de ben varım!.” demek küfürdür. Zâten biz çok şükürler olsun NÛRundan yaratıldık biz oradan buradan toplanmadık =>NÛRundan yaratıldık bu aşikârdır. Yaşayan DİNdir bu, yaşayan İSLâM Dînidir. Çünkü bu DİN =>HAYy olan MuhaMMed âleyhisselâtı vesselâm’ın Rasûlullahlığından bahsediyor hayy olan Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem, HAYy olan ALLAHın HAYy olan İSLâM Dîni orası burası şurası geçmişi geleceği felân.. Şimdi şöyle halledelim fiilen yaşayalım yaşamazsak sonuç sıfırdır.. “ALLAH Kerimdir!.” Sen de kerimsin “mükerrem yarattım” diyor.. “ALLAH Azîzdir, sen de İzzet Sâhibisin.. Kur'ÂN-ı Kerîm’de =>ALLAH, Rasûlu ve Mü’minler izzetlidir.” buyuruyor. Neden zillete düşürüyorsun? Neden yalanın, haramın, şunun, bunun, güvensizliğin, i’timâtsızlığın, yeisliğin, çeşitli şeylerin üzerine ALLAHu zü’L- CeLÂL’in kanat gibi sana verdiği hevâ ve hevesini neden Rasûlullaha ve Kelâmullaha kullanıp da kanatlanıp uçmuyorsun?. Neden yanlışlara düşüyorsun?. Felsefecilerin, Hayat Koçuymuş vs. ne bileyim uyduruk kaydırık hepsi doğru gibi gözüken en sonuçta ise iğnenin ucu ve deliğini kırıp da.: “Al ne edersen et benden de uzak dur! Ben âlemlerin RABBinden korkarım!” der İblis bile korkar yâni.. Ve bunların çoğunu görüyoruz ve öyle insanlar gördüm ki nefret edilecek bir surette ve onursuz bir halde kalmışlardı!. Bunlar kendilerine zulmedenlerdir, yazıktır!. Gerçekten yazıktır!. Şundan dolayıymış, bundan dolayıymış!. Ne şunu bunu git mezâr taşına sor bakalım mezâr taşında şu mu varmış, bu mu varmış!. Yok Efendim herkes Anasından doğar ve herkes Toprak Anasına girer!. Bu kadar basit mesele Rahîmden girip Rahîme girmektir.. ANA Rahmi =>ALLAHu zü’L- CeLÂL’in CeNNetü’l- Alâsı’dır ve sen burdan tertemiz çıkıyorsun!. Kim olursan ol, akıl fikir kader tüm bunların tümünü biliyorum evet yaşıyorsun!. Bir tiyâtroyu herkes kaderi ve kadarınca yapması gerekenleri yapıyorsa gireceği bildiğimiz Toprak Rahmi yine CeNNet hatta hadisler vardır.: “Beni hemen yetiştirin, niye oyalanıyorsunuz!.” der. Çünkü ölüm anında insanlara gideceği yerler gösterilir. Diğeri ise.: “Beni neden götürüyorsunuz?.” dediğini büyüklerimizden bizzât yaşadığımızdan biliyoruz.. Yaşadığımızdan biliyoruz..
Onun için bize ALLAHu zü’L- CeLÂL, bu şuuru versin!.
Euzubillahimineşşeytânirracim
Bismillâhirrahmânirrahîm
ALLAHümme salli ve sellim ve bârik ala seyyîdinâ MuhaMMedîn abdike ve Nebîyyîke ve Rasûlike Nebîyyî’l- Ümmîyi ve ala âlihi ve sâhbihi ve Ehl-i Beytihi ve ümmetihi..
Bismillâhi’r- rahmâni’r- rahîm.
Kul huvallâhu ehad. Allâhu’s- samed. Lem yelid ve lem yûled. Ve lem yekun lehu kufuven ehad. ALLAHu EKBeR!.
Kul huvallâhu ehad. Allâhu’s- samed. Lem yelid ve lem yûled. Ve lem yekun lehu kufuven ehad. ALLAHu EKBeR!.
Kul huvallâhu ehad. Allâhu’s- samed. Lem yelid ve lem yûled. Ve lem yekun lehu kufuven ehad. ALLAHu EKBeR!.
Bismillâhi’r- rahmâni’r- rahîm.
Kul eûzu bi rabbi’l- felak. Min şerri mâ halak. Ve min şerri gâsikın izâ vekab. Ve min şerrin neffâsâti fî’l- ukad. Ve min şerri hâsidin izâ hased.. ALLAHu EKBeR!.
Bismillâhi’r- rahmâni’r- rahîm.
Kul eûzu bi rabbin nâs. Melikin nâs. İlâhin nâs. Min şerri’l- vesvâsi’l- hannâs. Ellezî yuvesvisu fî sudûrin nâs. Mine’l- cinneti ven nâs.. ALLAHu EKBeR!.
Bismillâhi’r- rahmâni’r- rahîm.
El hamdu lillâhi rabbi’l- âlemîn. Er rahmâni’r- rahîm. Mâliki yevmi’d- dîn. İyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn. İhdina’s- sırâte’l- mustakîm. Sırâtallezîne en’amte aleyhim gayri’l- magdûbi aleyhim ve lâ’d- dâllîn. Âmîn!.. ALLAHu EKBeR!.
Âmine Yâ Muin!.
Yâ Lâtif!. Yâ Kerîm!. Yâ RAHÎM!. Yâ Rahmân!. Yâ Hannân!. Yâ Mennân!. Yâ Deyyân!. Yâ Furkân!. Yâ Sultân!. Yâ ALLAH celle celâluhu!.
Evvelen Âhiren, Zâhiren, Bâtınen Âmennâ, Sadaknâ ve Şâhidnâ..
Eşhedü enlâ ilâhe İLLâ ALLAH ve eşhedü enne MuhaMMeden Abdûhû ve Resûlühû…
ALLAHu zü’L- CeLÂL Yüce RABBımız bu güzel Haticemizin güzel Canımızın okuduğu hatimleri Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem Efendimizin Yüce RûHunda, diğer Peygamber Efendilerimizin yüce RûHunda, ALLAHu zü’L- CeLÂL’in övdüğü Annelerimizin yüce RûHunda, Ehl-i Beyt âleyhisselâm’ın yüce RûHunda, Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellemîn sâhib çıkan ve sâhib çıktığı Sahabe-yi Güzin, Aşere-i Mübeşerenin yüce RûHunda, şu ÂNda şehîd olmakta olan şehîd olacak olan olmuş olan bütün Şühedâlarımızın HAYy olan Şuhedâlarımızın yüce RûHunda =>NÛR-u MuhuMMed âleyhisselâtı vesselâmı =>EL =>ELe =>EL =>ALLAHa şekilde Cân Ceryanı olarak DİRİ HAYy olarak getiren ve bize =>Ehl-i Beyt âleyhisselâm’ın şahsına mahsus Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellemîn ->Teni ->Cânı ->Kanı ve ->İmânına aktaran =>Velâyet Kablosunun içinde Nübüvvet Ceryanını bitmeyen Nübüvvetini bize aktaran =>Nebîyyî Ümmî ANALığı sürekli bize getiren ve sürekli bizi üreten maddî ve mânevî bu ürememizi ve bize İlahî Ceryanın Ehl-i Beyt âleyhisselâtı vesselâm’ın MuhaMMedî HİMMEtini arka çıkışını yâni el edişini çünkü Onlar =>Merhametin ve Rahmetin Kablolarıdır. Geçenlerde böyledir. Şu ÂNda olanlarda böyledir. Gelecek olanlarda böyledir ve Sadakatlarında İnşâeALLAHu’r-RAHMÂN dikkat edip Samimîyet yâni İhlâsla Sabredenlerin Selâmet Anahtarı olduğu kesindir. Yâni elini değen ceryanı bulur.. Haa o onu bağlar. O onu bağlamaz!.
Merak etme kimseyi kimseye muhtaç etmemiştir herkesin fişi de prizi de kendisine halk etmiştir. Fakat burada bunu buna takarken nasıl bebek doğuyorsa ağzıyla memeyi arıyorsa, nasıl 18 yaşına gelip kendisine eş arıyorsa, nasıl ilk çocuğu doğduğunda göklere fırlıyorsa.. Her ne ise bu aşamaların tümünde bir şeyy oluyor!.
Bütün bunlar ALLAHu zü’L- CELÂLin Muradında ve Emrinde belirtildiği Rasûlulllah sallallahu âleyhi ve sellemîn Yolunda Hakk ve Hayrla birleştirilmesine hizmet ediyor. MuhaMMedî Hasbî Hizmet ediyor herkes sanki parmaklarını birbirine geçiriyor gibi geçiriyor aa ceryan bende de varmış gibi çünkü ALLAHu zü’L- CeLÂL hesâbını kendisi sorar ALLAHu zü’L- CELÂL ni’metini kimseye vermez kendi ALLAHın ni’metidir ben yapıyorum diyenler sana böyle bir şeyy yaptım diyenler kendini bilmeyenlerdir MuhaMMedî Melâmetin lafını edenlerdir.
Yoksa hâkikâtta çok iyi biliriz ki NÛR =>ALLAHın NÛRudur ki, Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem’de emanettir, ortağı değildir. Hepsinde emanettir, bizde de emanettir. Yâni biz Hizmetçiyiz bunu çok iyi anlayın diye söylüyorum kuru kuruya şeye girmesin diye söylüyorum..
İnşâeALLAHu’r-RAHMÂN ve yer yüzüne gelmemize sebeb olan Atalarımız kimlerdir. Nedir ne değildir bilmiyoruz İbrahîm âleyhisselâm öyle diyor.: “Ben Rahmet DUÂ ederim, RABBım ne yapar onu kendi bilir..”
Ama şu anda yer yüzüne gelmiş bir Nillet bilmiyorum hangi zamÂNda gelmiş hangi Memlekette yaşamış ben benden öncekilere Rahmet DUÂ ederim. Çünkü kâfir olduklarına şâhid değilim yâni ve inâncım Mü’mindirler Müslümandırlar. DUÂ ederim tâbi DUÂ bizim üzerimizde onların yüküdür. Yâni emânetidir yâni ve âhirette geçen Ebelerimiz Dedelerimiz Analarımız Babalarımız Akrabalarımız Komşularımız ne bileyim birlikte şeyler olmuştur, haller geçmiştir. DUÂ istemiştir gönlünden geçmiştir. Yâni öyle olmuştur ki çok yüce bir ALLAH Dostu DUÂ edeni kalmamıştır. DUÂ beklemektedir DUÂ bekleyenlerin yâni bend e DUÂ istiyorum diyenlerin yaşayan birisi benim içinde DUÂ etsin diyenlerin Bunlar ALLAHu zü’L- CELÂLin Lütfü Keremi ile İnşâe ALLAH ve netice olarak bu DUÂyı okumamıza sebeb olan güzel Hatice Bacımızın Annemizin Kardeşimizin Bizim Haticemizin bu güzel ikramını ALLAHu zü’L- CeLÂL kabul etsin!. Kabul etsin derken kiraz sepet sepet etrafına Anası Babası “Bizim Hatice kiraz göndermiş gelin gelin!.” diye ikram etsin.
Çünkü bu amaçla okuduğuna emîniz bizde onun için kendisine çok teşekkür ediyoruz ve biz inânıyoruz ki ben görmüştüm Güzel Bir İnsandı çok güzel bir insandı gönlü pırıl pırıl Fatmatü’z- Zehrâ Anamız gibi ALLAH güzel etsin, BİZ BİR-İZ etsin İnşâe ALLAH!. Ve de başında söylediğim gibi bu DUÂlarımızın güzelliği ve özelliği İnşâe ALLAH Zehrâmızın Gökhanın Hamzanın ve Muhammedin de içinde yaşadığı bu güzel yuvayı Rasûlullah salllallahu âleyhi ve sellem Efendimizin Hizmet Ocağı kılsın, Ravzası kılsın ve sadece ALLAH için ve Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem için hizmet eden ve kendi nefsinin hevâ ve hevesini Hasbî ve Hâbibi Hizmet Kanatları hâline getiren bir neslin ve orada yaşayan bütün Kardeşlerimizin de gönül evleri olsun ve orada bir damla SUyunu içeren BİZ BİR-İZlik NÛRuna ersin çok önemli bir şeydir!. Çok önemli bir şeydir!. Bunda ise hiçbir ölçü düşünülmesin buraya şöyle olan girer böyle olan girmez değil!. Kimin göbeğinden atıyorsa diyorlar ya.: “Pehlivânlar göbeğinden atanlar gelsin!.” Çünkü bu kapı ALLAHu zü’L- CELÂL Kelâmullah ve Rasûlullah Ehl-i Beyt Kapısıdır, bizim kapımız değildir. Buraya giren dâvetsiz girer ALLAH korusun derse ki “dolaşacam” yine kendine yazık eder. Bizim için değil Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem üzülür yâni bunu demek istiyorum biz İnşâe ALLAH olumlu konuşuruz. Hepsi güzellikler içinde gelsin ve hepsi boş bir hevâdır.. Nice tapular vardır evler vardır alınmıştır şöyle olmuştur böyle olmuştur onun için olmuştur da sonra ne olmuştur =>virân olmuştur.. Sordum burdaki kapıcıya dedim ki.: “Neden Burası Osman Bey Çıkmazı?.” Diye.. Osman Beyden kalan ise bir gün atarım siteye bahçenin köşesinde o zamÂN bir tandır yaptırmış Adam Ağa olduğu için bir tek o kalmış o da ırmağın kenârında olduğu için oraya yıkmaya girememişler bir tek barbeküsü kalmış hiçbir şeyy kalmamış!.
Kimler yerleşmiş kimler almış onun için hepimizi ALLAHu zü’L- CELÂL Hakkta Hayırda BİZ BİR-İZ eylesin!. ALLAHu zü’L- CELÂL’e imân demek emîn olmak demektir zamÂN vâkit ALLAHu zü’L- CELÂLin takdir edeceği bir şeydir. Ama kendi tercihlerimizde geçmişlerin ateşlerinde yanarak geleceğin ateşinde yanarak şöyle şöyle olursa böyle böyle olmazsa yanarak bu günü de yakmayalım.. Geçmiş ve gelecek ALLAHu zü’L- CeLÂL’in zimmetindedir.. Şu ÂN da bizim tercihimize sunulmuştur.. “DUÂlarınız olmasa neye yararsınız!.”
Birbirimizin DUÂcısı olalım bana İsra’nın oturup da bana bütün dertlerini anlatmasına lüzum yok. Ben derim ki.: “yâ RABBu’l- Âlemîn!. İsra’mızın canını dinini imânını emniyette kıl, yardım et, onu SEN koru ya RABBu’l- Âlemîn ki onun kimsesi SEN ol.” derim o da.: “Âmin!.” der.
ALLAHu zü’L- CeLÂL içimizden birinin DUÂsıyla yâni Şengül Ablanın tutar hepimizi vurur birbirimize bağlı olduğumuz için, bu söylediğim bir var sayım değildir hâkikâtır ve ta kendisidir. ALLAHu zü’L- CELÂL onların da yuvalarını Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem Efendimizin Ravzası gibi gönlü gibi hizmet yuvaları yapsın ve kendisi gibi asla kat’a ALLAH’ın İzni ve İnâyetiyle ortaya çıkarmadan bütün Kâinât yansa dahi Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellemi ortaya çıkarmadan kendi “ben”liğini “Şeytanlığını” =>Müslüman edip bir daha arkaya döndürmemek, gâbirun geberik yapmamak çok önemli bir husus.. Eee böyle değil de yine RABBu’l- Âlemînin dediği olacak!..
En’âm Sûremize girelim İnşâe ALLAH!.
Efendim En’âm Sûresi ni’metler Sûresidir. Kur'ÂN-ı Kerîm’de altı tane Sûre “elhamdülillah” diye başlar.. KÂBEnin altı yüzü gibidir bu Altı Sûre içinde ayrıca “Elhamdülillah Sûresi Zevki” yapılsa gerçekten KÂBEnin dört yüzü gibi oturur. Yâni Evvel Âhir Zâhir Bâtın gibi sarar biliyoruz ki İslâma göre ordaki baştaki en az Tevbe Sûresi oraya kadar tüm İmânın Hâkikâtları anlatılır sistem kurulur yâni çok örneklerle şeylerle çok dikkat edilmesi gereken bir şeydir ondan sonra ileriye doğru gidince Tarikât Mârifet Hâkikât olarak şiir gibi çok güzel mihenk kelimelerle bir sayfa iki sayfa kitap yazabilirsin yâni..
Bismillâhirrahmânirrahîm..
الْحَمْدُ لِلّهِ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَجَعَلَ الظُّلُمَاتِ وَالنُّورَ ثُمَّ الَّذِينَ كَفَرُواْ بِرَبِّهِم يَعْدِلُونَ
“Elhamdu lillâhillezî halaka’s- semâvâti ve’l- arda ve ceale’z- zulumâti ve’n- nûr (nûra), summellezîne keferû bi rabbihim ya’dilûn (ya’dilûne).: Hamd semâları ve arzı yaratan, zulmeti ve nuru var eden ALLAH’a mahsustur. Sonra da kâfirler, RABB’lerine (başka şeyleri) eş (denk, adl) tutuyorlar.” (En’âm 6/1)
Elhamdu lillâhillezî halaka’s- semâvâti ve’l- arda ve ceale’z- zulumâti ve’n- nûr (nûra), summellezîne keferû bi rabbihim ya’dilûn..
Hamd =>MuhaMMedî Akılla ANLAyıştır. Aklı olmayan hamd yapamaz zâten.. Hamd yapması için aklının olması lâzım. Eğer öyle olmasaydı bitkiler ancak kökleriyle kendileri için SU arıyorlar. Asla aşağıdaki dereyi bilmezler yâni anlayamazlar. Hayvanlar dağın arkasındaki otu bildiği kadar bilir, diğerini bilemez. Burada ALLAHu zü’L- CeLÂL hamd gökleri ve yeri yaratan NÂRı ve NÛRu, Zulmeti ve NÛRu var eden zıtları yaratan ALLAH’a mahsus.. Bu böyle iken sonra dönüyor kâfirler ne yapıyor, RABBlerine başka şeyleri denk tutuyorlar. Âdil, dengede eşit aynı şeyi milimi milimine olan demektir. Adâlet de böyledir. “adl” kökü RABBlerini başka şeyle eşit tutuyorlar, denk tutuyorlar âdil tutuyorlar. Böyle olduğu halde ALLAH bütün zıtları yaratmıştır.. NÛRu yaratmıştır. Kadınlığı-Erkekliği yaratmıştır. Gökleri ve yeri yaratan ALLAHtır Bedeni ve Kalbi de yaratan ALLAHtır ama ötekiler şeyy yapmıyorlar, müşrikler şirk içinde olanlar başka laflar vıttırı zıttırı boş konuşuyor.. ve,
هُوَ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن طِينٍ ثُمَّ قَضَى أَجَلاً وَأَجَلٌ مُّسمًّى عِندَهُ ثُمَّ أَنتُمْ تَمْتَرُونَ
“Huvellezî halakakum min tînin summe kadâ ecelâ (ecelen), ve ecelun musemmen ındehu summe entum temterûn (temterûne).: Sizi topraktan yaratan, sonra bir ecel (zaman dilimi) tâyin eden O'dur. Ve ecel-i müsemmâ (mekânı ve zamanı belirlenmiş ecel) ALLAH’ın Katı’ndadır. Sonra da siz, şüphe ediyorsunuz.” (En’âm 6/2)
O ALLAH O, RABBu’l- Âlemîn ki sizi topraktan yaratandır. Sonra bu yarattıklarına bir ecel tâyin etti, zamÂN, Ömür tâyin etti.. herkes için O’dur.. ALLAH topraktan yarattı o yarattığına bir ecel tâyin etti. Ecel ne demek?. Bir zamÂN dilimi demektir. “Eceli geldi?.” ne demek?. Eceli geldi, sonuna geldi, kendisine ayrılan vaktin sonuna geldi demektir. Artık orada iş bitmiştir. Bu öyle bir şeydir ki, “Ecel-i Müsemmâdır.” ALLAH’ın Katı’ndadır bu Ecel-i Müsemmâdır ne demek bu?. Ecel =>ZamÂNa ve Mekâna bağlı bir müddeti kullanmaktır. Müsemmâ =>isimlendirilmiş. Nasıl isimlendirilmiş =>Şu zamÂNda şu mekânda olacak.. Belirlenmiş Almanya’da olacak ve şu zamÂNda olacak. bunun eceli budur.. Ecel ne demek =>Bu zamÂN dilimleri orada geçecek. Bu ALLAH’ın Katı’ndadır, bunu değiştirecek biri olamaz sonra diyor ALLAHu zü’L- CeLÂL.:
ve ecelun musemmen ındehu summe entum temterûn.. sümme sonra kada entum temterun hâlâ bunda bir şeylik arıyorsunuz, şüphecilik arıyorsunuz, kuşkuya kapılıyorsunuz. Yâni.: “Felân diyor ki!.” ne diyor şöyle diyor böyle diyor yâni konuşuyor adam, yâni deneyler yapılmış da, şu kadar yılmış da, Dünyâ şişiyormuş da, nereye şişiyor yâni nereye şişiyor!. Hâşâ bir başka ALLAH var da boşluk mu yaratmış da oraya şişiyor yâni boş konuşuyor teknik olarak da boş konuşuyor!.
وَهُوَ اللّهُ فِي السَّمَاوَاتِ وَفِي الأَرْضِ يَعْلَمُ سِرَّكُمْ وَجَهرَكُمْ وَيَعْلَمُ مَا تَكْسِبُونَ
“Ve huvellâhu fî’s- semâvâti ve fî’l- ard (ardı), ya’lemu sirrakum ve cehrekum ve ya’lemu mâ teksibûn (teksibûne).: Göklerde ve arzda ALLAH O'dur. (O ALLAH, göklerde ve yerdedir.) Sizin sırrınızı (gizlediğinizi) ve açıkladığınızı ve kazanacağınız şeyi bilir.” (En’âm 6/3)
Ve huvellâhu fî’s- semâvâti ve fî’l- ard..
O ALLAHu zü’L- CeLÂL ki göklerde ve arzda da ALLAH O’dur. Göklerde ve yâni sizin aklınızın yerde ve göklerde sonsuz göklerde hüvALLAHtır, O ALLAHtır, ALLAH O’dur göklerde ve yerlerde ALLAH o’dur yaratandır yâni..
“Efendim ALLAH gökte mi yer de mi?.
Kardeşim kendi NÛRundan yarattı Her Yerde Her Halde Her Şeyde.. Yâni basit oyunlarla ALLAH’ı =>Eşyâyı Yaratanı =>Eşyâ yapmak felân ahmaklıktır..
ya’lemu sirrakum ve cehrekum ve ya’lemu mâ teksibûn..
yâni sırrakum O, sizin sırlarınızı bilir yâni gizlediğinizi bilir ve cehrekum cehren söylediğinizi ve açıkladığınızı da bilir..
ve ya’lemu mâ teksibûn.. Ve ya lemu ma teksibun kisblerinizi ne kazanacağınızı da, bunun neticesini şununu bununu ALLAHu zü’L- CELÂLin hesâb etmesine gerek yoktur. Sizin tercihiniz sizin te’min eder. Fazla sürmez Ahmet Çakır Cân çıkıyor.: “Yâ ALLAH!. Yâ bismillah!.” diyor efendim gittiği yere kadar.: “Selâmun âleykum komşum!.” “Âleyküm selâm!. “Bir emriniz var mı?.” Herkes emîndir o’ndan. Çünkü o, herkese iyilik yapar “ANDA”cıdır. Çünkü kurda kuşu yardım eder. Bu çok güzel bu tercihinde ALLAH o’nu yalnız bırakmaz.
Bir başkası diyor ki.: “Ben şimdi çıkarım kapıdan..”
Bizim burada bir sarhoş var gece geliyor. İşte çeşitli küfürler söylüyor.: “Pencereden bana bakmayana!.” diyor arkasından bakana da böyle çok çok sarhoş birkaç kere denk geldi böyle ondan sonra bağırıyor.: “Baba sen hariç!.” diyor bana. Böyle ilginç bir insan..
Şunu demek istiyorum o paçayı şeyden kurtarıyor hep öyle olduğundan.. Ama sen aklı başında birkaç kişiye git bakayım ters bir şeyy söyle ağzını burnunu indirir aşagıya tercihinden dolayı.. Onun için hepimiz buna çok dikkat etmeliyiz!.
İnşâeALLAHu’r-RAHMÂN RABBu’l- Âlemîn hepimize hakkta hayr da kılsın!. Onun için ne kazanacağınızı da iyi bilir siz tercihlerinizi yeter ki Emrullah Muradullah Emrullah doğrultusunda Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem Efendimizin buyurup duyurduğu gibi yapın..
وَمَا تَأْتِيهِم مِّنْ آيَةٍ مِّنْ آيَاتِ رَبِّهِمْ إِلاَّ كَانُواْ عَنْهَا مُعْرِضِينَ
“Ve mâ te’tîhim min âyetin min âyâti rabbihim illâ kânû anhâ mu’rıdîn (mu’rıdîne).: Ve onların RABBinin Âyetlerinden bir âyet gelmemiştir ki; ondan yüz çevirmiş olmasınlar.” (En’âm 6/4)
Bu şerri ve bâtılı tercih edenler.. Tahkîk İmân edip kabı kadar, Tahkîk İmân edip bunun gereği kadar RABBu’l- Âlemîni Kefî’l- Vekî’l- Nasîr ve Mevlâ tâyin edip inânıp artık kıyamet de kopsa RABBu’l- Âlemîn Hakk ve Hayrı tecellî ettirir, vaadi vardır.: “Benim tercihim de hakktır!.” deyip yumruğu vurur. Yâni insanlar böyle yaptığı takdirde artık RABBısıyla BİZ BİR-İZ-dir ceryan gelmiştir kim ne derse desin boş konuşurlar. Adam diyor ki.: “Sizin evde ceryan yok!.” Boş konuşuyor âletlerin hepsi çalışıyor ALLAH’a şükürler olsun!. Ve bunun olması bana bir üstünlük ve alçaklık getirmiyor da =>Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellemle “ABDuhu” OLuşun Şehâdet Şerefini yaşatıyor ve bana emredilen de buydu, zâten bu kadardı..
ALLAHu zü’L- CeLÂL’in şu günümü anlamak için şöyleymiş böyleşmiş boş ver, zâten saçma sapan şeyler, deli şeyler!.
Ama hasta olmuşlar yürekler hevâ ve hevesini Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem’e Kelâmullah’a ve Rasûlullah’a bağlayacakken =>İblis’e ve Şeytan’a bağlayıp, onların yolunda gidip, onların da reddettiklerine takıldı mı, o kimse kanatları ıslanmış kartal gibi yerinden kalkamaz. Ya da bala bulaşmış ister arı, ister kara sinek hapı yutmuştur onda o bal onun CeheNNemi olmuştur. Böyle iken işte unlara RABBlerinden bir âyet herhangi bir âyet gelmiyor mu ki, mutlaka ondan yüz çevirmiş olmasınlar. Efendim bu âyetler Kur’ÂN-ı Kerîm indiği zamÂN gelmiş!. Sana ne zamÂN gelecek, inecek!. Kur’ÂN-ı Kerîm âyetleri sana hiç inmeyecek mi, hiç sana inmeyecek mi gönlüne!. Gönlün DUYup =>UYmayacak mı?!.
Yâni o zamÂN mezâr taşına kadar git, senin CeheNNemîne girmene gerek yok zâten CeheNNem!.
Gerçekten bunlar çok dikkat edilmesi gereken şeyler!. Çünkü İslâm yaşansın diye vardır. Yaşanmayan şehâdet Şeytanın ALLAH ile kandırdığı korkunç bir ihanettir!. Yâni üç âyet vardır “ALLAH ile kandırdılar” diye “ALLAH diye diye kandırdılar.” diye..
فَقَدْ كَذَّبُواْ بِالْحَقِّ لَمَّا جَاءهُمْ فَسَوْفَ يَأْتِيهِمْ أَنبَاء مَا كَانُواْ بِهِ يَسْتَهْزِؤُونَ
“Fe kad kezzebû bi’l- hakkı lemmâ câehum, fe sevfe ye’tîhim enbâû mâ kânûbihî yestehziûn (yestehziûne).: Böylece onlara hak geldiği zaman, onu yalanlamışlardı. Fakat alay etmiş oldukları şeyin haberleri yakında onlara gelecek.” (En’âm 6/5)
Fe kad kezzebû bi’l- hakkı lemmâ câehum..
Yemîn olsun ki fe kad bütün bunlardan sonra yemîn olsun ki onlara Hakk geldiği zamÂN onu yalanlamışlardı. Ne zamÂN?. O zamÂN!. Aynısı şimdi!. Yine yalanlıyorlar yarın yine yalanlayacaklar!. Bâtılı tercih edenler aynı yere çıkacak!. “ya CeNNet!. Ya CeheNNem!.” âyet vardır. Yollar ya oraya çıkacaktır ya oraya çıkacaktır. Aklı olan için!. Aklı olmayan zâten haşr olmayacak yâni bunlar RABBu’l- Âlemînin taşları ne yapacak kuşları ne yapacak!. CeNNete mi, CeheNNeme mi.. O hiçbir şeydir netice olarak ancak yalanlamışlardı..
fe sevfe ye’tîhim enbâû mâ kânûbihî yestehziûn..
fe sevfe çok yakında fe sevfe artık fakat pek yakında bunların alaya aldıkları.: “Yapma yahu öyle mi olacakmış vah vah!.” Dedikleri, alay ettikleri şeylerin haberleri çok yakında onlara gelecek!. Nereden bahsediyor?. Nereden bahsedecek Adam diyor ki.: “İşte tepeleri Babam, dağları Dedem yarattı Ben de geri kalanları şeyy yaptım!.” diyordu ya, bir tane böcek geldi işte bir çarptı yerle bir etti. Şuymuş buymuş her ne ise nere gitti bu hâni yalanladığı şeyler haa ne dedi.: “Gel bakayım buraya!.” dedi. O da diyor ki.: “kurtarın beni kurtarın beni!. Her şeyimi alın yeter ki, kurtarın beni!. Yok yok o bununla değil işte böyle gelir haberi yâni sürmez Cân taşıyanlar için..
أَلَمْ يَرَوْاْ كَمْ أَهْلَكْنَا مِن قَبْلِهِم مِّن قَرْنٍ مَّكَّنَّاهُمْ فِي الأَرْضِ مَا لَمْ نُمَكِّن لَّكُمْ وَأَرْسَلْنَا السَّمَاء عَلَيْهِم مِّدْرَارًا وَجَعَلْنَا الأَنْهَارَ تَجْرِي مِن تَحْتِهِمْ فَأَهْلَكْنَاهُم بِذُنُوبِهِمْ وَأَنْشَأْنَا مِن بَعْدِهِمْ قَرْنًا آخَرِينَ
“E lem yerev kem ehleknâ min kablihim min karnin mekkennâhum fî’l- ardı mâ lem numekkin lekum ve erselne’s- semâe aleyhim midrâren ve cealnâ’l- enhâre tecrî min tahtihim fe ehleknâhum bi zunûbihim ve enşe’nâ min ba’dihim karnen âharîn (âharîne).: Sizi yerleştirmediğimiz bir şekilde, yeryüzünde yerleştirdiğimiz nice kavimleri, kendilerinden önce nasıl helâk ettiğimizi görmüyorlar mı? Onlara semâdan bol bol yağmur gönderdik. Altlarından nehirler akıttık. Fakat günahları sebebiyle onları helâk ettik. Onlardan sonra da başka nesiller yarattık.” (En’âm 6/6)
Şimdi bakın ,
E lem yerev kem ehleknâ min kablihim min karnin mekkennâhum fî’l- ardı mâ lem numekkin lekum..
Bunlar nasıl görmüyorlar ki onlardan önce size verdiğimiz bütün imkanları kendilerine verdiğimiz, gökten üzerlerine bol bol yağmurlar indirip altlarından ırmaklar akıttığımız nice nesilleri helâk ettik. BİZ onları günahları sebebiyle helâk ettik onların ardından başka nesiller yarattık çok dikkat edilecek şeyy bunlar. Nasıl insanlar ki, şu insanlar kendilerinden önce nice nice nesilleri yıkıma uğratmış ALLAH!. Nasıl görmüyorlar biz sizleri onların imkanları gibi yerleşik kılmadığımız bir şekilde onları yer yüzünde büyük bir servetle yerleşik kıldık. Efendim ne diyor?. Ne diyecek.: “Hadi git bir pramit yap bütün tekniği kullan, Dünyânın bütün bilgisayarlarını kullan yap bakayım yapabiliyorsan yap bir tane!. Dene bir bakayım yap! Bir tane yap! Paslanmaz çelik binlerce milyarlarca yıldır paslanmamış Dünyânın yedi harikâsı sekizincisi yok..
ve cealnâ’l- enhâre tecrî min tahtihim fe ehleknâhum bi zunûbihim.. Göklerden üzerlerine sağnak sağnak yağmurlar yağdırdık.. Efendim gökten yağmur yağdırdık. Gönüllerine mi yağdırdık, nehirleri altlarından akar yaptık.. tecrimen tahtilel enhar.. Altlarından CeNNetler akıyor.. “Yerin altında kaynaklar akıyor, yer altı kaynaklarından akıyor!.” diyeceğine diyeceğine “kalbinden akıyor!” de iç âlemînden akıyor, Mânâ Âlemînden..
Ama günahları nedeniyle biz onları yıkıma uğrattık!.
ve enşe’nâ min ba’dihim karnen âharîn..
Bakın dikkat edin ne buyuruyor ve enşe na İnşâe ALLAH felân diyorlar ya inşe inşa ettik bildiğimiz yarattık inşa ettik şimdi şu anda Şe’ÂNULLAHta aynı şeyleri yapmaktayız!. Yâni bildiğimiz inşât.. yâni min badihim onlardan sonra karnen aharin karındaşları aharin aynı bâtında yaşamış aynı yüzyılda yaşamış ondan sonraki diğer nesiller başka nesiller böyle değil mi?.
Yâni Rahmetli Dedelerimizi getirsek çıldırır yâni.: “Bu ne oluyor?” diye. Çünkü elektriği görmemişlerdi onlar. Görmemişlerdi de o gün İmân =>Tahkîk de bu gün İmân =>Taklid mi?!. O gün doğum başkaydı da, bu gün başka mı?. O gün ölüm başkaydı da bu gün başka mı?. Yook!. O zaman nedir onun bunun vıttırı zıttırısı!. Yer yağlı VeLî de kayıyor, Deli de kayıyor!. Âhir vakit ama âhir vakit diye de kendimizi üzmeyelim ya da şüpheye düşmeyelim İnşâe ALLAH!. Neden, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemm buyuruyor ki.: “Benim o kardeşlerim âhir vakitte gelecek kardeşlerim.” Kütüb-i Sitte hadisi bu “Sizin elli tanenizden daha takvâdır!.” Birisi Sahabe diyor ki.: “Yâ Rasûlullah biz senden ne duyduk seninle beraber uyuyoruz, ne duyduysak yaptık duyduk ve fiilen uyduk uyuyoruz!. Onlar ne yapıyorlar ki bizim ellimize denk geliyorlar!.” Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem buyuruyor ki.: Siz beni bedenen görüyorsunuz her türlü bütün letâiflerinizle ben sizin yanınızdayım ve böyle inanıyorsunuz!. Onlar ise, duyacaklar ve uyacaklar da görecekler duyacaklar uyacaklar da görecekler ama sizden elli kere değerli olacaklar!.”
Neden?. Çünkü ER işidir =>ER kişidir… Her kişinin işi değildir. İnsÂN Nefsinin hevâ ve hevesi öyle yaratılmıştır ki SU gibi =>dâimâ aşağıya akacak ve bu aşağıya akışı serbest bırakmıştır.. Ne yapmıştır?. Aynı şeyler ve işler Şeriat Çizgisi içerisinde de kalmıştır ve vardır. Burda yasaktır, burda helâldir ama aynı şeydir.
“Niye helâldır niye yasaktır!” diyorsan. O yasak olan şeyi sana yaptığın zamÂN.: “Yoo dersin ben istemem!.” sen istemezsen kimse istemez hak yerini bulur.. Böylece İnşâe ALLAH, ALLAHu zü’L- CeLÂL hepinizi Hakkta ve Hayrda Rızasında kılsın İnşâe ALLAH!. Böyle halleşiyiroz!. Bizim Kur’ÂN Sohbetlerimizin amacı da insanları birer HİZMETçi olarak yetiştirmek, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemm Mesleği olduğunu, İBÂDEtin ise ancak ALLAHu zü’L- CeLÂL’e yapılacağını.. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e HİZMET-Le ULAŞılacağını onun için;
HİZMET İle =>KEMÂL,
HİMMET ile =>CEMÂL.. buyurulmuştur.
(Düştüm kayıt bende yok bendeki sohbet kaydı burdan başlıyor..)
Bundan sonra SU’ya dalacağım!. Dalgıçlar var biliyorsunuz işte çeşitli antrımanlar yapıyor felân işte belirli bir sınırı zorlayarak SU’da kalıyor ama o sınırı zorlarsa daha bir daha çıkamıyor!.
Şunu demek istiyorum akıllı çok bilgili şu bu ömrü boyuncu bu işi yapmış hep dalgıçlık yapıyordu netice olarak öldü!. Bütün mesele sonuca ulaşmaktır. Son-UÇ nedir?.
Son-UÇ =>ALLAHu zü’L- CeLÂL bizi ne için yaratmış ise o sonucu tecellî ettirmektir ve bunu yaparken sistem durmadan her ÂN Yeniden Yaratılmaktadır..
Düşünün bir çocuğun DUÂ-sı nedir?. Anasından doğup ağzını açar Anasının Memesidir, DUÂ-sı budur!.
Herkes, İsâ âleyhisselâm değil, özel değildir..
Bu Bebek, iki üç yaşına gelir önce normal oynar, sonra cinsiyete göre ayrılan kız çocukları bebek yapar, öbürleri işte kılıç kalkan yapar.. Derken oradaki DUÂ-ları hep oyuncağa döner oynarlar ki, akşam olur hiç fark edemezler. Anaları bağırlar çağırır işte.: “Akşam oldu ne duruyorsun orda gelsen ya!” diye çocuğa seslenir. Çünkü o Çocuk çağında DUÂ-sının içinde vakti ayarlayamaz yâni.. Ve bu HÂLi =>Doğaldır, öyle olması lâzımdır bunun tersini yapmak ise çok büyük bir zarardır!. çocuklar küçük, çocuklar zekî çocuklar ve çocuklar çok çileleri olmadığı için, çok zekî ve ortam çok müsâid olduğu için..
Bu devirde ise oçocuk da senin kadar bilgisayarı kullanıyor, izliyor ve senin hayâlinden geçmeyen şeyleri daha genç zekâyla algılıyor ve bunların sınırlarını koruyabilmek yâni maksimuma ve minimuma sürüklememek çocukları optimumda tutabilmek işte İslâm da Çocuk Terbiyesinin temelidir..
Eğer bu böyle olmadığı zamÂN çok acı sonuçlar verir ve bunun vebâli günahı da kime verdiyse ALLAH bu vebâli ilk başta ona sorar sonra da sırayla sorar.. Yâni SU’ya atılan bir taşın etrafındaki dâireler gibi dâire çiziyor ya SU’ya atıyorsunuz etrafında bir takım dâireler çiziyor dâire dâire.. Bu dâireler kıyıya kadar vurur!. Dâire böyledir ki, sorumlulukta böyledir. Anasına, Babasına, En Yakın Akrabasına böyle sırayla bunlar tüm toplum sorumludur ve bugün biz bu batağın içindeyiz!. ALLAH hepimize Hakk ve Hayr versin!.
Hacı Mahmud felân çok iyi hatırlar!. Biz yâni köyde yaşayanlar bilirler ki çocukluğumuzda nice Dedeler görmüşüzdür ki Torununa.: “Şu Adama bir küfür et bakayım!.” der. Çocuk da öğrendiği şekilde ona bir ekstra bir küfür eder.. herkes alkılardı. Bu korkunç bir hatadır!. Sonra o küfürler kendisine de dönmüştür!. Bunlara şâhid olmuşuzdur, biz bunlara şâhid olmuşuzdur!. Yanlışlar hepsi yanlış!. Ne kadar yanlış!.
Onun için biz DUÂ-larımızı dosdoğru etmeliyiz!. Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellemimiz!in buyurduğu gibi, Kur’ÂN-ı Kerîm’in buyurduğu gibi.. Ve Kâinâttâki İbret Kur’ÂN’ının buyurduğu gibi.. Sana ne bana ne değil senin kafan parçalanacak da, benim kafam üzülecek ki Akrabalık Bağları böyledir!. Biz burada/Bursam da, yıllar geçmiş ki en çok hiçbir yâni Akrabalarımızın çoğuyla ne bileyim ben bir Ahmet Çakır’la bir Garibân’la böyle Nuriyeyle görüştüğümüz kadar çok görüşemiyoruz, birlikte olamıyoruz ve aynı düşünce etrafında toplanamıyoruz!. Herkes kendi yolunda bir dâire çizip gidiyor.. Bunun içindir ki Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem Efendimizin MuhaMMedî Melâmeti bir tesbih dizişi gibidir ki, EL =>EL’e =>EL =>YEDULLAH’adır İnşâeALLAHu’r-RAHMÂN!.
Bu bir DUÂ Zinciri gibidir.. Bu DUÂ-ya hepimizin çok dikkat etmesi gerekir ki, çok önemlidir. Çok önemlidir!.
Bugün böyle yarın böyle ise dün de böyledir şimdi gelecek âyetleri aklı ve vicdânı olan insan iyi düşünmeli ve şu anda bulunduğu yerde düşünmeli.. Seksen yaşına gelmiş Hacı Mahmud derse ki.: “Ben sekiz yaşındayım!.” Bu pirincin taşını kimse ayıklayamaz!.
Efendim otuz yaşındaki birisi de.: “Ben yetmiş yaşındayım!” derse bu pirincin taşını da ayıklayamayız neden?. Çünkü DİN ALLAHu zü’L- CeLÂL’in DîNi =>Tevhid İnâncı yâni =>DUÂ. Yâni Tevhid =>Bir DUÂdır, dilektir, tercihtir, seçiştir bunun etrafında İslâmı kuruştur ve bunda bir Birlik Dirlik gerekir. Bu noktada düşünmesi gerekir herkes!. Kendi yerinde bakması gerekir ve kendi vaktini böyle değerlendirmesi gerekir. Yâni ben ne bileyim.: “Şunları şunları yapacağım!.”
Neyle yapacaksın işte şu şu vakit vakti söyle vakti vakit geçti vakit güne indi gün batıyor öğleyi yapacağım ikindine yapacağım!.
Geç oraları gün batıyor, şimdiye/Şu ÂN’a gel’..
Onun için DUÂ-larını =>Kendi içinde bulunduğun =>Yerde, zamÂNda, Halde ve Nefeste yap!. ÂN’ın Nefsini yap biliyorsunuz ki ALLAHu zü’L- CeLÂL =>“Her işin bir vakti vardır!.” buyuruyor bu doğrudur!. Ben de diyorum ki => “Her İŞ bir =>DUÂdır.” DUÂdır.. Yerinden kalkışın DUÂdır, oturuşun DUÂdır!.
Yâni bunu sen istiyorsun Efendim bunu dini olan dini olmayan öyle bir şeyy başkaları için, bizim için Her Yerde Her Zamân Her Halde Her Nefeste =>Ceryanla<->ÂLET gibi, Güneşle<->Işığı gibi.. BİZ =>RABBımızla NAHNUyuz, BİZİZ BİRİZ yâni.. “RABBımız =>Bizim gibi!. Demiyorum!. “Biz RABBımız gibiyiz!” demiyorum!. “Işık<->Güneş gibi, Güneş<->Işık gibi!” demiyorum..
Bunlar ayrı şeyler.. Ama İnsan AKLı =>BİZ BİR-İZ-liği kaybettiği zamÂN hayâli bir safsataya düşer!.
Biraz sonraki âyetleri Cân kulağıyla dinlediğimiz zamÂN göreceğiz ki.: “Eyvah ve eyvah!.” diyeceğiz. “ALLAHu zü’L- CeLÂL bunları öyle okur okur yine okur!” değil yaşanmayan yalandır!. YAŞAyacaksın iftirâ etmeyeceksin ALLAH’a ! Böyle âyet göreceksin biraz sonra!. “ALLAH’a iftirâ ettiler!.” yâni ne kadar ağır düşünebiliyor musunuz. “İftirâ ettiler!.” Yâni.: “Ben şöyle şöyle şeyy yaptım da ALLAH vermedi!.” Boş boş yâni akılı olmak başka şeydir, aklı doğru kullanmak başka şeydir!. Çünkü iftirâ, kendi nefsinin hevâ ve hevesini, Hakta Hayrda kullanmayışı!. Başkasına atacak bir bahane bulmak, bühtan etmek, yalan yere birisini suçlu göstermeye kendisini suçsuz göstermeye çalışmaktır!.. Bu ise korkunç bir yalandır ve bunun en büyüğü de kendi Yaratanı olan ALLAHu zü’L- CeLÂL’e karşı yapılan iftiradır!. Çünkü O, bütün ni’metleri verendir.. Ama Ahmak, dâimâ ALLAHu zü’L- CeLÂL’i RABBu’l- Âlemîn’i bir başkası olarak görerek zâten küfür içindedir. Hiçbir zamÂN BİZ BİR-İZ-liği anlayamamıştır. Bunu anlayamadığı için de.: “Bir RABB var ->Bir de “ben” varım!. O, bana şunu yapacak, ben de O’na şunu yapacağım!.” gibi çok çok gariplikler içerisindedir. Düşünün bir Anne kucağındaki Çocuğuna diyor ki.: “İşte bir bu Çocuğum var bir de BEN varım!. Eee bak birbirimize ne yapacağız!.” Ne yapacaksın bunun gereği ne ise onu yapacaksın!. “Dışarı koysam ne olur?.” Dışarı koysan çocuk ölür ama senin yakana da Yaratan yapışır yâni!. “O’na iyi bakarsam!.” iyi bakarsan da Yaratan da.: “İyiliğe =>İyilik” diye âyetler vardır. “ahsen olana ahsen vereceğiz!.” diye aynen böyle.. ve bunu fiilen hayatta da görüyoruz görüyoruz!. Yâni çoluk çocuğunu böyle saçma sapan yetiştirip, yalan ve harama yem edip sonradan nice insanlar gördük!. Yâni çok ağır bedel ödediler ve hâlen gidişlerine bakıyorsunuz devâm!.
Bizim yakın bildiğimiz beraber büyüdüler çocuklarımız Lara’da 20 yıl birlikte büyüdü çoğu!. Bu çocukların ne işlerle meşgul olduklarını zamÂN zamÂN fâce’den felân tâkip ediyorum ve gerçekten kimisinin Babası felân toprak oldu.. Yâni diyorum ki “Keşke bunlar da çocuklarına insanca yaşamayı öğretselerdi, bu gün onlar da insanca yaşarlardı!.
Bitiriyorum insanın o ufacık yüreğinin içinde katlar yatlar nasıl sığdı?!. Nasıl kendisi kendi çocuğuna merhamet etmedi de, RABBu’l- Âlemîn’e iftirâ etti! Bunlarla bir ömür nasıl zehir zıkkım etti!. Nasıl sığdı buraya ki bunun acıları dertleri kaldı!.”
Şi o ne yaparsa yapsın ALLAHu zü’L- CeLÂL’in nâsib ettiğinden kısmetini alacaktı o Hakkta ve Hayrda en iyisini arayacaktı. İslâm da fâkir kalmak büyük günahtır. Fâkir olmak başka şeydir fâkir kalmak başka şeydir!. Zengin olmak herkese farzdır. Ama bütün Kâinâta hizmet etmek kaydıyladır ki, haramsız ve yalansız netice-i kelâm o ki İnşâe ALLAH, Aklımız başamızda oluruz!.
MuhaMMedî Melâmette çok ilginçtir SIRR Bölgesi dâimâ yedi adım denir. Genellikle yedi adım arkasında kalan o SIRRa ERer!. Çünkü HAKk ERENLeR ardınca çalı çeker arkasına.. yedi adımdan geri geri gelen o zinciri dâimâ kaçırır.. Bu zincir dâimâ yedi adımda olur. İfrat ve tefrite gidenler yanılırlar ve bataklığa saplanırlar. Geçmişin akıl fikir ermez düşüncelerine kulluk kölelik yaparlar!.
Onun için, her zamÂN ALLAH’ın İzni ve İnâyetiyle ayık olmamız gerekiyor bunu demek istiyorum!
Evet ALLAH’ın İzni ve İnâyetiyle ALLAH’a DUÂ ediyoruz hep beraber..
Ahmet Coşkun bir şeyy gönderiyor diyor ki.: “Dayıcığım senin Emzikli, selâm’ını Şeyh Hamdi VeLî kaddesallahu sırrahu’ya iletti!.” İleten de Oğlu Küçük Hüseyin yâni.. “Sonra da İnşâe ALLAH Münir Derman Hocamız var!.” diyor.
Yâni şunu demek istiyorum çoluk çocuk demeyin siz çoluk çocuğu ora götürürsünüz bura götürürsünüz ama biliyor musunuz ki kimdir Somuncu Baba?. kimdir Münir Derman?. Kimdir bunlar!. Kim demiş.: “ÖLmüşLer!.”
Öküzler bile ölmez yâni ölenler daha da hayvandan da aşağıdır. Ölüm başka şeydir!.
Onun için de Diriliğin kadîr ve kıymetini bilmek lâzım!. Vaktin Kadîr kıymetini, DUÂnın Kadîr kıymetini bilmez lâzım!. Vaktin DUÂ içinde olması lâzım!. Birisine.: “Selâmun âleykum nasıl sın arkadaşım iyimisin?.” demek =>DUÂdır ve =>o vaktin DUÂ-sıdır..
Başını eğip de.: “Ben yolda tesbih çekiyorum!.” deme tesbihini çekmez ol yâni!. bir “merhaba” de de şöyle bir Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem’in kokusunun geçtiği anlaşılsın, bir duysun herkes!. Hatta o desin ki.: “Ne yapıyorsun kardeşim?” desin. Sen hiçbir şeyy dememiş gibi.. Ben benim olan DUÂ-yı yaptım, MuhaMMed âleyhisselâtı vesselâm’ın Derunî Dost DUÂ-sını yaptım İnşâe ALLAH!.
Sözünün eri olmak çok önemlidir kişi sözünün eri olmalıdır!. Sözün başında da =>ALLAHu zü’L- CeLÂL’e verilen Elestü bi RABBukum!”
bismillâhirrahmânirrahîm “ve kâlâ belâ”.. Bilâkis sadece evey ya da hayır demek değil.. Bilâkis =>olumsuz soru sorulduğu için.. Olumsuz soru.: “ben İnsan değil miyim?.” “evet” desen =>evet sen İnsan değilsin!.” olur. “hayır” desen ise =>hayır sen İnsan değilsin!.” olur. “belâ dediğindeyse =>belâ=>bilâkis sen İnsansın!.” olur. RABBımızın olumsuz sorusuna da =>belâ bilâkis evet ->sen bizim RABBımızsın!.” Öbür soruları kapatıyorum..
Önce de söylemiştim =>Kur’ÂN-ı Kerîm’in baştaki âyetleri basit gibi gözükür masal anlatılıyor gibi gözükür.
Fakat Cebrâil âleyhisselâm’ın ve ALLAHu zü’L- CeLÂL’in dizişinde şu andaki dizilişte bir tümleyicilik vardır.. ilim imân ve amel kural.. Hural her şeyiyle işlenir son kısımlarda yâni Şeriat demek istiyorum sonra Tarikât sonra Mârifet sonra Hakikâtler döner buyurur ki Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Üç İhlâs sûresini okumak Kur’ÂN’ın tamamını okumak gibidir!.” “Neden?.”
Çünkü o kapasiteye gelmiştir.. Doğru anla Kur’ÂNı doğru dürüst okut “gır gır!.” yapma diye..
ALLAHümme salli ve sellim ve bârik ala seyyîdinâ MuhaMMedîn abdike ve Nebîyyîke ve Rasûlike Nebîyyî’l- Ümmîyi ve ala âlihi ve sâhbihi ve Ehl-i Beytihi ve ümmetihi..
Yâ RABBu’l- Âlemîn! Yâ Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem..
ALLAHu zü’L-CELÂL =>Lûtfu Keremînden İzzeti Şerefinden bizi Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in Şehâdet Şerefi ve Şefâat Şifâsına ulaştırsın bizi Hakkta Hayrda ve Rızasında kılsın!.
Yâ RABBenâ!. SANA sonsuz şükürler ve hamd OLsun!.
ALLAHu zü’L- CELÂLin Lütfu Keremi İzzeti Şerefi ve Selâmı üzerimize olsun cümlemizin İnşâe ALLAH celle celâllihu!.
ALLAH celle celâlihu Bizi =>Her Yer, Her ZamÂn, Her HâL ve Her Nefeste =>Hakkta Hayrda ve Rızasında kılsın bizim kusurumuza bakmasın ve bizi Hakka ve Hayra yönlendirsin İnşâe ALLAHu’r- RahmÂN!.
Esselâmü aleyküm ve rahmetullah.. Euzubillâhimineşşeytânirracîm.. Bismillâhirrahmânirrahîm.. Yâ RABBenâ!. GEÇen zamÂN için, Şu ÂNımız için ve GELecek zamÂN için =>Rasûlullah sallALLAHu âleyhi ve sellem Efendimiz'in buyurup uyguladığı gibi,
Bismillâhirrahmânirrahîm, SubhÂNeke ALLAHümme ve bihamdike eşhedu enlâ ilâhe ille ente vâhdeke lâ şerike leke estağfiruke ve etubui leyk.
SubhÂNeke ALLAHümme ve bihamdike eşhedu enlâ ilâhe ille ente vâhdeke lâ şerike leke estağfiruke ve etubu ileyk.
SubhÂNeke ALLAHümme ve bihamdike eşhedu enlâ ilâhe ille ente vâhdeke lâ şerike leke estağfiruke ve etubu ileyk... diyoruz
Bismillâhirrahmânirrahîm, HasbunALLAH ve nimel VEkîL celle celâlihu, Hasbun ALLAH ve ni’mel KEfîL celle celâlihu, Hasbun ALLAH ve ni’mel KÂfî celle celâlihu, Hasbun ALLAH ve ni’mel NASîR celle celâlihu, Hasbun ALLAH ve ni’mel VELî celle celâlihu, Hasbun ALLAH ve ni’mel MEVLâ celle celâlihu, Hasbiye ALLAHu Lâ İLâhe İLLâ Huu, Gufraneke RABBenâ ve ileykel MASîR, Ve Hüve alâ küllî şeyyin KADîR celle celâlihu, SadakALLAHul AZîM!.
ALLAHümme salli ve sellim ve bârik alâ Seydinâ MuhaMMedîn sallALLAHu aleyhi ve sellem istecârtu, ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ MuhaMMedîn Abdike ve Nebîyyike ve Resûlike ve Nebîyyi'l- ÜMMîyyi ve alâ Âlihi ve Sâhbihi ve EHL-i BEYtihi ve ÜMMetihi..
ALLAHu zü’L-CELÂL =>Lûtfu Keremînden İzzeti Şerefinden bizi Rasûlullah sallALLAHu aleyhi vesellem’in Şehâdet Şerefi ve Şefâat Şifâsına ulaştırsın bizi Hakkta Hayrda ve Rızasında kılsın!.
Yâ RABBenâ!.SANA sonsuz Şükürler ve Hamd OLsun!. ALLAHu zü’L- CeLÂLin Lütfu Keremi İzzeti Şerefi ve Selâmı üzerimize olsun cümlemizin İnşâe ALLAH celle celâllihu!. ALLAH celle celâlihu Bizi =>Her Yer, Her ZamÂn, Her HâL ve Her Nefeste =>Hakkta Hayrda ve Rızasında kılsın bizim kusurumuza bakmasın ve bizi Hakka ve Hayra yönlendirsin İnşâe ALLAHu’r- RahmÂN!.
ALLAHümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyîdinâ MuhaMMedîn Abdike ve Nebîyyîke ve Rasûlike Nebîyyî’l- Ümmîyi ve ala âlihi ve sâhbihi ve Ehl-i Beytihi ve Ümmetihi!. Yâ RABBu’l- Âlemîn!.Yâ Rasûlullah sallALLAHu âleyhi ve sellem!.
Yâ RABBENâ!. Bağışlanmamızı ve TEVBEmizi kabul etmeni SENden yalvarıyoruz, DUÂ ediyoruz ve Bizi Koru ve RIZANda =>Hakta ve Hayrda kıl Cem'i Cümlemizi!.İnşâe ALLAHu’r- RahmÂN
Lâ İLâhe İLLâ ALLAHu vâhdehula şerike lek lehul Mülkü ve lehul Hamd ve hüve Hayyun lâ yemut biyedihil Hayr ve hüve alâ küllî Şeyin KADîR.
Vel Hamdulillâhi RABBu’l- Âlemîn!.
ALLAHu zü’L- CeLÂL=>BİZe MuhaMMedî bir Gayret ve ANLAyış versin ve Bizim üzerimizde =>EL=>EL’e =>Ehl-i Beyt ELini Ümmet-i MuhaMMed’e nâsib etsin!. Rasûlullah salllALLAHu âleyhi ve sellemin Şehâdet Şerefini Şefâat Şifâsını Yaşatsın BİZe!. Kelâmullah’ı DUYup =>UYmanın BİZ BİR-İZ Güzelliğini yaşatsın RABBu’l- Âlemîn celle celâlihu!.
Yâ RABBu’l- Âlemîn!.
İslâm Milletini BİZ BİR-İZ eyle zorluklarımızı kolaylaştır ya ALLAH celle celâlihu böyle kaygan bir ortamda rızk çoluk çocuk rızkımız SENden gelmektedir el rızkı kalâ ALLAH rızk ALLAH’a aittir onun için DUÂ ediyoruz. DUÂmızdan başka da yapacak bir şeyimiz yoktur!.
Yâ RABBi!.
Çoluk çocuğumuza Hayırlı İşler, Helâl Aşlar, Sâlih Sâliha Eşler ver Nesli Necîb MuhaMMedî Kur’ÂNî ve RABBânî Nesiller ver Âlemler durdukça inşealllahurrahmÂN!.
SANA şikâyetsiz nihâyetsiz ŞÜKReden FİKReden ve Hakkta ve Hayrda SABReden Nesillerimiz olsun!.
İnşâe ALLAHu’r-RAHMÂN
Bizi =>Her Zamân Her Yerde Her Halde Her Nefeste İznin ve İnâyetinle =>Kelâmullahımızın=>Rasûlullahımızın Hasbî ve Hâbibî Hizmetçisi kıl!.
Bizi =>el Hâfiz, el Hafîz Esmâlarınla bizi koru!.
Nefsimizin hevâ ve heverselerini yanlışa/negatife yönlenmesinden bizi kurtar bizi koru ve hakkta hayra döndür kısacası Hizbu’ş- Şeytandan bizi uzak tut yâ RABBu’l- Âlemîn!.
Hatta Şeytanlarımızı Müslüman ederek bizi Şeytanlardan tamamen kurtar!.
İnşâe ALLAHu’r-RAHMÂN!.
Diye RABBımıza DUÂ edelim!. “DUÂnız olmasa neye yarardınız.” Âyetini DUYup UYalım!. diye âyetler felân çünkü ALLAHu zü’L- CeLÂL bizden ayrı değildir hâşâ!. ALLAHu zü’L- CeLÂL bizimle BİZDE BİRdir ALLAH ŞEYyleri YARATANdır ancak =>Asla bir ŞEYy değildir. ALLAH’ı bir ŞEYy sananlar.: “O VAR!. bEN de varım!.” İKİliğini diyenler yanlış yapmaktadırlar. ALLAH bir ŞEYy değil ki =>Bir ŞEYyle târif edebilsin!. Ki O’nun misli yoktur!i
فَاطِرُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ جَعَلَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجًا وَمِنَ الْأَنْعَامِ أَزْوَاجًا يَذْرَؤُكُمْ فِيهِ لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَيْءٌ وَهُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُ
“Fâtıru’s- semâvâti ve’l- ard (ardı), ceale lekum min enfusikum ezvâcen ve minel en’âmi ezvâcâ (ezvâcen), yezreukum fîh (fîhi), LEYSE KE MİSLİHÎ ŞEY’UN, ve huve’s- semîu’l- basîr (basîru).: O, gökleri ve yeri yoktan yaratandır. Size kendinizden eşler, hayvanlardan da (kendilerine) eşler yaratmıştır. Bu suretle çoğalmanızı sağlamıştır. O'NUN BENZERİ HİÇBİR ŞEY YOKTUR. O işitendir, görendir.” (Şûrâ 42/11)
Her ŞEYyi YARATAN ALLAHu zü’L- CeLÂL’i =>Yaratılan bir ŞEYy Özellik ve Sıfatlarına kıyaslayıp benzeterek ister düşünce olsun ister zâhirde ve bâtında izâh edemezsin, böyle bir ŞEYy yapamazsın!. ALLAH celle celâlihu İnsÂN AKLInca kapsanamaz!. böyle Âyetler ve Hadisler vardır..
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ALLAH'ın Yaratıklarını düşünün, ALLAH'ın ZÂTI’nı düşünmeyin, çünkü siz O’nun kadrini/büyüklüğünü takdir edemezsiniz" buyurmuştur.
(Kenzu’l-Ummâl, h. No: 5706; Gazalî, İhyâ, 4/423-24)
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ALLAH'ın ZÂTI’nı düşünmeyin, onun Ni’metlerin düşünün.” buyurmuştur.
(Mecmau’z-Zevâid, 1/81, Kenzu’l-Ummâl, h. No: 5707).
ALLAH’ın ZÂTI’nı düşünemezsiniz “Ben düşünürüm!.” Diyemezsiniz. “Ben bir yudumda denizi içerim!.” Diyemezsiniz. “Bir teneke balım yerim!.” Diyemezsiniz. Çünkü her şeyin bir sınırı var, patlarsınız çatlarsınız!.
Onun için =>İfrattan/Maksimumdan ve Tefritten/Minimumdan uzakta =>Orta yolda/Sırat-ı Müstâkîmde/Optimum yolda/En iyi en doğru en güzel en ahsen YOLda RABBu’l- Âlemîn’e doğru ömrümüzü şıkır şıkır çala oynaya güzellikler içinde çoluk çocuğumuz İLe, dertlerden kederlerden hatalardan eksik ve noksanlardan RABBımızın koruması altında CeNNetler içinde yaşar gideriz İnşâe ALLAHu’r-RAHMÂN!
Âmennâ Sadaknâ orada da ALLAH bildiriyor CeNNet CeheNNem vardır..
Ama şunu unutmamak lâzım ki bu âlem her şeyin aşikâr olduğu âlemdir evveli baştan bu âlemde nasıl ki bir iğnenin ustası varsa, küllî ŞEYyin ustası varsa =>bu küllî ŞEYyin de USTASI vardır. Bunları YARATAN bir ALLAH vardır vardır ki, O’na ne derlerse desinler =”O” dur..
“Lâ hüve illâ hu!.”dur âyettir.. SadakALLAHu’l- Azîm..
Onun için bir şeyi de unutmamak lâzım hanımlarımız kızlarımız çok iyi bilirler ki bir iğnenin ucu kırıldı mı, bir de arka gözü kırıldımı iplik takılamadı mı istikâmet çöp doğru.. Hiçbir işe yaramaz!. Çünkü onun için biz başımızı korumalıyız!. Başımız bellidir, her çocuk şimdi kardeşlerimiz kız kardeşlerimiz var bakın burada çocuk doğuranlar var onlar çok iyi bilirler ki ALLAH her doğan çocuğu ALLAH İslâm Fıtratında yaratır, anası babası onu şöyle yapar böyle yapar artık toplum hep birlikte ya ona iyilik ederler ya da canına okurlar vebâlini de yüklenirler.
Onun için biz hep BİZ BİR-İZ ben şahsen özellikle Almanya’da yaşayan oradaki güvercinlerimizin sadece ALLAH Rızası için çok önemli çok önemli RABBımın ve Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem’in Rızasını bulmak için biz bir elin parmakları gibiyiz farklı görünsek dâhi RABBımız TEKdir BİRdir, hepimizde aynı RABBımızdırç Canlarımız TEKdir BİRdir ama kaderlerimiz değişiktir. Biz bu inânçla RABBımıznı kuluyuz dediğimiz zamÂN yaptıkları işler birleşir Emine der ki işte.: “Ben bu gün Kur’ÂN okuyamadım!.” Hemen deriz ki.: “Sen dert etme Emine, Hacer okudu, ben okudum, felân okudu!.” Ayrı ayrı kabımız yok ki bizim. Ayrı kabı olan Şeytanın arkadaşıdır ya.. Yeter ki yüreği. dosdoğru olsun.: “ALLAH!.” desin başka ŞEYy demesin. Açık seçik olsun kaderi ALLAHu zü’L- CeLÂL’in yarattığını her türlü şeyi her an yeniden yarattığını bizim BİR BİRİZLİK içerisinde kurtulabileceğimizi ancak DUÂ ederek bu çocukları CeheNNemîn içinden kurtarabileceğimizi kim olursa olsun bu gün hiç kimse kendi gücüyle kuvvetiyle hele şimdi artık çok değişiyor sanal âleme geçiyor ama değişen bir ŞEYy yok!. Bu bulut ALLAH’ın yarattığı bir bulut, bu rüzgar ALLAH’ın yarattığı rüzgardır. Tüm şeyler öyledir insan aklıyla değişen bir ŞEYy değildir. Onun için biz RABBımıza sığınıp DUÂ-larımızı birbirlerimize Cânı gönülden maddî mânevî sâhib çıkarız, onu yüreklendiririz, onu güçlendiririz yürüyemiyorsa koluna gireriz. Bir taraftan biz de yaşarız o da yaşar o kadar. Bunlar Peygamber âleyhisselâtu vesselâm’ı çok çok sevindirecek ki.: “Benim öz kızlarım, öz evlâdlarım.” öyle hadisler var.
“Sizden elli kat fazla ecir ve sevâb alır âhir vakitteki MuhaMMedî bir mü’min kardeşlerim!.” “Yâ Rasûlllah nasıl olur biz seni görüp şimdi ne edersen yapıyoruz!.” “Haa mesele o ya, siz beni görüyorsunuz her şeyi mu’cizeleri imân edip amel ediyorsunuz sağolun Ama bunlar öyle bir zamÂNda gelecek ki it izi kurt izine karışmış “ALLAH!” diyen “yALLAH” diyen kimin ne dediği de belirsiz “ALLAH diye diye de kandırıyorlar..” üç âyet vardır bu sizi “ALLAH diye diye de kandırır.”
Kim?. Şeytan ve Şeytanın Uşakları böyle etrafınıza bakarsanız binlercesine görürsünüz bunlar sapıktır gerçekten sapıktır sapık olduğunu bilsin bilmesin sapıktır!. ALLAH bunların elinden MuhaMMedîleri kurtarsın çünkü ALLAHu zü’L- CeLÂL herkese şah damarından yakındır. Peygamber âleyhisselâtı vesselâm içinde böyledir hiç kimse ALLAHu zü’L- CeLÂL’in Hidâyetine ortak değildir. Onun için akıllı olalım, vicdânlı olalım vicdânlı olalım doğru olalım burda yaşayalım her şeyi, CeNNeti de burada yaşayalım.. Zâten millet CeheNNemde!. Etrafınıza bakın bakın etrafınıza daha ufacık çocuklar sokaklarda birbirleriyle olan çocuklar, el konulan çocuklar vs. vs.
Evet Alper Âbi Hindistan’dan buraya geldi hepinize çok selâmı var.. Yarın İnşâe ALLAH Hindistan’a dönüyor İnşâe ALLAHu’r-RAHMÂN!.
Güzel insanlar, güzel yavrularım güzel güvercinler unutmayın geçmiş şu ÂN’dadır gelecekte şu ÂN’dadır ALLAH geçmişten gelecekten münezzehtir. Biz de şu ÂN’dayız ama bize bir imkan sağlamıştır ki arkamız var bayağı yönümüz var muhtarımız var bayağı arada biz şunları şunları yaparız harikâ bir hayat yaşamaktayız. Tek ŞEYy için ki, son söz ilk söz olacaktı. İlk söz neydi?. “e-lestü bi RABBukum.: BEN sizin RABBınız değil miyim?” “Belâ =>Bilâkis RABBımızsın!. Şimdi ki geldik yaşadık ne diyorsunuz “Eşhedu en Lâ İLâhe İLLâ ALLAH!.” Kim diyor?. bunu “MuhaMMede’r- Rasûlullah” diyor. Biz de “MuhaMMeder Rasûlullah”ın içinde Abdullah âleyhisselâm değil, “MuhaMMeder Rasûlullah.: ALLAH’ın Rasûlullahı.. “ALLAH’a ve Rasûlu’ne imân edin!.” buyurduğunun yüreğinde bir damla gözyaşıyız kardeşim!. Ya da birer damla Zemzem Suyuyuz!. Var mı daha diyeceğin bir şey!. O kadar işte bu özellik ve güzelliği taşıyalım!. “Haram yer misin Ahmet Çakır Cânım?”
“Hâşâ Hocam acımdan gebersem dâhi bir zerre yemem!. Onun çocuğunun bunun çocuğunun boğazından çıkarıp yemem, yalan demem asla, niye yalan diyeyim ki üç günlük Dünyâda Er Oğlu Er olarak yürürüm!.”
Muhteşem bir ŞEYy bu!. Nedir bu?.
MuhaMMed’in Ahlâkıyla ahlaklanmak.. Ben öyle inânıyorum inanıyorum!.”
Tersi ise “ama ben şimdi çıkayım da neler yapacağımı görün!” Böyle yapmayın!. Hiç birimiz kabul etmeyiz, edemeyiz daha doğrusu onun için hepimiz bu hususta dikkatli olalım, sâhib çıkalım. Her konuda ve asla hata araştırmayalım noksan araştırmayalım elbette onun mükemmel yönü vardır. Hiç kimseyi horlamayalım, dışlamayalım. Çünkü ondan beter eder ALLAH bunları unutmayalım!.
Ebubekir radiyâllahu anha diyor ki.: “Bir gün sefere gidiyorduk yol üzerinde çalılık bir yerden koku geldi iğrenç bir leş kokusu. O kadar arttı ki böyle kusacak hâle geldik diyor Rasûlullah sallallah âleyhi ve sellem devesine vurdu ıktırdı, indi ve kokunun geldiği tarafa yürüdü. Biz de tâbi arkasından yürüdük, yaklaştık diyor. Yâni daha tam varamadık diyor koku böyle diyor çünkü Rasûlullah sallallahu âleyhi vesellem bir köpek leşine asâsının ucuyla dişlerine vurdu ve.: “Hay mübârek inci gibi dişlerin varımış!. Hay mübârek inci gibi dişlerin varmış!.” buyurarak mükemmeli nasıl buluyor! Bak mükemmeli nasıl buluyor!.
Esselâmü aleyküm ve rahmetullah.. Euzubillâhimineşşeytânirracîm.. Bismillâhirrahmânirrahîm.. Yâ RABBenâ!. GEÇen zamÂN için, Şu ÂNımız için ve GELecek zamÂN için =>Rasûlullah sallALLAHu âleyhi ve sellem Efendimiz'in buyurup uyguladığı gibi,
Bismillâhirrahmânirrahîm, SubhÂNeke ALLAHümme ve bihamdike eşhedu enlâ ilâhe ille ente vâhdeke lâ şerike leke estağfiruke ve etubui leyk.
SubhÂNeke ALLAHümme ve bihamdike eşhedu enlâ ilâhe ille ente vâhdeke lâ şerike leke estağfiruke ve etubu ileyk.
SubhÂNeke ALLAHümme ve bihamdike eşhedu enlâ ilâhe ille ente vâhdeke lâ şerike leke estağfiruke ve etubu ileyk... diyoruz
Bismillâhirrahmânirrahîm, HasbunALLAH ve nimel VEkîL celle celâlihu, Hasbun ALLAH ve ni’mel KEfîL celle celâlihu, Hasbun ALLAH ve ni’mel KÂfî celle celâlihu, Hasbun ALLAH ve ni’mel NASîR celle celâlihu, Hasbun ALLAH ve ni’mel VELî celle celâlihu, Hasbun ALLAH ve ni’mel MEVLâ celle celâlihu, Hasbiye ALLAHu Lâ İLâhe İLLâ Huu, Gufraneke RABBenâ ve ileykel MASîR, Ve Hüve alâ küllî şeyyin KADîR celle celâlihu, SadakALLAHul AZîM!.
ALLAHümme salli ve sellim ve bârik alâ Seydinâ MuhaMMedîn sallALLAHu aleyhi ve sellem istecârtu, ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ MuhaMMedîn Abdike ve Nebîyyike ve Resûlike ve Nebîyyi'l- ÜMMîyyi ve alâ Âlihi ve Sâhbihi ve EHL-i BEYtihi ve ÜMMetihi..
ALLAHu zü’L-CELÂL =>Lûtfu Keremînden İzzeti Şerefinden bizi Rasûlullah sallALLAHu aleyhi vesellem’in Şehâdet Şerefi ve Şefâat Şifâsına ulaştırsın bizi Hakkta Hayrda ve Rızasında kılsın!.
Yâ RABBenâ!.SANA sonsuz Şükürler ve Hamd OLsun!. ALLAHu zü’L- CeLÂLin Lütfu Keremi İzzeti Şerefi ve Selâmı üzerimize olsun cümlemizin İnşâe ALLAH celle celâllihu!. ALLAH celle celâlihu Bizi =>Her Yer, Her ZamÂn, Her HâL ve Her Nefeste =>Hakkta Hayrda ve Rızasında kılsın bizim kusurumuza bakmasın ve bizi Hakka ve Hayra yönlendirsin İnşâe ALLAHu’r- RahmÂN!.
ALLAHümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyîdinâ MuhaMMedîn Abdike ve Nebîyyîke ve Rasûlike Nebîyyî’l- Ümmîyi ve ala âlihi ve sâhbihi ve Ehl-i Beytihi ve Ümmetihi!. Yâ RABBu’l- Âlemîn!.Yâ Rasûlullah sallALLAHu âleyhi ve sellem!.
Yâ RABBENâ!. Bağışlanmamızı ve TEVBEmizi kabul etmeni SENden yalvarıyoruz, DUÂ ediyoruz ve Bizi Koru ve RIZANda =>Hakta ve Hayrda kıl Cem'i Cümlemizi!.İnşâe ALLAHu’r- RahmÂN
Lâ İLâhe İLLâ ALLAHu vâhdehula şerike lek lehul Mülkü ve lehul Hamd ve hüve Hayyun lâ yemut biyedihil Hayr ve hüve alâ küllî Şeyin KADîR.
Vel Hamdulillâhi RABBu’l- Âlemîn!.
ALLAHu zü’L- CeLÂL=>BİZe MuhaMMedî bir Gayret ve ANLAyış versin ve Bizim üzerimizde =>EL=>EL’e =>Ehl-i Beyt ELini Ümmet-i MuhaMMed’e nâsib etsin!. Rasûlullah salllALLAHu âleyhi ve sellemin Şehâdet Şerefini Şefâat Şifâsını Yaşatsın BİZe!. Kelâmullah’ı DUYup =>UYmanın BİZ BİR-İZ Güzelliğini yaşatsın RABBu’l- Âlemîn celle celâlihu!.
Yâ RABBu’l- Âlemîn!.
İslâm Milletini BİZ BİR-İZ eyle zorluklarımızı kolaylaştır ya ALLAH celle celâlihu böyle kaygan bir ortamda rızk çoluk çocuk rızkımız SENden gelmektedir el rızkı kalâ ALLAH rızk ALLAH’a aittir onun için DUÂ ediyoruz. DUÂmızdan başka da yapacak bir şeyimiz yoktur!.
Yâ RABBi!.
Çoluk çocuğumuza Hayırlı İşler, Helâl Aşlar, Sâlih Sâliha Eşler ver Nesli Necîb MuhaMMedî Kur’ÂNî ve RABBânî Nesiller ver Âlemler durdukça inşealllahurrahmÂN!.
SANA şikâyetsiz nihâyetsiz ŞÜKReden FİKReden ve Hakkta ve Hayrda SABReden Nesillerimiz olsun!.
İnşâe ALLAHu’r-RAHMÂN
Bizi =>Her Zamân Her Yerde Her Halde Her Nefeste İznin ve İnâyetinle =>Kelâmullahımızın=>Rasûlullahımızın Hasbî ve Hâbibî Hizmetçisi kıl!.
Bizi =>el Hâfiz, el Hafîz Esmâlarınla bizi koru!.
Nefsimizin hevâ ve heverselerini yanlışa/negatife yönlenmesinden bizi kurtar bizi koru ve hakkta hayra döndür kısacası Hizbu’ş- Şeytandan bizi uzak tut yâ RABBu’l- Âlemîn!.
Hatta Şeytanlarımızı Müslüman ederek bizi Şeytanlardan tamamen kurtar!.
İnşâe ALLAHu’r-RAHMÂN!.
Diye RABBımıza DUÂ edelim!. “DUÂnız olmasa neye yarardınız.” Âyetini DUYup UYalım!. diye âyetler felân çünkü ALLAHu zü’L- CeLÂL bizden ayrı değildir hâşâ!. ALLAHu zü’L- CeLÂL bizimle BİZDE BİRdir ALLAH ŞEYyleri YARATANdır ancak =>Asla bir ŞEYy değildir. ALLAH’ı bir ŞEYy sananlar.: “O VAR!. bEN de varım!.” İKİliğini diyenler yanlış yapmaktadırlar. ALLAH bir ŞEYy değil ki =>Bir ŞEYyle târif edebilsin!. Ki O’nun misli yoktur!i
فَاطِرُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ جَعَلَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجًا وَمِنَ الْأَنْعَامِ أَزْوَاجًا يَذْرَؤُكُمْ فِيهِ لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَيْءٌ وَهُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُ
“Fâtıru’s- semâvâti ve’l- ard (ardı), ceale lekum min enfusikum ezvâcen ve minel en’âmi ezvâcâ (ezvâcen), yezreukum fîh (fîhi), LEYSE KE MİSLİHÎ ŞEY’UN, ve huve’s- semîu’l- basîr (basîru).: O, gökleri ve yeri yoktan yaratandır. Size kendinizden eşler, hayvanlardan da (kendilerine) eşler yaratmıştır. Bu suretle çoğalmanızı sağlamıştır. O'NUN BENZERİ HİÇBİR ŞEY YOKTUR. O işitendir, görendir.” (Şûrâ 42/11)
Her ŞEYyi YARATAN ALLAHu zü’L- CeLÂL’i =>Yaratılan bir ŞEYy Özellik ve Sıfatlarına kıyaslayıp benzeterek ister düşünce olsun ister zâhirde ve bâtında izâh edemezsin, böyle bir ŞEYy yapamazsın!. ALLAH celle celâlihu İnsÂN AKLInca kapsanamaz!. böyle Âyetler ve Hadisler vardır..
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ALLAH'ın Yaratıklarını düşünün, ALLAH'ın ZÂTI’nı düşünmeyin, çünkü siz O’nun kadrini/büyüklüğünü takdir edemezsiniz" buyurmuştur.
(Kenzu’l-Ummâl, h. No: 5706; Gazalî, İhyâ, 4/423-24)
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ALLAH'ın ZÂTI’nı düşünmeyin, onun Ni’metlerin düşünün.” buyurmuştur.
(Mecmau’z-Zevâid, 1/81, Kenzu’l-Ummâl, h. No: 5707).
ALLAH’ın ZÂTI’nı düşünemezsiniz “Ben düşünürüm!.” Diyemezsiniz. “Ben bir yudumda denizi içerim!.” Diyemezsiniz. “Bir teneke balım yerim!.” Diyemezsiniz. Çünkü her şeyin bir sınırı var, patlarsınız çatlarsınız!.
Onun için =>İfrattan/Maksimumdan ve Tefritten/Minimumdan uzakta =>Orta yolda/Sırat-ı Müstâkîmde/Optimum yolda/En iyi en doğru en güzel en ahsen YOLda RABBu’l- Âlemîn’e doğru ömrümüzü şıkır şıkır çala oynaya güzellikler içinde çoluk çocuğumuz İLe, dertlerden kederlerden hatalardan eksik ve noksanlardan RABBımızın koruması altında CeNNetler içinde yaşar gideriz İnşâe ALLAHu’r-RAHMÂN!
Âmennâ Sadaknâ orada da ALLAH bildiriyor CeNNet CeheNNem vardır..
Ama şunu unutmamak lâzım ki bu âlem her şeyin aşikâr olduğu âlemdir evveli baştan bu âlemde nasıl ki bir iğnenin ustası varsa, küllî ŞEYyin ustası varsa =>bu küllî ŞEYyin de USTASI vardır. Bunları YARATAN bir ALLAH vardır vardır ki, O’na ne derlerse desinler =”O” dur..
“Lâ hüve illâ hu!.”dur âyettir.. SadakALLAHu’l- Azîm..
Onun için bir şeyi de unutmamak lâzım hanımlarımız kızlarımız çok iyi bilirler ki bir iğnenin ucu kırıldı mı, bir de arka gözü kırıldımı iplik takılamadı mı istikâmet çöp doğru.. Hiçbir işe yaramaz!. Çünkü onun için biz başımızı korumalıyız!. Başımız bellidir, her çocuk şimdi kardeşlerimiz kız kardeşlerimiz var bakın burada çocuk doğuranlar var onlar çok iyi bilirler ki ALLAH her doğan çocuğu ALLAH İslâm Fıtratında yaratır, anası babası onu şöyle yapar böyle yapar artık toplum hep birlikte ya ona iyilik ederler ya da canına okurlar vebâlini de yüklenirler.
Onun için biz hep BİZ BİR-İZ ben şahsen özellikle Almanya’da yaşayan oradaki güvercinlerimizin sadece ALLAH Rızası için çok önemli çok önemli RABBımın ve Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem’in Rızasını bulmak için biz bir elin parmakları gibiyiz farklı görünsek dâhi RABBımız TEKdir BİRdir, hepimizde aynı RABBımızdırç Canlarımız TEKdir BİRdir ama kaderlerimiz değişiktir. Biz bu inânçla RABBımıznı kuluyuz dediğimiz zamÂN yaptıkları işler birleşir Emine der ki işte.: “Ben bu gün Kur’ÂN okuyamadım!.” Hemen deriz ki.: “Sen dert etme Emine, Hacer okudu, ben okudum, felân okudu!.” Ayrı ayrı kabımız yok ki bizim. Ayrı kabı olan Şeytanın arkadaşıdır ya.. Yeter ki yüreği. dosdoğru olsun.: “ALLAH!.” desin başka ŞEYy demesin. Açık seçik olsun kaderi ALLAHu zü’L- CeLÂL’in yarattığını her türlü şeyi her an yeniden yarattığını bizim BİR BİRİZLİK içerisinde kurtulabileceğimizi ancak DUÂ ederek bu çocukları CeheNNemîn içinden kurtarabileceğimizi kim olursa olsun bu gün hiç kimse kendi gücüyle kuvvetiyle hele şimdi artık çok değişiyor sanal âleme geçiyor ama değişen bir ŞEYy yok!. Bu bulut ALLAH’ın yarattığı bir bulut, bu rüzgar ALLAH’ın yarattığı rüzgardır. Tüm şeyler öyledir insan aklıyla değişen bir ŞEYy değildir. Onun için biz RABBımıza sığınıp DUÂ-larımızı birbirlerimize Cânı gönülden maddî mânevî sâhib çıkarız, onu yüreklendiririz, onu güçlendiririz yürüyemiyorsa koluna gireriz. Bir taraftan biz de yaşarız o da yaşar o kadar. Bunlar Peygamber âleyhisselâtu vesselâm’ı çok çok sevindirecek ki.: “Benim öz kızlarım, öz evlâdlarım.” öyle hadisler var.
“Sizden elli kat fazla ecir ve sevâb alır âhir vakitteki MuhaMMedî bir mü’min kardeşlerim!.” “Yâ Rasûlllah nasıl olur biz seni görüp şimdi ne edersen yapıyoruz!.” “Haa mesele o ya, siz beni görüyorsunuz her şeyi mu’cizeleri imân edip amel ediyorsunuz sağolun Ama bunlar öyle bir zamÂNda gelecek ki it izi kurt izine karışmış “ALLAH!” diyen “yALLAH” diyen kimin ne dediği de belirsiz “ALLAH diye diye de kandırıyorlar..” üç âyet vardır bu sizi “ALLAH diye diye de kandırır.”
Kim?. Şeytan ve Şeytanın Uşakları böyle etrafınıza bakarsanız binlercesine görürsünüz bunlar sapıktır gerçekten sapıktır sapık olduğunu bilsin bilmesin sapıktır!. ALLAH bunların elinden MuhaMMedîleri kurtarsın çünkü ALLAHu zü’L- CeLÂL herkese şah damarından yakındır. Peygamber âleyhisselâtı vesselâm içinde böyledir hiç kimse ALLAHu zü’L- CeLÂL’in Hidâyetine ortak değildir. Onun için akıllı olalım, vicdânlı olalım vicdânlı olalım doğru olalım burda yaşayalım her şeyi, CeNNeti de burada yaşayalım.. Zâten millet CeheNNemde!. Etrafınıza bakın bakın etrafınıza daha ufacık çocuklar sokaklarda birbirleriyle olan çocuklar, el konulan çocuklar vs. vs.
Evet Alper Âbi Hindistan’dan buraya geldi hepinize çok selâmı var.. Yarın İnşâe ALLAH Hindistan’a dönüyor İnşâe ALLAHu’r-RAHMÂN!.
Güzel insanlar, güzel yavrularım güzel güvercinler unutmayın geçmiş şu ÂN’dadır gelecekte şu ÂN’dadır ALLAH geçmişten gelecekten münezzehtir. Biz de şu ÂN’dayız ama bize bir imkan sağlamıştır ki arkamız var bayağı yönümüz var muhtarımız var bayağı arada biz şunları şunları yaparız harikâ bir hayat yaşamaktayız. Tek ŞEYy için ki, son söz ilk söz olacaktı. İlk söz neydi?. “e-lestü bi RABBukum.: BEN sizin RABBınız değil miyim?” “Belâ =>Bilâkis RABBımızsın!. Şimdi ki geldik yaşadık ne diyorsunuz “Eşhedu en Lâ İLâhe İLLâ ALLAH!.” Kim diyor?. bunu “MuhaMMede’r- Rasûlullah” diyor. Biz de “MuhaMMeder Rasûlullah”ın içinde Abdullah âleyhisselâm değil, “MuhaMMeder Rasûlullah.: ALLAH’ın Rasûlullahı.. “ALLAH’a ve Rasûlu’ne imân edin!.” buyurduğunun yüreğinde bir damla gözyaşıyız kardeşim!. Ya da birer damla Zemzem Suyuyuz!. Var mı daha diyeceğin bir şey!. O kadar işte bu özellik ve güzelliği taşıyalım!. “Haram yer misin Ahmet Çakır Cânım?”
“Hâşâ Hocam acımdan gebersem dâhi bir zerre yemem!. Onun çocuğunun bunun çocuğunun boğazından çıkarıp yemem, yalan demem asla, niye yalan diyeyim ki üç günlük Dünyâda Er Oğlu Er olarak yürürüm!.”
Muhteşem bir ŞEYy bu!. Nedir bu?.
MuhaMMed’in Ahlâkıyla ahlaklanmak.. Ben öyle inânıyorum inanıyorum!.”
Tersi ise “ama ben şimdi çıkayım da neler yapacağımı görün!” Böyle yapmayın!. Hiç birimiz kabul etmeyiz, edemeyiz daha doğrusu onun için hepimiz bu hususta dikkatli olalım, sâhib çıkalım. Her konuda ve asla hata araştırmayalım noksan araştırmayalım elbette onun mükemmel yönü vardır. Hiç kimseyi horlamayalım, dışlamayalım. Çünkü ondan beter eder ALLAH bunları unutmayalım!.
Ebubekir radiyâllahu anha diyor ki.: “Bir gün sefere gidiyorduk yol üzerinde çalılık bir yerden koku geldi iğrenç bir leş kokusu. O kadar arttı ki böyle kusacak hâle geldik diyor Rasûlullah sallallah âleyhi ve sellem devesine vurdu ıktırdı, indi ve kokunun geldiği tarafa yürüdü. Biz de tâbi arkasından yürüdük, yaklaştık diyor. Yâni daha tam varamadık diyor koku böyle diyor çünkü Rasûlullah sallallahu âleyhi vesellem bir köpek leşine asâsının ucuyla dişlerine vurdu ve.: “Hay mübârek inci gibi dişlerin varımış!. Hay mübârek inci gibi dişlerin varmış!.” buyurarak mükemmeli nasıl buluyor! Bak mükemmeli nasıl buluyor!.
Onun için karşımızdaki kişinin elbette bir güzel tarafı vardır. Sen de o güzel taraftan bahset Efendim. Ve biz bunları çok görüyoruz çok görüyoruz!. Onun için herkese karşı iyi niyetli gerçekten MuhaMMedî Melâmet Neşesi içinde olalım İnşâe ALLAHu’r-RAHMÂN!.
Bakınız biz geçen sohbetimizde En’âm Sûremizin ni’metler Sûremizin maddî mânevî ni’metler Sûresinin MuhaMMedî Nûr Ni’metlerinin “en”ine baştaki “e” yâni bildiğimiz “e”..
Kebir=>büyük demek. Ekber =>en büyük demek.. Neam =>ni’mettir. En’âm =>En ni’mettir.. Bu Sûremiz çok önemlidir baştaki sûreler, şeriat sistemini oturtur. Uzundur tek tek şunu anlatır, kısası anlatır, zekâtı anlatır =>İslâmı oturtur. Ama sona doğru gittin mi “el hakka me’l- hakka vemâ edrakeme’l- hakka” şiir yazar gibi HAKk nedir sana kim dedi HAKkın ne olduğunu böyle açıklayarak muazzam bir şekilde şiir gibi okursun.. buralarda hükümler konur..
bismillâhirrahmânirrahîm
أَلَمْ يَرَوْاْ كَمْ أَهْلَكْنَا مِن قَبْلِهِم مِّن قَرْنٍ مَّكَّنَّاهُمْ فِي الأَرْضِ مَا لَمْ نُمَكِّن لَّكُمْ وَأَرْسَلْنَا السَّمَاء عَلَيْهِم مِّدْرَارًا وَجَعَلْنَا الأَنْهَارَ تَجْرِي مِن تَحْتِهِمْ فَأَهْلَكْنَاهُم بِذُنُوبِهِمْ وَأَنْشَأْنَا مِن بَعْدِهِمْ قَرْنًا آخَرِينَ
“E lem yerev kem ehleknâ min kablihim min karnin mekkennâhum fî’l- ardı mâ lem numekkin lekum ve erselne’s- semâe aleyhim midrâren ve cealnâ’l- enhâre tecrî min tahtihim fe ehleknâhum bi zunûbihim ve enşe’nâ min ba’dihim karnen âharîn (âharîne).: Sizi yerleştirmediğimiz bir şekilde, yeryüzünde yerleştirdiğimiz nice kavimleri, kendilerinden önce nasıl helâk ettiğimizi görmüyorlar mı? Onlara semâdan bol bol yağmur gönderdik. Altlarından nehirler akıttık. Fakat günahları sebebiyle onları helâk ettik. Onlardan sonra da başka nesiller yarattık.” (En’âm 6/6)
Bu âyeti bir daha okuyalım ben de okurum sizd e okuyun ama şudur mesele “E lem yerev” insanlar görmüyorlar mı?. Kaç tanelerini nicelerini biz helâk ettik, onlardan öncekilerden, kendilerinden önce geçen nesillerden, karınlardan, karındaşlardan. onları yer yüzüne yerleştirdik
şehirler kurdular, ev bark kurdular. Hiç kimseye yapmadığımız şekilde.. sizi de onlar gibi yapmadık daha … yapmış adamlar Maya Medeniyetinin ne olduğu hâlâ çözülemiyor. Çok akıl fikir dışı şeyler var. Çok asırlar geçmiş..
Sizi şu anda yerleştirmediğimiz bir şekilde nüfus o zamÂN insanlar az her ŞEYy bütün sistem yaratılmış, sonradan değil bunlar en son insan hazır geliyor. sizi yerleştirip oturtmadığımız şekilde onları yer yüzüne yerleştirdiğimiz nice kavimler var. onlardan önce helâk ettiğimiz nice kavimleri görmüyorlar mı?. Meselâ İsrâil.. Lût Gölünün altında baksan gölün içinde görüyor Gamoro, Sodom şehirlerini ve iğrenç bir şekilde deniz seviyesinin altında olduğu için berbat bir kokusu var.
Ama biz onlara semâdan bol bol rahmetler gönderdik, altlarından nehirler akıttık altlarından. Nerden? yer altı suyu mu? yâni kalblerinden gönüllerinden fışkırdı aktı fakat onlar günahı tercih ettiler ve günahları sebebiyle onları helâk ettik, yerle bir ettik. Onlardan sonra da başka nesiller yarattık bunların âhirinde de diğer başka başka nesiller meydana getirdik. Nice nice nesiller bakın “inşea ettik” diyor “yarattık” değil inşea ettik, inşea etmek binâ etmek, her şeylerini yeniden dizâyn etmek yâni yapmak ALLAHu zü’L- CeLÂL bu anlamda;
Esselâmü aleyküm ve rahmetullah.. Euzubillâhimineşşeytânirracîm.. Bismillâhirrahmânirrahîm.. Yâ RABBenâ!. GEÇen zamÂN için, Şu ÂNımız için ve GELecek zamÂN için =>Rasûlullah sallALLAHu âleyhi ve sellem Efendimiz'in buyurup uyguladığı gibi,
Bismillâhirrahmânirrahîm, SubhÂNeke ALLAHümme ve bihamdike eşhedu enlâ ilâhe ille ente vâhdeke lâ şerike leke estağfiruke ve etubui leyk.
SubhÂNeke ALLAHümme ve bihamdike eşhedu enlâ ilâhe ille ente vâhdeke lâ şerike leke estağfiruke ve etubu ileyk.
SubhÂNeke ALLAHümme ve bihamdike eşhedu enlâ ilâhe ille ente vâhdeke lâ şerike leke estağfiruke ve etubu ileyk... diyoruz
Bismillâhirrahmânirrahîm, HasbunALLAH ve nimel VEkîL celle celâlihu, Hasbun ALLAH ve ni’mel KEfîL celle celâlihu, Hasbun ALLAH ve ni’mel KÂfî celle celâlihu, Hasbun ALLAH ve ni’mel NASîR celle celâlihu, Hasbun ALLAH ve ni’mel VELî celle celâlihu, Hasbun ALLAH ve ni’mel MEVLâ celle celâlihu, Hasbiye ALLAHu Lâ İLâhe İLLâ Huu, Gufraneke RABBenâ ve ileykel MASîR, Ve Hüve alâ küllî şeyyin KADîR celle celâlihu, SadakALLAHul AZîM!.
ALLAHümme salli ve sellim ve bârik alâ Seydinâ MuhaMMedîn sallALLAHu aleyhi ve sellem istecârtu, ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ MuhaMMedîn Abdike ve Nebîyyike ve Resûlike ve Nebîyyi'l- ÜMMîyyi ve alâ Âlihi ve Sâhbihi ve EHL-i BEYtihi ve ÜMMetihi..
ALLAHu zü’L-CELÂL =>Lûtfu Keremînden İzzeti Şerefinden bizi Rasûlullah sallALLAHu aleyhi vesellem’in Şehâdet Şerefi ve Şefâat Şifâsına ulaştırsın bizi Hakkta Hayrda ve Rızasında kılsın!.
Yâ RABBenâ!.SANA sonsuz Şükürler ve Hamd OLsun!. ALLAHu zü’L- CeLÂLin Lütfu Keremi İzzeti Şerefi ve Selâmı üzerimize olsun cümlemizin İnşâe ALLAH celle celâllihu!. ALLAH celle celâlihu Bizi =>Her Yer, Her ZamÂn, Her HâL ve Her Nefeste =>Hakkta Hayrda ve Rızasında kılsın bizim kusurumuza bakmasın ve bizi Hakka ve Hayra yönlendirsin İnşâe ALLAHu’r- RahmÂN!.
ALLAHümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyîdinâ MuhaMMedîn Abdike ve Nebîyyîke ve Rasûlike Nebîyyî’l- Ümmîyi ve ala âlihi ve sâhbihi ve Ehl-i Beytihi ve Ümmetihi!. Yâ RABBu’l- Âlemîn!.Yâ Rasûlullah sallALLAHu âleyhi ve sellem!.
Yâ RABBENâ!. Bağışlanmamızı ve TEVBEmizi kabul etmeni SENden yalvarıyoruz, DUÂ ediyoruz ve Bizi Koru ve RIZANda =>Hakta ve Hayrda kıl Cem'i Cümlemizi!.İnşâe ALLAHu’r- RahmÂN
Lâ İLâhe İLLâ ALLAHu vâhdehula şerike lek lehul Mülkü ve lehul Hamd ve hüve Hayyun lâ yemut biyedihil Hayr ve hüve alâ küllî Şeyin KADîR.
Vel Hamdulillâhi RABBu’l- Âlemîn!.
ALLAHu zü’L- CeLÂL=>BİZe MuhaMMedî bir Gayret ve ANLAyış versin ve Bizim üzerimizde =>EL=>EL’e =>Ehl-i Beyt ELini Ümmet-i MuhaMMed’e nâsib etsin!. Rasûlullah salllALLAHu âleyhi ve sellemin Şehâdet Şerefini Şefâat Şifâsını Yaşatsın BİZe!. Kelâmullah’ı DUYup =>UYmanın BİZ BİR-İZ Güzelliğini yaşatsın RABBu’l- Âlemîn celle celâlihu!.
Yâ RABBu’l- Âlemîn!.
İslâm Milletini BİZ BİR-İZ eyle zorluklarımızı kolaylaştır ya ALLAH celle celâlihu böyle kaygan bir ortamda rızk çoluk çocuk rızkımız SENden gelmektedir el rızkı kalâ ALLAH rızk ALLAH’a aittir onun için DUÂ ediyoruz. DUÂmızdan başka da yapacak bir şeyimiz yoktur!. Yâ RABBi!.
Çoluk çocuğumuza Hayırlı İşler, Helâl Aşlar, Sâlih Sâliha Eşler ver Nesli Necîb MuhaMMedî Kur’ÂNî ve RABBânî Nesiller ver Âlemler durdukça inşealllahurrahmÂN!. SANA şikâyetsiz nihâyetsiz ŞÜKReden FİKReden ve Hakkta ve Hayrda SABReden Nesillerimiz olsun!.
İnşâe ALLAHu’r-RAHMÂN
Bizi =>Her Zamân Her Yerde Her Halde Her Nefeste İznin ve İnâyetinle =>Kelâmullahımızın=>Rasûlullahımızın Hasbî ve Hâbibî Hizmetçisi kıl!.
Bizi =>el Hâfiz, el Hafîz Esmâlarınla bizi koru!.
Nefsimizin hevâ ve heverselerini yanlışa/negatife yönlenmesinden bizi kurtar bizi koru ve hakkta hayra döndür kısacası Hizbu’ş- Şeytandan bizi uzak tut yâ RABBu’l- Âlemîn!.
Hatta Şeytanlarımızı Müslüman ederek bizi Şeytanlardan tamamen kurtar!.
İnşâe ALLAHu’r-RAHMÂN!.
Diye RABBımıza DUÂ edelim!. “DUÂnız olmasa neye yarardınız.” Âyetini DUYup UYalım!. diye âyetler felân çünkü ALLAHu zü’L- CeLÂL bizden ayrı değildir hâşâ!. ALLAHu zü’L- CeLÂL bizimle BİZDE BİRdir ALLAH ŞEYyleri YARATANdır ancak =>Asla bir ŞEYy değildir. ALLAH’ı bir ŞEYy sananlar.: “O VAR!. bEN de varım!.” İKİliğini diyenler yanlış yapmaktadırlar. ALLAH bir ŞEYy değil ki =>Bir ŞEYyle târif edebilsin!. Ki O’nun misli yoktur!i
فَاطِرُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ جَعَلَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجًا وَمِنَ الْأَنْعَامِ أَزْوَاجًا يَذْرَؤُكُمْ فِيهِ لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَيْءٌ وَهُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُ “Fâtıru’s- semâvâti ve’l- ard (ardı), ceale lekum min enfusikum ezvâcen ve minel en’âmi ezvâcâ (ezvâcen), yezreukum fîh (fîhi), LEYSE KE MİSLİHÎ ŞEY’UN, ve huve’s- semîu’l- basîr (basîru).: O, gökleri ve yeri yoktan yaratandır. Size kendinizden eşler, hayvanlardan da (kendilerine) eşler yaratmıştır. Bu suretle çoğalmanızı sağlamıştır. O'NUN BENZERİ HİÇBİR ŞEY YOKTUR. O işitendir, görendir.” (Şûrâ 42/11)
Her ŞEYyi YARATAN ALLAHu zü’L- CeLÂL’i =>Yaratılan bir ŞEYy Özellik ve Sıfatlarına kıyaslayıp benzeterek ister düşünce olsun ister zâhirde ve bâtında izâh edemezsin, böyle bir ŞEYy yapamazsın!. ALLAH celle celâlihu İnsÂN AKLInca kapsanamaz!. böyle Âyetler ve Hadisler vardır..
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:“ALLAH'ın Yaratıklarını düşünün, ALLAH'ın ZÂTI’nı düşünmeyin, çünkü siz O’nun kadrini/büyüklüğünü takdir edemezsiniz"buyurmuştur. (Kenzu’l-Ummâl, h. No: 5706; Gazalî, İhyâ, 4/423-24)
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ALLAH'ın ZÂTI’nı düşünmeyin, onun Ni’metlerin düşünün.”buyurmuştur. (Mecmau’z-Zevâid, 1/81, Kenzu’l-Ummâl, h. No: 5707)
ALLAH’ın ZÂTI’nı düşünemezsiniz “Ben düşünürüm!.” Diyemezsiniz. “Ben bir yudumda denizi içerim!.” Diyemezsiniz. “Bir teneke balım yerim!.” Diyemezsiniz. Çünkü her şeyin bir sınırı var, patlarsınız çatlarsınız!.
Onun için =>İfrattan/Maksimumdan ve Tefritten/Minimumdan uzakta =>Orta yolda/Sırat-ı Müstâkîmde/Optimum yolda/En iyi en doğru en güzel en ahsen YOLda RABBu’l- Âlemîn’e doğru ömrümüzü şıkır şıkır çala oynaya güzellikler içinde çoluk çocuğumuz İLe, dertlerden kederlerden hatalardan eksik ve noksanlardan RABBımızın koruması altında CeNNetler içinde yaşar gideriz İnşâe ALLAHu’r-RAHMÂN!
Âmennâ Sadaknâ orada da ALLAH bildiriyor CeNNet CeheNNem vardır..
Ama şunu unutmamak lâzım ki bu âlem her şeyin aşikâr olduğu âlemdir evveli baştan bu âlemde nasıl ki bir iğnenin ustası varsa, küllî ŞEYyin ustası varsa =>bu küllî ŞEYyin de USTASI vardır. Bunları YARATAN bir ALLAH vardır vardır ki, O’na ne derlerse desinler =”O” dur.. “Lâ hüve illâ hu!.”dur âyettir.. SadakALLAHu’l- Azîm..
Onun için bir şeyi de unutmamak lâzım hanımlarımız kızlarımız çok iyi bilirler ki bir iğnenin ucu kırıldı mı, bir de arka gözü kırıldımı iplik takılamadı mı istikâmet çöp doğru.. Hiçbir işe yaramaz!. Çünkü onun için biz başımızı korumalıyız!. Başımız bellidir, her çocuk şimdi kardeşlerimiz kız kardeşlerimiz var bakın burada çocuk doğuranlar var onlar çok iyi bilirler ki ALLAH her doğan çocuğu ALLAH İslâm Fıtratında yaratır, anası babası onu şöyle yapar böyle yapar artık toplum hep birlikte ya ona iyilik ederler ya da canına okurlar vebâlini de yüklenirler.
Onun için biz hep BİZ BİR-İZ ben şahsen özellikle Almanya’da yaşayan oradaki güvercinlerimizin sadece ALLAH Rızası için çok önemli çok önemli RABBımın ve Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem’in Rızasını bulmak için biz bir elin parmakları gibiyiz farklı görünsek dâhi RABBımız TEKdir BİRdir, hepimizde aynı RABBımızdır. Canlarımız TEKdir BİRdir ama kaderlerimiz değişiktir. Biz bu inânçla RABBımıznı kuluyuz dediğimiz zamÂN yaptıkları işler birleşir Emine der ki işte.: “Ben bu gün Kur’ÂN okuyamadım!.” Hemen deriz ki.: “Sen dert etme Emine, Hacer okudu, ben okudum, felân okudu!.” Ayrı ayrı kabımız yok ki bizim. Ayrı kabı olan Şeytanın arkadaşıdır ya.. Yeter ki yüreği. dosdoğru olsun.: “ALLAH!.” desin başka ŞEYy demesin. Açık seçik olsun kaderi ALLAHu zü’L- CeLÂL’in yarattığını her türlü şeyi her an yeniden yarattığını bizim BİR BİRİZLİK içerisinde kurtulabileceğimizi ancak DUÂ ederek bu çocukları CeheNNemîn içinden kurtarabileceğimizi kim olursa olsun bu gün hiç kimse kendi gücüyle kuvvetiyle hele şimdi artık çok değişiyor sanal âleme geçiyor ama değişen bir ŞEYy yok!. Bu bulut ALLAH’ın yarattığı bir bulut, bu rüzgar ALLAH’ın yarattığı rüzgardır. Tüm şeyler öyledir insan aklıyla değişen bir ŞEYy değildir. Onun için biz RABBımıza sığınıp DUÂ-larımızı birbirlerimize Cânı gönülden maddî mânevî sâhib çıkarız, onu yüreklendiririz, onu güçlendiririz yürüyemiyorsa koluna gireriz. Bir taraftan biz de yaşarız o da yaşar o kadar. Bunlar Peygamber âleyhisselâtu vesselâm’ı çok çok sevindirecek ki.: “Benim öz kızlarım, öz evlâdlarım.” öyle hadisler var. “Sizden elli kat fazla ecir ve sevâb alır âhir vakitteki MuhaMMedî bir mü’min kardeşlerim!.”“Yâ Rasûlllah nasıl olur biz seni görüp şimdi ne edersen yapıyoruz!.”“Haa mesele o ya, siz beni görüyorsunuz her şeyi mu’cizeleri imân edip amel ediyorsunuz sağolun Ama bunlar öyle bir zamÂNda gelecek ki it izi kurt izine karışmış “ALLAH!” diyen “yALLAH” diyen kimin ne dediği de belirsiz “ALLAH diye diye de kandırıyorlar..” üç âyet vardır bu sizi “ALLAH diye diye de kandırır.”
Kim?. Şeytan ve Şeytanın Uşakları böyle etrafınıza bakarsanız binlercesine görürsünüz bunlar sapıktır gerçekten sapıktır sapık olduğunu bilsin bilmesin sapıktır!. ALLAH bunların elinden MuhaMMedîleri kurtarsın çünkü ALLAHu zü’L- CeLÂL herkese şah damarından yakındır. Peygamber âleyhisselâtı vesselâm içinde böyledir hiç kimse ALLAHu zü’L- CeLÂL’in Hidâyetine ortak değildir. Onun için akıllı olalım, vicdânlı olalım vicdânlı olalım doğru olalım burda yaşayalım her şeyi, CeNNeti de burada yaşayalım.. Zâten millet CeheNNemde!. Etrafınıza bakın bakın etrafınıza daha ufacık çocuklar sokaklarda birbirleriyle olan çocuklar, el konulan çocuklar vs. vs.
Evet Alper Âbi Hindistan’dan buraya geldi hepinize çok selâmı var.. Yarın İnşâe ALLAH Hindistan’a dönüyor İnşâe ALLAHu’r-RAHMÂN!.
Güzel insanlar, güzel yavrularım güzel güvercinler unutmayın geçmiş şu ÂN’dadır gelecekte şu ÂN’dadır ALLAH geçmişten gelecekten münezzehtir. Biz de şu ÂN’dayız ama bize bir imkan sağlamıştır ki arkamız var bayağı yönümüz var muhtarımız var bayağı arada biz şunları şunları yaparız harikâ bir hayat yaşamaktayız. Tek ŞEYy için ki, son söz ilk söz olacaktı. İlk söz neydi?. “e-lestü bi RABBukum.: BEN sizin RABBınız değil miyim?” “Belâ =>Bilâkis RABBımızsın!. Şimdi ki geldik yaşadık ne diyorsunuz “Eşhedu en Lâ İLâhe İLLâ ALLAH!.” Kim diyor?. bunu “MuhaMMede’r- Rasûlullah” diyor. Biz de “MuhaMMeder Rasûlullah”ın içinde Abdullah âleyhisselâm değil, “MuhaMMeder Rasûlullah.: ALLAH’ın Rasûlullahı."“ALLAH’a ve Rasûlu’ne imân edin!.” buyurduğunun yüreğinde bir damla gözyaşıyız kardeşim!. Ya da birer damla Zemzem Suyuyuz!. Var mı daha diyeceğin bir şey!. O kadar işte bu özellik ve güzelliği taşıyalım!. “Haram yer misin Ahmet Çakır Cânım?” “Hâşâ Hocam acımdan gebersem dâhi bir zerre yemem!. Onun çocuğunun bunun çocuğunun boğazından çıkarıp yemem, yalan demem asla, niye yalan diyeyim ki üç günlük Dünyâda Er Oğlu Er olarak yürürüm!.”
Muhteşem bir ŞEYy bu!. Nedir bu?. MuhaMMed’in Ahlâkıyla ahlaklanmak.. Ben öyle inânıyorum inanıyorum!.”
Tersi ise “ama ben şimdi çıkayım da neler yapacağımı görün!” Böyle yapmayın!. Hiç birimiz kabul etmeyiz, edemeyiz daha doğrusu onun için hepimiz bu hususta dikkatli olalım, sâhib çıkalım. Her konuda ve asla hata araştırmayalım noksan araştırmayalım elbette onun mükemmel yönü vardır. Hiç kimseyi horlamayalım, dışlamayalım. Çünkü ondan beter eder ALLAH bunları unutmayalım!.
Ebubekir radiyâllahu anha diyor ki.:“Bir gün sefere gidiyorduk yol üzerinde çalılık bir yerden koku geldi iğrenç bir leş kokusu. O kadar arttı ki böyle kusacak hâle geldik diyor Rasûlullah sallallah âleyhi ve sellem devesine vurdu ıktırdı, indi ve kokunun geldiği tarafa yürüdü. Biz de tâbi arkasından yürüdük, yaklaştık diyor. Yâni daha tam varamadık diyor koku böyle diyor çünkü Rasûlullah sallallahu âleyhi vesellem bir köpek leşine asâsının ucuyla dişlerine vurdu ve.: “Hay mübârek inci gibi dişlerin varımış!. Hay mübârek inci gibi dişlerin varmış!.” buyurarak mükemmeli nasıl buluyor! Bak mükemmeli nasıl buluyor!.
Onun için karşımızdaki kişinin elbette bir güzel tarafı vardır. Sen de o güzel taraftan bahset Efendim. Ve biz bunları çok görüyoruz çok görüyoruz!. Onun için herkese karşı iyi niyetli gerçekten MuhaMMedî Melâmet Neşesi içinde olalım İnşâe ALLAHu’r-RAHMÂN!.
Bakınız biz geçen sohbetimizde En’âm Sûremizin Ni’metler Sûremizin maddî mânevî ni’metler Sûresinin MuhaMMedî Nûr Ni’metlerinin “en”ine baştaki “e” yâni bildiğimiz “e”..
Kebir=>büyük demek. Ekber =>en büyük demek.. Neam =>ni’mettir. En’âm =>En ni’mettir.. Bu Sûremiz çok önemlidir baştaki sûreler, şeriat sistemini oturtur. Uzundur tek tek şunu anlatır, kısası anlatır, zekâtı anlatır =>İslâmı oturtur. Ama sona doğru gittin mi “el hakka me’l- hakka vemâ edrakeme’l- hakka” şiir yazar gibi HAKk nedir sana kim dedi HAKkın ne olduğunu böyle açıklayarak muazzam bir şekilde şiir gibi okursun.. buralarda hükümler konur..
bismillâhirrahmânirrahîm
أَلَمْ يَرَوْاْ كَمْ أَهْلَكْنَا مِن قَبْلِهِم مِّن قَرْنٍ مَّكَّنَّاهُمْ فِي الأَرْضِ مَا لَمْ نُمَكِّن لَّكُمْ وَأَرْسَلْنَا السَّمَاء عَلَيْهِم مِّدْرَارًا وَجَعَلْنَا الأَنْهَارَ تَجْرِي مِن تَحْتِهِمْ فَأَهْلَكْنَاهُم بِذُنُوبِهِمْ وَأَنْشَأْنَا مِن بَعْدِهِمْ قَرْنًا آخَرِينَ “E lem yerev kem ehleknâ min kablihim min karnin mekkennâhum fî’l- ardı mâ lem numekkin lekum ve erselne’s- semâe aleyhim midrâren ve cealnâ’l- enhâre tecrî min tahtihim fe ehleknâhum bi zunûbihim ve enşe’nâ min ba’dihim karnen âharîn (âharîne).: Sizi yerleştirmediğimiz bir şekilde, yeryüzünde yerleştirdiğimiz nice kavimleri, kendilerinden önce nasıl helâk ettiğimizi görmüyorlar mı? Onlara semâdan bol bol yağmur gönderdik. Altlarından nehirler akıttık. Fakat günahları sebebiyle onları helâk ettik. Onlardan sonra da başka nesiller yarattık.”(En’âm 6/6)
Bu âyeti bir daha okuyalım ben de okurum sizd e okuyun ama şudur mesele “E lem yerev” insanlar görmüyorlar mı?. Kaç tanelerini nicelerini biz helâk ettik, onlardan öncekilerden, kendilerinden önce geçen nesillerden, karınlardan, karındaşlardan. onları yer yüzüne yerleştirdik
şehirler kurdular, ev bark kurdular. Hiç kimseye yapmadığımız şekilde.. sizi de onlar gibi yapmadık daha … yapmış adamlar Maya Medeniyetinin ne olduğu hâlâ çözülemiyor. Çok akıl fikir dışı şeyler var. Çok asırlar geçmiş..
Sizi şu anda yerleştirmediğimiz bir şekilde nüfus o zamÂN insanlar az her ŞEYy bütün sistem yaratılmış, sonradan değil bunlar en son insan hazır geliyor. sizi yerleştirip oturtmadığımız şekilde onları yer yüzüne yerleştirdiğimiz nice kavimler var. onlardan önce helâk ettiğimiz nice kavimleri görmüyorlar mı?. Meselâ İsrâil.. Lût Gölünün altında baksan gölün içinde görüyor Gamoro, Sodom şehirlerini ve iğrenç bir şekilde deniz seviyesinin altında olduğu için berbat bir kokusu var.
Ama biz onlara semâdan bol bol rahmetler gönderdik, altlarından nehirler akıttık altlarından. Nerden? yer altı suyu mu? yâni kalblerinden gönüllerinden fışkırdı aktı fakat onlar günahı tercih ettiler ve günahları sebebiyle onları helâk ettik, yerle bir ettik. Onlardan sonra da başka nesiller yarattık bunların âhirinde de diğer başka başka nesiller meydana getirdik. Nice nice nesiller bakın “inşea ettik” diyor “yarattık” değil inşea ettik, inşea etmek binâ etmek, her şeylerini yeniden dizâyn etmek yâni yapmak ALLAHu zü’L- CeLÂL bu anlamda;
وَلَوْ نَزَّلْنَا عَلَيْكَ كِتَابًا فِي قِرْطَاسٍ فَلَمَسُوهُ بِأَيْدِيهِمْ لَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُواْ إِنْ هَذَا إِلاَّ سِحْرٌ مُّبِينٌ “Ve lev nezzelnâ aleyke kitâben fî kırtâsin fe le mesûhu bi eydîhim le kâlelezîne keferû in hâzâ illâ sihrun mubîn (mubînun).: Ve eğer sana kâğıtlarda yazılı olarak indirseydik, böylece ona elleri ile dokunsalar bile kâfir olan kimseler, mutlaka.: “Bu ancak apaçık bir sihirdir.” derdi.”(En’âm 6/7)
Eğer biz onlara satır satır yazılı bir kitab olarak bir kağıtta yazılı olarak indirseydik böylece onlar deseydiler ellerini dokunarak.: “Hakikâten bu bir kitab!. deseler elleriyle bi.. eydihim elleriyle dokunsalar. “Haa bu kitabmış gökten inmiş..” ve kâle.. mutlaka ne derlerdi içinde tercihinde inkâr ve kâfir olmak yönelimi olan aklı fikri yerinde fakat kaşınıyor yâni.: “Bu var ya bu kardeşim bu var ya bu, gerçekten büyük bir sihir!.” Derler. Ne zamÂN?. O zamÂN da dediler, bu gün de diyorlar, yarın da derler. Çünkü küfür devâm eder, insan yürüdüğü sürece ama zulüm devâm etmez. Zulüm gelir gelir sonra onun tepesine korona morona derken indirir indirir meletir yâni öttürür..
8. Âyette ALLAHu zü’L- CeLÂL,
وَقَالُواْ لَوْلا أُنزِلَ عَلَيْهِ مَلَكٌ وَلَوْ أَنزَلْنَا مَلَكًا لَّقُضِيَ الأمْرُ ثُمَّ لاَ يُنظَرُونَ “Ve kâlû lev lâ unzile aleyhi melek (melekun), ve lev enzelnâ meleken, le kudıye’l- emru summe lâ yunzarûn (yunzarûne).: Ve.: “Ona bir Melek indirilseydi, olmaz mıydı?” dediler. Şâyet bir Melek indirseydik, mutlaka iş, olup bitirilirdi. Sonra (onlara) mühlet verilmez.”(En’âm 6/8)
Ve kâlû ve dediler lev lâ olmaz mı unzile âleyhi melek.. ve bu yâni Peygamber âleyhisselâm diyor ya.: “Size bir kitab getirdim!” diye yâni diyorlar ki nasıl olmaz yanında bir melek getirseydi.. ve lev enzelnâ meleken, le kudıyel emru summe lâ yunzarûn.. “O’na bir melek indirilseydi yanında olmaz mıydı?.” dediler. Şâyet bir melek indirseydik biz mutlaka iş olup bitirilirdi ve ne olurdu?. köklerini kazırdık onların sonra onlara mühlet verilmezdi. Bakın bu çok önemli.. summe lâ yunzarûn.. nazara.. bakmaktır bekletmektir mühlet vermektir, inzar etmektir. Beklemektir artık onların bekleyecek hâli kalmazdı. Bardak taşmış olurdu da, köklerini kazırdık yâni.. işte bu kadar yâni hayat dururdu..
وَلَوْ جَعَلْنَاهُ مَلَكًا لَّجَعَلْنَاهُ رَجُلاً وَلَلَبَسْنَا عَلَيْهِم مَّا يَلْبِسُونَ “Ve lev cealnâhu meleken le cealnâhu raculen ve le lebesnâ aleyhim mâ yelbisûn (yelbisûne).: Ve şâyet onu melek yapsaydık, onu mutlaka erkek olarak (erkek suretinde) yapardık. Şüphe ettikleri şeyi, mutlaka onlara (gene) şüphe ettirirdik.”(En’âm 6/9)
Ve lev cealnâhu meleken le cealnâhu raculen ve le lebesnâ âleyhim mâ yelbisûn..
Şâyet onu melek yapsaydık onu mutlaka erkek olarak erkek sûretinde yapardık ve onlar hep şüphe ettikleri şeyi yine mutlaka yaparlardı ne derlerdi meleklerin hepsi dişidir kardeşim bu erkek melek olsa boşa olur yâni erkek sûretinde melek yapsaydık olmaz böyle bir melek olamaz der yine i’tirâz ederler mesele başkaydı yâni Peygamber âleyhisselâtu vesselâm’ı bir melek kılsaydık biz MuhaMMed âleyhisselâmı..
Onlar yine insan şekline sokar, onları yine düşmekte oldukları kuşkuya düşürürdük “ben bir insanım ama melekim” derdi onlar da derlerdi ki.: “senin kadın olman lâzımdı niye erkek oldun!” derlerdi.
Bunlar hep yaşandı bu günde yaşanıyor ama türlü türlü yaşanıyor yalnız bu günde şehvet ve para =>Rab ve ilâh olmuş hâşâ.. o kadar ağır..
وَلَقَدِ اسْتُهْزِئَ بِرُسُلٍ مِّن قَبْلِكَ فَحَاقَ بِالَّذِينَ سَخِرُواْ مِنْهُم مَّا كَانُواْ بِهِ يَسْتَهْزِؤُونَ “Ve lekadistuhzie bi rusulin min kablike fe hâka billezîne sehırû minhum mâ kânû bihî yestehziûn (yestehziûne).: Ve andolsun ki; senden önceki Resûllerle de alay edilmişti. Böylece alay etmiş oldukları şey, onlardan alay edenleri kuşattı.”(En’âm 6/10)
Ve lekâdistuhzie bi rusulin min kablike fe hâka billezîne sehırû minhum mâ kânû bihî yestehziûn..
bakın “ve” yemîndir “le” yine yemîndnir “kad” da yemîndir üç kere yemîn edilmektedir “ve le kad” ve vALLAH’ı “le” kesinlikle “kad” mutlaka şeriatta tarikâtta mârifette üç yemîn yâni.. ALLAH’ın yemîn etmeye hâşâ ihtiyâcı yoktur. “O kadar önemli” demek istiyor “iyi dinleyin” diyor. Andolsun ki Yâ MuhaMMed senden önce gönderilen Peygamberlerle bunlar eğlendiler, alay ettiler senden önce ne kadar gönderdiysek hepsine bunlar oldu. sadece sana değil yâni alaya alındı da alaya aldıkları ŞEYy onlardan maskaralık yapanları çepe çevre kuşatıverdi.. bak bak o kimseler ki Peygamberle âley eden kimseleri onlardan topunu birden niye kullanmışlar.. Peygamber âleyhisselâmı eğlenceye alaya almaya alaya aldıkları şeyde alay ediyorlardı. ye ha ka yerle yuttu hâk etti, toprak etti yâni bunların hepsinin üzerinden silindir gibi geçti yok etti bunların hepsini, ALLAH yok etti..
قُلْ سِيرُواْ فِي الأَرْضِ ثُمَّ انظُرُواْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّبِينَ “Kul sîrû fî’l- ardı summenzurû keyfe kâne âkıbetul mukezzibîn (mukezzibîne).: De ki: “Yeryüzünde dolaşın. Sonra bakın, yalanlayanların âkıbeti nasıl oldu.”(En’âm 6/11)
Kul de ki Yâ MuhaMMed söyle de.. Yâ MuhaMMed insanlara de ki sîrû.. sîre nedir.. isrâ demektir.. esrâ, isrâ hızlı sessizce seher rüzgarı gibi dolaşın demektir. şöyle bir rüzgar gibi gezin dolaşın el ard yer yüzünde gezin bakalım sonra.. sonra iyice bakın nazarla bakın ibret almak için bakın.. keyfe kane nasıl oluyor da âkıbet nasıl olmuş âkıbeti el mükezzebinALLAH’ı Peygamberleri yaratanı yalanlayıp da “öyle ŞEYy mi olur?” diyenlerin hallerine bir bakın. “Peygamber yalancı” diyenlerin yalancılıkla suçlayanların sonlarına bir bakın ibret alıp inceleyin bakın bakayım o yalanlayanların sonu nasıl oldu, bir görün bakalım..
Dünkü programda o Şengül müydü ne Celâl Şengül mü ne işte adam varya sakalı makalı hangi millettense yahu, bir insan inânçsız olabilir ama o öyle değil ortaya çıkmış bir Şeytan gibi.. yâni hâni bir bu işten anlamayan birisine bir hikâye okuyabilir ama çok şükür onun dediği.. felân der ki, feşmekân der ki o der ki bu der ki insanlar hâlâ din.. bu Gazâli yok mu Gazâli dini sokmuştur ortaya, tekniği öldürmüştür..” vs.. bu böyle bir yâni çok çok çok Deccâl yâni yazık yâni kimin uşağı kimin neyi ama yazık yanı bu millete çoluğumuz çocuğumuz var.. Neler yaptıklarını görüyoruz neler.. Akdenizde neler oluyor orda kurşuna diziyorlar, denizlere döküyorlar yâni sonra da insan hakkı minsan hakkı.. evet 12. Âyette ALLAHu zü’L- CeLÂL
قُل لِّمَن مَّا فِي السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ قُل لِلّهِ كَتَبَ عَلَى نَفْسِهِ الرَّحْمَةَ لَيَجْمَعَنَّكُمْ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ لاَ رَيْبَ فِيهِ الَّذِينَ خَسِرُواْ أَنفُسَهُمْ فَهُمْ لاَ يُؤْمِنُونَ “Kul li men mâ fî’s- semâvâti ve’l- ard (ardı), kul lillâh (lillâhi), ketebe alâ nefsihir rahmeh (rahmete), le yecmeannekum ilâ yevmi’l- kıyâmeti lâ reybe fîh (fîhi), ellezîne hasirû enfusehum fe hum lâ yu’minûn (yu’minûne).: De ki : “Semâlarda ve yeryüzünde olan şeyler kimin?” “Hepsi ALLAH'ındır!” de. ALLAHu TeALÂ, kendi üzerine rahmeti yazdı. Hakkında şüphe olmayan kıyâmet gününde, sizleri mutlaka toplayacak. O kimseler ki; nefslerini hüsrana düşürdüler, onlar mü'min değildirler.”(En’âm 6/12)
Deki onlara “Bu göklerdeki yer yüzünde olan bu şeyler kimin?.” Mâdem ki bir iğnenin ustası var en ufak ŞEYy kimin? Cevâb hepsi ALLAH’ın!” de ALLAHu TeALÂ çünkü KENDİ üzerine rahmeti farz kılmıştır farz.. NÛRundan yarattığı herkese rahmet etmeyi üzerine yazmıştır ALLAH merhamet etmeyi kendi ZÂTI’na farz kılmıştır her yarattığına Rahmetiyle Merhametiyle mutlaka ihsân edeceğini yazılı olarak kendisine Kur’ÂN-ı Kerîmde farz kılmıştır ve devâm ediyor.. Bakın hakkında şüphe olmayan Kıyamet Gününde “Efendim ölümden şüphem var belki yoktur!.”
Bekle, göreceksin hiçbir şüphe olmayan son gün âhir gününde sizi mutlaka toplayacak o kimseler ki nefslerini hüsrâna düşürdüler Onlar mü’min değildirler kardeşim!.
Kim bunlar kâfirler!. Ne kâfiri be diyor mu kâfirler.. mü’min değil diye kim ki nefsini hüsrâna düşürdü hüsrân nedir ALLAH sana bir nefis vermiş diyor ki anasından kız çocuğu doğmuş, erkek çocuğu doğmuş siz dosdoğru yolda evleniyorsunuz çocuk çoluğa kavuşuyorsunuz. ALLAH’ın bütün ni’metlerini ALLAH’ın hâlifesisiniz ALLAH’ın bütün ni’metleri emrinize verilmiş bunun burda kâr edecekken siz demişsiniz ki.. oluyor Benliği Firâvun olmuş, Nemrud olmuş, şu olmuş bu olmuş. Çünki, insanlara zulüm etmiş, kötülük etmiş, yalan haram gırla gitmiş, hüsrâna düşmüş, kâra giderken anayı da yemiş bunlar mü’min değildirler.. Sor bunlara.: “Gördükleri bütün maddî mânevî varlıklar kimin tasarrufundadır, kimindir? Çünkü ALLAH yarattıklarına merhamet etmeyi kendi üzerine almıştır. Bunun sonunda hesâba çekeceği kesindir. Hem kendini zarara sokuyor, bakın çoluk çocuğunu zarara sokuyor. Elini değdiği herkesi ve herşeyi zarara sokuyor. İşte bakın bunlar imân etmeyeceklerdir. Edemezler. Zâten etmek istese de edemezler!. Çünkü yâni ceryan yok adam istediği kadar âlet alsın koysun. Dünyânın bütün markalarını toplasın ceryan yok kardeşim!. çöpe at gitsin yâni!.
وَلَهُ مَا سَكَنَ فِي اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ “Ve lehu mâ sekene fî’l- leyli ve’n- nehâr (nehâri), ve huve’s- semîu’l- alîm (alîmu).: Gecede ve gündüzde bulunan herşey O'nundur. O, en iyi işitendir, en iyi bilendir.”(En’âm 6/13)
Ve lehu mâ sekene fî’l- leyli ven nehâr (nehâri), ve huve’s- semîul alîm..
Yemîn olsun ki onundur ALLAH’ındır ma sekene kim ne görüyorsa meskun olmuş canlı cansız Kâinâtta her gördüğünüz vücuddâki atomlardan tutun sonsuz Kâinâttâki her ŞEYy herkesin bir yeri yurdu var, yâni bütün bunlar fî’l- leyli gecede ve’n- nehâr gündüzde. İster gecede olsun ister gündüzde olsun ve her ŞEYy onundur ve o ALLAHu zü’L- CeLÂLEs- semîu’l- alîm.. Bir kulağa bir dinlemeye ihtiyâcı yoktur çünkü her zerre ALLAHu zü’L- CeLÂL’in NÛRundandır, şah damarından yakındır. ALLAHu zü’L- CeLÂL hâşâ bizim kralımız biz kölesi değiliz, âletle ceryan gibiyiz!. Biz CeNNet yaşamaya geldik CeheNNem icâd etmeye değil ve ALLAH bunları hep içimizden geçenleri duyar.
Evet Efendim ve bu çok bakın 14. Âyette ALLAHu zü’L- CeLÂL
قُلْ أَغَيْرَ اللّهِ أَتَّخِذُ وَلِيًّا فَاطِرِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَهُوَ يُطْعِمُ وَلاَ يُطْعَمُ قُلْ إِنِّيَ أُمِرْتُ أَنْ أَكُونَ أَوَّلَ مَنْ أَسْلَمَ وَلاَ تَكُونَنَّ مِنَ الْمُشْرِكَينَ “Kul e gayrallâhi ettehızu veliyyen fâtırı’s- semâvâti ve’l- ardı ve huve yut’ımu ve lâ yut’am (yut’amu), kul innî umirtu en ekûne evvele men esleme ve lâ tekûnenne minel muşrikîn (muşrikîne).: De ki: “Semâları ve arzı yaratan ALLAH'tan başka bir Velî (dost) edinir miyim? Ve doyuran (yediren) ve Kendisi doyurulmayan (yedirilmeyen) O'dur.” “Muhakkak ki ben, teslim olanların ilki olmakla ve müşriklerden olmamakla emrolundum.” de.”(En’âm 6/14)
Kul e gayrallâhi ettehızu veliyyen fâtırı’s- semâvâti ve’l- ardı.. Yâ MuhaMMed onlara de ki kardeşim ben bu gökleri semâları ve yeri yaratanı ALLAH’ı dost edinmez de yâni çenesi konuşuyor diye şurası şöyle diye ne bileyim ben milletin sırtında SuLtÂN olmuş birini mi, onu mu dost edineyim o mu benim her şeyimden sorumlu olsun!.
Bu kendini bilmez Mürşid Bozuntuları ya da Cemâat Liderlerine mi, onlara mı boyun eğeyim yâni ALLAHu zü’L- CeLÂL o ki âlemi yaratmakla değil, ve huve yut’ımu ve lâ yut’am.. O, insanlara ni’met verir bütün canlıların ni’metini O verir, taam ettirir yedirir doyurur velâ yutam ve yedirilmez doyurulmaz ALLAH bir şey değil ki ALLAH bir ŞEYy değil ki bir ŞEYy gibi doyurulsun yedirilsin..
kul innî umirtu en ekûne evvele men esleme ve lâ tekûnenne mine'l- muşrikîn.. Yâ MuhaMMed de ki kesinlikle mutlaka ben emr olundum ki teslim olanların ilkiyim çünkü benim NÛRumdan yaratıldınız ben ALLAH’a teslim olanların ilkiyim tesbihin imâmiyesi gibi.. ne diyor ben neyle emr olundum kardeşim kul inni emirtu ben şununla emr olundum nedir en eküne evvele men esleme evvelâ ALLAH’a teslim olmak ve başka bir daha var o nedir la tekunnenne minel müşrikin şöyle böyle akıl oyunu makıl oyunu ya da millet böyle yapıyor herkes oraya gidiyor deyip şirke gitmemekte şirk etmemekle ALLAH’a ortak koşmamakla emr olundum..
Efendim herkes çalıp oynaya bilirler ister gavur ister Müslüman ister o millet ister bu millet, ama ölürken aynı ölüyorlar farkındaysanız. Doğarken aynı doğdukları gibi..
Ben geçenlerde buradaki şu Osman Bey çıkmazı var ya. Bizim giriş çıkmaz “Bu Osman Bey kim?” dedim. “Yahu bu Osman Bey dediler 1900 lerde felân burada yaşayan bütün bu civâr onun Temenyeri de dâhil bahçesiymiş Ağaymış adam Osman Beymiş zâten” “Ee kim var şimdi?” “Valla dediler bu arsanın içinde köşede kalmış o zamÂN adamın yaptırdığı bir ŞEYy var şömine köşede kalmış o yıkılmamış!.”
Onun fotoğrafını çekip yayınlayacağım size. Yâni “işte Osman Beyden kalan” dediler ne evladı kalmış ne yeri yerinde yüzlerce tapular oluşmuş hiç eser kalmamış ondan!.
Ve insanlar zamÂNında onun gibi olabilirler Hakk ve Hayr versin insanlar çok kime kalıyor demek istiyorum herkes bir gün gidiyor ya..
Fâkir olmak haramdır İslâmda, zengin olacaksın herkese dağıtacaksın gâni gâni vereceksin ALLAH için ALLAH verenden etsin alana da veriyorsa ALLAH’ın malını veriyorsun ALLAH’ın verdiğini veriyorsun.. Peygamber âleyhisselâm devâm ediyor neyle emr olunduğuna,
قُلْ إِنِّيَ أَخَافُ إِنْ عَصَيْتُ رَبِّي عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ “Kul innî ehâfu in asaytu rabbî azâbe yevmin azîm (azîmin).: De ki: “Muhakkak ki ben, eğer RABBime isyan edersem, büyük günün azâbından korkarım.”(En’âm 6/15)
BenRABBime eğer isyan edersem inni ben isyan etmiş olursam bütün isyan ettiğim bu işlerin onunda o büyük günün hesâb günün azâbından korkarım kardeşim. Siz belki yaşamadınız ama ben Antalya da emekli olduğum sıralarda orda Câminin adı neydi ya bize yakın olan Câmide yatsı namazını kılayım diye ezân okunuyor da koşarak vardım Câmiye insanlar girmiş ben merdivenleri çıkarken yaşlı bir insan da ayakkabısını koyuyordu ben oraya çıkarken adam sendeledi ben de koştum yetiştim ve adamla birlikte geriye doğru düştük, ben oturdum tâbi adamda kucağımda düştü. Ama adam hırlamaya başladı çok yaşlı bir insan.. Ve bir insanın nasıl öldüğüne şâhis oldum. On on beş dakikâ sürdü çünkü ben o sırada kalkmadım bırakmadım yere. Gözlerimle şâhid oldum yâni anlatılamayacak bir şeydi. Çünkü insanlar hemen Cân kurtaran felân çağırdılar felân ama Amca gitti.. Sevindiren ŞEYy şuydu.: “Bismillah bismillah!.” dedi bende.: “bismillâhirrahmânirrahîm Eşhedü enLâ İLâhe İLLâ ALLAH MuhaMMede’r- Rasûlullah dedim orda eşhedu enLâ İLâhe İLLâ ALLAH eşhedu enne MuhaMMeder Rasûlullah!.” diye hırlayarak Cân verdi.
Kimdi neydi bilmiyorum ama, şunu biliyorum ki o da olsun fark etmez şimdi Uzun Adam Reis-i Cumhur olsa fark etmez, kısa adam köle olsa da fark etmez aynı âkıbet.. Aynı şekilde gelir çünkü hiç kimsenin ne doğumu ne ölümü kendine mahsus değildir RABBımıza mahsustur.. ALLAH cümlemize Hakk ve Hayr versin bakın 16. Âyette ALLAHu zü’L- CeLÂL bu âlemde yaşıyoruz ya yalan Dünyâ’da..
Ne yalan Dünyâsı?. Yalancılar için yalan Dünyâdır bu. Yalan Dünyâ dediğimiz de yaratılmamıza sebeb olan şehâdet var burada!. Âhirette şehâdet yok, akıl fikir imkan alınmış “ee RABBım yardım eder!”RABBım burada yardım etmiyor mu da orada yardım ediyor, aranızda bir ŞEYy mi var!. Yoo zâlimliğe gelince yalan haram öte böte herkesin canına okuyorsun, çoluk çocuk hiç ilgilenmiyorsun, kıyametler koparıyorsun, canavarlar yetiştiriyorsun, onlarla seviyelenmiyorsun. Peygamber âleyhisselâm gibi olmuyorsun, namazın ortasında iki yaşındaki çocuk sırtına binip de keyfi gelsin diye secdede bekleyemiyorsun!. Peygamber âleyhisselâm yapıyor bunu namz sonunda cemâata.: “Kusura bakmayın secdede torunum sırtıma bindi de keyfi gelsin diye kalkamadım!” buyuruyor..
Farz namazda imâm olarak namaz kıldırıyor!. Şu yüceliğe bakın bir tokat çaksaydı ne tokat çaksaydı hâşâ!
Ne yapıyordu ne yapıyordu her yerde her zamÂN her halde şah damarıyla yakın olan BİZ BİR-İZ olan MuhaMMed âleyhisselâm neden hakkı hayrı bırakırda şerre Şeytanın yoluna geçer hâşâ! Var mı bir tane hadis mi var çocuklara bir tane dokunmuşluk mu var işte Alper burada Emrenin yanında sordum aha da geldi kendisi kaç yaşındasın Alper 49 yaşında bütün hayatı boyunca "bir tokat vurdum mu vALLAHi ben hatırlamıyorum sen Alper?.”
“Hayır iyi olduğumdan değil bana da babam hayatım boyunca vurmadı hayatım boyunca!.”
Çünkü bu yol bizim yolumuzdu, Peygamber âleyhisselâm’ın Yoluydu ve doğru yoldu. Ne bu ağıza gelen bütün kötülüğü söyle sonra.: “Bu canavar nerden çıktı?!.”
Bu canavar nerden çıkacak, senden çıktı şimdi de sana musallat oldu ALLAH korusun yâni..
Onun için dosdoğru emrolunduğun gibi Peygamber âleyhisselâm gibi dosdoğru..
İşine gelince ALLAHALLAH, işine gelmeyince yALLAH yALLAH!. deme. Tâbi “kime diyorsun?” diyorsanız Hakana diyorum o gün bakın;
مَّن يُصْرَفْ عَنْهُ يَوْمَئِذٍ فَقَدْ رَحِمَهُ وَذَلِكَ الْفَوْزُ الْمُبِينُ “Men yusraf anhu yevme izin fe kad rahımeh (rahımehu), ve zâlike’l- fevzu’l- mubîn (mubînu).: O gün (izin günü), kim ondan (azâbtan) uzaklaştırılırsa, o takdirde ona (ALLAH), rahmet etmiştir. Ve işte bu, apaçık bir fevzdir (kurtuluştur).”(En’âm 6/16)
O gün herkesin ortaya, her şeyin ortaya çıktığı izin günü her şeyin çıktığı o günde kim azâbdan uzaklaştırılırsa o takdirde ona ALLAH rahmet etmiştir işte bu açık seçik bir fevzdir, Ravza-yı MuhaMMed âleyhisselâmdır, fırtınaların denizinden sâhile çıkıp seyretmektir. Bakın kardeşim o âhirette olacak!. Kim dedi sana “âhirette olacak!” diye. Ne diyor?. Yevme izin.. Nedir yevme izin senin ALLAH’ın NÛRuna sâhib olduğun gün demektir “zi” dâimâ sâhib olmayı getirir. Nûr Sâhibliğidir. “âhirette oluyorum!” niye âhirette oluyorsun burada Şeytanına mı sâhib çıkacak. Bu gün şu anda ALLAH uzaklaştırır, CeheNNem azâbından uzaklaştırır ve kendi CeheNNemîni Şeytanını Müslüman eder ve çoluk çocuğu CeNNette yaşamaya başlar. Bu güne kadar düşman olan savaştığı karısı kocası, Peygamber âleyhisselâm’ın oğlu kızı olur da O’nun Ahlâkıyla ahlaklanır, ALLAH’ın boyasıyla boyanır. Derler ki “biz ne yanlışlıklar yapmışız ufacık çocukların yanında ne Şeytanlıklar yaptık onun kanına girdik bunu tamir edelim düzeltelim!.” İşte azâbdan böyle uzaklaşılır, böyle kuduz bir afedersiniz köpek gibi onu yaralar kudurtur. Yarala kudurt ondan sonra dön “ALLAHuekber!.” de dalga mı geçiyorsun “ALLAHuekber!” de tâbi sen.: “güneş yok!” deyince güneşin olmayacağını mı sanıyorsun. Sana mı kaldı ALLAH’ın Ekberliği sen kendi kendinde bir ALLAH’ı Rkber etmiyorsun nefsinde.. İşte ALLAH o kişiye rahmet etmiştir kardeşim!. Böyle kişiye ALLAH rahmet etmiştir, emîn olun bak!. Bakın etrafınıza CeheNNem gibi olan insanlar ALLAH’ın İzniyle İnşâe ALLAHböyle imân etmiş eşler ALLAH onları yaklaştırdığı zamÂN ALLAH ve Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellemde birleştiği zamÂNda rahmetin nasıl gökten yağmur gibi yağdığını fiilen yaşarlar. O gün yevme izin çünkü onlara o gün izin verilmiştir, rahmet edilmiş işte gerçek fevz kurtuluşa çıkış da budur. El Mubîn, bu binâ edilmiştir açık seçiktir, böyle hayâli mayalı değildir kardeşim. El Mubîn binâ edilmiş âhirette köşkte huri de binâ edilmiş ne arıyorsun orada şurada şurada imânını amele çevir. İçin ALLAH dışın yallaH demesin dosdoğru mubin beyân ettiğini buyuran ALLAH duyuran ALLAH beyân ettiğini duyuran, Peygamber âleylhisselâm ve duyuran âleyhisselâm Namazı kıl buyaran ALLAHla kılan. Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem dediğim nedir hepimiz NÛRundan yaratılmışızdır, yaratılmaktayız. Abdullah âleyhisselâm senin benim gibi bir insandı, zamÂNı geldi ağır acılar içerisinde Humma Hastalığı geldi vefât etti gitti. Yâni HAKk’a yürüdü.
Ama Rasûlullah ayrı bir ŞEYy Rasûlullahlık ayrı ebedîdir “ALLAH ve Rasûlune imân edin” ölmüş Peygambere değil, HAYy olan Peygambere evet 17. Âyetimizde ALLAHu zü’L- CeLÂLPeygamber âleyhisselâm’a devâm ediyor;
وَإِن يَمْسَسْكَ اللّهُ بِضُرٍّ فَلاَ كَاشِفَ لَهُ إِلاَّ هُوَ وَإِن يَمْسَسْكَ بِخَيْرٍ فَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدُيرٌ “Ve in yemseskellâhu bi durrin fe lâ kâşife lehu illâ huve, ve in yemseske bi hayrın fe huve alâ kulli şey’in kadîr (kadîrun).: Eğer ALLAH sana bir zarar dokundurursa, o takdirde onu, O'ndan başka giderecek yoktur. Sana bir hayır dokundurursa, artık O, herşeye kaadirdir.”(En’âm 6/17)
Eğer ALLAH bir sana zarar temâs ettirirse oku atarsa sana kaza okunu, kader okunu atarsa bu da sana dokunur. ALLAH atıyor çünkü niçin “bi durrin” zarar verecek bir ok atsa, zarar dokunsa o takdirde fe lâ kâşife lehu.. ordan birisi keşfedecek koşacak gelecek oku çekip alacak ya da seni kurtaracak yok öyle bir ŞEYy yoktur asla yok illâ huve, ALLAH’tan başka.. Bunlar yaşanmaktadır.. ve in yemseske bi hayrın fe huve alâ kulli şey’in kadîr.. ve ALLAHu zü’L- CeLÂL sana bir hayır gönderirse dokundurursa “al bu senin olsun” derse artık bu her şeye Kadîrdir kardeşim bunu da geri alacak kimse yoktur. ALLAH’ın vermediğini verecek yoktur, verdiğini alacak yoktur!. Kaza da Kader de budur!. Biz şu anı yaşarız şu an alıp verip nefsin dirisiyiz, geçmişin dirisi değiliz, geleceğin de dirisi değiliz!. Biz şu anda diriyiz şu an diriyiz biraz önceki zamÂN geçti gitti!. Aktı o SU şu anda RABBu TeALÂ bir RABBımız var bir de biz varız.. Eee ne ben var ne sen kardeşim “ne seni?” nerden çıkardın. Bir elektirik var, bir güneş var bir ışığı var biz de kardeşim!. Biz bırak seni beni ve ALLAH sana bir hayır dokunduracaksa birisi gelip de bunu ben buna yok yok bütün Kâinâtta gelse ALLAHu zü’L- CeLÂL küllî şeye Kadîrdir, bütün Kâinâtı yaratan O’dur ve O ALLAHu zü’L- CeLÂLdir. Bakın;
وَهُوَ الْقَاهِرُ فَوْقَ عِبَادِهِ وَهُوَ الْحَكِيمُ الْخَبِيرُ “Ve huve’l- kâhiru fevka ıbâdih (ıbâdihî), ve huve’l- hakîmu’l- habîr (habîru).: O, kullarının üstünde kahhardır (yegâne gâlib), ve O, hakîmdir (hikmet sâhibi), herşeyden haberdârdır (habîrdir)."(En’âm 6/18)
Ve huvel kâhiru fevka ıbâdih.. O, ALLAHu zü’L- CeLÂL bu gördüğünüz çeşitli kılıklarda kiyâfetlerde düşüncelerde imkanlarda bu insanlara karşı ALLAHKahhârdır, kahredicidir ve huvel hakîmul habîr ve ALLAHu zü’L- CeLÂL yegâne gâlib olandır, kahredicidir “seni ya da Dünyâyı yok ederim!” diyen adamın nefesini başka yerden alıp verdiriverir. Gerçekten de öyle ve dediğini yapacak daha dur bakalım benim anladığım kadarıyla inândığım kadarıyla bu virüs mürüs bütün Dünyâyı aşılayalım şudur budur bunu aşılarsan daha beteri gelir ki, bu zâlimlik sürmez. Zulüm sürmez zulüm sürmez ya bizim Konya kadar olmayan ülke yüz yıllarca Portekiz adında şunun bunun adında bir kıtayı sömürdü.. Yâni ve hâlâ onlara “yamyam” diyor öyle bir vahşeti, öyle bir zulmü kendi kendilerini =>yarattıkları yok edecek bunları biz görmesek de insanlar görecekler..
قُلْ أَيُّ شَيْءٍ أَكْبَرُ شَهَادةً قُلِ اللّهِ شَهِيدٌ بِيْنِي وَبَيْنَكُمْ وَأُوحِيَ إِلَيَّ هَذَا الْقُرْآنُ لأُنذِرَكُم بِهِ وَمَن بَلَغَ أَئِنَّكُمْ لَتَشْهَدُونَ أَنَّ مَعَ اللّهِ آلِهَةً أُخْرَى قُل لاَّ أَشْهَدُ قُلْ إِنَّمَا هُوَ إِلَهٌ وَاحِدٌ وَإِنَّنِي بَرِيءٌ مِّمَّا تُشْرِكُونَ “Kul eyyu şey’in ekberu şehâdeh (şehâdeten), kulillâhu şehîdun, beynî ve beynekum ve ûhiye ileyye hâzâ’l- Kur’ÂNu li unzirekum bihî ve men belag (belaga), e innekum le teşhedûne enne meallâhi âliheten uhrâ, kul lâ eşhed (eşhedu), kul innemâ huve ilâhun vâhidun ve innenî berîun mimmâ tuşrikûn (tuşrikûne).: “Hangi şey şâhid olarak en büyüktür?” de. “Benimle sizin aranızda ALLAH Şâhiddir. Bu Kur’ÂN bana, O'nunla, sizi ve kime ulaşırsa onu, uyarmam için vahyolundu. Siz, muhakkak ALLAH ile beraber başka İlâhların olduğuna gerçekten şâhidlik ediyor musunuz? Ben şâhidlik yapmam.”de. “O, sadece TEK BİR İLÂHtır. Muhakkak ki ben, sizin şirk koştuklarınızdan uzağım.” de.”(En’âm 6/19)
Kul eyyu şey’in ekberu şehâdeh, kulillâhu şehîdun, beynî ve beynekum ve ûhiye ileyye hâzâ’l- Kur’ÂNu li unzirekum bihî ve men belâg (belâga), e innekum le teşhedûne enne meallâhi âliheten uhrâ, kul lâ eşhed, kul innemâ huve ilâhun vâhidun ve innenî berîun mimmâ tuşrikûn..Yâ MuhaMMed de ki insanlara “Hangi ŞEYy şâhid olarak en büyüktür?” diye sor bakalım. “Bu gördüğünüz aklınızın fikrinizin soyut somut maddî mânevî bütün bu oluşların şâhidi kimdir?” diye bir sor ve de ki “Ey insanlar benimle sizin aranızda ALLAH şâhiddir bu Kur’ÂN Bana O’nunla sizi ve kime ulaşırsa onu uyarmam için bana vahyolundu!”Peygamber âleyhisselâma böyle buyuruyor ALLAH de ki bu Kur’ÂN-ı Kerîm bana şunun için geldi ki “Ben bu Kur’ÂN-la ben kendim bu Kur’ÂN-la sizi ve kime ulaşırsa onu bu gün yarını felân yok etrafındakilere sizi ve sizden yüzyıllar asırlar sonra gelse ulaşırsa onu ikâz etmem uyarmam için geldi li unzirekum.. inzar etmek için.. Dikkatınızı çekerim “ileride bir uçurum var ya da bu tarafa giderseniz kurtuluşunuz var!.” böyle şiddetli bir uyarı yâni.. Bunun için geldi siz muhakkak ALLAH ile beraber başka ilâhların olduğuna gerçekten şâhidlik ediyor musunuz hakikâten siz eşhedu enLâ İLâhe İLLâ ALLAH demeyip de şunlara bunlara mı ilâh ilâh diyorsunuz?”
Sor onlara ve de ki.. “Ben şâhidlik yapmam böyle bir şeye de ve de ki onlara de ki bakın çok ilginç kul innemâ şüphesiz şüphesiz gerçek şu ki huve ilâhun vâhidun O, TEKBİR olan İLÂHtır ALLAHtır.. ve innenî berîun mimmâ tuşrikûn.. Ben sizin şirk koştuğunuz şundan bundan vs. beriyim de.. “Kardeşim biz puta tapmıyoruz?” puta tapmıyorsun da Alper anlatıyor “adamlar ineğe tapıyorlar!” diyor.
Ben de diyorum ki “ineğe tapacak kadar mantıktan uzak bir insansa onlardan daha kötü kâfir olanlar işte akşamki konuşan herif gibi her şeyi biliyor ama sonuç şirke düşüyor “ALLAH yoktur!” diyor. Açıkça böyle diyor ben sizin şirk koştuğunuz her şeyden uzağım çünkü yanlış doğrusu ben o adamın bir açık oturumda böyle bir konferans vermesini ve benim de gözlerimle şâhid olacağım şekilde çırpına çırpına gebermesini bir ibret olması için ALLAH’tan DUÂ ederim yâni.. Çünkü aklı fikri olan insanları türlü türlü yollarla kandırıyor zekî insanları. Nedir derdin kardeşim sen bir ŞEYy mi gördün ne gördün hürriyeti öldürüyormuş ne hürriyeti sokakta gördüğün birinin kızı birinin bacısı birinin anası kimin.. Kimi buldun ve her şeyden ALLAH’tan korkuyu kaldırmış insanlığı kaldırmış adam, adamcık!. Adam bile değil zâten yâni.. Kimin Cânciğer yavrusu öbüründen bir milim daha eksik ki onlara hayvan muamelesi yapsın!. Evet bakın son âyetimizi de okuyalım dedim ya En’âm Sûresi de İslâmı oturtmaya çalışan ilk sûrelerdir ana kuralları koyar..
الَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَعْرِفُونَهُ كَمَا يَعْرِفُونَ أَبْنَاءهُمُ الَّذِينَ خَسِرُواْ أَنفُسَهُمْ فَهُمْ لاَ يُؤْمِنُونَ “Ellezîne âteynâhumu’l- kitâbe ya’rifûnehu kemâ ya’rifûne ebnâehum ellezîne hasirû enfusehum fe hum lâ yu’minûn (yu’minûne).: Kendilerine kitab verdiğimiz kimseler, onu kendi oğullarını tanır gibi tanırlar. Artık mü'min olmayanlar, nefslerini hüsrâna düşürdüler.”(En’âm 6/20)
Ellezîne âteynâhumul kitâbe.. Şu bizim o kimseler ki biz onlara âteynahum ne verdik el kitab verdik Zebur verdik, İncil verdik, Tevrat verdik.. ya’rifûnehu.. onlar ‘nu o kadar iyi tanırlar ki kemâ ya’rifûne ebnâehum.. kendi öz oğullarını tanırlar gibi net tanırlar ama ellezîne bu işte bu kimseler çok iyi bildikleri halde “gel kardeşim kusura bakma vaktin geldi kafana bir kurşun sıkacağım!” dese birisi alnıyın çatına kurşunu dayasa!. O zaman o adamı ben görmek isterim!. Evet diyecek ki.: “Bu manyak beni öldürecek!.” Öldürecek de sen ne yapacaksın göreyim bakayım.. ellezine hasirû o kimseler onlar hüsrâna düştüler, hüsrâna düşürdüler. enfûsehum kendi nefislerini fe hum lâ yu’minûn.. imân etmezler onlar bir daha okuyalım kendilerine Kudsal Kitab olarak verdiğimiz bu kimseler maddî ilimlerde en yüksek seviyeye çıkmışlar, mânevî kitabların hepsini okumuşlar, Peygamberi MuhaMMed âleyhisselâmı Öz Oğulları gibi bildikleri gibi onların Kitabında bunların Kitabında bütün bunlarda Peygamberler bir Peygamberdir ve birbirinden ayrı değildir kendi kitablarında da Kâinât kitablarında da bütün Kaçık seçik özelliklerini bilirler, tanırlar ve bunlar birbirlerinin kuyusu olurlar. Birbirlerini Hüsrân Kuyularına düşürürler, Hasret Kuyularına düşürürler, Zarar Kuyularına düşürürler..
İşte onlar asla imân etmezler, edemezler. Çünkü yer yanlıştır ALLAH celle celâlihu bizi böyle bir hâle böyle bir yola düşmekten bunların şerrinden korusun ve İnşâe ALLAH kurtarsın!.
Bütün bunlar için hepimizin allame-yi cihan olmasına ihtiyâç yoktur. Böyle benim gibi âhirete gelmiş Efendim RABBu’l- Âlemîn böyle güzel nâsib vermiş imkan tanımış elbette biz iki iş yapıyoruz birisi diyelim ki Anka’nın Kızı var NÛRun alâ NÛR, daha çocuk onun çocukları için, onun torunları için ya da Meriç’in çocukları için demek istiyorum ki biz onlar için şunlar tarafı “ALLAH” diyenler “yALLAH” diyenler tarafından yok edilen İSLâM Dîni ALLAH’ın Kelâmı ve Hadis-i Şerif olarak ortaya çıkarıyoruz çıkarmalıyız!. Ona buna köle etmemeliyiz çoluk çocuğumuzu ve bu hususta uyanık olmalıyız birbirimizin.. Hiç bir ŞEYy yapmasak dâhi elimizi açtığımızda.: “ALLAH’ım!. Biz niye toplandık buraya bir gönül birliğimiz var bir elin parmakları gibiyiz!” de.. Yoksa gider başka yerde oynardık başka kaynak işlerdik ne bileyim ALLAH Rızası için şurda bir saatimizi ayırıp “Kur’ÂN-ı Kerîmimiz ne diyor?” diye “duyalım uyalım!” diye bu gönül güzelliği ve özelliği yaşıyoruz ellerimizi açtığımız zamÂN hepimiz aynı yerdeyiz içimizden birisinin DUÂ-sı yerine oturdu mu “Efendim Kul İhvâni çok güzel konuşuyor!.” Şimdi evet ben koşunuyorum da DUÂnın yerini bulması için ne bileyim ben oradan İsra bir “âmin!” çeker on ikiden yerine oturuverir ya da ne bileyim ben Şengül Abla “âmin!” der tam çünkü biz ayrı değiliz kimsenin ne “âmin!”i ayrı.. Ne DUÂ-sı ayrı ayrı ayrı işler görüyor. Kimi vücudda göz gibi, kulak gibi, hayat kaidelerinde ne ise kadın erkek şu bu çeşitli yerlerde iyi de BİZ BİR-İZ yalnız bu güzelliği ve özelliği İnşâe ALLAH hep beraber yaşayalım ve unutmayalım ki ALLAHu zü’L- CeLÂL’in biraz önce buyurduğu gibi ALLAH’ın verdiğini alacak kimse yoktur ALLAH’ın aldığını verecek kimse yoktur!. Kendisi buyuruyor.: Bismillâhirrahmânirrahîm şöyle DUÂ edin diyor HasbunALLAH veni’mel Vekî’l- benim Vekîlim ol Yâ RABBî bana yardımcı ol! HasbunALLAH ve ni’mel Kefî’l- nefsime karşı ve bütün her şeye karşı benim Kefîlim ol Yâ RABBî! HasbunALLAH ve ni’mel Nasîr benim tek SEN yardımcım ol Yâ RABBî! HasbunALLAH ve ni’mel Mevlâ benim ilk okula ana okuluna giden çocuğum Velîm SENsin Mevlâm SENsin! Ve hüve ala küllî şeyin Kadîr her şeye Kadîr olan SENsin ben bunları dürüstüm bu DUÂmda sadakatla samimîyetle sabırla selâmet istiyorum SENden hepimiz DUÂ ediyoruz ALLAH hepimizin DUÂ-sına RABBu’l- Âlemînde “âmin!” diyor “emîn” içindesiniz diyor Peygamber âleyhisselâm da “âmin!” diyor meleklerde âyetler var onlarda derler ki bizde “âmin!” diyoruz ALLAH’ım doğru söylüyorlar biz de şâhidiz böyle de yaşıyorlar birbirlerini haramdan fitne fücurdan böyle kötülüklerden ne kadar kendine ve etrafına zarar veren şeyler varsa hepsinden uzaklaştırıyor çünkü hepsinden evet yâni bu emîne yok mu emîne bizim uyanık emîne emîne var ya emîne emîne var tâbi emîne var ne “Emîne” var işte benim anamın adı da “Emîne”ALLAH deyip ALLAH’a doğru yürüyor peşine de diyor ki.: “Evet Yâ RABBî!. Ben ne yapmışsam ne olmuş yaşamışsam kabul ediyorum ve SENden özür diliyorum affet beni ben hakkı istiyorum!”ALLAHu zü’L- CeLÂL de diyor ki.: “Afvederim bir de o günahları hayra tebdil ederim kul hakkı hariç!.”
Bunlar ALLAH’ımızın sözü Rasûlullahımızın sözü şaka şuka değil!.
Euzu billâhimineşşeytânirracim bismillâhirrahmânirrahîm ALLAHümme salli ve sellim ve bârik ala seyyîdinâ MuhaMMedîn abdike ve Nebîyyîke ve Rasûlike Nebîyyî’l- Ümmîyi ve ala âlihi ve sâhbihi ve Ehl-i Beytihi ve ümmetihi İnşâe ALLAHu’r-RAHMÂN.. ALLAH’ım ÜMMet-i MuhaMMedî islâh et, iflâh et hakka ve hayra bir çıkış kapısı ver!. Hiç kimsenin kimseye anlatamayacağı dertler problemler içinde, kuyular içinde sıkıntılar içinde kıvranan imkanı olmayan bir türlü çıkamayan hür türlü bataklardan çıkış nâsib et!. Çünkü küllî şeyi yaratan SENsin her şeye Kadîr olan SENsin SENden DUÂ ediyoruz!.
Haa bilmiyorum kimin neyi var ama kimin neyi varsa her şeyi yaratan ALLAH ona Ferec Kapısı versin ve rahmetenlil ammeh Yâ RABBî bu DUÂmı amme tüm insanlar için yapıyorum kim DUÂma “âmin!” diyorsa geçmişi geleceğine ne diyeyim onlara bakmak adam.: “Lâ İLâhe İLLâ ALLAH dedi mi?.” “Dedi!.”
Ne diyeyim “Âmin! Yâ RABBî!” çoluk çocuğumuz her şeyin başı hayırlı bir işdir helâl bir aştır sâlih bir koca sâliha bir hanımdır ve bunlardan doğacak necîb nesildir, Ehl-i Beytî, MuhaMMedî ve RABBâni bir Nesil gökten yağan yağmur gibi Âdem Atamıza rahmet yağdırır, zahmetleri rahmete çevirir. Gün benim günüm sizden kana kana gökten rahmet gibi afvedersiniz boka da haka da yağar. İyi kötü RABBimin kimsesini ayırmadan hepsine rahmet dileyen MuhaMMed Rahmetenlil Âlemîn rahmet butundan rahmet yağdıran bir güzellik ve özellik içinde İnşâe ALLAHALLAH bizi Tahkîk İmân sâlih amelle yaşatsın! Çoluk çocuğumuzu korusun, gözetsin ve bize bu hususları yaşamamızı kalblerimize ilham etsin ve birbirimizin hata ve kusurlarını yüzüne vurarak değil onu üzmeden üzülmeden kendini de kofalarak köyde kofalıyor derler yâni övünerek değil örnekleri güzel güzel vererek onları kardeşçe canca ciğerce o noktalardan yavaş yavaş çekmesine Hizmetçi olalım ama asla ve kat’a yanlış yapmayalım!. Yâni burada çünkü karşıyı rendice etmek felân da çok yanlıştır şaka yaptım felân şaka yapacaksan de ki “ALLAH SENi rahmete kavuştursun İnşâe ALLAH!” de de öyle şaka yap!. Yâni Şeytanın şakasını yapma demek istiyorum ve hepinize RABBu’l- Âlemînden Hakk ve Hayr DUÂlar ediyorum İnşâe ALLAH her zamÂN ediyorum sizin de her zamÂN her yerde her halde her nefeste ÜMMet-i MuhaMMed için bizim için hepimiz için akrabalarımız için çoluk çocuğumuz için kendimiz için ama DUÂ-ya başlarken kendimiz için başlayacağız Hadis-i Şerif vardır “ALLAH’ım bana!” diye başlayacağız çoluk çocuğumuz anam babam akrabalarımız sonra Cânciğer yoldaşlarımız birisi ve ÜMMet-i MuhaMMed için bu DUÂ-larımızı kabul et!. ALLAH celle celâlihu eksilmez herkese aynı gider sana seviyeden dolayı eksilmez SENden bir gram ne eksilir herkese de senin Peygamber âleyhisselâm Adına dağıtman kalır..
SubhÂNeke ALLAHümme ve bihamdike eşhedu enlâ ilâhe ille ente vâhdeke lâ şerike leke estağfiruku ve etubuileyk.
SubhÂNeke ALLAHümme ve bihamdike eşhedu enlâ ilâhe ille ente vâhdeke lâ şerike leke estağfiruku ve etubuileyk.
SubhÂNeke ALLAHümme ve bihamdike eşhedu enlâ ilâhe ille ente vâhdeke lâ şerike leke estağfiruku ve etubuileyk. ALLAH’a emânet olun esselâmu âleykum ve rahmetullah..
Esselâmü aleyküm ve rahmetullah.. Euzubillâhimineşşeytânirracîm.. Bismillâhirrahmânirrahîm.. Yâ RABBenâ!. GEÇen zamÂN için, Şu ÂNımız için ve GELecek zamÂN için =>Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem Efendimiz'in buyurup uyguladığı gibi,
Bismillâhirrahmânirrahîm, SubhÂNeke ALLAHümme ve bihamdike eşhedu enlâ ilâhe ille ente vâhdeke lâ şerike leke estağfiruke ve etubui leyk.
SubhÂNeke ALLAHümme ve bihamdike eşhedu enlâ ilâhe ille ente vâhdeke lâ şerike leke estağfiruke ve etubu ileyk.
SubhÂNeke ALLAHümme ve bihamdike eşhedu enlâ ilâhe ille ente vâhdeke lâ şerike leke estağfiruke ve etubu ileyk... diyoruz
Bismillâhirrahmânirrahîm, HasbunALLAH ve nimel VEkîL celle celâlihu, Hasbun ALLAH ve ni’mel KEfîL celle celâlihu, Hasbun ALLAH ve ni’mel KÂfî celle celâlihu, Hasbun ALLAH ve ni’mel NASîR celle celâlihu, Hasbun ALLAH ve ni’mel VELî celle celâlihu, Hasbun ALLAH ve ni’mel MEVLâ celle celâlihu, Hasbiye ALLAHu Lâ İLâhe İLLâ Huu, Gufraneke RABBenâ ve ileykel MASîR, Ve Hüve alâ küllî ŞEYyin KADîR celle celâlihu, SadakALLAHul AZîM!.
ALLAHümme salli ve sellim ve bârik alâ Seydinâ MuhaMMedîn sallallahu aleyhi ve sellem istecârtu, ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ MuhaMMedîn Abdike ve Nebîyyike ve Resûlike ve Nebîyyi'l- ÜMMîyyi ve alâ Âlihi ve Sâhbihi ve EHL-i BEYtihi ve ÜMMetihi..
ALLAHu zü’L-CELÂL =>Lûtfu Keremînden İzzeti Şerefinden bizi Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in Şehâdet Şerefi ve Şefâat Şifâsına ulaştırsın bizi Hakkta Hayrda ve Rızasında kılsın!.
Yâ RABBenâ!.SANA sonsuz Şükürler ve Hamd OLsun!. ALLAHu zü’L- CeLÂLin Lütfu Keremi İzzeti Şerefi ve Selâmı üzerimize olsun cümlemizin İnşâe ALLAH celle celâllihu!. ALLAH celle celâlihu Bizi =>Her Yer, Her ZamÂn, Her HâL ve Her Nefeste =>Hakkta Hayrda ve Rızasında kılsın bizim kusurumuza bakmasın ve bizi Hakka ve Hayra yönlendirsin İnşâe ALLAHu’r- RahmÂN!.
ALLAHümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyîdinâ MuhaMMedîn Abdike ve Nebîyyîke ve Rasûlike Nebîyyî’l- Ümmîyi ve ala âlihi ve sâhbihi ve Ehl-i Beytihi ve Ümmetihi!. Yâ RABBu’l- Âlemîn!.Yâ Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem!.
Yâ RABBENâ!. Bağışlanmamızı ve TEVBEmizi kabul etmeni SENden yalvarıyoruz, DUÂ ediyoruz ve Bizi Koru ve RIZANda =>Hakta ve Hayrda kıl Cem'i Cümlemizi!.İnşâe ALLAHu’r- RahmÂN
Lâ İLâhe İLLâ ALLAHu vâhdehula şerike lek lehul Mülkü ve lehul Hamd ve hüve Hayyun lâ yemut biyedihil Hayr ve hüve alâ küllî Şeyin KADîR.
Vel Hamdulillâhi RABBu’l- Âlemîn!.
ALLAHu zü’L- CeLÂL=>BİZe MuhaMMedî bir Gayret ve ANLAyış versin ve Bizim üzerimizde =>EL=>EL’e =>Ehl-i Beyt ELini Ümmet-i MuhaMMed’e nâsib etsin!. Rasûlullah salllALLAHu âleyhi ve sellemin Şehâdet Şerefini Şefâat Şifâsını Yaşatsın BİZe!. Kelâmullah’ı DUYup =>UYmanın BİZ BİR-İZ Güzelliğini yaşatsın RABBu’l- Âlemîn celle celâlihu!.
Hakan yazdı:12.07.2021 EN’AM SÛRESİ 6. ÂYET
……………. (bendeki sohbet kaydı burdan başlıyor)..
Bundan sonra suya dalacağımi dalgıçlar var biliyorsunuz işte çeşitli antrımanlar yapıyor felân işte belirli bir sınırı zorlayarak ordakalıyor ama o sınırı zorlasa daha bir daha çıkamıyor. Şunu demek istiyorum akıllı, çok bilgili, şu bu ömrü boyuncu bu işi yapmış hep dalgıçlık yapıyordu netice olarak öldü.
Bütün mesele sonuca ulaşmaktır, sonuç nedir? Sonuç ALLAHu zü’L- CeLÂL bizi ne için yaratmış ise o sonucu tecellî ettirmektir ve bunu yaparken sistem durmadan işlemekte..
Düşünün bir bebenin, çocuğun DUÂ-sı nedir? Anasından doğup ağzını açar ananın memesidir DUÂ-sı budur. Efendim. Efendimi yoktur İsâ âleyhisselâm değil, özel değildir. Başka iki üç yaşa gelir önce normal oynar sonra cinsiyete göre ayrılan kız çocukları bebek yapar, öbürleri işte kılıç kalkan yapar. Derken oradaki DUÂ-ları hep oyuncağa döner, akşam olur hiç fark edemez anaları bağırlar çağırır işte.: “Akşam oldu ne duruyorsun orda gelsen ya!.” diye çocuğa seslenir. Çünkü o o DUÂ-sının içinde vakti ayarlayamaz yâni. Ve doğaldır öyle olması lâzımdır, bunun tersini yapmak ise çok büyük bir zarardır. Çocuklar, küçük çocuklar zekî çocuklar ve çocuklar çok çileleri olmadığı için çok zekî ve ortam çok müsâid olduğu için bu devirde o da senin kadar bilgisayarı kullanıyor, izliyor ve senin hayâlinden geçmeyen şeyleri daha genç zekâyla algılıyor.
Ve bunların sınırlarını koruyabilmek yâni maksimuma ve minimuma sürüklememek çocukları optimumda tutabilmek. İşte İslâm da çocuk terbiyesinin temelidir eğer bu böyle olmadığı zamÂN çok acı sonuçlar verir ve bunun vebâli günahı da kime verdiyse onadır. ALLAH bu vebâli ilk başta ona sorar sonra da sırayla sorar yâni suya atılan bir taşın etrafındaki dâireler gibi dâire çiziyor ya suya atıyorsunuz etrafında bir takım dâireler çiziyor dâire dâire darie kıyıya kadar vurur dâire böyle gelir. Sorumlulukta böyledir anasına babasına en yakın akrabasına böyle sırayla bunlar tüm toplum sorumludur ve bugün biz bu batağın içindeyiz ALLAH hepimize Hakk ve Hayr versin!.
Hacı Mahmud felân çok iyi hatırlar biz yâni köyde yaşayanlar bilirler ki çocukluğumuzda nice Dedeler görmüşüzdür ki torununa.: “Şu adama bir küfür et bakayım!” çocukta öğrendiği şekilde ona bir ekstra bir küfür eder alkış yaparlardı. Bu korkunç bir hatadır sonra o küfürler kendisine de dönmüştür. Bunlara şâhid olmuşuzdur, biz bunlara şâhid olmuşuzdur yanlışlar hepsi yanlış, ne kadar yanlış!.
Onun için biz DUÂ-larımızı dosdoğru etmeliyiz Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellemimizin buyurduğu gibi Kur’ÂN-ı Kerîm’in buyurduğu gibi ve Kâinâttâki ibret Kur’ÂN’ının buyurduğu gibi sana ne, bana ne değil senin kafan parçalanacakta benim kafam üzülecek akrabalık bağları böyledir. Biz burada yıllar geçmiş ki en çok hiçbir yâni akrabalarımızın çoğuyla ne bileyim ben bir Ahmet Çakırla bir Garibânla böyle Nuriyeyle görüştüğümüz kadar çok görüşemiyoruz, birlikte olamıyoruz ve aynı düşünce etrafında toplanamıyoruz herkes kendi yolunda bir dâire çizip gidiyor. Bunun içindir ki Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem Efendimizin MuhaMMedî Melâmeti bir tesbih dizişi gibidir el ele el ALLAH’a dır İnşâe ALLAHu’r-RAHMÂN!. Bu bir DUÂ Zinciri gibidir bu DUÂ-ya hepimizin çok dikkat etmesi gerekir. Çok önemlidir, çok önemlidir!. Bugün böyle yarın böyle ise dün de böyledir.
Şimdi gelecek âyetleri aklı ve vicdânı olan insan iyi düşünmeli ve şu anda bulunduğu yerde düşünmeli, seksen yaşına gelmiş hacı Mahmut derse ki.: “Ben sekiz yaşındayım!” Bu pirincin taşını kimse ayıklayamaz!. Efendim otuz yaşındaki birisi de.: “Ben yetmiş yaşındayım!.” derse bu pirincin taşını da ayıklayamaz, neden?. Çünkü Din, ALLAHu zü’L- CeLÂL’in Dini Tevhid İnâncı yâni DUÂ yâni Tevhid bir DUÂdır, dilektir, tercihtir, seçiştir bunun etrafında İslâmı kurulmuştur ve bunda bir birlik dirlik gerekir. Bu noktada düşünmesi gerekir, herkes kendi yerinde bakması gerekir ve kendi vaktini böyle değerlendirmesi gerekir. Yâni ben ne bileyim.: “Şunları şunları yapacağım!” neyle yapacaksın işte şu şu vakit vakti söyle vakti vakit geçti, vakit gün indi gün batıyor! “Öğleye yapacağım ikindine yapacağım!.” deme geç oraları gün batıyor şimdiye gel!.
Onun için DUÂ-ları kendi içinde bulunduğun yerde zamÂNda halde ve nefeste yap o anın nefsini yap biliyorsunuz ki ALLAHu zü’L- CeLÂL.: “Her işin bir vakti vardır!.” buyuruyor. Bu doğrudur bende diyorum ki her iş bir DUÂdır, DUÂdır yerinde kalkışın, DUÂdır oturuşun DUÂdır..
Yâni bunu sen istiyorsun. “Efendim bunun dini olan dini olmayan.” Öyle bir ŞEYy başkaları için, bizim için her yerde her zamÂN her halde her nefesle ceryanla âlet gibi, güneşle ışığı gibi BİZ =>RABBımızla NAHNU-yuz BİZiz BİRiz. Yâni “RABBımız bizim gibi” demiyorum “Biz RABBımız gibiyiz!” demiyorum. “Işık ->Güneş gibi, Güneş ->Işık gibi” demiyorum. Bunlar ayrı şeyler ama BİZ BİR-İZ-liği kaybettiği zamÂN hayâli bir safsataya düşer..
Biraz sonraki âyetleri Cân kulağıyla dinlediğimiz zamÂN göreceğiz ki “eyvah ve eyvah!” diyeceğiz. Birisi “bunları öyle okur okur yine okur!” değil. Yaşanmayan yalandır, yaşayacaksın, iftirâ etmeyeceksin ALLAH’a.. Böyle âyet göreceksin biraz sonra “ALLAH’a iftirâ ettiler!.” Yâni ne kadar ağır düşünebiliyor musunuz iftirâ ettiler yâni.: “Ben şöyle şöyle ŞEYyler yaptım da ALLAH vermedi!.” demek boş boş. Yâni akılı olmak başka şeydir, aklı doğru kullanmak başka şeydir. Çünkü iftirâ kendi nefsinin hevâ ve hevesinin şerrinde kullanıp da, hakta hayrda kullanılmayışı..
İftira; bahane bulmak, büftan etmek, yalan yere birisini suçlu göstermeye kendisini suçsuz göstermeye çalışmaktır. Bu ise korkunç bir yalandır ve bunun en büyüğü de kendi yaratanı olan ALLAHu zü’L- CeLÂL’e karşı yapılan iftiradır. Ki O, bütün ni’metleri verendir.. İnkar edense, dâimâ ALLAHu zü’L- CeLÂL’i RABBu’l- Âlemîn’i bir başkası olarak görerek zâten küfür içindedir. Hiçbir zamÂN BİZ BİR-İZ-liği anlayamamıştır. Bunu anlayamadığı için de.: “Bir RABB var bir de ben varım, o bana şunu yapacak ben de ona şunu yapacağım!.” gibi çok çok gariplikler içerisindedir. Düşünün bir anne kucağındaki çocuğuna diyor ki.: “İşte bir bu var bir de ben varım!.”
“Eee bak birbirimize ne yapacağız!” ne yapacaksın?. Bunun gereği ne ise onu yapacaksın.. “Dışarı koysam ne olur?”
Dışarı koysan çocuk ölür ama senin yakana da Yaratan yapışır!. Yâni ona iyi bakarsam iyi bakarsan da Yaratan da “iyiliğe ->iyilik” diye âyetler vardır. “Ahsen olana ahsen vereceğiz!” diye aynen böyle ve bunu fiilân hayatta da görüyoruz görüyoruz.
Yâni çoluk çocuğunu böyle saçma sapan yetiştirip yalan ve harama yem edip sonradan nice insanlar gördük yâni çok ağır bedel ödediler ve hâlen gidişlerine bakıyorsunuz bizim yakın bildiğimiz beraber büyüdüler Lara’da büyüdü çoğu bu çocukların.. Ne işlerle meşgul olduklarını zamÂN zamÂN face box’den felân tâkip ediyorum ve gerçekten kimisinin babası felân toprak oldu.. Yâni diyorum ki.: “Keşke bunlar da çocuklarına insanca yaşamayı öğretselerdi bu gün onlar da insanca yaşarlardı!.”
Bitiriyorum insanın o ufacık yüreğinin içinde katlar, yatlar nasıl sığdı nasıl?!. RABBu’l- Âlemîn’in Kulu, kendisi kendisine merhamet etmedi. RABBu’l- Âlemîn’e iftirâ etti, bunlarla bir ömür nasıl zehir zıkkım etti nasıl sığdı buraya ki bunun acıları dertleri kaldı ki o ne yaparsa yapsın ALLAHu zü’L- CeLÂL’in nâsib ettiği kısmet ettiğini alacaktı o Hakkta ve Hayrda en iyisini arayacaktı İslâm da fâkir kalmak büyük günahtır. Fâkir olmak başka şeydir, kalmak başka şeydir. Zengin olmak herkese farzdır ama, bütün Kâinâta hizmet etmek kaydıyladır. Haramsız ve yalansız netice-yi kelâm o ki;
İnşâe ALLAH aklımız başamızda oluruz!.
MuhaMMedî Melâmette çok ilginçtir Sır Bölgesi dâimâ yedi adım denir genellikle yedi adım arkasında kalan o SIRRa ulaşamaz!. Çünkü çalı çeker arkasına o zinciri dâimâ kaçırır. Bu zincir dâimâ yedi adımda olur. İfrat ve tefrite gidenler yanılırlar ve bataklığa saptanırlar. Geçmişin akıl fikir ermez düşüncelerine kulluk kölelik yaparlar ve her zamÂN ALLAH’ın İzni ve İnâyetiyle ayık olmamız gerekiyor bunu demek istiyorum!.
Evet ALLAH’ın İzni ve İnâyetiyle ALLAH’a DUÂ ediyoruz hep beraber!.
Ahmet Coşkun bir ŞEYy gönderiyor diyor ki.: “Dayıcığım senin Emzikli (küçük oğlu Hüseyin) selâmını, Şeyh Hamidi VeLî kaddesallahu sırrahu’ya iletmiş.. İleten de küçük Hüseyin yâni.. “Sonra da İnşâe ALLAH Münir Derman Hocamız var!.” diyor.
Şunu demek istiyorum çoluk çocuk demeyin siz çoluk çocuğu ora götürürsünüz bura götürürsünüz ama biliyor musunuz ki “Somuncu Baba kimdir? Münir Derman kimdir?.” Bunlar için kim demiş “ölmüşmüşler!” diye..
Öküzler bile ölmez yâni ölenler daha da hayvandan da aşağıdır. Ölüm başka şeydir. Onun için de DİRİLiğin kadîr ve kıymetini bilmek lâzım, Vaktin Kadîr kıymetini, DUÂnı. Kadîr kıymetini bilmez lâzım!. Vaktin DUÂ içinde olması lâzım!
Birisine.: “Es selâmu âleykun nasılsın arkadaşım iyimisin?” demek DUÂdır. O VAKTin DUÂ-sıdır. Başını önüne eğip de.: “Ben tesbih çekiyorum!.” deme. teşbihini çekmez ol! Yâni bir “merhaba” de de şöyle bir Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem’in Kokusunun geçtiği anlaşılsın, bir duysun herkes hatta o desin ki.: “Ne yapıyorsun kardeşim!” desin. Sen hiçbir ŞEYy dememiş gibi.: “Ben benim olan DUÂ-yı yaptım MuhaMMed âleyhisselâtı vesselâm’ın Derunî Dost DUÂ-sını yaptım İnşâe ALLAH!.” sözünün eri olmak çok önemlidir. Kişi sözünün eri olmalıdır. Sözün başında da ALLAHu zü’L- CeLÂL’e verilen
“e-lestü bi RABBukum bismillâhirrahmânirrahîm ve kalu belâ..” bilâkis bilâkis değil olumsuz sorulduğu için olumsuz soru.: “Değil miyim?” diye sorana “evet” desen de “Evet değilsin” demek olabilir. “Hayır!” desen de “Hayır değilsin!” anlaşılır.
“Belâ” dediğin de “belâ->bilâkis”.. sen bizim RABBımızdan belâ bilâkis olumsuz soru soruyorsun ama ben olumlu cevâb versem olumsuzu olumlu yapabilirim ama “belâ bilâkis sen bizim RABBımızsın” öbür soruları kapatıyorum..
Evet 17. Âyette kalmıştık.. bu söylemiştim Kur’ÂN-ı Kerîm’in baştaki âyetleri basit gibi gözükür masal anlatılıyor gibi gözükür fakat Cebrâil âleyhisselâm’ın ve ALLAHu zü’L- CeLÂL’in dizişinde şu andaki dizilişte bir tümleyicilik vardır. İlim imân ve amel kural kural her şeyiyle işlenir son kısımlarda yâni Şeriat demek istiyorum sonra Tarikât sonra Mârifet sonra Hakikâtler döner..
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem buyurur ki.: “ALLAHu zü’L- CeLÂL üç ihlâsı okumak Kur’ÂN’ın tamamını okumak gibidir!” Neden?. Çünkü o kapasiteye gelmiştir doğru anlayacak Kur’ÂNı doğru dürüst oku gır gır yapma diye..
Euzubillâhimineşşeytânirracim Bismillâhirrahmânirrahîm..
17. Âyette.. Ve in yemseskellâhu bi durrin fe lâ kâşife lehu illâ huve, ve in yemseske bi hayrın fe huve alâ kulli şey’in kadîr (kadîrun).. ALLAHu zü’L- CeLÂL yemseske sana temâs ettirse dokundursa bi durrin zararı darlığı nefsiyin hoşuna gitmeyen şeyi başına getirse.
fe la kaşife.. kim bunu keşfedip onu açacak yâni kaldıracak senin yolundan onu giderecek ve sen her türlü yolundan Cân her ŞEYy her ŞEYy adamın yerinden kalkacak hâli yok hasta olmuş yapacak sıfır yâni sıfır, yolu kapandı çünkü hastalığı kaldıracak ondan başka kimse yoktur o ALLAHu zü’L CeLÂLden başka..
ve la kaşife lehu illâ hüve ve in yemseske bi hayrın.. ve ALLAH sana bir hayr temâs ettirecek sana bir hayr sana bir hayr dokundurursa bir hayr getirirse kısmet ve nâsib etmek için kısmetinse.: “Haydi bir ŞEYy yap oltayı at da şu balığı tut!” diyorsa o zamÂN sen de bunu yaparsan ve hüve işte o ALLAHu zü’L CeLÂL ala küllî şeyin Kadîr.. İnsan aklının bileceği bilmeyeceği her ŞEYy onun elindedir.. “KûN!” der oluverir, bu kadar basit gerçektir bu..
Haa değil mi diyorsa değil mi diyenlere gitsin çünkü o biraz sonra onları söyleyecek.. 18. Âyette..
Ve huvel kâhiru fevka ıbâdih (ıbâdihî), ve huvel hakîmul habîr (habîru).. O ALLAHu zü’L- CeLÂL ki öyle bir kahredici yegâne gâlib vurduğunu indirici öyle bir Kahhârdır ki kim fevka ibâdihi bütün akılların üstünde ne kadar akllıymış ne kadar şuymuş şöyle diyormuş böyle diyormuş felân yâni ALLAH affetsin..
Bir adam işte Prof. var “teke tekte” çıkıyor Şengör mü nedir Celâl Şengör mü nedir.. Adama hayret ediyorsun yâni hayret ediyorsun adamın bilmediği bir tek =>ALLAH!.
Bu kadar mı bu kadar mı bir insan aklı korkunç bir zekâ ile Şeytanı bile mahcub eder yâni..
Çünkü gerçekten bunu en iyi bilenlerdeniz hamdolsun ALLAHu zü’L- CeLÂL’in ne kadar kahredici bir ezici gücünün olduğunu..
ve hüvel hâkimul hâbir.. Çünkü o ALLAH celle celâlihu senin dış Dünyâ dediğin Kâinât mainât vs. akıl fikir dediğin şeye de Hâkimdir ve de Haberdârdır. Haberdârdır bunda abe’s- bir ŞEYy mi var. Yâni bir insan neresinden haberdardır?. Her zerresinden haberdardır.. Ee e si yok.. Haberdâr değilmiş!. O zamÂN ya uyuşmuş, ya da kopmuş gitmiştir!. Yok öyle bir ŞEYy!.
Yâni bu kadar basittir bu çünkü bizim elimizdeki Kur’ÂN-ı Kerîm, kalbimizdeki Kur’ÂN-ı Kerîm ve Kâinâttır..
Böyle âyetler vardır “ALLAH’ın âyetlerini görmüyor musunuz, gök yüzünde yer yüzünde?” diye. Hepsi ALLAH’ındır ve her şey, ALLAH’ın yaratmasıyla mümkündür. Her ŞEYy O’nun NÛRundandır. Bir oyundur bir oyundur senlik benlik şu bu ama dostun dâimi DUÂ-sına Tevhid tercihine geçiverdiğin anda bütün bunların gerçek olduğunu herkes görür.
Adam televizyonda dizi oynuyor.. İşte olaylar oluyor Adam ölecek, vuruluyor gerçekten güzel rol yapıyor! Ama herkes biliyor ki Adam bu dizide ölse dâhi hayatta yaşıyor!.
Ama bunun aynısı gözünün önünde olan bir anne çocuğunun yada bir çocuk annesinin babasının böyle bir ŞEYy var mı neden o oyun değil!.
Çünkü,
Ve huvel kâhiru fevka ıbâdih (ıbâdihî..yle kulları ve akılları üzerinde kahredicidir ve huvel hakîmul habîr dir ALLAH celle celâlihu iyi anlamaya çalışalım lütfen bu Kur’ÂN-ı Kerîm ANLAşılsın ve öyle YAŞAnsın diye gelmiştir emîn olun. Ne acıdır ve ne kadar yanlıştır ki, hakk söylenen sözler bâtılın eline geçmiştir.: “Efendim Kur’ÂN’ı şu kadar hatmeden sevâbı alın!” evet ama şu unutulmuştur Siyonistler özellikle Yahudiler şunlar bunlar İslâmın Özünü unutturmuşturlar ve.: “Kur’ÂN’dan bir kelime anlamana gerek yok kardeşim sen yetmiş sene okursun fâtihayı ama ne dediğini bilmene gerek yok gır gır gır vır vır vır!.”
İşte bu kimseleri çekiştiren suçlayan o kadar âyet vardır ki ve Kur’ÂN-ı Kerîm’in kendisi kendisi hakk dava edecektir.: “Bu kimse beni böyle okurdu bir harfimi anlamadı bana kulak vermedi!.” diye.
Tam tersi de olacaktır.: “Bu kimse beni okumak için anlamak için böyle uğraştı ben ona şefâat ediyorum Yâ RABBî!.” diyecektir ve sonra hesâb bitince ortadan çekilecektir “insan şeklinde yaratılacak” diye hadis vardır.
Bismillâhirrahmânirrahîm 19. Âyet..
Kul eyyu şey’in ekberu şehâdeh, kulillâhu şehîdun, beynî ve beynekum ve ûhiye ileyye hâzâl Kur’ÂNu li unzirekum bihî ve men belâg, innekum le teşhedûne enne meallâhi âliheten uhrâ, kul lâ eşhed, kul innemâ huve ilâhun vâhidun ve innenî berîun mimmâ tuşrikûn..
Evet ALLAHu zü’L- CeLÂL ondokuzuncu âyette diyor ki.:
“De ki Yâ MuhaMMed sen o insanlara de ki, şâhidlik bakımından hangi ŞEYy daha büyüktür sizin aklınızda fikrinizde vicdânınızda en büyük şâhid nedir diye sor ve de ki onlara ALLAH benimle sizin aranızda şâhiddir çünkü ALLAH sizi ve dileyenleri kendisiyle yâni Kur’ÂN-ı Kerîmle vahyetti benimle sizin aranızdaki konularda ALLAH şâhiddir bu Kur’ÂN bana vahyolundu çünkü ben bununla Kur’ÂN-ı Kerîmle hem sizi sizden sonra Kur’ÂN-ı Kerîm’in kendisine ulaştığı herkesi uyarıyorum ben kendi zamÂNında yaşayan sahabeye ve gelecek bütün Kâinâta ALLAH’ın Dini olan İSLâM Dîninin hükmünü Kur’ÂNıyla uyarıyorum ve soruyor gerçekten siz ALLAH’tan başka tanrılar olduğuna şâhidlik mi ediyorsunuz!”
Yok canım öyle ŞEYy yok şimdi ALLAH’tan başka tanrı var var demin söyledim yürekleri içerisine katlar yatlar şunlar bunları doldurup da ALLAH’a yer kalmayan kim var?. Aşağı yukarı kimse yok!. O zamÂN hepimiz suçluyuz hepimiz suçluyuz çocuk nerde öteki nerde beriki nerde yok yok!. Sünger gibi sömürüyor önüne geleni zarar kâr Adam hiç gırla gidiyor öbür dedikler için söyleyecek ağızlarıyla bir şeyler söylüyorlar onların ALLAH’tan başka tanrıları olduğunu anlar.. Nasıl şâhidlik ediyorlar ahmak bile görür onların öyle olduğunu!. Hiç yapamazsa onu örtmek için ALLAH’a yemini basıverir. Yâni hakikâten şah damarından yakın bir RABBısı’ndan korkmaz!. “RABBımdan korkarım!.” Diyor. Yalancı!. Neden korkacaksın yâni, korku da nerden çıktı.. Bir annenin elindeki bebek annesinden niye korksun!. Korku ne demek korkuyorum korku morku yok, düpe düz iftirâ ediyorsun yâni!.
Bakın Peygamber âleyhisselâma buyurulana bakın evet bakın ne buyuruyor.: “Gerçekten ALLAH-la beraber başka ilâhlarında bulunduğuna siz mi şâhidlik ediyorsunuz?.”
Dünküler, bu günküler, yarınkiler onlara de ki.: “Ben şehâdet etmem” ve deki.: “O ancak bir tek olan ilâhtır ALLAHtır!. Gerçekten ben sizin şirk koşmakta olduklarınızdan uzağım!.” de onlara. böyle de..
kul lâ eşhed.. Ben asla şâhidlik etmem.. kul innemâ.. sadece ve sadece huve ilâhun vâhidun.. O, sizin uydurduğunuz ilâh gibi değildir. gerçek “El İLÂH”tır.. ve innenî.. ben var ya ben. berîun.. sizden beriyim kardeşim, uzağım hiçbir alâkam yok sizlen!. Evet bir dakikâ kardeşim o senin yakınında uzağında o seni çok seviyorsa git kardeşim her kimsen uzak dur.. mimmâ.. o şeyler ki tuşrikûn.. Siz ALLAH’a ortak koşmaktasınız ben sizin o şeylerden de kalbinize soktuklarınızdan da uzağım o zamÂN senin katın yatın araban olsun kardeşim!. Olsun da, helâlle olsun, doğrulukla olsu,n hayrla olsun ve buralarda kullanılsın!. Bunlar ALLAH’ın Ni’metleridir, ikramıdır. Ama öyle değil ki, sen RABBu’l- Âlemîn’e .: “Sen kalbimden çık dışarıya ben buraya başka putları/şeyleri dolduracağım!” der de, doldurursun da,sonucu da görürsün tâbi!.
الَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَعْرِفُونَهُ كَمَا يَعْرِفُونَ أَبْنَاءهُمُ الَّذِينَ خَسِرُواْ أَنفُسَهُمْ فَهُمْ لاَ يُؤْمِنُونَ
“Ellezîne âteynâhumu’l- kitâbe ya’rifûnehu kemâ ya’rifûne ebnâehum ellezîne hasirû enfusehum fe hum lâ yu’minûn (yu’minûne).: Kendilerine kitab verdiğimiz kimseler, onu kendi oğullarını tanır gibi tanırlar. Artık mü'min olmayanlar, nefslerini hüsrâna düşürdüler.” (En’âm 6/20)
Ellezîne âteynâhumu’l- kitâbe ya’rifûnehu kemâ ya’rifûne ebnâehum ellezîne hasirû enfusehum fe hum lâ yu’minûn.. Onlar öyle insanlardır ki hele bu günün insanı kendilerine ALLAH’ın Kitabı gelmiş Kur’ÂN’ın Kim/ne olduğunu biliyorlar ne olduğunu biliyorlar ALLAH bu gün Kitabı herkese vermiştir aşağı yukarı neden Kitabı/Kur’ÂN’ı duymayan yoktur ki, DİNi bilmeyen yoktur ki!. İşte bu kimseler onu kendilerinden olan oğullarını tanır gibi tanırlar, kadınlar ana baba gibi tanırlar onlar.: “Kur’ÂN-ı Kerîmi biz duymadıydık!.” felân değil öyle bir iyi tanırlar öyle bir iyi tanırlar ki tatbikâtta görürler. Nasıl her ŞEYy olacak her ŞEYy olacak derken güm diye patladığını balonun balonun patladığını avuçlarından nasıl uçup gittiğini en çok sevdiklerinin bir daha görememek üzere kaybolduklarını felân görüyor gibi böyle tanırlar..
ellezîne hasirû enfûsehum fe hum lâ yu’minûn.. İşte bunlar varya hâlâ mü’min olmuyorlar inânmıyorlar ALLAH’a bunlar nefislerini hüsrâna düşürdüler hayatta.. Artık DUÂ ticâreti yapamazlar yâni DUÂ-yı üretip de ALLAHu zü’L- CeLÂL’in Hâlifesi olamazlar da muhâlifi olurlar, kâr etmeye geldikleri yerde açlarından geberirler ana malı yerler, iflas ederler yazık olur, CeheNNemi yaşarlar!. ALLAH korusun!. Kendisine çoluğuna çocuğuna kime ulaşırsa ateş gibi yaşatırlar. İşte orman yangınlarını görüyorsunuz her şeye ateşi yaşatırlar.. Ve bu âyetleri çok iyi dinlememiz dikkat lâzım devâmlı..
وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَى عَلَى اللّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِآيَاتِهِ إِنَّهُ لاَ يُفْلِحُ الظَّالِمُونَ
“Ve men azlemu mimmenifterâ alâllâhi keziben ev kezzebe bi âyâtih (âyatihî), innehu lâ yuflihuz zâlimûn (zâlimûne).: ALLAH’a karşı yalanla iftira eden veyâ O’nun Âyetlerini yalanlayan kimselerden daha zâlim kim vardır? Muhakkak ki O, zâlimleri felâha ulaştırmaz (kurtuluşa eremezler).” (En’âm 6/21)
Bu insan aklının olduğu kişiler için ve men.. kim ki azlemu en zâlim olabilir mimmenifterâ ALLAH’a iftirâ edenden daha zâlim kim olabilir. ALLAH’a karşı yalanla iftirâ edenlerden onun âyetlerini her türlü âyetlerini maddî mânevî bütün âyetlerini yalanlayan.: “Böyle bir ŞEYy yok!” diyenden daha zâlim kim vardır.. innehu şüphesiz ki o var ya o ALLAHu zü’L- CeLÂL.. lâ yuflihuz zâlimûn.. Böyle zâlimliği seçip zâlim imân ve ameliyle yaşayan Şeytanı bile uzağa kaçıran ve.: “Ben senden uzağım âlemlerin RABBinden korkarım!.” Ne halt edersen et deyip firâr ettiren bu zâlimden daha zâlim kim olabilir!. ALLAH bunları asla ve asla islâh iflâh etmez yâni bunlar bunların elinden ALLAH o masum çocukları ve masum insanları kurtarsın!. Bunlar öyle ateştir ki ancak onun eline düşenler bilebilir onun zülmünü.. Evet tâbi bizim Güvercinlerimiz Zehra yazıyor bazıları sohbete giremiyorlar hepisinin hepimize selâmı var. İşte bu bir bağdır bir bağdır BİZ BİR-İZ Bağıdır..
Daha kim ALLAH’a iftirâ edenden başka kim gâlib olabilir.. ev kezzebe bi âyâtih (âyatihî), ve ALLAH’ı yalanlıyor bir de ALLAH’ın NÛRundan yaratılıyor ALLAH’ın NÛRundan yaratmakta olduğu her şeyden faydalanıyor ALLAH onlara ni’metler veriyor, çoluk çocuk veriyor. Hiç çocuğu olmadığı için ömrü boyunca CeheNNemde yaşayanlar var, çocuğunu öldürülenler var vs. vs. ALLAH bu ni’metlerin tümünü veriyor ama, o yalanlıyor.: “Anlımın teriyle kazandım!.” diyor. Ya da şöyle yalan haram demedim vurdum geçtim bunlar oldu. ALLAH’ın âyetlerini de yalanlıyor innehu muhakkak ki o ALLAH O RABBu’l- Âlemîn lâ yuflihuz zâlimûn ALLAH muhakkak ki zâlimlere hidâyet etmez iflah olmazlar..
وَيَوْمَ نَحْشُرُهُمْ جَمِيعًا ثُمَّ نَقُولُ لِلَّذِينَ أَشْرَكُواْ أَيْنَ شُرَكَآؤُكُمُ الَّذِينَ كُنتُمْ تَزْعُمُونَ
“Ve yevme nahşuruhum cemîan summe nekûlu lillezîne eşrakû eyne şurekâukumullezîne kuntum tez’umûn (tez’umûne).: Ve o gün hepsini haşredeceğiz sonra ortak koşanlara: “Zanda bulunmuş olduğunuz ortaklarınız nerede?” diyeceğiz.” (En’âm 6/22)
Ve yevme nahşuruhum cemîan.. öyle bir gün gelecek ki inânmayanlar mezarlığa gidebilirler görürler, orda nasıl yatıyorlar yanyana hepsini cem’ eder.. summe nekûlu lillezîne eşrakû eyne şurekâukumullezîne kuntum tez’umûn.. ne buyuruyor ALLAHu zü’L- CeLÂL yevme naşurûhum vakti geldiğinde onları biz haşr edeceğiz dağılın neşrettik ya haşredeceğiz cemian hepsini gelin buraya diyeceğiz sonra nekulu onlara diyeceğiz ki kime o kimselere hangi kimseler onlar ALLAH’a yalanla iftirâ edenler, ni’metlerini kullanıp “alnımın teriyle kazandım” şöyle böyle diyen, hiçbir kural tanımayan çoluk çocuk hepsini ateşe atanlar.. ellezine onlara eşraku çünkü onlar şirk yaptılar, şirket yaptılar, ALLAH’a ortak koştular.. eyne şurakeukum.. “Bu sizin şirk ettiğiniz ortaklarınız şirketçileriniz nerde?” diyeceğiz.. ellezine o şirket yaptığınız beraber olduğunuz, hiç içli dışlı olduğunuz yalancılar, haramcıların şirketinin ortakları nerede?. ellezînekuntum tez’umûn siz gerçekten onlara zanda bulunmuştunuz. bir ŞEYy sanıp da onlarla içli dışlı olmuştunuz şu sebeble bu sebeble siz herkeste görüyordu ki bu soysuzun İblisin teki vicdânsızın zâlimin teki Kâinâtta hiçbir şeye acımayan merhametsizin biri ve onu zannetti ki bir adamdır madamdır diye onun dalgasına takıldı o da onlarla beraber şirket yaptı vurun kime vurun yaradana vurun yaradana vurdu sonra baktı ki kendisini eleğe çevirmiş yâni yaah bunlar zâlimdir çünkü peki bunlar hakikâten öyle mi evet ne zamÂN dünde öyleydi bu günde öyle yarında öyle olacak..
ثُمَّ لَمْ تَكُن فِتْنَتُهُمْ إِلاَّ أَن قَالُواْ وَاللّهِ رَبِّنَا مَا كُنَّا مُشْرِكِينَ
“Summe lem tekun fitnetuhum illâ en kâlû vallâhi rabbinâ mâ kunnâ muşrikîn (muşrikîne).: Sonra onların: “Vallâhi RABBimiz, biz müşrikler olmadık.” demekten başka onların fitnesi olmayacak.” (En’âm 6/23)
Summe lem tekun onlara sorarsan eğer asla ve kata sözleri şundan başka olmayacak çünkü onların fitnesi odur. onlar bütün ömürlerinin tümünü bir orman yangını gibi şirk yangınında yaktıkları ve yakmakta olduğu gerçeği için yapma desen ne derler sözlerine bakın dikkat edin fitnetuhum illâ en kâlû vallâhi RABBinâ.. ey RABBımız vALLAHi billâhi evet mâ kunnâ muşrikîn.. “Sana yemin ederiz ki biz öyle şirket felân kurmadık sana da şirk etmedik biz senin kulunuz!” derler, nerede?. O öbürlerinin şirketinin içinde derler bunu o işlerin içinde derler vakitlerini ve DUÂ-larını Şeytanı da solda sıfırlayarak almış başını gittiği bu kepazeliğin ortasında derler. Bunların fitnesi budur, başının belâsı budur. Bundan çıkamazlar. Çünkü yanlış yerdeler yanlış yoldalar. Efendim işte biz dedik ki “vALLAHi RABBımız biz sana inanıyoruz” dedik. Dedik de “ALLAH’a iftirâ etmeyin” diyor bunu seçmişsin bunu fiilen imân ve amel olarak yaşıyorsun sen daha ne fitne arıyorsun başına “fitne adam öldürmekten beterdir” diye âyet var adam öldürmekten de beterdir adamı öldürsen Dünyâsını öldürürsün ama böyle bir fitneyle onun dinini Dünyâsını beter edersin anasını ağlatırsın yâni..
انظُرْ كَيْفَ كَذَبُواْ عَلَى أَنفُسِهِمْ وَضَلَّ عَنْهُم مَّا كَانُواْ يَفْتَرُونَ
“Unzur keyfe kezebû alâ enfusihim ve dalle anhum, mâ kânû yefterûn (yefterûne).: Bak! Kendilerine karşı nasıl yalan söylediler. İftira etmiş oldukları şey, onlardan sapıp gitti (uzaklaştı).” (En’âm 6/24)
Peygamber âleyhisselâtı vesselâm’a buyuruyor Unzur.. şimdi bak ibret nazarıyla bak hikmeti gör keyfe nasıl da kezebû alâ enfûsihim ve dalle anhum, mâ kânû yefterûn “Yâ MuhaMMed bak şunlara kendi nefislerine karşı nasıl yalan söylediler.” bak kardeşim keyfe nasıl da kezzebu yalan söylediler kime ala enfûsihim kendi nefislerine kendi kendilerine nasıl da yalan söylediler ve dalle yalanlarının peşine düşüp nasıl uzaklaşıp sapıp gittiler hâlâ da gidiyorlar anhum onlardan ma kanu yefterun onların iftirâ etmiş oldukları şeyler onlardan uzaklışıp gitti. Bunlar kendilerine karşı nasıl yalan söylediler bu düzmekte oldukları da kendilerinden kaybolup uzaklaştı.. Olmadı mı olmadı mı?. “Bursayı bana versenn yetmez, yakınında ne var Yalova var orayı da ver!. Sonra hepsi hayal oldu ne Bursa kaldı ne Yalova hayal oldu hayal.. Bu düzlükleri sebebler işte niçin şirk ettiler Dünyâ için ettiler şunun için ettiler bunun için ettiler ettiler de o ettikleri de onu terk etti bıraktı onu.. Çünkü onlar ALLAH’ın Emrindedir bunların emrinde değildir.. Sadece yazık ettiler yâni böyle Kur’ÂN-ı Kerîm öyle bir muhteşemdir öyle bir muazzamdır ki hiçbir nokta koymaz her şeyi açık seçik açıklar!. Hep söylediğim gibi acı olan ŞEYy şudur ki acı olan ŞEYy şudur ki, insanlar hâlâ basit sapık yanlış sonucu belli şeylere çeşitli şeylerden dolayı değer verdiğini görüyorlar.. Evet onlara kötülük yaptığı için kötülük yapmazsın, kötü demezsin selâm der geçersin ama, onların kötülüğüne ortak olmazsın.. Bakın neden böyle bu böyle neden böyle neden bunlar bu yoldan çıkamıyorlar bu bataktan niye çıkamıyorlar çünkü onlar bir şeyi tercih ettiler dinleri Dünyâları ve âhiretleri canları bedeline tercih ettiler hepsini fedâ ettiler..
وَمِنْهُم مَّن يَسْتَمِعُ إِلَيْكَ وَجَعَلْنَا عَلَى قُلُوبِهِمْ أَكِنَّةً أَن يَفْقَهُوهُ وَفِي آذَانِهِمْ وَقْرًا وَإِن يَرَوْاْ كُلَّ آيَةٍ لاَّ يُؤْمِنُواْ بِهَا حَتَّى إِذَا جَآؤُوكَ يُجَادِلُونَكَ يَقُولُ الَّذِينَ كَفَرُواْ إِنْ هَذَآ إِلاَّ أَسَاطِيرُ الأَوَّلِينَ
“Ve minhum men yestemiu ileyk (ileyke), ve cealnâ alâ kulûbihim ekinneten en yefkahûhu ve fî âzânihim vakrâ (vakran), ve in yerev kulle âyetin lâ yu’minû bihâ, hattâ izâ câuke yucâdilûneke yekûlullezîne keferû in hâzâ illâ esâtîru’l- evvelîn (evvelîne).: Ve onlardan kim seni dinlerse, onu anlamalarına karşı (anlamamaları için) kalblerinin üzerine ekinnet koyduk ve kulaklarında vakra (ağırlık) vardır.Ve onlar bütün âyetleri görseler, ona inanmazlar. Hatta sana geldikleri zaman, seninle tartışırlar (mücâdele ederler). Kâfir olanlar.: “Bu ancak evvelkilerin masallarından başka bir şey değildir.” derler.” (En’âm 6/25)
Ve minhum men yestemiu ileyk.. onlardan kim seni dinlerse Yâ MuhaMMed salallahu âleyhi ve sellem onlardan kim seni dinlerse ya da Kur’ÂN-ı Kerîmi dinlerse ya da bir ALLAH Dosdunu dinlerse,
ve cealnâ alâ kulûbihim ekinneten.. işte o zamÂN biz onların kalblerine anlamalarnı engelleyen bir ekinne koyuyoruz ekinne. ekinne nedir? ekinne tırnak gibi, tosbağanın kabuğu gibi yalıtkan bir şeydir. Onun içine asla senin sözün giremez, onlarının kalblerinin üzerine ekinne/engelleyen koyduk anlamazlar. Dinleseler dâhi anlamazlar. Çünkü niyetleri bozuk onların..
en yefkahûhu.. fıkh etmesinler diye anlamasınlar seni diye ALLAHu zü’L- CeLÂL buyuruyor ki kavrayıp anlamalarına bir engel olmak üzerine kalblerinin üzerine kat kat kat örtüler koyduk, güneş katmanları gibi düşün ki tosbağa/kaplumbağanın üzerindeki kabuğu gibi her sene kat kat kurşun da geçmiyor.. Yâni örtüler koyduk. Başka evet çok ilginçtir âyetler yâni gır gır okurken bir ŞEYy değil de..
ve fî âzânihim vakrâ.. Onların kulaklarında işitmelerini engelleyen bir ağırlık vardır vakr vardır kurşun dökülmüş gibidir. Kulaklarına kurşun dökülmüş gibidir duyamazlar yâni. Bunlar âyet kardeşim!.
ve in yerev kulle âyetin lâ yu’minû bihâ.. eğer ki bütün âyetleri CeNNeti CeheNNemi dâhi aha işte bak bu CeNNet göstersen dâhi bütün âyetleri görseler dâhi bütün âyetleri ama Kur’ÂN âyetlerini hayat âyetlerini her şeyin sırrını açsan onlara..Asla imân etmezler..
hattâ izâ câuke yucâdilûneke.. hatta bırak imân etmeyi bi de Kur’ÂN-ı Kerîme daha doğrusu RABBu’l- Âlemîn’e Kur’ÂN-ı Kerîme sana ve seninle el ele BİZ BİR-İZ olanlara karşı mücâdeleye girerler tartışırlar. Senin Kur’ÂN’ınla seni vurmaya kalkışırlar ordan cımbızla bir ŞEYy çeker bunları okumaz hiç birinden duyamazsın, mücâdele ederler mücâdelune mücâdele ederler tartışırlar, kavga ederler ve derler ki bu kâfirliği kendilerine DUÂ edilmiş, rıza edilmiş kendileri böyle olan kimseler derler ki,
in hâzâ illâ esâtîrul evvelîn.. bu senin söylediklerin varya kime diyor Kur’ÂN-ı Kerîme diyor Rasûlullah sallallahu âleyhi vesselemîn dili olanlara da diyor ne diyor.: “Bu senin söylediklerin var ya evet onlar geçmiştekilerin uydurdukları yazdığı çizdiği sâtırlardır masallardır hikâyelerdir biz bunları çok duyduk daha önceden diyor!” derler. ne zamÂN Rasûlullah salllalllahu âleyhi ve seleme demişlerdi şu anda da diyorlar yarında da diyecekler çünkü bu iş böyle imân ettim o alkış alkış değildir imân ettiysen bak demektir yâni böyle basit değildir..
وَهُمْ يَنْهَوْنَ عَنْهُ وَيَنْأَوْنَ عَنْهُ وَإِن يُهْلِكُونَ إِلاَّ أَنفُسَهُمْ وَمَا يَشْعُرُونَ
“Ve hum yenhevne anhu ve yen’evne anh (anhu), ve in yuhlikûne illâ enfusehumve mâ yeş’urûn (yeş’urûne).: Ve onlar, ondan (ALLAH’a ulaşmaktan, hidâyetten) nehyederler (men ederler, yasaklarlar) ve onlar da (kendileri de) ondan (hidâyetten) uzak dururlar (yüz çevirirler). Kendilerinden başkasını helâk etmezler ve farkında olmazlar (şuûrunda değiller).” (En’âm 6/26)
Ve hum ve onlar yenhevne anhu ve yen’evne anh.. ve in yuhlikûne illâ enfûsehumve mâ yeş’urûn.. ve onlar hem ondan alıkoyarlar kimden RABBu’l- Âlemînden Kur’ÂN-ı Kerîmden Peygamber âleyhisselâmdan Ehl-i Beyt âleyhisselâmdan ALLAH Dostlarının yolundan alıkoyarlar, hem de kendileri kaçarlar, çekip sürüklerler onu kaç oradan kaç kaç kaç nereye kaçalım felânın aklı diyormuş ki ya da Şeytanı diyormuş ki kaçarlar peki ne yapar bunlar bakın bakın,
ve in yuhlikûne illâ enfûsehumve mâ yeş’urûn.. onlar şu sayılı bir iki üç beş diye sayılı nefes âlemînde kaç nefeslik ömrü olduğu vakti olduğu herkesin belli biz geldiği zamÂN geleceğiz çünkü bize göre çok gözüküyor ama etrafımıza bakıyoruz millet gidiyor bizde gideceğiz vaktinde.. Haa onlar kimseyi helâk etmezler kimi helâk ederler? illâ enfûsum.. ancak kendi nefislerini helâk ederler ve ma yeşurun ama bu şuûra da varmazlar. ALLAHu zü’L- CeLÂL böyle buyuruyor ya.. biz kendimiz Cânı CeheNNeme zâten CeheNNemîn içindedir cehemmene gitmesine gerek yoktur yâni fiilen CeheNNemîn içindedir, CeheNNemi yaşatıyordur be adam be insan yaşatıyorsun çoluk çocuğa yazık ALLAH’ını seversen, konuya komşuya yazık, eşe dosta yazık!. yâni kendi nefsini böyle yıkıma uğrattın ve bunun şuûrunda değilsin, şuûrunda olsan. şuûr nedir?. MuhaMMedî Şuûrdur, Şeytanın Şuûru değildir. İnsanlığın şuurudur. Çünkü Kur’ÂN-ı Kerîm, çünkü ALLAH, yarattığı küllî şeye karşı âdildir, merhametlidir, kulluk oyununda oynanmaktadır. Bu oyun hayvanlar, insanlar kulluk oyunu oynuyorlar. “Biz de oynayalım” demiyor. Kimse demiyor ama insanlar diyor?. Ne idiği belirsiz bir virüs kırk takla attırıyor kırk daha ne virüsler var daha daha ALLAH’ın Kahhârîyyeti ile boy ölçüşmeye kalkmanın ya da elindeki bazi şeylerle bazılarını yok edeceğini sanmanın bakın neler oluyor!. Dikkat edin etrafınıza akıl fikir ermeyen uçak gemilerinin yanında şuanda uzayda düpedüz yâni uzaysal savaşlara hazırlanılıyor düpedüz ve bunun şuûruna varan herkeste çeşitli sebeble susturulmaya çalışıyor bu böyledir kardeşim dünde böyleydi yarında..
وَلَوْ تَرَىَ إِذْ وُقِفُواْ عَلَى النَّارِ فَقَالُواْ يَا لَيْتَنَا نُرَدُّ وَلاَ نُكَذِّبَ بِآيَاتِ رَبِّنَا وَنَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
“Ve lev terâ iz vukıfû ale’n- nâri fe kâlû yâ leytenâ nureddu ve lâ nukezzibe bi âyâti rabbinâ ve nekûne mine’l- mu’minîn (mu’minîne).: Ateşin üzerinde durduruldukları zaman görsen. O zaman: “Keşke biz geri döndürülseydik, RABBimizin Âyetlerini yalanlamazdık mü'minlerden olurduk.” dediler.” (En’âm 6/27)
Esselâmü aleyküm ve rahmetullah.. Euzubillâhimineşşeytânirracîm.. Bismillâhirrahmânirrahîm.. Yâ RABBenâ!. GEÇen zamÂN için, Şu ÂNımız için ve GELecek zamÂN için =>Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem Efendimiz'in buyurup uyguladığı gibi,
Bismillâhirrahmânirrahîm, SubhÂNeke ALLAHümme ve bihamdike eşhedu enlâ ilâhe ille ente vâhdeke lâ şerike leke estağfiruke ve etubui leyk.
SubhÂNeke ALLAHümme ve bihamdike eşhedu enlâ ilâhe ille ente vâhdeke lâ şerike leke estağfiruke ve etubu ileyk.
SubhÂNeke ALLAHümme ve bihamdike eşhedu enlâ ilâhe ille ente vâhdeke lâ şerike leke estağfiruke ve etubu ileyk... diyoruz
Bismillâhirrahmânirrahîm, HasbunALLAH ve nimel VEkîL celle celâlihu, Hasbun ALLAH ve ni’mel KEfîL celle celâlihu, Hasbun ALLAH ve ni’mel KÂfî celle celâlihu, Hasbun ALLAH ve ni’mel NASîR celle celâlihu, Hasbun ALLAH ve ni’mel VELî celle celâlihu, Hasbun ALLAH ve ni’mel MEVLâ celle celâlihu, Hasbiye ALLAHu Lâ İLâhe İLLâ Huu, Gufraneke RABBenâ ve ileykel MASîR, Ve Hüve alâ küllî ŞEYyin KADîR celle celâlihu, SadakALLAHul AZîM!.
ALLAHümme salli ve sellim ve bârik alâ Seydinâ MuhaMMedîn sallallahu aleyhi ve sellem istecârtu, ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ MuhaMMedîn Abdike ve Nebîyyike ve Resûlike ve Nebîyyi'l- ÜMMîyyi ve alâ Âlihi ve Sâhbihi ve EHL-i BEYtihi ve ÜMMetihi..
ALLAHu zü’L-CELÂL =>Lûtfu Keremînden İzzeti Şerefinden bizi Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in Şehâdet Şerefi ve Şefâat Şifâsına ulaştırsın bizi Hakkta Hayrda ve Rızasında kılsın!.
Yâ RABBenâ!.SANA sonsuz Şükürler ve Hamd OLsun!. ALLAHu zü’L- CeLÂLin Lütfu Keremi İzzeti Şerefi ve Selâmı üzerimize olsun cümlemizin İnşâe ALLAH celle celâllihu!. ALLAH celle celâlihu Bizi =>Her Yer, Her ZamÂn, Her HâL ve Her Nefeste =>Hakkta Hayrda ve Rızasında kılsın bizim kusurumuza bakmasın ve bizi Hakka ve Hayra yönlendirsin İnşâe ALLAHu’r- RahmÂN!.
ALLAHümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyîdinâ MuhaMMedîn Abdike ve Nebîyyîke ve Rasûlike Nebîyyî’l- Ümmîyi ve ala âlihi ve sâhbihi ve Ehl-i Beytihi ve Ümmetihi!. Yâ RABBu’l- Âlemîn!.Yâ Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem!.
Yâ RABBENâ!. Bağışlanmamızı ve TEVBEmizi kabul etmeni SENden yalvarıyoruz, DUÂ ediyoruz ve Bizi Koru ve RIZANda =>Hakta ve Hayrda kıl Cem'i Cümlemizi!.İnşâe ALLAHu’r- RahmÂN
Lâ İLâhe İLLâ ALLAHu vâhdehula şerike lek lehul Mülkü ve lehul Hamd ve hüve Hayyun lâ yemut biyedihil Hayr ve hüve alâ küllî Şeyin KADîR.
Vel Hamdulillâhi RABBu’l- Âlemîn!.
ALLAHu zü’L- CeLÂL=>BİZe MuhaMMedî bir Gayret ve ANLAyış versin ve Bizim üzerimizde =>EL=>EL’e =>Ehl-i Beyt ELini Ümmet-i MuhaMMed’e nâsib etsin!. Rasûlullah salllALLAHu âleyhi ve sellemin Şehâdet Şerefini Şefâat Şifâsını Yaşatsın BİZe!. Kelâmullah’ı DUYup =>UYmanın BİZ BİR-İZ Güzelliğini yaşatsın RABBu’l- Âlemîn celle celâlihu!.
Hakan yazdı:12.07.2021 EN’AM SÛRESİ 6. ÂYET
……………. (bendeki sohbet kaydı burdan başlıyor)..
Bundan sonra suya dalacağımi dalgıçlar var biliyorsunuz işte çeşitli antrımanlar yapıyor felân işte belirli bir sınırı zorlayarak ordakalıyor ama o sınırı zorlasa daha bir daha çıkamıyor. Şunu demek istiyorum akıllı, çok bilgili, şu bu ömrü boyuncu bu işi yapmış hep dalgıçlık yapıyordu netice olarak öldü.
Bütün mesele sonuca ulaşmaktır, sonuç nedir? Sonuç ALLAHu zü’L- CeLÂL bizi ne için yaratmış ise o sonucu tecellî ettirmektir ve bunu yaparken sistem durmadan işlemekte..
Düşünün bir bebenin, çocuğun DUÂ-sı nedir? Anasından doğup ağzını açar ananın memesidir DUÂ-sı budur. Efendim. Efendimi yoktur İsâ âleyhisselâm değil, özel değildir. Başka iki üç yaşa gelir önce normal oynar sonra cinsiyete göre ayrılan kız çocukları bebek yapar, öbürleri işte kılıç kalkan yapar. Derken oradaki DUÂ-ları hep oyuncağa döner, akşam olur hiç fark edemez anaları bağırlar çağırır işte.: “Akşam oldu ne duruyorsun orda gelsen ya!.” diye çocuğa seslenir. Çünkü o o DUÂ-sının içinde vakti ayarlayamaz yâni. Ve doğaldır öyle olması lâzımdır, bunun tersini yapmak ise çok büyük bir zarardır. Çocuklar, küçük çocuklar zekî çocuklar ve çocuklar çok çileleri olmadığı için çok zekî ve ortam çok müsâid olduğu için bu devirde o da senin kadar bilgisayarı kullanıyor, izliyor ve senin hayâlinden geçmeyen şeyleri daha genç zekâyla algılıyor.
Ve bunların sınırlarını koruyabilmek yâni maksimuma ve minimuma sürüklememek çocukları optimumda tutabilmek. İşte İslâm da çocuk terbiyesinin temelidir eğer bu böyle olmadığı zamÂN çok acı sonuçlar verir ve bunun vebâli günahı da kime verdiyse onadır. ALLAH bu vebâli ilk başta ona sorar sonra da sırayla sorar yâni suya atılan bir taşın etrafındaki dâireler gibi dâire çiziyor ya suya atıyorsunuz etrafında bir takım dâireler çiziyor dâire dâire darie kıyıya kadar vurur dâire böyle gelir. Sorumlulukta böyledir anasına babasına en yakın akrabasına böyle sırayla bunlar tüm toplum sorumludur ve bugün biz bu batağın içindeyiz ALLAH hepimize Hakk ve Hayr versin!.
Hacı Mahmud felân çok iyi hatırlar biz yâni köyde yaşayanlar bilirler ki çocukluğumuzda nice Dedeler görmüşüzdür ki torununa.: “Şu adama bir küfür et bakayım!” çocukta öğrendiği şekilde ona bir ekstra bir küfür eder alkış yaparlardı. Bu korkunç bir hatadır sonra o küfürler kendisine de dönmüştür. Bunlara şâhid olmuşuzdur, biz bunlara şâhid olmuşuzdur yanlışlar hepsi yanlış, ne kadar yanlış!.
Onun için biz DUÂ-larımızı dosdoğru etmeliyiz Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellemimizin buyurduğu gibi Kur’ÂN-ı Kerîm’in buyurduğu gibi ve Kâinâttâki ibret Kur’ÂN’ının buyurduğu gibi sana ne, bana ne değil senin kafan parçalanacakta benim kafam üzülecek akrabalık bağları böyledir. Biz burada yıllar geçmiş ki en çok hiçbir yâni akrabalarımızın çoğuyla ne bileyim ben bir Ahmet Çakırla bir Garibânla böyle Nuriyeyle görüştüğümüz kadar çok görüşemiyoruz, birlikte olamıyoruz ve aynı düşünce etrafında toplanamıyoruz herkes kendi yolunda bir dâire çizip gidiyor. Bunun içindir ki Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem Efendimizin MuhaMMedî Melâmeti bir tesbih dizişi gibidir el ele el ALLAH’a dır İnşâe ALLAHu’r-RAHMÂN!. Bu bir DUÂ Zinciri gibidir bu DUÂ-ya hepimizin çok dikkat etmesi gerekir. Çok önemlidir, çok önemlidir!. Bugün böyle yarın böyle ise dün de böyledir.
Şimdi gelecek âyetleri aklı ve vicdânı olan insan iyi düşünmeli ve şu anda bulunduğu yerde düşünmeli, seksen yaşına gelmiş hacı Mahmut derse ki.: “Ben sekiz yaşındayım!” Bu pirincin taşını kimse ayıklayamaz!. Efendim otuz yaşındaki birisi de.: “Ben yetmiş yaşındayım!.” derse bu pirincin taşını da ayıklayamaz, neden?. Çünkü Din, ALLAHu zü’L- CeLÂL’in Dini Tevhid İnâncı yâni DUÂ yâni Tevhid bir DUÂdır, dilektir, tercihtir, seçiştir bunun etrafında İslâmı kurulmuştur ve bunda bir birlik dirlik gerekir. Bu noktada düşünmesi gerekir, herkes kendi yerinde bakması gerekir ve kendi vaktini böyle değerlendirmesi gerekir. Yâni ben ne bileyim.: “Şunları şunları yapacağım!” neyle yapacaksın işte şu şu vakit vakti söyle vakti vakit geçti, vakit gün indi gün batıyor! “Öğleye yapacağım ikindine yapacağım!.” deme geç oraları gün batıyor şimdiye gel!.
Onun için DUÂ-ları kendi içinde bulunduğun yerde zamÂNda halde ve nefeste yap o anın nefsini yap biliyorsunuz ki ALLAHu zü’L- CeLÂL.: “Her işin bir vakti vardır!.” buyuruyor. Bu doğrudur bende diyorum ki her iş bir DUÂdır, DUÂdır yerinde kalkışın, DUÂdır oturuşun DUÂdır..
Yâni bunu sen istiyorsun. “Efendim bunun dini olan dini olmayan.” Öyle bir ŞEYy başkaları için, bizim için her yerde her zamÂN her halde her nefesle ceryanla âlet gibi, güneşle ışığı gibi BİZ =>RABBımızla NAHNU-yuz BİZiz BİRiz. Yâni “RABBımız bizim gibi” demiyorum “Biz RABBımız gibiyiz!” demiyorum. “Işık ->Güneş gibi, Güneş ->Işık gibi” demiyorum. Bunlar ayrı şeyler ama BİZ BİR-İZ-liği kaybettiği zamÂN hayâli bir safsataya düşer..
Biraz sonraki âyetleri Cân kulağıyla dinlediğimiz zamÂN göreceğiz ki “eyvah ve eyvah!” diyeceğiz. Birisi “bunları öyle okur okur yine okur!” değil. Yaşanmayan yalandır, yaşayacaksın, iftirâ etmeyeceksin ALLAH’a.. Böyle âyet göreceksin biraz sonra “ALLAH’a iftirâ ettiler!.” Yâni ne kadar ağır düşünebiliyor musunuz iftirâ ettiler yâni.: “Ben şöyle şöyle ŞEYyler yaptım da ALLAH vermedi!.” demek boş boş. Yâni akılı olmak başka şeydir, aklı doğru kullanmak başka şeydir. Çünkü iftirâ kendi nefsinin hevâ ve hevesinin şerrinde kullanıp da, hakta hayrda kullanılmayışı..
İftira; bahane bulmak, büftan etmek, yalan yere birisini suçlu göstermeye kendisini suçsuz göstermeye çalışmaktır. Bu ise korkunç bir yalandır ve bunun en büyüğü de kendi yaratanı olan ALLAHu zü’L- CeLÂL’e karşı yapılan iftiradır. Ki O, bütün ni’metleri verendir.. İnkar edense, dâimâ ALLAHu zü’L- CeLÂL’i RABBu’l- Âlemîn’i bir başkası olarak görerek zâten küfür içindedir. Hiçbir zamÂN BİZ BİR-İZ-liği anlayamamıştır. Bunu anlayamadığı için de.: “Bir RABB var bir de ben varım, o bana şunu yapacak ben de ona şunu yapacağım!.” gibi çok çok gariplikler içerisindedir. Düşünün bir anne kucağındaki çocuğuna diyor ki.: “İşte bir bu var bir de ben varım!.” “Eee bak birbirimize ne yapacağız!” ne yapacaksın?. Bunun gereği ne ise onu yapacaksın.. “Dışarı koysam ne olur?”
Dışarı koysan çocuk ölür ama senin yakana da Yaratan yapışır!. Yâni ona iyi bakarsam iyi bakarsan da Yaratan da “iyiliğe ->iyilik” diye âyetler vardır. “Ahsen olana ahsen vereceğiz!” diye aynen böyle ve bunu fiilân hayatta da görüyoruz görüyoruz.
Yâni çoluk çocuğunu böyle saçma sapan yetiştirip yalan ve harama yem edip sonradan nice insanlar gördük yâni çok ağır bedel ödediler ve hâlen gidişlerine bakıyorsunuz bizim yakın bildiğimiz beraber büyüdüler Lara’da büyüdü çoğu bu çocukların.. Ne işlerle meşgul olduklarını zamÂN zamÂN face box’den felân tâkip ediyorum ve gerçekten kimisinin babası felân toprak oldu.. Yâni diyorum ki.: “Keşke bunlar da çocuklarına insanca yaşamayı öğretselerdi bu gün onlar da insanca yaşarlardı!.”
Bitiriyorum insanın o ufacık yüreğinin içinde katlar, yatlar nasıl sığdı nasıl?!. RABBu’l- Âlemîn’in Kulu, kendisi kendisine merhamet etmedi. RABBu’l- Âlemîn’e iftirâ etti, bunlarla bir ömür nasıl zehir zıkkım etti nasıl sığdı buraya ki bunun acıları dertleri kaldı ki o ne yaparsa yapsın ALLAHu zü’L- CeLÂL’in nâsib ettiği kısmet ettiğini alacaktı o Hakkta ve Hayrda en iyisini arayacaktı İslâm da fâkir kalmak büyük günahtır. Fâkir olmak başka şeydir, kalmak başka şeydir. Zengin olmak herkese farzdır ama, bütün Kâinâta hizmet etmek kaydıyladır. Haramsız ve yalansız netice-yi kelâm o ki;
İnşâe ALLAH aklımız başamızda oluruz!. MuhaMMedî Melâmette çok ilginçtir Sır Bölgesi dâimâ yedi adım denir genellikle yedi adım arkasında kalan o SIRRa ulaşamaz!. Çünkü çalı çeker arkasına o zinciri dâimâ kaçırır. Bu zincir dâimâ yedi adımda olur. İfrat ve tefrite gidenler yanılırlar ve bataklığa saptanırlar. Geçmişin akıl fikir ermez düşüncelerine kulluk kölelik yaparlar ve her zamÂN ALLAH’ın İzni ve İnâyetiyle ayık olmamız gerekiyor bunu demek istiyorum!.
Evet ALLAH’ın İzni ve İnâyetiyle ALLAH’a DUÂ ediyoruz hep beraber!.
Ahmet Coşkun bir ŞEYy gönderiyor diyor ki.: “Dayıcığım senin Emzikli (küçük oğlu Hüseyin) selâmını, Şeyh Hamidi VeLî kaddesallahu sırrahu’ya iletmiş.. İleten de küçük Hüseyin yâni.. “Sonra da İnşâe ALLAH Münir Derman Hocamız var!.” diyor.
Şunu demek istiyorum çoluk çocuk demeyin siz çoluk çocuğu ora götürürsünüz bura götürürsünüz ama biliyor musunuz ki “Somuncu Baba kimdir? Münir Derman kimdir?.” Bunlar için kim demiş “ölmüşmüşler!” diye..
Öküzler bile ölmez yâni ölenler daha da hayvandan da aşağıdır. Ölüm başka şeydir. Onun için de DİRİLiğin kadîr ve kıymetini bilmek lâzım, Vaktin Kadîr kıymetini, DUÂnı. Kadîr kıymetini bilmez lâzım!. Vaktin DUÂ içinde olması lâzım!
Birisine.: “Es selâmu âleykun nasılsın arkadaşım iyimisin?” demek DUÂdır. O VAKTin DUÂ-sıdır. Başını önüne eğip de.: “Ben tesbih çekiyorum!.” deme. teşbihini çekmez ol! Yâni bir “merhaba” de de şöyle bir Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem’in Kokusunun geçtiği anlaşılsın, bir duysun herkes hatta o desin ki.: “Ne yapıyorsun kardeşim!” desin. Sen hiçbir ŞEYy dememiş gibi.: “Ben benim olan DUÂ-yı yaptım MuhaMMed âleyhisselâtı vesselâm’ın Derunî Dost DUÂ-sını yaptım İnşâe ALLAH!.” sözünün eri olmak çok önemlidir. Kişi sözünün eri olmalıdır. Sözün başında da ALLAHu zü’L- CeLÂL’e verilen “e-lestü bi RABBukum bismillâhirrahmânirrahîm ve kalu belâ..” bilâkis bilâkis değil olumsuz sorulduğu için olumsuz soru.: “Değil miyim?” diye sorana “evet” desen de “Evet değilsin” demek olabilir. “Hayır!” desen de “Hayır değilsin!” anlaşılır.
“Belâ” dediğin de “belâ->bilâkis”.. sen bizim RABBımızdan belâ bilâkis olumsuz soru soruyorsun ama ben olumlu cevâb versem olumsuzu olumlu yapabilirim ama “belâ bilâkis sen bizim RABBımızsın” öbür soruları kapatıyorum..
Evet 17. Âyette kalmıştık.. bu söylemiştim Kur’ÂN-ı Kerîm’in baştaki âyetleri basit gibi gözükür masal anlatılıyor gibi gözükür fakat Cebrâil âleyhisselâm’ın ve ALLAHu zü’L- CeLÂL’in dizişinde şu andaki dizilişte bir tümleyicilik vardır. İlim imân ve amel kural kural her şeyiyle işlenir son kısımlarda yâni Şeriat demek istiyorum sonra Tarikât sonra Mârifet sonra Hakikâtler döner..
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem buyurur ki.: “ALLAHu zü’L- CeLÂL üç ihlâsı okumak Kur’ÂN’ın tamamını okumak gibidir!” Neden?. Çünkü o kapasiteye gelmiştir doğru anlayacak Kur’ÂNı doğru dürüst oku gır gır yapma diye..
Euzubillâhimineşşeytânirracim Bismillâhirrahmânirrahîm..
17. Âyette.. Ve in yemseskellâhu bi durrin fe lâ kâşife lehu illâ huve, ve in yemseske bi hayrın fe huve alâ kulli şey’in kadîr (kadîrun)..ALLAHu zü’L- CeLÂL yemseske sana temâs ettirse dokundursa bi durrin zararı darlığı nefsiyin hoşuna gitmeyen şeyi başına getirse. fe la kaşife.. kim bunu keşfedip onu açacak yâni kaldıracak senin yolundan onu giderecek ve sen her türlü yolundan Cân her ŞEYy her ŞEYy adamın yerinden kalkacak hâli yok hasta olmuş yapacak sıfır yâni sıfır, yolu kapandı çünkü hastalığı kaldıracak ondan başka kimse yoktur o ALLAHu zü’L CeLÂLden başka.. ve la kaşife lehu illâ hüve ve in yemseske bi hayrın.. ve ALLAH sana bir hayr temâs ettirecek sana bir hayr sana bir hayr dokundurursa bir hayr getirirse kısmet ve nâsib etmek için kısmetinse.: “Haydi bir ŞEYy yap oltayı at da şu balığı tut!” diyorsa o zamÂN sen de bunu yaparsan ve hüve işte o ALLAHu zü’L CeLÂL ala küllî şeyin Kadîr.. İnsan aklının bileceği bilmeyeceği her ŞEYy onun elindedir.. “KûN!” der oluverir, bu kadar basit gerçektir bu..
Haa değil mi diyorsa değil mi diyenlere gitsin çünkü o biraz sonra onları söyleyecek.. 18. Âyette.. Ve huvel kâhiru fevka ıbâdih (ıbâdihî), ve huvel hakîmul habîr (habîru).. O ALLAHu zü’L- CeLÂL ki öyle bir kahredici yegâne gâlib vurduğunu indirici öyle bir Kahhârdır ki kim fevka ibâdihi bütün akılların üstünde ne kadar akllıymış ne kadar şuymuş şöyle diyormuş böyle diyormuş felân yâni ALLAH affetsin..
Bir adam işte Prof. var “teke tekte” çıkıyor Şengör mü nedir Celâl Şengör mü nedir.. Adama hayret ediyorsun yâni hayret ediyorsun adamın bilmediği bir tek =>ALLAH!.
Bu kadar mı bu kadar mı bir insan aklı korkunç bir zekâ ile Şeytanı bile mahcub eder yâni..
Çünkü gerçekten bunu en iyi bilenlerdeniz hamdolsun ALLAHu zü’L- CeLÂL’in ne kadar kahredici bir ezici gücünün olduğunu.. ve hüvel hâkimul hâbir.. Çünkü o ALLAH celle celâlihu senin dış Dünyâ dediğin Kâinât mainât vs. akıl fikir dediğin şeye de Hâkimdir ve de Haberdârdır. Haberdârdır bunda abe’s- bir ŞEYy mi var. Yâni bir insan neresinden haberdardır?. Her zerresinden haberdardır.. Ee e si yok.. Haberdâr değilmiş!. O zamÂN ya uyuşmuş, ya da kopmuş gitmiştir!. Yok öyle bir ŞEYy!.
Yâni bu kadar basittir bu çünkü bizim elimizdeki Kur’ÂN-ı Kerîm, kalbimizdeki Kur’ÂN-ı Kerîm ve Kâinâttır..
Böyle âyetler vardır “ALLAH’ın âyetlerini görmüyor musunuz, gök yüzünde yer yüzünde?” diye. Hepsi ALLAH’ındır ve her şey, ALLAH’ın yaratmasıyla mümkündür. Her ŞEYy O’nun NÛRundandır. Bir oyundur bir oyundur senlik benlik şu bu ama dostun dâimi DUÂ-sına Tevhid tercihine geçiverdiğin anda bütün bunların gerçek olduğunu herkes görür.
Adam televizyonda dizi oynuyor.. İşte olaylar oluyor Adam ölecek, vuruluyor gerçekten güzel rol yapıyor! Ama herkes biliyor ki Adam bu dizide ölse dâhi hayatta yaşıyor!.
Ama bunun aynısı gözünün önünde olan bir anne çocuğunun yada bir çocuk annesinin babasının böyle bir ŞEYy var mı neden o oyun değil!.
Çünkü, Ve huvel kâhiru fevka ıbâdih (ıbâdihî..yle kulları ve akılları üzerinde kahredicidir ve huvel hakîmul habîr dir ALLAH celle celâlihu iyi anlamaya çalışalım lütfen bu Kur’ÂN-ı Kerîm ANLAşılsın ve öyle YAŞAnsın diye gelmiştir emîn olun. Ne acıdır ve ne kadar yanlıştır ki, hakk söylenen sözler bâtılın eline geçmiştir.: “Efendim Kur’ÂN’ı şu kadar hatmeden sevâbı alın!” evet ama şu unutulmuştur Siyonistler özellikle Yahudiler şunlar bunlar İslâmın Özünü unutturmuşturlar ve.: “Kur’ÂN’dan bir kelime anlamana gerek yok kardeşim sen yetmiş sene okursun fâtihayı ama ne dediğini bilmene gerek yok gır gır gır vır vır vır!.”
İşte bu kimseleri çekiştiren suçlayan o kadar âyet vardır ki ve Kur’ÂN-ı Kerîm’in kendisi kendisi hakk dava edecektir.: “Bu kimse beni böyle okurdu bir harfimi anlamadı bana kulak vermedi!.” diye.
Tam tersi de olacaktır.: “Bu kimse beni okumak için anlamak için böyle uğraştı ben ona şefâat ediyorum Yâ RABBî!.” diyecektir ve sonra hesâb bitince ortadan çekilecektir “insan şeklinde yaratılacak” diye hadis vardır.
Bismillâhirrahmânirrahîm 19. Âyet.. Kul eyyu şey’in ekberu şehâdeh, kulillâhu şehîdun, beynî ve beynekum ve ûhiye ileyye hâzâl Kur’ÂNu li unzirekum bihî ve men belâg, innekum le teşhedûne enne meallâhi âliheten uhrâ, kul lâ eşhed, kul innemâ huve ilâhun vâhidun ve innenî berîun mimmâ tuşrikûn..
Evet ALLAHu zü’L- CeLÂL ondokuzuncu âyette diyor ki.: “De ki Yâ MuhaMMed sen o insanlara de ki, şâhidlik bakımından hangi ŞEYy daha büyüktür sizin aklınızda fikrinizde vicdânınızda en büyük şâhid nedir diye sor ve de ki onlara ALLAH benimle sizin aranızda şâhiddir çünkü ALLAH sizi ve dileyenleri kendisiyle yâni Kur’ÂN-ı Kerîmle vahyetti benimle sizin aranızdaki konularda ALLAH şâhiddir bu Kur’ÂN bana vahyolundu çünkü ben bununla Kur’ÂN-ı Kerîmle hem sizi sizden sonra Kur’ÂN-ı Kerîm’in kendisine ulaştığı herkesi uyarıyorum ben kendi zamÂNında yaşayan sahabeye ve gelecek bütün Kâinâta ALLAH’ın Dini olan İSLâM Dîninin hükmünü Kur’ÂNıyla uyarıyorum ve soruyor gerçekten siz ALLAH’tan başka tanrılar olduğuna şâhidlik mi ediyorsunuz!”
Yok canım öyle ŞEYy yok şimdi ALLAH’tan başka tanrı var var demin söyledim yürekleri içerisine katlar yatlar şunlar bunları doldurup da ALLAH’a yer kalmayan kim var?. Aşağı yukarı kimse yok!. O zamÂN hepimiz suçluyuz hepimiz suçluyuz çocuk nerde öteki nerde beriki nerde yok yok!. Sünger gibi sömürüyor önüne geleni zarar kâr Adam hiç gırla gidiyor öbür dedikler için söyleyecek ağızlarıyla bir şeyler söylüyorlar onların ALLAH’tan başka tanrıları olduğunu anlar.. Nasıl şâhidlik ediyorlar ahmak bile görür onların öyle olduğunu!. Hiç yapamazsa onu örtmek için ALLAH’a yemini basıverir. Yâni hakikâten şah damarından yakın bir RABBısı’ndan korkmaz!. “RABBımdan korkarım!.” Diyor. Yalancı!. Neden korkacaksın yâni, korku da nerden çıktı.. Bir annenin elindeki bebek annesinden niye korksun!. Korku ne demek korkuyorum korku morku yok, düpe düz iftirâ ediyorsun yâni!.
Bakın Peygamber âleyhisselâma buyurulana bakın evet bakın ne buyuruyor.: “Gerçekten ALLAH-la beraber başka ilâhlarında bulunduğuna siz mi şâhidlik ediyorsunuz?.”
Dünküler, bu günküler, yarınkiler onlara de ki.: “Ben şehâdet etmem” ve deki.: “O ancak bir tek olan ilâhtır ALLAHtır!. Gerçekten ben sizin şirk koşmakta olduklarınızdan uzağım!.” de onlara. böyle de..
kul lâ eşhed.. Ben asla şâhidlik etmem.. kul innemâ.. sadece ve sadece huve ilâhun vâhidun.. O, sizin uydurduğunuz ilâh gibi değildir. gerçek “El İLÂH”tır.. ve innenî.. ben var ya ben. berîun.. sizden beriyim kardeşim, uzağım hiçbir alâkam yok sizlen!. Evet bir dakikâ kardeşim o senin yakınında uzağında o seni çok seviyorsa git kardeşim her kimsen uzak dur.. mimmâ.. o şeyler ki tuşrikûn.. Siz ALLAH’a ortak koşmaktasınız ben sizin o şeylerden de kalbinize soktuklarınızdan da uzağım o zamÂN senin katın yatın araban olsun kardeşim!. Olsun da, helâlle olsun, doğrulukla olsu,n hayrla olsun ve buralarda kullanılsın!. Bunlar ALLAH’ın Ni’metleridir, ikramıdır. Ama öyle değil ki, sen RABBu’l- Âlemîn’e .: “Sen kalbimden çık dışarıya ben buraya başka putları/şeyleri dolduracağım!” der de, doldurursun da,sonucu da görürsün tâbi!.
الَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَعْرِفُونَهُ كَمَا يَعْرِفُونَ أَبْنَاءهُمُ الَّذِينَ خَسِرُواْ أَنفُسَهُمْ فَهُمْ لاَ يُؤْمِنُونَ “Ellezîne âteynâhumu’l- kitâbe ya’rifûnehu kemâ ya’rifûne ebnâehum ellezîne hasirû enfusehum fe hum lâ yu’minûn (yu’minûne).: Kendilerine kitab verdiğimiz kimseler, onu kendi oğullarını tanır gibi tanırlar. Artık mü'min olmayanlar, nefslerini hüsrâna düşürdüler.”(En’âm 6/20)
Ellezîne âteynâhumu’l- kitâbe ya’rifûnehu kemâ ya’rifûne ebnâehum ellezîne hasirû enfusehum fe hum lâ yu’minûn.. Onlar öyle insanlardır ki hele bu günün insanı kendilerine ALLAH’ın Kitabı gelmiş Kur’ÂN’ın Kim/ne olduğunu biliyorlar ne olduğunu biliyorlar ALLAH bu gün Kitabı herkese vermiştir aşağı yukarı neden Kitabı/Kur’ÂN’ı duymayan yoktur ki, DİNi bilmeyen yoktur ki!. İşte bu kimseler onu kendilerinden olan oğullarını tanır gibi tanırlar, kadınlar ana baba gibi tanırlar onlar.: “Kur’ÂN-ı Kerîmi biz duymadıydık!.” felân değil öyle bir iyi tanırlar öyle bir iyi tanırlar ki tatbikâtta görürler. Nasıl her ŞEYy olacak her ŞEYy olacak derken güm diye patladığını balonun balonun patladığını avuçlarından nasıl uçup gittiğini en çok sevdiklerinin bir daha görememek üzere kaybolduklarını felân görüyor gibi böyle tanırlar.. ellezîne hasirû enfûsehum fe hum lâ yu’minûn.. İşte bunlar varya hâlâ mü’min olmuyorlar inânmıyorlar ALLAH’a bunlar nefislerini hüsrâna düşürdüler hayatta.. Artık DUÂ ticâreti yapamazlar yâni DUÂ-yı üretip de ALLAHu zü’L- CeLÂL’in Hâlifesi olamazlar da muhâlifi olurlar, kâr etmeye geldikleri yerde açlarından geberirler ana malı yerler, iflas ederler yazık olur, CeheNNemi yaşarlar!. ALLAH korusun!. Kendisine çoluğuna çocuğuna kime ulaşırsa ateş gibi yaşatırlar. İşte orman yangınlarını görüyorsunuz her şeye ateşi yaşatırlar.. Ve bu âyetleri çok iyi dinlememiz dikkat lâzım devâmlı..
وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَى عَلَى اللّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِآيَاتِهِ إِنَّهُ لاَ يُفْلِحُ الظَّالِمُونَ “Ve men azlemu mimmenifterâ alâllâhi keziben ev kezzebe bi âyâtih (âyatihî), innehu lâ yuflihuz zâlimûn (zâlimûne).:ALLAH’a karşı yalanla iftira eden veyâ O’nun Âyetlerini yalanlayan kimselerden daha zâlim kim vardır? Muhakkak ki O, zâlimleri felâha ulaştırmaz (kurtuluşa eremezler).”(En’âm 6/21)
Bu insan aklının olduğu kişiler için ve men.. kim ki azlemu en zâlim olabilir mimmenifterâ ALLAH’a iftirâ edenden daha zâlim kim olabilir. ALLAH’a karşı yalanla iftirâ edenlerden onun âyetlerini her türlü âyetlerini maddî mânevî bütün âyetlerini yalanlayan.: “Böyle bir ŞEYy yok!” diyenden daha zâlim kim vardır.. innehu şüphesiz ki o var ya o ALLAHu zü’L- CeLÂL.. lâ yuflihuz zâlimûn.. Böyle zâlimliği seçip zâlim imân ve ameliyle yaşayan Şeytanı bile uzağa kaçıran ve.: “Ben senden uzağım âlemlerin RABBinden korkarım!.” Ne halt edersen et deyip firâr ettiren bu zâlimden daha zâlim kim olabilir!. ALLAH bunları asla ve asla islâh iflâh etmez yâni bunlar bunların elinden ALLAH o masum çocukları ve masum insanları kurtarsın!. Bunlar öyle ateştir ki ancak onun eline düşenler bilebilir onun zülmünü.. Evet tâbi bizim Güvercinlerimiz Zehra yazıyor bazıları sohbete giremiyorlar hepisinin hepimize selâmı var. İşte bu bir bağdır bir bağdır BİZ BİR-İZ Bağıdır..
Daha kim ALLAH’a iftirâ edenden başka kim gâlib olabilir.. ev kezzebe bi âyâtih (âyatihî), ve ALLAH’ı yalanlıyor bir de ALLAH’ın NÛRundan yaratılıyor ALLAH’ın NÛRundan yaratmakta olduğu her şeyden faydalanıyor ALLAH onlara ni’metler veriyor, çoluk çocuk veriyor. Hiç çocuğu olmadığı için ömrü boyunca CeheNNemde yaşayanlar var, çocuğunu öldürülenler var vs. vs. ALLAH bu ni’metlerin tümünü veriyor ama, o yalanlıyor.: “Anlımın teriyle kazandım!.” diyor. Ya da şöyle yalan haram demedim vurdum geçtim bunlar oldu. ALLAH’ın âyetlerini de yalanlıyor innehu muhakkak ki o ALLAH O RABBu’l- Âlemîn lâ yuflihuz zâlimûn ALLAH muhakkak ki zâlimlere hidâyet etmez iflah olmazlar..
وَيَوْمَ نَحْشُرُهُمْ جَمِيعًا ثُمَّ نَقُولُ لِلَّذِينَ أَشْرَكُواْ أَيْنَ شُرَكَآؤُكُمُ الَّذِينَ كُنتُمْ تَزْعُمُونَ “Ve yevme nahşuruhum cemîan summe nekûlu lillezîne eşrakû eyne şurekâukumullezîne kuntum tez’umûn (tez’umûne).: Ve o gün hepsini haşredeceğiz sonra ortak koşanlara: “Zanda bulunmuş olduğunuz ortaklarınız nerede?” diyeceğiz.”(En’âm 6/22)
Ve yevme nahşuruhum cemîan.. öyle bir gün gelecek ki inânmayanlar mezarlığa gidebilirler görürler, orda nasıl yatıyorlar yanyana hepsini cem’ eder.. summe nekûlu lillezîne eşrakû eyne şurekâukumullezîne kuntum tez’umûn.. ne buyuruyor ALLAHu zü’L- CeLÂL yevme naşurûhum vakti geldiğinde onları biz haşr edeceğiz dağılın neşrettik ya haşredeceğiz cemian hepsini gelin buraya diyeceğiz sonra nekulu onlara diyeceğiz ki kime o kimselere hangi kimseler onlar ALLAH’a yalanla iftirâ edenler, ni’metlerini kullanıp “alnımın teriyle kazandım” şöyle böyle diyen, hiçbir kural tanımayan çoluk çocuk hepsini ateşe atanlar.. ellezine onlara eşraku çünkü onlar şirk yaptılar, şirket yaptılar, ALLAH’a ortak koştular.. eyne şurakeukum..“Bu sizin şirk ettiğiniz ortaklarınız şirketçileriniz nerde?” diyeceğiz.. ellezine o şirket yaptığınız beraber olduğunuz, hiç içli dışlı olduğunuz yalancılar, haramcıların şirketinin ortakları nerede?. ellezînekuntum tez’umûn siz gerçekten onlara zanda bulunmuştunuz. bir ŞEYy sanıp da onlarla içli dışlı olmuştunuz şu sebeble bu sebeble siz herkeste görüyordu ki bu soysuzun İblisin teki vicdânsızın zâlimin teki Kâinâtta hiçbir şeye acımayan merhametsizin biri ve onu zannetti ki bir adamdır madamdır diye onun dalgasına takıldı o da onlarla beraber şirket yaptı vurun kime vurun yaradana vurun yaradana vurdu sonra baktı ki kendisini eleğe çevirmiş yâni yaah bunlar zâlimdir çünkü peki bunlar hakikâten öyle mi evet ne zamÂN dünde öyleydi bu günde öyle yarında öyle olacak..
ثُمَّ لَمْ تَكُن فِتْنَتُهُمْ إِلاَّ أَن قَالُواْ وَاللّهِ رَبِّنَا مَا كُنَّا مُشْرِكِينَ “Summe lem tekun fitnetuhum illâ en kâlû vallâhi rabbinâ mâ kunnâ muşrikîn (muşrikîne).: Sonra onların: “Vallâhi RABBimiz, biz müşrikler olmadık.” demekten başka onların fitnesi olmayacak.”(En’âm 6/23)
Summe lem tekun onlara sorarsan eğer asla ve kata sözleri şundan başka olmayacak çünkü onların fitnesi odur. onlar bütün ömürlerinin tümünü bir orman yangını gibi şirk yangınında yaktıkları ve yakmakta olduğu gerçeği için yapma desen ne derler sözlerine bakın dikkat edin fitnetuhum illâ en kâlû vallâhi RABBinâ.. ey RABBımız vALLAHi billâhi evet mâ kunnâ muşrikîn.. “Sana yemin ederiz ki biz öyle şirket felân kurmadık sana da şirk etmedik biz senin kulunuz!” derler, nerede?. O öbürlerinin şirketinin içinde derler bunu o işlerin içinde derler vakitlerini ve DUÂ-larını Şeytanı da solda sıfırlayarak almış başını gittiği bu kepazeliğin ortasında derler. Bunların fitnesi budur, başının belâsı budur. Bundan çıkamazlar. Çünkü yanlış yerdeler yanlış yoldalar. Efendim işte biz dedik ki “vALLAHi RABBımız biz sana inanıyoruz” dedik. Dedik de “ALLAH’a iftirâ etmeyin” diyor bunu seçmişsin bunu fiilen imân ve amel olarak yaşıyorsun sen daha ne fitne arıyorsun başına “fitne adam öldürmekten beterdir” diye âyet var adam öldürmekten de beterdir adamı öldürsen Dünyâsını öldürürsün ama böyle bir fitneyle onun dinini Dünyâsını beter edersin anasını ağlatırsın yâni..
انظُرْ كَيْفَ كَذَبُواْ عَلَى أَنفُسِهِمْ وَضَلَّ عَنْهُم مَّا كَانُواْ يَفْتَرُونَ “Unzur keyfe kezebû alâ enfusihim ve dalle anhum, mâ kânû yefterûn (yefterûne).: Bak! Kendilerine karşı nasıl yalan söylediler. İftira etmiş oldukları şey, onlardan sapıp gitti (uzaklaştı).”(En’âm 6/24)
Peygamber âleyhisselâtı vesselâm’a buyuruyor Unzur.. şimdi bak ibret nazarıyla bak hikmeti gör keyfe nasıl da kezebû alâ enfûsihim ve dalle anhum, mâ kânû yefterûn “Yâ MuhaMMed bak şunlara kendi nefislerine karşı nasıl yalan söylediler.” bak kardeşim keyfe nasıl da kezzebu yalan söylediler kime ala enfûsihim kendi nefislerine kendi kendilerine nasıl da yalan söylediler ve dalle yalanlarının peşine düşüp nasıl uzaklaşıp sapıp gittiler hâlâ da gidiyorlar anhum onlardan ma kanu yefterun onların iftirâ etmiş oldukları şeyler onlardan uzaklışıp gitti. Bunlar kendilerine karşı nasıl yalan söylediler bu düzmekte oldukları da kendilerinden kaybolup uzaklaştı.. Olmadı mı olmadı mı?. “Bursayı bana versenn yetmez, yakınında ne var Yalova var orayı da ver!. Sonra hepsi hayal oldu ne Bursa kaldı ne Yalova hayal oldu hayal.. Bu düzlükleri sebebler işte niçin şirk ettiler Dünyâ için ettiler şunun için ettiler bunun için ettiler ettiler de o ettikleri de onu terk etti bıraktı onu.. Çünkü onlar ALLAH’ın Emrindedir bunların emrinde değildir.. Sadece yazık ettiler yâni böyle Kur’ÂN-ı Kerîm öyle bir muhteşemdir öyle bir muazzamdır ki hiçbir nokta koymaz her şeyi açık seçik açıklar!. Hep söylediğim gibi acı olan ŞEYy şudur ki acı olan ŞEYy şudur ki, insanlar hâlâ basit sapık yanlış sonucu belli şeylere çeşitli şeylerden dolayı değer verdiğini görüyorlar.. Evet onlara kötülük yaptığı için kötülük yapmazsın, kötü demezsin selâm der geçersin ama, onların kötülüğüne ortak olmazsın.. Bakın neden böyle bu böyle neden böyle neden bunlar bu yoldan çıkamıyorlar bu bataktan niye çıkamıyorlar çünkü onlar bir şeyi tercih ettiler dinleri Dünyâları ve âhiretleri canları bedeline tercih ettiler hepsini fedâ ettiler..
وَمِنْهُم مَّن يَسْتَمِعُ إِلَيْكَ وَجَعَلْنَا عَلَى قُلُوبِهِمْ أَكِنَّةً أَن يَفْقَهُوهُ وَفِي آذَانِهِمْ وَقْرًا وَإِن يَرَوْاْ كُلَّ آيَةٍ لاَّ يُؤْمِنُواْ بِهَا حَتَّى إِذَا جَآؤُوكَ يُجَادِلُونَكَ يَقُولُ الَّذِينَ كَفَرُواْ إِنْ هَذَآ إِلاَّ أَسَاطِيرُ الأَوَّلِينَ “Ve minhum men yestemiu ileyk (ileyke), ve cealnâ alâ kulûbihim ekinneten en yefkahûhu ve fî âzânihim vakrâ (vakran), ve in yerev kulle âyetin lâ yu’minû bihâ, hattâ izâ câuke yucâdilûneke yekûlullezîne keferû in hâzâ illâ esâtîru’l- evvelîn (evvelîne).: Ve onlardan kim seni dinlerse, onu anlamalarına karşı (anlamamaları için) kalblerinin üzerine ekinnet koyduk ve kulaklarında vakra (ağırlık) vardır.Ve onlar bütün âyetleri görseler, ona inanmazlar. Hatta sana geldikleri zaman, seninle tartışırlar (mücâdele ederler). Kâfir olanlar.: “Bu ancak evvelkilerin masallarından başka bir şey değildir.” derler.”(En’âm 6/25)
Ve minhum men yestemiu ileyk.. onlardan kim seni dinlerse Yâ MuhaMMed salallahu âleyhi ve sellem onlardan kim seni dinlerse ya da Kur’ÂN-ı Kerîmi dinlerse ya da bir ALLAH Dosdunu dinlerse, ve cealnâ alâ kulûbihim ekinneten.. işte o zamÂN biz onların kalblerine anlamalarnı engelleyen bir ekinne koyuyoruz ekinne. ekinne nedir? ekinne tırnak gibi, tosbağanın kabuğu gibi yalıtkan bir şeydir. Onun içine asla senin sözün giremez, onlarının kalblerinin üzerine ekinne/engelleyen koyduk anlamazlar. Dinleseler dâhi anlamazlar. Çünkü niyetleri bozuk onların.. en yefkahûhu.. fıkh etmesinler diye anlamasınlar seni diye ALLAHu zü’L- CeLÂL buyuruyor ki kavrayıp anlamalarına bir engel olmak üzerine kalblerinin üzerine kat kat kat örtüler koyduk, güneş katmanları gibi düşün ki tosbağa/kaplumbağanın üzerindeki kabuğu gibi her sene kat kat kurşun da geçmiyor.. Yâni örtüler koyduk. Başka evet çok ilginçtir âyetler yâni gır gır okurken bir ŞEYy değil de.. ve fî âzânihim vakrâ.. Onların kulaklarında işitmelerini engelleyen bir ağırlık vardır vakr vardır kurşun dökülmüş gibidir. Kulaklarına kurşun dökülmüş gibidir duyamazlar yâni. Bunlar âyet kardeşim!. ve in yerev kulle âyetin lâ yu’minû bihâ.. eğer ki bütün âyetleri CeNNeti CeheNNemi dâhi aha işte bak bu CeNNet göstersen dâhi bütün âyetleri görseler dâhi bütün âyetleri ama Kur’ÂN âyetlerini hayat âyetlerini her şeyin sırrını açsan onlara..Asla imân etmezler.. hattâ izâ câuke yucâdilûneke.. hatta bırak imân etmeyi bi de Kur’ÂN-ı Kerîme daha doğrusu RABBu’l- Âlemîn’e Kur’ÂN-ı Kerîme sana ve seninle el ele BİZ BİR-İZ olanlara karşı mücâdeleye girerler tartışırlar. Senin Kur’ÂN’ınla seni vurmaya kalkışırlar ordan cımbızla bir ŞEYy çeker bunları okumaz hiç birinden duyamazsın, mücâdele ederler mücâdelune mücâdele ederler tartışırlar, kavga ederler ve derler ki bu kâfirliği kendilerine DUÂ edilmiş, rıza edilmiş kendileri böyle olan kimseler derler ki, in hâzâ illâ esâtîrul evvelîn.. bu senin söylediklerin varya kime diyor Kur’ÂN-ı Kerîme diyor Rasûlullah sallallahu âleyhi vesselemîn dili olanlara da diyor ne diyor.: “Bu senin söylediklerin var ya evet onlar geçmiştekilerin uydurdukları yazdığı çizdiği sâtırlardır masallardır hikâyelerdir biz bunları çok duyduk daha önceden diyor!” derler. ne zamÂN Rasûlullah salllalllahu âleyhi ve seleme demişlerdi şu anda da diyorlar yarında da diyecekler çünkü bu iş böyle imân ettim o alkış alkış değildir imân ettiysen bak demektir yâni böyle basit değildir..
وَهُمْ يَنْهَوْنَ عَنْهُ وَيَنْأَوْنَ عَنْهُ وَإِن يُهْلِكُونَ إِلاَّ أَنفُسَهُمْ وَمَا يَشْعُرُونَ “Ve hum yenhevne anhu ve yen’evne anh (anhu), ve in yuhlikûne illâ enfusehumve mâ yeş’urûn (yeş’urûne).: Ve onlar, ondan (ALLAH’a ulaşmaktan, hidâyetten) nehyederler (men ederler, yasaklarlar) ve onlar da (kendileri de) ondan (hidâyetten) uzak dururlar (yüz çevirirler). Kendilerinden başkasını helâk etmezler ve farkında olmazlar (şuûrunda değiller).”(En’âm 6/26)
Ve hum ve onlar yenhevne anhu ve yen’evne anh.. ve in yuhlikûne illâ enfûsehumve mâ yeş’urûn.. ve onlar hem ondan alıkoyarlar kimden RABBu’l- Âlemînden Kur’ÂN-ı Kerîmden Peygamber âleyhisselâmdan Ehl-i Beyt âleyhisselâmdan ALLAH Dostlarının yolundan alıkoyarlar, hem de kendileri kaçarlar, çekip sürüklerler onu kaç oradan kaç kaç kaç nereye kaçalım felânın aklı diyormuş ki ya da Şeytanı diyormuş ki kaçarlar peki ne yapar bunlar bakın bakın, ve in yuhlikûne illâ enfûsehumve mâ yeş’urûn.. onlar şu sayılı bir iki üç beş diye sayılı nefes âlemînde kaç nefeslik ömrü olduğu vakti olduğu herkesin belli biz geldiği zamÂN geleceğiz çünkü bize göre çok gözüküyor ama etrafımıza bakıyoruz millet gidiyor bizde gideceğiz vaktinde.. Haa onlar kimseyi helâk etmezler kimi helâk ederler? illâ enfûsum.. ancak kendi nefislerini helâk ederler ve ma yeşurun ama bu şuûra da varmazlar. ALLAHu zü’L- CeLÂL böyle buyuruyor ya.. biz kendimiz Cânı CeheNNeme zâten CeheNNemîn içindedir cehemmene gitmesine gerek yoktur yâni fiilen CeheNNemîn içindedir, CeheNNemi yaşatıyordur be adam be insan yaşatıyorsun çoluk çocuğa yazık ALLAH’ını seversen, konuya komşuya yazık, eşe dosta yazık!. yâni kendi nefsini böyle yıkıma uğrattın ve bunun şuûrunda değilsin, şuûrunda olsan. şuûr nedir?. MuhaMMedî Şuûrdur, Şeytanın Şuûru değildir. İnsanlığın şuurudur. Çünkü Kur’ÂN-ı Kerîm, çünkü ALLAH, yarattığı küllî şeye karşı âdildir, merhametlidir, kulluk oyununda oynanmaktadır. Bu oyun hayvanlar, insanlar kulluk oyunu oynuyorlar. “Biz de oynayalım” demiyor. Kimse demiyor ama insanlar diyor?. Ne idiği belirsiz bir virüs kırk takla attırıyor kırk daha ne virüsler var daha daha ALLAH’ın Kahhârîyyeti ile boy ölçüşmeye kalkmanın ya da elindeki bazi şeylerle bazılarını yok edeceğini sanmanın bakın neler oluyor!. Dikkat edin etrafınıza akıl fikir ermeyen uçak gemilerinin yanında şuanda uzayda düpedüz yâni uzaysal savaşlara hazırlanılıyor düpedüz ve bunun şuûruna varan herkeste çeşitli sebeble susturulmaya çalışıyor bu böyledir kardeşim dünde böyleydi yarında..
وَلَوْ تَرَىَ إِذْ وُقِفُواْ عَلَى النَّارِ فَقَالُواْ يَا لَيْتَنَا نُرَدُّ وَلاَ نُكَذِّبَ بِآيَاتِ رَبِّنَا وَنَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ “Ve lev terâ iz vukıfû ale’n- nâri fe kâlû yâ leytenâ nureddu ve lâ nukezzibe bi âyâti rabbinâ ve nekûne mine’l- mu’minîn (mu’minîne).: Ateşin üzerinde durduruldukları zaman görsen. O zaman: “Keşke biz geri döndürülseydik, RABBimizin Âyetlerini yalanlamazdık mü'minlerden olurduk.” dediler.”(En’âm 6/27)
Yâ MuhaMMed Ve lev terâ iz vukıfû ale’n- nâri.. bunların varya bunların dininde Dünyâlarında ahiretinde ateşin başında bizzat durdukları zamÂN.. fe kâlû yâ leytenâ nureddu ve lâ nukezzibe bi âyâti RABBinâ ve nekûne minel mu’minîn.. bunlar netice gelse o ateşi fiilen hâni şu anda öyle olmadığı için konuşuyorlar ya yoksa nefesi alamasa veremese ne krallığı kalır ne köleliği kalır ateşe vakıf olup da ateşle böyle bizzat karşı karşıya gelince ateş yakar diyorlar öyle mi diyorlar evet öyle diyorlar ateş ısındırıyor yaklaştı çünkü.. biz çocukluğumuza hatırlıyorum dışarda donardık içeri girersiniz soba vardı soba kıpkızıldır sen orada ısınırken hemen uyarırlar.: “geri çekil elbisen gevrer!” sen çektiğin de bacak baldır koymaz yakar. Gerçekten bunları yaşamışızdır yâni.. işte ateşi “vay be ateş yakyormuş” diye anladıkları zamÂN onları bir görsen Yâ MuhaMMed!. ne derler?. o zamÂN adam ölecek belli oldu herkes de diyor ki.: “adam ölecek!” adam da diyor ki.: “ben gidiyorum gâlibâ!” diye ne der o zamÂN bunlar.. fe kâlû.. işte o zamÂN derler ki yâ leytenâ.. keşke keşke biz varya biz nureddu tekrar reddedilseydik, geri çevrilseydik, eski hâle gelseydik. ve lâ nukezzibe bi âyâti RABBinâ..“RABBimizin hiçbir âyetini yalanlamazdık, biz öyle bir Müslüman olurduk öyle bir imân ederdik harammış yalanmış insanların canına okumak felân yapmazdık!” ve nekûne minel mu’minîn.. “ve biz kesinlikle mü’minlerden olurduk!”
Ne zamÂN diyorlar iş işten geçtikten sonra ateşle karşı karşıya kaldıkları zamÂN.. bu günde böyledir yarında böyledir bu günde böyledir bunlar çok çok yaşanmaktadır.. Hakan çok iyi bilir Rahîm’in Köyüne gitmiştik de orada bir ağa var mış da anlatmıştı Rahîmin Âbisi bize.. Unutmuyorum çünkü adam zengin Kızıl Irmağın etrafı onun.. Köyden Şehire gidip gelen posta arabası var. Gelirken diyormuş ki otobüste.: “Bastım parayı şu ilâcı aldım, bu ilâcı verdi ben mi öleceğim, işte o ALLAH Dostunu göstermiş demiş ki o kalender bir adam yâni.. “İşte böyle baldırı çıplaklar ölecek!.” demiş.. Bizimkine bir MuhaMMedî Melâmet Kudreti gücü gelmiş yâni Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem’in gücü patlamış onda.. “Yâni sen de ölürsün sen de ölürsün hatta eşşek gibi anıra anıra ölürsün!.” demiş. Rahîmin Âbisi.: “Efendim dedi ben bu kişinin öldü dediklerinde koşarak vardık gerçekten de “Ai!. Ai!.” eşek gibi anıra anıra öldü hikâye anlatmıyorum..” demek istiyorum ki be kardeşim ne işin var şöyle doğru yolda gitsen orada ne işin var Efendim keşke bizi tekrar döndürseydin de bir daha yaşasaydık şimdi bizi tekrar döndür de felân feşmekân bırak bırak onu şimdi sen işe bak yâni işe bak her zamÂN her yerde her halde her nefeste hakkta ol peki bakın dikkat edin ne buyuruyor ALLAHu zü’L- CeLÂL az bir ŞEYy daha..
بَلْ بَدَا لَهُم مَّا كَانُواْ يُخْفُونَ مِن قَبْلُ وَلَوْ رُدُّواْ لَعَادُواْ لِمَا نُهُواْ عَنْهُ وَإِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ “Bel bedâ lehum mâ kânû yuhfûne min kabl (kablu),ve lev ruddû le âdû li mâ nuhû anhuve innehum le kâzibûn (kâzibûne).: Hayır, daha önce gizlemiş oldukları şeyler onlara açıklandı.Ve şayet geri döndürülselerdi, men’ edildikleri şeylere mutlaka geri dönerlerdi. Ve muhakkak ki; onlar gerçekten yalancıdırlar.”(En’âm 6/28)
Bel bedâ lehum mâ kânû yuhfûne min kabl,ve lev ruddû le âdû li mâ nuhû anhuve innehum le kâzibûn.. onlar bir daha geri döndürülseler bedâ bedi olarak açık seçik gizledikleri ŞEYy kendilerine açıklandı açıkladı daha önce kendilerinden gizlenen her ŞEYy onlara açıklansa bak kardeşim şöyle şöyle yaptın geleceğin yer bura hâni hadisler varya adam öldükten sonra salacağı koyduktan sonra bas bas bağırıyormuş beni nereye götürüyorsunuz salacaya koymayın diye öbürü de diyormuş ki bulimini acele edin acele edin beni CeNNetime kavuşturun o o o basamaktan bu tarafa geçtik o âleme geçtik diyor hayır hayırdiyor ALLAHu zü’L- CeLÂL bu kişilere daha önce gizlemiş oldukları RABBlarından bile gizlediklerini sandıkları şeylerin hepsi açıklandı ve açıklansın bu halde şâyet geri döndürülselerdi bunlar işin temelinde biz olamadıkları için ben sende kaldıkları için hayâli bir RABB inâncı akıllarının ürünü olduğu için akılları da ona peşkeş çektiği için Şeytanı solladıkları için bunlar men’ ettikleri yasakladıkları şeylere mutlaka geri dönerlerdi kesinlikle geri dönerlerdi yâni yeniden yaratılsalar bile çünkü ne için bunu söylüyor kardeşim şunu yaptığımı bunu yaptığımı bırakta bir temele dön temele temele dön her şeyi yapıp da RABBu’l- âlemi kenara koyuyor musun RABBu’l- Âlemînle fişle piriz misin öyle uydur kaydırı felân geç oraları.. innehum le kâzibûn.. bunlar varya bunlar ruddû le âdû hadi geri döndüler li mâ nereye geri dönerler bunlar limâ nuhû nehyedildikleri yasaklandıkları şeylere eskinden biraz daha fazla olarak hâni hacca testere gitti de ustura gelen var ya o şekilde yâni hacca gitti de hâni demiş.: "Ebe, Dede nasıl hacca gitti de?" "Ah anam ah herifi testere gönderdik de ustura geldi daha beter geldi ki daha beter!." bir de hacı oldu hacı acı oldu seyret gümbürtüyü neyi yasakladılarsa hepsine geri döndüler..
وَقَالُواْ إِنْ هِيَ إِلاَّ حَيَاتُنَا الدُّنْيَا وَمَا نَحْنُ بِمَبْعُوثِينَ “Ve kâlû in hiye illâ hayatune’d- dunyâ ve mâ nahnu bi mebûsîn (mebûsîne).: Ve bizim hayatımız, dünya (hayatından) başka bir şey değildir. Ve: “Biz bea’s edilecek (yeniden, tekrar diriltilecek) değiliz.” dediler.”(En’âm 6/29)
Bunlar vary a bunlar gerçekten yalancıdılar iftirâcı ve yalancıdırlar kardeşim buyuran ALLAHu zü’L- CeLÂL bunların öyle bir iç yapıları vardır ki öyle ŞEYy bataklığı kendilerine siper yapmışlardır ki ve öyle bir ŞEYy işe yaramayan bir inânç sistemi vardır öbür tarafta hesâb sorulacak bu taraf ne olacak bu taraf istediğini yap yâni başka ne derler başka bunlar bak başka ne derler bunlar illâ hayatuned dunyâ kardeşim varsa da yoksa da bizim hayatımız Dünyâdan ibârettir ve mâ NAHNU bi mebûsîn.. öyle bizim hayat dediğimiz ŞEYy içinde yaşadığımız zamÂNdır ve biz yeniden dirilip de hesâb verecek felânda değiliz derler bu Dünyâ hayatından başka bizim bir şeye aklımız ermez biz burada yaşarken vurur kırar yaparız öyle dirilecek miş hesâb verecekmiş bu eski hikâyelere biz inânmayız derler ve son âyetimiz otuz yaa bitiriyor ALLAHu zü’L- CeLÂL bakın..
وَلَوْ تَرَى إِذْ وُقِفُواْ عَلَى رَبِّهِمْ قَالَ أَلَيْسَ هَذَا بِالْحَقِّ قَالُواْ بَلَى وَرَبِّنَا قَالَ فَذُوقُواْ العَذَابَ بِمَا كُنتُمْ تَكْفُرُونَ “Ve lev terâ iz vukıfû alâ rabbihim, kâle e leyse hâzâ bi’l- hakk (hakkı), kâlû belâ ve rabbinâ, kâle fe zûkû’l- azâbe bimâ kuntum tekfurûn (tekfurûne).: Ve RABB’lerinin Huzurunda durduruldukları zaman görsen. (ALLAHu TeALÂ) “Bu hak değil mi?” dedi. “Evet, RABBimize andolsun.” dediler. ALLAHu TeALÂ.: “O halde inkâr ettiğinizden dolayı azâbı tadın.” dedi.”(En’âm 6/30)
Ve lev terâ Yâ MuhaMMed.. sen onları görsen şimdi Peygamber âleyhisselâm zamÂNında şu anda yarında değişmez Peygamber âleyhisselâm hep öyledir çünkü bunlar o günde öyleydi bu günde adam öldürenler o günde öyle bu günde yarında öyle yâni bunun neyle öldürdüğü hikâye ve lev tera iz vukıfû alâ RABBihim, sen birde bunları RABBlerinin karşısında yok dedikleri RABBlerinin karşısında görseydin huzurunda görseydin ve Rabları kâle e leyse hâzâ bil hakk (hakkı), bu hakk değil mi elestu bi RABBukum diyen RABBınız değil mi bu hakk değil mi bunu duymuştunuz anlatılmıştı her ŞEYy belliydi bu hakk değil mi baştaki hakk değil mi kâlû belâ evet vALLAHi doğru derler evet doğru ve RABBinâ, RABBımıza andolsun doğrudur diyorlar Rablarının huzurunda durduruldukları zamÂN sen onları ALLAHu TeALÂ onlara bu hakk değil mi der evet RABBımıza andolsun hakktır derler peki RABBu’l- Âlemîn ne diyor bakın bura noktayı koyuyor kâle RABBu’l- Âlemîn buyurdu ki fe zûkû’l-.. zıkkımlanın tadın yâni zıkkımlanın hadi el azâbe azâbullahı azâbı bimâ kuntum tekfurun.. şöyle ya da böyle iftirâ yalan haram gırla öte böte tümünü hep beraber toplayıp ALLAH’a karşı iftirâ ettiğiniz küfrettiğiniz için ALLAH’ın Azâbını tadın bakalım der bakın 30 da bitti 31 e geldik Hakanım kardeşim güzel kardeşlerim bakın ALLAHu zü’L- CeLÂL hâşâ kuluyla oyun oynamaz ALLAH kendi yaratıp kendi yarattığına zulmetmez ALLAH hâlifelik vermiştir tümüyle bütün esmâlarını yüklemiştir yeryüzünün hâlifesi kılmıştır, bütün Kâinâtı emrine vermiştir kendisi de insanın emrindedir, yâni hizmetindedir. Emrinden kasdım hizmetindedir Peygamber âleyhisselâm ALLAH’ımızdan sonraki hizmetçimizdir böyle böyle böyle böyle öyle milletin dediği gibi.: “Efendim işte benim mürşidim benim liderim” böyle bir ŞEYy yok kardeşim hizmetçi var hizmetçi niçin yaratıldığına seni getiren ve buradan o tarafa giderken elhamdülillah Peygamber âleyhisselâtı vesselâm’ın yüreğinden öptüğü kul var kul Abdullah o senin kadınlık erkeklik analık tiyâtrosu burada biter merak etme sen hâni var ya şarkı var merak etme sen diye merak etme sen onlar hesâb içindir burası içindir orası için dediğimiz …. Bitiriyorum Efendim işte CeNNet anlatılırken deniyor ki orada işte bağ var bahçe var nerde bağ var bahçe var kelimeler araplar öyle diyor diye deme ne diyordu derbentli senin işin iş dedin ya evi barkı yoktu dağlarda gezen yıllardır valla sana RABBım şu kadar ev kuruverecekmiş diye Ulu Câminin önünde o meşhur sopasıyla beni bütün gücümle koşuyorum o da arkamdan koşuyor bir şeyi vardı sopayı atmazdı katiyen yetişirse vururdu ve bu yüzden konya da diktirdiğim meşhur ceketimin altın yıldız ceketimin arkası sopanın ucuyla bir miktar yırtırmış böyle çizgi hâlinde dururdu bulut renkli bir elbiseydi paçayı zor kurtarmıştım ve ne diyor du gitme firâr o burada doymayan aç köpekler içindir bizim için cemâlullah vardır hele bir gitme vuracak yâni o senin dediğin huri gılman CeNNet köşkler möşkler âyeti söyler misin söylerim ALLAH sorar mülk kimin diye cevâb veren olmaz âyeti söylüyorum vâhidul kahhar ALLAH’ın der ALLAH ben vâhidul kahhar ALLAH’ım der çünkü kimse yok cevâb verecek nere gitti CeNNet CeheNNem nere gitti şu bu bunlar birer kendi kendini yok eden aşamalardır bana niyesoruyorsun renginâz diyor ki Hocam ben işte şöyle bir genç kızdım aman aman işte şöyleydim böyleydim nere gitti renginâz bunlar diyorum hepsi uçtu gitti şimdi şimdiki Renginâz kaldı şimdiki Renginâzın şimdiki yapması gerekenleri yaparsa alkış yapmazsa kendi bilir yâni okuduk canım benim hepinize ALLAHu zü’L- CeLÂL’in DUÂ-larına iştirâkte Rasûlullah sallallahu âleyhi vesellem’in DUÂ-larına iştirâkte ALLAH Dostlarının DUÂ-larına iştirâkte İnşâe ALLAH büyüklerimizin himmetini Ehl-i Beyt âleyhisselâma kadar himmetine Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem Efendimizin Şefâat Şifâsını ve Şehâdet Şerefini DUÂ ediyorum ALLAHu zü’L- CeLÂL’imizin İnâyetini Hidâyetini Rahmetini ve Selâmetini DUÂ ediyorum biz yaşarken bu âlemdeyken bu güzellikleri Nâsib ve Kısmet etsin ki bizde bu güzellikleri fiilen yaşayalım ve ALLAHu zü’L- CeLÂLKelâmullah ve Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem’in adına hesâbına olmak üzere gökten yağan yağmurlar gibi hatta boktur haktır ayırmadan iyi kötü bilmeden ALLAH’ın NÛRundan yaratılan tüm insanlara bütün insanlara bütün … lere böyle Rahmetenlil Âlemîn bulutlarından inen Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem’in göz yaşları gibi muhabbetle merhametle Hakikât-ı MuhaMMedîye gibi İnşâe ALLAH bizde onların güzellikleri olalım özellikleri olalım diye RABBıma DUÂ ederim Bismillâhirrahmânirrahîm ALLAHümme salli ve sellim ve bârik ala seyyîdinâ MuhaMMedîn abdike ve Nebîyyîke ve Rasûlike Nebîyyî’l- Ümmîyi ve ala âlihi ve sâhbihi ve Ehl-i Beytihi ve ümmetihi
bismillâhirrahmânirrahîm
estağfirullah el Azîm ve etubu ileyk estağfirullah el Azîm ve etubu ileyk estağfirullah el azam ve etebu ileyk ya erhamerRahîmin ALLAH celle celâlihu
SubhÂNeke ALLAHümme ve bihamdike eşhedu enlâ ilâhe ille ente vâhdeke lâ şerike leke estağfiruku ve etubuileyk.
SubhÂNeke ALLAHümme ve bihamdike eşhedu enlâ ilâhe ille ente vâhdeke lâ şerike leke estağfiruku ve etubuileyk.
SubhÂNeke ALLAHümme ve bihamdike eşhedu enlâ ilâhe ille ente vâhdeke lâ şerike leke estağfiruku ve etubuileyk.
Ey yüce RABBım’n- biz netice olarak insanlarız günah işlemek üzere yaratılmışız Yâ RABBîm bizi istiğfar ve tevbe etsin DUÂ etsin diye yarattın bizde İnşâe ALLAH istiğfar ve tevbe ediyoruz şu anımızda da İnşâe ALLAH senden razıyız razı olmak için biz bir araya geldik biz bir aradayız ne şuyup ne buyuz hepimiz Rasûlullah sallallahu âleyih ve sellem’in yüreğinde birer damla göz yaşıyız geri kalanlar kaderdir herkes kendi kaderini kendi yaşıyordur ve yaşayacaktır ne ileriye ne geriye saplanıp kalmak akıl bataklığıdır en doğrusu şimdi şu anda ceryanı güzel kullanmaktır ceryan varken fişi çekipde öyle reklam yapmanın gereği yok şu âleti aldım bu âleti aldım ceryanda var kullanamıyorsa verecek dayağı yâni dayağı bu âyetlerin dayağı demek istiyorum hepinize candan yürekten DUÂ ediyorum DUÂ-larınızı bekliyorum ALLAH yar ve yardımcımız olsun esselâmu âleykum ve rahmetullah.
Esselâmü aleyküm ve rahmetullah.. Euzubillâhimineşşeytânirracîm.. Bismillâhirrahmânirrahîm.. Yâ RABBenâ!. GEÇen zamÂN için, Şu ÂNımız için ve GELecek zamÂN için =>Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem Efendimiz'in buyurup uyguladığı gibi,
Bismillâhirrahmânirrahîm, SubhÂNeke ALLAHümme ve bihamdike eşhedu enlâ ilâhe ille ente vâhdeke lâ şerike leke estağfiruke ve etubui leyk.
SubhÂNeke ALLAHümme ve bihamdike eşhedu enlâ ilâhe ille ente vâhdeke lâ şerike leke estağfiruke ve etubu ileyk.
SubhÂNeke ALLAHümme ve bihamdike eşhedu enlâ ilâhe ille ente vâhdeke lâ şerike leke estağfiruke ve etubu ileyk... diyoruz
Bismillâhirrahmânirrahîm, HasbunALLAH ve nimel VEkîL celle celâlihu, Hasbun ALLAH ve ni’mel KEfîL celle celâlihu, Hasbun ALLAH ve ni’mel KÂfî celle celâlihu, Hasbun ALLAH ve ni’mel NASîR celle celâlihu, Hasbun ALLAH ve ni’mel VELî celle celâlihu, Hasbun ALLAH ve ni’mel MEVLâ celle celâlihu, Hasbiye ALLAHu Lâ İLâhe İLLâ Huu, Gufraneke RABBenâ ve ileykel MASîR, Ve Hüve alâ küllî ŞEYyin KADîR celle celâlihu, SadakALLAHul AZîM!.
ALLAHümme salli ve sellim ve bârik alâ Seydinâ MuhaMMedîn sallallahu aleyhi ve sellem istecârtu, ALLAHümme salli ve sellim alâ seyyidinâ MuhaMMedîn Abdike ve Nebîyyike ve Resûlike ve Nebîyyi'l- ÜMMîyyi ve alâ Âlihi ve Sâhbihi ve EHL-i BEYtihi ve ÜMMetihi..
ALLAHu zü’L-CELÂL =>Lûtfu Keremînden İzzeti Şerefinden bizi Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in Şehâdet Şerefi ve Şefâat Şifâsına ulaştırsın bizi Hakkta Hayrda ve Rızasında kılsın!.
Yâ RABBenâ!.SANA sonsuz Şükürler ve Hamd OLsun!. ALLAHu zü’L- CeLÂLin Lütfu Keremi İzzeti Şerefi ve Selâmı üzerimize olsun cümlemizin İnşâe ALLAH celle celâllihu!. ALLAH celle celâlihu Bizi =>Her Yer, Her ZamÂn, Her HâL ve Her Nefeste =>Hakkta Hayrda ve Rızasında kılsın bizim kusurumuza bakmasın ve bizi Hakka ve Hayra yönlendirsin İnşâe ALLAHu’r- RahmÂN!.
ALLAHümme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyîdinâ MuhaMMedîn Abdike ve Nebîyyîke ve Rasûlike Nebîyyî’l- Ümmîyi ve ala âlihi ve sâhbihi ve Ehl-i Beytihi ve Ümmetihi!. Yâ RABBu’l- Âlemîn!.Yâ Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem!.
Yâ RABBENâ!. Bağışlanmamızı ve TEVBEmizi kabul etmeni SENden yalvarıyoruz, DUÂ ediyoruz ve Bizi Koru ve RIZANda =>Hakta ve Hayrda kıl Cem'i Cümlemizi!.İnşâe ALLAHu’r- RahmÂN
Lâ İLâhe İLLâ ALLAHu vâhdehula şerike lek lehul Mülkü ve lehul Hamd ve hüve Hayyun lâ yemut biyedihil Hayr ve hüve alâ küllî Şeyin KADîR.
Vel Hamdulillâhi RABBu’l- Âlemîn!.
ALLAHu zü’L- CeLÂL=>BİZe MuhaMMedî bir Gayret ve ANLAyış versin ve Bizim üzerimizde =>EL=>EL’e =>Ehl-i Beyt ELini Ümmet-i MuhaMMed’e nâsib etsin!. Rasûlullah salllALLAHu âleyhi ve sellemin Şehâdet Şerefini Şefâat Şifâsını Yaşatsın BİZe!. Kelâmullah’ı DUYup =>UYmanın BİZ BİR-İZ Güzelliğini yaşatsın RABBu’l- Âlemîn celle celâlihu!.
ALLAHu zü’L- CeLÂL’imizin şu Kurban Bayramı akşamında yâni Cân Bayramı akşamında yâni canan bayramı akşamında essalamı cümlemizin üzerimize olsun selâmeti dâim kâim olsun İnşâe ALLAHu’r-RAHMÂN!.
Tatil olması ve bazı insanların çeşitli yerlerde olmasından dolayı insanlar bana mesâj attılar ve tâbi hâliyle ne bileyim işte Emre Hacerimizin Emresi yarın gelecek, insanlar onlarla uğraşıyor ama DUÂ-larımızda BİZ BİR-İZ olanlar zâten biledir, burda olması orada olması değil gönül bağının şükür bağının olması bir numaradır her zamÂN her yerde her halde her nefeste gönül bağı BİZ BİR-İZ olanlar RABBısıyla dâimâ fiş<=>priz hâlinde olanlar, âletdeki ceryan gibi olanlar bizliği yaşayanlar hayatının akışında sele kapılmayanlar, yele kapılmayanlar, ele kapılmayanlar RABBu’l- Âlemînle BİZ BİR-İZ-dir. Yaşanan kaderidir aklımız fikrimiz etrafımız bunu şöyle yorumlar böyle yorumlar fakat hakikât değildir. Hakikâtı kaderidir buna çok dikkat etmesi lâzım. Geçenlerde bir insan beni akıllı gördüğü için bir ŞEYy sordu bir yere gidip yerleşmeyi felân sordu. Ben de kendi aklımca şöyledir böyledir dedim ama o gün bir ŞEYy gördüm, yâni bir sarı kart gördüm yâni ya da kırmızı kart gördüm. Yâni ben hiç kimsenin bir yudum içeceği suyu engelleyemem. Haa o zamÂN bir daha doğru cevâb şuydu.: “ALLAH Hakk ve Hayrını tecellî ettirsin!” demeliydim o şu olmasından ziyâde öyle demeliydik dâimâ DUÂmız bu olmalı. Çünkü evet akıl fikir öyle yapabilir tedbir alır yapabilir doğrudur yapsın ama dâimâ bunu unutmamak lâzım Hakk ve Hayr.. Sonuç da Hakk ve Hayrı olmayan işler Şeytandır.. Neticede hepimize RABBım yardım etsin İnşâe ALLAH!. Şimdi tâbi insanlar yaşarken hayatı aşama aşama yaşarlar. Bazıları yaşlandıkça dedikodu ağacı olur, bazıları yaşlandıkça bizim Hacı Mahmud gibi felân Kur’ÂN Ağacı olur. Bu gerçekten muazzam bir şeydir Efendim okur çok güzel bir şeydir, sonra anlayarak okumaya başlar, sonra yaşayarak okumaya başlar. Bunlar hep hayatın içinde olan güzelliklerdir yeter ki insan Sırat-ı Müstâkîm üzere yürüsün merak edip ya da kapılıp etrafına da çoluk çocuğunu da sırtına arkasına takıp Şeytan ve Uşaklarının arkasına giderse, şer onların yakasını bırakmaz ve ağır bedeller ödetir..
Biraz sonra göreceğiz ki burada insanlar akılsız akıllarıyla yorumlayacakları için Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem Efendimiz tebliğle görevlidir. Peygamber ALLAHıb DÎNiniilân etmek üzerine farz-ı ayındır, yâni mecburdur. Buna mecburdur yâni me’murdur kendisi de muhtaçtır ve mahkumdur. Yâni ve ALLAHu zü’L- CeLÂL Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem’e.: “Eğer tebliğ ederken sana ağır geliyorsa yerin altına bir tünel kaz onun içine git ve eğer bunların sana yaptıkları ağır geliyorsa..”
Yâni.: “Sana öyle bir krallık verdik bu krallığı tepe tepe kullan sen o kayrılanlardansın!.” değil..
Bunu çok iyi anlamaz lâzım ateş kimi yakar?. Ateş beşer olan herkesi yakar Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellemi yakar mı?. Orayı bir geç Efendim!. ALLAH Dostlarını yakar mı?. Orayı da bir geç de, sen şu “beşer-Abduhu” işine bir gel orayı bir halledelim. Ondan sonra öyle mi olur böyle mi olur konuşulur tepeden vurmakla şahdamarını kesersin bir daha ölür kalır..
Onun için ALLAH bize yardım etsin bağışlasın İnşâe ALLAH!.
bugün bizim Hacı Mahmud.. Hacı Mahmud diye Kadriye diyor bende Hacı Mahmud diyorum.. Mahmud Hoca 2 hatim okudu, 10 ihlâs yâni 10 tane 1001 hatmi yapmış, kırk bin Tevhid çekmiş ve yetmiş de fetih Sûresi okumuş ALLAH razı olsun!.
Kadriyemiz bir Kur’ÂN-ı Kerîm hatmi 23 bin tevhid okumuş. Zehra canımız elli bin Tevhid bin dört yüzde Kadîr Sûresi okumu. Aynurumuz bin ihlâs okumuş diğer kardeşlerimizin de ufak tefek okumaları vardır DUÂ-ları vardır..
Mesele onun bunun okuduğu değildir, kendi okuyorsa zâten o kendisindedir bizimle alâkası yok, kimseyle alâkası yok. Ama “BİZ”.. Biz dediğimiz Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem’in yüreğinde okuyorsa cümle ÜMMet-i MuhaMMedîn selâh ve felâhına çâredir. Şimdi bu duyurulan buyurulan güzellik ve özellikleri..
Kısaca bu gecenin çok önemi vardır bu gece DUÂ-ların üç geceden biridir bu gece DUÂ-ların reddedilmeyeceği üç geceden birisidir Bayram Geceleri olduğu hadisleri çoktur bununla ilgili sitemizde vardır. Yâni ve insan bu Dünyâda =>Bedeniyle, Nefsiyle, Kalbiyle ve RûHuyla yaşar. Hiç kimse başka şeylik yapmasın yâni yanlışa düşmesin bunların hepsi bir arada olur. Bir insanın evinde yeni doğmuş Çocuk varsa bir de yüz yaşında Dede Nine varsa, insan olarak aynı şartlara haizdir. Hepsi hizmete muhtaçtır. Siz de hizmete muhtaçsınız. Herkes herkesliğini yerinde yapmalıdır.. Tümlük bizlik hasıl olsun herkese aynı seviyede değil ki, herkesin kendi seviyesinde seviyelenmesi lâzım. Evinde çocuk varsa allame-i cihan da olsan Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem’in yapıp ve buyurduğu namazın ortasında sırtına biner bir de böğrüne tekme vurur ki “puh puh!” de diye “deve gibi ses çıkar” diye ya da “puh puh!” demiştir. Yâni.: “Çocuğun keyfi olsun diye sallayıp atmadım!” buyurmuştur. 2. Rekâtta da kısaca okumuştur zâten demiştir “kusura bakmayın böyle böyle oldu”
İslâm böyle nâzik böyle harikâ bir Dindir ki, üzmemeyi üzülmemeyi dâimâyı sevmeyi sevilmemeyi Tevhid kabul etmiştir..
bismillâhirrahmânirrahîm
kul hüvellâhü ehâd allâhüssamed lem yelid ve lem yûled ve lem yekün lehû küfüven ehâd ALLAHuekber
bismillâhirrahmânirrahîm
kul hüvellâhü ehâd allâhüssamed lem yelid ve lem yûled ve lem yekün lehû küfüven ehâd ALLAHuekber
bismillâhirrahmânirrahîm
kul hüvellâhü ehâd allâhüssamed lem yelid ve lem yûled ve lem yekün lehû küfüven ehâd ALLAHuekber
bismillâhirrahmânirrahîm
kul e'uzü birâbbilfelâk minşerri ma halak ve min şerri ğasikın izâ vekâb ve min şerrinneffasati fil'ukad ve min şerri hasidin izâ hased ALLAHuekber
bismillâhirrahmânirrahîm
kul e'ûzü birâbbinnâ’s- melikinnâ’s- ilâhinnâ’s- min şerrilvesvâsilhannâ’s- ellezî yüvesvisü fî sudûrinnâsi minelcinneti vennâ’s- ALLAHuekber
bismillâhirrahmânirrahîm
elhamdü lillâhi RABBil'âlemîn errahmânir'Rahîm mâliki yevmiddin iyyâke na'budü ve iyyâke neste'în ihdinessırate’l- müstakîm sıratellezine en'amte âleyhim ğayrilmağdûbi âleyhim ve leddâllîn.. âmin ya ErhamerRahîmin olan RABBımız!.
Önce bunu buyururuz sonra genel olarak buyururuz sonra da DUÂmızı da ayrıca yaparız.
Bu gece DUÂmızı sonra da sohbetimize devâm ederiz İnşâe ALLAH..
Şimdi herkes ellerinde bir ŞEYy olmayanlar boş olanlar şöyle ne yapıyorlar ellerini göğüs hizâsında açıyorlar işte o zamÂN biz besmele çekip salâvât getiriyoruz sağ omuzumuzdan elimize kadar şöyle bir üflüyoruz havalandırıyoruz memleketi.. bismillâhirrahmânirrahîm ALLAHümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyîdinâ MuhaMMedîn abdike ve Nebîyyîke ve Rasûlike Nebîyyî’l- Ümmîyi ve alâ âlihi ve sâhbihi ve Ehl-i Beytihi ve ümmetihi.” deyip de sağ omuzumuzdan elimize doğru içimizdekini elimize üflüyoruz bir yandan da elimizi salâvâtla temizliyoruz.. Sonra sol omuzumuzdan
bismillâhirrahmânirrahîm ALLAHümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyîdinâ MuhaMMedîn abdike ve Nebîyyîke ve Rasûlike Nebîyyî’l- Ümmîyi ve alâ âlihi ve sâhbihi ve Ehl-i Beytihi ve ümmetihi deyip sol omuzumuzdan sol elimize kadar diyoruz ve ellerimizi parmaklarımız birbirine değecek şekilde birleştiriyoruz bir daha salâvât okuyoruz
bismillâhirrahmânirrahîm ALLAHümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyîdinâ MuhaMMedîn abdike ve Nebîyyîke ve Rasûlike Nebîyyî’l- Ümmîyi ve alâ âlihi ve sâhbihi ve Ehl-i Beytihi ve ümmetihi deyip elimize üflüyoruz bu şu demektir bu kalb dedikleri ellerimize kalbimiz ağzımız ve elimiz birleştiler ve diyoruz ki RahmÂN ve Rahîm olan RABBımız ALLAH’ımız okumuş olduğumuz Kur’ÂN-ı Kerîm Hatimlerimizden sûre hatimlerimizden Tevhid Hatimlerimizden ve diğer salâvâtlarımızdan ve tesbihatlarımızdan BİZ BİR-İZlik için Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem’in Kevser Tası içinde =>Pâk ve Temiz Yüreğinde bütün ÜMMet-i MuhaMMedîn faydalanması için okumuş olduğumuz bu güzel Hakk ve Hayr DUÂ-larımızın cem’i cümlesini Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem Efendimizin mübârek, münevver, müstesnâ, mutahhar, muhteşem, muazzam ve Mustafa RûH-u Şerifine arz ediyoruz.
Diğer Peygamber âleyhisselâtı vesselâm Efendilerimizin de pak ve temiz RûHlarına arz ediyoruz Kur’ÂN-ı Kerîmde övülen Annelerimizin Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem Efendimizin Eşleri Annelerimizin de RûHlarına arz ediyoruz Ehl-i Beyt âleyhisselâm’ın “a” dan “ze” ye cümlesinin RûHlarına, Rasûlullah sallallâhi âleyhi ve sellem Efendimiz’e sâhib çıkan ve sâhib çıkılan Sahabe-i Güzinine ve CeNNetle mücdelenen Sâhabe-yi Güzîn radiyâllahu anhu ecmain Hazretlerinin cümlesine Yâ Erhame’r- Rahîmin o gün, bu gün, yarın ALLAH’ın Dini İslâm için Şeriat-ı Garra için Cân veren bütün şehitlerimizin RûHlarına arz ediyoruz, hediye etmiyoruz arz ediyoruz “BİZ BİR-İZ” diyoruz. O gündür bu gündür NÛR-u MuhaMMed âleyhisselâtı vesselâmı bize taşıyan Hâlis Muhlis Sıddık ve Âdil MuhaMMedî bütün ALLAH Dostlarımızın cümlesine hürmetle saygıyla arz ediyoruz. Yer yüzüne gelmemize sebeb olan Atalarımıza onların geriye kalanları olarak ve ALLAH’ımızın kulu Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem’in Ümmeti olarak hayır DUÂ-larımızı Rahmet DUÂ-larımızı ediyoruz. Geçen Ebelerimize Dedelerimize sonra geçen Analarımız Babalamızı kardeşlerimiz akrabalarımız komşularımız arkadaşlarımız köylümüz kentlimiz üzerimizde hakları olanlar bizden Tevhid bekleyenler, Tevhidi kesilenler “Lâ İLâhe İLLâ ALLAH MuhaMMeder Rasûlullah” diyenler cem’i cümlesine Yâ RABBî sen ki ErhamerRahîminsin Yâ RABBî İnâyetin Hidâyetin Rahmetin ve Selâmetini DUÂ ediyoruz onların cümlesinin Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem’in Şehâdet Şerefiyle, Şefâat Şifâsıyla İnşâe ALLAHu’r-RAHMÂN!. El fâtiha mâassalâvât.. diyoruz
Bismillâhirrahmânirrahîm ALLAHümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyîdinâ MuhaMMedîn abdike ve Nebîyyîke ve Rasûlike Nebîyyî’l- Ümmîyi ve alâ âlihi ve sâhbihi ve Ehl-i Beytihi ve ümmetihi..
Elhamdü lillâhi RABBil'âlemîn Errahmânir'Rahîm mâliki yevmiddin iyyâke na'budü ve iyyâke neste'în ihdinessıratel müstakîm sıratellezine en'amte âleyhim ğayrilmağdûbi âleyhim ve leddâllîn âmin.. Yâ ErhamerRahîmin celle celâlihu, bizim benlik belâmız e lestü RABBukumdaki kâlû belâmız, evvel ahdimiz MuhaMMed âleyhisselâtü veselâm’ın BİZ BİR-İZlik mim’inde bilelik bulsun İnşâe ALLAH!. Biz de o sonsuz deryanın bir damlası olalım İnşâe ALLAH “bir”liğin “be” si de Tevhid noktamız olsun yakınî kul yâni şah damarımızdan da yakın olan RABBımızla bizliğimiz birliğimiz ayan beyân olsun!. Tevbemiz geçmişe tevbemiz şu ana rızamız yarına DUÂmız cümlesi Şehâdet Bizliğimizde BİZ BİR-İZ olsun İnşâe ALLAH ve bütün bunlar Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem Efendimizin Adına Hesâbına Şanına Şerefine olsun “Rasûl”da buluşalım ALLAH’a yol alalım, Rasûlullah’a teslim olalım ALLAHu zü’L- CeLÂL’e İstikâmet bulalım. Bu Kurban Bayramı Cân Bayramı.. Esra bir ŞEYy söylüyor da telefonda açık telefon yok yâni yankı yapıyor diyor da o senin telefonundan olabilir evet bu Cân Bazarı, Kurban Bazarı yâni Cânda Cânân Bazarı.. Bunun Özünü Özetini Sözünü Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem Efendimizin RûHundan duymayı ve uymayı ALLAH NAHNU BİZ BİR-İZ-liğinde bize inâyet eylesin hidâyet eylesin selâmette kılsın İnşâe ALLAHu TeALÂ!. Ve Yüce RABBımıza bu MuhaMMedî Şuûru bildirdiği için NÛRu buldurduğu için MuhaMMedî NÛRu buldurduğu için MuhaMMedî saadette ve sürûrda oldurduğu için ve bu Yüce MuhaMMedî oNÛRu İslâmın Şeref ve Haysiyetini yaşattığı için hamdü senâ olsun Cân Kurbanımız kabul ve bereketli olsun İnşâe ALLAHu TeALÂ!.
Bir masal değildir İbrahîm âleyhisselâm’ın kurbanının koç olduğu yerde yatan İsmâildir.. Nefsinin fedâ etmeyen edilmeyen nefis yaşanmayan şaka değildir görünen rüyâdır ama yaşanan şaka değildir. Bunun için bunlara çok çok dikkat etmemiz gerekir. Esselâtu vesselâmı âleyke yâ Rasûlullah İnşâe ALLAHuRahmÂN!ç
Azîz canlar, bunlar bizim hepimizin dikkat etmesi gereken şeylerdir hayat bizi dâimâ çelecektir öyle değil böyle diyecektir olaylar çeşitli şeyler etraf insanlar hepsi bir telden çalacaktır. Ama bir gerçek vardır ki onlara uymamak lâzım yâni onları duymamak lâzım herkes kendi hayatını yaşamaktadır. Çünkü bu âlem çeldirici âlemidir. Eğer onlara kapılırsak çok ağır bedel öderiz. Bakınız En’âm Sûremizin 26. Âyetine “Ve hum yenhevne anhu ve yen’evne anh (anhu), ve in yuhlikûne illâ enfûsehumve mâ yeş’urûn (yeş’urûne)” ALLAHu zü’L- CeLÂL buyuruyor ki onlar, o kişiler, o insanlar Şeytanlaşmış, tercihini öyle yapmış. Çünkü illâ anasını babasını toprağa sokuyor kapıdan çıkmadan Şeytanın peşine gidiyor kendisi gitmeyecekmiş gibi oraya ve onlar ALLAH’a ALLAH-la olmaktan nehyederler. Yâni âhiretten nehyederler, ALLAH bilgisinden inâncından nehyederler, hidâyetten nehyederler men’ ederler yasaklarlar. Kendileri de hidâyetten uzak dururlar zâten hiç alâkası yok ve bunları televizyon ekranlarında profosör kılıklılardan duyduğumuz da tüylerimiz tiken tiken oluyor. Çok kötü şeyler oluyor ama ALLAHu zü’L- CeLÂL ne buyuruyor.:
Ve hum yenhevne anhu ve yen’evne anh (anhu), ve in yuhlikûne.. onlar sadece sadece kimi helâk ederler herkese pislik bulaştırırlar virüs gibi, kuduz gibi herkese aşılarlar. Ama en sonunda illâ enfûsehum ve mâ yeş’urûn.. kendi nefislerine eninde sonunda diz çökerler yâni ancak ve ancak kendilerini helâk ederler. Fakat şu anda şuûrunda değildirler. Değiller yâni eskiden şöyleydi böyleydi.. İşte onları sen ateşin üzerinde durdukları zamÂN.. Ve lev terâ iz vukıfû âlen nâri.. ateşe vakıf olduklarında hâni “ateş varmış, yakarmış makarmış” diyorlardı ya.. veyâ şöyle düşünün “korona virüs var mış şöyleymiş böyleymiş” aha oldu bu ateşe vakıf olduklarında bir görseydin ve lev tera.. Yâ MuhaMMed sen onları bir görsen görseydin ki ne diyorlar.. fe kâlû yâ leytenâ nureddu.. keşke keşke biz bu sonucun geleceğini bilemedik bir döndürülsek biz bir geri gitsek geri döndürülsek.. Ne olurdu geri döndürülselerdi, ne yaparlarmış?. Ve lâ nukezzibe bi âyâti RABBinâ.. RABBimizin hiçbir âyetini yalanlamazdık.. ve nekûne minel mu’minîn.. “kesinlikle bizde KÛN feyeKÛN mü’minlerden olurduk” derler ne zamÂN? Ateşin başına vardıkları zamÂN iş başa geldiği zamÂN.. Bunu insan değil hayvan bile yemez yâni bu sözü.. bel.. hayır hayır bilâkis öyle değil.. bedâ lehum mâ kânû yuhfûne min kabl, ve lev ruddû le âdû li mâ nuhû anhuve innehum le kâzibûn.. hayır hayır şimdi daha önceden herkesten ve kendilerinden gizlemiş oldukları şeyler açığa çıkıverdi açık hiç bir ŞEYy kalmadı ortada. İnkâr edecek hal yok.. Her ŞEYy açık açıklandı ve şâyet geri döndürülselerdi onlara yasaklanan ve “güzel inânçlı insanların güzel tercihli insanların hayatlarına döneceğiz” dediler. Ama öyle yapmazlardı çünkü onlar başka da tercihlerini yanlış kullanmışlardı. Yine yasaklandıkları şeylere mutlaka dönerler alışmış kudurmuştan beterdir. Çünkü dönüşleri sağlam değil zorla dönmüştür. Gönülden dönenler Tevbe Sâhibi ve muhakkak ki onlar gerçekten yalancıdırlar..
ve innehum le kazibun.. onlar gerçekten yalancıdırlar çok çok yalancıdırlar yâni hiç sözlerine inanılmaz.. çünkü neden?. onlar ne diyorlar. Ve kâlû deler ki in hiye illâ hayatune’d- dunyâ.. eğer hayat diye bir ŞEYy varsa o bizim Dünyâmızdır. “Dünyâdan başka bir ŞEYy değildir” derler ve başka ne derler.: ve mâ NAHNU bi mebûsîn.. Öyle biz öldükten sonra toz toprak olmuşuz param parça olmuşuz da tekrar diriltilecekmişiz felân feşmekân da.. sanki daha önce başka yerden gelmiş de hiç düşünmez onları.. Yâni bir mikroskopla zor görülen bir ne idiği belirsiz virüs bile gözükmüyor, yâni böyle küçük bir ŞEYy iken bu hallere gelmiş de şimdi ne diyor “böyle biz toz toprak olmuşken bizi kim diriltecek?” derler. ne diyorlar “hayat sadece bizim Dünyâmızdan ibârettir kardeşim biz bir daha diriltilip de geri gelecek değiliz” derler. Diyecekler ve derler zâten çünkü tercihleri hep odur, yaptıkları her ŞEYy odur. Çoluk çocuğuna da bunları vasiyet ederler söylerler yine Rasûlullah sallallahu âleyhi ve sellem’e.: Ve lev terâ Yâ MuhaMMed.. bir görsen bir görseydin ki görecektin ki bütün zamÂN-ları kapsıyor.. iz vukıfû alâ RABBihim.. onların RABBlerinin huzuruna durduklarında ALLAHu zü’L- CeLÂL buyurur ki
kâle e leyse hâzâ bil hakk.. bu hakk değil mi? ne hak değil mi? öldüğünüz hakk değil mi, dirildiğiniz hakk değil mi?. Yaptıklarınızı harf harf önünüze serdiğimiz hakk değil mi?. Hâni yalandı!. Bunlar der onlar ne derler kâlû belâ bilâkis evet derler tam doğru derler ve RABBinâ, RABBimize andolsun doğru derler ALLAHu zü’L- CeLÂL ne buyurur kâle buyurur ki ALLAHu zü’L- CeLÂL fe zûkû’l- azâbe bimâ kuntum tekfurun.. mâdem öyle bilerek inânarak tercih ederek inkâr ettiniz bimâ kuntum tekfurun tercih ettiğiniz inkâr ettiğiniz fe zukkul zıkkımlanın buyurun azâbı der o halde tamam buyurun istediğiniz kadar zıkkımlanın yok diyordunuz var mış hadi bakalım onun içinde imâmı âli Efendimize ya bu kadar uğraşıyorsun bir tane serseri diyor ki ya bu kadar uğraşıyorsun öbür tarafta bir ŞEYy yoksa emeğin boşa gidecek diyor yâni o da diyor ki öbür tarafta bir ŞEYy yoksa bizim kaybımız yok ama varsa siz ne yapacaksınız diyor yâni böyle akıl işi değildir akıl işi değildir evet..
قَدْ خَسِرَ الَّذِينَ كَذَّبُواْ بِلِقَاء اللّهِ حَتَّى إِذَا جَاءتْهُمُ السَّاعَةُ بَغْتَةً قَالُواْ يَا حَسْرَتَنَا عَلَى مَا فَرَّطْنَا فِيهَا وَهُمْ يَحْمِلُونَ أَوْزَارَهُمْ عَلَى ظُهُورِهِمْ أَلاَ سَاء مَا يَزِرُونَ
“Kad hasirellezîne kezzebû bi likâillâh (likâillâhi) hattâ izâ câethumu’s- sâatu bagteten kâlû yâ hasretenâ alâ mâ farratnâ fîhâ ve hum yahmilûne evzârehum alâ zuhûrihim, e lâ sâe mâ yezirûn (yezirûne).: ALLAH’a mülâki olmayı (ölmeden evvel, dünya hayatını yaşarken ruhunu ALLAH’a ulaştırmayı) yalanlayan kimseler hüsrâna düştüler. O saat aniden onlara gelince, sırtlarında yüklerini taşıyarak: “Orada (dünyada) aşırı gittiğimiz şeyler üzerine (günahlar sebebiyle) bize yazıklar olsun.” dediler. Yüklendikleri şey ne kötü, (öyle) değil mi?” (En’âm 6/31)