![Resim](https://muhammedinur.com/photos/_data/i/upload/2020/01/12/20200112160122-a4b5cb6e-me.gif)
KELÂMULLAH’ta-RESÛLULLAH’ta,
==->SEVGi=>SEVİNÇ==->HÜZÜN..
![Resim](https://muhammedinur.com/photos/upload/2021/08/23/20210823001606-81bd2b56.gif)
Şu MâSiVâ=>ZITLar ZEVki,
BAŞLangıcın=>SONa SEVki,
DeVRÂN->SEYRÂN,
CEVLÂN->HAYRÂN,
Şu ÂN=>ŞE’ÂNULLAH ŞEVki!.
İnsÂN İÇin GEÇen HeR GüN,
BÂZen SEVİNç BÂZen HÜZüN,
SANAL mı GERÇEKk mi ÂLeM,
Şu ÂN’da=->GELecekLe DüN!.
ZEVK 10.746
BİTKi>HayvÂN>İnsÂN TÜMü==>EMÂNEt CÂNın PEŞİnde,
İnsÂN AKLI=>ESMâ CEM’i===>OLur!. OLMaz!. ATEŞİnde,
GüN OLuR=>GÜLeR-SEViNiR,
GüN OLuR=>HÜZÜNLü DENiR,
İFRAt->MUHİt TEFRİt->MERKEz=>İ’TİDÂLi->AŞKkEŞİnde!.
09.11.2023.. 22:18
brsbrsm.. tktktrstkkmdezıtlrzevkimizzz..
Kur'ÂN’a=>İNÂNmak-DUYmak,
RASÛLün HAYyatı’na=>UYmak,
=>Şu ÂN’da=>ŞE’ÂN İHVÂNİ’m,
=>AKLın KILIFI’nı ===>SOYmak!.
![Resim](https://muhammedinur.com/photos/upload/2021/08/23/20210823001656-231f384e.gif)
KELÂMULLAH’ta-RESÛLULLAH’ta SEVİNÇ-HÜZÜN..
İnsÂN, fıtratı/yaradılış gereği SEVİNCi, KEDERi, NEŞEyi, HÜZNü YAŞAyan bir VARLIktır. Hayatı boyunca SEVİNCine etki eden birçok olayla karşılaştığı gibi ÜZÜNTÜsüne yol açabilecek olaylarla da yüz yüze kalabilmektedir. ALLAH TeALÂ’nın İnsÂNlara sunduğu en güzel ve en yararlı ni’metlerden biri de MUTLU OLma, SEVme ve SEVİNç DUYma ni’metidir. Bu ni’metler DİN ve AKLIn gözetimiyle daha da değer kazanır. İnsÂNlara güncel yaşamın baskı ve streslerinden kurtulmada yardımcı olur.
Âhireti bırakıp Dünyâ Hayatının tercih edilmesinin yanlışlığı Kur'ÂN-ı Kerîm’de şöyle ifâde edilmektedir.: “Fakat siz (ey İnsÂNlar!) Dünyâ hayatını tercih ediyorsunuz. Oysa âhiret daha hayırlı ve devamlıdır...”
قَالُوا لَن نُّؤْثِرَكَ عَلَى مَا جَاءنَا مِنَ الْبَيِّنَاتِ وَالَّذِي فَطَرَنَا فَاقْضِ مَا أَنتَ قَاضٍ إِنَّمَا تَقْضِي هَذِهِ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا
إِنَّا آمَنَّا بِرَبِّنَا لِيَغْفِرَ لَنَا خَطَايَانَا وَمَا أَكْرَهْتَنَا عَلَيْهِ مِنَ السِّحْرِ وَاللَّهُ خَيْرٌ وَأَبْقَى
“Kâlû le’n- nu’sireke alâ mâ câenâ mine’l- beyyinâti vellezî fataranâ fakdi mâ ente kâd (kâdin), innemâ takdî hâzihi’l- hayâte’d- dunyâ. İnnâ âmennâ bi rabbinâ li yagfire lenâ hatâyânâ ve mâ ekrehtenâ aleyhi mine’s- sihr (sihri), vallâhu hayrun ve ebkâ.: Sihirbazlar.: “Bize gelen mu’cizeler karşısında asla seni tercih etmeyiz (üstün tutmayız). Çünkü bizi, O yarattı. Bu durumda sen, yapacağını yap. Fakat sen, ancak bu Dünya Hayatında yaparsın.” dediler.
Muhakkak ki biz, hatalarımızı ve ona karşı sihirden bize zorla (istemeyerek) yaptırdığın şeylerden (dolayı) bizi, mağfiret etsin (affetsin ve günahlarımızı sevâba çevirsin) diye RABBimize îmân ettik. Ve ALLAH, daha hayırlıdır ve daha bâkidir (kalıcıdır).” (Tâ-Hâ 20/72-73)
Müslüman =>Yumuşak Huyluluğu ve Güler Yüzlülüğü kendine şiâr edinmelidir. Böyle olması ALLAH’ın SEVgisine ulaşmasına vesile olur.:
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ALLAH, yumuşak huylu ve güler yüzlü kimseyi SEVer!.” buyurmuştur.
(Münâvî, Feyzü’l-kadîr şerhu Câmi’i’s-sağîr, 2/503)
SEVinç Kelimesi; Türkçe’de =>“İstenen veya hoşa giden bir şeyin olmasıyla duyulan COŞku” anlamına gelmektedir. Arapça’da ise =>Neşe, Huzur ve MutLuluk gibi anlamlar; “el-ferah”, “es-sürûr”, “es seâde” gibi kelimelerle ifâde edilmektedir.
SEVinçli, SEVinmiş, MutLu anlamlarına gelen “mesrur”, “mes’ud” ve “saadet” gibi sözcükler, Arapça’dan Türkçe’ye geçerek, SEVinç ve MutLuluğu ifâde eden kelimelerdir. Türkçe’de HUZUR, uzun vâdeli duygusal bir durumu, SEVinç ise kısa süreli heyecan hâlini ifâde etmektedir. Dolayısıyla her fert kendi zihin tasavvuruna göre SEVinç ve MutLuluğu bu duygular çerçevesinde değerlendirmektedir..
İnsÂNın SEVinç, NEŞE, HUZUR hâlini belirterek, MutLuluk ifâdesini doğrudan yansıtan kavramların başında “sürûr” kavramı gelmektedir. Sürûr kelimesi Arapça “ر -ر -س“ kökünden gelmiş olup, İnsÂNın içinde gizlediği, açığa vurulmayan SEVinç hâlidir.
Âyetlerde; SEVincin Dünyâ ve âhiret boyutu ele alınarak gerçek SEVincin âhirette olacağı belirtilmiştir.:
وَيَنقَلِبُ إِلَى أَهْلِهِ مَسْرُورًا
“Ve yenkalibu ilâ ehlihî mesrûrâ(mesrûren).: Ve ehline surur içinde sevinçle dönecek.” (İnşkâk 84/9)
إِنَّهُ كَانَ فِي أَهْلِهِ مَسْرُورًا
“İnnehu kâne fî ehlihî mesrûrâ(mesrûren).: Muhakkak ki o, (dünyada) ehlinin arasında iken surur içinde sevinçliydi.” (İnşkâk 84/13)
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, tebessümü kendisine şiâr edinmişti. Sahâbeye =>Neşeli ve Üzüntülü olduğu her durumda mütebessim bir yüzle karşılık vermiştir.
Sahâbeden Cerîr b. Abdullah radiyallahu anhu şöyle anlatıyor.: “Müslüman olduğum günden beri Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, beni her gördüğünde yüzüme bakarak gülümserdi.
Kays b. Âsım radiyallahu anhu.: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bir defâsında buyurdu ki.: "Yemenli iyi bir adam şu kapıdan içeri girecek. Onun yüzünde bir parça melek sûreti vardır!." Bu söz üzerine Cerir kapıdan içeri girdi.” demiştir.
(Buhârî, “Edeb”, 68; Müslim, “Fezâil”, 135.)
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Her iyilik bir sadakadır. Din kardeşini güler yüzle karşılaman ve kendi kovandan din kardeşinin kovasına boşaltman bir iyiliktir.” buyurmuştur.
(Câbir b. Abdillâh radiyallahu anhu’dan; Tirmizî, “Birr”, 45.)