EYy benim güzel RahmÂN'ım,
Taşların içinden cân çıkartanım,
Açmış çingene pembesi balkonumda,
Benziyor güzelliği Yüce SultÂN'ıma!.
Hoşgeldin gülü müydün senn,
Nasıl da sevindim bir bilsenn,
Seni görünce yüzümde gülücükler açtı,
Sen bana RahmÂN'ımdan bir armağansın....
ÂleMLerin ÖVÜNç Kaynağı FAHR-ı ÂLEM aleyhisselâm Bu MuhaMMedî HAKk ÂŞIKLarı için “İHVÂNÎ.: Kardeşlerim” buyurmuştur.
İşte bu Hadis-i Şerîf’i on sekiz bin âlemin CÂNı, NÛRundan Halkedilen aleyhisselâm buyurdu..
---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:“Ah keşke bana doğru, havuza gelen kardeşlerimi bir görsem de, içlerinde şerbetler olan kaselerle onları karşılasam. Cennete girmeden önce, onlara (Kevser) Havuzumdan içirsem.”buyurdu.
Bu sözleri üzerine O'na denildi ki.: “Yâ Resûlullah!. Biz senin kardeşlerin değil miyiz?” O, şöyle cevap verdi.: “Sizler benim ashâbımsınız (arkadaşlarımsınız). Benim kardeşlerim de beni görmedikleri hâlde bana inananlardır. Mutlaka ben RABB’imden sizinle ve beni görmeden iman edenlerle gözlerimi aydınlatmasını istedim.”buyurdu. (Ramûzu’l-Ehadis s. 361, 4460 hadis (Ebu Nuaym, İbn-i Ömer’den) Ayrıca bk. Hak Dini IV, 2731 (Yûnus Sûresi 62. âyeti ile ilgili olarak Evliyaullah’a havf, hüzün olmayacağı açıklanırken benzer bir hadis-i şerifin mealinden söz edilir).: Hayatu’s-Sahabe. II, 567-568 (iki uzun hadisle buradaki hakikata temas ediliyor..
---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:"Mahlûkatlar içerisinde imanı en tuhaf ve şaşırtıcı kim olduğunu bilir misiniz?" diye sormuştu.
Ashâb.: “Meleklerin imanıdır.” diye cevap verdiler. Nebî aleyhisselâm.:"Melekler nasıl iman etmesinler ki!. Zirâ onlar ALLAH'ı bizzât görebilirler." diye karşılık verdi.
Ashâb.: “Yâ Resûlullah!. O zaman peygamberlerdir.” dediler. Nebî aleyhisselâm.:“Peygamberlerde değil; çünkü onlara Cebrâil her zaman gelerek ALLAH'ın emirlerini indirir.” dedi.
Ashâb.: “Senin ashâbındır.” dediler. Nebî aleyhisselâm.:"Ashâbım nasıl iman etmesin ki; zirâ onlar bana gelen mu’cizeleri görebiliyorlar ve ben de ALLAH'ın bana indirdiklerini onlara tebliğ ediyorum. Gerçek şudur ki, İnsanlardan en hayret edilecek imana sahip olanlar; benden sonra gelip beni görmedikleri halde bana iman edenler ve yine beni görmedikleri hâlde (sözlerimi) tasdik edenlerdir. İşte onlar benim kardeşlerimdir."buyurdu. (Ramûzu’l-Ehadis s. 361, 4460.)
---Bir defasında Hatîce aleyhisselâm’ın kız kardeşi Hâle, Rasûlullah’ı ziyâret edip yanına girmek için izin istemişti. O'nun sesini Hatîce aleyhisselâm’ın sesine benzeten Peygamber aleyhisselâm heyecanlanmış ve hâli değişmişti. Bu durum SEVenin SEVdiğini hatırlamasından başka bir şey değildi. Rasûlullah aleyhisselâm Kendisini teskin etmek için.: “ALLAHım! Bu Hâle’dir!.” diye söyleniyordu…” (Buhârî, Menâkıbü’l-Ensâr 20.)
Bir NeFes YeŞiL ÇEKerim Bu GeCe,
Tut ELLerimden AKar Gibi, Kur'ÂN-ı AZîMü’ş-ŞÂNOKUr YAŞAr ÂYeti, ALLAH celle celâlihuDOStYâR!. ALLAH celle celâlihuDOStYâR!.
Bir DEm ÇİLeHAYat İLe, RaSûLuLLAH’a SaLât SaLâvât KeVSeRi, YAĞMuR GÖZYAŞLarım Dâne Dâne, ALLAH celle celâlihuDOStYâR!. ALLAH celle celâlihuDOStYâR!.
Bir AŞKk BAKaR ÂLeMe,
Gün GELir FEdâ Bu CÂNCÂN-ı CÂNÂN’a, KENDİmden GEÇERim Bir ÂN, ALLAH celle celâlihuDOStYâR!. ALLAH celle celâlihuDOStYâR!.
RESÛLULLAHsallallahu aleyhi vesellem’in İLk EŞi HATİCEtü’L- KÜBRÂaleyhasselâm.. ---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:“Benim âlemde yalnız bir DOStum vardı. O da Hatice idi.”buyurmuştur. (İbni Hanbel, Müsned,VI, 118).
---RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem =>HATİCEtü’L- KÜBRÂ aleyhasselâm hakkında.:“Zamanının en hayırlı kadını Meryem idi. Bu zamanın en hayırlı kadını da Hatice’dir.”buyurmuştur. (Buhârî, Menâkıbu’l-Ensâr, 20, Enbiyâ, 45; Müslim, Fedâilu’s-Sahâbe, 69).
---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Oradaki (CeNNetteki) kadınların en hayırlısı İmran’ın kızı Meryem’dir. Ve oradaki kadınların en hayırlısı Huveylid’in kızı Hatice’dir.”buyurmuştur. (Müslim, Fedailu’s-Sahabe, 69).
Hatice aleyhasselâmmiladî 556 yılında Mekke'de doğdu. Babası Kureyş’in Esedoğulları Kabilesi’nden Huveylid, Annesi ise yine Kureyş’e mensub Âmiroğulları’ndan Fatıma bint Zâide b. Cündeb’dir. Üstün iffeti sebebiyle İslam’dan önce “Tâhire” lâkabıyla tanınmış, daha sonra Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in en büyük hanımı olması hasebiyle “Kübrâ” olarak künyelenmiştir..
Kureyş Kabilesi mensublarının büyük çoğunluğu gibi ticâretle uğraşan, kumaş ve tahıl ticâreti yapan Ebu Talib'e yardım etmek sûretiyle bu mesleğe başlayan Muhammed aleyhisselâm, bu amaçla Hubaşe Panayırı’na, bir veya iki defâ Yemen’e, ayrıca Doğu Arabistan’daki Muşakkar ve Deba Panayırlarına ve Habeşistan’a ticârî seyahatler gerçekleştirmiştir. Alışveriş merkezlerini dolaşmak sûretiyle bir taraftan ticârette tecrübe kazanmış, diğer taraftan da Arabistan’ın çeşitli yerlerinde yaşayan insanları yakından tanıma, onların dil ve lehçelerini, dinî, siyasî ve içtimaî durumlarını öğrenme imkânını elde etmiştir.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem 25 yaşına geldiği sırada, maddî durumu bozulan amcası Ebu Tâlib, Mekke’nin tanınmış tüccarlarından Hatice aleyhasselâm’a müracaat ederek ona Şam’a gidecek kervanında yeğeni MuhaMMed aleyhisselâm’ı de dâhil etmesi talebinde bulundu. Hatice aleyhasselâm doğru sözlü, güvenilir ve güzel ahlâklı oluşu sebebiyle bizzât Peygamber aleyhisselâm’a ticâri işbirliği teklif etmiş, kabul etmesi durumunda kendisine iki kat ücret vereceğini vaat etmiştir. Bunun üzerine Rasûl-i EkremHatice aleyhasselâm’ın yardımcısı Meysere ile birlikte Suriye tarafına hareket etmiş, burada yapılan alış-verişin ardından beklenilenin üzerinde bir kârla geri dönmüştür..
Gerçekleştirilen seferin sonucundan ziyâdesiyle memnun kalan Hatice aleyhasselâm, Meysere’nin de MuhaMMed aleyhisselâm hakkında naklettiği müsbet izlenimlerini aldıktan sonra onunla evlenmeye karar verdi. Bizzât kendisi veya Nefîse bint Münye adlı bir kadın aracılığıyla ona evlilik teklifinde bulundu. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem amcalarıyla yaptığı istişarelerden sonra amcası, Amr b. Esed’den Hatice aleyhasselâm’ın istenmesine karar verildi. İlk görüşmelerin ardından nikâhın gerçekleşmesiyle MuhaMMed aleyhisselâm Ebu Tâlib’in evinden eşinin yanına taşındı..
Hatice aleyhasselâm'ın Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'in Hayatı’ndaki en önemli rollerinden biri, Peygamberlik geldiği zaman kendisine herkesten önce imân etmesi ve O'nu bütün varlığı ile desteklemesidir..
Kaynaklarımızın bildirdiğine göre Esedoğulları’ndan Huveylid’in kızı olan Hatice aleyhasselâm, Peygamber aleyhisselâm’dan önce ilk olarak Ebu Hâle ile evlenmişti. Bu evlilikten, Rasûl-i Ekrem'in şemâiline dâir rivâyetiyle tanınan ve O'nun terbiyesinde yetişen “Hind” adlı oğlu dünyaya geldi. Hatice aleyhasselâmın, Ebu Hâle'den bir de kızı olduğu söylenmektedir.
İlk eşinin ölümünden sonra da Atîk b. Âbid ile evlenen Hatice, bu izdivaçtan “Hind” adında bir kız dünyaya getirdi.
İkinci eşinin ölümünden sonra bir kez daha dul kalan Hatice aleyhasselâm, zenginliği yanında, akıllı, zeki, namuslu ve güzel oluşu sebebiyle pek çok kişinin evlenmek istediği bir kadın olarak teklifler almış, bütün talebleri geri çevirmiş, ancak MuhaMMed aleyhisselâm ile evlenmeyi bizzât kendisi isteyerek O'na EŞ olmuştur.. Peygamber aleyhisselâm’ın, Hatice aleyhasselâm Vâlidemizle evlendiği sırada 25 yaşında olduğu rivâyeti ağırlık kazanmakla birlikte, Hatice aleyhasselâm’ın yaşıyla ilgili kaynaklarda farklı bilgiler vardır. Genel kanaat, Hatice aleyhasselâm’nin evlendiğinde 40 yaşında olduğu şeklindedir. Ancak evliliği esnasında onun daha genç yaşlarda bulunduğu da zikredilir. Siyer müelliflerinden İbn Sa’d’ın, Hatice aleyhasselâm’ın 28 yaşında olduğu yolundaki rivâyeti, bu evlilikten 7 çocuğun dünyaya gelmiş olması dikkate alındığında daha isabetli görünür..
MuhaMMed aleyhisselâm ile Hatice aleyhasselâm’ın evliliklerinin ilk meyvesi oğulları Kâsım olup, daha 2 yaşında iken vefât etmiştir. Nitekim Rasûl-i Ekrem bu sebeble “Ebu’l-Kâsım” olarak künyelenmiştir. Kâsım’dan sonra sırasıyla Zeynep, Rukıyye, Ümmü Külsum ve Fatıma adında kızları; Tahir ve Tayyib (Abdullah) isimlerini verdiği oğulları dünyaya gelmiştir. Tayyib ile Tahir’in iki ayrı çocuk değil, “Abdullah” isimli oğlunun lâkabları olduğu da rivâyet edilir. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in Hatice aleyhasselâm’dan doğan bütün erkek çocukları İslam öncesi dönemde vefât etmişler, hayatta kalan kızları ise Müslüman olup Medine’ye hicret etmişlerdir.
Hatice aleyhasselâm, müşriklerin zulmü ve haksızlığı karşısında Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'i hiçbir zaman yalnız bırakmadı, sâhib olduğu bütün servetini O’nun davası uğrunda harcadı. Peygamber aleyhisselâm, “Peygamberlik Görevi”ni üstlenmesinin birkaç yıl öncesinden itibâren özellikle yılın Ramazan Aylarında Hira Dağı’ndaki bir Mağara’da mistik bir hayat yaşamaya başladı. 40 yaşına ulaştığında, Hira’da bulunduğu 610 yılı Ramazan Ayının 27. Gecesinde, Vahiy Meleği Cebrâil aleyhisselâm gelerek kendisine ALLAH’ın “İkrâ.: oku!.” Emrini ulaştırdı. Peygamber aleyhisselâm bu isteğe.: “Ben okuma bilmem!.” cevabını verdi. Bu diyalog aynı şekilde tekrarlandıktan sonra Cebrâil aleyhisselâm en sonunda O'na Alâk Sûresinin ilk beş âyetini okumaya başladı.:
اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ ---"İkra’bismi RABBikellezî halak (halaka).: Yaratan RABB'in adıyla OKU!.” (Alâk 96/1)
خَلَقَ الْإِنسَانَ مِنْ عَلَقٍ ---"Halaka'l- insâne min alak (alakın).: İnsanı bir alaktan (embriyodan) yarattı."(Alâk 96/2)
اقْرَأْ وَرَبُّكَ الْأَكْرَمُ ---"İkra’ ve RABBuke’l- Ekrem (ekremu)..: OKU ve senin RABB'in, sonsuz Kerem Sâhibidir.” (Alak 96/3)
الَّذِي عَلَّمَ بِالْقَلَمِ ---“Ellezî alleme bi’l- kâlem (kâlemi).: Ki O, kâlem ile öğretti.” (Alak 96/4)
عَلَّمَ الْإِنسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْ ---“Alleme’l- insâne mâ lem ya’lem.:.: İnsana bilmediği şeyleri öğretti.” (Alâk 92/5) Rasûl-i Ekrem aleyhisselâm, bu hadise üzerine korku ve heyecanla Hira’yı terk ederek evine koştu. Eşi Hatice aleyhasselâm’dan “üstünün örtülmesini” istedi. Bir süre sakinleştikten sonra kalktı ve başından geçenleri eşine anlattı. Hatice aleyhasselâm.: “Bunların kötü bir şey olamayacağını, zirâ O'nun akrabayı gözeten, ihtiyaç sâhiblerine yardım eden ve misâfirlere ikramda bulunan bir kişi olduğunu” söyleyerek O'nu teselli etti. Gerçekten de Hatice aleyhasselâmın Rasûlullah aleyhisselâm'ın Hayatındaki en önemli rollerinden biri, Peygamberlik geldiği zaman kendisine herkesten önce imân etmesi ve onu bütün varlığı ile desteklemesidir. Hatice aleyhasselâm daha sonra Rasûlullah aleyhisselâm’ı amcasının oğlu Varaka b. Nevfel’e götürerek olanları bir de ona anlatmasını söyledi. Varaka, Mekke’de Tevrat ve İncil’i okumuş, geçmişe ait bilgilerden haberdar bir kişi olarak tanınıyordu. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’i dinledikten sonra kendisine gelenin bütün Peygamberlere İlahî Emirleri ulaştıran Vahiy Meleği Cebrâil aleyhisselâm olduğunu söyleyerek O'nun Peygamberliğini müjdeledi..
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemilk vahyi almasından sonra nâzil olan.:
يَا أَيُّهَا الْمُدَّثِّرُ ---"Yâ eyyuhâ’l- muddessir (muddessiru).: Ey (esvabına) bürünmüş olan!”(Müddesir 74/1)
قُمْ فَأَنذِرْ ---"Kum fe enzir.: Kalk, artık inzar et (uyar).”(Müddesir 74/2)
وَرَبَّكَ فَكَبِّرْ ---"Ve RABBeke fe kebbir.: Ve (O) senin RABBin, öyleyse (O’nu) tekbir et (yücelt).”(Müddesir 74/3)
وَثِيَابَكَ فَطَهِّرْ ---“Ve siyâbeke fe tahhir.: Ve elbiseni artık (onu) temiz tut.”(Müddesir 74/4)
وَالرُّجْزَ فَاهْجُرْ ---"Ve’r- rucze fehcur.: Pislikten kaçınıp uzaklaş.”(Müddesir 74/5)
Âyetiyle birlikte artık İlahî Tebliğin insanlara ulaştırılma zamanının geldiğini anladı. Bunun üzerine başta eşi olmak üzere âilesini “Risâleti”ni tasdike çağırdı. Gizli şekilde devam eden bu dâvetin yaklaşık üç dört yıl sürdüğü rivâyet edilir. Bu sürecin başlangıcında ilk önce Peygamber aleyhisselâm’ın eşi Hatice aleyhasselâm Müslüman oldu. Hatice aleyhasselâm, bu andan itibaren müşriklerin zulmü ve haksızlığı karşısında Rasûlullah aleyhisselâm'ı hiçbir zaman yalnız bırakmadı. Mekkeli müşrikler Ebi Tâlib de Müslümanları muhasara altına aldığında kendisi de Peygamber ile birlikte iki üç yıl boyunca yıpratıcı boykota göğüs gerdi. Bu sıkıntılı süreçte sâhib olduğu bütün servetini O’nun davası uğrunda harcadı. Mü’minlerin İlk Annesi Hatice aleyhasselâm yaklaşık 25 yıl süren mutlu bir evlilik hayatından sonra hicretten 3 yıl önce 10 Ramazan'da (19 Nisan 620) vefât etti ve Mekke’deki Hacun Kabristanı'na defnedildi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem kısa süre içinde kendisini destekleyen amcası Ebu Talib’i de kaybetmişti. Rasûl-i Ekrem aleyhisselâm bu iki kayıp sebebiyle çok müteessir olduğu için, bu yıl Müslümanlar tarafından “Hüzün Yılı” olarak isimlendirilmiştir. Gerçekten de Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bu sene, eşini kaybetmekle Hayat Arkadaşından ve en büyük manevî desteğinden mahrum kalmış, amcası Ebu Talib’in ölümüyle de Mekke müşriklerine karşı kendisini koruyan en büyük hâmisini yitirmiştir. Nitekim düşmanları onun ölümünden sonra Rasûlullah aleyhisselâm’a karşı daha cüretkâr, daha küstahça saldırmaya başlamışlardır..
O, daha sonraki eşlerinden hiç birini Hatice aleyhasselâm’a denk görmemiş, O’nun hatırasını hayatı boyunca zihninde canlı tutmuştur. Peygamber aleyhisselâm, Hatice aleyhasselâm'ın vefâtından sonra çeşitli vesilelerle farklı Hanımlarla evlendiği halde, İlk Hayat Arkadaşını hiçbir zaman unutmamış, onun fedakârlığını, kendisine desteğini her fırsatta anmış, bir hayvan kestiği zaman Hatice aleyhasselâm'ın Eski Dostları’na ondan birer parça göndermeyi ihmal etmemiştir.
Bir defâsında Hatice aleyhasselâm'ın kız kardeşi Hâle radiyallahu anha'nın evine girmek için izin istediğini duyan Peygamber, o’nun sesini Eşi Hatice aleyhasselâm'ın sesine benzeterek heyecanlanmıştı. Rasûlullah aleyhisselâm’ın ilk eşi Hatice aleyhasselâm’a karşı bu vefâ duygusunu ve sevgisini hazmedemeyen Rasûl-i Ekrem aleyhisselâm'ın genç hanımı Âişe radiyallahu anha.:“Ölüp gitmiş bir kadını ne diye hâlâ anıp durduğunu, üstelik ALLAH'ın kendisine ondan daha hayırlısını verdiğini” söyleyerek kıskançlığını açığa vurmuştur. Genç Eşinden duyduğu bu cümlelerden çok rahatsız olan Peygamber aleyhisselâm.:“Tebliğine kimsenin ilgi göstermediği zamanda kendisine ilk önce Hatice aleyhasselâm’ın tereddütsüz inandığını, Kureyş’in dâvetini yalanladığı sırada onun tasdik ettiğini, hiç kimsenin kendisine bir şey vermediği dönemde onun İslam Davasına malını harcadığını, üstelik diğer eşlerinden çocuğu olmadığı halde Cenâb-ı HAKk'ın kendisine O’ndan çocuk verdiğini söylemek” sûretiyle İlk Eşi Hatice aleyhasselâm hakkında olumsuz kanaat açıklayan Âişe radiyallahu anha’ya cevab vermiş, o’nun bir daha Hatice aleyhasselâm hakkında olumsuz kanaat açıklamasına fırsat vermemiştir.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ayrıca şu sözleriyle Hatice aleyhasselâm’ın değerini açıkça ortaya koymuştur.:
---Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor.: “Cebrâil aleyhisselâm, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a gelerek.: “Yâ Resûlullah!. İşte Hatice geliyor. Beraberinde bir kab var, içerisinde katık -veya yiyecek, veya içecek- mevcud. O yanınıza ulaştığı vakit, O’na RABBi’nden (ve BEN’den) selâm söyleyin ve onu gürültü ve yorgunluk bulunmayan CeNNette, içerisi oyulmuş inciden ma’mul bir evle müjdeleyin!” buyurdu.”buyurmuştur. (Kütübi Sitte H. No.: 4447).
---Hüseyin İbnu Ali İbni Ebi Talib aleyhisselâm anlatıyor.: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın oğlu Kasım vefât edince Hatice aleyhisselâm.: “Yâ Resûlullah!. Kasım'ın sütü taştı. Keşke ALLAH ona, süt çağını tamamlayacak kadar ömrünü uzatsaydı!” dedi. Aleyhissalâtu vesselâm, bunun üzerine.: “O süt devresini CeNNette tamamlayacak!” buyurdu. Hatice aleyhisselâm.: “Yâ Resûlullah!. Şâyet bunu bilseydim, çocuğun ölümü, nazarımda hafiflerdi!.” dedi. Aleyhissalâtu vesselâm.:“Dilersen ALLAH'a DUÂ edeyim de sana onun sesini işittireyim!” dedi. Ancak Hatice aleyhisselâm.:“Hayır! Yâ Resûlullah!.ALLAH ve RESÛLÜ’nü tasdik ediyorum!” buyurdu.”buyurmuştur. (Kütübi Sitte H. No.: 6413).
---Aişe radıyallahu anha anlatıyor.: “Hatice aleyhisselâm’a duyduğum kadar hiçbir kadına karşı kıskançlık duymadım. Bu da, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın onu çok zikretmesinden ileri gelmişti. Nitekim Resûlullah'ın RABBi, O’na.: “Hatice'yi CeNNette kamıştan (İbnu Mâce der ki.: Yani altından ma’mul bir evle müjdelemesini emretmişti.”buyurmuştur. (Kütübi Sitte H. No.: 6582).
---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ALLAH’a yemin ederim ki, BANA Hatîce’den daha hayırlı bir hanım verilmemiştir. İnsanlar BENİ inkâr ettiği zaman O BANA imân etti. İnsanlar beni yalanladığı zaman O BENİ tasdik etti. İnsanlar BENİ mahrum ettiği zaman O BANA malıyla sâhib çıktı. ALLAH, BENİ O’ndan, diğer hanımlara nâsib olmayan çocuklarla rızıklandırdı.”buyurmuştur. (Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebir, XXIII, 13).
---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bir gün eliyle göğü ve yeri işâret ederek Hatice aleyhasselâm Vâlidemiz için.: "Göklerin en hayırlı kadını İmrân'ın kızı Meryem, yeryüzünün en hayırlı kadını ise Hüveylid'in kızı Hatice'dir"buyurmuştur. (Buharî, Menakibu'l Ensâr, 20; Müslim, Fezâilü's-Sahâbe, 69).
---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "CeNNet kadınlarının en üstünü Hüveylid’in kızı Hatice, Muhammed’in kızı Fatıma, İmrân’ın kızı Meryem ve Müzahim’in kızı Âsiye’dir.”buyurmuştur. (İ.Ahmed, Taberanî, Hâkim; İbni Abbas radiyallahu anhu’dan; Câmiüssağir-1307; Heysemî, Zevaid, 9/223).
---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Fatıma =>İmrân kızı Meryem, Firavunun ailesi Âsiye ve Hüveylid kızı Hatice’den sonra bütün kadınların seyyidesidir.”buyurmuştur. (Ebû Bekir b. Ebû Şeybe, es-Sünen fi’l-fıkh, es-Sünen fi’l-fıkh ve’l-hadîs̱ ve el-Msṣannef fi’l-ehâdîs ve’l-âs̱â).
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, çok evliliğin yaygın olduğu Mekke toplumunda ilk eşi Hatice aleyhasselâm hayatta iken başka bir kadınla evlilik gerçekleştirmemiştir. Gerçekten de O, daha sonraki eşlerinden hiç birini Hatice aleyhasselâm’a denk görmemiş, onun hatırasını hayatı boyunca zihninde canlı tutmuştur. Cariye asıllı Mısırlı Mâriye radiyallahu anha'dan doğan İbrahîm aleyhisselâm dışındaki bütün çocuklarının annesi olan Hatice aleyhasselâm'ı hayatı boyunca MİNNet ve SEVgiyle anmıştır.
Nitekim rivâyetlere göre Rasûlullah aleyhisselâm’ın kızı Zeyneb radiyallahu anha, müşrik eşi Ebu'l-Âs’ın Bedir Gazvesi'nde Müslümanlara esir düşmesi üzerine, evlendiği gün annesinin kendisine hediye ettiği gerdanlığı kocasını kurtarmak üzere fidye olarak gönderdiğinde, Peygamber aleyhisselâmilk eşi Hatice aleyhasselâm’ın gerdanlığını görünce duygulanmış, sahabeden gerdanlığın tekrar Zeyneb radiyallahu anha'ya geri verilmesini ricâ etmiştir..
Ne yapalım, nasıl edelim GÜL GONCAm,
Adım atılmıyor her yer kaygan,
Kayıp giderken tutunacak dalsın CÂN ANAm,
Tut ellerimizden bas bağrına CÂN SULTÂN..
SENi düşündüm GÜL ANAmmm,
Neler YAŞAdın açlık ve SUsuzluktan,
Ciğer pârelerin HÜSEYİN ve HASAN,
Göz bebeklerin acıyla şehîd oldu CÂN ANAm..
Aaahhh benim CÂN PÂREmmm, SENsiz uçurumdayız GÜL tanem, CÂNda CÂNRASÛLümün gözbebeği,
Bas bağrına ben geldiiimmm beeen,
Şefkatine muhtacım bitanemm,
Aldım kalemi bunlar geldi içimden,
Özledim gülyüzünü buluşalımmı ne dersin SEN!.